Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2002 SA
12 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Amerikan 'Batı'sının sercesi<~s * ısAmerikantiyatrosunun 'ağır top'
yazarlan arasına 6O'lı yıllarda ka-
tılan Sam Shepard'ın 'Vahşi Baü'
oyunu Ankara Devlet Tiyatro-
su'nda sahnelendi. 'Vahşi Batı'
(özgün başhğı 'GerçekBaü') Yıl-
dınm Türkerın Türkçesiyle ve
Işık Toprak'uı rejisiyle sunuluyor.
'VahşiBau' ülkemizde ilk kez Is-
tanbul Beledıyesi Şehır Tiyatro-
lan tarafindan sunulmuştu. Tunç
VaJman ın sahnelediği, başrolleri-
ıi Erol Keskin ve CüneytTûrer in
>ynadığı bu yapun belleklerden
jilinmemiştir
Jkel ve uygar 'Baü'...
Amerikanın 'Baü'sı iki karşıt ol-
juyu çağnştınr. Öncelıkle, zen-
ginyeraltı veyerüstü kaynaklany-
k 'geçmiş'ın Avrupalı göçmenle-
rinin gözlerinı kamaştıran, çiftçi-
1nin, maden arayıcılannın ve kov-
toylann cenneti uçsuz bucaksız
ükel 'Baö'yı. Aynı zamanda da,
uç düzeyde teknolojiyle bezenmış,
aşın boyutlarda kentİeştnış, birey-
lerarasındakı sıçan yanşının aman-
srzca sürdüğü 'şimdi'nın uygarBa-
tı'sını
Shepard oyununda şu soruyu so-
nıyor: Bunlardan hangisi 'gerçek
Baü'? Oyunun dramatik gerilimi
bu sorunun yanıtsızlığına dayan-
dınlmış.
Yazann dramatik arenası 'aile
oıtamı'dır. Tüm büyük trajedile-
rin üstünde yapılandıgı 'afleiçişid-
det' Shepard'ın pek çok oyunun-
da olduğu gibi, 'Vahşi Baü' oyu-
nunun da belkem:ğini oluşrurur.
Ancak, Shepard'ın oyununda yer
alan "afle" olgusu aynj zamanda
'Amerikan Düşü'nün (iyi bir iş,
iyı bir ev, gerektiği kadar iyi ara-
ba, iyi bir aile, bol çocuk ve düzen-
li bir yaşam=toplumda iyi bir ko-
num) vazgeçilmez koşullanndan
biridir. Böyleee Shepard, evrensel
düzeyde "trajik" olarak algılanan
bir olguyu, "Amerikan Düşü"nün
sentetikligini irdelemek için kul-
lanmaktadır.
Parodik bakış açısı
'VahşiBaü' oyunundaki aile, an-
ne, baba ve iki yetişkin erkek ev-
lattan oluşur. Uzam ve zaman kul-
lanımı açısından bütünüyle 'gerçek-
çi' bir çerçeveye oturtulmuş olan
oyunun aile bireyleri 'parodik' bir
düzlemde çizılmiştir. (Bu neden-
le, oyunda 'gerçekçi oyuncuhık'
öngöriilmelde birlikte, yer yer 'ya-
şamdan büyük' vurgulara da ağır-
lık verilır.) Anne 'şündi'nın kural-
lanyla kuşatılmış 'uygar' Ameri-
kalı kimhği ölçüleri içinde 'sente-
tik'leşmıştir. (Ayşe AJansal An-
ne'yi bu 'sentetik' tavn göstere-
cek biçimde oynuyor.) Anne'nin
'uygar' dünyasında rutunamadı-
ğı anlaşılan -sahnede görmediğı-
miz- baba ise Amerikan kimliği-
nüı artık yitıp gitiniş 'geçmiş'iyle
bütünleşme özlemi içinde, ken-
disıni kanunsuz-kuralsız 'çöl' ya-
şanıırun 'doğal' sefillığıne terk et-
miştır. Shepard, 'Amerikan dü-
şü'nü bütünüyle olumsuzlayan bir
J\. merikah yazar Sam
Shepard 'ın ünlü
1
Vahşi Batı' oyunu, iki
karşıt Amerikalı
kimliği içindeki iki
kardeşin buluştuğu ve
çatıştığı bir dramatik
ortamda yer alıyor.
aile durumu çizerken. bir başka
düzlemde de 'geçmiş'in ve 'şüıı-
di'nin Amerikalı kimlıklerinin
uyuşmazlığını sergilemektedir.
Parodik bakış açısı, sahnede ya-
şantılannı ızlediğimiz iki erkek
evlat bagjamında da sürer. Lee 'uy-
gar' Amerikalı kimliğine ulaşa-
mayarak babasının yolundan git-
miş, Austin ise annesüıın değerle-
nni izleyerek 'şündi'nın Ameri-
kası'na uyum sağlamışnr. Oyun, üd
karşıt Amerikalı kimliği içindeki
iki kardeşin buluştuğu ve çatıştı-
ğı bir dramatik ortamda yer alı-
yor.
Lee "uygar" Amerıka'ya katıl-
mak için bir fırsat yakalıyor: Bir
film senaryosu yazacak. Oysa bu
iş için gerekli eğitım ve beceriden
yoksun. "Uygar" Amerika koşul-
lan Lee'yi "kBönyor". Afi tpin,ir-
kfltki' birkimlık sergıleyen 'çölser-
serisi' Lee'yi tutarlı biçimde aynn-
tılandırarak oynuyor. 'Uygar'tak-
lıdi yaptıgı anlarda da oyuncu kim-
liğıne çok rahat giydirmiş rolünü.
Austin ise aldığı eğitimle, kur-
duğu çekirdek aıleyle, işini rahat-
ça yapabilmesıni sağlayan beceri-
lenyle, 'uygar Amerikalı kimli-
ği'nden kuşku duymadığı bir an-
da, kardeşınin senaryosunun ken-
disıninkıne yeğlendiğini öğreni-
yor. Kendinı bildi bileli futsağı ol-
duğu düzenın güvenilmezliğini
görüyor ve düş kınklığı içinde
Lee'nin 'ilkel'Amerikalı kimliği-
nin kural tanımazlığına sığınma-
ya çaüşıyor. HüseyinSoysalan oyun
başındaki 'uygar' Austin'i adım
adım dönüştürerek Lee'nin 'ilkel'
konumuna getirmek zorunda. Bu
değişimi gerçekleştınrken oyun-
culuğunu duyarlı bir dengede tu-
tuyor ve zoru başanyor.
Sonuçsuz 'şiddet' ve trajedi'
Ters yönde kimlik değiştirme
çabasına gıren ıkı kardeşin, 'aç-
maz'lannj aşma yolunda yaptıkla-
n 'seçirn'ler birer 'seçenek' değe-
ri taşımadığı için aralanndaki 'ça-
öşma' sürüyor. Sahnede yavaştan
başlayıp gitgıde yoğunlaşan so-
nuçsuz 'şiddet' doruğa ulaşana
dek... Shepard'ın "alaycı" bakış
açısı "trajedi"ye teğet bir konuma
geliyor.
"Vahşi Baö" iki aktörün göze
göz, dişe diş biroyunculuk sunma-
smı gerektirir. Aktörler arasında-
ki elektriklenmenin yok olduğu
anda, "söz" işlevıni yitırir ve ge-
nye bır "aktörier gösterisi" kalır.
Oyunun ilk gecesindeki "gösteri do-
zu" hıssedilebilirağıruktaydı. Oyu-
nu bir kez daha izledim. Ali Ipin
ve Hüseyin Soysalan, neredeyse
bir dans ntmini anımsatan "iç de-
vinim''i yakalamışlardı. Böyleee,
bu çabşmasında aktör-yönetmenol-
manın tüm ayncalıklanru değerlen-
dıren Işık Toprak'ın, hıçbir aynn-
tıyı rastlantıya bırakmayan titiz re-
jisinın halda veriliyor. Işuı Mum-
cu'nun dekora, Fahrettin Özen'in
ışık tasanmına verdığı emeğın kat-
kısı unutulmamalı. Oyunun dör-
düncükışısi Saul"da doğal bir oyun-
culuk sunan Aydın ÜnsaJ da...
Sonuç olarak, ortaya konan yo-
ğun çabanın aynı oranda verim al-
dığı. düzeyli bir Devlet Tiyatrosu
yapımı var karşımızda.
BAŞARIUBtD DEVLETTİYATROSUY4PEVH-Sam Shepard'ın o>ıınu 'Vahşi
Batı' ülkemizde ilk kez Istanbul Belediyesi Şehir Tîyafrolan tarafindan
sahnelenmişti. Tunç Yalman'ın yönettiği. başrollerini Erol Keskin ve
Cüneyt Türel'üi pa\laşüğı yapun uzun süre belleklerden silinmemişti.
Oyun bu kez, Işık Toprak'ın rejisi ile Ankara Devlet Tiyatrosu'nca
sahneleniyor. BaşroIIerde ise Ali Ipin ve Hüseyin Soysalan başanb bir
oyunculuk sunuyor.
ISTANBUL ŞEHÎR TÎYATROLARI'NDAN ÎKİYENÎ OYUN DAHA
• Sezonu yeni oyunlarla
kapatan Şehir
Tiyatrolan'nda 'Beş Katlı
Binanın Altıncı Katı'nı
Can Doğan sahneye
koymuş. Oyun, gündelik
SDrunlar içinde sevmenin
değerini vrırguluyor. Ali
Taygun'un yönettiği ve bir
îtfoliere uyarlaması olan
*Vleraki' ise bir hastalık
hıstasının trajücomik
dırumunu yansıtıyor.
Sezon biterken..
Kühür Servisi - Istanbul Şehir Tiyatrolan
prdelerini iki yeni oyunla kapıyor.
\zeri yazar Anar'ın, romanından aynı ad-
haktardığı 'Beş Kath Binanın Altuıcı Kaü*
aJı ovoında, günümüzün sorunlan içinde
semenin değeri vurgulanıyor. 1960'lı yıllar-
dAzerbaycan'da yaşanan biraşk öyküsünün
aTİındaki toplumsal gerçeklere dikkat çeken
'leş Kath Binanın Aloncı Kati', bireyin top-
lunsal ihşkıler ve düzen karşısındaki yerini
scguluyor.
Can Doğan ın sahneye koyduğu oyunda,
Cııgiz Tangör, Sevil Alo, Ayşegül Devrûn,
Scil Liuyol, Tuğrul Arseven, Murat Coşku-
nr, Kahraman Acehan, Suphi Tekiner, Ha-
siıe Eren, Mustafa Arslan, Iskender Bağcı-
la Mldan Güreunan, Berna Demirer, Yıl-
mz Me> daneri, Serhan Arslan, Caner Bü-
gier ve Ceren Erginsoj' rol alıyor. Oyun 1-
5 Mayıs tarihleri arasında Üsküdar Musa-
hipzade Celal Sahnesi'nde sahnelenecek.
Hastalık hastasının trajikomik haS
Bir başka yeni oyun, Mofiere'ın ünlü 'Le
Malade Imaginaire' oyunundan Ahmet Vefîk
Paşa'nın uyarfadığı 'Meraki'. 1-5 Mayıs ta-
rihleri arasında Gaziosmanpaşa Sahnesi 'nde
izlenebilecek oyun, çevresinın oyuncağı ha-
line gelen bir hastalık hastasuıın trajikomik
halini eksen alarak, temel korkulanmızı ve
bu korkulan kullanarak insanlan sömüren
çıkarcılan konu ediyor.
Afi Taygun'un yönettiği 'Meraki'de Ka-
muran Usluer, Ayşe Kökçü, Sevinç Erbulak,
Esra Ede, MehmetÇerezcioğlu,Eraslan Sağ-
lam, Metin Çoban, Tolga Yeter, Sükan Kah-
raman,Hüsnü Demiralav,Ergün Işddar, Hik-
met Körmükçü rol alıyor.
KATtPOĞLU'NUN REStMLERÎNDE DENİZ, TEKNE VE ÎNSAN
Bir merhaba esintisi
Kültür Servisi - Harmony Sanat
Galerisi'nde 13 Nisan'da başlayan Yusuf
Katipoğlu resim sergisi, 2 Mayıs'ta
kapanıyor. Katipoğlu, resimlerinde deniz,
tekne, insan bileşkesini konu ediniyor.
Sanatçı resimlerini, yaşamının
kokusundan gelen fırtmayı, evrendeki
ınsana dostça, samimi bir merhaba
esintisi şeklinde göndermeler olarak
niteliyor.
Bertan Onaran. Katipoğlu 'nun sanatı
için "Benim sanarta, sanatsal yortunda,
dolayısıyla yorumcuda en se\diğim
şeylerin başuıda alçakgönüOülük gelir:
Kendi hünerüniz olmayan yeti, yeten
şişinme değil. ö'mür boyu, güle oynaya,
önce kendimize, sonra insan
kardeşlerimize becerimizin üriinlerini
armağan etmeye yaramahdn: Yusuf
bunun en rutarfa örneklerindendir:
Bir gün, bir an bile göremezsiniz,
duyamazsınız herkesten üstün olduğunu,
resim sanatında devrim yarattığını öne
süren bir da\Tanışuu, sözünü. Tersine,
sövleşirken belirttiği uzere, en çok
sevip saydığı ustalardan Cihat
Burak gibi, krvrak Karadeniz
anlağı uyannca, herkesten önce
hem kendisiyle, hem yaptıklanyla
ince ince dalga geçebilme
becerisini yitirmemiştir...
Ustası Bedn Rahmı'nin yakmında
yaşayamadun ne yazık ki, aına
ailenin öbür yeteneğinin,
Sabahattin Eyuboğlu'nun
öğrencisi, dosru olma talihine
erdim; Sabahattin Bey 'in evinde,
düşünsel-yazjnsaJ ürünlerin
yanında, duruk görüntüler,
devingen görüntüler, bin rürfü
sanatsal üriinün yanında, kı\ rak
beyninin gereksinimlerini karşılamak
üzere gerçekleştirüniiş, irili ufakh
nnldaklar vardı; uzunlu kısalı iplere
bağlanmış fürlü biçim ve renkteki
nesneler saUanırdı e\ in dört bir yanında.
Yusuf da aynı seviye tutubnuş bu an»;
ayakta durmak'la yetinmeyen, nrıl nnl
dönen semazenler yapıyor art arda;
üçboyutluJar susu/luğuna gidermivor
besbelü, dönenlerin resimlerini de yapmış,
yapıyor..." diyor.
1941 Trabzon doğumlu Katipoğlu,
Resimlerini, yaşamının
kokusundan gelen
nrnnayı, evnendeki
insana dostça. samimi
bir merhaba esintisi
şeklinde göndermeler
olarak tanımiayan Yiısuf
Katipoğlu'nun resim
sergisi 2 Mayıs'a kadar
Harmony Sanat
Galerisi'nde göriitebilir.
DGSA Bedri Rahmi Eyuboğlu
Atölyesi'nden 1968'de mezun oldu.
Resim çahşmalannı bir süre eğitim
kurumlanndaki görevıyle birlikte yürüten
sanatçı, 1975'te Trabzon Devlet Güzel
Sanatlar Galensi'ni kurdu ve 1978'e
kadar bu galerinın yöneticiliğini üstlendi.
Katipoğlu, Devlet Resim Sergisi dahil
yurtıçi ve yurtdışında çok sayıda sergiye
katıldı.
Harmony Sanat Galehsi: Icadiye Cad.
No: 70 Kuzguncuk/tstanbul.
(0 216 333 21 67)
YAZIODASI
SELEVl ÎLERİ
Gezfntilepi
Baştan söyleyeyim: Günlerce sürebilirsala
ta gezintileri. Ormanda, kırlarda. yeşil vadiler
de gezinir gibi salatalardan salatalara çekip gi-
debilirsiniz. Derin soluklar alın, içiniz annsın!
Önce şu çiğ yaprakların, sebzelerin güzelli-
ğine doyun:
Kıvırcık salatanın yeşili, bir deniz köpüğünü
andırarak, deniz köpüklerinden fırfırfı bir dan-
tela olup çıkıyor. Az berisinde rokalar, daha
koyu yeşilleriyle yeşilin bambaşka bir ayırtısı-
nı sunuyoriar.
Yeşilden gidersek, marul açılıp koyulaşıyor,
lahana hafiften yeşermek isterken sararıyor,
maydanozun yeşiliyle dereotununki de yanşı-
yor ve nane sessizce kendi yeşiline bakılma-
sını bekliyor.
Salatanıza neden çiğ ıspanak doğramazsı-
nız ki? Onun yeşili kök zümrütleri çağnştınr. Ye-
şil biberler, Çengelköy'ün bademleri, kereviz
saplan, tazecik üzüm yaprağı -Neden koymu-
yorsunuz ki salatanıza? Çok yaraşır...-, yap-
rak yaprak fesleğen, hepsi yeşilde uçuşup du-
ruyor.
Ama yeşille yetinmeyelirn.
Şu kırmızı lahananın vişneçürüğünde han-
diyse siyaha yol alan renk yelpazesi, usta res-
sam elinden çıkma soyut bir resimdir.
Yanı başında rendelenmiş havuç, kavuniçi-
si ve sönük sarısıyla günbatımının şuruplu
renklerinden bir alaca kesit sunar. Ona bir yer-
lerden lacivertler, maviler bulmalı.
Salatanıza ekleyeceğiniz çiğ mantarlar, sol-
gun bozlannda, benek benek kahverengile-
rinde kerevize akrabadır. Karnıbahar da üvey
beyaz kardeşleridir.
Hele şu kıpkırmızı domates!..
Siyah, yeşil zeytinler!..
Kırmızı turp!..
Haşlanmış yumurta dilimleri!..
Halka halka tatlı beyaz soğanlarl.
Salata renklerindeki canlılık, dirilik git git göz
yakacaktır. lyisi mi, tatlara, tariflere geçelim.
Yeşil salatanın katıklısını da, katıksızını dase-
verim. Katıksızının sosu ille zeytinyağı ve limon
olmalıdır. Hadi bilemediniz, iki üç damla sirke.
öyle mayonezli, hardallı soslann tat kaçıraca-
ğını düşünürüm.
Uydurduğum katıklı kıvırcık salatalar vardır:
Yeşil yapraklan irice doğrayın. Soğanı halka hal-
ka dilimleyin, birbirinden ayınn. Havucu ve sa-
latalığı da incecik halkalar halinde kesin. Na-
ne yapraklan atın. Beyaz turp nendesiyle kar-
lar serpiştirin. Sosunuza -zeytinyağı ve limon-
kalın öğütülmüş karabiber eklemeyi unutma-
yın. Tuzu son anda serperseniz salata diri ka-
lır...
Uydurduğum lahana salataları da var, hem
de ıspanakiı:
Kırmızı lahanayı dilim dilim kesip, şerit şerrt
ayırdınız. Tuzlu suda muhakkak bir iki saat
bekletin. Biraz beyaz lahana, biraz ıspanakla
kanştınn. Tuz, limon, zeytinyağından oluşan so-
su dökün. Kanştırdıktan sonra maydanoz yap-
raklanyla bezeyin.
Beyaz lahanayı irice dildikten sonra tuzla
ovun, yıkayın. Ekşi elmayı dilim dilim ekleyin.
Zeytinyağı ve sirkeden oluşan sosla iyice har-
manlayın.
Yine bir ıspanak salatası:
Ispanak yapraklannı irice kesin, rokfor pey-
niri ufalayın, cevizi irice dövün; hepsini harman-
layın. Zeytinyağı, hardal ve çok az limon su-
yundan oluşan sosla kanştınn.
Bu kez kereviz:
Kerevizi rendeleyin. Zeytinyağı, hardal, dö-
vülmüş sanmsak, bol limon suyundan oluşan
sosla kanştınn. Buzdolabında mutlaka soğu-
tun. Fransız yöntemi olmasına karşın rakının
yanına çok yakışır.
Söyledim size, salata gezintileri günler alır.
Takvimde \z Bırakan:
"Parfak menekşe rengi çıplak dallarda bir-
kaç turuncu kızıl yaprak rüzgârda titreşiyor-
du." Gao Xingjian, Ruh Dağı, Gülseren Oev-
rim'in çevirisi, Doğan Kitap, 2002.
BasKi-pesim atölyesi sergisi
• Kültür Servisi - Gazi Selçuk yönetüninde 4
yıldan ben baskı-resim eğıtimi veren Borusan
Kültür ve Sanat Merkezi bu çahşmalann
üriinlerini sanatseverlerin beğenisine sunuyor.
İTÜ Deneme Bilim Merkezi'nde 27 Nisan'da
açılan baskj-resim atölyesi sergisi, 18 Mayıs'a
kadar devam edecek. Linol baskı, ahşap baskı,
strafor baskı, özgün baskı ve mono baskı gibi
teknilderin kullanıldığı atölyede amaç, yaşamın
vazgeçilmez bir parçası olan müziğin plastik
sanatlara çok uzak ounadığı gerçeğınden yola
çıkıp 'iki disiplin arasında bir köprü kurulur
mu?' sorusuna bir yanıt aramak. Atölyede
müzisyenlenn ve aletlerinin siyah beyaz
fotograflanndan çeşitli baskı teknikleri
kullanılarak baskı resim elde ediliyor.
'Yalnız Adam Mustafa Kemaf
• Kültür Servisi - Ali Tartanoğlu'nun 'Yalnız
Adam Mustafa Kemal' adlı kitabı Öncü
Kitap'tan çıktı. Yazar,
kitapta Mustafa Kemal
tarafindan kaleme alınan
Söylev'i başka belgelerle
pekiştirerek çözümlüyor.
Tartanoğlu'na göre,
Atatürk'ten sonraki
kuşağın sadece bir
Kuıtuluş Savaşı
kronolojisi olarak
gördüğü Söylev'e
yeterince ilgi
gösterilmediğini, bu ilgisizhğin de Atatürk'ün
yalnız adam olarak nıtelenmesıni
haklı çıkardığını düşünüyor.Yazann 'Irak -
Saddam - Körfez', 'Baskın 'Basuı'uı mı?',
"Kirli Gerçekler' (çeviri), 'Tarihçinin
Toplumsal Sorumluluğu' (çeviri) adlı kitaplan
bulunuyor.