17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17MART2002PAZAR CUMHURİYET SAYFA SÖYLEŞt DEVRİMDEN, EVRİME. TURHAN SELÇUK KENTTE VAELQX ApAM, DURUST TABİATU İSTANBUL EFENDİSİ GORUŞ Prof. Dr. KAHKİ IŞIK Akdentz Üniversitesı Üniversrteler ve CamBer Zaman Selçuklu zamanı olsaydı, bu iki kutsal kavram birbirıni bütünler, farklı algılanmazdı; çünkü medreseler din mektepleriydi. Bu birliktelikleri biçime de yansıtılmış; içerikteki benzerlik, taç kapılar ve minareleıie dışa vurmuştu. 0 zamanların Avrupası kilise dogmasında "Ortaçağ Karanlığı "nı yaşarken; Anadolu, bu bilgi ocaklarındaki "insan" odaklı öğretilerin içeriğinde ışıyan dinmezhep ve soysop bağnazlığından arınmış bır "Kutlu Çağ"ın aydınlığında göz kamaştırmaktaydı Onlar, başta Alaeddin Keykubat, binyılların Anadolu alaşımıyla butünleştırdıkleri özgün TürkIslam kültürü ve sanatıyla da Anadolu Rönesansı'nın yaratıcılarıydı. Mustafa Kemal. dünya imparatorluğu Osmanh'nın çökuşünü de hazırlayan din bağnazlığını, açtığı Aydınlanma Çağı'nın çağdaş laiklik ilkesiyle kırmış; tarihin başkacatanık olamadığı bir "Türkiye Cumhuriyeti mucızesı "nı bu sağlam temele oturtarak başarmıştı. Ve dünya, 11 Eylül 2001 'den bu yana yıne O'nun "mucizesini" konuşmaktaydı. Geçenlerde, Antalya'nın "Sanat Ocağı" Orkun&Ozan Galerisi'ndeki söyleşisinde ünlü orkestra şefimiz Prof. Gürer Aykal, "AhmetAdnan Saygunlaryetişseydi ve halkı klasık müzikle tanıştırılsaydı, Afganistan Taliban'ateslimolmazdı" dediveekledi, bizdeTalibanlarbu nedenle kök tutamaz". Çağdaş eğitimle tanıştırılsaydı çağdışılığa geçıt vermezdi Afgan insanı; aylardır yürek parçalayan o ortaçağ görüntüsü 3. binyıla taşınmazdı. "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" diyenı olsaydı eğer, demek isterim... Mustafa Kemal'in "Aydınlanma Ça<J/"ndaünlü "Türk Beşlisi"r\\ yetiştirdi bu ulus, Cumhurbaşkanlığı adına senfoni orkestrası kuruldu ve "yurdum insanı" çağdaş müzikle tanıştırıldı. Her ne kadar ilk tanışıklıkta "öyle birzulüm görmemiş" gibi geldiyse de tınılar; Anadolu ınsanını bir "Talıban zulmü"ne atma heveslileri, Mustafa Kemal ülkesınde kök tutamadı... Bu cami bereketinde ibadete çağnnın herkeslere çıplak sesle de duyurulabıleceği belliyken, "aynı mahallede 500 m. arayla konumlanan iki mınareden sabahın dınginliğini aynı anda ve en üst perde mekanik bir 'mahşer suru' dehşetiyle yırtan ezanın dinsel mantığını" sormak bile hemen "din karşıtlığıyla" bulurtepkisini. Çağın "e/cmefc/<avgas("yorgunluğunda "uyku hakkı"r»r\ bır "kulhakkı" olduğu, bu hakkın din adına "gaspı" nedeniyle de toplumun dinden soğuduğu gerçeği sorgulanmaz hiç. Sorarsan, sanki oralardada tanyeri çan sesleriyle agarıyormuşçasına, "kilise çanı" onların başörnekleridir. Ve benim geleneğimde ibadete çağnnın "çıplak sesle" ve "güzel sesle" olması vardır. Ve yurt toprağında camiyle orantılı çoklukta din meslek okulları vardır; meslek okulları açmaktan amaç, çağı bilimleyakalamaktır. "Imam Hatip Okulu'nun tek varoluş nedeni de, dini gerçeğiyle belletici bilginler yetiştirmekse eğer, orada uzmanlaşmanın gereğı neden yüksek öğretımde llahiyat fakültelerı dışında bir başka alana yönlendirilerek çarpıtılır" diye sorulduğundada, sorabılirsen eğer, hüküm değişmez; Islam'da ruhban sınıfı var mıdır" diye sorsan da değişmez. Çünkü Islamı özünden saptırarak yanlışa sapanların hedefı "akıl"d\r, "aW;"yıldırmaktırkı, susulsun; "kutlu" 13. yüzyıl tasavvufunun hapsedildiği tabular, bilginın yol göstericılığinde yargılanmasın... Köy Enstitüleri'ni kapatarak, "anlasınlar diye" onlara Arapça indirilen kutsal kitabın "anlaşılmamasında" direterek, ezanın bile "anlaşılmasına" karşı durarak ve "arkeologlar yetiştıren" din meslek okullarını yaygınlaştırarak, ozlücesı halkı Mustafa Kemal gerçeğine yabancılaştırarak, ülkeyi karanlık günlerin eşiğine getiıme "becerisinın" ardından; eğitimi sekiz yıla çıkarmakla ya da "inançta gizliliği" dışa vurarak yozlaştıran "dindarlığın üniforması"r\\ yasaklamakla mı yeniden yakalanacak "Onuncu Yıl" aydınlığı? Varsın sayıca artan üniversitelerde aynı pasta fazlaya bölünerek paylaştırılsın, her yeni "cemaatsiz" camiye de yeni kadrolar tahsis edilsin; "imansız derler" duygusuyla da, "oku" emrine karşı işlenen bu "y6dibuçuk" kat katmerli "günah"a susulsun. En iyisi ben de yeni tip "Atatürkçülük" modasına uyup, "ehlı şeklin" ağzıyla, "daha fazla günaha girmeden", bildik bilge bir son söz diyeyim ve susayım: "Haydi canım sen de!.." Ve bilelim ki, yine Gürer Aykal'ın deyişıyle, bu Kuvayı Milliye Paşası "senfoninin hiçbir konserini kaçırmazdı"... ABDULCANBAZ IN HARİKULADE MACERALARI 32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN ansonlara darbuka HATİCETUNCER Rojin, Lübnanlı bir anne ve Nusaybinli inşaat işçisi babanın kızı. Oyuncıı olma tutkusunun önünde gelenek barajı duramamış, soııra da şarkıcıltga doğru yol almış. "Müzikle dünya yolculuğu"na çıkmış.. Toprak kokulu gırtlağıyla "etnik rock" müzik yapmakta ısrar ediyor. Rojin'i 2000 yılında çıkardığı "Ya Hep Ya Hiç" albümünde dinledik. Bu çalışmasıyla ilgili olumlu eleştiriler aldı, ama pek tanınmadı ya da "popülcr" olamadı. Tek albümündeki şarkılarını dinledigimiz Rojin'le ilgili bızim de fazla bır ş.ey bildiğimiz söylenemezdi. İlk türküsünü pamuk tarlalannda ırgatlıkyaparken söylemiş: "Adana köprübaşı, otur saraya karşı." "1971 yılında Adana'nın Hürriyet lYiahallesi'nde 10 çocuk doğuran ananın sağ kalan 5 çocuğunun ortancası, suskun...ağlamamış" diye anlatıyor dogumunu. Adana Belediye Konservatuvan'nda başladıgı tiyatro eğitimini, Ankara Devlet Konservatuvan'nda sürdürüp tamamlamış. Rojin: Akvaryumda boğulmak değil, okyanusa açılmak istiyorum Çıkıp robotgibi şarkı soyleyemiyorum. Içimden gelen bu, coşku ve samimiyet. Jennifer Lopez gibi dans edip Rosa Luxemburg gibi yiirek taşıyabilmek önemli olan. Celenek barajı jn ir tümcede özetlediğimiz süreç kolay MJ olmamış kuşkusuz. Aile, oyuncu olmak istemesini hoş karşılamaz, "geleneklere aykırı" bulur, ardından büyük kavgalar, dayaklar vc evden kaçış gelir. Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan sonra Adana Devlet Tiyatrosu'nda sözleşmeli sanatçı olarak çalışır. Türkiye, Macaristan ve Ingiltere'nin ortak projesi olan Chasing Shadovvs adlı oyunda Türkıye'yi temsılen rol alır ve bır yıl tngiltere'de kalır. Ingiltere'den döndükten sonra reklam filmlerinde, dizi filmlerde oynar. Böyle mi Olacaktı, Feride, Ruhsar, Kadın Kuliibü, Nisan Yağmuru, Tatlı Kaçıklar dizilerinde değişik roller alır. Avrupa ülkelerinde"mevsimlik pamuk işçileri gibi" dolaşıp konserler verir. Istanbul'da bazı barlarda çıkarken, albüm yapma tekliflerinc oyunculuğunu cngellcyeceği düşüncesiyle önceleri uzak durur. FERI1AT TUNÇ'UN 20. SANAT Y1LI ojin: "World Orient Music'le etnik olamayacak şarkılara bileritmlebu havayı verdik. Tamamen ritmlerle Fransız şansonlannı bile orient ruhla ortaya koyduğum grubumdan çok umutluyum." "Etnik rock, yani otantik şeyleri alıp üzcrine birtakım Batı enstrümanlarıyla farklı tını arayışlan, etnik şeyleri Batı enstrümanları üzerine serpiştirme. Birçok müziğin buluştuğu yerde olmalıyım." yapıyor: "Grup Romanlardan oluşuyor. Muhteşcm bir ckip, gazete okur gibi nota okuyorlar. Fransızca, ttalyanca, İspanyolca, Kürtçe söylüyorum. Portekizceden Arapçaya kadar 15 dildc şarkım var. Bu dillerin hcpsiııi bilmesem de müzik beni yakalayabiliyor. Ama diyelim Almanca söyleyeceksem Alman bir müzisyenle çalışıyorum. Darbuka, perküsyon, klarnet, keman, gitar, davul kullanıyoruz. Darbukayı duyan kadınlar sahneye fırlıyor. Etnik olamayacak şarkılara bile ritmle bu havayı verdik. Tamamen ritmlerle Fransız şansonlannı bile orient ruhla ortaya koyduğum grubumdan çok umutİuyum." "Albümlerim beni anlatsın istiyorum. Bunlar da beni anlatıyor ama başkalarının bestelerini okuyorum hep." L/ans etmeyl sevlyor Konserlerinde dans etmesini uygun görmeyenler tarafından eleştirilmiş, ama dansın bir şarkıcının ruhunda ve dünyasında olması gerektigini düşünüyor: "Dans etmeyen şarkıcı düşünemiyorum. Çıkıp robot gibi şarkı söylcyemiyorum. tçimden gelen bu, coşku ve samimiyet. Jennifer Lopez gibi dans edip Rosa Luxemburg gibi yürck taşıyabilmek önemli olan. Bizde onay ilkokulda başlıyor zaten. Çocuk itaatkârsa çok seviliyor. Sürekli parmak kaldıran yaramaz çocuk sevilmiyor. Galiba yaramaz çocuk olıııayı tercih ettim." Rojin, biraz "iki arada bir derede kalnıış" gibi. Hem yaramaz çocuk olmak istiyor, hem de televizyonlarda klibi dönsün istiyor. 'Şarkılarım Tanıkhktır' tstanbul Haber Servisi Ferhat Tunç, 20. sanat yılına 17. albürnü "Şarkılarını Tanıktır'Magırdi. Albümüne yazdığı yazıda "Bu albüm 20 yılın tanıklığıdır" dıyen sanatçı duygulannı şöyle il'ade ediyor: "Her Mevsim Bahardır, dedik ve aradan tam 2 yıl geçti. Mcvsimlerimi/ bahar olamadı helki, kar ve boranlı geçen bu iki yıl işiıııi/.in daha kolay olmadığını da gösterdi bi/c. Son olarak 'Şarkılanmız Tanıkhktır' diyorıı/,, 20 yıldır hep yaptığımız gibi sö/ii mii/iğe hırakıyoru/." Sanatçı "Şarkılarım Tanıkhktır" albümünde 20 yılın ö/etını yapmak ıslemış. Yeni albümünde çok sevdiği sarkılardan birbölümü loplayan Ferhat Tunç, başta Osman tşmen olmak üzere müzik dünyasının önemli isimlerıyle birlikte çalışmış. Hilmi Topaloğlu'nun kurduğu Sistem Müzık'ten çıkan albümde "Aşkımı/ın Kalcsi", "ÖAİcminDUi Olsaydı", "Bııgiin Değil, Varınsın Sen", "BirindannT gibi Ferhat Tunç' un çok sevılen parçalan yer alıyor. Tunceli 'de klip çekerek Ferhat Tunç hayalıni gerçekleştıren Tunç "Bir Kaynardağ Türküsü'ne Munzur Vadisi'ndc çekilen klip gelcccğe dair taşıdığımız umudun hiç de uzak olmadığını görmcmizi sağladı. Böyle bir klibin Tunceli'dc çekilmiş olması acılarını sarıııaya başlayan ve bir kültür ve doğa mcrke/.i olma yolunda ilerleyen bu kentin aydınlık yii/.ii ve geleccği açısıdan önemlidir" diyor. Ferhat Tunç'un yeni albümünde sevenlerine bır de sürprı/.ı var. Kaset ve CD kutulanndaki buluşma fbrmunu dolduran 10 kişi Tunç'la yemek yiyecek. 10 bin kişiye imzalı kartpostal hediye edilecek. İlk ve tek albüm Z amanla oyunculukla müziğin bir biitün oluşturabilecegine karar verir ve "Ya Hep Ya Hiç" albümünü çıkarır: "Art arda konserler vermeye başladım. Albüm diploma gibi görülüyor ülkede. Oysa dünyanın lıcr tarafıııda iyi sesler, alternatif iş yapan iıısanlar birçok yerlerde çıkıyorlar, konserler veriyorlar. Kasetten sonra özellikle Doğu'da çok talep gördüm. Ben rock nıüziğine pek ilgi göstcrmclerini beklemiyordum. Başka dünya dilleriyle karışık, güzel şeyler söyleyince, müziğin ritmine, duygusuna, nerede olursan ol kaptırıyorsun demek ki." Etnik rockta ısrar ürkü söylemesi için ısrar edenlere karşın etnik rock yapmakta kararlı: "Rockta, günümüzü ve geçmişimizi çok iyi sentezleyip doğru bir şeylere karşı kavga etmek var. Rockçılar çok para kazaıımazlar. Her zaman undcrground yerlerdedirler. 'Rockta niye ısrar ediyorsun' diyenler oluyor ama damarım böyle akıyor. Çocukluğumdan beri çok dayak yedim, aşırı disiplinle biiyüdüm. Önce eve başkaldırmak sonra dışarıya başkaldırmakla ilgili herhalde. Ciwan Haco denemeyi çok sever. Bir kaseti rocktır, bir kaseti bluesdur, cazdır. ünun etkisidir belki." Hırslı ve ısrarlı J Clwan Haco etklsl T\ ojin'in çalışmalarında, Suriye asıllı M\. Norveç'te yaşayan Ciwan Haco'nun Şarkılar hazır /"Fazırlıklannı tamamladığı ÂÂ ikınci albümünü çıkarabilirse şarkılann çoğu kendisine ait olacak. Diyarbakır'da çok sevildigini söylediği "Yalnız Değilsin" şarkısını da Kürtçe yorumlamayı düşünüyor. Albümünde, konserlere birlikte çıktıgı VVorld Music Orient olmayacak: etkisi var: "Onun bestclcrini almak çok önemliydi. Kimseye vermiyordu, ama bana tiç bestesini verdi. 'Yar De', 'Bi Daha', 'Nadas' şarkıları Türkçe sözler yazdığım Ciwan Haco besteleridir. tlk çıkışım olduğu için kendime ait olan şeyleri ilk albüme taşımak istedim." Bugünlerde kendi kurduğu World Music Orient Grubu'yla Taksim Shaft'ta provalar Çocukken evinde Kürtçe ve Arapça konuşuldugundan Türkçeyi yarım yamalak bilmesine karşın geliştirip konservatuvara girebilecek, aksanıyla alay edildigi için "diksiyon öğretmeni" olacak kadar hırsla yüklü bir kadın. Hem etnik rock yapmak istiyor, hem popüler olmak istiyor: "Ben de tutulmak isterim, ünlü olmak isterim, ama ne yaptığımın farkında olduğum için bu çizgimde yürüyeceğim. Etnik rock, yani otantik şeyleri alıp üzerine birtakım Batı enstrümanlarıyla farklı tını arayışlan, etnik şeyleri Batı enstrümanları üzcrine serpiştirme. Birçok müziğin buluştuğu yerde olmalıyım." Oyunculuğunu müzikle birlikte yürütüyor. Rojin'i bu yaz tek kişilik müzikal bir oyunda izleyecegiz, ayrıca bir sinema filminde rol alacak. Yeni bir albüm çıkarabilmek için çırpınırken kendisini yine en iyi kendi sözleri anlatıyor: "Akvaryumda bogıılmak istemiyorum. Okyanusa açılmak istiyorum. Israr ediyorum, öyleyse varım."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle