17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17MART2002PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Soldayenlblrparttdaha kuruluyormuş... &ken kalkan partl kunıyorl Elektronik poata: [email protected] Meclis, gazetelerin tabak çanak vermesini onaylamış... "Halka doğru hatfer vermesinler de ne verirlerşe versinler!" GÖRÜŞ Dr. VAKUR KAYADOR 0.212,512 05 05 Paks: 0.212.512 44 97 Afyon'daki depremden sonra Bolvadin'e Almanya'dan bir grup "Milli Görüş" elemanı geliyor... Bolvadin'in Saadet Partili Belediye Başkanı Mehmet Kayacan'la görüşüyorlar. Depremzedelerin arasında dolaşıyorlar. Sonra Avrupa'da gösterilmek üzere video çekimleri yapıyorlar. Çekim sırasında Milli Görüşçülerin başındaki kişi çadırda kalan depremzedelere zarf içinde 10 milyon lira, evi hasar görenlere de 50 milyon lira yardım parası dağıttıklarını anlatıyor... Içişleri Bakanlığı herhalde bu paralardan haberdardır. Bizim Bakanlık Avrupa'da ne kadar para toplandığını tabii ki bilemez. Ama Avrupa'dan Afyon'a gelen birilerinin kimlere ne kadar para dağıtıldığının listesi Bolvadin kaymakamlığında ya da koordinasyon merkezi gibisinden bir yerde bulunuyordur. Yetkililer lütfedip, "Milli Görüş" listesini açıklayabilirler mi acaba? Paralar mekli üç generalin, ardından üç emekli generalin daha ve bu satırlar yazılırken belki birkaç emekli generalin daha Susurluk davasından çete hükümlüsü emekli yarbay Korkut Eken'i "ulusal kahraman" olarak niteleyen açıklama yapmaları ve bunlara eski polis şeflerinin de katılması çok iyi oldu... Emekli generallerin ve eski polis şeflerinin beyanları karşısında bakarsınız Susurluk davası yeniden görülebilir... Yeniden görülmelidirde... Hiç kuşku yok ki Korkut Eken, askeri üniforması içinde Kıbrıs'tan Güneydoğu'ya dek kendisine verilen bir çok görevi canını ortaya koyarak yerine getirmiştir... Adı kamuoyunca bilinen ya da bilinmeyen rütbeli ya da rütbesiz birçok asker gibi... Yanı sıra birçok rütbelirütbesiz polis de aynı hizmet anlayışı ile devleti ve milleti için canını ortaya koymuştur... Aynı şekilde Milli Istihbarat Teşkilatı'nda görev yapan birçok isimsiz sivil görevliyi de unutmamak ve onları da E Susurluk şükranla anmak bir yurttaşlık görevidir... Çünkü herkes sıcak yatağında mışıl mışıl uyurken onlar ölümün soğuk yüzüyle burun buruna ve gece gündüz demeden kendilerine verilen ulusal görevi en iyi şekilde yapmaya çalıştılar... Bugün de çalışıyorlar... Yarın da çalışacaklar... Amma ve lakin... Korkut Eken yargılandığı davada, devletin verdiği görevleri yerine getirdiği için mahkum olmadı... Ulusal kahramanlık olarak nitelenen başarılarından dolayı cezalandırılmadı... Korkut Eken başka işler yaptı... Kesinleşen yargı kararına göre Korkut Eken, yasadışı çete faaliyetlerinden ceza aldı... Yargı, gerekçeli kararında devletin iç ve dış güvenliğinin katillere, uyuşturucu kaçakçılarına, kumarhane işletmeci lerine emanet edilemeyeceğini hükme bağladı; hiç kimsenin kendi başına devlet adına hareket edemeyeceğini, devlet adına iç ve dış güvenliği gerektiren konularda görev verme yetkisinin devletin ilgili ve yetkilimakamlarındaolduğunubildirdi... Hukukdevletinde zaten bunun aksi iddia edilemez... Bir zamanlar devletin güvenliği ile ilgili belli makamları işgal eden emekli generaller Doğan Güreş, Necati Ozgen, Hasan Kundakçı, Teoman Koman, Atilla Kurtaran, Adnan Doğu'nun ya da eski polis şefleri Mehmet Ağar, Kemal Çelik, Saffet Arıkan Bedük, Hayri Kozakçıoğlu, Ünal Erkan'ın dediği gibi Korkut Eken'in cezalandırılmaması gerekiyorsa o zaman "Susurluk" görevini devlet vermiş demektir... Bu bakımdan Susurluk davası, yeni "tanıklar"ın ortaya çıkması nedeniyle sil baştan yeniden görülmeli; devletin katiller, kaçakçılar, kumarhanecilere emanet edilemeyeceği yolundaki yargı kararı bir kez daha ve eskiyeni tüm sanıkların yüzüne okunmalıdır! İran Karmaşığı Üzerine... Son dönemlerde İran adı hem dünya hem de Türkiye gündeminde fazla telaffuz ediliyor. Bu ülke önce ABD'nin Irak ve Kuzey Kore ile "şerüçgeni" olarak tanımladığı devletler arasında anılmaya başlandı, ardından Orgeneral Tuncer Kılınç tarafından, ABD'yi dışlamadan, Rusya Federasyonu ile birlikte ittifak oluşturmamız gereken ülke olarak gösterildi. ABD'nin şer üçgeni içine aldığı ülkelerden Irak'a askeri müdahalesinin kaçınılmaz olduğu anlaşılıyor. Daha önce yine bu sütunda 11 Ocak 2002 tarıhli "ABD'nin Olası Irak Operasyonu" başlıklı yazımda da belirttiğim üzere, ABD'nin temel amacı Saddam'ı devirmek bahanesiyle Irak'ı parçalamak. Böylelikle Afganistan'daki askeri birlikleri ile Hazar'dan Basra Körfezi'ne ve Güneybatı Asya sıcak denizlerine inen stratejik bölgeyi denetleyen ABD, Körfez'in batı yakasını da kontrol altına almak istiyor. Sonuçta Hazar ve Ortadoğu petrollerini nüfuz alanında tutmayı hedeflerken, bu hedefini destekleyecek biçimde Kuzey Irak'taki Kürt devletinin ilanını artık gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Irak üzerinde böylesi beklentileri olan ABD, Kuzey Kore'ye yönelik bir müdahalenin olanaksızlığını anlamışa benziyor. Çin Halk Cumhuriyeti'nin yanı başında böyle bir operasyonun boyunu aşacağını galiba görebiliyor. Geçen şubat ayında ABD Başkanı George W. Bush Guney Kore, Japonya ve Çin Halk Cumhuriyeti'ni kapsayan Uzakdoğu gezisinde tam anlamıyla hayal kırıklığına uğramış, hiçbir isteğine karşılık alamamıştı. Bir başka ıfadeyle gücünün sınırlarıyla karşılaşmış, dünya egemenliğinin son çeyrek yüzyılını belki de daha kısa bir zaman dilimini yaşayan ve geleceğin başat gücü olabilecek ülkelerie bir araya gelen başkan görüntüsü sergilemişti. İran çok köklü tarih ve kültür mirasına sahip bir ülke. llkçağdan bu yana pek çok uygarlığa yurt olan bu topraklarda Persler, Sasaniler, Araplar, Türkler, Moğollar ve Safeviler hüküm sürmüşler. XIX. yüzyılda Batılıların yoğun baskıları altında kalan ülkeye 1921 'de Pehleviler egemen olmuşlardı. Türkiye gibi modemleşmesini etkıli bir biçimde yaşayamayan, daha açık birsöyleyişle bir M. Kemal'e sahip olmayan ülke, 1979'da Humeyni onderliğinde Islam cumhuriyetine dönüşmüştü. Bu dönüşümde 1970'lerın başında ABD'nin tasarladığı "yeşil kuşak pra/es/"nin belirleyici olduğu düşünülmekteydi. Projeye göre Sovyetler Birliği'nin güneyındeki özerk Müslüman ülkelere, oluşturulacak Islami bir kuşakla baskı yapılacaktı. O dönemde bütünüyle ABD'nin nüfuz alanındaki Iran'da, ABD'nin istemediği bir dönüşüm pek kolay gerçekleşemezdi. örneğin 1951'de Başbakan Musaddık İran petrollerini millileştirip bir ak devrım gerçekleştirmek için yönetime el koyduğunda, Şah Rıza Pehlevi ülkeyi terk etmek zorunda kalmış, ancak işin içine ABD daha doğrusu ABD Doları girince İran ordusu hizaya gelmiş ve durum bir anda değişmişti. 1979'da ABD'nin İran üzerindeki etkinliğinin azaldığına ilişkin hiçbir belirti yoktu. Bugün hem petrolü hem de doğalgazı bulunan ülkede, Hatemi ile kısmen yumuşamaya başlayan bir Islami yönetim egemen. Bizim liberal entelektüellerimizin pek beğendikleri bir Islami tartışma ortamı var. Aslında Osmanlı dönemınden hiç yabancısı olmadığımız bir entelektüel ortam bu. 600 yılı aşkın bir süre sonunda bilım, felsefe, teknoloji üretemeyen, demokrasi bilinci geliştiremeyen, cumhuriyet aydınlanmasını yaşatamayan; ama bitıp tükenmeyen dinsel tartışmaların sürdüğu bir yapı söz konusu. Kendine özgü potansiyeli olan bu ülkenin gerçek anlamda aydınlanmasının ve kalkınmasının karşısında en büyük engel de yine bu yapı. Bızım Iran'la ilişkilerimiz ise tam anlamıyla kaygan zeminde politika yapmamızı gerektiriyor. Hem ülkemize şeriat ihracı politikaları, hem de geçmişte PKK'ye destek vermiş olması ciddi sorunlar yaratıyor. Ancak PKK konusunda tıpkı ülkemizle Rusya Federasyonu arasında süreç içinde oluşan akılcı politikaların benzeri Iran'la aramızda gerçekleşebilir. Türkiye Iran'ın, İran da Türkıye'nın toprak butunluğune saygı gösterdiğinde ilişkiler sağlıklı bir zemine oturabilir. Ulkemizin hem Rusya hem de Iran'la askeri yakınlaşma içine girmesi, bu zeminin oluşabileceğini gösteriyor. Ayrıca Irak'ta gerçekleşecek askeri harekât sonrası, kurulabilecek çekirdek devlete karşı bir Türkiyelran ittifakı kaçınılmaz olacaktır. O nedenle parçalanmış, gücünü yitirmiş bir İran, Türkiye'nin asla işine gelmeyecektir. Iran'ın Islami yayılma polıtikalarına önlem alırken, aynı zamanda bu ülkeyle önemli işbirliğini gerçekleştirmek, çok duyarlı bir dış politika becerisini gerektiriyor. Turk haricıyesi bunu başarabilecek güçtedir. SESSlZSEDASIZf!) Okul siitü Tünkiye çapında uygulanmalı Bir süredir okullarda öğrencilere süt dağıtılıyor... Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin doğru bir kararla fakfukfon kaynaklarını harekete geçirmesiyle her gün 1 milyon çocuk 200 ml süt içmiş olacak... 50 yıl önce sütümüzü elimizden almış ve yerine süt tozu vermişlerdi... Sonraki yıllarda ise süt bir yana süt ürünü ayranı bile unutturdular; damak tadımızı değiştirip masamıza kolalı içecekleri dayadılar... Zararın neresinden dönülse kârdır... Şimdi sil baştan sütü keşfediyoruz! Ankara, Istanbul, Izmir, Diyarbakır'da 1 milyon öğrenciye yönelik okul sütü kampanyası aslında okul öncesi çocukları da kapsayacak şekilde ülke çapında bir seferberliğe dönüştürülmeli... Çünkü, Avrupa Birliği'ne ancak böyle girebiliriz! Çünkü, kişi başına süt tüketimi Avrupa ülkelerinde ortalama 94 litreyken, Türkiye'de 23 litre... Çünkü, özel yasalarla Hollanda 1902, Isveç 1903 yılından beri okullarında çocuklarını sütle besliyor; Fransa, Almanya Ingiltere ha keza... Çünkü, süt bedensel büyüme için protein, güçlü kemik ve dişler için kalsiyum, bağışıklık sistemi için vitaminler, enerji için yağ ve karbonhidratlar içeriyor, dolayısıyla büyüme ve gelişme çağındaki sağlam bir vücutta sağlam bir kafa yaratıyor! Çünkü, bizi kolalı içeceklere alıştıranlar, kendi çocuklarına özel yasalarla süt içiriyor... ÇED KÖŞESİ Siper Mektuplan... Yann 18 Mart... Yurdun hemen her yerinde düzenlenecek toplantılarda, 1915yılında yine yurdun her tarafından "Çanakkalc Direnişine" katılarak yaşamlannı yitiren 200 bine yakın delikanlımız ile anılarını kuşaktan kuşağa dinlediğimiz dedelerimızi de anacağız... Toplantılara katılan tarihçilerimiz ise Kafkas cephesinde Osmanlı ordusuyla başa çıkamayan Çarük Rusyası'na yardım göndermeyi bahane ederek Istanbul'u işgale karar veren tngilizhükümetinin FVansadesleğiyle oluşturduğu donaıımayı Çanakkale'ye nasıl dayadığını, 16 Şubat 1915'len 18 Mart 1915' e kadar süren bu zorlamanın ise Türk kara ve deniz kuvvetlerince nasıl boşa çıkartıldığını anlatacaklar... Bu yenilginin ardından aynı si'nin (YTÜ) yüreği hep insan sevgisiyle çarpan mimarlık hocalanndan Prof. Dr. Necati tnceoğlu, işte bu efsanevi mektuplan sadece 18 Mart giinlerinde değil, her zaman anımsayıp "başucumuzda" saklamak için aynı adlı bir kitnpta derledi... Memleketı olan Denizli'den bu savaşlara da katılan ve o yıllardaki Osmanlf nın neredeyse tüm cephelerine asker gönderen 11. Tümen'in seriivenıni adeta yeniden "yaşayarak", siper mektuplarının bu ateş ve kandünyasındabile; "insanyüreğindeki sevgileri ve scvdalan nasıl yansıttığuıT romanlaştırdı... Birkaç yıl önce "Türkiyc'nin insanlığa armağanT olarak açılan "Gelibolu Uluslararası BanşParkT proje yarışmasına katılmak için bu tarihi Milli Park'ta incelemeler yaparken KİM KİME DUM DUMA HKHIÇAK behicakuı turk.net OKTAY EKİNCt Ç t Z G İ L t K KÂMİL MASARACl B U L M A C A SKDAT YAŞAYAN HARBt SKMin POROY Anzak askeri yazıyor: "...anneciğim, sabahleyin uyandığımda, siperiınin önünde bir gelincik açmıştı. (Füloğraf: GcliboluYlaki siperler) ülkelerin Anzak (Avustralya ve Yeni Zelanda) birliklerini dc kullananık Seddülbahir'den başlayıp Gelibolu Yanmadası'nı karadan ele geçirme girışinıleriyle başlayan ve emperyalistler için yine "hüsranla" sonuçlanan "Anafartalar Savaşlan" da yarınki törenlerin en duygulu konuşmalarına konu olacak... Anbumu kıyılarından saldınya geçen Anzakların Mustafa Kemal komutasındaki "Anadolu güçleri" karşısında kaldıklan "çaresizlik" ve Fransız birliklerinin de Kumkale'de aynı duruma düşmeleriyle elde edilen Çanakkale Zaferi'nin, ta Rusya'da bile çarlığın devrildiği ve "Ekinı Devrimi"ne giden siyasal süreci başlattığı, aynı konuşmalarda yeniden anımsanacak... "siperlerin sessiz mcsajlarını" dinleyen Necati Inceoğlu, bu mektuplardaki "banş duygulannT daha bir derinden hissedince, perojesınin ardından kâğıda kaleme sarılmaya karar verdi... Sonunda, konuyla ilgili hemen lüm kaynakları da o bilimsel titizliği ve sadece hoşgörüyü ve dostluğu gözeten hümanist dünya görüşüyle inceleyerek, Denizli anılannın ve engin tarih bilgisinin birikimlerine katıp, Remzi Kitabevi'nin de bu eşsizduyarlılığaortakolmasıyla "Siper Mektuplan "nı bize ve gelecek kuşaklara kazandırdı... SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Istanbul'un 1 eski adlannsemihporoydı yahoo.com dan biri. II 2 Çevresi yollar 3 la belirlenmiş &İLDİ&İMİZ KoRo 4 olan arsa... Boyundaki ti 5 roit bezinin 6 aşın büyüme 7 siyle beliren hastahk. 3/Bir 8 nota... Dağ 9 sırtlarında geçit veren 12 3 4 5 çukur yer... Eskidilde su. 4/Tavuğun isteaptulikai'i studyoimge.com. nilen yere yumurtlamasını sağlamak için kullanılanbeyaztaş... Önder. 5/ Büyük kent serserisi... tlkel topluluklarda doğaüstü güçlere verilen ad. 6/ Birmeyve... Ülkenıiz sularında yaşayan ve "biz" de denilen mersinbalığı türü. 7/tran'ın plaka işareti... Donuk renkli... Gümüşün simgesi. 8/ Taban... Bir göz rengi. 9/ ABD'de yaygın olan ve birden çok kadınla evlenmeyi gerekli gören bir dinin mensuplanna verilen ad. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 17 Mart 1/ Fiyat düşmesini önlemek amacıyla ürünlerin piyasaya sürülmeyip tahrip edilmesi. 2/ Büyük erkek HEKİMÜK VE OZANUK.. kardeş... Tahitili kadınlardan esinlenilmiş bir plaj 1978'[>€ BUGÜN, ÜULÜ O2AN CEYHUN ATUF KANgiysisi. 3/ F.ski Mısır'da güneş tannsı... Bir makyaj SU,S9 V4ÇINDA ANKAÜA'OA ÖLDÜ. BİR ÇOCUK HASTAUKLARI UZKAANI OLAN KANSU, MESLEmalzemesi... Tıpta en gelişmiş görüntüleme tekniĞİ NEPEN/VLE, HALKIN SlKINTILAfilNI, AClğinin kısa yazılışı. 4/içinde hiçbir şey bulunmaLARIUI YAKINDAN BİLEN VE BUNLAŞI ŞİİRyan... Temeli taklide dayanan sözsüz oyun. 5/ Arap LERİNOE YANSITAN BİR O2ANPI. ÖNCELEerkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları kaf?İ GELBMEKSEL MAUC EPEBİYATI ETldSİNDB VAZARfCEN, GİPe&EK ÇAĞDAÇ lın bağ... Tiyatroda sahne. 6/Sarp bölgede kurulmuş ÇİİRİN ÇİZ&İSİNOE VE OAHA EVe£NSBL Kafkas dağ köylerine verilen ad... Tarih öncesine daYAPITLAR V£RMEYe BAŞLADI. YORULA4Ayanan efsane. 7/Rusça'da "evet"... SığırlardagörüYAN 8İR ATATİİRK DEVeİMLEfÜ SAVUNUlenbulaşıcıbirhastalık... Yabancı. 8/Faktör... KanCUSU OLAAJ OZ4N/N, 8U KONUOA MAKALE VE PENEMELEMl P£ şık renkli. 9/ 18O5'te Amiral Nelson'un FransızlsU panyol donanmasına karşı kazandıgı deniz savaşı. , ONUN ÜNLÜ 8İK$İt& YER AL/YOR. I •n I n\m \m ILHIU TDTl I n mı ı ıı n KEDİ LEVO APTIJLIKA Yann mutlaka okuyun... Yann, düzenlenecek toplantılarda, keşke birileri de işte bu kitabın herhangi bir bölümünü açıp siper mektuplannı da okuyabılse... VVilliam Tope, cepheden sevdiklenne yazıyor: "Gecelerikâğıt oynuyor, konserler veriyorduk... Türklcr dc yerlcrinden dinlcrlcrdi... Sonunda bir boru öttühirler vc iyi gccclcr dercesine bir İM>mba gelirdi..." (1915Çanakkale) Devamını merak etmiyor musunuz?.. Oekincif» cumhuriyet.com.tr. TARİHTE BUGLJN MİIMIAZ ARIKAN Savaş dostluklan Peki, bütün bunlar gururla yinelenirken aynı savaşın tarihte belki de hiç görülmemiş bir "insan yakınlaşmasryla yaşandığının kanıtları olan ve bu nitelikleriyle de "banş düşüncesi larihine" geçen duygu ve dostluk yüklü "siper mektuplan", acaba hangi törende anımsanacak?.. Yıldız Teknik Üniversite KIZAM1K AĞIDl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle