13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
35UBAT 2002 PAZAR + CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ç&an: Bulutlar • >AMSUN(AA)- Entıji ve Tabiı Kaynaklar BaLanı Zeki Çakan, "^Vavi Akım Projesi ile ilgii Enerji ve Tabii ICajnaklar Bakanlığı üzerinde de bazı buhtlann estırilmeye çalışıldığı bir dönemden geçik" dedi. Iran'la yap.lan doğalgaz ankşması uyannca, 2001 yıluda alınacak gazrn gecJcmeli olarak geldğini de dile getiren Çakan, Türkıye'nın gelecek yıllardaki doğılgaz ihtiyaçlannın dikkate alınarak bu projelerin hayata geçirildiğinı söyledi. Kamu bankalanna darbe • ANKARA (Cumhumet Bürosu) - IMF'nin ön koşulu çerçevesinde kamu bankalannın yeniden yapılandınlması adı altında Ziraat ve Halk bankalanndaki 16 bin personelin başka kurumlara devri ile 897 şubenin kapatılmasını öngören Bakanlar Kurulu karan Resmi Gazete'de yayımlandı. Talay: Tablolar incelenecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Monad Balkan'ın Ayda Sanat Galerisi'ndeki sergi açılışında gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Kültür Bakanı Istemihan Talay, Mardin'de bulunan ve Picasso'ya ait olduğu iddia edilen tablolar hakkında inceleme başlattıklannı belirtti. Sezer'den 2afdaha • ANKARA (ANKA)- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ölüm orucu eylemcisi Atilla Selçuk (27) ile sahte çek ve kan davası nedenıyle cinayet işleyen Hasan Yıldız"ın (61) kalan cezalannı sürekli hastalık ve sakatlıklan nedeniyle affettı. Göleiçin TBMM'de tören • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Istanbul'da yaşamını yitiren eski Kars Milletvekili Turgut Göle için TBMM'de tören dîüzenlendi. TBMM'de dûzenlenen törene Başbakan Ecevit, Devlet Bakanı Nejat Arseven, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Göle'nin ailesi \ e yakınlan katıldı. Kocatepe Camii'nde kılınan namazın ardından Göle'nin cenazesi Cebeci Asri Mezarhğı'nda toprağa verildi. Kongrede bayrak krizi • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitım-Sen Diyarbakır Şubesi 5. Olağan Genel Kurulu'nda dün Türk bayrağı krizi yaşandı. Kurulıuı gerçekleştirildiği Demirok tesislerinde, faili meçhul cinayetlerde öldürülen eğitimcilerin posterlerinin asılı olmasına polisler tepki gösterdi. Posteri asılan eğitımcilere hakaret eden polisler, neden Türk bayrağı asılmadığını sordular. Kısa sürede temin edilen bayrak polis nezaretinde sendika yetkılileri ve salon görevlilerince asıldı. MHP Grup Başkanvekili Köse 'ikinci uyum zirvesi' için umut vermedi: Bizsiz değişiklik yapamazlarANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP ile ANAP arasında restleşmeye neden olan uyum tasansı için gözler haf- ta başuıda toplanması beklenen liderler zirvesine çe\Tİldi. ANAP'ın "Şubatso- nuna kadar zamanımız var, gerginlik so- ğusıuT önerisine karşı çıkan Başbakan Bülent Ecevit, "Uzlaşınaınızgerekiyor'' uyansında bulundu. MHP Grup Başkan- vekili İsmail Köse. "MHP'ye rağmen bir uzlaşma sağianabilir mi" sorusuna "Ne Sayın Yıhnaz ne de Sayın Başbakan, ke- sinlikle bizimleuziaşmadan başka arayış- lara girmezler'* yanıtını verdi. Tasanyı *AB sürecinde ilkciddi tereddüt" olarak değerlendiren Başbakan Yardımcısı Me- sutYıhnaz'ın düzenlemede netliğın sağ- lanmasını, kapsamının daralrılmasını ıs- teyeceği öğrenildi. TBMM Adalet Komisyonu'ndan ge- çen uyum tasansı konusunda MHP ve ANAP arasında yaşanan gerginlik sürü- yor. MHP "Hiçbir pazarhğa guTneyiz" diye rest çekerken, ANAP kulislerinde "Gerginliğin geçmesi için biraz bekleye- lim" görüşü dile getirildi. Ancak Başba- kan Ecevıt,"Süre uzarsa içinden çıkıl- maz hale getir* diyerek pazartesi günü bir zirve toplayarak konuyu yeniden ele alacaklannı söyledi. Liderlerin, uyum tasansı konusunda pa- zartesi günü ikinci kez bir araya gelip çö- züm bulması bekleniyor. Bu arada ANAP ve MHP'nin kamuoyu önünde tartışma- lan DSP'de tepkiyle karşılandı. DSP Grup Başkanvekili AydmTümen, "Ko- nunun ashnda başlangıç olarak ortaya çıkışı pek uygun olmadı. Yeni arayış var- sa üç partinin kendi arasında görüşme- si gerekirdi. Kamuoyu önünde taroşd- maması gerekirdL Baştan yanhş biryön- tem ortaya çıkb. O zaman adaşmaya gj- dryor" dedı. Liderler zirvesinde çözüm bulunabıleceğini vurgulayan Tümen, "Sonucta beffi bir orta yol buiunur. Bir orta yol bulunursa önümüzdeki hafta perşembeye kadar çıkar. Süriincemede bırakmamak gerekir. Spekülasyona açık bir konu" değerlendirmesıni yaptı. ANAP'hlar ıse MHP lideri ve Başba- kan Yardımcısı Devlet Bançeti'nin ken- dilerine yönelik eleştinlerine yanıt ver- mekten kaçınıyor. ANAP'lı hukukçu mil- lervekilleri oluşturduklan komısyonda Yargjtay 8. Dairesi ile Avrupa Insan Hak- lan Mahkemesi'nin (AtHM) içtihatlan- nı inceliyor. ANAP'hlar, AtHM'de ifa- de özgürlüğü konusunda Türkiye aJey- hine alınan kararlan, değişiklik istemi- ne gerekçe olarak gösterecek. Çakmakoğlu. 1750askeri Sğrend okuldan ııtıldı ANKARA (Cumhuri- yil Bürosu) - Son 11 yıl- «da. 1750 öğrencinin aske- ri okullarla ilişiği kesilir- 1ten, son 4 yıl ıçinde 37 türbanlı öğrencinin ünı- %-ersitelenyle bağlantıla- nnın kesildiği açıklandı. fMilli Eğitim Bakanı Me- tin Bostancıoğlu, SP An- kara Mılletvekılı Zeki Çe- Mk'in yazılı soru önerge- si üzenne, 1998- 2002 yıl- lan arasında 37 öğrenci- nin türbanlı olarak okul- ianna geldıği için üniver- siteleri ile ilışiğinin ke- sildığını açıkladı. Devletın en başta ge- lcn görevinin. tüm vatan- daşlann refah ve mutlu- huk içinde yaşamlannı sür- dürmelerini sağlamak ol- duğunu bildiren Bostan- cıoğlu, "Türbanlı olarak iiniversiteye gelmek, üni- versitenin huzur ve sükû- netini bozan, sryasi ve ide- odojik bir eylenı ve yükse- köğretim kunımlanndan çıkarohnayı gerektiren bir fîil olarak kabul edümek- tedir" dedi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART OLAN EMEKLİLBRl Bl'LE r .,-...,_..--. [email protected] Kutan: Suskun lider her kıpırdanışında zayiat veriyor, bakanlarını feda ediyor Bahçeli her istenileni yapıyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SP Ge- nel Başkanı Recai Kutan, il başkanlan top- lantısında yaptıgı konuşmada ujiım tasansıy- la öngörülen değişiklikleri eleştirirken ''Ka- mu otoritesini küçük düşürmek ya da insan- lan, kamu düzenini bozma olasıuği}aratacak şekilde ldn ve düşmanhğa kışkırtmak suçu ile nıahke- melere sev k ednekisti>orlar. Bu diktatörlüktür, faşizm öz- lenudir' 1 dedi. Kutan. "Sus- kun Bder her kıpırdanışında za>iat verhor. bakanlarını feda ediyor. Erkekük. başör- tüsü Meclis kapısmda. nıilh' menfaader IMF kapısuıda kaldı. Hak ve özgüıiükler konusunda ise millete karşı aslan kesfliyor*' sözleriyle de MHP lideri ve Başbakan Yar- dımcısı Devlet Bahçeti'yı hedef aldı. Kutan, il başkanlan toplanösında hüküme- te sert eleştiriler yöneltti. Ülkenin geleceği- nin ıpotek alrma alındığını kaydeden Kutan, Başbakan Bülent Ecevit'in yazar Hîlliam Sa- fire'ın "Türk tanklan Irak'a girecek" yoru- Heper: Yayınyasağı sansürdür tstanbol Haber Servisi - Basın Konseyi 2. Başkanı Doğan Heper, Cumhuriyet gazetesınin IGDAŞ ve Halk Ekmek soruşturmalanyla ilgili haberlerine Eyüp 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce getirilen yayın yasağrnı "sansür" olarak niteleyerek, yasağın kaldınlmasuu istedi. Yazılı bir açıklama yapan Heper, düşünce ve ifade özgürlüğü için yoğunlaştınlan çabalar sürerken Cumhuriyet gazetesi için alınan bu yayın yasağının "halkın gerçekieri öğrenme hakkına yeni bir darbe oldıığunu" belirtti. Eyüp Cumhuriyet Başsavcıhğı'nın isteği üzerine mahkemece alınan yasak karannın "sansür anlamı taşıdığuu" ifade etti. muna yamt vermesi gerektiğini söyledi. Ku- tan, uyum tasansını eleştirirken de muhale- fet eden herkesin cezaevine gönderilmek is- tendiğini bıldirdi. Kutan, "kamu güvenh^i'' kavramının kullanılmadığım, bunun yerine "karnu düzeni" denıldiğini voırgulayarak şu görüşleri dile getirdi: u Bu kurduklan. milleri köle- leştirmedüzenidir. Bunun eleştirUmesmi 159. ve 311 madde ile yasakhyorlar. Estirdikleri baskı rüzgâr- lan ile herkesi susturdu- lar. Ama toplumun diple- rindekidalgalanmalan his- sediyorlar. bu suskunlu- ğun uzun sürmeveceğini büryorlar. Başbakan Ece- vit, seçim istemekiyiniyet- le bağdaşmaz, di>or." Solda yeni oluşum SPY demokrasi için engel ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Solda yeni olu- şum çalışmalannı sürdü- ren Yiğit Gülöksüz. üni- versıtelerde ve sanayi site- lerinde de örgütlenmeyi hedeflediklenni belirterek "SrvasiParnierYasası şu an demokrasininönündeki en büyükengeldir" dedi. Gülöksüz ve yeni olu- şum çalışmalannda yer alan Prof. Dr. Dhan Teke- K; dün Bilgi Düşünce ve Üretim Kooperatifi tara- fmdan Mülkiyeliler Birli- ği'nde dûzenlenen toplan- tıya katıldı. Yeni oluşum hakkında bilgi veren Te- keb, toplumda siyaset ve si- yasetçiye duyula güvenin çok düşük düzeyde oldu- ğunu vTirgulayarak halkrn özlemlerine yanıt veren ve siyasi yelpazenin tümünü kapsayacak bir parti orta- ya koymarun çözüm olabi- leceğ^ni kaydetti. Prof. Dr. Erdal tnö- nü'nün oluşumdan çekil- mesini 'Şneni bir vizyonun sahneye çıkmasına obnak sağlamak" olarak değerlen- diren Prof. Tekeli, seçmen- lerin başka bir parti iktida- ra gelmesin düşüncesıyle kerhen oy vermesini orta- dan kaldırmak gerektiği- nin altnıı çizdi. Tekeli, ha- zırlanan parti programının çok farklı olduğunu, aktif yurttaşlann yaratılmasını hedeflediklerini kaydetti. Yiğit Gülöksüz de yeni oluşumun parti rüzüğünün kıtapçık halinde basıldığı- nı, gelecek günlerde inter- netten de yayunlanacağmı, özellikle gençlerin bu ko- nuda tartışma yapmasını istediklerini vurguladı. Ye- ni oluşumun Türkiye'nin tümünde, üniversitelerde ve sanayi sitelerinde de "ocak" biçimde örgütlen- meleri hedef aldığını kay- deden Gülöksüz, "Siyasi Partiler Yasası şu an de- mokrasinin önündeki en büyük engeldir" diye konuştu. IRMIKIAYDBV ENGİN [email protected] Aşağıda sıralayacağım kav- ramları birgözden geçirip ken- dinizi bir sınayın: Mülteci, iltica, sığınma, sı- ğınmacı, göçmen, ekonomik göçmen. siyasi göçmen, siya- si mülteci, ekonomik mülteci, tehcir, yerinden edilme, sür- gün... Sözcükleri tanıdığınıza kuş- kum yok. Peki, aralanndaki ay- nmcıkları (=nüansları) da biliyor musunuz? Ankara'da üç günlük bir sem- pozyum toplandı. Toplumsal Araştırmalar, Kültür ve Sanat İçin Vakıf ın (TAKSAV) düzen- lediği uluslararası bir sempoz- yum: "Avrupa ve Türkiye'deSı- ğınma Hakkı ve Mülteciler". Üç gün boyunca yazının ba- şında sıraladığım kavramlartar- tışıldı. Türkiye'deki mültecilerin sorunlan ve Türkiye'nin mülte- cilik, göç olgusuna bakışı di- diklendi. Bu konudaki ulusla- rarası hukuk kuralları ile Türki- ye'deki yasal düzenlemeler kar- şılaştırıldı. Yaşamının bir döneminde mülteci olmuşlann az, kendini bu sorunlara adayaniarın, en azından bu konuda düşünce üretenlerin çok olduğu bir sem- pozyumdu. Tırmık okuru -sanınm artık- bi- liyor. Panel ve benzeri toplan- Köksüz Ağaçlar, Temelsiz Evler ve Çocuklar tılara katılmıyorum. Ya bir ma- zeret uyduruyor kaytarıyorum ya da ve yüzüm tutarsa "katıl- mayacağımı" açık açık bildiri- yorum. Ama bu sempozyuma durak- samadan katıldım. Katıldım, çünkü ben de bir mülteciydim. Yaşamımın on iki uzun yılını yurtdışında, "mülte- ci pasaportu" ile, "siyasi mül- teci" kimliğiyle geçirdim. Yetişkin yaşlarında topra- ğından kopmanın, mülteci ya- şamının eğreti ve güvensiz düz- leminde her şeye sıfırdan baş- lamanın boğuntusunu öz de- neyimlerimle biliyorum. Bu konuda duyarlı olmam d o ğal. Ama ben bu konuda ken- dimi bilgili. deneyimli de bulu- yordum. Sempozyumda üç beş laf edebileceğimi düşünüyor- dum. Üç beş laf ettim de. Ama iyi bildiğimi sandığım bir konuda ne kadar bilgisiz oldu- ğumu da gördüm. Türkiye'de il- tica hakkına ve mültecilerin hak- lanna ilişkin yasal düzenleme- nin yürekler acısı hali önüme serilince utandım. Göçmenlerin ve mültecilerin haklannı görece güvenceye alan 1951 Cenevre Konvansiyo- nu'nun hükümlerini ezbere bi- liyorum; Almanya'nın Mülteci- ler ve Göç Yasası'nı satır satır öğrenmiştim. Ama Türkiye'de- ki durum konusunda tam bir cahil(miş)im. Türkiye'de mültecilerin hak- kını ve hukukunu 1934'te çıka- rılmış (yani ninem zamanından kalma) "Iskân Yasası" hüküm- lerinin düzenlediğini; ancak 1994'te bir yönetmelik çıkarı- larak birkaç -cılız- adım daha atıldığını bilmiyordum. Türkiye'nin 1951 Cenevre Konvansiyonu'nu 1961 'de im- zaladığını biliyordum da "coğ- rafi çekince" koyduğunu, yani Cenevre Konvansiyonu'nu, an- cak belli ülkelerden gelenlere uygulamayı kabul ettiğini bilmi- yordum. Bu yüzden de Iran mollalann- dan, Saddam rejiminden, Af- gan Talebanından kaçıp Türki- ye'yesığınan binlercevebinler- ce mültecinin tüyler ürperten, yürek yakan yaşam koşulları üstüne hiç bilgim yoktu. Öğrendim. ••• Üç günlük sempozyumun ge- tirdiği bilgi birikimini bu köşede sizlerle bölüşmem olanaksız. Eh, Türkiye medyasının da mül- teci sorununa ilgi göstermesi için pek bir neden yok. Ibo ile Asena arasındaki "küstüm- banştım" trafiği elbette Türki- ye'de güvenli bir sığınca arayan- lardan önemlidir. Mültecilerin canı cehenne- me. Onlareğerekonomik neden- lerle Türkiye'ye göçtülerse bi- rer "asa/a/c"tırlar. Büyük kitleler halinde Türkiye'ye kaçtılarsa (1992'deki milyonluk "Kürtgö- çü"nü anımsayın) başımıza ge- len bir "be/a"dırlar. Yok eğertek başlanna kaçıp Türkiye'ye sığın- dılarsa "potansiyel casus"tür- lar. Onlarla ilgilenecek olan da hukuk değil, gizli servislerdir. Onlarla ilgilenmek demokrasi kültürünün bir ölçütü değil, bu- laşılmaması gereken "tehlikeli konular"ö\r. 3.5 milyon insanını Batı Av- rupa'ya, Avustralya'ya. Kana- da'ya göçmen vermiş; 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden son- ra binlerce insanını mülteci ola- rak yurtdışında yaşamak zo- runda bırakmış bir ülkede mül- teci sorununa karşı sürüp gi- den derin duyarsızlık anlaşılır gibi değil. 500 yıl önce ispanyol engizis- yonundan kaçan Yahudilere ku- cak açan bu topraklar, bugün Iran'dan, Afganistan'dan, Suri- ye'den, Irak'tan, Kafkas ülkele- rinden kaçıp gelen mültecilere nasıl bir yaşam sunuyor? Yanıt, Van'daki mültecilerin yaşamınatanıklıkeden birsem- pozyum katılımcısından geldi: "... Van 'da yaşayan mülteci- lerin küçük çocuklan için bir sosyalmerkezaçmayı başardık. Çocuklar oraya geliyorgün bo- yu resim yapıyor, şarkılar söy- lüyor, bilgisayar öğreniyorlar. Yaptıkları resimleri görmenizi isterdim. Hepsinin, ama hep- sinin yaptığı resimlerde ağaç- lar köksüz. evler temelsiz, her şey havada yüzüyor. Resimle- rine kendilerini çizdiklerinde kendileri de havada dunjyor..." Mültecilik, kökünden kopan- ların eğreti yaşamları demektir. Çocuklar gerçeği çizmiş... Mültecilik gerçeğini... POLİTİKA GUIVLITGU HİKMET ÇETİNKAYA Zambaklar Giyinmiş Genç Bir Kız... Uzun uzun konuşmuşlardı o gece... Yaşamın içinden küçük öykücüklerdi bırbirle- rineanlattıkları... Yarınlar maviye ve kızıla dönüşen seslerle ço- ğalacaktı. Doğan günle açılacaktı sayfalar... Uyandıklarında deniz durgundu... Fırat kıyısında bir kuş havalandı o saatlerde, Kızılımnak ta ağaçlar uyanmak üzereydi... Harran Ovası'nda renk renk giysiler içindeki genç kızlar yaşamın kendi derinliğindetürkülersöylüyor- lardı... Ikisi de dalıp gitti!.. Erkek ayağa kalktı, balkon kapısını açıp masma- vi denize baktı... Dedi ki: "Karanlığın içinde aydınlığı anyoruz yıllardır... Bak, iç çekişmeler mevsimindeyiz artık... Karl Kolovv'un ağıtlannda buluşuyor, Yannis Rrt- sos 'un, Octavia Paz'/n uzaklardan yankılanan sesini duyuyoruz... Söyle haydi, neden bıraktık tüm sevişmeleri? Hani uykuların dehnliğinde yakaladığımız umut- larımız vardı bizim!" Kadın da balkona çıktı... Erkeğe, "Gökyüzünebaksana"dedi, "tümumut- lanmızı salmışız oraya, renk renk uçurtmalar gi- bi. " Erkek gülümsedi. Sonra kadının elinden tut- tu. Işaret parmağından öptü... Saydam gövdesini açan gün ikisinin gözleri- nin içini okuyordu... Erkek, kadına Octavia Paz'ın dizelerde seslen- di: "Boşlukta dönüp duruyor genç kız/ Başıboş bulutlar, çevrinti, hava.l Esneyen kocaman bir ağızgökyüzü.I bir köpekbalığının ağzı, içinde/ gü- lüyor keskin ışıkları yıldızlann./ Zambaklar giyin- miş genç kız. geliyorl söküyordişlehni uykucununl fırlatıyoryaşı belirsiz havalara:/yıldızlar, o kırpışan adacıklar/ dökülüyor bir bir ve tuzl yayılıyor üstü- ne örtülehn;/ yaralı balıkçıl tüy yağmuruna dönü- şüyorj gitar kınlıyor ve aynal ay ışığı gibi param- parçaJ Heykel devrilıyor. Kolu bacağı/ kıvranıyor toz içinde ve canlı." • • • _ _ Masmaviydi deniz... ~ Bir süre denizi seyretti erkek ve kadın... Sonra gözlerini yumdular... Belki de bir iyonya kentine gittiler... Durgun ak- şamlar içinde buluştular... O saatte Sıvas'ta, Erzurum'da, Diyarbakır çar- şısırıda dolaştılar... Ömer Faruk Toprak'tan şiirler okudular: "gözler yollarda dağıtmış saçlan rüzgârl uzun zaman sonra gün ışığına çıkmışım/ soluğunu du- yuyorum yastığımda penceremde/ anılann kıyısın- da yürümüşüz beraberce/ şimdi ağır bas bariton sesiyle söylüyor/ santa-lucia 'yı birzenci ilerdel ke- ten gömleğinde denizin tuzlu ağzı/ gözleri gülü- yoravuçlan beyaz beyaz/ bir ateşböceği ile bir an aydınlanan/ korkmayan, yüzünü hatırlıyorum bana yavaş sesle okuyorşiirlerini/ sanki eğilmiş geceleri sulara/ tenhada ağlayan bir nar ağacıl hal- buki sen kahraman yüreğinle/ bir kalp daman gi- bi hızlı hızlı atardınl cesaretle bakardın uçurum- laral şimdi ağır ağır geçiyor beyaz bulutlar/ yel- kenleri ferah rüzgârlardolduracak/yasla başını om- zuma sıyrıl kederlerdenl duyacaksın çünkü bu tit- remeyi yaşadıkça" • • • Uykulann derinliğinde kaybolan kadın ve er- kek, uçsuz birdenizde bulunan kuş gölgelerinden habersizdiler... Fırtınalarda sürüklenip giden aşk hırçınlığın zir- vesinde buluşurken bile yüreklerinde derin iz- ler bıraktılar... Kurban edilmiş bir akşamdan bir sabaha ba- karken Efrain Huerta'nın kızıl lal taşı dudağında, ak ve lekesiz bedeninde sevışmeye hazır bir tut- ku oldular... işte o sırada aşkın kanatlanışı ve uçuşu baş- lıyordu... "Bir tanndır sevda, çılgın ve karanlık Canlı bir tanrı, adsız ve sözcüklerden arınık geçirir o karanlık sessizliği şarkılarla, Çaresiz dilime çığlık çığlığa battal evrene bir alev demetiyle, ateş gömülü sinesinden biryandan öbürüne, Karanlık bilmez, sırrına erilmez, zulmünden ka- çılmaz." Erkek kadının elini tuttu ve bu kez serçe parma- ğından öperken şöyle dedi: "Kanını kuşatan tutkulu ateşle ve kulaklannı pat- latan fırtınayla yaşa... yaşa ki hep şaşırt beni!.." 0 saatlerde tenhada ağlayan bir nar ağacının al- tında zambaklar giyinmiş bir genç kız ilebirdelikan- lı düşler kuruyordu... hikmet.cetinkaya 'cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Ecevit yazılı açıklama yaptı Avrcıpa'ya Mesut Yıhnaz gidecek ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Avrupa Birliği'nin geleceğinin görüşüleceği Avrupa Konvansiyonu'nda Türkiye'yi Başbakan Yardımcısı Mesut Yıl- maz temsil edecek. Dı- şişleri Bakanı ismail Cem ile sessizce çeki- şen Yılmaz'ın ismi, Başbakan Bülent Ece- vit tarafından yapılan yazılı açıklamayla ka- muoyuna ilan edildi. Yılmaz'ın yedeği- nin Türkiye'nin AB nezdindeki daimi tem- silcisi Büyükelci Ni- hat Akyol, TBMM temsilcilerinin de DSP'li Ali Teldn ile DYP'li Ayfer Yümaz olduğu açıklandı. Başbakanlık'tan ya- pılan yazılı açıklamada şu görüşlere yer verildi: a Başbakanınuz, Kon- vansiyon'da Türkij'e'yi bükümet adına Başba- kan Yardımcısı Mesut Yümaz ile yedeği ola- rak AB nezdinde Tür- kiye Daimi Temsikisi Büyükelci Nihat Ak- yol'un ve TBMM adma bSPmfllrtv^kiliAHTe- kin ve DVT miDetveküi Ayfer Yıhnaz ile yedek- leri olarak MHP rnillet- vekiB Kürşat Eser ile ANAP miDet\ekili Em- re Kocaoğhı'nun temsfl edeceğini, Valery Gis- card D'Estaing'e Kon- vansiyon çahşmalann- da başan dflekleriyle birtikte bildinniştir.''
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle