Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yoannis Magriotis, Türkiye ile olan ilişkilerini değerlendirdi
Yakmlaşma süreci devam edecek
'İşbirliği iki
ülkeye de yarar
sağlar
- Siz uzıun yıllar ekonomik işlerle de
uğraştınız. Kıbrıs 'ta iki toplum arasın-
da ve Türkiye'yle Yunanistan arasında
çıkar ve refahpaylaşımımn sonuçta böl-
gemizde önemli bir denge ve istikrarya-
ratacağına inanıyor musunuz?
- Türkiye'nin 1995 sonunda AB'yle
imzaladığı Gümriik Birliği anlaşması ve
Tûrkiye'yle Yunanistan arasında gelişen
yakınlaşma süreci gerçekten ekonomik
açıdan da son derece olumlu sinyaller
verdi.
Eğer işler istedigimiz gibi giderse önü-
müzdeki bir-iki yıl içinde ekonomik iliş-
kilerde inamlmaz bir patlama görebiliriz.
Yani, hesabımıza göre iki ülke arasında-
ki ticari ilişkilerde inamlmaz rakamlara
ulaşacağız.
Birbirimizin ürettiği ürünleri alarak kar-
şıhklı bir ahşveriş temeli oluşturulması
sözkonusu. Kanımca ülkelerimiz arasın-
. da büyük bir işbirliği ortamının yaratıla-
-bileceği üç tane alan vardır. Bunlardanbi-
ri turizm, ikincisi taşunacılık, üçüncüsû
de hizmet sektörü dediğimiz, içinde ener-
ji ve telekomünikasyonun da bulunduğu
sektör.
Böyle bir işbirliğinin iki ülkeye çokbü-
yük yararlar sağlayacağını görebilmek
mümkün. Türkiye açısından baktığınız
zaman ise içinde bulunduğu ekonomik kri-
zi atlatıp AB'yle ekonomik ilişkilerini
sıklaştırmak ve geliştirmek açısından son
derece rahatlatıcı bir durum ortaya çıka-
caktır.
Bir de şunu not etmenizi isterim:
Hepimiz halklarımızın geleceklerini
güvenceye almak için çok çahşmahyız.
Bu bizlerin en büyük sorumluluğudur.
Bu doğrultuda demin sözünü ettiğimiz so-
runlann aşılabilmesi için çok cesurca ça-
hşmahyız. Çünkü bu, bizim halkımıza
olan borcumuzdur.
Bu yolda çahşabilmemiz için önümüz-
de çok fırsatlar var. Örneğin, 2004'te
Olimpiyat Oyunlan Yunanistan'da yapı-
lacak. Olimpiyatlar atletizm, spor alanın-
da iki ülkenin işbirliğini sağlayacak çok
önemli bir firsat oluşturacak. Burada pek
çok işbirliği alanlan bulabiliriz. Böylece
ortak turizm projeleri üzerinde çalışarak
Türkiye'nin bu pastadan pay alması sağ-
lanır.
2008 için Avrupa Futbol Şampiyonası
adayhğunız var. Bunu birlikte düzenle-
me olanağuıı yaratabiliriz. Ortak çıkar-
larunızı gösterecek alanlarda birlikte ça-
lışabiliriz. Ben bu noktada şunu söylemek
istiyorum:
Kafamızı olumsuz değil, olumlu yön-
de çahştırabilüiz.
Odun
vermeden
çalışıyoruz'
- Dışişleri Bakanımz Yorgo Papand-
reu da Türk halkına yeni yıl mesajın-
da, "tki halkın yakınlaşması için çalış-
mak bizim sorumluluğumuzdur" de-
mişti...
- Şunu daeklemekte yarar var. Sayın Pa-
pandreu bu siyasete inanan bir insan.
Ama buradayalnız değil. Başbakanımız,
bakantar kurulu üyeleri ve bu hareketin
gerektirdiği bazı açüımlan da göz Önü-
ne alırsanız, Yunanistan'dabütün siyaset
sahnesindekiler Türkiye'yle yakınlaşma
konusunda son derece olumlu bir tutum
içindeler.
-Yabu yakınlaşma süreci biryol ka-
zasına uğrarsa?
- Biliyorsunuz, bu konuda her zaman
tereddüt de var. Yani, her şey istediğimiz
doğrultuda gidecek mi, gelişmeler hep
olumlu bir seyir izleyecek mi, sorulan
soruluyor. Benve benün gibilerin verdik-
leri cevap şu oluyor: Ne olacağını hayat,
gelişmeler gösterecek. Ama biz bu doğ-
rultuda ödün vermeden çahşmak
durumundayız.
LEYLA TAVSANOGLU ^Ş
e nin
ö'bür yakasından KüçükAsya 'ya doğru tatlı rüzgârlar esmeye devam ediyor. AB içinde kimi iri,
* kimi ufak anlaşmazlıklar olsa da genelde Türk-Yunan ilişkilerinin seyri biryol kazasına olanak
tanımayacak gibi görünüyor. Galiba iki ülke de itişmekîen çok, bölgenin çıkarları ve yararlarından ortaklaşa pay kapmanın tadını
aldılar. Kıbrıs, derseniz, orada da bir şeyler oluyor. Denktaş, Klerides 'e alışılmadık biçimde sevecen davramyor. Klerides de ona öyle...
Ege'nin ikiyakası arasında gidiş geliş durmuyor. Sürekli, birileri karşı tarafta... Arada, yanhş adamlar, yanlış işleryapıyorlar.
Neyse ki bu hemen görülüp önlemi ahmyor.
Arada, birileri gazetecileri kullanıp
kendilerine çıkar yaratmak istiyorlar.
Ama bu girişimler de buharlaşıp
gidiyor. Insanlar artık işin esasına
bakıyorlar. Rakı, taverna, zeybekiko,
sirtaki, lay lay dönemi çokîan geçti.
Kalıcı neler yapılabilir? Ona özen
gösteriliyor. Türk- Yunan ilişkilerinde
gelinen noktayı, beklentileri, neler
olabileceğini ya da arada bir yol
kazasına uğranıhp uğranılmayacağını,
hafta içinde Istanbul da olan Yunan
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yoannis
Magriotis 'le konuştuk.
POR TRE / YOANNİS MAGRİOTİS
1956, Seres doğumlu. Selanik Aristotelion Üniversitesi fizik
bölümündeyüksek öğrenimini tamamladı. I974'te PASOK
Partisi'nin kurucu üyeleri arasındayer aldı. PASOK Gençlik
Hareketî tkinci Başkanlığı 'nı yaptu PASOK Merkez ve Yürütme
Komitesi üyeliklerinde bulundu. 1995'te Devlet Bakanı oldu.
1996-2000 arası Yunanistan-Bulgaristan, Yunanistan-Romanya
ve Yunanistan-Yugoslavya Parlamento Dostluk Grupları
Başkanlığı'nda bulundu. 2000'in Mayıs ayından beri Yunan
Parlamentosu Kurumsalhk ve Şeffaflık Komitesi üyesL 1996 ve
2000yıllanndakiseçimlerdeSelanik'ten milletvekili seçildl
1998'de Makedonya-Trakya Bakanı oldu. Dışişleri Bakan
Yardımalığı 'na Ekim 2001 'de getirildi.
-11 Eylülgünü meydanagelen teröristsaldmlann ardın-
dan dünyadayeniden oluşmaya başlayan konjonktür, Türk-
Yunan ilişkilerini nasd etkiliyor?
MAGRIOTtS-11 Eylül olaylan, uluslararası düzeyde terö-
re karşı mücadele eden, terörü bir düşman olarak tanımlayan
kesimlen daha da yakınlaştırdı.
Bu durum, her şeyden önce. tabii ki büyük güçleri etkiledi.
Bu büyük güçlerin başında da ABD geliyor. ABD, 11 Eylül
terör saldınlannda. öncelikle kendisinin de yenilebilir oldu-
ğunu idraketti. tkinciolarakdayerel sorunlannçözümünü mec-
bur kılacak bir tavır içine zorunlu olarak girdi. Çünkü teröre
karşı mücadelenin tamamıyla ve kesınlikle yürütülebilmesi
için yerel sorunlann çözülmesi gerektığine inandı. Öte yan-
dan, bölgesel düzeyde görüş aynlıklan ya da farklılıklan olan
ülkeler, uluslararası istikrara katkı sağlamak ve kendi sorun-
lanru da çözme açısından bir yakınlaşma, diyalog sürecine
girme gereksinimini hissettiler.
- Örneğin?
- Balkanlar'da herkes A\Tupa ve NATO kurumlan içinde yer
almanın getireceği bir istikrann yarunda tavır almaya başladı.
Bunun Balkanlar'da banş ve istikrar için temel bir kavram ol-
duğunu algıladılar. Balkanlar'da her ülke, demin söylediğim
genel stratejıkyaklaşun içinde hem ikili hem de çoktaraflı ulus-
lararası ilişkilerini o temele oturtma gerek-
sinimini tamamıyla benimsemiş bulunu-
yorlar. Bunun uzantısı olarak da Balkan ül-
kelerinin birbirleriyle işbirliği süreci içine
yoğunbirbiçimde girmelerine, hem Balkan-
lar hem de genel bölgedeki anlamıyla istik-
rar ve banş süreci açısından Türk- Yunan
ilişkilerini de ekleyebüirsiniz. Türkiye ile
Yunanistan arasında AB temeline oturtul-
muş, Helsinki kararlanyla açılan yakınlaş-
ma, diyalog ve işbirliği sürecinde ikili iliş-
kiler çok daha fazla gelişme ve ivme kaza-
nacaktır.
- Yerel, bölgeselyakınlaşmalardan, di-
yaloglardan söz ettiniz. Bu arada bölge-
sel işbiriikçileri degündeme geliyor mu?
Özellikle Balkanlar'da Karadeniz Eko-
nomik İşbirliği (KEÎB) gibi bölgeselişbir-
liği anlaşmaları gerçekleştirilmesi olası-
lıkları var mı?
- KEÎB, tabıi ki böyle bir çerçevede doğ-
du ve böyle bir çerçevede algılanıyor. Bili-
yorsunuz, bu yıl KEtB'in kuruluşunun 10.
yılı doluyor. Ekim ayında, ben göreve gel-
dikten iki gün sonra KEÎB toplantısı Antal-
ya'da yapüıyordu. Ben Antalya'daki o toplanhda ülkemi tem-
sil etmek için buraya geldım. O toplantıda Türk tarafı, başkan-
hğı Ukrayna'ya de\retti. Orada şöyle bir öneride bulunduk ve
bu bütün üye ülkeler tarafından büyük bir memnunlukla ka-
bul gördü: Yunanistan 2OO3"ün ilk altı aylık döneminde AB'nin
dönem başkanlığını yürütecek. Dolayısıyla bölgesel bir işbir-
liği teşkilatı niteliğindeki KEÎB'i Avrupa' ya taşıyıp Avrupa dü-
zeyinde somut işler yapıhnası ve işbirliğinden kaynaklanan so-
mut adımlar atılmasını öneriyoruz.
- Yunanistan 2003 'ün ilk altı ayında AB Dönem Başkan-
hğı 'nıyürütecek. Özellikle Türkiye 'nin AB 'yle ilişkileri ko-
nusunda bu dönemde Yunanistan 'ın algdamaları nasılola-
cak?
- Türkiye'nin kendi kararlan ve kendi tavnnı belirleyen bu
yol haritasında hızlı adımlarla ilerlemesini görmek. Yunanis-
tan olarak bizleri çok memnun ediyor. Türkiye'nin, bu yol ha-
ritasını izlerken, bu süreçte adımlannı daha da hızlandırması,
son derece umut verici bir gelişme olacak.
- Yunanyetkililerinin öteden beribirsöylemi vardır. "Tür-
kiye'deki, Ankara'dakiyetkililerin sanılannm tam tersine,
biz Türkiye'nin AB üyesi olmasım istiyoruz. Bunu isteme-
mizin nedeni de kendi çıkarımız, kendi güvenliğimiz için-
dir" derler. Bu politika Yunanistan 'da hâlâ geçerli mi?
- Güvenlik açısından öncelikle şunu söylemeliyim:
Hem yol haritası, hem Avrupa müktesebatı, hem de ikili iliş-
küerin temel taşı uluslararası anlaşmalar, uluslararası sözleş-
meler, uluslararası metinlere kesin olarak saygı göstermekten
geçiyor. Bunun dışında, tabii ki Türkiye'nin de taraf olduğu
bu anlaşmalann uzantısı olarak güvenlik, Yunanistan açısın-
dan AB çerçevesi içindeki konular söz konusu olduğunda son
derece önemlidir. Bu sadece Yunanistan değil, uluslararası an-
laşmalarda taraf olan bütün ülkeler için geçerlidir. Güvenlik
konulan, birinci derecede öncelikli konulardır. îkili ilişkiler,
ya da uluslararası ilişkilerde olmuş, hiç fark etmez.
- tyi de, hem Türkiye hem de Yunanistan NATO üyesi iki
ülke. Dolayısıyla da NATO içinde müttefıkler. Bu müttefık
olmak, zaten birbirlerinegüvenmeleriiçinyeterliolmaz mı?
- Sizinki çok mantıklı bir yaklaşım. NATO tabii ki bir gü-
venlik ve işbirliği teşkilatıdır. Fakat görüyorsunuz kı, maale-
sef, bazı durumlarda kendi amacını aşmış gibi bır konuma ge-
liyor. Kıbns'taki üzücü olaylar da bunun bir göstergesidir za-
ten.
- Bu konuda somut örnek verebilir misiniz?
- Biliyorsunuz, bugün Kıbns'ta hiç kimsenın memnun ol-
madığı bir durum söz konusudur. Yunanistan olarak bizim
yaklaşraıımız şudur: Kıbns sorununda çözüme doğru ilerle-
me sağlanmalı, hattakesin çözüme ulaşılmah, bugün Kıbns'ta
yaşanan duruma son verilmelidir. Kanıma göre, uluslararası
topluluk, AB, ABD, Kıbns sorununun çözümü için bir olgun-
luk dönemindedirler.
- Peki, bu bağlamda NATO'nun durumu nedir?
- AB üyeleriyle ABD zaten NATO'nun gövdesini ohışturan
ülkeler. Onlar, bir çözüm yolunda olgunlaştılar. Biliyorsunuz,
Kıbns NATO'yu aşan bir mesele. Çünkü Kıbns öteden beri
uluslararası topluluğun bir meselesi. Kıbns. BM ve bütünün
bir üyesi. Üretilecek çözüm de BM Güvenlik Konseyi karar-
lan çerçevesinde ortaya çıkacak sonuca dayanacak.
Bu doğrultuda ABD, Helsinki kararlanndan sonra AB 2002
sonunda AB'ye tam üye olacak Kıbns (Rum yönetımı) çözü-
mün olgunlaşma sürecine, daha sonra da çözüm sağlanması-
na yardımcı olacaklardır.
Ben burada hem kişisel hem de Yunanistan'daki genel gö-
rüşü söylüyorum. Kıbns Cumhuriyeti'nin (Güney Kıbns)
AB'ye tam üyeliği ve BM kararlan çerçevesinde Kıbns soru-
nuna bulunacak çözüm, Türkiye'nin üzerinde çok olumlu et-
ki yapacak, yardnncı olacaktu". Bundan en çok yararlanacak-
lann başında Türk halkı, ama daha da önce Kıbns Türk halkı
olacaktır. Burada sadece Kıbns sonınu çerçevesinde konuşu-
yorum. Bu bağlamda Türkiye'nin büyük bir ağırlık altında ol-
duğunu bilıyoruz. Türkıye, bana göre bu ağırlığın altmdan
kalktığı takdirde hem AB'ye tam üyelik doğrultusunda hem
de kendi kalkınması açısından son derece hızlı adunlarla iler-
leyecektır.
Kıbns'uı(Güney Kıbns) AB'ye tam üyehği demek, Kıbns'ın
AB müktesebatını tam anlamıyla uygulaması ve adada yaşa-
yan iki toplumun haklannı mutlak bir biçimde eşit olarak ko-
ruması anlamına gelir.
- AB 'nin genişleme sorumlusu Günther Verheugen, ge-
çenlerdeyaptığı açıklamasında, her zamankinin aksineKıb-
ns Cumhuriyeti'nden söz etmedi, sadece çözüm olsa da ol-
masa da Güney Kıbrıs 'ın AB 'ye ahnacağım söyledL Verhe-
ugen bu sözleriyle AB 'nin Kıbrıs 'ın bölünebiliıiiğini kabul
edebileceği mesajını mı vermek istedi, sîzce?
- Bu sözlerin benzerini Avrupa Komısyonu Başkanı Prodi
de söyledi, "Kıbns sorununun çözümüne bakıbnaksızuı Kıb-
nsCumhuriyeti ABkararlan çerçevesinde AB'ye dahilolacak-
tır'' dedi.
-Ama Prodibu sözlerisöylerken GüneyKıbns değil, "Ktb-
ns Cumhuriyeti" dedi..
- Orada uygulanacak sistem Almanya'ya uygulanan sistem
olacak. Yani, Batı ve Doğu Almanya da-
habölünmüşken Baü ,\lmanyaAB'ye tam
üye olmuştu. Aynı şekilde Kıbns'ın tü-
mü AB'ye üye olmazsa o zaman AB
müktesebatı sadece Güney Kıbns'ta uy-
gulanacak. Bu süreç de başka bir süre-
cin başlangıcını oluşturacak.
- O başka süreç nedir?
- Yani Kuzey Kıbns'ın AB'ye girme-
sinin ikna edilmesi sürecidir. Ahnanya'da
olduğu gibi, Kıbns tek bir devlet olarak
AB'ye üye olacak. Müktesebat ilk aşa-
mada Güney Kıbns'ta bulunacak. Aynı
şey Batı ve Doğu Almanya birleşmeden
de olmuştu.
- Siz, Kıbns 'tayeni başlatılan çözüm
sürecinde Ankara 'nin ciddi bir ağırlık
altında olduğunu söylediniz. Öyle an-
laşılıyor ki Kıbns 'a çözüm sürecizorge-
çecek. Son zamanlarda sıklıkla Kıb-
rıs 'ta iki tarafa dagittim. Rum tarafın-
da birçözümün ciddibiristeksizlikle kar-
şılanacağı izlenimini edindim. Rum ta-
rafında, "Biz zaten AB'ye üye olacağız.
Kıbns ister çözüisün. ister çözülmesin.
Çok da fazla umurumuzda değjl" gibi bir hava var. Öte yan-
dan Kıbns Türk tarafı sorunun çözülmesine çok istekli. Yok-
sa Denktaş'ın işi Kkrides'e kıyasla daha mı kolay?
- KıbnsTa ilgili saptamalanmızdatamuyuşmadığunızı söy-
leyebilirim.
Çünkü benim Kıbnslı Rum siyasi partilerinden edindiğim
izlenim. böyle bir isteksizlığin ohiıadığı doğrultusunda. Bu bir.
ikincisi ise eğer taraflar arasında bir şüphecilık varsa bu da geç-
mişten kaynaklanan deneyimlenn yarartığı duygulardır. Size
şunu hatırlatmak istiyorum:
iki ay öncesine kadar Denktaş her türlü diyalogdan kaçan
bir tavır sergiliyordu. Hatta şu tavır içindeydi: "Ben bağımsız
bir devletim. Ben bu bağımsız devletin de başkannını. Sizier
bunu tanımadığmız sürece de görüşmelere kaülmak niyeünde
değüim."
Buna karşıhk Kıbns Rum tarafı. BM'nin bütün diyalog çağ-
nlanna olumlu biçimde cevap veren ve yapıcı bir tavır sergi-
leyen bir taraf konumundaydı. Tabii ki Denktaş şımdi, "Ben
otunıp konuşabilirinı. Bütün bu sürece dahil olabiürÜTT ta\n
içinde. Brr de dikkatinizi çekmek istediğim nokta, her iki li-
derin de çok sıkı bir diyalog süreci içinde ohnalan. Haftada
üç defa görüşüyorlar.
'Türklerin Kıbrıs tavrı olumlu'
- Camp Davidya da Dayton sürecigibi,
değil mi?
- Bu da ne gösteriyor biliyor musunuz?
Kıbns'taki taraflann, en azından benim
bildiğim Kıbns Rum tarafmm adada
kalıcı ve BM kararlan çerçevesinde
bulunacak bir çözüm istediklerinin kesin
ifadesidir. Gözlemleyebildiğim kadanyla
Kıbns Türk halkı gerçekten son derece
olumlu, çözüm için çok istekli bir tavır
sergiliyor. Bunu da AB'ye tam üyelik
anlamının netlikle kavranmasının bir
sonucu olarak değerlendirebilirsiniz.
Çünkü hem günlük hayatında, hem
güvenhk açısından, hem de kendi
perspektifleri açısından büyük gelişmeler
olacağını Kıbns Türk halkı algılamış
bulunmaktadır.
Demin söyledim. Ama bir kez daha
yinelemek istiyorum. Kıbns
Gumhuriyeti'nin (Kıbns Rum Kesimi)
AB'ye tam üyeliği, AB müktesebatının
tam ve mutlak bir biçimde uygulanması
zorunluluğunu da beraberinde getirir.
AB müktesebatı dediğimiz de uluslararası
hukuktan başka bir şey değildir. îkili ve
çok taraflı uluslararası anlaşmalann kesin
bir biçimde uygulanması ve hiçbir şekilde
tereddütle karşılanmaması anlamına gelir.
Yani, Avrupa müktesebatı çıkabilecek
bütün sorunlan otomatikman çözüyor.
Başka türlü düşünecek olursak Kıbns
Rum tarafinın çok zor bir duruma
düşeceğini görürsünüz.
'Klerides ve Denktaş cesaretlendirilmeli'
- Ama her iki tarafta da bazı korkular,
ŞÜpheleryok mu?
- Var tabii. Diyorlar ki:
"Kıbns Cumhuriyeti(Kıbns Rum
Kesimi) AB'ye tam üye olursa Kıbns
Türk taran zor duruma düşecek."
Oysa bunun tam tersi söz konusu. Kıbns
Cumhuriyeti (Rum Kesimi) AB'ye tam
üye olduğu takdirde Kıbns Türk tarafımn
pozisyonu daha da iyileşecek.
Hiç kuşkunuz ohnasın ki bu Avrupa
müktesebatının uygulanmasından en
büyük yaran diğerlerinin yanında Kıbns
Türk tarafı da görecektir.
Çünkü bu müktesebat herkesi güvence
altına alıyor.
O bakımdan, şu anda hepimize düşen
görev, Klerides ve Denktaş'ı kalıcı bir
çözüm doğrultusunda cesaretlendirmek
ve bu çözümün uygulanabilirliğini
mümkün kıhnaktır. Bu çözümün
uygulanabilirliğini mümkün kılacak tek
yol Avrupa müktesebatının kesin
uygulanmasıdır.
Avrupa perspektifı Kıbns'ta onlarca
yıldır kemikleşmiş sorunlann çözümü
için bir çerçeve oluşturması bakınundan
da çok önemli bir gelişmedir.
Böyle bir gelişmenin Ankara'yı da son
derece rahatlatacağından hiç kuşkum yok.
Bu, Türkiye"nin AB sürecini de
kolaylaştıracaktır. Kıbns'taki böyle bir
gelişmeden Ankara'nin kazanımlan çok
önemh olacaktır.