13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2002 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yoannis Magriotis, Türkiye ile olan ilişkilerini değerlendirdi Yakmlaşma süreci devam edecek 'İşbirliği iki ülkeye de yarar sağlar - Siz uzıun yıllar ekonomik işlerle de uğraştınız. Kıbrıs 'ta iki toplum arasın- da ve Türkiye'yle Yunanistan arasında çıkar ve refahpaylaşımımn sonuçta böl- gemizde önemli bir denge ve istikrarya- ratacağına inanıyor musunuz? - Türkiye'nin 1995 sonunda AB'yle imzaladığı Gümriik Birliği anlaşması ve Tûrkiye'yle Yunanistan arasında gelişen yakınlaşma süreci gerçekten ekonomik açıdan da son derece olumlu sinyaller verdi. Eğer işler istedigimiz gibi giderse önü- müzdeki bir-iki yıl içinde ekonomik iliş- kilerde inamlmaz bir patlama görebiliriz. Yani, hesabımıza göre iki ülke arasında- ki ticari ilişkilerde inamlmaz rakamlara ulaşacağız. Birbirimizin ürettiği ürünleri alarak kar- şıhklı bir ahşveriş temeli oluşturulması sözkonusu. Kanımca ülkelerimiz arasın- . da büyük bir işbirliği ortamının yaratıla- -bileceği üç tane alan vardır. Bunlardanbi- ri turizm, ikincisi taşunacılık, üçüncüsû de hizmet sektörü dediğimiz, içinde ener- ji ve telekomünikasyonun da bulunduğu sektör. Böyle bir işbirliğinin iki ülkeye çokbü- yük yararlar sağlayacağını görebilmek mümkün. Türkiye açısından baktığınız zaman ise içinde bulunduğu ekonomik kri- zi atlatıp AB'yle ekonomik ilişkilerini sıklaştırmak ve geliştirmek açısından son derece rahatlatıcı bir durum ortaya çıka- caktır. Bir de şunu not etmenizi isterim: Hepimiz halklarımızın geleceklerini güvenceye almak için çok çahşmahyız. Bu bizlerin en büyük sorumluluğudur. Bu doğrultuda demin sözünü ettiğimiz so- runlann aşılabilmesi için çok cesurca ça- hşmahyız. Çünkü bu, bizim halkımıza olan borcumuzdur. Bu yolda çahşabilmemiz için önümüz- de çok fırsatlar var. Örneğin, 2004'te Olimpiyat Oyunlan Yunanistan'da yapı- lacak. Olimpiyatlar atletizm, spor alanın- da iki ülkenin işbirliğini sağlayacak çok önemli bir firsat oluşturacak. Burada pek çok işbirliği alanlan bulabiliriz. Böylece ortak turizm projeleri üzerinde çalışarak Türkiye'nin bu pastadan pay alması sağ- lanır. 2008 için Avrupa Futbol Şampiyonası adayhğunız var. Bunu birlikte düzenle- me olanağuıı yaratabiliriz. Ortak çıkar- larunızı gösterecek alanlarda birlikte ça- lışabiliriz. Ben bu noktada şunu söylemek istiyorum: Kafamızı olumsuz değil, olumlu yön- de çahştırabilüiz. Odun vermeden çalışıyoruz' - Dışişleri Bakanımz Yorgo Papand- reu da Türk halkına yeni yıl mesajın- da, "tki halkın yakınlaşması için çalış- mak bizim sorumluluğumuzdur" de- mişti... - Şunu daeklemekte yarar var. Sayın Pa- pandreu bu siyasete inanan bir insan. Ama buradayalnız değil. Başbakanımız, bakantar kurulu üyeleri ve bu hareketin gerektirdiği bazı açüımlan da göz Önü- ne alırsanız, Yunanistan'dabütün siyaset sahnesindekiler Türkiye'yle yakınlaşma konusunda son derece olumlu bir tutum içindeler. -Yabu yakınlaşma süreci biryol ka- zasına uğrarsa? - Biliyorsunuz, bu konuda her zaman tereddüt de var. Yani, her şey istediğimiz doğrultuda gidecek mi, gelişmeler hep olumlu bir seyir izleyecek mi, sorulan soruluyor. Benve benün gibilerin verdik- leri cevap şu oluyor: Ne olacağını hayat, gelişmeler gösterecek. Ama biz bu doğ- rultuda ödün vermeden çahşmak durumundayız. LEYLA TAVSANOGLU ^Ş e nin ö'bür yakasından KüçükAsya 'ya doğru tatlı rüzgârlar esmeye devam ediyor. AB içinde kimi iri, * kimi ufak anlaşmazlıklar olsa da genelde Türk-Yunan ilişkilerinin seyri biryol kazasına olanak tanımayacak gibi görünüyor. Galiba iki ülke de itişmekîen çok, bölgenin çıkarları ve yararlarından ortaklaşa pay kapmanın tadını aldılar. Kıbrıs, derseniz, orada da bir şeyler oluyor. Denktaş, Klerides 'e alışılmadık biçimde sevecen davramyor. Klerides de ona öyle... Ege'nin ikiyakası arasında gidiş geliş durmuyor. Sürekli, birileri karşı tarafta... Arada, yanhş adamlar, yanlış işleryapıyorlar. Neyse ki bu hemen görülüp önlemi ahmyor. Arada, birileri gazetecileri kullanıp kendilerine çıkar yaratmak istiyorlar. Ama bu girişimler de buharlaşıp gidiyor. Insanlar artık işin esasına bakıyorlar. Rakı, taverna, zeybekiko, sirtaki, lay lay dönemi çokîan geçti. Kalıcı neler yapılabilir? Ona özen gösteriliyor. Türk- Yunan ilişkilerinde gelinen noktayı, beklentileri, neler olabileceğini ya da arada bir yol kazasına uğranıhp uğranılmayacağını, hafta içinde Istanbul da olan Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yoannis Magriotis 'le konuştuk. POR TRE / YOANNİS MAGRİOTİS 1956, Seres doğumlu. Selanik Aristotelion Üniversitesi fizik bölümündeyüksek öğrenimini tamamladı. I974'te PASOK Partisi'nin kurucu üyeleri arasındayer aldı. PASOK Gençlik Hareketî tkinci Başkanlığı 'nı yaptu PASOK Merkez ve Yürütme Komitesi üyeliklerinde bulundu. 1995'te Devlet Bakanı oldu. 1996-2000 arası Yunanistan-Bulgaristan, Yunanistan-Romanya ve Yunanistan-Yugoslavya Parlamento Dostluk Grupları Başkanlığı'nda bulundu. 2000'in Mayıs ayından beri Yunan Parlamentosu Kurumsalhk ve Şeffaflık Komitesi üyesL 1996 ve 2000yıllanndakiseçimlerdeSelanik'ten milletvekili seçildl 1998'de Makedonya-Trakya Bakanı oldu. Dışişleri Bakan Yardımalığı 'na Ekim 2001 'de getirildi. -11 Eylülgünü meydanagelen teröristsaldmlann ardın- dan dünyadayeniden oluşmaya başlayan konjonktür, Türk- Yunan ilişkilerini nasd etkiliyor? MAGRIOTtS-11 Eylül olaylan, uluslararası düzeyde terö- re karşı mücadele eden, terörü bir düşman olarak tanımlayan kesimlen daha da yakınlaştırdı. Bu durum, her şeyden önce. tabii ki büyük güçleri etkiledi. Bu büyük güçlerin başında da ABD geliyor. ABD, 11 Eylül terör saldınlannda. öncelikle kendisinin de yenilebilir oldu- ğunu idraketti. tkinciolarakdayerel sorunlannçözümünü mec- bur kılacak bir tavır içine zorunlu olarak girdi. Çünkü teröre karşı mücadelenin tamamıyla ve kesınlikle yürütülebilmesi için yerel sorunlann çözülmesi gerektığine inandı. Öte yan- dan, bölgesel düzeyde görüş aynlıklan ya da farklılıklan olan ülkeler, uluslararası istikrara katkı sağlamak ve kendi sorun- lanru da çözme açısından bir yakınlaşma, diyalog sürecine girme gereksinimini hissettiler. - Örneğin? - Balkanlar'da herkes A\Tupa ve NATO kurumlan içinde yer almanın getireceği bir istikrann yarunda tavır almaya başladı. Bunun Balkanlar'da banş ve istikrar için temel bir kavram ol- duğunu algıladılar. Balkanlar'da her ülke, demin söylediğim genel stratejıkyaklaşun içinde hem ikili hem de çoktaraflı ulus- lararası ilişkilerini o temele oturtma gerek- sinimini tamamıyla benimsemiş bulunu- yorlar. Bunun uzantısı olarak da Balkan ül- kelerinin birbirleriyle işbirliği süreci içine yoğunbirbiçimde girmelerine, hem Balkan- lar hem de genel bölgedeki anlamıyla istik- rar ve banş süreci açısından Türk- Yunan ilişkilerini de ekleyebüirsiniz. Türkiye ile Yunanistan arasında AB temeline oturtul- muş, Helsinki kararlanyla açılan yakınlaş- ma, diyalog ve işbirliği sürecinde ikili iliş- kiler çok daha fazla gelişme ve ivme kaza- nacaktır. - Yerel, bölgeselyakınlaşmalardan, di- yaloglardan söz ettiniz. Bu arada bölge- sel işbiriikçileri degündeme geliyor mu? Özellikle Balkanlar'da Karadeniz Eko- nomik İşbirliği (KEÎB) gibi bölgeselişbir- liği anlaşmaları gerçekleştirilmesi olası- lıkları var mı? - KEÎB, tabıi ki böyle bir çerçevede doğ- du ve böyle bir çerçevede algılanıyor. Bili- yorsunuz, bu yıl KEtB'in kuruluşunun 10. yılı doluyor. Ekim ayında, ben göreve gel- dikten iki gün sonra KEÎB toplantısı Antal- ya'da yapüıyordu. Ben Antalya'daki o toplanhda ülkemi tem- sil etmek için buraya geldım. O toplantıda Türk tarafı, başkan- hğı Ukrayna'ya de\retti. Orada şöyle bir öneride bulunduk ve bu bütün üye ülkeler tarafından büyük bir memnunlukla ka- bul gördü: Yunanistan 2OO3"ün ilk altı aylık döneminde AB'nin dönem başkanlığını yürütecek. Dolayısıyla bölgesel bir işbir- liği teşkilatı niteliğindeki KEÎB'i Avrupa' ya taşıyıp Avrupa dü- zeyinde somut işler yapıhnası ve işbirliğinden kaynaklanan so- mut adımlar atılmasını öneriyoruz. - Yunanistan 2003 'ün ilk altı ayında AB Dönem Başkan- hğı 'nıyürütecek. Özellikle Türkiye 'nin AB 'yle ilişkileri ko- nusunda bu dönemde Yunanistan 'ın algdamaları nasılola- cak? - Türkiye'nin kendi kararlan ve kendi tavnnı belirleyen bu yol haritasında hızlı adımlarla ilerlemesini görmek. Yunanis- tan olarak bizleri çok memnun ediyor. Türkiye'nin, bu yol ha- ritasını izlerken, bu süreçte adımlannı daha da hızlandırması, son derece umut verici bir gelişme olacak. - Yunanyetkililerinin öteden beribirsöylemi vardır. "Tür- kiye'deki, Ankara'dakiyetkililerin sanılannm tam tersine, biz Türkiye'nin AB üyesi olmasım istiyoruz. Bunu isteme- mizin nedeni de kendi çıkarımız, kendi güvenliğimiz için- dir" derler. Bu politika Yunanistan 'da hâlâ geçerli mi? - Güvenlik açısından öncelikle şunu söylemeliyim: Hem yol haritası, hem Avrupa müktesebatı, hem de ikili iliş- küerin temel taşı uluslararası anlaşmalar, uluslararası sözleş- meler, uluslararası metinlere kesin olarak saygı göstermekten geçiyor. Bunun dışında, tabii ki Türkiye'nin de taraf olduğu bu anlaşmalann uzantısı olarak güvenlik, Yunanistan açısın- dan AB çerçevesi içindeki konular söz konusu olduğunda son derece önemlidir. Bu sadece Yunanistan değil, uluslararası an- laşmalarda taraf olan bütün ülkeler için geçerlidir. Güvenlik konulan, birinci derecede öncelikli konulardır. îkili ilişkiler, ya da uluslararası ilişkilerde olmuş, hiç fark etmez. - tyi de, hem Türkiye hem de Yunanistan NATO üyesi iki ülke. Dolayısıyla da NATO içinde müttefıkler. Bu müttefık olmak, zaten birbirlerinegüvenmeleriiçinyeterliolmaz mı? - Sizinki çok mantıklı bir yaklaşım. NATO tabii ki bir gü- venlik ve işbirliği teşkilatıdır. Fakat görüyorsunuz kı, maale- sef, bazı durumlarda kendi amacını aşmış gibi bır konuma ge- liyor. Kıbns'taki üzücü olaylar da bunun bir göstergesidir za- ten. - Bu konuda somut örnek verebilir misiniz? - Biliyorsunuz, bugün Kıbns'ta hiç kimsenın memnun ol- madığı bir durum söz konusudur. Yunanistan olarak bizim yaklaşraıımız şudur: Kıbns sorununda çözüme doğru ilerle- me sağlanmalı, hattakesin çözüme ulaşılmah, bugün Kıbns'ta yaşanan duruma son verilmelidir. Kanıma göre, uluslararası topluluk, AB, ABD, Kıbns sorununun çözümü için bir olgun- luk dönemindedirler. - Peki, bu bağlamda NATO'nun durumu nedir? - AB üyeleriyle ABD zaten NATO'nun gövdesini ohışturan ülkeler. Onlar, bir çözüm yolunda olgunlaştılar. Biliyorsunuz, Kıbns NATO'yu aşan bir mesele. Çünkü Kıbns öteden beri uluslararası topluluğun bir meselesi. Kıbns. BM ve bütünün bir üyesi. Üretilecek çözüm de BM Güvenlik Konseyi karar- lan çerçevesinde ortaya çıkacak sonuca dayanacak. Bu doğrultuda ABD, Helsinki kararlanndan sonra AB 2002 sonunda AB'ye tam üye olacak Kıbns (Rum yönetımı) çözü- mün olgunlaşma sürecine, daha sonra da çözüm sağlanması- na yardımcı olacaklardır. Ben burada hem kişisel hem de Yunanistan'daki genel gö- rüşü söylüyorum. Kıbns Cumhuriyeti'nin (Güney Kıbns) AB'ye tam üyeliği ve BM kararlan çerçevesinde Kıbns soru- nuna bulunacak çözüm, Türkiye'nin üzerinde çok olumlu et- ki yapacak, yardnncı olacaktu". Bundan en çok yararlanacak- lann başında Türk halkı, ama daha da önce Kıbns Türk halkı olacaktır. Burada sadece Kıbns sonınu çerçevesinde konuşu- yorum. Bu bağlamda Türkiye'nin büyük bir ağırlık altında ol- duğunu bilıyoruz. Türkıye, bana göre bu ağırlığın altmdan kalktığı takdirde hem AB'ye tam üyelik doğrultusunda hem de kendi kalkınması açısından son derece hızlı adunlarla iler- leyecektır. Kıbns'uı(Güney Kıbns) AB'ye tam üyehği demek, Kıbns'ın AB müktesebatını tam anlamıyla uygulaması ve adada yaşa- yan iki toplumun haklannı mutlak bir biçimde eşit olarak ko- ruması anlamına gelir. - AB 'nin genişleme sorumlusu Günther Verheugen, ge- çenlerdeyaptığı açıklamasında, her zamankinin aksineKıb- ns Cumhuriyeti'nden söz etmedi, sadece çözüm olsa da ol- masa da Güney Kıbrıs 'ın AB 'ye ahnacağım söyledL Verhe- ugen bu sözleriyle AB 'nin Kıbrıs 'ın bölünebiliıiiğini kabul edebileceği mesajını mı vermek istedi, sîzce? - Bu sözlerin benzerini Avrupa Komısyonu Başkanı Prodi de söyledi, "Kıbns sorununun çözümüne bakıbnaksızuı Kıb- nsCumhuriyeti ABkararlan çerçevesinde AB'ye dahilolacak- tır'' dedi. -Ama Prodibu sözlerisöylerken GüneyKıbns değil, "Ktb- ns Cumhuriyeti" dedi.. - Orada uygulanacak sistem Almanya'ya uygulanan sistem olacak. Yani, Batı ve Doğu Almanya da- habölünmüşken Baü ,\lmanyaAB'ye tam üye olmuştu. Aynı şekilde Kıbns'ın tü- mü AB'ye üye olmazsa o zaman AB müktesebatı sadece Güney Kıbns'ta uy- gulanacak. Bu süreç de başka bir süre- cin başlangıcını oluşturacak. - O başka süreç nedir? - Yani Kuzey Kıbns'ın AB'ye girme- sinin ikna edilmesi sürecidir. Ahnanya'da olduğu gibi, Kıbns tek bir devlet olarak AB'ye üye olacak. Müktesebat ilk aşa- mada Güney Kıbns'ta bulunacak. Aynı şey Batı ve Doğu Almanya birleşmeden de olmuştu. - Siz, Kıbns 'tayeni başlatılan çözüm sürecinde Ankara 'nin ciddi bir ağırlık altında olduğunu söylediniz. Öyle an- laşılıyor ki Kıbns 'a çözüm sürecizorge- çecek. Son zamanlarda sıklıkla Kıb- rıs 'ta iki tarafa dagittim. Rum tarafın- da birçözümün ciddibiristeksizlikle kar- şılanacağı izlenimini edindim. Rum ta- rafında, "Biz zaten AB'ye üye olacağız. Kıbns ister çözüisün. ister çözülmesin. Çok da fazla umurumuzda değjl" gibi bir hava var. Öte yan- dan Kıbns Türk tarafı sorunun çözülmesine çok istekli. Yok- sa Denktaş'ın işi Kkrides'e kıyasla daha mı kolay? - KıbnsTa ilgili saptamalanmızdatamuyuşmadığunızı söy- leyebilirim. Çünkü benim Kıbnslı Rum siyasi partilerinden edindiğim izlenim. böyle bir isteksizlığin ohiıadığı doğrultusunda. Bu bir. ikincisi ise eğer taraflar arasında bir şüphecilık varsa bu da geç- mişten kaynaklanan deneyimlenn yarartığı duygulardır. Size şunu hatırlatmak istiyorum: iki ay öncesine kadar Denktaş her türlü diyalogdan kaçan bir tavır sergiliyordu. Hatta şu tavır içindeydi: "Ben bağımsız bir devletim. Ben bu bağımsız devletin de başkannını. Sizier bunu tanımadığmız sürece de görüşmelere kaülmak niyeünde değüim." Buna karşıhk Kıbns Rum tarafı. BM'nin bütün diyalog çağ- nlanna olumlu biçimde cevap veren ve yapıcı bir tavır sergi- leyen bir taraf konumundaydı. Tabii ki Denktaş şımdi, "Ben otunıp konuşabilirinı. Bütün bu sürece dahil olabiürÜTT ta\n içinde. Brr de dikkatinizi çekmek istediğim nokta, her iki li- derin de çok sıkı bir diyalog süreci içinde ohnalan. Haftada üç defa görüşüyorlar. 'Türklerin Kıbrıs tavrı olumlu' - Camp Davidya da Dayton sürecigibi, değil mi? - Bu da ne gösteriyor biliyor musunuz? Kıbns'taki taraflann, en azından benim bildiğim Kıbns Rum tarafmm adada kalıcı ve BM kararlan çerçevesinde bulunacak bir çözüm istediklerinin kesin ifadesidir. Gözlemleyebildiğim kadanyla Kıbns Türk halkı gerçekten son derece olumlu, çözüm için çok istekli bir tavır sergiliyor. Bunu da AB'ye tam üyelik anlamının netlikle kavranmasının bir sonucu olarak değerlendirebilirsiniz. Çünkü hem günlük hayatında, hem güvenhk açısından, hem de kendi perspektifleri açısından büyük gelişmeler olacağını Kıbns Türk halkı algılamış bulunmaktadır. Demin söyledim. Ama bir kez daha yinelemek istiyorum. Kıbns Gumhuriyeti'nin (Kıbns Rum Kesimi) AB'ye tam üyeliği, AB müktesebatının tam ve mutlak bir biçimde uygulanması zorunluluğunu da beraberinde getirir. AB müktesebatı dediğimiz de uluslararası hukuktan başka bir şey değildir. îkili ve çok taraflı uluslararası anlaşmalann kesin bir biçimde uygulanması ve hiçbir şekilde tereddütle karşılanmaması anlamına gelir. Yani, Avrupa müktesebatı çıkabilecek bütün sorunlan otomatikman çözüyor. Başka türlü düşünecek olursak Kıbns Rum tarafinın çok zor bir duruma düşeceğini görürsünüz. 'Klerides ve Denktaş cesaretlendirilmeli' - Ama her iki tarafta da bazı korkular, ŞÜpheleryok mu? - Var tabii. Diyorlar ki: "Kıbns Cumhuriyeti(Kıbns Rum Kesimi) AB'ye tam üye olursa Kıbns Türk taran zor duruma düşecek." Oysa bunun tam tersi söz konusu. Kıbns Cumhuriyeti (Rum Kesimi) AB'ye tam üye olduğu takdirde Kıbns Türk tarafımn pozisyonu daha da iyileşecek. Hiç kuşkunuz ohnasın ki bu Avrupa müktesebatının uygulanmasından en büyük yaran diğerlerinin yanında Kıbns Türk tarafı da görecektir. Çünkü bu müktesebat herkesi güvence altına alıyor. O bakımdan, şu anda hepimize düşen görev, Klerides ve Denktaş'ı kalıcı bir çözüm doğrultusunda cesaretlendirmek ve bu çözümün uygulanabilirliğini mümkün kıhnaktır. Bu çözümün uygulanabilirliğini mümkün kılacak tek yol Avrupa müktesebatının kesin uygulanmasıdır. Avrupa perspektifı Kıbns'ta onlarca yıldır kemikleşmiş sorunlann çözümü için bir çerçeve oluşturması bakınundan da çok önemli bir gelişmedir. Böyle bir gelişmenin Ankara'yı da son derece rahatlatacağından hiç kuşkum yok. Bu, Türkiye"nin AB sürecini de kolaylaştıracaktır. Kıbns'taki böyle bir gelişmeden Ankara'nin kazanımlan çok önemh olacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle