13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3ŞUBAT2002PAZAR 10 PAZAR YAZELARI Homo homini lupus...Pirenin berber, devenin tellal olduğu milyonJarca yıl önce, Afhka'nın göbeğinde, maymunla gorili andıran, bir yabansı yaratık belinniş. Var olan yaratıklann hiçbirine benzemeyen, eğik gövdeli, sarsak adımlı yaratığa şaşıp kalan hayvanlar, daha sonralan kendi yaşamlannı bir zebella gibi yönlendirecek olan yaratıktan çok ürkmüş. Bebelerin ninelerinin beşiğini saJladığı o yıl Jarda, Danvin adındaki bir adaırun epey kafa yorduğu "Homo", yani "insan" diye adlandınlan yaratık, gözlerinin keskin bakışlanyla dikkatleri üstünde toplayadursun, bu yeni yaratığın, bir yandan beyni, bir yandan da kafası büyümeye başlamış Solucanlardan timsahlara, aslanlardan cennet kuşlanna, sineklerden eşekJere kadar yeryüzünde yaşayan hayvanlann tümünden birer üye, bir mega- kongre derleyip Homo'ya karşı bir dayanışma planını boşuna tartışmışlar. Beyin hacmi epey irileşen ve "Homo Habitis- BecerikK, Yetenekfi" adıyla anılan yeni yaratık. diğer canlıların korkudan küçük dillerini yuttuğu bir aşamada, ayaklarının üstünde dimdik yürümeye başlamasın mı... Bu nedenle, "Ayağa Kalkmış Insan-Homos Erectus" diye çağnlan yaratık, keşiflere başlayıp birtakım gereç ve aygıtlar üretmiş. Derken beyin hacmi, 1000 santimetreküpe ulaşan yaratık, yepyeni bulgularla zekâsının çok iyi işlediği aşamada, "Homo Faber- Ureten İnsan" tanımıyla ün yapmaya başlamış. Gittikçe çoğalan, gruplar oluşturan ve dar kalıplı yaşam düzenini aşan yaratık, çok sonraki akrabası Descartes'ın "Cogjto Ergo Sum-Düşünüyorum, O HaJde Vanm" deyişine uyumlu bir gelişmeyle, aklını kullanmaya girişmiş. Böylece. "Homo Sapien-Bilen İnsan" tanımına layık olan yaratık, dünyaya yayılmaya başlamış. Mantık ve önseziyle pekişen yaratığın beyin oranı, 1400 santimetreküpe çıkmış. Yerler, yurtlar. kentler kuran yaratığın, birdenbire, "çıkanma bakanm" diye mınldanmaya başladığı görülmüş. Sahip çıkma dürtüsü gittikçe bilenen ve kendi iç evrenindeki bitimsiz bencilliğin ayırdına varan yaratık, "genüsini kurtaraa kaptan" deyimiyle ün yapmış. Bu nedenle, insarun doğasındaki en TORONTO 1*1ENGİN AŞKIN büyük saynlığı belirleyen bencilliği vurgulamak gereğiyle, "Homo Homini Lupus", yani "İnsan Insanın Kıırdudur" deyimi ortaya çıkmış. . ^ _ _ _ _ _ _ _ _ "Homos Erectus"Iann sayılan milyarlara ulaşırken bazı sömürgen "Homo"lar türemeye başlamışlar e\Tende. "Yerinde sayanlaria başını afap gitnıişlerin* 1 yoğun bir çıkar gerilımi içinde sarsıldığı dünyada, mutlu azınlık "Homo"lar, 1900'lerin başlangıcıyla. parsellediklen evreni, yüzde 85'lik bir oranla kesin egemenliklerine almışlar. Homolar, ilk aşamada çözümü bulamadıklan birçok olayda. tüm gizemin Tannlarda olduğuna inanmaya başlamış îsa'nın doğumundan çok önce. büyük yazar ve ozan Oripides'in "Adaletsiz Tann, Tann Değikiir" deyişini ortaya attığı sıralarda, "Çok Tannb Bir Dönem" varmış. O dönemin Tannlan, kimisi adaletsiz, kimisi adaletli, kimisi de suç işlemeye yatkın Tannlarmış.Tannlar arasmda metres tutanlar da varmış. Tannlar Tannsı Zeus, Bronz Çağı dönemlerinde, sevgilileriyle Boğaz'a çıkarmış. Zeusun yasak sevdası, eşi Hera'nın kulağına gitmış ve Zeus'un peşine düşen Hera, bir suçüstü olayını gerçekleştirirken Zeus sevgilisini ineğe dönüştürmüş. Inek kıhğına sokulan sevgili de Avrupa'dan Asya kıyılanna doğru yüzerek Hera'nın gazabından kurtulmuş. Böylece bizim "Boğaz" dediğimiz sözcüğün kaynağı olan Grekçe "Bosfor-tnek Geçidi" sözcüğü doğrnuş. "Önce Tann vardı" diye şişinenler. "Yahu önce doğa vardı" diyenlerle kapışadursun, ayn inançlardaki homolar, birbirlerini hep kâfır diye suçlarmış. Olay sadece suçlama düzeyinde kalsa iyi de suçlamalar savaşa dönmüş; çağlar boyu süren kanlı savaşlarda cenneti hak edenlerle, cehenneme layık olanlar habire kelle uçurmuşlar. Derken Avrupa'nın bir kıyısında, sivri akıllılann oluştuğu yörelerde, aydınlanma laflan işitilmeye başlamış. Insanın yüceliğine, aklın yadsınmazlığına adanan o yıllar, dizi dizi yapıtlarla varlığım kanıtlayadursun, dikey yürüyenJerin kıtalar dolusu insanı mışıl mışıl uyumaya devanı etmiş. Diyar-ı Türkiye'de ortaya çıkan mavi gözlü bir önder, uyurgezerliğe son vermiş, ama o büyük önder sonsuza göçünce her dala baykuşların tünediği izlenmiş. Gaflet ve dalalet içinde olanlarla, gardırop Atatürkçüleri, hâkim tepeleri ele geçirmeye başlamış. Ardından da irticanın kravatlı önderleri görünmüş sahnelerde. Yaşanan yüzyıllık toplumsal savaşı, periler, cinler, ayıp-günah çizgisine sokuveren irticacılar, ellerinde dolarlarla herkeslere meydan okuyadursun, "Nereden buldun" sorusuna hiç yanıt vermezmiş. "Demokrasi tramvay gibi, gidüecek yere kadar büulecek bir vasıtadır" diyen bir takıyye uzmanı, tüm yeşiller tayfasını tavanca boğmuş. Laik cumhuriyetin yaralı yüreklen, Meral öğretmenin deyişiyle "Tûm özgürhlklerin anası laikük" diye kahrolurmuş, ama ne duyan ne dinleyen varmış. Ta Kanada'da bile manzara değişmeden sürer, irtica sessiz ve derinden ağlannı örermiş. Nemelazımcılar, iş bilip-köşe dönenler, ne idüğü belirsizJer "Atatürkçülük" nutku atarlarmış. Parisli 'yurttaşlar' Elifsu ve Mehmet Ali Yaygın bir görüş vardır: "IVasıl New York tam tamına ABD, Istanbul Türkiye değilse, Paris de Fransa'nın prototipi değildir." Bu saptama. son günJerde bir kez daha kanıtlandı. Fransa'nm Batı Avnıpa ve uygar dünyadaki önemli bir eksiğini, çoğul sol yönetimli Paris Belediyesi sembolik biçimde giderdi. 60 milyon nüfuslu Fransa'nm 12 milyonluk başkentinin ancak 2.113 milyonu 20 idari bölümlü il merkezi Paris'te ikamet ediyor. Bunun 300 bini yabancı. Ancak Fransızlann deyimiyle "Yabancı var, yabancı var". 130 bın AJB çıkışlı "yabancı" belediye seçimlerinde oy kullanmak gibi asgari siyasi veya oturma, çalışma izni gibi sosyal haklara sahip iken "öteki yabancılar" vazgeçtik siyasal haklardan, kâğıt üstündeki sosyal haklannı bile zaman zaman güçlükle uygulatıyorlar. Türkiye kamuoyunun genellikle "belden aşağınkhğı", habercilik sayan bir kısım basın kuruluşu sayesinde, yalnızca "eşcinseltiği" ile tamdığı Paris Belediye Başkanı Sosyalist Partili Betrand Delanoe, Fransa'nm epeyce geri kaldığı bir konuda sınırlı ama anlamlı ve somut bir adım attı. "Tous Parisiens, tous citoyens / Herfces Parisli, herkes yurttaş", şian çevresinde kahlımcı demokrasinin yeni bir evTesi olarak Paris'in "öteki yabancr sakinlerinin kentin hayatına daha geniş ve etkin katılunlan hedefleniyor. Başkanın seçim vaatleri arasında yer alan girişimi sonucu, ocak aymda 36 farklı mılliyetten 170 bin AB dışı "öteki _ _ _ _ _ yabancı"yı temsilen, ~ " ~ 300 aday arasından atema mekanizmasıyla belirlenen 90 Jdşilik bir "Consefl de Ooyennete- Paris - Yurttaşhk Kırulu" (PYK) oluşturuldu. Paris Beiediye Meclisi paralelinde şindilİk 18 ay çahşması öngörülen "Yurttaşhk Kurulu", daîışma ve öneri niteliklerini içerecek. 47'si kadm 43'ü erkek bukurulun, Paris sakini asli iki üy;si de Türk: Elifsu Sabuncu ile Mehmet AB Bodtık. Bir de Kürt kötenli yedek üye, Fatma Aldoğan var. Her 4 bin kişilik ya"»ancı nüfusa bir temsilci tenelinde; kıtalar ve milliyet saulanna oranlı; kadın-erkek, geıç-yaşlı, meslek ve kollektif- bİRysel katılım dengesi gibi ilkİer de gözetilerek azami obektif ölçütlerle 12 Ocak'ta ataun 90 kurul üyesinden 72'si 290cakgünü toplanıp 12 kişilik biıyürütme kurulu seçti. 40 oy alnayı başanp yürütmede görev ala 1950 Adana-Kozan doğumlu Mimet Ali Boduk, işletme danşmanlığı ve uzman mıhasıplik yanında, Paris'te faaiyet gösteren, (ATT) Türkiyeli Işckr Demeği'nin aktif elenanlartndan. 1984'tenberi bınlarda yaşayan Mehmet Ali, soıyıllarda Fransa'nın gündemini epyce kurcalamış, "kâğrtsız- kaak-göçmenler" mücadelesinde ömlana çıkmış ve çeşitli göçmen scnnlannda sözcülük, soimluluk üstlenmiş bir militan. i rakamlarla Paris il PARİS merkezinde oturan 15 bin TC vatandaşından 6 bini 18 yaşının üstünde olduğu için bu simgesel kurula seçihnesi öngörülen ikinci Türk ise 26 yaşındaki fstanbullu Elifsu Sabuncu. Kurulun en genç üyesi olan Elifsu, biyoloji doktorasının yani sıra, renkli sosyal ve entelektüel (Le Monde gazetesine sinema eleştırileri yollayacak kadar) hayatıyla "karar vericilerin" dikkatini çekmiş bir kişilik. Mehmet Ali, Fransız sosyo-politik yaşamının aynlmaz boyutu, "kofektif mücadek geleneği"nin uzanhsı olarak bu "öncü-deneysel" yapıya girerken Elifsu, "bireysel dmamizmi" ile ve tamamen raslantılar sonucu kendûıi bu süreçte buluyor. Paris ve çevresinde (büyük kent "De-de- France") yaşayan, sayılan 70 bine yaklaşan Türkiyeliler arasında, resmi verilere göre yüzde 15'lik bir nüfusun Güneydoğu doğumlu oluşundan hareketle, bunlann Kürt olduğunu varsayan resmi makamlar ve kolektif-örgütlü çevreler yeni ve deneysel her türlü girişimde bu gerçekliği göz önüne almaya çalışıyorlar. Bu bağlamda "Ahmet Kaya KüJtûr MerkezB'' bir yedek üyenin varlığı yeterince aydınlatıcı. AB 'nin yeni ülkelere açılma sürecinde "yurttaşak'' kavramı her zamankınden fazla gündemde. Siz oralarda, "vatandaş- yurttaşnk" sözcüklerinde siyasi kamplaşma arayadurun. Öa sözcüğün de Fransız sözlüğündeki tek karşıhgı olan "Citoyennete"den ne anladığimız ve "Paris Yurttaşnk Kurulu"nun neler "~~~"^~~ amaçladığı çok önemli. "Cite-Kent'in Saküüeri"ne. yurt-vatan-millet- Sakarya sınırian koymadan, yahuzca kendi hayatlannı, kendilerinin düzenleme hakkmdan hareket eden çağdaş demokrasi kolay somutlanamıyor. "CStoyen" hitabı, 1789 Fransız Devrimi sırasında başlayan, tüm sınıflar arasında eşitliğe geçişi kolaylaşnrabilmek için madam ve mösyö yerine kuJlanılan bir ifadeymiş, hani bir zamanlarki yoldaş gibi (!). PYK"de görev alacaklar, "öteki yabancılann" sorunlanyla uğraşacak, belediye desteğiyle ayakta duracak "yeni" bir "göçmeıüik örgütü"nün militanlan ohnayacaklar (her ne kadar gönüllü çalışmak zorunda olsalar da!). PYK, siyasi haklan ohnayan yabancılann, en azından belediye hayaürıa, yerel yönetime kahmıasını, aynmsız her konuda görüş belirtmesini, öneri getirmesini hatta görüşlerini oylamayla iletmesi istenen ve yakın gelecekte Fransız kamuoyuna örnek ohnası arzulanan bir tecrübe. Çağdaş demokrasinin ohnazsa olmaz ükelerinden "kaühmcıhğm" hayata geçirihnesi için, sosyal laboratuvar niteliğinde bir deneme. Sosyal taban ve siyasi iradenin ortak çabasırun tarihsel ürünü... Parisli Yurttaşlar Elifsu ve Mehmet Ali'nin deneyim ve görüşünü arada bir sormaya ne dersiniz? [email protected] UĞUR HÜKÜM Hollanda J da kraliyet düğünü HoDanda Kraliçesi Be atrix'ten sonra tahta geçecek olan \eiiaht Prens WlDem Alexander, Arjantinli nişanlısı Ma- xima Zorrequkta ile Amsterdam 'da düzenknen görkem- h' törenle dün eviendi. Nikâh, sıkı güvenük önJemleri altm- da Amsterdam Borsası binasmda düzenJenen törende, Amsterdam Belediye Başkanı Job Cohen tarafindan kı- yüdı. Nikâh töreninin ardından Maxkna, Prenses unvanı- m aldı. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Güne>- Afrika Cumuhurrveti'nin eski deviet başkanlarmdan Nekion JVIan- dela ve çeşith* Avrupa ülkeierinden kraliyet ailelerhle bir- Ukte toplanı 600 da\ cüinin kabJdıgı nikâh töreninin ardın- dan dini tören yapıldı. (Fotoğraf: AP) Keşke gelebilseydin Uğur Ağabey "Bir gün mezaıiannnzda güDer açacak ey halkım, unurma bia... / Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarmda y'ankuanacak ey halkım. unutma bizi- / Ozgüriüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birtikteyiz, ey halkım unutma bizün, unutma bizL." çağnsıyla bitinyorsun 1975 yılında yayımladığın o "Vurukhık ey halkım unutma bizi_" başlıklı muhteşem yazını. Kalleş bir saldın sonucu aramızdan kopartılışından 9 yıl sonra bile halkın seni unutmadı. 24 Ocak ve sonrasında Türkiye, AJmanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan halkın çeşitli etkinJiklerle andılar seni. Bunlardan ikisi de geçen hafta sonu Brüksel ve Anvers'te gerçekleşti. Başkent-Brüksel Atatürkçü Düşünce ve Anvers Atatürkçü Düşünce Derneklen bu yıl tam adına yaraşır güzellikle "Anma Gûnleri" düzenlediler. Kitaplannın ve Nuri Kurtcebe'nin çizgileriyle "Vunılduk ey halkım unutma bizL." yazının sergilendiği anma günlerinde gazetemiz Avrupa temsilcisi gazeteci-yazar Gûray Oz, "Uğur Mumcu'nun kişiliğinde Kubilay"dan Ahmet Taner Kışlah'ya aydınlanına mücadelesi ve güncel gefişmeler'' konulu bir konferans verdi. Öz, Türkiyemizin küresel köyde bir liberal çiftlik haline getirilmesini içine sindirenyyordu. "Ekonomimiz alaturka, Kberalizminuz arabesk, sermayemiz nazh, işadamınıı/ narindir. Ekonomide serbest, sivasette greko- romen güresiriz. Ama hep tuş oluruz. Uçan kuşa borcumuz var, uçmayana hmcımız.» Devrim yasak, evrim sakmcan, dönekük yararhdır azgenşmiş demokrasünizde. 'Güleriz ağlanacak halimize" derfcr ya; ağJanacak halimize biraz da gülmek istedim. Ne yapayım! Şimdrve dek, kızarak yazdun anlamadılar. Şimdi gülerek yazrvorum: belki anlaıiar!-" diyordun Oberal Çiftçilik adlı kıtabın için. Seni hâlâ anlamadılar. Yine IMF ile stand-by anlaşmalan üzerine kurulmuş standy by komedi ekonomimiz! Sosyalizm tedavülden kaldınldı. Ruhumuz küreselleştirildi. Yüreğımiz özelleştirildi. Vicdanımız borsaya açıldı. İnsanlık karaborsaya düştü. 1960'lardan 1993'edeğin yazdın. Silah kaçakçıhğı, terör, irtica, Kürt sorunu, PKK; çıkarcılık, vurgımculuk. rüşvet, devletin olanaklannı kötüye kullanma, mafya, çeteler, tarikatlar, kara para, siyaset- ticaret ilişkisi. karanlık iş ve üişldleri gösteren BRUKSEL durum. olgu ve olaylan irdeledin. Kitaplaruıdaki bilgiler yeterince ka\Tanıp ciddi olarak değerledirilebilirse, başta sen ohnak üzere adalet ve demokrasi uğruna öldürülen öteki aydınlar da "faiB meçhul" olmaktan kurtanlabilir. Brüksel ve Anvers'teki Atatürkçüler susmamakla "çağm suçu"na ortakhk ermeyeceklerini kitaplanna gösterdikleri yoğun ilgiyle kanıtladılar. Rabıta'da, ülkenin dışında ve içinde yuvalanmış Türklük düşmanı bütün Islamcı örgütleri - Atatürk'ün devrimci, laik cumhuriyetini emanet eftiği gençlerden biri olarak- usta bir gazetecinin ve her yazdığını belgeye dayandıran bir bilim adamının dikkat ve titizliğiyle araştırduı ve çıkanp ERDfcVÇ UTKU ortaya koydun. Türkiye'deki irticanın arka bahçesi, finans kaynağı A\Tupa ülkeleri, 11 Eylül'den sonra bile irticacı örgütlenmelere karşı yeterince önlem aünadılar. Küreselleşme, irtica, demokratikleşme, AB-Türkiye ilişkilen, solda birleşme, ekonomik kriz, medyada tekel ve kirlenrne vb. birçok konuya değindi Güray Öz. AB dayatmalarınnı ulusal onurumuzu ayaklar altına aldığıru belırten yazanmız, Türkiye'nin kendi iradesiyle demokratildeşmesinin gerekliliğini vurguladı. Brüksel'de karamsar bir tablo çizen yazanmız Amers'te izlediği Anvers ADD TSM korosunun sanat müziği konserini 400 kişinin tıklım tıklım doldurduğunu görünce ertesi gün Anvers'teki anma gününde biraz daha iyimser ohnaya çahştı. UMUT operasyonu ve davası sonuçlannın ve demokratikleşme çabalanrun olumlu gelişmeler olduğunu ve solun etkinliğinın artmasının Türkiye" nin önünü açabileceğini söyledi. Belçika'da sadece seriatçı ve kafatasçı örgütler yok. ADD'ler çığ gibi büyüyor, çağdaş dernekler kuruluyor. îyimser oünak için birden fazla gerekçemiz var Uğur Ağabey. Etrafındaki kirliliğin ayırdında bir aydındın. Kendinden vazgeçme pahasına onunla mücadele ettin ve o kirlilik de seni öldürdü. Keşke aydın olmanın bedelinin canla ödenmediği, pml pınl, saydam, demokratik ve tam bağunsız bir Türkiyemiz olsaydı. Keşke karanhk güçler tarafindan katledibneseydin de Brüksel ADD ve Anvers ADD "Uğur Mumcu Anma Günleri" düzenlemek yerine, seni konferans vermek üzere Belçika'ya çağırsaydı. Neonazilerin avukatı eski solcu Almanya Içişleri Bakanlığı 1 yıl önce aşın sağcı parti NPD'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne baş^'u^muştu. Ancak bir skandal sonucu mahkeme davayı durdurdu ve nasyonal sosyalist ideolojiyi devam ettiren neonazi eğilimli NPD'nin kapatılmasını şimdilik engelledi. Içişleri Bakanlığı. dava dosyasuıda taruk diye gösterdiği kişileri partinin içine sızdırmjş ve onlara yıllarca "ayhk" da bağlamış. Bu kişilerin NPD üyesi olarak çeşitli toplantılarda vermiş olduğu beyanatlar da partiyi kapatmaya yeterli idı! Örneğin, bakanlıktan her ay 800 mark aldığmı itiraf eden WolfgangFrentz'in, "Savaşta Auschmtz gaz odalan ohnamış olsaydı, bugünkü Yabudüer için yapılması gerekirdi'' sözleri! Skandalın, davanm başlamasma iki hafta kala ortaya çıkması, akla, "İçişJeri Bakanhğı'nda köstebek mi var" sorusunu da getirmiyor değil! Davada NPD'yi Avukat Horst Mahler temsil edecekti...l936 doğumlu Horst Mahler yaşamının her anmı radikal yaşamış bir insan. Kırk yıllık avukat. Mesleğinde admı ilk kez, altmışlı yıllarda dolandmcılıkla suçlanan, büyük çapta "yap-sat" ticaretiyle yüzlerce milyon kazanmışlan başanyla savunarak duyurmuşhı. Ancak 68 hareketlerinin başlaması ile bu genç avukatta radikal bir değişiklik görüîür. Yeni oluşan Kızıl Ordu hareketinin en önde yürüyen eylemcilerinden biri de Mahler'dir. 197O'te turuklanır. O artık, "gfiç kuDanarak de\1et yapısını yıkmak" isteyen bir teröristtir. Bugünkü Başbakan Schröder avukathğmı üstlenir. Mahler on yıl hapis yatar. STUTTGARTAimanya'run birleşmesinin ardından Horst Mahler'e aşın sağcılann toplantılannda konuşmacı olarak ~~"™~~~~"~"— "~"" rastlanmaya başlanır. Eski aşın solcu artık yeni aşın sağcıdır! Mahler, yabancı düşanhğının artmaya başladığı günlerde, 2000'de NPD'ye üye olur. Vur-kırcı neonazilerin 1990'lardaNPD'de kendilerine yuva bulduklan bilinen bir gerçek. Yabancı düşmanı ve Yahudi karşıtı olaylann çoğunun onlann başınm altından çıktığı da biliniyor. Ancak tek tek parti üyelerinin kaba kuvvete başvurmalan parti kapatmak için yeterli bir neden sayılmıyor. Önemli olan, bu partinin tüzüğü ve eylemleri ile demokratik düzeni yıkmak istediğini eksiksiz kanıtlayabilmek. Şimdi her şey yeni baştan. Belki bu yıl sonuna doğru dava açılır. Ancak bü>ıik bir olasılıkla NPD, 22 Eylül seçimlerine katılabilecek. Horst Mahler gibi "anasnun gözfi" birinin a\oıkatlığmı yapacağı aşın sağcı partinin yeni açılacak bir davadan beraat etmesi de mümkün. Hükümet olayı yüzüne gözüne bulaştırmış durumda. Muhalefet günlerdir Içişleri Bakanı SchiDj r 'nin geri çekihnesini talep ediyor. NPD'ye gelince. Onlar skandalın ardından memnun! Bugüne kadar üye olmaktan çekinen yabancı düşmam kimi aşın sağcı, şimdi seçim öncesi bu partinin kapısmı aşındıracak. Sadece NPD mi güçlenecek, REP ve DVU gibi diğer aşın sağcılara da yepyeni ufuklar açılacak. "NPD'yi yasaJdamakla aşın sağcıhğuı önüne geçemezsiniz" diyen Gûnter Grass haksız değil. 6000 üyesi olan bir partiyi kapatmakla ülkede yabancı düşmanlığının ve neonazilerin önüne geçileceğini sanmak saflıktan da öteye bir şey! Önemli olan, 7.5 milyon yabancının yaşadığı ve aşın sağcı tohumlann kolay yeşerdiği Almanya'da toplum bilincini değiştirebihnek. AHMET ARPAD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle