Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3ŞUBAT2002PAZAR
10 PAZAR YAZELARI
Homo homini lupus...Pirenin berber, devenin tellal olduğu
milyonJarca yıl önce, Afhka'nın göbeğinde,
maymunla gorili andıran, bir yabansı yaratık
belinniş. Var olan yaratıklann hiçbirine
benzemeyen, eğik gövdeli, sarsak adımlı
yaratığa şaşıp kalan hayvanlar,
daha sonralan kendi yaşamlannı bir
zebella gibi yönlendirecek olan yaratıktan
çok ürkmüş. Bebelerin ninelerinin beşiğini
saJladığı o yıl Jarda, Danvin adındaki bir
adaırun epey kafa yorduğu "Homo", yani
"insan" diye adlandınlan yaratık, gözlerinin
keskin bakışlanyla dikkatleri üstünde
toplayadursun, bu yeni yaratığın, bir yandan
beyni, bir yandan da kafası büyümeye
başlamış Solucanlardan timsahlara,
aslanlardan cennet kuşlanna, sineklerden
eşekJere kadar yeryüzünde yaşayan
hayvanlann tümünden birer üye, bir mega-
kongre derleyip Homo'ya karşı bir
dayanışma planını boşuna tartışmışlar. Beyin
hacmi epey irileşen ve "Homo Habitis-
BecerikK, Yetenekfi" adıyla anılan yeni
yaratık. diğer canlıların korkudan küçük
dillerini yuttuğu bir aşamada, ayaklarının
üstünde dimdik yürümeye başlamasın mı...
Bu nedenle, "Ayağa Kalkmış Insan-Homos
Erectus" diye çağnlan yaratık, keşiflere
başlayıp birtakım gereç ve aygıtlar üretmiş.
Derken beyin hacmi, 1000 santimetreküpe
ulaşan yaratık, yepyeni bulgularla zekâsının
çok iyi işlediği aşamada, "Homo Faber-
Ureten İnsan" tanımıyla ün yapmaya
başlamış. Gittikçe çoğalan, gruplar
oluşturan ve dar kalıplı yaşam düzenini aşan
yaratık, çok sonraki akrabası Descartes'ın
"Cogjto Ergo Sum-Düşünüyorum, O HaJde
Vanm" deyişine uyumlu bir gelişmeyle,
aklını kullanmaya girişmiş. Böylece. "Homo
Sapien-Bilen İnsan" tanımına layık olan
yaratık, dünyaya yayılmaya başlamış. Mantık
ve önseziyle pekişen yaratığın beyin oranı,
1400 santimetreküpe çıkmış. Yerler, yurtlar.
kentler kuran yaratığın, birdenbire,
"çıkanma bakanm" diye mınldanmaya
başladığı görülmüş. Sahip çıkma dürtüsü
gittikçe bilenen ve kendi iç evrenindeki
bitimsiz bencilliğin ayırdına varan yaratık,
"genüsini kurtaraa kaptan" deyimiyle ün
yapmış. Bu nedenle, insarun doğasındaki en
TORONTO
1*1ENGİN
AŞKIN
büyük saynlığı
belirleyen bencilliği
vurgulamak gereğiyle,
"Homo Homini
Lupus", yani "İnsan
Insanın Kıırdudur"
deyimi ortaya çıkmış.
. ^ _ _ _ _ _ _ _ _ "Homos Erectus"Iann
sayılan milyarlara
ulaşırken bazı sömürgen "Homo"lar
türemeye başlamışlar e\Tende. "Yerinde
sayanlaria başını afap gitnıişlerin*
1
yoğun bir
çıkar gerilımi içinde sarsıldığı dünyada,
mutlu azınlık "Homo"lar, 1900'lerin
başlangıcıyla. parsellediklen evreni, yüzde
85'lik bir oranla kesin egemenliklerine
almışlar. Homolar, ilk aşamada çözümü
bulamadıklan birçok olayda. tüm gizemin
Tannlarda olduğuna inanmaya başlamış
îsa'nın doğumundan çok önce. büyük yazar
ve ozan Oripides'in "Adaletsiz Tann, Tann
Değikiir" deyişini ortaya attığı sıralarda,
"Çok Tannb Bir Dönem" varmış. O dönemin
Tannlan, kimisi adaletsiz, kimisi adaletli,
kimisi de suç işlemeye yatkın
Tannlarmış.Tannlar arasmda metres tutanlar
da varmış. Tannlar Tannsı Zeus, Bronz Çağı
dönemlerinde, sevgilileriyle Boğaz'a
çıkarmış. Zeusun yasak sevdası, eşi
Hera'nın kulağına gitmış ve Zeus'un peşine
düşen Hera, bir suçüstü olayını
gerçekleştirirken Zeus sevgilisini ineğe
dönüştürmüş. Inek kıhğına sokulan sevgili de
Avrupa'dan Asya kıyılanna doğru yüzerek
Hera'nın gazabından kurtulmuş. Böylece
bizim "Boğaz" dediğimiz sözcüğün kaynağı
olan Grekçe "Bosfor-tnek Geçidi" sözcüğü
doğrnuş. "Önce Tann vardı" diye şişinenler.
"Yahu önce doğa vardı" diyenlerle
kapışadursun, ayn inançlardaki homolar,
birbirlerini hep kâfır diye suçlarmış. Olay
sadece suçlama düzeyinde kalsa iyi de
suçlamalar savaşa dönmüş; çağlar boyu süren
kanlı savaşlarda cenneti hak edenlerle,
cehenneme layık olanlar habire kelle
uçurmuşlar. Derken Avrupa'nın bir kıyısında,
sivri akıllılann oluştuğu yörelerde, aydınlanma
laflan işitilmeye başlamış. Insanın yüceliğine,
aklın yadsınmazlığına adanan o yıllar, dizi dizi
yapıtlarla varlığım kanıtlayadursun, dikey
yürüyenJerin kıtalar dolusu insanı mışıl mışıl
uyumaya devanı etmiş. Diyar-ı Türkiye'de
ortaya çıkan mavi gözlü bir önder,
uyurgezerliğe son vermiş, ama o büyük önder
sonsuza göçünce her dala baykuşların tünediği
izlenmiş. Gaflet ve dalalet içinde olanlarla,
gardırop Atatürkçüleri, hâkim tepeleri ele
geçirmeye başlamış. Ardından da irticanın
kravatlı önderleri görünmüş sahnelerde.
Yaşanan yüzyıllık toplumsal savaşı, periler,
cinler, ayıp-günah çizgisine sokuveren
irticacılar, ellerinde dolarlarla herkeslere
meydan okuyadursun, "Nereden buldun"
sorusuna hiç yanıt vermezmiş. "Demokrasi
tramvay gibi, gidüecek yere kadar büulecek bir
vasıtadır" diyen bir takıyye uzmanı, tüm
yeşiller tayfasını tavanca boğmuş. Laik
cumhuriyetin yaralı yüreklen, Meral
öğretmenin deyişiyle "Tûm özgürhlklerin
anası laikük" diye kahrolurmuş, ama ne duyan
ne dinleyen varmış. Ta Kanada'da bile
manzara değişmeden sürer, irtica sessiz ve
derinden ağlannı örermiş. Nemelazımcılar, iş
bilip-köşe dönenler, ne idüğü belirsizJer
"Atatürkçülük" nutku atarlarmış.
Parisli 'yurttaşlar'
Elifsu ve Mehmet Ali
Yaygın bir görüş vardır: "IVasıl
New York tam tamına ABD,
Istanbul Türkiye değilse, Paris de
Fransa'nın prototipi değildir." Bu
saptama. son günJerde bir kez
daha kanıtlandı. Fransa'nm Batı
Avnıpa ve uygar dünyadaki
önemli bir eksiğini, çoğul sol
yönetimli Paris Belediyesi
sembolik biçimde giderdi. 60
milyon nüfuslu Fransa'nm 12
milyonluk başkentinin ancak
2.113 milyonu 20 idari bölümlü il
merkezi Paris'te ikamet ediyor.
Bunun 300 bini yabancı. Ancak
Fransızlann deyimiyle "Yabancı
var, yabancı var". 130 bın AJB
çıkışlı "yabancı" belediye
seçimlerinde oy kullanmak gibi
asgari siyasi veya oturma, çalışma
izni gibi sosyal haklara sahip iken
"öteki yabancılar" vazgeçtik
siyasal haklardan, kâğıt üstündeki
sosyal haklannı bile zaman zaman
güçlükle uygulatıyorlar. Türkiye
kamuoyunun genellikle "belden
aşağınkhğı", habercilik sayan bir
kısım basın kuruluşu sayesinde,
yalnızca "eşcinseltiği" ile tamdığı
Paris Belediye Başkanı Sosyalist
Partili Betrand Delanoe,
Fransa'nm epeyce geri kaldığı bir
konuda sınırlı ama anlamlı ve
somut bir adım attı. "Tous
Parisiens, tous citoyens / Herfces
Parisli, herkes yurttaş", şian
çevresinde kahlımcı demokrasinin
yeni bir evTesi olarak Paris'in
"öteki yabancr sakinlerinin
kentin hayatına daha geniş ve
etkin katılunlan
hedefleniyor.
Başkanın seçim
vaatleri arasında yer
alan girişimi sonucu,
ocak aymda 36 farklı
mılliyetten 170 bin
AB dışı "öteki _ _ _ _ _
yabancı"yı temsilen, ~ " ~
300 aday arasından
atema mekanizmasıyla belirlenen
90 Jdşilik bir "Consefl de
Ooyennete- Paris - Yurttaşhk
Kırulu" (PYK) oluşturuldu. Paris
Beiediye Meclisi paralelinde
şindilİk 18 ay çahşması
öngörülen "Yurttaşhk Kurulu",
daîışma ve öneri niteliklerini
içerecek. 47'si kadm 43'ü erkek
bukurulun, Paris sakini asli iki
üy;si de Türk: Elifsu Sabuncu ile
Mehmet AB Bodtık. Bir de Kürt
kötenli yedek üye, Fatma
Aldoğan var. Her 4 bin kişilik
ya"»ancı nüfusa bir temsilci
tenelinde; kıtalar ve milliyet
saulanna oranlı; kadın-erkek,
geıç-yaşlı, meslek ve kollektif-
bİRysel katılım dengesi gibi
ilkİer de gözetilerek azami
obektif ölçütlerle 12 Ocak'ta
ataun 90 kurul üyesinden 72'si
290cakgünü toplanıp 12 kişilik
biıyürütme kurulu seçti. 40 oy
alnayı başanp yürütmede görev
ala 1950 Adana-Kozan doğumlu
Mimet Ali Boduk, işletme
danşmanlığı ve uzman
mıhasıplik yanında, Paris'te
faaiyet gösteren, (ATT) Türkiyeli
Işckr Demeği'nin aktif
elenanlartndan. 1984'tenberi
bınlarda yaşayan Mehmet Ali,
soıyıllarda Fransa'nın gündemini
epyce kurcalamış, "kâğrtsız-
kaak-göçmenler" mücadelesinde
ömlana çıkmış ve çeşitli göçmen
scnnlannda sözcülük,
soimluluk üstlenmiş bir militan.
i rakamlarla Paris il
PARİS
merkezinde oturan 15 bin TC
vatandaşından 6 bini 18 yaşının
üstünde olduğu için bu simgesel
kurula seçihnesi öngörülen ikinci
Türk ise 26 yaşındaki fstanbullu
Elifsu Sabuncu. Kurulun en genç
üyesi olan Elifsu, biyoloji
doktorasının yani sıra, renkli
sosyal ve entelektüel (Le Monde
gazetesine sinema eleştırileri
yollayacak kadar) hayatıyla
"karar vericilerin" dikkatini
çekmiş bir kişilik. Mehmet Ali,
Fransız sosyo-politik yaşamının
aynlmaz boyutu, "kofektif
mücadek geleneği"nin uzanhsı
olarak bu "öncü-deneysel" yapıya
girerken Elifsu, "bireysel
dmamizmi" ile ve tamamen
raslantılar sonucu kendûıi bu
süreçte buluyor. Paris ve
çevresinde (büyük kent "De-de-
France") yaşayan, sayılan 70 bine
yaklaşan Türkiyeliler arasında,
resmi verilere göre yüzde 15'lik
bir nüfusun Güneydoğu doğumlu
oluşundan hareketle, bunlann
Kürt olduğunu varsayan resmi
makamlar ve kolektif-örgütlü
çevreler yeni ve deneysel her türlü
girişimde bu gerçekliği göz önüne
almaya çalışıyorlar. Bu bağlamda
"Ahmet Kaya KüJtûr MerkezB''
bir yedek üyenin varlığı yeterince
aydınlatıcı. AB 'nin yeni ülkelere
açılma sürecinde "yurttaşak''
kavramı her zamankınden fazla
gündemde. Siz oralarda,
"vatandaş- yurttaşnk"
sözcüklerinde siyasi kamplaşma
arayadurun. Öa
sözcüğün de Fransız
sözlüğündeki tek
karşıhgı olan
"Citoyennete"den ne
anladığimız ve "Paris
Yurttaşnk
Kurulu"nun neler
"~~~"^~~ amaçladığı çok
önemli. "Cite-Kent'in
Saküüeri"ne. yurt-vatan-millet-
Sakarya sınırian koymadan,
yahuzca kendi hayatlannı,
kendilerinin düzenleme
hakkmdan hareket eden çağdaş
demokrasi kolay somutlanamıyor.
"CStoyen" hitabı, 1789 Fransız
Devrimi sırasında başlayan, tüm
sınıflar arasında eşitliğe geçişi
kolaylaşnrabilmek için madam ve
mösyö yerine kuJlanılan bir
ifadeymiş, hani bir zamanlarki
yoldaş gibi (!). PYK"de görev
alacaklar, "öteki yabancılann"
sorunlanyla uğraşacak, belediye
desteğiyle ayakta duracak "yeni"
bir "göçmeıüik örgütü"nün
militanlan ohnayacaklar (her ne
kadar gönüllü çalışmak zorunda
olsalar da!). PYK, siyasi haklan
ohnayan yabancılann, en azından
belediye hayaürıa, yerel yönetime
kahmıasını, aynmsız her konuda
görüş belirtmesini, öneri
getirmesini hatta görüşlerini
oylamayla iletmesi istenen ve
yakın gelecekte Fransız
kamuoyuna örnek ohnası
arzulanan bir tecrübe. Çağdaş
demokrasinin ohnazsa olmaz
ükelerinden "kaühmcıhğm"
hayata geçirihnesi için, sosyal
laboratuvar niteliğinde bir
deneme. Sosyal taban ve siyasi
iradenin ortak çabasırun tarihsel
ürünü... Parisli Yurttaşlar Elifsu
ve Mehmet Ali'nin deneyim ve
görüşünü arada bir sormaya ne
dersiniz?
ugur.haknm@paris.com
UĞUR
HÜKÜM
Hollanda J
da kraliyet düğünü
HoDanda Kraliçesi Be atrix'ten sonra tahta geçecek olan
\eiiaht Prens WlDem Alexander, Arjantinli nişanlısı Ma-
xima Zorrequkta ile Amsterdam 'da düzenknen görkem-
h' törenle dün eviendi. Nikâh, sıkı güvenük önJemleri altm-
da Amsterdam Borsası binasmda düzenJenen törende,
Amsterdam Belediye Başkanı Job Cohen tarafindan kı-
yüdı. Nikâh töreninin ardından Maxkna, Prenses unvanı-
m aldı. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Güne>- Afrika
Cumuhurrveti'nin eski deviet başkanlarmdan Nekion JVIan-
dela ve çeşith* Avrupa ülkeierinden kraliyet ailelerhle bir-
Ukte toplanı 600 da\ cüinin kabJdıgı nikâh töreninin ardın-
dan dini tören yapıldı. (Fotoğraf: AP)
Keşke gelebilseydin Uğur Ağabey
"Bir gün mezaıiannnzda güDer
açacak ey halkım, unurma bia... / Bir
gün sesimiz hepinizin kulaklarmda
y'ankuanacak ey halkım. unutma
bizi- / Ozgüriüğe adanmış bir top
çiçek gibiyiz şimdi, hep birtikteyiz, ey
halkım unutma bizün, unutma bizL."
çağnsıyla bitinyorsun 1975 yılında
yayımladığın o "Vurukhık ey halkım
unutma bizi_" başlıklı muhteşem
yazını. Kalleş bir saldın sonucu
aramızdan kopartılışından 9 yıl sonra
bile halkın seni unutmadı. 24 Ocak
ve sonrasında Türkiye, AJmanya ve
diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan
halkın çeşitli etkinJiklerle andılar
seni. Bunlardan ikisi de geçen hafta
sonu Brüksel ve Anvers'te
gerçekleşti. Başkent-Brüksel
Atatürkçü Düşünce ve Anvers
Atatürkçü Düşünce Derneklen bu
yıl tam adına yaraşır güzellikle
"Anma Gûnleri" düzenlediler.
Kitaplannın ve Nuri Kurtcebe'nin
çizgileriyle "Vunılduk ey halkım
unutma bizL." yazının sergilendiği
anma günlerinde gazetemiz Avrupa
temsilcisi gazeteci-yazar Gûray Oz,
"Uğur Mumcu'nun kişiliğinde
Kubilay"dan Ahmet Taner Kışlah'ya
aydınlanına mücadelesi ve güncel
gefişmeler'' konulu bir konferans
verdi. Öz, Türkiyemizin küresel
köyde bir liberal çiftlik haline
getirilmesini içine sindirenyyordu.
"Ekonomimiz alaturka,
Kberalizminuz arabesk, sermayemiz
nazh, işadamınıı/ narindir.
Ekonomide serbest, sivasette greko-
romen güresiriz. Ama hep tuş oluruz.
Uçan kuşa borcumuz var, uçmayana
hmcımız.» Devrim yasak, evrim
sakmcan, dönekük yararhdır
azgenşmiş demokrasünizde. 'Güleriz
ağlanacak halimize" derfcr ya;
ağJanacak halimize biraz da gülmek
istedim. Ne yapayım! Şimdrve dek,
kızarak yazdun anlamadılar. Şimdi
gülerek yazrvorum: belki anlaıiar!-"
diyordun Oberal Çiftçilik adlı kıtabın
için. Seni hâlâ anlamadılar. Yine IMF
ile stand-by anlaşmalan üzerine
kurulmuş standy by komedi
ekonomimiz! Sosyalizm tedavülden
kaldınldı. Ruhumuz küreselleştirildi.
Yüreğımiz özelleştirildi. Vicdanımız
borsaya açıldı. İnsanlık karaborsaya
düştü. 1960'lardan 1993'edeğin
yazdın. Silah kaçakçıhğı, terör, irtica,
Kürt sorunu, PKK; çıkarcılık,
vurgımculuk. rüşvet, devletin
olanaklannı kötüye kullanma, mafya,
çeteler, tarikatlar, kara para, siyaset-
ticaret ilişkisi. karanlık iş ve üişldleri
gösteren
BRUKSEL durum. olgu
ve olaylan
irdeledin.
Kitaplaruıdaki
bilgiler
yeterince
ka\Tanıp ciddi
olarak
değerledirilebilirse, başta sen ohnak
üzere adalet ve demokrasi uğruna
öldürülen öteki aydınlar da "faiB
meçhul" olmaktan kurtanlabilir.
Brüksel ve Anvers'teki Atatürkçüler
susmamakla "çağm suçu"na ortakhk
ermeyeceklerini kitaplanna
gösterdikleri yoğun ilgiyle
kanıtladılar. Rabıta'da, ülkenin
dışında ve içinde yuvalanmış Türklük
düşmanı bütün Islamcı örgütleri -
Atatürk'ün devrimci, laik
cumhuriyetini emanet eftiği
gençlerden biri olarak- usta bir
gazetecinin ve her yazdığını belgeye
dayandıran bir bilim adamının dikkat
ve titizliğiyle araştırduı ve çıkanp
ERDfcVÇ
UTKU
ortaya koydun. Türkiye'deki irticanın
arka bahçesi, finans kaynağı A\Tupa
ülkeleri, 11 Eylül'den sonra bile
irticacı örgütlenmelere karşı
yeterince önlem aünadılar.
Küreselleşme, irtica,
demokratikleşme, AB-Türkiye
ilişkilen, solda birleşme, ekonomik
kriz, medyada tekel ve kirlenrne vb.
birçok konuya değindi Güray Öz. AB
dayatmalarınnı ulusal onurumuzu
ayaklar altına aldığıru belırten
yazanmız, Türkiye'nin kendi
iradesiyle demokratildeşmesinin
gerekliliğini vurguladı. Brüksel'de
karamsar bir tablo çizen yazanmız
Amers'te izlediği Anvers ADD TSM
korosunun sanat müziği konserini
400 kişinin tıklım tıklım
doldurduğunu görünce ertesi gün
Anvers'teki anma gününde biraz
daha iyimser ohnaya çahştı. UMUT
operasyonu ve davası sonuçlannın ve
demokratikleşme çabalanrun olumlu
gelişmeler olduğunu ve solun
etkinliğinın artmasının Türkiye" nin
önünü açabileceğini söyledi.
Belçika'da sadece seriatçı ve
kafatasçı örgütler yok. ADD'ler çığ
gibi büyüyor, çağdaş dernekler
kuruluyor. îyimser oünak için birden
fazla gerekçemiz var Uğur Ağabey.
Etrafındaki kirliliğin ayırdında bir
aydındın. Kendinden vazgeçme
pahasına onunla mücadele ettin ve o
kirlilik de seni öldürdü. Keşke aydın
olmanın bedelinin canla ödenmediği,
pml pınl, saydam, demokratik ve tam
bağunsız bir Türkiyemiz olsaydı.
Keşke karanhk güçler tarafindan
katledibneseydin de Brüksel ADD ve
Anvers ADD "Uğur Mumcu Anma
Günleri" düzenlemek yerine, seni
konferans vermek üzere Belçika'ya
çağırsaydı.
Neonazilerin
avukatı eski
solcu
Almanya Içişleri Bakanlığı 1 yıl önce aşın
sağcı parti NPD'nin kapatılması için
Anayasa Mahkemesi'ne baş^'u^muştu.
Ancak bir skandal sonucu mahkeme davayı
durdurdu ve nasyonal sosyalist ideolojiyi
devam ettiren neonazi eğilimli NPD'nin
kapatılmasını şimdilik engelledi. Içişleri
Bakanlığı. dava dosyasuıda taruk diye
gösterdiği kişileri partinin içine sızdırmjş
ve onlara yıllarca "ayhk" da bağlamış. Bu
kişilerin NPD üyesi olarak çeşitli
toplantılarda vermiş olduğu beyanatlar da
partiyi kapatmaya yeterli idı! Örneğin,
bakanlıktan her ay 800 mark aldığmı itiraf
eden WolfgangFrentz'in, "Savaşta
Auschmtz gaz odalan ohnamış olsaydı,
bugünkü Yabudüer için yapılması
gerekirdi'' sözleri! Skandalın, davanm
başlamasma iki hafta kala ortaya çıkması,
akla, "İçişJeri Bakanhğı'nda köstebek mi
var" sorusunu da getirmiyor değil! Davada
NPD'yi Avukat Horst Mahler temsil
edecekti...l936 doğumlu Horst Mahler
yaşamının her anmı radikal yaşamış bir
insan. Kırk yıllık avukat. Mesleğinde admı
ilk kez, altmışlı yıllarda dolandmcılıkla
suçlanan, büyük çapta "yap-sat" ticaretiyle
yüzlerce milyon kazanmışlan başanyla
savunarak duyurmuşhı. Ancak 68
hareketlerinin başlaması ile bu genç
avukatta radikal bir değişiklik görüîür.
Yeni oluşan Kızıl Ordu hareketinin en önde
yürüyen eylemcilerinden biri de
Mahler'dir. 197O'te turuklanır. O artık,
"gfiç kuDanarak de\1et yapısını yıkmak"
isteyen bir teröristtir. Bugünkü Başbakan
Schröder avukathğmı üstlenir. Mahler on
yıl hapis yatar.
STUTTGARTAimanya'run
birleşmesinin
ardından Horst
Mahler'e aşın
sağcılann
toplantılannda
konuşmacı
olarak ~~"™~~~~"~"—
"~""
rastlanmaya başlanır. Eski aşın solcu artık
yeni aşın sağcıdır! Mahler, yabancı
düşanhğının artmaya başladığı günlerde,
2000'de NPD'ye üye olur. Vur-kırcı
neonazilerin 1990'lardaNPD'de
kendilerine yuva bulduklan bilinen bir
gerçek. Yabancı düşmanı ve Yahudi karşıtı
olaylann çoğunun onlann başınm altından
çıktığı da biliniyor. Ancak tek tek parti
üyelerinin kaba kuvvete başvurmalan parti
kapatmak için yeterli bir neden sayılmıyor.
Önemli olan, bu partinin tüzüğü ve
eylemleri ile demokratik düzeni yıkmak
istediğini eksiksiz kanıtlayabilmek. Şimdi
her şey yeni baştan. Belki bu yıl sonuna
doğru dava açılır. Ancak bü>ıik bir
olasılıkla NPD, 22 Eylül seçimlerine
katılabilecek. Horst Mahler gibi "anasnun
gözfi" birinin a\oıkatlığmı yapacağı aşın
sağcı partinin yeni açılacak bir davadan
beraat etmesi de mümkün. Hükümet olayı
yüzüne gözüne bulaştırmış durumda.
Muhalefet günlerdir Içişleri Bakanı
SchiDj
r
'nin geri çekihnesini talep ediyor.
NPD'ye gelince. Onlar skandalın ardından
memnun! Bugüne kadar üye olmaktan
çekinen yabancı düşmam kimi aşın sağcı,
şimdi seçim öncesi bu partinin kapısmı
aşındıracak. Sadece NPD mi güçlenecek,
REP ve DVU gibi diğer aşın sağcılara da
yepyeni ufuklar açılacak.
"NPD'yi yasaJdamakla aşın sağcıhğuı
önüne geçemezsiniz" diyen Gûnter Grass
haksız değil. 6000 üyesi olan bir partiyi
kapatmakla ülkede yabancı düşmanlığının
ve neonazilerin önüne geçileceğini sanmak
saflıktan da öteye bir şey!
Önemli olan, 7.5 milyon yabancının
yaşadığı ve aşın sağcı tohumlann kolay
yeşerdiği Almanya'da toplum bilincini
değiştirebihnek.
AHMET
ARPAD