10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ŞUBAT 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA DÎZt 1 ™a;âzım'ın şiirleri yaşamını yansıtır ama, sadece şairin özel yaşamıyla sınırlanmamıştır. Kişisellikle ulusallığı, tarihi ve evrenselliği birleştirir. Nâzım görüşlerine her zaman sadık kalmıştır. ATİLLA COŞKUN r Sempozyumun son toplantısı, "Nâam Hik- met'in Poetikası" adını taşıyordu. Toplantıyı şair ve "Nâzun Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi Başkan VeküT Prof. Dr. Cevap Çapan yönetti Şair ve çevirmen Erdal Alova, lsrail'den Hava Pinhas Cohen. şair. yazar Özdemir Ince ve Al- manya'dan Dr. MonikaCarbe toplanünın katı- lımcılanydı. Hava Pinhas Cohen, Israilli şair, yazar ve edi- tör. Nâzımın şıırlerini Ibraniceye çevirdi. Dr. Monika Carbe Alman şaır ve yazar. Tûrk- çeden Almancaya çevirdiği yazarlar arasında Nâ- zmn Hikmet, Sait Faik, NedimGürselve AM As- ker Barutbulunu\or. Aynca, Nâzım Hikmet'in Memleketimden fnsan Manzaralankitabını Al- mancaya çevirdi. Nâzım'ın 100. yılı nedeniyle Almanca yayım- lanan bir kitabın editörlüğünü yaptı. Hava Pinhas Cohen bildirisi- nin adını "Akdeniz Tarzı Aşk" olarak belirlemesinin nedenini açıklayarak konuştnasına başla- dı. Konuşmamn başhğı için or- tak bir yön aradığuıı, hem yerel, hem de üniversal bir özellikte ohnasuıı istediğini, bunu da Nâ- zım Hikmet'in şurinde buldu- ğunu belirtti.Cohen konuşma- sında, Nâzım'ın kisa özgeçmi- şine ve özelhkle de algılandığı üzere siyası kimlığine değindi. Nâzım'ın aşk şiırlennın, karşı- laştırdığı öteki ülkelerin aşk şi- irlerine görece mükemmel ol- duğunu, o nedenle de bu konu- ya yöneldiğini söyledi. Konuş- macı, bu açıklamasının hemen ardından, "Buşiirier,hapishane duvarlannı ve bûtün fıziki en- geOeriaşanhasretin derinbir ifa- desidir. Aynı zamanda hemen anlaşılabilen pek çok Akdeniz tara öğeleri detaşır. Buşürier,şa- irinvatanı ile bütünleşmesinden, politik kavgasından ve htanbul kentinintarih\e coğrafyasmdan doğmuştur. Onunla tstanbul, onunlavatanı aynı şe\dir" diyor. Cohen'in bildirisinde Nâzım Hikmet'in şiirlerinden "Kanm- dan Mektup", "Ceviz Ağacı" ve •'Hatunumun Gözleri Eladır" ile "Bnbai" konu ediliyor. Bu şi- irlerin eşi görülmemiş ölçüde yoğun hasret ve aşk duygusu ile yüklü olduğuna dikkat çekili- yor. Nâzım'ın şıirlerindeki hasretin, aşk duygu- su ile özdeşleştiğine. aşka duyulan hasretin en yoğun biçimde dile getirildiğine ve ölümün de ötesindeki umudun yoğunluğuna ve doğa ile iç içeliğine şairane bir yaklaşımla işaret ediliyor. Bu şiirleri ayn başlıklar altında ele alan ko- nuşmacı, şiırlerdeki duygusalhğı çözümleme- ye çahşmaktadır. Bildirinin sonunda vanlan yargı da şöyle dile getirilmektedir. "NâzHn'm şiirleri yaşamını yansıOr ama sadece şairin özel yaşamıyla sınırlanmamıştır. Kişisellikle ulusal- hğutarihiveevreaselliğibirleştirir. Nâzım görüş- lerine her zaman sadık kalmışür. Ve biyografi- » Ue sanaü aynlmaz bir bütün oluşturmuş, çok zor koşullar albnda bile insamn inançlaruıa, ruhsal ve sanatsal dünyasma sahip çıkabileceği- ni kanıtlanıışürr Nâzım Hikmet'in sllrlnde stillzasvon Erdal Alova "Nâznn Hikmet'in Şürinde Sti- Bzasyon" adını veTdiği bildirisinde, Nâzım'm geleneksel şiıri modern formlara nasıl dönüş- türdüğünü, bunu yaparken başvurduğu stilizas- yon tekniği uygulamalan üzerinde örneklerle durdu. Bildiride açıklandığı üzere eskiyi ne iyileş- tirmeli, ne de eskiye ait değerleri büsbütün yad- sımah. Bu yüzden kafiyeyi de halk ve divan şi- irlerinin uyumsal öğelerini de yadsımamak ge- rekir. Türk şiirinde yepyeni bir dünya görüşüyle beliren Nâzım Hikmet'in yepyeni formlar pe- şinde olduğu belirtilerek yenileşmeyi, Batıh formlara öykünerek gerçekleştirme yerine, ge- leneksel Türk şiirinin formlannın modemist bir anlayışla dönüştürülmesi yolunu açtığma işaret ediliyor. Alova, genel olarak Nâzım Hikmet'e üslup- yepyenibir tarzyaratdmıştır. (~) Nâzım Hikmet, bu yapıunda divan şiirinin yanı sıra halk edebi- yatmdan da stiüzasyon yoluyla yararianmıştir.'' Bildirinin sonunda ise Nâzım'm divan şiirin- den ya da halkşünnden "hH ahrken" halkın di- ünde yaşayan ama edebı dile geçmemiş sözcük- lere, deyişlere yeniden can verirken, kimi ölü arkaik sözcüklen edebiyata yeniden sokarak onlara adeta cansuyu vermiş ve bu yolda yal- nız Türk şiirinin değil, Türkçenin de yaşama ala- nını genişletmiş, zenginleştirmiş olduğu \Tirgu- lanmıştır. Bir dönemln tarlhçisl Monika Carbe'nin bildirisi "Memkketim- den tnsan ManzaralanŞairinden/BirDönemin Tarihçisi" adını taşıyordu. Konuşmacı. Nâ- AtatürkçüDüşünceDenıeği(.\DD)Sultanl)evliŞubesiEğitimKonıisyomı, NâzımHikmet'üıamsınaşürvemüzikdinle^dûzenkdi.ApDSuhanbev1i Şubesi Başkanı Ömer Erdoğan, ADD'nin, genç üyelerinin çabası ve katkısıyla Nâzım Hikmet*i anmaktan büyük mutluluk duyduldannı söyledL Erdoğan, Türk dilinin en büyük ozanlanndan Nâzım HikmetMn, şiiriyle olduğu kadar. yaşamı ve mücade- lesiyte de örnek bir sanatçı olduğunu vurguladı. Erdoğan'm ardından. Sinan Duman'ın büyük ozanın yaşamı ve sanaü üzerine venüği bilgilerden sonra 11 genç, Nâzım Hikmet'in şiirlerini okudular. Program, gençlerin gitar ve saz dİnktisivle sona erdL Destanda, aynntısına sadık kalınarak çizilen tiplemelerin hepsi bireysel özelliklerle donatıl- mıştır. Nâzım Hikmet, Memleketimden Insan Manzaralan eserinde her türlü insana söz hak- kı tanımakta, insanlann çevTelerindeki olayla- n, hareket ettikleri iklim şartlannı anlatmakta, ınsanlara ve mekânlara panlhlı renklerle dolu hayat vermektedir. Nâzım Hikmet, Memleke- timden tnsan Manzaralan'yla dünyayı yakala- dı, ileriye doğru sıçratan ve heyecanmdan kur- tulamayan bir ritimle geleceğe dönük olanın yanınaarkaik olanı koydu. Bunlan iç içe geçir- di. Konuşmacı, son çözümlemede eserin. evren- sel bir sanat yapıtı olarak ortaya çıktığı kanısı- na ulaşmaktadır. Çağdaşımız Nâzım HHcmet Toplantının son konuşmacısı Özdemir In- ce'ydi. Özdemir tnce, bildirisine "Çağdaşınuz Nâzım Hikmet" aduu vermişti. Bildiride, Nâ- zım Hikmet'in layıkıyla anlaşılabilmesinin ve sahip olduğu evrensel boyutunun kavTanabibne- sinin, onun şiirini hayahndan, komünistliğinden ve sürgünlüğünden ayıklamaksızın ele almak- la mümkün olacağı belirtiliyor. Özdemir înce, Nâzım Hikmet'in yalnızca yazın- sal olarak değil, siyasal ola- rak da Türkiye'de mıhenk taşı olduğunu belirtiyor ve şu saptamayı yapıyor. "Ba- zianNânm Hikmet fleVah- ya Kemal'i karşılaşürmaya pek merakbduiar. İkisi de Doğu-Batı sentezi yapnuş- lar(mış). Nâzım Hikmet'in herhangibir sentezyapma- dığı bir yana, ister 'sentez', ister "anaBz' ortamında ol- sun, bu ild şairimukayese et- meksondereceyanhşör. Nâ- zım Hikmet biçim ve içerik açısındantam aniamıyiaye- nilikçi ve devrimci bir şair, Yahya Kemal divanın dışı- na çıkınca tam anlamryla bir acemi şair. Yahya Ke- mal geçmişinçağdaş^Nâzmı Hikmet ise çağmın ve gele- ceğininçağdaşL bd şair an- cakböyie mukayese edüebi- Br. (_.)Nâzım Hikmet ^ eni' bir şairdir.çünkü cumhuri- yet gibi tam anlamryla bir kopuşmayı temsiletmekte- dir. 'Cumhuriyet'in şairi- dir. onun ürünüdür. Nâzım Hikmet, şiirinin kimyasını divan ve halk şiirierinden ayırmış ve çağdaş evrensel şüre açıhmştırr Son birkaç söz çu denilemeyeceğini, onun değişik stillere (üs- luplara) başvurdugunun görüldüğunü söylüyor. Yani Nâzım Hikmet, değişik üsluplaştırma yön- temlerini kullanmıştrr. Değişik üsluplaştırma tekniklen ile konuşan özgün bir ses olarak or- taya çıkmaktadır. Nâzım'ın bu tekniklen kullanırken temel çı- kış noktası dize-satır tanımlamalan yaparak. klasık dize anlayışında yarattığı devrimde ya- tar. Stüizasyon tekniği uygulamalannın başa- nh örnekleri arasuıda rubaileri bulunmaktadır. Amaklasik rubai formuna, şekil bakımındanye- ni unsurlar koyarak vezni iyice özgürleştirmiş, hatta kafiye düzenini tümüyle kalduarak yeni bir form yaratmıştır. Şeyh Bedreddin Destanı. Nâzun'ın en başa- nlı stilizasyon ömeğidir. Lirik-dramatik denge- nin büyük bir ustalıkla korundugu bu epik ya- pıt, Nâzım'm modernist tutumunun belki de en yüksek noktasıdır. Alova, bu noktada şu saptamayı yapıyor: "Bu- rada Nâzım kendi stilizasyonuntı da bozar ve ne- redeyse ala>cı bir edayla uvertürünü bitârir. Bu şnrde klasik dr%an şürinin edasv uyumsal öğe- leri, ana temposu ve rengi korunmakla buükte zun'ın temel yapıtlanndan Memleketimden In- san Manzaralan destanının 20. yüz\ıl Türk edebiyannın en önemli eseri olduğunu, yalnız- ca 4O'lı yıllann değil, geleceği de kapsayan bir "zaman manzarasT özelliğinı taşıdığını dile getirdi. Bildiride belirtildiği üzere, Memleketimden tnsan Manzaralan, başlangıçta 60 bin olarak top- lanan satırdan geriye kalan 20bin satır ile oluş- muştur. Eserin adı "1941" olarak düşünülmüş- ken. daha sonra değiştirilmiştir. Böylece, zaman- la suurh ohnaktan da çıkmıştır. Monica Carbe, Nâzım Hikmet'in Memleke- timden tnsan Manzaralan kitabının birçok pa- sajuıda Alman edebiyatının Arno Holz ve Jo- hannes Schlafts' ın tt Papa Hamlet" (1889) ese- ri ile tanıdığı "saniye" üslubunu kullandığını be- lirterek, kitabın kurgusu sırasında Nâzım'ın bir kamera gibi bakışını bir olaydan, bir kişiden öte- kine çevirdiğini ve o anki izlenimlerini kullan- dığını söylemektedir. Güncel olaylann, trenin hızlı geçişinde yakalanan görüntüler dünya po- litikasmda düğümlenmektedir. Yine bu bağ- lamda, Rus şairi Mayakovski'nin biçemi de bu yapıta kaynak oluşturmaktadu-. Sempozyum, Nâzım Hikmet etkinliklerine nıteliksel bir düzey kattı. Nâzım'ı magazinleş- tirme çabalanna anlamh bir yanıt oluşturdu. Son derece başanlı geçen sempozyum, Nâzım çalışmalan için de önemli bir kazanım sağladı. Çok şey öğrendık. Nâzım'a dışandan, yurtdı- şından ya da başka ülkelerdeta insanlann gö- züyle bakışı gördük ve yararlandık! Edındiği- miz bilgiye göre Nâzun Hikmet Kültür ve Sa- nat Vakft'nınveKültürBakanlığımn sempoz- yum konuşmalannı ve bildirilerini kitap olarak yayımlama çalışmalan da sürüyor. Sempozyu- ma sunulan bildiriler ve yapılan konuşmalann yayımlanması, kuşkusuz ki sanat dünyamız, Nâzun dostlan ve Nâzım Hikmet çahşmalan için son derece önemli!.. Böylece, değerli bir baş- \oiru kaynağı kazanıhnış olacak. Bu sempozyum için, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat VakfVnı. KültürBakanı İstemihanTa- lay'ı ve Kültür Bakanhğı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü'nü bu değerli çahşmalan nedeniy- le ne kadar kutlasak azdır!.. BİTTI DUZYAZI ORHAN BtRGtT Bayram Sonrasında... Dort günlük bayram dinlencesi dün akşam bitti. Her yer tatildeydi ama, siyaset kendi düşünce üretimini sürdürdüğü için, bayram sonrasının gündemi, üç gün öncesinden biçimlenmiş oldu. Tatil dönüşünde politikacılar, Kurban Bayramı'nı An- kara'da geçirmiş olan Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz'ın söyleşi ve demeçlerinin olası sonuçlannın nelere ge- be olacağını duşünecekler. Koalisyonun üç ortağının lider düzeyindeki açık- lamaları, AB ile ilgili yol haritasında izlenecek strate- ji üstüne. Görünüşte MHP Genel Başkanı dahil, üç genel başkan da Türkiye'nın AB'ye girmek için im- zaladığı protokole uyulmasından yana. Ama aralannda küçüklü büyüklü nüanslan olduğu giderek öne çıkıyor ve mesela MHP "ölüm cezası" ile "Kürtçe eğitim" üzerinde, öteki iki ortağına göre adamakıllı tepki veriyor. Devlet Bahçeli, bu tepkiyi, özellikle bölücü örgütün silahla savunduğu görüşle- rinin adım adım yasallaştınlması olarak nitelendiriyor ve günün birinde, PKK'nin tezlerinin önemli bir bö- lümünün yasallaşmış olmasına dönük kaygılannı di- le getiriyor. Bu dile getirış strasında belki de ilk kez, özellikle ölüm cezası örneğini ele alarak partisindeki bayram- laşma sırasında söyledikleri ilginçtir. MHP Genel Baş- kanı, yanılmıyorsam ilk kez, "anlaşmazlık listesi uzar- sa, koa/isyonun ona göre şekillenebileceği"n\ söy- lemıştir. MHP Genel Merkezi'nden yapılan bu ayaküstü açıklama. aynı saatlerde DSP Genel Merkezi'ndeki bayramlaşmatöreninin ev sahibine iletilince Başba- kan Ecevit'ın verdiği yanıt, ne tam olarak MHP lide- rinın düşuncelerinetam karşıttır, ne de MesutYılmaz'ın Kürtçe oğrenim konusundaki olabildiğince yumu- şak görüşleri ile paraleldir. Başbakan, öncelikle AB'den gelen tüm önerilerin karşılanması diye bir koşulun olmadığını söyleyerek, bir ölçüde MHP Genel Başkanı'na yaklaşık düşün- celer açıklarken Yılmaz'la bu konuda ayn düşmüş gi- bi görünüyor. öte yandan, ölüm cezasının kaldınlma- sının, halkın büyük çoğunluğu tarafından da istenil- diğini ikincı ortağına hatırlatırken özellikle Kürtçe rad- yo ve televizyon yayınının nıçin karşısında olunma- masını akılcı yöntemler ile savunuyor. Bu alanda, Ku- zey Irak'ta ve Iran'da yapılmakta olan televizyon ya- yınlannı Güneydoğu'daki insanlanmızın uydu anten- ler ile izleyebildığine dikkatleri çekiyor. Ecevit'in sözünu ettiğı televizyon yayınlan, bölücü örgütün dışındaki kurum ve kuruluşiarca yönetiliyor. Ama dünkü "Cumhuriyet"\n Tunceli kaynaklı bir ha- beri, PKK'nin de Kuzey Irak'ta aralannda Türkçenin de bulunduğu dört dilden yayın yapan "GeriNanın Se- si" adını verdiği bir radyoyu çalıştırmaya başladığını ortaya koyuyordu. Kürtçe, Türkçe, Kırmanci ve Soranice konuşma- lar, haberier, müzik dinletilen arasında dağ kadrosu- na da karargâh talimatlannı veren bu radyoyu oluş- turan güçlerin kim olduğunu bilmiyor muyuz? Onlar, belki şu anda bir de televizyon istasyonu için, Batı ülkelerinden Kuzey Irak dağlanna, rvant hanl malze- me ve teknık adam göndermektedirier. Sadece şu dünkü Tunceli kaynaklı haber bile, ya- saklarla sonsuza kadar bir yere ulaşılamayacağını, kendi anadili ile haber, söyleşi ve özellikle müzik dtn- lemek isteyen ama kafasının ıçinde bölücülüğün, te- rörün yer etmediği Türk vatandaşlannı bir eşkrya ör- gütünün dolaylı propagandası ile karşı karşıya bırak- mamak gerektiğini ortaya koymuş olmalıdır. Dillerin attındakini çıkartmak... Genel başkanların bayram söyleşileri sırasında, asıl önemli olan, Sayın Bahçeli'nin "anlaşmazlık lis- tesi uzarsa koalisyonun ona göre şekillenebileceğr yolundaki üstü kapalı ya da yeterince açık tehdidi- nin DSP'nın Sayın Genel Başkanı'nca görülmüş ol- masıdır. Ecevit, Hürriyet Ankara temsilcisi Sedat Ergin ile yaptığı söyleşide, hem "Ben erken seçime kes/n/ıfc- te taraftar değilim ama, yolun yanstna geldik" diyor hem de DSP Genel Merkezi'nde, zamanında yapı- lacak seçimler için hazııiık çalışmalannın başladığı- nı açıklama gereğini duyuyor. Sayın Ecevit'in benzer bir açıklamasının önceki hafta içinde Akşam gazetesınin Ankara temsilcisi Ergun Babahan ile gerçekleşen soyleşisinde de bu- lunduğunu gözden kaçırmayanlar için, bizim çok bil- miş geçinen kimi kamuoyu araştıımacılarının, anket bilançolannda adamakıllı aşağılara itmeyi bir marifet saydıklan DSP'nin zamanından önce karşılaşılacak bir seçim için rakiplerine meydan okumakta olduğu kolaylıkla görülmektedir. Sadece o kadar mı? O söyleşide DSP Genel Baş- kanı, partisınde yeni bir yapıianma hazıriıklanndan da söz ediyordu. Onun ve Genel Başkan Yardımcısfnın söylediklerinin satır aralannı okumaya alışmış gözler için, aynı günlerde Bayan Ecevit'in de de bir grup gazeteci ile gerçekleştirdiği bildirilen söyleşideyeralan- larla birlikte ortaya çıkan tablo, gerçekten önemlidir. Hele hele muhalefet partilerimizin ve siyasete tek- rar soyunmaktan ikide bir söz edip bir türlü ayakla- nnı suya sokmaya cesaret edemeyenterin, çözüm adı- na bugüne değin akıllarda kalan tek bir kelime bile üretmediklerini düşündükçe. Faks:0212-677 07 62 [email protected] enterj .net ENTERNET /MEHMETSUCU mehmet(5 cumhuriyet.com.tr MF.HMFT stcv) BSA pek çok inter- net ve bilgisayar kulla- nıcısına oldukça anti- patik gelen bff isim. Microsoft'tan Arena'ya, ETA'dan Mikro'ya uzanan 21 yazılım şir- ketinin haktannı korumayı amaçbyan BSA korsan yazılıma karşı verdiği mücadele- yi üç ana başlıkta topluyor 1. Yazılım telif haklan konusunda top- lumsal bilinç oluşturmak 2. Yazılım telif haklannı korumak 3. Dünya standartlannda telif hakları- nın oluşmasına katkıda bulunmak. Bir bilgisayar programı yazmanın zor- luğu hertıalde herkes tarafından kolayca anlaşılabilir. Hele ki bu uğraşın kimi kez yıllar boyu sürdüğünü göz önüne aldığı- nızda harcanan emeğin ne kadar çoık ol- duğunu kavrayabilirsiniz. BSA Genel Koordinatörü Erol Özkür geçen hafta yaptığımız konuşmada Tür- kiye'de de bilgisayar yazılımı pazannın Israil, Hindistan ve Irlandaörneklerinde ol- Kopya Yazılım ve BSA duğu gibi gelişmesinin önündeki tek en- gelin kopya yazılımlar olduğunu söyledi. Özkür Israil'in telif haklanna verdiği öne- mi anlatırken bu ülkenin programcılan- nın yarattığı ICQ programının 400 milyon Dolar'a AOL'e satıldığını belirtti. Irlan- da'nın devletoterakyazılım ve bifişim sek- törünü desteklediğini belirten özkür, Tür- kiye'de ise durumun içleracısı olduğunu vurguladı. Sokaklarda işporta tezgahla- nnda korsan yazılımlann cirit attığı Türki- ye'de lisanssız yazılım oranının %64'ler civarında olduğunu belirten Erol özkur, "Bilgisayar mühendislerimiz bu nedenle program üretmiyor. Kopya program ora- nı düşerse biz de bu üç ülke gibi bilişim sektörûnde söz sahibi olabiliriz. Yazılım sektörü Türkiye'nin yeni atılımları için anahtar olabilir* yorumunu yaptı. Güzel bir işyapmadıklannı dasözlerine ekleyen Erol özkür, BSA'nın kullanıcıyasempatik görünmediğini bildıklerini söyledi. BSA Türkiye son zamantara özellikle tn- ternet cafelere yönelik faaliyetlerini de yoğunlaştınyor. Internet Cafe'lerde kop- ya yazılım kullanma oranın yüksek oldu- ğunu belirten Erol özkür "6u oranlan hız- la aşağı çekmekzorundayız. Cafelerhız- layaygınlaşırken bugüne kadar cafelerin nitelikleri gözönünde tutularak hazırtan- m/ş özel bir yasal düzenleme olmaması sıkıntılara neden oluyordu. Bu sıkıntılan gidermek için hükümet bir yasa tasansı hazıriayan TBMM Genel Kurulu'na sun- du. Gerçi Fikir ve Sanat Eserleh Kanunu hertürlü kopya yazılım kullanımınıyasak- lıyor. Ancak söz konusu tasannın yasa- laşmasıyla ilk kez cafelere özel bir yasal düzenleme yapılmış ve yazılım çifte ko- ruma altına alınmış olacak" dedi. BSA bilgisayar kullanıcılarının pek sev- diğı bir isim değil. Ancak yıllar süren ça- lışmalar sonucunda üretilen programı ve onu yazan programcının haklannı koru- maya çalışan bu organizasyonun katılım- cıları çoğaldıkça Türkiye'de de yazılım alanındaki telif haklannın korunması yay- gınlaşacağa benziyor. Yazılım lisansı, telif hak- kı sahibinin (yazılım üreti- cısınin) haklannı koruyan bir belgedir. Her bir yazılım için lisans almak şarttır; bu üreticinin telif hakkını çığnemediğiniz, emeğinin karşıhğını ver- diğinizi gösterir. Telif hakkı sahibinin haklan yasalarla da korunur. Telif hakkı yasaları, insanların izin al- maksızın yazılım kopyalayamayacağı- Yazılım Lisansı Nedir? nı açıkça beyan eder. Hiç kımse telif hakkı sahibinin ızni olmadan, emeğinı kopyalayıp dağıtamaz ve kullanamaz. Eğer, izinsiz olarak bir bilgisayar prog- ramını kopyalar veya yasal olmayan bir kopyasını bir başkasınatedarik ederse- niz, kanunlan çiğnemiş sayılırsınız. • Telif hakkı sahibinin iz- nı olmaksızın, • Biryazılım programının kopyalannı yapamazsınız • Bilgisayannız veya yerel ağınız için kopyalar üreteezsiniz • Interneften kopya program indire- mezsiniz Bu kurallan çiğnediğiniztakdirde, ağır cezai yaptınmlarla karşılaşabilirsiniz. Kullanıcı Kopyalaması Birkaç adet lisanslı yazılım yüklü bilgisayar satın alınıp bu bilgisa- yaıiardaki lisanslı yazıhmlann diğer bil- gisayarlarayüklenmesi; CDyadaprog- ramlann sahip ollnan lisanslardan faz- la sayıda çoğaltılması ve el değiştir- mesi. Eş Anlı Kullanım Tek bir bilgisayar için kullanılma- sı gereken biryazılımın birden fazla bilgisayarda, yeterli sayıda lisans te- min edilmeden paylaştırılarak kul- lardan ticaretinin yapılmaa. Teüt Haklan Nasıl hlal Ediliyor? Internet Yoluyla Kopyalamalanılması. Sabit Disk Yüklemesi Bilgisayann, sabit disklerine kop- ya yazılım yüklenmiş şekilde satıl- ması. Burada hem satıcı hem de kullanıcı eşit derecede sorumludur. Sahtecilik Orjinal ürünü kopya üründen ayı- ran hologram, paket, logo gibi belir- gin özelliklerintaklrt editerekillegal yol- Websayfası araadğıyla, yazfcnn isans- se olarak bilgisayartara yüklenmesi. BBS (Bütten Panotanndan Yükteme) Fikrihaklaratabi yazılımlam, brelekt- ronik bülten panosundan yüklenmesi. Yazılım Kiralama Kopya yazılımlann, lisans sözleş- meterine aykın olarakkullarnlmak üzere kiralanması.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle