12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-2 ŞUBAT 2002 SALI + CUMHURİYET SAYFA HABERLER Upas'tan riyaret • tstanbul Haber Servisi - Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı U'ftık Uras, DlSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'yi ziyaret etti. Şişli'de bulunan DlSK Genel Vferkezi'nde gerçekleşen ziyarette, Uras. ÖDP'nin başlattığı "Herkese Iş, îşsizlere Iş Güvencesi" kampanyastna destek istedi. DYP'de kongre süreci başladı • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - DYP Genel Idare Kurulu (GlK) toplantısında, 7. Olağan Kongre sürecinin 15 Mart 2002 tarihinden itibaren başlatılması kararlaştınldı. Toplantıda, belde, ilçe ve il kongrelerinin eylül ayına kadar bitirilmesi. 23 Kasım 2002 tarihinde büyük kongrenin yapılması ilke olarak benimsendi. Yenen tazminat kazandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TRT Genel Müdürü Yücel Yener, Çivı Yazılan Basım ve Yayınevi'nce çıkanlan kitapta, kişilik haklanna hakaret edildiği gerekçesiyle 10 milyar lira manevi tazminat kazandı. Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi, kitabı yazan Ahmet Ziya Erçakır ve Çivi Yazılan Basım ve Yayınevi'nin, iddıalannın eleşrin suıınnı aştığına, davacı Yener'in kişilik haklanna saldın niteliği taşıdığına karar verdi. Yüzrie 25 kadın kotası • tstanbul Haber Servisi - Marmara ve Bogazları Belediyeler Birliği Kadın Komisyonu, yerel yönetimlerde kadın yönetici bulundurulması hakkındaki kanun için, bugün Içişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen ve TBMM Içişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Pak'la görûşecek. Kadın Komisyonu, yüzde 25 kadın yönetici bulımdurma zorunluluğunun Yerel Yöcetimler Yasası'nda buluıması taleplerini Yücelen ve Pak'a iletecek. Matsuura geiyop • ANKARA (Cunhuriyet Bürosu) - Birbşmiş Milletler Eğitım, Bilim ve Kühir Örgütü (UT.ESCO) Genel Seketeri Koichiro MaBuura, 13-15 Şubat tariUeri arasında Dışşleri Bakanı Ismail Cen'in daveti üzerine Anbra'ya resmi ziyaxtte bulunacak. Dışsleri BaJanlığı'ndan yapılan açılcamada, 6 yıllığına UNESCO Genel SeİKterliği'ne seçilen Matuııra'nm, bu sıfaıyla Türkiye'yi ilk kez riyaret edeceği bıl<lnldi. Yımaz,Türkiye'nin 2004 yılında AB'ye üye olmasmın mümkün olmadığını söyledi AB'de aynmcılar varîstanbul Haber Servisi - Dev- let Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Mesut Ydmaz. Tür- kiye'nin 2004 yıhnda Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmasının mümkün olmadığını belirte- rek, "Biam için rasvonel he- def AB'nin 2007 >ita için ön- gördüğü Romanya ve Bulga- ristan ile katümaktır" dedi. Türkiye'deki Isviçre Tica- ret Odası Derneği'nce Yapı Kredi Plaza'da düzenlenen "Türkive'ııin AB'deki Yer" • Yapı Kredi Plaza'da düzenlenen 'Türkiye'nin AB'deki Yeri' konulu toplantıda konuşan Mesut Yılmaz, "Bizim için rasyonel hedef AB'nin 2007 yılı için öngördüğü Romanya ve Bulgaristan ile katılmaktır" dedi. konulu toplantıda konuşan Yılmaz, "Nonnal şartlarda AB'nin gözünde 2010 yıhna kadar üveliği öngörülmeyen birülkeyiz. Ancak AB'nin ken- di takvimini zoriamayı, 20I0'u öne çıkarmayı hedefliyoruz. Bu sene siyasi kriterieri yeri- ne getirip, önünüzdeki sene başuıda müzakerelere başia- yabflirsek, 2007'de Bulgaris- tan ve Romanya ile birtikte ikinci genislemeye Türkiye'yi dekatabiliriz. İkinci genişjeme rialgagnı yakalayamfl7sak, tam ü\ eBk 2010'dan sonra beürsiz bir tarihe sarkar" dıye konuş- tu. AB'deki kimi çevTelerin, kapalıkapılarardında yaptık- lan toplantılarda Türkiye'nin dini özelliklen nedeniyle AB'den uzak olduğunu dile getirdikJerini, kamuoyuna açık toplantılarda ise Türkiye'nin tam üveliği önündeki engelin ekonomisi olduğunu belirt- tiklerini vurgulayan Yılmaz, Rapor TBMM'de 'Vurgun'da koalisyon gölgesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bayındırlık Ba- kanlığı'ndaki "Vurgun" dosyasını soruşturan Mec- lis Komisyonu, MHP'li es- ki bakan Koray Aydm hak- kında delil bulunamadığı için "YüceDKan'agönde- rilmesine gerek obnadığı- na" ilişkin raporunu TBMM'ye sundu. Komis- yonun DSP'li başkanı tb- rahim Yavuz Bfldik. Yüce Divan'la ilgili asıl karann genel kuruldaki oylamaya bağlı olduğuna dikkat çe- kerken "Bizişinmutfağın- da çahşbk,bunun servisini genel kurul vapacak" dedi. Oylamanın gizli olması ne- deniyle koalisyon ortakla- nnı uyaran MHP'li yöne- ticiler ise "Koray Aydm'a verflecek güvensizlik oyta- n MHP'ye güvensizlik an- lamına gefir" dedi. MHP, parlamento tatile girmeden raporun bu haf- ta oylanarak Aydın'ın "ak- lanmasında" ısrar edivor. ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART [email protected] Türkiye'nin AB'ye hem çağ- daş değerler sistemine uyum sağlayarak, hem de ulusal kim- liğini koruyarak girmeyi arzu- ladığını anlatan Yılmaz, Kıb- ns sorununun çözümü için de Türkiye'nin her türlü katkıyı sağladığını belirtti. "Ama bu hiçbirzaman Türkiye'nin AB üyetigj uğruna Kıbnsta Rum Kesinıi'ni kabul etinesi anla- mına gehnez'' diyen Yılmaz, AB 'ye tam üyelik yolunda en önemli engellerden birini Kıb- ns sorununun oluşturdu- ğunun bir sır olmadığını, AB'nin, sorunun çözül- memesi dunımunda bile, bunun Kıbns Rum Kesi- mi'nin AB'ye üyeliğine engel oluşrurmadığı yö- nünde düzenleme yaptı- ğını anımsattı. Yılmaz, u Rumtarafinm,ABüye- liğini, çantada keklik gö- ren, sorunun çözümünü deAB üyesi oJduktan son- raya erteleyen davranış içindeolduğu konusunda üye ülkeleri uyanyoruz'' diye konuşarak, sorunun çözümünün sadece Tür- kiye'nin çabasıyla müm- kün olamayacağını, Rum tarafinın da, aynı şekilde yapıcı bir tutum içinde olmasmın şart olduğunu ifade etti. Mesut Yılmaz, u Zan- nediyorum ki AB de za- man içinde Rum tarafi- na gerekü baskryı yapa- cak, ya da Kıbns soru- nunda bir çözüm sağla- namaması halinde, bu di- yaioğun devam etmesi, fakat somut bir çözüme ulaşmaması dunımunda Kıbns'ın AB üyeliğini beffi bir sure erteleyecek, ya da şarta bağlayacak- ür. Sorunun çözümüne AB'nin yapacağı en oiumlu katkı bu şekilde olacakür" dedi. NfÜ ÖĞRETİM ÜYESÎ DOÇ. DR. FUAT ERCAN: Emperyalizın dışandan değil içeriden de doğar tstanbul Haber Servisi - Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fuat Ercan. Türkiye ve Arjantin'in ekonomi sorununun, sosyokültürel koşullara bağlı olarak ortaya çıktığı- nı belirterek, "Emperyalizm, sadece dışandan değil, içeriden de doğar. IMF ve Dünya Bankası önemli aktörlerdir ama başrol oyuncusu değildir- ler" dedi. Divriği Kültür Derneği Gençlik Kolu'nun önceki akşam dernek merkezinde düzenlediği "Arjantin ör- neği ve Türkiye'nin top- lumsal, ekonomik duru- mu" konulu panelde konu- • Ercan, Türkiye'yi Arjantin'le karşılaştırmanın, elma ile armutu karşılaştırmak gibi oldu|unu söyledi. ilişkilendırirken bu ülkeler arasında- ki farkJann göz ardı edilmemesı ge- rektiğini kaydeden Ercan, "Em- pervalizm, sadece dışandan değil, içeriden de doğar. IMF ve Dünya Bankası önemli aktörlerdir. Ama başrol oyuncusu değfldirJer. Asd oyun- cu kapitalizm sisteminin kendisidir ve kapitalizm sadece ülkede beÛi bir ke- simin yararuu güder ve o kesim tarafindan yönlen- dirilir. Bu yüzden asıl ka- phahstler ülkeiçindeki ka- pitali yönlendirenlerdir" dedi. Uluslararası ilişkileruz- manı, ekonomist Gaye Yıl- şan Doç. Dr. Fuat Ercan, ekonomik açıdan Türkiye'yi Arjantin'le karşı- laştırmanın, elma ile armutu karşı- laştırmak gibi olduğunu söyledi. Ar- jantin ve Türkiye de yaşanan durumu maz, "IMF veABD kapitalizmin bi- rer kalesidir, fakat onlar ohnadan da sistem gerçekleşir. Amaç sadece bu kalelt rin yok edilmesi değil, siste- min kendisidir" diye konuştu. Tı BAYRAM MERAUDEN HÜKÜMETE ELEŞTtRÎ Türk-Iş siyasete katılmuıı etkiıı yoflanru arıyor ANK\RA(OımhuriyetBürosu)-Türk- Iş, siyasete "etkin'' katılmanın yolla- nnı araştınyor. Hükümetin, geminin dümenini IVIF'ye teslim ettiğini voır- gulayan Türk-lş Genel Başkanı Bay- ram Meral, siyasette mutlak surette olacaklannı söyledi. "Parti kurmak kolay değilama sivasetin dı- şmda kalmak da kolay de- ğfl" diyen Meral, isim ver- meden ANAP'ı da eleştirdi. Meral, "Daha önce, başımı sert bir kayaya çarpüm di- ye bize gelenler, bu sözleri- ni unutmuş görünüyor" di- ye konuştu. Türk-Iş Başkanlar Kuru- lu, son gelişmeleri ve Türk- • Başkanlar Kurulu toplantısında konuşan Meral mutlak surette siyasette olacaklannı söyledi. nu vurguladı. Perişan olmayan tek ke- sımin yerli ve uluslararası tekellerle onlann savunucusu durumundaki IMF olduğunu belirten Türk-Iş Genel Baş- kanı Bayram Meral, "Bugemiböyleyü- riunez. Yeter artik" dedi. Halkın hak etmediği zorluklarla karşı karşıya ge- tirildiğini vurgulayan Türk- lş Genel Baskanı Bayram Meral, sorunlara çözüm ge- liştirmek için bölge toplan- tılanna başlanacağını anım- sattı. Toplantı sonrası yapılan açıklamada. Türk- Iş'in, IMF politikalanna karşı- lık, "Arbk yeter bu ülke bizim'' adı alünda bir kam- Iş'in siyasete girme girişimJerini değer- lendirmek için dün Ankara'da bir ara- ya geldi. Toplantının açılış konuşma- sını yapan Bayram Meral, ülkeyi se- ven herkesin perişan durumda olduğu- panya başlattığı belirtildi. AçıkJama- da, İcampanya çerçevesinde, İstanbul, îzmır, Bursa, Adana, Erzurum ve Van'da bölgesel toplantılar düzenle- neceği belirtildi. IRMIKIAYDIN ENGİN [email protected] Anımsayacaksınız. Başba- kan Ecevit ABD gezisinden döndü; ayağının tozu ile otur- du; Saddam Hüseyin e bir mektup yazdı. Gerçi mektu- bun yazılması, yollanması sı- rasında da bir dizi "komik ay- rıntı" yaşandı ama bu yazıda aynntılarfauğraşmayalım. Işin özü ciddi. Hatta pek ciddi. Ecevit, Saddam Hüseyin'e yeni hiçbir şey söylemedi. Da- ha ABD'ye gitmeden de TV kamerelarının önünde defalar- ca yınelediği cümleleri biraz daha diplomatik bir üsluba döktü o kadar. Mektubun özü, özeti, "Ül- keniziBirieşmiş Milletlerdenet- çilerine açın. Yoksa ABD sizi fena yapacak"tan ibaretti. Saddam'ın yanıtı gecikme- di ve sankı ağabey sözü din- lemeyen bıçkın komşunun dik- lenmesi olarak algılandı (yani sunuldu). Gerçi Saddam, "Ben sizin kapılannızı ardına kadarIMF'ye açmanızı eleşîiriyormuyum?'' demedi ama, Ecevit'in mek- tubunu hıç de umursamadıgı- nı, üstelik haklı da bulmadığı- nı kuşku götürmez biraçıklık- Ecevit Mektubu Kime Yazdı? la vurguladı. Saddam bundan böyle ne yapar eder bilemeyiz. Kapıla- rını BM gözlemcilerine bir kez daha açar, kitle imha silahlan üretmediğini kanıtlamakyolu- na gider, CIA'nın bile itiraf et- mek zorunda kaldığı bir gerçe- ği, "Kuveyt'in işgalinden bu yana hiçbir terör eylemine ka- nşmadığı ve terörçetesini des- teklemediği"ne ilişkin CIA ra- porunu dünya kamuoyunun burnuna uzatır mı, bilemeyiz. Ama sadece bir mektup ya- zarak, ABD'nin Irak'a askeri bir saldın düzenlemesini ve böylece Ortadoğu'yu allak bul- lak edecek olası bir savaşı ön- lemenin, bugünkü koşullarda mümkün olmadığını bilebiliriz. O zaman şu soru kaçınılmaz oluyor: "Ecevit, bir işe yaramaya- cağını bile bile, yanıtının ne olacağını da kestire kestire böyle bir mektubu niye yazdı ve daha da önemlisi kime yaz- dı?" Niye yazdığı ile kime yazdı- ğı sorulan aslındaaynı yanıtta gizli. Kanımca Ecevit, Saddam'a değil bize mektup yazdı. Bize, bu ülkenin yurttaşlanna.. ABD'nin kaçınılmazlaşmış, sadece günü, saati bilinme- yen "Irak operasyonu"nu ür- kerek bekleyen, Türkiye'nin, ABD'nin safında, Ortadoğu'da Arap halklanna ölüm yağdıra- cak birsavaşın göbeğine düş- mesinden korkan bizlere... Uluslararası terorizme yeni birtanım getiren ve "ABDyö- netimine karşı olan teröristtir'' kepazeliğine kadar yürüyen Başkan Bush ve şahinlen, "şer üçgeni" diye tanımladıklan Ku- zey Kore, Iran ve Irak'ı hedef tahtasının göbeğine oturttu. İlk vuruşun Irakayönelece- ği de artık herkesin bıldiği bir askeri sır. Irak'a askeri bir harekât dü- zenlemenin önkoşulu ise In- cirlik Üssü'nün operasyon mer- kezlerinden biri olması. Ama bu yetmez. Hava saldınlan ile as- keri direncı "yumuşatılmış" Irak ordusunu tepelemek için kara harekâtı bırliklerı gerekı- yor. Körfez Emirlikleri gıbı ABD'nin mutlak uyduları iste- seler bile böylesi bir operasyo- nun üstesinden gelebilecek kara bırliklerine sahip değiller. Üstelik "Arap'ın Arap'ı, kar- deşin kardeşi vurması" gibi bir faturayı taşıyamazlar. ABD için en doğaJ aday Tür- kiye. Türkiye Genelkurmayı'nın bu konuda -medyaya yansıyan- çekinceleri, endişeleri sonucu ne kadar etkileyecek? Yani Türkiye. Irak'a kuzeyin- den girip Saddam 'ı tepetak- lak edecek bir kara harekâtın- da ağırlıklı bir rol oynamayı ka- bul edecek mi? ••* Sizce kabul etmeyebilir mi? Bu soruya "Tabii etmeyebi- lir ve etmemeli" yanıtı veren- lerdenseniz ikinci bir soruyu da yanıtlamanız gerekıyor: - IMF durup dururken bize neden 16.5 milyardolartoka- ladı. Arjantin'in mali çöküşü- nü umursamazgözlehe izledi- ği halde, Türkiye cesaret edip isteyemediği, daha önce sö- zü vehlen 6 milyar dolaıia ye- tinmeye çalıştığı halde, IMF bu cömertliği niye gösterdi? "Afganistan için...'' dendiy- di. Hatta ben de öyle sanıp bir- kaç Tırmık'ta ince ağır ahkâm bile kestiydim. Ama görüp ya- şadık ki Afganistan için bizden sembolik bir askeri birlik dışın- da katkı filan istenmedi. Cyleyse bayram değil sey- ran değilken Bush eniştemi- zin bızi öpmesinin bir nedeni olsa gerek. ••• Şimdi Ecevit'in mektubuna dönelim. Sakın o mektubu önümüz- deki günlerde Irak cehenne- mine Türkiye'yi boylu boyun- ca sokarken, "Eee, n'apalım mektup yazıp uyardım ama beni dinlemedi. Ben de çare- siz..." diye baslayan bir berbat mazeret üretmek üzere bize yazmış olmasın? Dilerseniz kötü ruhlu, öküzün altında buzağı arayan bir ga- zetecinin fesatlığı deyin geçin. Ama ya ben haklı çıkarsam!.. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Sabahın Sesi Sabahın ilk ışıkları Istinye sırtlanndan Bogaz'ın mavi sulanna vururken bir kentin çığlık çığlığa olan kalabalığı içinde kayboluyordum... Pencereden dışanya baktım!.. Sabahın sesı erguvanlann üzerine çiğ tanesi gi- bi düşerken kör gecelerde asılı kalan zırtılı yü- reklerimiz nice tutkuları bir yeıiere saklamıştı... Zaman toplumu yok etmiş, denizlersanki insan- ları tek tek yutmuştu!.. Yaşamın içindeki öykücükleri aramaya başladım gazetelerin sayfalarında... Kurşunı bir gökyüzünün altında dolaşırken kimi kaçışlan, aynlıklan, ölümleri düşündüm... Siyaset bezirgânlarının, softalann kol gezdiği bir evrende saydam gövdesini açan gün, insan ya- şamının tarihle hesaplaşmasını unuttunmuştu biz- lere... Yine aynı soru akhma gelmişti: "Yaşam nedir sizce ?'' Türk Ünıversiteli Kadınlar Derneği, kadın tutuk- lu ve hükümlülere bu soruyu sormuştu Antalya Ce- zaevi'nde... Kadın tutuklu ve hükümlüler demır parmakJık- lar arkasında yaşamı kucaklamak için tek şey ıs- tiyoriardı: "Kadın berberi!" Kadınlar cezaevinde olsalar bile aynaya bak- tıklannda kendilerini güzel ve bakımlı görmek zo- runluğundaydılar... Içimden bir imbat esintisi geçmişti!.. Kendı kendime sordum bu kez: "Acaba aynı soru erkek tutuklu ve hükümlüle- re sorulursa nasıl yanıt alınırdı?" • • • Yaşamın içindeki o küçük öyküler unutulmuş kent- lere taşıyor beni... Bazen çok öfkeleniyorum, yüreğim azgın bir deniz gibi kabanyor!.. Iğdır'ın Karakoyunlu ılçesinin Bulakbaşı köyün- de işlenen cinayeti öğrenince, içimdeki hüzün çi- çekleri büyümeye başlıyor!.. Baldızıyta ilışkiye gtren beş çocuk babası Hü- seyin Toktaş vahşıce öldürülmüş!.. Hüseyin'in önce boynu kırılmış; elleri, bacakla- n kesılmiş!.. Sonra daAğrı Dağı eteklerine gömül- müş!.. Hüseyin'in 24 yaşındaki baldızı Songül Yılmaz ise intihar etmiş!.. Bir yasak aşkın öyküsü, yaşamın alacakaran- lığında Ağn Dağı eteklerinde son bulmuş... Songül'ü ve Hüseyin'ı düşündüm!.. Bir kin ve öfke selinde iki insanın acısı yüreğimi derinden vurdu... Sonra tutuklu ve hükümlü kadınlar aklıma gel- di... Aşkı ve ihanetı!.. Kaçışı, terkedilişi, ölümü!.. Hepsi birfilm şeridi gibi geçti gözlerimin önün- den... Sahi tüm kadınlar her sabah neden aynaya ba- karlar? Zamanın sapağında savaş tannlan, acımasızlı- ğın kan gölünde hesaplar yaparken aşkın gü- cünü niçin kabul etmezler? Sabahın ilk ışıklan Istinye sırtlannda Bogaz'ın ma- vi sulanna vururken yalnızlığın duvara mıhlanmış adı çınlıyor kulaklarımda... Ağn Dağı eteklerinden Fırat kıyılanna iniyorum... Birecik ilçesinde Mehmet Sait Özaltın ile Na- hide Kaçıran da yasak aşkın kurbanı olmuşlarL Aşkın yasağı oluyor mu? Oluyor ışte!.. Sait de evli, Nahide de... Ikisinin de çocuklan var!.. Sevecenlığin tıtrek kumaşı üzerinde "aşk" de- dikleri için öldürüluyorlar ve hep öldürülecekler... • • • Yaşamın içindeki küçük öykücukler benim ül- kemde mutsuzluğun, acının, ihanetin, terkedili- şin, ölümün hep ilk harfi oluyor... Bu mevsım Ağn Oağı etekleri karla kaplıdır, Birecik ince bir sisle örtülüdür... Zamanın saatleri durmuştur oralarda.. ama öf- ke, kin ve nefret dinmemiştir!.. Eller ve gözler rüzgârda unutulmuş, gecenın izinde kaybolmuştur!.. Tıpkı aşkın kaybolduğu gibi!.. Çünkü ne ölümsüz güneş vardır oralarda ne de sevginin dört mevsim yaşadığı renkler!.. Acıdır zamanın adı, hüzündür yaşamın rengi!.. Hep öyle kalacaktır!.. Yaşamın içindeki öykücukler hep oralarda an- latılacak ve yazılacaktır!.. hikmet.cetinkaya(g cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 Hikmet ÇETİNKAYA İPTİCANIN KARA YÜZÜ G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 FakS: 512 11 72
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle