Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12ŞUBAT2002SALI
12 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DlKMEN GÜRÜN
Schweyk n. Dünya Savaşı'ndaIII. dünya savaşının sınırlannda dolaşıyo-
ruz. Elimizde küçük bir kara kutu, karşımız-
da ekran, bir kanaldan ötekine atlayarak Ja-
mes Bond maceralanna parmak ısırtacak
terör olaylannı ya da bir ülkenin bir başka
ülkeyi hallaç pamuğu gibi atışını sanki bir
dizi film seyreder gibi seyrediyoruz. Dün-
den bugüne temelde degışen bir şey yok. Aç-
lık, sefalet, acımasızlık, cehalet, sömürü,
şiddet ve ölüm. Farklı olan yöntemler. île-
tişim çağında, küreselleşme sürecinde baş
döndürücü bır hızla tırmanan yayılımcı po-
litikalann uzantılan yaşadıklanmız.
tstanbul Şehir Tiyatrosu'nda Yücel Er-
ten'in çevirdiği ve sahneye koyduğu, Ber-
tolt Brecht'in "Schweyk D. Dûnya Sava-
şı'nda" adlı oyımunu izlerken geçti akJım-
dan bu düşünceler. Hitkr faşizminin Al-
manlan birleştirmek, Yahudileri yok etmek,
BolşevikJenn kökünü kazımak ve sonuçta
dünyayı fethetmek için güttügü ırkçı poli-
tikanın uzantılan *Schweyk"ta yaşananlar.
1942'de Ribbentrop "Rusya'nın buzu Hit-
ler'in zekâsı karşısmda eridi'' diyecek, ama
görkemli Alman ordusu Stalingrad önlerin-
de yenilgıye ilk adımı atacaktı. Oyunun il-
ginç yanlarından biri Brecht'in bu yenilgi-
yi önceden görmesıdir.
Sokaktaki adam
Schvveyk'ın Prag'da başlayan macerası,
bir direniş simgesi haline gelmiş olan Ku-
pa Meyhanesi 'nden Gestapo karargâhına,
Gönüllü Işçi Merkezi'nden askeri hapishane-
ye ve Stalingrad önlerine kadar uzanır. Obur
fotoğrafçı Balloun, güçlü ve duyarlı meyha-
neci Bayan Kopecka, kaba SS subayı Bullin-
ger (Can Başak), Gestapo casusu Brettschne-
ider (Bahtiyar Engin), kasabın oğlu Prohaska
(Naci Taşdoğan), Anna'dan (Berrin Akdeniz)
Kati'ye (Işıl Zeynep Kanudp) pek çok "Ku-
pa" müdavimi onun uçsuz bucaksız Rus step-
lerine kadar uzanan yaşamının olumlu ve
olumsuz parçalandır. Dengeli bir ekip oyun-
culuğuyla bütünün parçalannı oluşturan bu
kişiler savaşın korkunçluğunu vurgularlar...
Schvveyk'ın yaşamı ironik bir biçimde Hit-
ler"in "sokaktaki adam" söyleviyle örtüşür.
Oyunun sonunda, sokaktaki adam Schweyk ve
Hitler Stalingrad önJerinde karşılaşır. tkisi de
yollannı kaybetmiştir ama Schvveyk hangi yö-
ne gideceğini bilir. Aslında, onun saflık ardı-
na gizlenmiş bilinçli tavn oyun boyunca göz-
den kaçmaz. Galileo, Azdak, Matti gibi
Schvveyk'ın da bir Brecht portresi olduğu söy-
lenir. Yiicel Erten'in genç adamı fizik olarak
da yazarla örtüştürmesi dikkat çekicidir.
Schweyk, sanki her söyleneni hiç direnmeden,
karşı çıkmadan kabullenir görünerek savaşın,
ırkçılığın saçmalığıru vurgular. "Raporhı de-
Dünya SavaşTnın sınırlannda dolaşugnıuz oyun, Yücel Erten rejisiyie tstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahneleniyor.
recht'in ciddi ile
groteski, birey
ile toplumu,
söylem ile güldürüyü,
yapay ile gerçeği
örtüştürmesi onun
tiyatroyu bu bağlamda
algılayışına yönelik bir
yaklaşımdır. Yücel
Erten'in yorumunda da
bu yaklaşımı yakalıyor
izleyici ve "Schweyk II.
Dünya Savaşı'nda"
savaş karşıtı bir oyun
olarak tstanbul Şehir
Tiyatrosu'nun
repertuvannda yerini
alıyor.
K" olarak getirir acunasız eleştirilerini. SS su-
bayı Bullinger tarafından sorguya çekilirken
"nasıl isterseniz öyle sıçannT diyerek kıvrak
zekâsının altını çizer kışkırtıcı ve sıradan bir
ınsan olarak. Genç adam, bu anlamda gerçek
yaşam ekseninin ortasında yerini alır. O, sa-
vaşa ve faşizme direnen bir kahraman değil,
toplumsal bilinçlenmeyi keskin bir alayla öne
çıkaran bır anti-kahramandır. Schweyk rolün-
de Kemal Kocarürk abartısız yorumunda, za-
manlamasında ve diğer oyuncularla kurduğu
ilişkide canlandırdığı tipi aynntılanyla işli-
yor. Onun gerçek ve yapay dünyalar arasında
kurduğu dengeyi güldürü unsurlannı dikkat-
le kullanarak oluşturuyor.
*Kupa"nın sahibesi Kopecka sivriliklerini
törpülemesini bilen, sakin ve esprili bir kadın-
dır. Akıllı bir yöneticidir. Kimi zaman Ballo-
un , kimi zaman da Schvveyk için bir denge
unsurudur. O da başarmanın kahramanlık tas-
lamaktan önemli olduğunun bilincindedir. As-
b Öngören'in yorumunda, yer yer duygusal-
lık dozu yükselse de genç kadının bu özellik-
leri yakalanıyor ve bütünle örtüşüyor. Ballo-
un, oburluğunda belirginleşen zaaflanyla
Schvveyk'ın ve Kopecka'nın vazgeçilmez dost-
lan. Bir anlamda, sıcak üısan ilişkilerinin sim-
gesi. Yücel Erten'in bu rol için neden bir ka-
dın sanatçı düşündüğüne bir anlam vereme-
dim, ama Candan Sabuncu'nun tavırlanyla,
tonlamalanyla bu rolün hakkını verdiğini söy-
lemek gerek. Aynı soruyu, Hitler rolünde De-
met Bozyaka'yı izlerken de sormadan edeme-
dim. Metinde Nazi liderleri Hitler Göring,
Himmler insanüstü boyutlarda, Goebbels ise
cücedir. Erten bu "ldtch"i bir başka düzlem-
de vurgulamak için Hitler tiplemesinde bir
kadın oyuncu düşünmüş olabilir.
Yıllardır Brecht'le içli dışlı olan Yücel Er-
ten "Schvreyk IL Dünya Savaşj'nda" adlı oyun-
da da akıcı ve canlı bir bütün oluşturarak ta-
rihsel malzeme ile olaylar arasındaki gel-git-
leri yazann birbirini izleyen sahnelerde kur-
duğu çerçevelere bağımh kalarak işlemiş. Bu
kınlgan çerçeveler aslında dünü olduğu kadar
bugünü, yannı, yüzyıllan içine alan çerçeve-
ler. Bu açıdan bakıldığında, seyirci her sah-
nede zamarun akışını etkileyici ve de eğlen-
celi bir atmosferde yakalıyor. Yücel Erten, bir
düzlemde yazann toplumsal bilinçlenmeye
yönelik ciddi göndermeleri ile birlikte ördü-
ğü mizah çizgisini vurgularken öte yandan
görselliği de öne çıkanyor. Erten, yapıtlann-
da sahne olanaklannı sonuna kadar kullan-
maktan kaçınmayan bir yönetmen. Burada da
aynı çizgiyi sürdürmüş. Belki oyunu izlerken
kimimiz gamalı haçlı bayraklardan, sahnede
dolaşan tanktan, helikopterden, Rus steple-
rinde yağan kardan ve sisten biraz daha fark-
lı vurgular bekledik, kimimiz de bunlardan
hoşnut olduk. Sonuçta, böylesi birgörselliğin
seyirciyi kavradığı kesin. Bu bağlamda, dekor
tasanmını gerçekleştiren Nurullah Tuncer'in
çalışmalanna da değinmek gerek. Hans Eis-
ler"in bu eser için yaptığı müziklerin bir bü-
tün olarak Türkiye'de ilk kez müzik yönetme-
ni Çiğdem Erken ve Ömer Göktay tarafından
sunulması da önemli bir nokta.
Bir Brecht eleştırmeni olan Ernest Scfau-
macher, "Toplumsal yaşamdaki karşıtiıklann
bilinçli bir biçimde algüanması bireyi tarihin
nesnesi olmaktan çıkararak öznesi haline ge-
tirir" der. Brecht'ın ciddi ile groteski, birey
ile toplumu, söylem ile güldürüyü, yapay ile
gerçeği örtüştürmesi onun tiyatroyu bu bağ-
lamda algılayışına yönelik bir yaklaşımdır. Yü-
cel Erten'in yorumunda da bu yaklaşımı ya-
kalıyor izleyici ve "Schweyk n. Dünya Sava-
şı'nda" savaş karşıtı bir oyun olarak Istanbul
Şehir Tiyatrosu'nun repertuvannda yerini
alıyor.
RAŞÎT ÇELİKEZER OYUNLARI
İronikyaşam
öyküleri
Kültür Servisi - Genç
kuşak tiyatro
yazarlanndan Raşit
Çeükezer'in
oyunlan, iki kitap
halinde Mitos Boyut
Yayınevi'nden çıktı.
Tiyatro / Oyun
dizisinden çıkan
kitaplann ilkinde
yazann ilk oyunlan
'Yağmurum Olsana'
ve 'Yanhş Adamlar'
yer alıyor. Yaşamına
yalnızca kadınlan
eksen almış; yazma,
çalışma için hep
bahaneler bulan bir
aydının yaşamını,
ironi dolu bir güldürü
ortamına taşıyan
'Yanlış Adamlar'da
absürd bir komedide
yaşamın kısır
döngüsünü
anlatıyor. Doç. Dr.
Semih Çdenk,
kıtabın önsözünde, yazann
'sinema eğitimi almış ve bu alanda yazan,
yöneten ve pratiğin içinde kendini kamrJayan
bir kişilik' olduğunu belırterek 'yeni oyunlara
ve yeni yazarlara bir türhı teveccüh
gösterilnıemesinin nedeninin tivatrolanmızın
ve yaymevlerimizin risk alma refleksini
yitirmiş olmalan' olduğuna da dikkat çekiyor.
Dizinin ikinci kitabında sürpnzlerle dolu bir
yaşam kesitini gösteren Muthı Berabertik' ile
geçmişlerine saplanıp kalmış iki ihtiyann
dostluklannı,
korkulannı anlatan
'Bir Kuşluk Vakti' adlı oyunlar var. Çelikezer,
1991 yıhnda Izmir DEÜ Güzel Sanatlar
Fakültesi Sinema-TV Yönetmenliği
Bölümü'ne gırdi. 1993 yılında 'Bir Kısa
Oynn- Düet' adlı ilk kısa filmini çeken
Çelikezer, tiyatro alanında da reji ve
oyunculuk çalışmalan yaptı. Son yıllarda
tanıtun ve reklam filmleri çeken, uzun metraj
ve dizi film senaryolan yazan Çelikezer'in
'Yanhş Adamlar' adlı oyunu Devlet Tiyatrosu
repertuvanna alınmıştı.
Goetbe Enstitüsü ve İ.B.Ş.T. işbiriiğiyle dözenlenen etkinükfcrin ilk konuğu Thomas JoıûgktL
Torunsuz yapamam!
Kültür Servisi - îstanbul Goethe Enstitü-
sü ve Şehir Tiyatrolan'nm birlikte düzen-
ledüderi okuma tiyatrosu etkinliklerinin ilk
konuğu ThomasJonigk'ti. Yazann 1994'te
yazdığı 'Torun İstiyorum' oyunu 4 Şubat'ta
Oda Tiyatrosu'ndaki performansla Türk iz-
leyicisiyle buluştu. Goethe Enstitüsü'nün
sponsorluğunda SibelArdan Yeşüay tarafın-
dan çevrilen oyun Mitos Boyut Yaymevi ta-
rafından da basüdı.
Oğhınu anne-baba-çocuk üçgenine dahil
etmek için elinden geleni yapan, 'ailedeki
torunsuzluga' son vermekte ısrariı bir anne-
nin bir türfü yola gelmek bibneyen eşcinsel
oğlunu toplumsal sistemle bütünleşterme
çabalannı anlatan oyun, burjuva aile yapı-
sına ve katolikliğe sert kara mizahla kes-
kin eleştiriler getiriyor. 9O'lı yıllann yeni-
absürd tiyatrosunun önemli temsilcileri ara-
sında sayılmaya başlanan Jonigk'in oyunu
ilk kez 1994'te Bonn'da sahnelendi, bir yıl
sonra Almanya'nın en önemli festivallerin-
den Müjheim Festivali'nde 'Yınn En İyi
Oyunu Ödülü'ne aday gösterildi ve 'Goet-
he Enstirusü OzendirmeÖdülü'nü kazandı.
Bulvar komedısinin basit kurgusuna sa-
hip 'Torun tstiyorum' asıl başansıru yaza-
nnın yarattığı özgün dille yakalıyor. Ka-
dın-erkek eşitliği, Hıristiyanlık, hoşgörü ve
özgürlük karikatürize edilmiş tiplemelerle
karşımıza çıkıyor bu dil içinde.
1966'da Eckernforde'de doğan Jonigk.
üniversite eğitiminden sonra 'Theater AS-
fekt' adlı özel tiyatroyu kurdu. 1997-1999
arasında 'VVıener Schauspielhaus'da baş
dramaturg olarak çalıştı. Berün'de yaşayan
yazar, radyo oyunu, opera librettosu ve ro-
man da yazıyor ve oyunlan Holianda, Fran-
sa, Fih'pinler, Rusya, ABD, Finlandiya, In-
giltere gibi Avrupa 'nın farkh ülkelerinde sah-
neleniyor.
Oyunun konsept tasanmını yapan Meb-
met Atak ve Bakırköy BeJediye Tiyatrola-
n dramaturgu Sibel Arslan Yeşilay diğer
oyunlann tasanmını da hazırlıyor.
Etkinlikler kapsammda Roland Schim-
melpfennig'in 'Uzun Zaman Önce Mayis-
ta'( 18 Mart), Thomas Bracsch ın 'Kadmlar,
Savaş, Komedi (8 Nısan) ve Marius von \fa-
yenburg'un 'Ateş Yüzhl' ısimh oyunlannı da
izleyeceğiz. Oyunlar, performanslann ardın-
dan Mitos Boyut tarafından yayımlanacak.
AMATÖR TİYATRO TOPLULUĞU
ÎTÜ'lügençler
sahnede
Kültür Servisi - 1989"dan bu yana faaliyet
gösteren ITÜ Amatör Tiyatro Topluluğu, Da-
rioFo'nun 1997'de Nobel Edebiyat Ödülü alan
'Bir Anarşistin Kaza Sonucu Otömü' oyununu
sahneliyor. Fo'nun 1969 yılında Milano Du-
omo Meydanı'nda patlayan ve 16 kişinin
yaşamını yitirmesine neden olan bombadan
dolayı polisin anarşistleri suçlayıp aralanndan
Ciuseppe PinelH'yi tutuklaması ve ardından
Pinelli'nin 'kaza sonucu' emniyet müdürlüğü-
nün yanı başında ölü bulunmasından esinlene-
rek yazdığı oyun, olayın altında yatan gerçeklen
irdeliyor.
Çağdaş bir Italyan Halk Tiyatrosu Comme-
dia Dell'arte örneği olan oyunu, Mustafa Ser-
dar Fırat sahneye koydu. Oyunda Fırat'ın ya-
nı sıra Musa Soysal Kuşan. Vecde Banş Gökçe,
Fırat Karakaş, Atalay Tan rol alıyor.
Türk ve dünya tiyatrosunun farklı yazar-
lanndan 12 oyunlu bir repertuvarla bugüne ge-
len topluluk. amatör bir yapıda olmasına kar-
şın profesyonellik ve amatörlük kavramlan ara-
sında bir çatışma yaratmamaya inanmış. Pro-
fesyonellik, tiyatrodaki görevinizi meslek ha-
line getirdiğiniz an başlar, fakat bu amatörlü-
ğünüzü kaybetmeniz gerektiği anlamına gel-
mez anlayışıyla yollanna devam ediyorlar.
YAZI ODASI
SELİM tt,ERİ
Eski Türk Filmleri
Eski Türk filmlerini şimdi herkes seviyor.
Özellikle siyah-beyaz filmler seviliyor. Bu film-
lerdeki içtenlikten söz açılıyor. Televizyon kanal-
ları bu filmleri defalarca göstererek Türk sinema-
sının geçmişini gündeme getirdi.
Oysa geçmiş günlerde Türk filmleri küçümse-
nir, eleştirmenlerce yerilir, filmlerin izlenmesi bi-
le hoş karşılanmazdı.
Yeşilçam sineması on beş yirmi yıl öncesin-
de, kendine özgü, küçük çapta bir sanayi oluş-
turabilmişken, paldır küldür battı. Yeşilçam si-
nemasının yerine entelektüel bir sinema var edil-
mek istendı.
O zaman, dünün Yeşilçam yıldızları birden tu-
tum değiştirdiler. Kimi, geçmişteki kurallarına
biraz üzülerek, biraz seyircinin değer yargılarını
ileri sürerek neredeyse bütün bir emeğini yad-
sıdı. Kimi, 'suç' varmışçasına, suçu yönetme-
ne, yapımcıya, senaryo yazarına attı.
Yeşilçam sineması, duygu, masal sınemasıy-
dı. Masalların kahramanlarını gözlerimiz nasıl
görmek isterse öyle görür. Türk sinemasının ve-
falı seyircileri o yıldızları öyle görmüşlerdi.
Yeşilçam sinemasının hiç de yabana atılama-
yacak değerler, anlamlar taşıyan ekinsel ortamın-
da yetişenler, birdenbire 'sosyal gerçekçi' bir
tavn seçmenin sancısını çektiler, hem de yıllar
boyu. Yıldızlarapartoparsolcu olmak istedi. Yıl-
dızlardan umut kesmiş yönetmenler, tiyatro oyun-
cularından umut arandılar. Halk uzak durdu.
Gerçi Yeşilçam'ın, oldum bittim, alttan alta, sos-
yal demokrat bir havası vardı. Işin ıçine ağır en-
telektüalizm kanştırılmasa, belki başka bir yer-
lere gidilebilirdi.
Halk sanatlannın sonuncusu saydığımı nice de-
fa yazdığım Yeşilçam sineması, o eski hüzünlü
öyküleriyle, güldürülerinde bıle hüzünlendiren
öyküleriyle geniş kitlelere gerçekten ses yönel-
tebiliyordu.
Bir dostum bir gün bana "O filmler Türkiye 'de
uzun yıllar gönül öğretmeni oldu" demişti. Bu
dostum Hülya Koçyiğit tir. Herkesin Yeşilçam'ı
çekiştirdiği dönemlerde, eski filmlerine saygısı-
nı yitirmemişti Hülya Koçyiğit.
Sonra, 1970'lerde, birdenbire sosyal gerçek-
çi iddialar başlayınca, anarşinin zaten kol kanat
kırdığı bir ortamda, asıl seyirci kendi trajik öy-
küsünün bu soluk kopyalannı seyretmeye yanaş-
madı.
Eski Türk filmlerini, onlann daha yepyeni ol-
duğu günlerdeseverdim. Iddiasızlıklarını, alçak-
gönüllülüklerini açık seçik kavrayamıyordum.
Ama hemen bir gönül yakınlığı kurulurdu. Okul-
dan birkaç arkadaş Türk filmi tutkunuyduk. öte-
ki arkadaşlarımız bu tutkumuzla açık açık eğle-
nirlerdi.
O yıllann çok popüler oyuncularıyla sonradan
arkadaş oldum. Canlandırdıkları roller kadar du-
yarlı kişiler tanıdım aralarından. O dönemin se-
naryo yazarları bugün de dostlarım; hepsinin o
kadar duyarlı kişiliklerinetanığım. Yönetmenler,
görüntü yönetmenleri, hele set işçileri... Hepsi
canla başla çalışırdı.
Siyah-beyaz filmleri, ilk renkli filmlerimizi gü-
nümüzde de seyredilir kılan neydi, nedir diye dü-
şünürsek, her birindeki coşkun amatör sanat
tutkunluğunu saptayabiliriz. O yıllann sinemacı-
lan var güçleriyle bir 'Türk' sineması yaratmak
istemişlerdir. öykülerın Hollyvvood'dan çıkage-
lişi bile bu çabayı hafifsetemez.
Bugün sosyal içerikli filmler dönemi de ka-
pandı. Kötü bir Amerikan taklitçiliği alıp başını
gitti. Yeni filmlerin kusursuza yakın tekniği, içe-
rikteki boşluğu örtbas edersanılıyor. Gelgelelim
eski filmlerin utkusu kolay kolay silinemiyor.
Türk sineması bir halk sanatı koluydu. Halk sa-
natlan küçümsenerek, ne entelektüel sanata va-
rılır, ne yenilikçi sanata.
Ortalıkta bir Amerikan hengâmesi hüküm sü-
rüyor.
Takvimde İz Bırakan:
"Kanştın o ölü canlann kalabalığına I inerek
o ince gazel yollanndan I bir kentin varoşları-
na. I Karyağıyor I karyağıyor durmadan I ne-
on ışıklann altında." Cevat Çapan, Ne Güzel Yol-
culuktu Aklımdan Çıkmaz, Adam Yayınları, 2001.
'Merdiven' Sıvas
Devlet Tiyatrosu'nda
HATtCE BtÇER
SIVAS - Sıvas Devlet
Tiyatrosu, sezonun
üçüncü oyunu
'Merdiven'i
sahneye koydu.
Nazım Kurşunhı'nun
yazdığı, Ankara
Etevlet Tiyatrosu
sanatçılanndan
Maral Üner'in
yönettıği 'MerdKen'
adlı oyun, bir
ay boyunca
sahnelenecek.
Oyunun dekorunu
Sertel Çetiner,
kostüm tasanmını
Funda Karasaç. ışık
tasanmını Mehmet
Yaşayan, müzik ve
efekt çalışmalannı da
Sıvas Devlet Türk
Halk Müziği Koro
Şefi Uğur Kara yaptı.
Sıvas Devlet
Tiyatrosu
sanatçılanndan Arif
Yavuz, Büknt Çiftçi,
Llvije Bursa, Serdar
Seçkuı,Sehna
Bayraktargü, Akm
Erozan. DevTim
Akkaya,Ozkan
Gezgin ve Koray
Karaca'nın rol aldığı
oyunda herkesin
kendi yaşamuıdan
bir şeyler
bulabileceğini
belirten yönetmen
Maral Üner,
"Merdhen,
hepimizin bilrverdigi
sade bir hikâye.
Sahııeye konulduğu
günden bu güne
kadar hiç
değişmeyen, aksine
katlana katlana
çoğalan bir hikâye"
dedi.
Nazrm Kurşunlu'nun
'Merdiven' adlı
oyununu yöneten
Maral Üner ve Sıvas
Devlet Tiyatrosu
Müdürü Tomris
Çetinel,
düzenledikleri basın
toplantısında, izleyici
sıkıntısı çektiklerini
belirterek "Sahne
nasıl boş kalmıvorsa
izleyici de kolruklan
boş bırakmanıalı"
diye yakındılar.