11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12ŞUBAT2002SALI 12 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DlKMEN GÜRÜN Schweyk n. Dünya Savaşı'ndaIII. dünya savaşının sınırlannda dolaşıyo- ruz. Elimizde küçük bir kara kutu, karşımız- da ekran, bir kanaldan ötekine atlayarak Ja- mes Bond maceralanna parmak ısırtacak terör olaylannı ya da bir ülkenin bir başka ülkeyi hallaç pamuğu gibi atışını sanki bir dizi film seyreder gibi seyrediyoruz. Dün- den bugüne temelde degışen bir şey yok. Aç- lık, sefalet, acımasızlık, cehalet, sömürü, şiddet ve ölüm. Farklı olan yöntemler. île- tişim çağında, küreselleşme sürecinde baş döndürücü bır hızla tırmanan yayılımcı po- litikalann uzantılan yaşadıklanmız. tstanbul Şehir Tiyatrosu'nda Yücel Er- ten'in çevirdiği ve sahneye koyduğu, Ber- tolt Brecht'in "Schweyk D. Dûnya Sava- şı'nda" adlı oyımunu izlerken geçti akJım- dan bu düşünceler. Hitkr faşizminin Al- manlan birleştirmek, Yahudileri yok etmek, BolşevikJenn kökünü kazımak ve sonuçta dünyayı fethetmek için güttügü ırkçı poli- tikanın uzantılan *Schweyk"ta yaşananlar. 1942'de Ribbentrop "Rusya'nın buzu Hit- ler'in zekâsı karşısmda eridi'' diyecek, ama görkemli Alman ordusu Stalingrad önlerin- de yenilgıye ilk adımı atacaktı. Oyunun il- ginç yanlarından biri Brecht'in bu yenilgi- yi önceden görmesıdir. Sokaktaki adam Schvveyk'ın Prag'da başlayan macerası, bir direniş simgesi haline gelmiş olan Ku- pa Meyhanesi 'nden Gestapo karargâhına, Gönüllü Işçi Merkezi'nden askeri hapishane- ye ve Stalingrad önlerine kadar uzanır. Obur fotoğrafçı Balloun, güçlü ve duyarlı meyha- neci Bayan Kopecka, kaba SS subayı Bullin- ger (Can Başak), Gestapo casusu Brettschne- ider (Bahtiyar Engin), kasabın oğlu Prohaska (Naci Taşdoğan), Anna'dan (Berrin Akdeniz) Kati'ye (Işıl Zeynep Kanudp) pek çok "Ku- pa" müdavimi onun uçsuz bucaksız Rus step- lerine kadar uzanan yaşamının olumlu ve olumsuz parçalandır. Dengeli bir ekip oyun- culuğuyla bütünün parçalannı oluşturan bu kişiler savaşın korkunçluğunu vurgularlar... Schvveyk'ın yaşamı ironik bir biçimde Hit- ler"in "sokaktaki adam" söyleviyle örtüşür. Oyunun sonunda, sokaktaki adam Schweyk ve Hitler Stalingrad önJerinde karşılaşır. tkisi de yollannı kaybetmiştir ama Schvveyk hangi yö- ne gideceğini bilir. Aslında, onun saflık ardı- na gizlenmiş bilinçli tavn oyun boyunca göz- den kaçmaz. Galileo, Azdak, Matti gibi Schvveyk'ın da bir Brecht portresi olduğu söy- lenir. Yiicel Erten'in genç adamı fizik olarak da yazarla örtüştürmesi dikkat çekicidir. Schweyk, sanki her söyleneni hiç direnmeden, karşı çıkmadan kabullenir görünerek savaşın, ırkçılığın saçmalığıru vurgular. "Raporhı de- Dünya SavaşTnın sınırlannda dolaşugnıuz oyun, Yücel Erten rejisiyie tstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahneleniyor. recht'in ciddi ile groteski, birey ile toplumu, söylem ile güldürüyü, yapay ile gerçeği örtüştürmesi onun tiyatroyu bu bağlamda algılayışına yönelik bir yaklaşımdır. Yücel Erten'in yorumunda da bu yaklaşımı yakalıyor izleyici ve "Schweyk II. Dünya Savaşı'nda" savaş karşıtı bir oyun olarak tstanbul Şehir Tiyatrosu'nun repertuvannda yerini alıyor. K" olarak getirir acunasız eleştirilerini. SS su- bayı Bullinger tarafından sorguya çekilirken "nasıl isterseniz öyle sıçannT diyerek kıvrak zekâsının altını çizer kışkırtıcı ve sıradan bir ınsan olarak. Genç adam, bu anlamda gerçek yaşam ekseninin ortasında yerini alır. O, sa- vaşa ve faşizme direnen bir kahraman değil, toplumsal bilinçlenmeyi keskin bir alayla öne çıkaran bır anti-kahramandır. Schweyk rolün- de Kemal Kocarürk abartısız yorumunda, za- manlamasında ve diğer oyuncularla kurduğu ilişkide canlandırdığı tipi aynntılanyla işli- yor. Onun gerçek ve yapay dünyalar arasında kurduğu dengeyi güldürü unsurlannı dikkat- le kullanarak oluşturuyor. *Kupa"nın sahibesi Kopecka sivriliklerini törpülemesini bilen, sakin ve esprili bir kadın- dır. Akıllı bir yöneticidir. Kimi zaman Ballo- un , kimi zaman da Schvveyk için bir denge unsurudur. O da başarmanın kahramanlık tas- lamaktan önemli olduğunun bilincindedir. As- b Öngören'in yorumunda, yer yer duygusal- lık dozu yükselse de genç kadının bu özellik- leri yakalanıyor ve bütünle örtüşüyor. Ballo- un, oburluğunda belirginleşen zaaflanyla Schvveyk'ın ve Kopecka'nın vazgeçilmez dost- lan. Bir anlamda, sıcak üısan ilişkilerinin sim- gesi. Yücel Erten'in bu rol için neden bir ka- dın sanatçı düşündüğüne bir anlam vereme- dim, ama Candan Sabuncu'nun tavırlanyla, tonlamalanyla bu rolün hakkını verdiğini söy- lemek gerek. Aynı soruyu, Hitler rolünde De- met Bozyaka'yı izlerken de sormadan edeme- dim. Metinde Nazi liderleri Hitler Göring, Himmler insanüstü boyutlarda, Goebbels ise cücedir. Erten bu "ldtch"i bir başka düzlem- de vurgulamak için Hitler tiplemesinde bir kadın oyuncu düşünmüş olabilir. Yıllardır Brecht'le içli dışlı olan Yücel Er- ten "Schvreyk IL Dünya Savaşj'nda" adlı oyun- da da akıcı ve canlı bir bütün oluşturarak ta- rihsel malzeme ile olaylar arasındaki gel-git- leri yazann birbirini izleyen sahnelerde kur- duğu çerçevelere bağımh kalarak işlemiş. Bu kınlgan çerçeveler aslında dünü olduğu kadar bugünü, yannı, yüzyıllan içine alan çerçeve- ler. Bu açıdan bakıldığında, seyirci her sah- nede zamarun akışını etkileyici ve de eğlen- celi bir atmosferde yakalıyor. Yücel Erten, bir düzlemde yazann toplumsal bilinçlenmeye yönelik ciddi göndermeleri ile birlikte ördü- ğü mizah çizgisini vurgularken öte yandan görselliği de öne çıkanyor. Erten, yapıtlann- da sahne olanaklannı sonuna kadar kullan- maktan kaçınmayan bir yönetmen. Burada da aynı çizgiyi sürdürmüş. Belki oyunu izlerken kimimiz gamalı haçlı bayraklardan, sahnede dolaşan tanktan, helikopterden, Rus steple- rinde yağan kardan ve sisten biraz daha fark- lı vurgular bekledik, kimimiz de bunlardan hoşnut olduk. Sonuçta, böylesi birgörselliğin seyirciyi kavradığı kesin. Bu bağlamda, dekor tasanmını gerçekleştiren Nurullah Tuncer'in çalışmalanna da değinmek gerek. Hans Eis- ler"in bu eser için yaptığı müziklerin bir bü- tün olarak Türkiye'de ilk kez müzik yönetme- ni Çiğdem Erken ve Ömer Göktay tarafından sunulması da önemli bir nokta. Bir Brecht eleştırmeni olan Ernest Scfau- macher, "Toplumsal yaşamdaki karşıtiıklann bilinçli bir biçimde algüanması bireyi tarihin nesnesi olmaktan çıkararak öznesi haline ge- tirir" der. Brecht'ın ciddi ile groteski, birey ile toplumu, söylem ile güldürüyü, yapay ile gerçeği örtüştürmesi onun tiyatroyu bu bağ- lamda algılayışına yönelik bir yaklaşımdır. Yü- cel Erten'in yorumunda da bu yaklaşımı ya- kalıyor izleyici ve "Schweyk n. Dünya Sava- şı'nda" savaş karşıtı bir oyun olarak Istanbul Şehir Tiyatrosu'nun repertuvannda yerini alıyor. RAŞÎT ÇELİKEZER OYUNLARI İronikyaşam öyküleri Kültür Servisi - Genç kuşak tiyatro yazarlanndan Raşit Çeükezer'in oyunlan, iki kitap halinde Mitos Boyut Yayınevi'nden çıktı. Tiyatro / Oyun dizisinden çıkan kitaplann ilkinde yazann ilk oyunlan 'Yağmurum Olsana' ve 'Yanhş Adamlar' yer alıyor. Yaşamına yalnızca kadınlan eksen almış; yazma, çalışma için hep bahaneler bulan bir aydının yaşamını, ironi dolu bir güldürü ortamına taşıyan 'Yanlış Adamlar'da absürd bir komedide yaşamın kısır döngüsünü anlatıyor. Doç. Dr. Semih Çdenk, kıtabın önsözünde, yazann 'sinema eğitimi almış ve bu alanda yazan, yöneten ve pratiğin içinde kendini kamrJayan bir kişilik' olduğunu belırterek 'yeni oyunlara ve yeni yazarlara bir türhı teveccüh gösterilnıemesinin nedeninin tivatrolanmızın ve yaymevlerimizin risk alma refleksini yitirmiş olmalan' olduğuna da dikkat çekiyor. Dizinin ikinci kitabında sürpnzlerle dolu bir yaşam kesitini gösteren Muthı Berabertik' ile geçmişlerine saplanıp kalmış iki ihtiyann dostluklannı, korkulannı anlatan 'Bir Kuşluk Vakti' adlı oyunlar var. Çelikezer, 1991 yıhnda Izmir DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Yönetmenliği Bölümü'ne gırdi. 1993 yılında 'Bir Kısa Oynn- Düet' adlı ilk kısa filmini çeken Çelikezer, tiyatro alanında da reji ve oyunculuk çalışmalan yaptı. Son yıllarda tanıtun ve reklam filmleri çeken, uzun metraj ve dizi film senaryolan yazan Çelikezer'in 'Yanhş Adamlar' adlı oyunu Devlet Tiyatrosu repertuvanna alınmıştı. Goetbe Enstitüsü ve İ.B.Ş.T. işbiriiğiyle dözenlenen etkinükfcrin ilk konuğu Thomas JoıûgktL Torunsuz yapamam! Kültür Servisi - îstanbul Goethe Enstitü- sü ve Şehir Tiyatrolan'nm birlikte düzen- ledüderi okuma tiyatrosu etkinliklerinin ilk konuğu ThomasJonigk'ti. Yazann 1994'te yazdığı 'Torun İstiyorum' oyunu 4 Şubat'ta Oda Tiyatrosu'ndaki performansla Türk iz- leyicisiyle buluştu. Goethe Enstitüsü'nün sponsorluğunda SibelArdan Yeşüay tarafın- dan çevrilen oyun Mitos Boyut Yaymevi ta- rafından da basüdı. Oğhınu anne-baba-çocuk üçgenine dahil etmek için elinden geleni yapan, 'ailedeki torunsuzluga' son vermekte ısrariı bir anne- nin bir türfü yola gelmek bibneyen eşcinsel oğlunu toplumsal sistemle bütünleşterme çabalannı anlatan oyun, burjuva aile yapı- sına ve katolikliğe sert kara mizahla kes- kin eleştiriler getiriyor. 9O'lı yıllann yeni- absürd tiyatrosunun önemli temsilcileri ara- sında sayılmaya başlanan Jonigk'in oyunu ilk kez 1994'te Bonn'da sahnelendi, bir yıl sonra Almanya'nın en önemli festivallerin- den Müjheim Festivali'nde 'Yınn En İyi Oyunu Ödülü'ne aday gösterildi ve 'Goet- he Enstirusü OzendirmeÖdülü'nü kazandı. Bulvar komedısinin basit kurgusuna sa- hip 'Torun tstiyorum' asıl başansıru yaza- nnın yarattığı özgün dille yakalıyor. Ka- dın-erkek eşitliği, Hıristiyanlık, hoşgörü ve özgürlük karikatürize edilmiş tiplemelerle karşımıza çıkıyor bu dil içinde. 1966'da Eckernforde'de doğan Jonigk. üniversite eğitiminden sonra 'Theater AS- fekt' adlı özel tiyatroyu kurdu. 1997-1999 arasında 'VVıener Schauspielhaus'da baş dramaturg olarak çalıştı. Berün'de yaşayan yazar, radyo oyunu, opera librettosu ve ro- man da yazıyor ve oyunlan Holianda, Fran- sa, Fih'pinler, Rusya, ABD, Finlandiya, In- giltere gibi Avrupa 'nın farkh ülkelerinde sah- neleniyor. Oyunun konsept tasanmını yapan Meb- met Atak ve Bakırköy BeJediye Tiyatrola- n dramaturgu Sibel Arslan Yeşilay diğer oyunlann tasanmını da hazırlıyor. Etkinlikler kapsammda Roland Schim- melpfennig'in 'Uzun Zaman Önce Mayis- ta'( 18 Mart), Thomas Bracsch ın 'Kadmlar, Savaş, Komedi (8 Nısan) ve Marius von \fa- yenburg'un 'Ateş Yüzhl' ısimh oyunlannı da izleyeceğiz. Oyunlar, performanslann ardın- dan Mitos Boyut tarafından yayımlanacak. AMATÖR TİYATRO TOPLULUĞU ÎTÜ'lügençler sahnede Kültür Servisi - 1989"dan bu yana faaliyet gösteren ITÜ Amatör Tiyatro Topluluğu, Da- rioFo'nun 1997'de Nobel Edebiyat Ödülü alan 'Bir Anarşistin Kaza Sonucu Otömü' oyununu sahneliyor. Fo'nun 1969 yılında Milano Du- omo Meydanı'nda patlayan ve 16 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan bombadan dolayı polisin anarşistleri suçlayıp aralanndan Ciuseppe PinelH'yi tutuklaması ve ardından Pinelli'nin 'kaza sonucu' emniyet müdürlüğü- nün yanı başında ölü bulunmasından esinlene- rek yazdığı oyun, olayın altında yatan gerçeklen irdeliyor. Çağdaş bir Italyan Halk Tiyatrosu Comme- dia Dell'arte örneği olan oyunu, Mustafa Ser- dar Fırat sahneye koydu. Oyunda Fırat'ın ya- nı sıra Musa Soysal Kuşan. Vecde Banş Gökçe, Fırat Karakaş, Atalay Tan rol alıyor. Türk ve dünya tiyatrosunun farklı yazar- lanndan 12 oyunlu bir repertuvarla bugüne ge- len topluluk. amatör bir yapıda olmasına kar- şın profesyonellik ve amatörlük kavramlan ara- sında bir çatışma yaratmamaya inanmış. Pro- fesyonellik, tiyatrodaki görevinizi meslek ha- line getirdiğiniz an başlar, fakat bu amatörlü- ğünüzü kaybetmeniz gerektiği anlamına gel- mez anlayışıyla yollanna devam ediyorlar. YAZI ODASI SELİM tt,ERİ Eski Türk Filmleri Eski Türk filmlerini şimdi herkes seviyor. Özellikle siyah-beyaz filmler seviliyor. Bu film- lerdeki içtenlikten söz açılıyor. Televizyon kanal- ları bu filmleri defalarca göstererek Türk sinema- sının geçmişini gündeme getirdi. Oysa geçmiş günlerde Türk filmleri küçümse- nir, eleştirmenlerce yerilir, filmlerin izlenmesi bi- le hoş karşılanmazdı. Yeşilçam sineması on beş yirmi yıl öncesin- de, kendine özgü, küçük çapta bir sanayi oluş- turabilmişken, paldır küldür battı. Yeşilçam si- nemasının yerine entelektüel bir sinema var edil- mek istendı. O zaman, dünün Yeşilçam yıldızları birden tu- tum değiştirdiler. Kimi, geçmişteki kurallarına biraz üzülerek, biraz seyircinin değer yargılarını ileri sürerek neredeyse bütün bir emeğini yad- sıdı. Kimi, 'suç' varmışçasına, suçu yönetme- ne, yapımcıya, senaryo yazarına attı. Yeşilçam sineması, duygu, masal sınemasıy- dı. Masalların kahramanlarını gözlerimiz nasıl görmek isterse öyle görür. Türk sinemasının ve- falı seyircileri o yıldızları öyle görmüşlerdi. Yeşilçam sinemasının hiç de yabana atılama- yacak değerler, anlamlar taşıyan ekinsel ortamın- da yetişenler, birdenbire 'sosyal gerçekçi' bir tavn seçmenin sancısını çektiler, hem de yıllar boyu. Yıldızlarapartoparsolcu olmak istedi. Yıl- dızlardan umut kesmiş yönetmenler, tiyatro oyun- cularından umut arandılar. Halk uzak durdu. Gerçi Yeşilçam'ın, oldum bittim, alttan alta, sos- yal demokrat bir havası vardı. Işin ıçine ağır en- telektüalizm kanştırılmasa, belki başka bir yer- lere gidilebilirdi. Halk sanatlannın sonuncusu saydığımı nice de- fa yazdığım Yeşilçam sineması, o eski hüzünlü öyküleriyle, güldürülerinde bıle hüzünlendiren öyküleriyle geniş kitlelere gerçekten ses yönel- tebiliyordu. Bir dostum bir gün bana "O filmler Türkiye 'de uzun yıllar gönül öğretmeni oldu" demişti. Bu dostum Hülya Koçyiğit tir. Herkesin Yeşilçam'ı çekiştirdiği dönemlerde, eski filmlerine saygısı- nı yitirmemişti Hülya Koçyiğit. Sonra, 1970'lerde, birdenbire sosyal gerçek- çi iddialar başlayınca, anarşinin zaten kol kanat kırdığı bir ortamda, asıl seyirci kendi trajik öy- küsünün bu soluk kopyalannı seyretmeye yanaş- madı. Eski Türk filmlerini, onlann daha yepyeni ol- duğu günlerdeseverdim. Iddiasızlıklarını, alçak- gönüllülüklerini açık seçik kavrayamıyordum. Ama hemen bir gönül yakınlığı kurulurdu. Okul- dan birkaç arkadaş Türk filmi tutkunuyduk. öte- ki arkadaşlarımız bu tutkumuzla açık açık eğle- nirlerdi. O yıllann çok popüler oyuncularıyla sonradan arkadaş oldum. Canlandırdıkları roller kadar du- yarlı kişiler tanıdım aralarından. O dönemin se- naryo yazarları bugün de dostlarım; hepsinin o kadar duyarlı kişiliklerinetanığım. Yönetmenler, görüntü yönetmenleri, hele set işçileri... Hepsi canla başla çalışırdı. Siyah-beyaz filmleri, ilk renkli filmlerimizi gü- nümüzde de seyredilir kılan neydi, nedir diye dü- şünürsek, her birindeki coşkun amatör sanat tutkunluğunu saptayabiliriz. O yıllann sinemacı- lan var güçleriyle bir 'Türk' sineması yaratmak istemişlerdir. öykülerın Hollyvvood'dan çıkage- lişi bile bu çabayı hafifsetemez. Bugün sosyal içerikli filmler dönemi de ka- pandı. Kötü bir Amerikan taklitçiliği alıp başını gitti. Yeni filmlerin kusursuza yakın tekniği, içe- rikteki boşluğu örtbas edersanılıyor. Gelgelelim eski filmlerin utkusu kolay kolay silinemiyor. Türk sineması bir halk sanatı koluydu. Halk sa- natlan küçümsenerek, ne entelektüel sanata va- rılır, ne yenilikçi sanata. Ortalıkta bir Amerikan hengâmesi hüküm sü- rüyor. Takvimde İz Bırakan: "Kanştın o ölü canlann kalabalığına I inerek o ince gazel yollanndan I bir kentin varoşları- na. I Karyağıyor I karyağıyor durmadan I ne- on ışıklann altında." Cevat Çapan, Ne Güzel Yol- culuktu Aklımdan Çıkmaz, Adam Yayınları, 2001. 'Merdiven' Sıvas Devlet Tiyatrosu'nda HATtCE BtÇER SIVAS - Sıvas Devlet Tiyatrosu, sezonun üçüncü oyunu 'Merdiven'i sahneye koydu. Nazım Kurşunhı'nun yazdığı, Ankara Etevlet Tiyatrosu sanatçılanndan Maral Üner'in yönettıği 'MerdKen' adlı oyun, bir ay boyunca sahnelenecek. Oyunun dekorunu Sertel Çetiner, kostüm tasanmını Funda Karasaç. ışık tasanmını Mehmet Yaşayan, müzik ve efekt çalışmalannı da Sıvas Devlet Türk Halk Müziği Koro Şefi Uğur Kara yaptı. Sıvas Devlet Tiyatrosu sanatçılanndan Arif Yavuz, Büknt Çiftçi, Llvije Bursa, Serdar Seçkuı,Sehna Bayraktargü, Akm Erozan. DevTim Akkaya,Ozkan Gezgin ve Koray Karaca'nın rol aldığı oyunda herkesin kendi yaşamuıdan bir şeyler bulabileceğini belirten yönetmen Maral Üner, "Merdhen, hepimizin bilrverdigi sade bir hikâye. Sahııeye konulduğu günden bu güne kadar hiç değişmeyen, aksine katlana katlana çoğalan bir hikâye" dedi. Nazrm Kurşunlu'nun 'Merdiven' adlı oyununu yöneten Maral Üner ve Sıvas Devlet Tiyatrosu Müdürü Tomris Çetinel, düzenledikleri basın toplantısında, izleyici sıkıntısı çektiklerini belirterek "Sahne nasıl boş kalmıvorsa izleyici de kolruklan boş bırakmanıalı" diye yakındılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle