25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12ŞUBAT2002SAU 10 DÜNYA VE T Ü R K İ Y E dishab@cumhuriyet.com.tr KAVŞAK OZGEN ACAR Amerikalı İçiny 2. Özal' Dönemi! New York'taki "Dünya EkonomiForvmu 'na (DEF)" Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tay- yip Erdoğan ın çağnldtğını duyurmuştuk. Uzaktan da olsa Erdoğan'ın VVashing- ton ve New York görüşme- lerini izlemeye çalıştık. Ne- denimiz de Saadet Partisi Başkanı Recai Kutan'ın de- diğı "okyanus otesınde meş- nıiyet arama" olgusunun ne ölçüde gerçekleşecegi idi. Erdoğan'ın Türkiye'de büyükelçi iken tanıdığı Dı- şişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman ile gö- rüşme istemi kabul edil- medi, yerine Türkiye masa- sındaki diplomatlaria gö- rüşebileceği bildirildi. Was- hington, şu hassas dönem- de Ankara'daki koalisyon hükümetini siniriendirmek istememışti. Erdoğan da bu öneriyı elinin tersi ile itebılecek bır özgüven gösterisinde bulundu. Oy- sa Kutan'ın Ankara'da başkâtip dü- zeyindeki yabancı diplomatlann ya daalbay rütbesindeki Amerikalılann kokteyflerinde boy göstererek vize aradığına tanık olmuştuk. 11 Eylül saldırısının ABD'de yarat- tığı Islamiyete karşı önyargılı gergın bir ortamın varlığı, Erdogan'ın zryareti açı- s/ndan yanlış bir zamanlama idi. Er- doğan'ın, ABD Hükümeti'ne düşün- ce ve istihbarat üreten kurumlarda "kim" olduğunu değil, daha çok "kım olmadığım" anlattığını öğrendik. Erdoğan, ABD yönetimi temsilcile- ri ile resmi ya da gayri resmi bir gö- LOzal n.Ozal rüşme yapmadı. Buna kar- şılık yan resmi görüşmeterin- de özellikle Türkiye'nin Isra- il-ABD bağlantısını kuran, Ankara-VVashington strate^ jik ortaklığını Yahudi lobisi adına oluşturan ve yönetim- le dirsek teması olan, sözü dinlenen kişilerle konuştu. Tüm konuşmalannda "Biz din eksenli değil, insan ek- senliyiz. Biz değişmiyoruz, gelişiyoruz" diyerek güven- ce verdi. Erdoğan, ABD yö- netimine giden yolun Yahu- di lobisinden geçtiğinin bi- lincinde davranmıştı. New York'ta ise gerek DEF toplantısında ve ge- rek Amerikalı yatınmcı ku- ruluşlardan "vize almak" yerine onlara, iktidara ko- şan genç bir lider görün- tüsü ve güvencesini şu sözlerle verdi: "Küresel- leşmeyi destekliyoruz. Dünyadaki geJişmeleri siyasal inanç- larımıza uyarlıyorvz. Gelin Türki- ye 'de yatırım yapın. Teknoloji geti- rin. Her türlü kolaylığı sağlayalım." Wall Street'te bir yatırımcı kuru- luşun başkan yardımcısı olan ve Türkçeyi çok lyi bilen Amerikalı bir arkadaşımın deyimıyle "özal the second (Ikinci özal)" rolünü çok iyi oynadı. "Işbu kart hamili Erdoğan'a gereken desteği verin!" sözleri ya- zılı kartın altında sankı Özal'ın im- zası varmış gibi bir hava yarattı. Da- vostoplantısının Isviçre yerine New York'ta yapılması en çok Erdoğan'ın ışine yaradı. Erdoğan ABD'de bir taşla iki kuş vurdu. Allah, Kuran, Peygamber (AK-P) Türkiye'de kamuoyunun nabzı- nın, taksilerde ve berber dükkân- lannda attığına oldum olası inan- mışımdır. Ne derece doğru bilmi- yorum, (aynı düşüncede olmalı ki) ABD Ankara Büyükelçiliğı adına, ; taksi şoföıieri arasında yapılan bir kamuoyu yoklamasında, "bugün birseçim olsa" Adalet ve Kalkın- ma Partisi'nin (AK Parti) iktidara geleceği sonucu çıkmış! Bu gerçeği doğrulayan bir ola- ya biz de tanık olduk. Birkaç gün önce gittiğimiz berberdeki konuş- malar ilgınçti. Kimıleri öfketi, ancak samimi olarak "Allah Kahretsin Partisi iktidara geliyor" derken, ki- mileri de aynı görüşü "Ayvasına Koduğum Partisi" sözlerini müs- tehcen anlatımıyla dile getiriyor- du. Makas şakırtısı arasında bir müşteri, berbere "Birdakika!" de- yip tıraşı durdurduktan sonra or- taya bir soru attı: "Bûtün parti ad- lan kısaltılırken MHP, CHP, DYP, DSP, ANAP deniliyor da Adalet ve Kalkınma Partisi'ne neden AKP yerine AK Parti deniliyor?" Herkesbiransustu. Kısabirdü- şünce süresinden sonra kaffa, "Par- tinin başkanı Erdoğan hep dürûst- lükten söz ediyor. Belki temizlik anlamında söylüyordur" yanıtını verdi. Patronu söze karışıp "Bir zamanlar Ecevrt'e oy getiren 'Ak günlerden' esinlenmiş olmalı" yo- rumunu yaptı. Başka yanıt çıkrna- yınca soruyu soran konuştu: "Bi- lemediniz! 'AK Parti'nin ya da 'AKP'n/n iki açılımı var. Partinin yasa önündeki adı 'Adalet ve Kal- kınma Partisi', ama örgütteki açıl- mış adı Allah, Kuran, Peygam- ber..." Bu açıklamadan sonra hemen hemen herkes"Allah! Allah!"diye şaşkınlığını dile getirdi. Berber dük- kânındakiler, AK Parti'nin en büyük avantajı olarak Erdoğan'ın genç ve Istanbul gibi büyük bir kentte- ki belediye başkanlığındaki dene- yimi ile örgütçü bir lıder oluşunu gö- rüyorlardı. Halkın, artık başlannda 80'lerine merdiven dayamış yöne- ticileri görmek istemedikleri nok- tasında birleşiyorlardı. Halk, şimdiye değin seçimlerde "umut bağladığı" ötekı partilerden "düş kınklığına" uğramıştı. Bu kez, "birde bunu deneyelim" diyerek "umut yolculuğuna" Erdoğan ile çıkma eğilimindeydi. Seçimlerde nabız yoklamasj için Anadolu'ya çıktığımızda, bir par- tinin o ildeki gücünü anlamak için o parti üyelerinin abartılı görüşle- rini dikkate almamışızdır. Rakiple- rinin o parti hakkındaki değerlen- dirmeterinin daha gerçekçi olduğu- nu görmüşüzdür. Bu nedenle ber- berde AK Parti karşıtı müşterilerin küfretmesi, laiklik ilkesine yönelik tartışmadan değil, AK Parti'nin ik- tidara koştuğunun bir göstergesi olarak da algılanabilirdi. Aynca, AK Parti'nin kendi inanç ve siyasaları açısından akılcı bir strateji izled'ıği de göze çarpıyor. Oy- lann bu kadar dağıldığı bir ortam- da, iktidara gelmenin tek yolu ola- rak özal'ın dört görüşü birleştire- rek ortada buluşturması yöntemi- nin benimsendiği görülüyor. Erdo- ğan "Biz ortanın sağında bir par- ti değiliz. Biz ortada bir partiyiz. Amactme nersokaga girmektir" d - yerek özal'ın başarılı siyasasını kopya çekiyor. Kamuoyu araştırma- lannda yüzde 25'lik bir oy olasılı- ğına sahip görünen Erdoğan. rah- metli CHP Genel Sekreten Kasım Gülek gibi çanklannı da giyip kent kent dolaşıyor ve "kararsız" oyla- rı da yüzde 25'e eklemeye çalışı- yor. Ister takıyye" deyin, ister "çağ- daş Makyavelist" siyasa deyin, Er- doğan iktidara yürümüyor, koşu- yor. Bu arada ortanın solundaki CHP ve DSP'deki bölünmelerie yeni partiler kurulması hazırlıklan da Erdoğan'ın ekmeğine yağ sü- rüyor. Henüz erken olsa da koalis- yon partilerinin barajı aşamamala- n sonucu AK Parti'nin yüzde 25'lik bir oy alması seçim sisteminin aziz- liği ile birleşince TBMM'de tek ba- şına mutlak çoğunluğu sağlaya- cağı varsayımlan bile yapılıyor. Vandalizm... Hakaret... Takipsizlik... Tarihsel kentlerin korunması konu- sunda "teorik" duzeyde onemli adım- lar atılıyor. Içişleri Bakanı Rüştü Ka- zım Yücelen'in bu amaçla önceki haftaHatay'dayapılan birtoplantıda- ki sözlerine övgüyle yer vermiştik. Bakanın "teorik" sözlerine karşılık önemli birtarihsel geçmişe sahip An- takya'da durumun "pratik"te farklı ol- duğunu örneklerle ortaya koyarak. bazı sorularyöneltmiştik. Bugüne de- ğin herhangi bir yanıt alamadık. Ya- zıyailginçtepkilergeldi. Bu arada de- ğerli korumacı-mımar-gazetecı arka- daşım Oktay Ekinci, "Tarihsel Kent- lerBiriiği "nin kurucusunun Sadettin Tantan olduğunu anımsattı. Geçen hafta sonunda yine aynı amaçla, An- talya'da Kültür Bakanlığı'nca "Türki- ye 'de Tarihi Kent Dokulannın Korun- ması ve Geleceğe Taşınması" konu- lu birsempozyum düzenlendi. Kültür Bakanı Istemihan Talay'm da açış ko- nuşması yaptığı bu toplantının başa- nlı geçtiğini öğrendik. Sempozyumun "pratiğe'de yansımasını dileriz. Dost- lardan aldığımız bilgiye göre başan- da, ögerTur'un sahibi Vural Öger'in titiz katkılannın da önemli payı vardı. Kürsülerde yapılan siyasal konuş- malann, uygulamalarda tam tersine döndüğünü daima anlatmaya çalış- tık. Anımsarsınız, bu köşede Efes ve Aspendosantiktiyatrolannın teori'de korunduğunu, "pratikte" tersine dav- ranıldığını anlatan "Vandalizme Ne- den Kültür Bakanı" başlıklı bir yazı- mız şöyle bitiyordu: "...Bu vınç, tiyatronun birtaraftan yapılırken, öte taraftan da Kültür Ba- kanı 'nın bireyşel karan ile yıkıma açıl- ması gerçeğinin tanığıdır. Sayın Ta- lay'm konserierde 90 dB olayının aşıl- dığını algılaması için hertıalde sağır olması gerekmezdi. Bakan Talay'ı Tün\ kültür tarihine, devlet vandaliz- mine yol açan Kültür Bakanı olarak havale ettiğim için üzgünüm." Sayın Talay, bu sözlerden dolayı hakkımızda "hakaret davası açılma- sı" için yasal başvuruda bulundu. Başvuruyu inceleyen Ankara basın- dan sorumlu Cumhuriyet Başsavcı- sı Sayın Levent Tacer "kovuştumna yapılmasına yerolmadığı" sonucunu şöyle açıkladı: "Bilindiği gibi Van- dallar tarihte bir kavim olup Kuzey böl- gesinde uzun süreler hâkimiyetleri- ni sürdünnüşler, ancak gelip geçtiği yerieri de yıkmışlardır. Daha sonra günümüzde yıkılıp yakılan olaylarda vandalizm kelimesi kullanılmaktadır. Bu itibaria yazann müştekiye haka- ret niteliğinde bu yazıyı yazmadığı, sa- dece yapılan bir uygulamanın eleş- tirisini yaptığı görüşüne vanlmıştır." Elmek: oacar@superonline.com Faks:0312 442 79 90 AB-ÎKÖ Zirvesi tstanbul'da başlıyor. Katılımcılar görüşmelerin sürmesini istiyor Toplantılar devam etsinSERKAN DEMtRTAŞ fslam Konferansı Örgütü ile AB ülke temsilcilerini ilk kez bir araya getirecek ÎKÖ-.\B Or- tak Forumu, 70'in üzerinde ül- keden katılımla bugün başlıyor. 42 ülkenin dışişleri bakanJan düzeyinde temsil edileceği top- lanb öncesinde birçok heyet dûn Istanbul'a geldi. Cem ile forum hakkında görûşenlerin"Bu çok yerinde bir toplanb, zamanlama yerinde, de\am etsin" dediler. Cem, temaslan kapsamında 30'dan fazla dışişleri bakanıyla bir araya gelecek. Iran Dışişle- ri Bakanı Kemal Harrazi ile gö- rüşen Cem'in Irak, Yunanistan ve AB'li bakanlarla yapacağı görüşmeler önem kazandı. Har- razi görüşmede, ülkesinin ABD'nın iddia ettiği gibi El Ka- ide örgütüyle ilişkilerinin olma- dığım söyledi. Türk-Yunan ilişldlerinde son yıllarda yaşanan yakınlaşmanın miman olan Ismail Cem ve Yor- go Papandreu yarın sabah yapı- lacak "Öteki Kimdir? Gcrçek- ten Var mı?" panelinde konuşa- caklar. îki bakan yapacaklan gö- rüşmede de Ege sorunlannın "çözümü için başlaülması öngö- röfcn süreç* hakkında görüş abş- verişinde bulunacaklar. Böyle- ce Türk-Yunan yakınlaşması kapsamında Ege gibi stratejik sorunlann yam sıra toplumsal aynlıklann giderilmesinde de önemli bir adım atılacak. Dışişleri Bakanı Cem, forum için îstanbul'a gelen dışişleri ba- kanlannın birçoğu ile bir araya gelecek. Cem, dün Iran Dışişle- ri Bakam Harrazi, Yemen Lüb- nan, Kırgızistan ve Kazakistan- h konuk bakanlarla görüştü. Har- razi'nin Cem ile görüşmesinde, ABD ve îsrail'in politikalanru lKÖ-ABOrtakForumuçerçevçsind«konuklardünÇırağansaı^TnıdoWuıtliLAkşamsaaderindetsrnail Cem'in verdiği resepsiyonda konuklar ikili ya da gruplar halinde görüşmeler v^pûlar. Iran Dışişleri Bakanı Harazzi ve Arap Biniği Genel Başkanı Musa( İ stte) bir grupta görüşürken, Cem Solana ve Suriye Dışişleri Bakanı Fanık El Sara ile UdH görüşme yapü. eleştırdiği ve iddia edilenin ak- sine Usamebin Ladin'ın terör ör- gütü El Kaide ile ilgilerinin ol- madığım söylediği öğrenildi. Harrazi'nin Hatemi iktidara gel- dikten sonra açıkladığı medeni- yetler arası diyalog projesini anımsattığı, Türkiye'nin girişi- minin de bu anlamda önemli ol- duğunu söylediği bildirildi. Forum kapsamında Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan ve Ro- manya'nın bir araya gelerek iki Balkan ülkesinin NATO üyelik- lerinin ele alınacağı toplantınnı da çarşamba günü yapılması bek- leniyor. Ortadoğu'da yaşanan Fi- listin-lsrail çatışması da foruma katılan ülkelerin gündeminde olacak. Musa.'Irak tarbşılacak Arap Bırlıği Genel Sekrete- ri Amr Musa, IKÖ-AB Or- tak Furumuınun ana günde- minde bulunmamasına rağ- men, Irak konusunu özel gö- riişmelerde tartışmaya açaca- ğmı bildirdi. Atatürk Hava- limanı Devlet Konukevi çıkı- şmda gazetecilerin sorulannı cevaplandıran Musa, forumun medeniyetler ve kültürler ara- sında bir uzlaşmayla sona er- mesini dilediğini kaydetti. Irak konusuna ilişkin bir soru üzerine Musa, "Toplantının ana gündeminde olmaması- na rağmen, özel görüşmeler- de Irak konusunu tartışma- ya açacağım" dedi. Musa, toplantıda önemli adımlar atı- lacağma inandığmı ifade ede- rek. Filistin konusunda da şun- lan kaydetti: "Filistin soru- nunun çözümü konusunda, Fransa'nın gündeme getir- diği çözüm planını önemli buluyorum. Bu planda Filis- tin devleti olmadan. Ortado- ğuıda çözüm olmayacağı ka- bul ediliyor. Bu, çözüm için artık olmazsa olmaz konu- lardandır. Bu tartışılmaz bir gerçektir." Filistin Dışişleri Bakanı Fa- ruk Kaddumi de, Dışişleri Bakaru Ismail Cem ile yanm saat süren görüşmesinin ardın- dan, Ortadoğu Banş Süreci- 'nin devamı için Fransa Dışiş- leri Bakanı Hubert Vedrine tarafmdan önerilen plana iliş- kin olarak "Umarım ABD öneriyi kabul eder", diyerek Washington yönetimini eleş- tirdi. Dışişleri Bakanı Ismail Cem, DCÖ-AB Ortak Forumu için ts- tanbulıda bulunan Yemen, tran ve Lübnan dışişleri bakanlan ile ikili görüşmeler yaptı. Fo- rumıun düzenlendiği Çırağan Sarayıında ilk olarak Yemen Dışişleri Bakanı Ebubekir Ab- dullah El-Kirbi ile bıraraya gelen Cem, daha sonra sıra- sıyla Iran Dışişleri Bakanı Ke- mal Harrazi ve Lübnan Dı- şişleri Bakanı Mahmud Ham- mud ile görüştü. Bakanla- nn özellikle Ortadoğuıdaki ge- lişmeler açısından Forumıun önemli rol oynayabileceğine olan inançlannı dile getire- rek, sürecin ikinci bir forum- la devamını temenni ettikleri öğrenildi. Yakınlaşmanın altındaki bu sihirli sözcük taraflara başka şeyler ifade etse de kaçınılmaz Kader komşumuzla diyalog MURATİLEM ATİNA - "Diyalog", Türkiye ile Yu- nanistan arasında son dönemde yeni- den ivme kazanan ilişkilerdekd yakın- laşmanın altında yatan sihirli sözcük. Dünya üzerindeki yeni dengelerin "diyalog'' ka\xamını daha işler hale ge- tirmesiyle Ege'nin iki kıyısındaki halk- lar bu sözcüğe eskisinden daha az şüp- heci yaklaşmaya başladı. Bu tarihi sü- recin mıladı başlangıcı AbduDahÖca- lanınyakalanmasıolayıdır. 17Ağus- tos Gölcük depremi ise iki ülke arasın- daki diyalog sürecine hme kazandrr- dı. Banş yolunda karşılıklı konuşup taroşmanıngereğinin anlaşılması, önem- li bir adım olarak kabul edilebilir. Sorunlar dlzlsl... 3 Şubat 183O'da Fransa, Ingiltere ve Rusya arasında ımzalanan, 24 Nisan 183O'da Osmanlı'mn da kabul ettiği Ege adalannın paylaşımına ilişkin ant- laşmalann altından çok sular geçti. Bu- günkü sorunlann temelini ise paylaşnn- daki sakmcalar oluşturuyor ve taraflar artık sorunlann arkasında bugün artık üç önemli unsur olduğu taraflarca ka- bul ediliyor. Türkiye bu sorunlar paketinin "siya- a" olduğunu dile getirirken Yunanis- tan paketin "hukuksal" olduğu tezini savunuyor. Yine Atina adalann huku- ki statüsüne ve hava sahasına ilişkin olarak kabul edilen üçlü sorunlar pa- ketinden sadece birini, kıta sahanhğı ko- nusunu "cımbızlamak'' istiyor. Türkı- ye'ye göre iki ülke arasında sorun sa- dece Ege ile sınırh değil. Başta Kıbns ol- mak üzere 1.ve 2. derecede öneme sahip tüm sorunlar masaya yatınlmalıdır: Ka- rasulan, kıta sahanlığı, hava sahası, ada- lann silahtan anndmlması, azrnlıklar gi- bi konular ilk akla gelen konular. Bugün iki ülkenin dışişleri bakanlan tsruail Cem ve Yorgo Papandreu ke- mikleşmiş sorunlar dahil birçok konu- yu masaya getirebilmek için şündi "ted- biıü" arayış içine girdiler. Türkiye'deki koalisyon hükümeti ile Yunanistan Baş- bakanı Kostas Simitis de bu iki bakanın arkasında duruyor. Venizek>s"tan başla- yarak Konstantin KaramanKs. Andreas Papandreu, Kostas Mitçotakis ve şimdi de Simitis ile devam eden diyalog ve görüşme süreçlerine genelde katılımcı- lar şüpheci yaklaşmışlardı. 1974'te Karamanlis ile Bülent Ece- vit'in diyalog süreci başansız oldu. 1987 Mart knzi sonrasmda 1988 'de dönemin başbakanlan Andreas Papandreu ile Tür- gut Ozal Davos'ta "Kıbns ile Ege'deki Y. sorunlan içeren bir Kste hazuianması" konusunda anlaşmaya vardılar. Ne ya- zık ki Andreas Papandreu baskılar so- nucu konuyu soğuttu. Stlahlı lcuvvetlerln rolü 1991 -1993 arasında bir buçuk yıl gi- bi kısa bir süre başbakanlık yapan Mit- çotakis'in bazı adımlar atarak diyalog ko- nusuna yeni bir çerçeve çizdiğine de dik- kat çekmekte yarar var. Yorgo Papandreu'ya göre geçmişte başansız olan girişimlerin bugüne yan- sıması "denevimlerden yararlanma" şeklinde ohnuştur. Papandreu'ya göre yine geçmişte genelde başbakanlar dü- zeyinde olan diyalog, isrişare ya da mü- zakereler süreci, bugün artık idari düze- ye kadar inmişrır. Dikkat çekici bir nok- ta da geçmişte çoğunlukla iki ülke siya- silerinin diyalog girişimlerine silahlı kuvvetlerden çok fazla destek gelme- miş oimasıdır. Bugün artık bazı çevre- lere göre, iki ülke silahlı kuvvetleri ara- sındaki diyalog, siyasilerin düzeyini çok- tan aşmışhr. Üti ülke genelkurmay baş- kanlan ya da kuvvet komutanlan siya- silerden çok daha fazla bir araya gel- mekte. İki üLce genelkurmay başkanla- n arasında doğrudan ilerişimi sağlaya- cak açık hat (kırmrzı hat) da gerektiğin- de kullanılmaktadır. Siyasiler de arnk da- ha rahat hareket edebilmektedir. Yuna- nistan' ın, yeni çerçevede masaya getir- diği bir koşul var. Bu koşulun altında da "dryaloğuntemelfelsefesi'' yatıyor. "Di- yalog, Helsinki kararlan çerçevesinde yapılmabd]r. n Yunanistan her konuda "llusa] konu- lanmız, suurianmızın bütünlüğü" tartı- şılamaz savı ile elindeki AB kozunu so- nuna kadar başanlı şekilde oynuyor. Bu akıllı politikalar sonucu Yunanistan sa- dece Türkiye ile AB'yi karşı karşıya ge- tirmekle kalmayıp bazı konularda ABD ile de AB'yi karşı karşıya getirmeyi ba- şarmıştır. Birliği, Kıbns konusunda da Türkiye ile karşı karşıya getiren Simitis orgo Papandreu ile Ismail Cem, bu kez de AB-ÎKÖ Forumu çerçevesinde Istanbul'da bir araya geliyorlar. Atina'nın Türk-Yunan sorunlannı ikili düzeyden Avrupa Birliği çerçevesine çekme çabalan tepki toplasa da diyalog artık her iki ülkede de destek buluyor. Siyasilerin de bu mesajı alması gerekiyor. hükümeti ise doğal olarak sessiz kalmayı yeğliyor. Türkiye'nin yıl sonunda birliğe üye- lik müzakerelerinin başlaması talebin- de bulunabileceğine dikkat çeken Pa- pandreu, Romanya, Bulgaristan ve Tür- kiye'nin karnelerini 15'lerinyazacaklannı belirterek "Her ülke kendi perspeknfi ile değerlendirihr. bu durumda Türkiye de Yunanistan ik olan iüşkiJeri çerçevesin- de ve Kıbns konusunda takmacağı tutum ile değerlendirilecektir'' diyor ve aba al- tından sopa gösteriyor. Slyasllere mesaj Bugün her şeye karşuı iki ülkenin ik- tidar ve muhalefet partileri ile basm or- ganlan "dryalog" sürecini destekler gö- rünüyor. Başta siyasiler olmak üzere, bundan sonra iki ülke halklanmn banş ve dostluk yolundaki beklentilerini dik- kate almayan yöneticilerin, ülkelerinde prim yapamayacaklarını anlamalan gerekiyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle