Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 2002 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Sunay Akın 'Onlar Hep Oradaydı' adlı kitabmda yaşama farklı açılardan bakıyor
Karanlığın üstüneyürüyen şairNENA ÇALİDİS
Sunay Akm'ın 12 yıllık bır çalışmanın ürü-
nü olan yeni kitabı 'Onlar Hep Oradaydı' Çı-
nar Yayınlan'ndan çıktı. Akın, kitabında ırk-
çıhğa, Kızılderililere, 11 Eylül saldınlarına,
17 Ağustos depremine, kimi zaman da yakın-
dan tanıdığımız ünlülerin yaşamlanna farklı
açılardan yaklaşıyor. Bu çalışmada aynca Ce-
mal Sureya'nın bugüne dek hiçbir kitabında
yer almayan. çizgilerle sözcüklerin arasında-
ki sının kaldırarak yazdığı Üç tstanbul şiiri de
bulunuyor.
- Okuriannıan karşısına yine ilginç içerikh'
bir kitapla çıktmız»
SUNAY AKES - 'Knkulesi'ndeki KızıkJeri-
Her' kitabımı yazdığım dönemde bu çalışma-
nın doğacağını biliyordum. 12 yıllık bir süreç.
Elimde Kızılderililerle ilgili çok bilgi vardı,
fakat îstanbul'daki kaynaklan ele alarak bir şey-
leryazmak istedim. Yazacaklanmın özgünlü-
ğü olmalıydı. Dünya edebiyatında îstanbul'da-
ki bir şair, Kızılderilileri yazmalı diye düşün-
düm. Her zaman bana sorulan bir soru var, bun-
lan nereden buluyorsunuz? Bu onlara bir ce-
vap. Asıl olan hayattır, hiçbir sanat eseri, ya-
şamın kendisi kadar çarpıcı, şaşırtıcı ve güzel
olamaz. Düzyazılanmda da zaten yaşama bir
satranç oyuncusu gibi bakarak, bilimi, sanatı
bir satranç masasına dönüştürüp yaptığım
hamleleri sunuyorum okura.
Yazdanm karanlığa karşı
- Daha önceki Idtabuuzda okluğu gibi, bun-
da da görsefliğe ağırtak vermişsiniz...
AKEN-Film çekiyormuş gibi düşündüğüm
yazılara bir kare olsun görsel belge koyuyo-
rum. Bu tarz çok sevildi, devam edeceğim.
- Irkçıhğın yanı sıra Kızdderuilerin günü-
müze kadar ahşuagelmiş aşağılanmalannı da
farklı bir açıdan ele ahyorsunuz-.
AKCV-Hiç anlayamadığım ve karşısında dur-
duğum tek konu, bir insanın etnık özelliği ya
da inancıyla topluma kendini sunması veya bu
özelliklerinden dolayı dışlanması. Her zaman
karşı çtkhğım ve çıkacağım bir olgu. Ülkemiz-
de bir kültür politikası oluşturmayı düşünüyo-
rum.
Bütûn yazdıklanm, karanlığın üstüne yürü-
yüştür aslında. însanlann özgürce yaşaması ge-
reken dinsel inanç üzerine politika yapmak il-
kelliktir.
Doğru kültür politikalanyla bunlann karşı-
sına çıkmalıyız. Ülkemizin sorunu da bu. Kı-
unay
Akın,
kitabında
ırkçılığa,
Kızılderililere,
11 Eylül
saldınlanna,
17 Ağustos
depremine,
kimi zaman da
yakından tanıdığımız
ünlülerin yaşamlanna
farklı açılardan
yaklaşıyor.
'Onlar Hep
Oradaydı'da aynca
Cemal Süreya'nın
bugüne dek hiçbir
kitabmda yer almayan,
w
Üç Istanbul'
şiiri de bulunuyor.
zılderililer her zaman kötü gösterildi. Aynı
yanılgıya bir dönem sinemamız da duşmüş-
tü. Daitonlar'ı biz Red Kit'le tanıdık, oysa
Ahmet Mithat Efendi döneminde Daltonlar
biliniyordu. O dönemde bunlar Amerika'da
soygunlar yapıyorlardı. Pek çok insan bana ken-
dilerinin Kızılderili oldukJannı söylüyor. Kı-
zıldenli olunmaz. Tüm kültürleri çok seviyo-
rum ama ben onlar gibi olamam, iyi ki de de-
ğilim, iyi ki onlar var. Kızılderililer çok tak-
lit ediliyor. Kızılderililerin direndikleri olay şu;
Kristof Kolomb ve adamlan gemilerle Ame-
rika'ya gittiklerinde Kızılderililer biliyorlar-
dı ki bu adamlar geldikleri gemilerden daha
büyük gemilerle geri dönecekler.
Colomb'un Santa Maria'sından Istanbul'a
gelen 6. Filo'ya kadar. Kızılderili olmak, em-
peryalizme ve sömürge politikalanna karşı
çıkmaktır. Bu anlamda Kızılderiliyim.
- Kitabmızda Nâzım Hikmet'in kadınlara
bakışını ele alan bir yazı da bulunuyor. \â-
znn'ın kadınlara yakınhğını sizce basın doğru
algdadnnı?
AKBN- Nâzım Hikmet'i çok yakından tanı-
yorum. Onu tanımak demek yazılannı okuyo-
rum demek değil. Yazar kimliğinden uzakta,
imgelerinden kavnyorum. Bende, Nâzım'dan
ne alınm değil Nâzım'a yeni ne söyleyebüi-
rim kaygısı var. Nâzım Hikrnet' in bir kadın yü-
reği için yazdığı bir şiiri vardı. Ve bu, bir dok-
torun masasında, bir kavanozun içinde, ilaç-
ta duran bir yürektir. Nâzım ve kadın konuşu-
lacaksa neden konuşulmasın? O şiirde bilim-
den yana bir Nâzım var. Sanat eserleri, yazı-
lar. kitaplar önümüzü aydınlahnadıktan son-
ra neye yarar? O zaman ortaya bir magazin ede-
biyatı çıkıyor. ne yazık. Magazin dergilerin-
de görmüş olduğumuz tartışmalar bugün ede-
bıyatın kendisi olarak sunulmaya başlandı.
'Önce şairim'
- Peki, bundan çıkış yoltı var nu?
AKIN-Mutlaka var. Buna karşı yazılan her
kitap. Insanlar beni izlemeye gelip kıtap ım-
zalatıyorlarsa bu bundan çıkışın göstergesidir.
- Düzyazılanııızın şiire ulaşmak için kullan-
dığuuz bir yol olduğunu binŞoruz. Peki yeni şi-
ir kitabı ne zaman çıkacak?
AKEV- Ocak ayında yeni şiir kitabım çıka-
cak. Yılbaşından sonra da uzun süredir üs-
tünde çahşhğım oyuncaklarla ilgili diğer ça-
hşmam yayımlanacak.
-En çok hangi yönünüz ağır basryor?
AKIN -Şair Sıinay Akın.
TELÎF HAKKIKUTSALDIR
BESAM'dan
kınamaBiüm ve Edebiyat
Eserleri Sahipleri
Meslek Birliği'nden
(BESAM) yapılan
açıklamada, Eyüboğlu
Vakfi'nca düzenlenen
"Sabahattin Eyüboğlu
Deneme YanşmasTnın
duyurusunda "kaülan
yapıtian tetif ücreti
ödemeksizin
yayunlama"nın bir
yanşma koşulu olarak
öne sürüldügü
belirtilerek, hukuka
aykın böyle bir koşulun
asla kabul edilemeyeceği
ifade edildi. BESAM'ın
açıklamasında, dört ay
önce vakfın yazıh olarak
uyanldığı, buna karşın
söz konusu koşulun
kaldınldığına ya da
değiştirildiğine ilişkin
bir bilgi alınamadığı ve
duyuru yapılmadığı
ifade edilerek şöyle
denildi: "Yazar haklannı
izleyen bir meslek
kuruluşu sifanyta, bunun
bir yanşma koşulu
obnaması, başka bir
deyişle yayımlanan her
yazı, her yapıt için tefif
ücreti ödenmesi gerektiği
kanısındayız. Birtakun
harcamalar yaparak
yanşma düzenleyen
hiçbir kuruluşun, en
'kutsal' denilebilecek
haklardan olan 'telif
hakkını ödememek gibi
bir tutum' içerisinde
oimasını asla hakh
göremeyiz. Teüf hakkı
ödemek, kanımızca
edebiyat ve kültüre katkı
yönünden, yanşma
düzenlemekten de
önemlidir.'"
Bu koşulun yasal olarak
da geçersiz sayılacağı
belirtilen BESAM
açıklamasında.
Sabahattin
Eyüboğlu'nun bütün
yapıtlannda soyadını
"Eyüboğlu'' olarak
kullandığı, edebiyat
tarihlerine, sözlüklere,
ansiklopedilere bu adla
geçtiği belirtilerek,
yazann soyadının vakfin
adına uydurulup
"EyüboğhT olarak
yazılmasının da anısına
saygısızlık olarak
niteleneceği belirtildi.
tSTANBUL AVRUPA KOROSU
ÎJd ayrı kilisede
Yeni Yıl Konserleri
Kültür Servisi - tstanbul
Avrupa Korosu, 10
Aralık'ta Moda-
Assomption KiUsesi'nde
12 Aralık'ta ise
Harbiye-St Esprit
KSisesi'nde saat 20.00'de
iki konser verecek. Koro,
gelenekselleşen yeni yıl
konserlerinde,
yaşadıklan dönemlerde
iz bırakmış, müzik
tarihinin temel taşlan
sayılan dört ünlü
bestecinin eserlerini
seslendirecek. Eserler
sırasıyla M. A.
Charpentier'in Petit
MessedeMinuit',J.S.
Bach'ın 'Magnifıcat'. F.
Mendelssonn-
Bartholdy'nin 'Efias:
Denn er hat seinen
Engeln befohlen' ve
A. Adnan Saygun'un
'VunusEmre
Oratoryosu'nun 'Dertfi
Dolap' ve 'Senân Kerim
Sensin Rahim' adlı
bölümleriydi.
Kuruluşundan bugüne
repertuvannda
çoğunlukla Batılı
bestecilerin eserlerine
ağırlık veren koro, bu yıl
bir deTürk bestecisinin,
A. Adnan Saygun'un
eserini seslendirecek.
Şefliğini Florian Mair'in
üstlendiği koro,
çoğunluğu Istanbul'da
yaşayan yabancılarla
Türkler olan, değişik dil,
din ve ırktan yaklaşık
100 kişiden oluşuyor..
Koro, her yıl Bahar
Konserleri ve Yeni Yıl
Konserleri olmak üzere,
ıkı dönemde, dört
konser veriyor.
Jeff Corey^ McCarthy döneminin kurbanlan arasmdaydı
X951'deadıkara
listeye alınan ve
oyuncu olarak iş
bulamayan
Jeff Corey,
1952 ortalannda
evinin garajını,
oyunculuk okuluna
dönüştürerek James
Dean, Anthony
Perkins, Jane Fonda,
James Coburn,
Leonard Nimoy,
Barbara Streisand,
Richard
Chamberlain,
Robin Williams,
Jack Nicholson gibi
sinema dünyasmm
büyük isimlerine
hocalık yaptı.
RobertRosçB.
RobertTowneve
Jeff Corey.
Büyük oyuncular yetiştirdi
ENGtNAŞKIN
1940'lannsonuyla 1950'lerin
başlangıç yıllan arasında ortalı-
ğı kasıp kavuran "McCarthy En-
gizJsyonu", dönemin yıldızı ye-
ni parlamaya başlayan oyuncu-
su Jeff Corey' in de sanat yaşa-
mını söndürmüştü.
Etkileri hâlâ süren o bağnaz-
lık ve acımasızlık yıllan, düzi-
nelerce sanatçuun, yönetmenin
ve film emekçisinin yoksulluk ve
intihara sürüklendiği karanlık
bir dönemdir.
Sinema ve televizyonlarda ye-
ni yeni tanınmaya başlayan Jeff
Corey, "Siz bir komünist nıisiniz
ve komünist hangi örgütkrk iKş-
kmizoldu?'" sorusuyla başlayan
"Anti-Amerikan Etkmlikleri So-
ruşhırma 101™™" sorgulamala-
nnda. anayasal hakkını kullana-
rak "yamtvenniyonnn" diyen ve
sonuçta 6 ay hapis yatanlardan
biriydi.
Hapse aüldı
Sonradan kendini öldüren bü-
yük oyuncu John GarfîekL senar-
yo yazarlan Ring LardnerJr. ve
Dalton Trumbo,yönetmen Mar-
tin Ritt, yazar Clifford Odets,
oyuncu Edvvard G. Robinson,
RobertYoungve yazar LesterCo-
lede Jeff Corey'lebirliktedemir
parmakhklar ardına atılmışlardı.
Jeff Corey, arkadaşlannı ih-
bar etineyı bir kurtuluş yolu sa-
yan EHaKazan ve benzerlerinin
aksine, kelepçelendiği sırada.
Joe McCarthy \ e kurul arkadaş-
lanna çok ağır küfürler savur-
muş ve sorgulamadan itilip ka-
kılarak çıkanlmıştı.
1951 'de adı kara listeye alınan
ve oyuncu olarak iş bulamayan
Jeff Corey. 1952 ortalannda ye-
şeren yepyeni bir yaratıcıhğın
saygın adı olacaktır.
Evinin garajını. oyunculuk
okuluna dönüştürmüş ve burada.
sinema endüstrisınin gelecekte-
ki en büyük yeteneklerini yetiş-
tirmeye başlamıştı.
Eski oyuncu-yenı öğretmen,
okulunda, oyunculuk sanatının.
"yöntemoyunculuğu" diye bili-
nen saptanmış kurallannı değil,
esnek bir yaratıcılığı salık veri-
yordu.
"BOinçam'
<
nın iç boyutlanna
inmeyi öngören "j'öntem oyun-
cuhıgu" öğretisıni bir yana atıp
tüm öğrencilerinden kendi düş
güçlerini kullanmalannı isteyen
Jeff Corey, daha sonra "doğaç-
lama " yaratılmış alıştırmalara
dayanan yepyeni bir yöntem uy-
gulamaya başladı.
Yüzlerce öğrenci yetiştiren
Corey"in ilk öğrencileri arasın-
da James Dean, Anthony Per-
kins.Jane Fonda,James Coburn,
Leonard Nimoy, Barbara Stre-
isand, Richard Chamberlain,Ro-
bin NVıUiams ve Jack Nicholson
da vardı.
İşçüikten sinema\a...
Hollyvvood'un unutulmaz kla-
siği "Spartacus" çevrildiği sıra-
larda, öğrencisi KirkDouglas a
şöyle bir öğüt vermişti büyük
öğretmen: "Spartacus'ta,kariz-
ması olan, kendine gü\enen ger-
çek bir önderi canlandınrken.
gekttgm yeri anımsamabsın Kirk.
Kuşaklar bo>ıı tutsak olan bir
tutsaksm sen. Öndernge soyun-
madan önce. tüm davranış ve
tepkilerinde. gerçek bü* önderin
sesini, gecmişink çetişldye düş-
meden buunahsın." Kirk Doug-
las bu öğüdü aldığı günün saba-
hı, hocasının evine koşmuş ve
onu kucakladıktan sonra "Çok
hakhsın" demişti.
1914'te New York'ta işçi bir
ana babanın oğlu olarak dünya-
ya gelen büyük öğretmen, savaş
yıllartnda, tiyatro yoluyla halkı
biiinçlendirme amaçlı dev bir ta-
san içinde yer aldı.
O dönemlerde federal hüküme-
tin örgütlediği bu tasan, binler-
ce işsiz oyuncuya iş sağlamış ve
savaş bunalımlannın sarsınhsı
içindeki halka moral güç ver-
mişti.
Tasannın uygulanması, bir sü-
re sonra. Bolşeviklikle suçlayan
iş çe\Telerinin ve din adamlan-
nın baskısıyla durduruldu. Jeff
Corey. 1943'te ABD deniz gü-
cüne savaş fotoğrafçısı olarak
katılmış ve ölüm dalışı yapan
Japon uçaklannın fotoğraflany-
la büyük başan kazanarak De-
niz Güçleri Bakanı'ndan "başa- •
nbelgesi''almıştı.
37 yaşmda çıkanldığı
"McCarthy" sorgulamalannda,
bütün sorulara "Yanıtlamıyo-
rum" diye karşılık \erdiği için
kara listeye giren Jeff Corey, eşi-
ni ve 3 çocuğunu geçindirmek
için, uzun süre yapı işçiliği de
yaptı.
Joe McCarthy'nin tüm kirlili-
ği ortaya çıktıktan ve bir akıl
hastası olduğu anlaşıldıktan son-
ra, kara liste de ortadan kalkmış
ve Corey, garajındaki aktörlük
hocalığının yanı sıra filmlerde de
oynamaya başlamıştı.
Bunlann arasında "Lady in a
Cage-1963", "TheBacony-1964",
"Seconds-1966", "Butch Cassttv
and the Sundance Kid- 1969",
"True Grit-1969", "Little Big
Man-1970" adlı fılmler en önem-
lileri.
1970'lerde televizyonlann ta-
nınmış yüzlerinden biri olan Jeff
Corey, 16 Ağustos 2002 günü
Hollyvvood'da 88 yaşuıda yaşa-
ma gözlerini yumdu.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Melih Cevdetln
Sonlanmaz Sorulan
Bir soru ve düşünce ınsanıydı Melih Cevdet
Anday.
Durmadan sorular sorardı, kendine, karşısın-
dakıne, çevresindekilere, okurlarına.
Soru sorarak düşünür, soru sorarak tartışır, ko-
nuşurdu.
Atina sokaklarında dolaşarak insanlara soru-
lar yönelten, sorularıyla onlan aydınlatmaya ça-
lışan Sokrates'in yöntemiydi kullandığı. Sorular-
la kalıplaşmış düşünceleri sarsarak, yerleşik sa-
nılan düşünceler üstünde yeniden düşünmeye yö-
neltirdi okurtarını. Hazır düşünceler değil, gelişen,
çeşitlenen, ufuk açan, bilineni söyleyen değil, bi-
linmeyeni arayan bir düşünme yöntemi vardı.
Olmadık sorulardan olmadık yanıtlar çıkarır,
beyninde çakan kıvılcımlardan kimi zaman yeni
düşünceler, yazılar oluşturur, kimi zaman da ben-
zersiz nüktelerle sesi çınlatırdı çevresini.
Gogol'ü bunca sevmesi, dilimize çevirdiği ya-
pıtlar içinde en çok onunkilere yer vermesi rast-
lantı değildir. Eğlendirici, hoş zaman geçirici bir
gülme değildir onda karşımıza çıkan. Düşünce-
de ortaya çıkan mizah duygusudur. Onun gibi dü-
şünebiliyorsanız sizi de gülümsetir Melih Cevdet
mizahı.
Yıllar boyu gazetemizde cuma günleri yazdığı
yazılann tamamına yakınının kitaplaşmış olma-
sı, hem bugünün hem de geleceğin okurları için
büyük şanstır. Böylelikle okurlar, her an kendile-
rini onun sorulanyla karşı karşıya bulabilecekler.
Peki bunca yazının, bunca sorunun nedeni
neydi?
Melih Cevdet, inanç toplumundan düşünce
toplumuna dönüşme sürecinin içinde önemli bir
"sis çanı"yd\. Düşünceler üreterek, düşünceyi
çoğaltarak aydınlık yayıyordu. Felsefeyle bunca
içli dışlı olması, düşünceyi inançtan akla yönelt-
me eyleminin bir parçasıydı.
Cumhuriyetle başlayan Türk Rönesansı diye bir
aydınlanma sürecinin varlığını kabul ediyorsak,
Melih Cevdet, hem bu sürecin ortaya çıkardığı
bir büyük aydın, hem de ürünleriyle bu süreci de-
rinleştirmış, çoğaltmış bir düşünürdür.
Onun yazılarında felsefeden müziğe, şiirden
siyasete dek hemen tüm insan etkinliklerini bul-
mamız, bunlar üstüne sürekli düşünmesi, dü-
şünceler üretmesi de hep bu aydınlanma süre-
cini yayma, yerleştirme çabasıdır.
Aslında insanın bütün düşünce ve eylemi dö-
nüp dolaşıp aynı temel amaçta düğümlenir: İn-
sanın daha iyi, daha mutlu nasıl yaşayacağı. Dü-
şünce de, sanat da hep insanı daha mutlu, da-
ha erinçli bir varlık kılabilmek içindir.
Nasıl yaşarsam daha mutlu olurum?
Nasıl yaşarsak daha mutlu bir toplum oluruz?
Nasıl yaşarsak daha mutlu bir insanlık ortaya
çıkar?
Bu soruların biryanıtı vardın Bilinçli olmak. Bi-
linçlenmenin yolu ise düşünceden, yani felsefe-
den geçer. Felsefe soru sorma sanatıdır. Sorular
sorabildikçe ve onlara akılla yantılar bulabildik-
çe, bilinçleniriz. Bilinçlendikçe. yaşamımız an-
lam kazanır, erince. mutluluğa ulaşırız.
Günümüz insanının bugün önünde duran te-
mel sorunlar, iki bin yıl önce de vardı. Eski Yu-
nan'dan bugüne insan hep nasıl daha mutlu ola-
bileceği sorusunun yanıtını anyor.
Melih Cevdet yazılannda sık sık eski Yunan
düşünürlerinı anardı: "İnsanı mutlu kılan, usauy-
gun ve sade alışkanlıklardır" diyen Epikuros da,
insan için gerçek iyinin, sağlık, zenginlik ya da mut-
luluğun dünyasal başarıyla değil, erdemli olmak-
la gerçekleşeceğini savunan Zenon da, onun
aradığı yaşama sevincinin yollarını açmış düşü-
nürlerdı.
Melih Cevdet'in sorulanndan yayılan yaşama
sevincini, parçası olduğumuz doğaya uygun bir
yaşamın yollarını bizler de izleyebilir, hayatı an-
cak anlayarak mutlu olabıleceğimiz yolları bula-
biliriz.
Onun sorularla dolu düşünce dünyasının açtı-
ğı geniş ufuklara toplumca daha çok gereksini-
mimiz olacak.
rfısekci« superonline.com
K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I