19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2002 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(« cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SOYSAL Maç Oynamrken SPOR muhabirlerinin en büyük güçlüğü, henüz bitmemış bir maç konusunda oyun devam eder- ken yazdıklan yazıyı sayfa sorumlusuna geçmek- te duyduklan sıkıntıdır. Seyrettiklerine dayanarak bir şeyler yazmışlar, takımlar ve oyuncular konu- sunda birtakım hükümlere vanmışlardır. Maç sonu- cu yazdıklannı doğrularsa, sonjn yok; tutmazsa bazen bütün yazıyı değiştirmek gerekebilir. Çünkü, "Çokkötü oynadı, şu dakikada şunu ka- çırdı" diye yazıp yerin dibine batırdığınız oyuncu en kritikdakikada en güzel golü atmıştır. Kopenhag'dason dakikaya kadar sürecegı bel- li olan çok yanlış bir müzakere sırasında yazı yaz- manın güçlüğü de buradadır: Şu anda çok uzak bir olasılık olarak gözükse de, son dakikalarda her şey değışebilir. Maçsonrasında, kan ter içindelerken vesoluk soluğa sahadan çıkariarken ağızlanna daya- tılmış mikrofonlara konuşturulan oyuncular için du- njrrt farklıdır Kötü oynayıp da kaybetmişlerse, "Kö- tü oynadık, şunu şunu yapamadık" derler ve ko- nuyu noktalarlar; iyi oynamışlar ama yine kaybet- mişlerse, "lyi oynadıksa da hakem şöyle yaptı ya da şansımız yaver gitmedi" diyebilirler. Kopenhag'daki maç oynamrken sürekli sorulan bir soruyu maç bitince de sormak gerekecektin lyi oynanmakta mı? lyi oynandı mı? Kabul etmek gerekir ki, yeni iktidar orada iyı so- nuç alabilmek için, kendi tarzınca, elinden ge- leni yapmış ve müthiş bir çaba göstermiştir. Daha örtcekı iktidarlann Avrupa'ya hoş görünmek için yap- tıklan "reform"lara sadık kalıp hatta daha fazlası- nı yapmaya hazırolduklannı belirterek, başkentten başkente koşarak, Batı'daki en ünlü siyasetçileri- ninyakalannayapışarak, Kıbns'tasonuna kadar gö- rüşmeyeaçıkolduklannı belirterek, başlarını sonu- na kadar dık tutarak. Evet, kimse onlan uyuşuk ve yavaş davranmak- la, yapılması gerekenleri yapmamakla suçlaya- maz. Kendı tarzlarınca, gerekenlerin hepsini yap- mışlardır. Ama, tekrar etmek gerekir: Kendi tarzlannca. Bu tarzın, Avrupa Biriiği gibi bir ortamda olum- lu sonuç vermesi zordur. O ortam ki, perde gerisinde çevrilen oyunlara, çı- kar ilişkilerine ve gerektiğinde hukuk alanında bi- le bu çıkarlann kullanılmasına dayanır. Bütün bun- ların ustaca bir diplomasi örtüsüne büründürül- mesi, çıkarcı hesaplann ve önyargılı tutumlann yüz- lere vurulmaması gereken bir ortamdır. O ortamda açık sözlülüğün, efeliğin, sabırsızlı- ğın ve hele kendinı tutamayıp ifadelere hakaret yüklemenın yeri yoktur. Hele, Atlantik ötelerinden destek bulup kendisi zaten oraya karşı bir güç oluşturma peşinde olan Avrupa'da bu çeşit tutum- lann sonuç verecegini ummak yanlış olur. Unutmamak gerekir ki, diplomasi böyle ortam- laria baş edebilmek için de vardır. Temel Güvencemize AB Saldınsı... Türk Devrimi modeline bağlılık kendi gerçek kurtuluşumuzu perçinleyeceği gibi, AB'nin kapımızı çalıp bizi kendisine katılmaya çağırmasını sağlar. Prof. Dr. Özer OZANKAYA T ürkiye'nin Avrupa Birliği'ne eşit koşul- larla üye olması önü- ne engel üzerine en- gel çıkaran Avrupa Birliği karar organlan, son ola- rak "Türk SUahh Kuvvederinin siyasal yaşam üzerinde ağırlığı ol- duğu" savını ortaya attılar. Siya- sal partilerimizin demokrasiden yoksun iç yapılanndan hiç yakın- mayan, çünkü böyle partilerin iş- birliği ile Türkiye'yi diledikleri gibi yönlendirebileceklerini bilen AB, sömûrûlmemenin güvence- si olan demokrasimizi savunmak üzere öngörülen anayasal güven- celere saldırmakta. Ulusumuza karşı sorumluluk duygusunu yi- tirmiş politikacılann tutum ve davranışlannın gerçekte AB'ye eşit koşullarda girmemizi sürgit olanaksız kılıcı olduğunu bildÜc- leri için onlan desteklemekte. Tûr- Idye'nin "Avrupa'nuı Hasta Ada- mı" dedikleri çağdışı osmanlı Devkd'ningülünçdurumunadüş- mesineçalışmakta. "Osmanlı ka- fası" taşıyan politikacüanmıza yerli işbiriikçüeri ile biriikte alkış tutmakta. Kendüeri öraeğin Avus- turya halkının çoğunluk oyuyla iktidar olan faşist eğflimB Haıder'in hükümet başkanı olmasını engel- lemekte, ama Tiirkiye'de demok- rasinin çiğnenmesinekarşıönlem- ler önermekle görevli Milli Gü- venlik Kurumu'na karşı çıkmak- talar. Amaçlan, Milli Güvenlik Kuruhı'nu baskı alüna alarak. ör- neğin Kıbns, Ege, Avrupa Savun- tna İşbirüği, ölçüsüzözeUeştinne, Irak, EV1F ve Dünya Bankası'yia ilişkiler gibi konularda her iste- diİderine uysaJlıkla boyun eğen sözde siyasetçilerimize destek sağ- lamak,İurkiye'yi diedikleri biçim- de yönlendirmektir. Başta Milli Güvenlik Kurulu olmak üzere Türk Silahlı Kuvvet- leri komutanlannın. ulusal varlı- ğımıza, özgürlük ve bağımsızlığı- mıza karşı el ele vermiş iç ve dış tehdit ve saldın eylemleri konu- sunda bugüne değin kamuoyu- muzun dikkatine getirdiği ger- çekleri, ne çoğu siyasal parti ve sivil toplum örgütleri, ne de ya- zılı ve görsel yayın araçlan gere- ğince değerlendirebümiş değil- dir. Çünkü kendileri ulusumuza karşı sorumluluk bilincinden çok büyük ölçüde yoksun, dar kesim- lerin ve kişilerin güdümüne gir- miş bulunuyorlar. Yakın bir geçmişte Türk Kara Kuvvetleri'nin Sayın Komutanı, basın ve TV'lerde yayımlanan ko- nuşmasında: "Türkiye'yiiçtenza- yıflarmayı ve sonuçta bölmeyi amaçlayanlar ülkemizi din. etnik aynmcıhk ve Alevi-Sünni diye mez- hep tefrikasına düşürmek istiyor- lar. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhoriyeti Devteti'ni yıkmak için aşın dinsel akımlan teşvikedi- yorlar. Maalesef içimizden de bu emeflerine hizmet edecek hain iş- buükçiler buluyoriar" demişti. Orgeneral Sayın Ateş, "16yıMır terörü destekleyen dış güçlerin si- lahla varamadıklan hedeflerine şimdi strateji değiştirerek,yani te- rörü siyasaÜaştırarak varmak is- tediklerini" belirtmişti. Ve çok doğnı olarak "Türk ulusunun. kendisi ve ülkesinin yüksekyarar- lan aleyhine konuşan bölücü boz- guncular ilevatansız akdsclarm ka- falanndaki kirli ve giyli emelleri- ni anlamayacak, onlara hoşgörü gösterecek kadar saf olmadığmı" da vurgulamıştı. Hava Kuvvetle- ri Komutanı Orgeneral Sayın Er- gin Celasin, personeline "laik ve demokratik Cumhuriyetin temel- lerine vazılan. sozleri ve hareket- leri ile dinamit koymaya çataşan dahili ve harici bedhahlara karşı en büyük güvencelerden biri" ol- duklannı anmsatmıştı. Deniz Kuv- vetlen Komutanı Oramiral Sayın İlhami Erdil de "Atatürk'ün ide- allerine sanlanlar ile ilke ve dev- rimlerinin ba>Taktarlarına son günlerde yapdan hain saldınlara Türk denizcisi yabancı değildir." demişti. Ne siyasal -bir ikisi dı- şında- partilerimizin yönetimleri ne de hükümet, Milli Güvenlik Kurulu üyesi kuv\r et komutanla- nmızın bu yaşamsal önemdeki uyanlannın yersiz ya da yanlış olduğu yolunda en ufak bir eleş- tiride bulunmadılar. Ama herhan- gi bir destekleyici açıklama da yapmadıklan gibi, kitle yayın araç- lanmız da büyük bölümü ile, bu uyanlarda işaret edilen kirli emel sahibi dış güçlerin y almz tran, bi- lemediniz biraz da Suriye ve ben- zeri gerici yönetimler altındaki devletler olduğu yorumunu yap- tılar. Gerçek, bununla suurlı de- ğil elbet. Türkiye Cumhunyeti hükümet- leri ve tüm Türk ulusu bölücü te- rörörgütüyle savaşırken, "Bizden satnı aldığınız falanca, fılanca si- lahlan kullanamazsınız!" diyen- ler İran, Suriye ve benzeri de\'let- ler midir? Bunlar arasında örae- ğin Almanya ve Amerika Birle- şik Devletleri yok mudur? Yurdumuzda Tük Silahlı Kuv- vetleri'nin demokrasiyi dinsel bas- ta ve teröre karşı da savunma çağ- nlanndan niye gocunuyor Batıh- lar? AB'nin sömürgeci dayatma- lanna engel gördükleri için Türk Silahlı Kuvvetleri'nı siyasal yaşa- ma müdahale sayıyorlar. Şu gerçek bilinmelidir: TSK, demokrasınin bekçisidir. Uygar- lığın yanında ve savunucusudur. AB, bundan gocunmamalı, Tür- kiye'nin bu konudaki özel duru- munun yanında olmalıdır. De- mokrasiden, özgürlükten, uygar- lıktan yanadır Türk Silahlı Kuv- vetleri... Sonuç: AB üyelığınde son sö- zümüz, Avrupa Birliği'ne tam üyeliği. "Büim, sanat, demokra- si teknoloji ve sanayi Avrupa ve Amerikası'mn gerçekbir üyesiol- mak" için ıstediğimizi en başta kendimiz bilmeli ve dünyaya bu kararlılığımızı göstermeliyiz. Özgürlük, bağımsızlık ve gö- nencimizi, tek sözcükle şerefımi- zi sağlayacak olan Türk devrimi- nin izlencesı (programı) ve pro- jeleridir. Türk devriminın kaza- nımlan ve doğrultulan olan de- mokrasinin, bilimin, sanatm, tek- nolojinın, sanayileşmenin, demir ve denizyolu ulaşımınm, çağdaş aile ve kadın.haklannm, demok- ratik ve bilimsel eğitımin, geliş- kin bir yazılı dil, özgür sanat, ah- lak ve felsefenin.. gereklerine sırt çevirerek yapılacak bir AB aday- lığı, Türkiye'yi yalnızca siyaset Avrupası ve Amerikası'nın sö- mürüsüne, bölücü ve yıkıcı ben- cilliğine teslim eder! Türk devri- mi modeline bağlılık ise kendi gerçek kurtuluşumuzu perçinleye- ceği gibi, AB'nin kapımızı çalıp bizi kendisine katılmaya çağır- masını sağlar. Islam Davetçilerine Eğitim RehberiL B TC ADANA1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2000 946 Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vek. Av. Adnan Can tarafından davalı Mehmet Şirin Alan aleyhine açılan alacak davasında davalı Mehmet Şirin Alan adına davetiye tebliğ edilememiş, em- niyetçe yapılan araştırmada da adresi tespit edile- memiş olduğundan davalı Mehmet Şirin Alan adına davetiyenin ilanen tebliğine karar verilmiş olunduğundan duruşma günü olan 24.02.2003 günü saat 9.00'da mahkememizde yapılacak olan duruşmaya bizzat veya bir vekille takip etmediği takdirde duruşmanın yokluğunda görüleceği da- valı Mehmet Şirin Alan adına davetiye yerine ge- çerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 29.11.2002 Basın: 81853 Doç. Dr. Türkân ARIKAN/ 7. Dönem uyazıda,Uluslara- rası tslam Düşün- cesi Enstitüsü In- san Yeriştirme Dairesi Mü- dürü Hişam EI-TaKb tara- findan yazılıp 1991 'de In- gilizce yayımlanan ve 1993'te Türkçe'ye çevri- len bu kitaptan bazı kısım- lan aynen vererek genel çizgileriyle özetleyeceğim: Tarihsel geüşnie: ABD ve Kanada Müslüman Öğ- renciler Teşkilatı (MSA) Ocakl963'te kuruldu. 20 yıl boyunca Amerika'daki Müslüman öğrencileri ve cemaatleri harekete geçir- di ve Kuzey Amerika'da Is- lam varlığinın gerçekleşti- rilmesi için öncü rolü oy- nadı. (s,5) 1983 'te Kuzey Amerika Islam Cemiyeti (ISNA) adıyla, federasyon haline gelen daha geniş bir şem- siye örgüt (organizasyon) kuruldu. Kuzey Ameri- ka'daki tslami kurumlar arasmda MSA, Islam Tıp Teşkilatı (1MA), Müslü- man Bilim Adamlan ve Mühendisler Orgütü (AM- SA), Müslüman Sosyal Bi- limciler Orgütü (AMSS), Kuzey Amerika Islam Vak- fi (NAIT), Islami Öğretim Merkezi (ITC) ve Kanada Islam Vakfı Kurumu (CITF)sayılabüir.(s.6) "ISNA, Kuzey Ameri- ka'daki en büyükyerti Müs- lüman örgütüdür (organi- zasyonudur).Ona bağb 300 yerel demek, caraiveIslam merkezi vanhr." (s.7) 1981'de ABD"de kunı- Ian "Uhıslararasıtslam Dü- kullanın! :•- f Bosch'ta %35'e varan ulsuz indirim var. Ustelik şimdi, Bosch bulaşık makinesi alan herkese 1 yıllık* 2'si bir arada Calgonit deterjan hediye! Aynca tüm Bosch ürünleri 13 aya varan taksit seçenekleriyle. *9 kg. Calgonrt, yıllık ortalama tuketıme göre rtesapianrmştjr. BOSCHTaptığmız her akşvenş ıçın Boscii. admıza TunVye Eğrtım Gönuilulen Vakfı na bagışta bufunuyor şüncesi Enstitüsü (IÜT) ts- lami araşürmalara özgüle- nen (tahsis edflen) bireğitim kurumudur- Islam düşün- cesini canlandırmak, getiş- tirmekvççağdaşdisiplinler- k bilginin İslamileştirilme- si amaayia kuruldu-" (s. 7) Kitabın içeriği 402 sayfadan oluşan ki- tapta, hareketin hedefi, li- derlik, sorun (problem) çöz- me, karar verme ve uygu- lama, planlama. ekip oluş- turma, konuşma, yazma, iletişim, zamanın kullanı- mı, kurullann oluşturulma- sı ve yönetihnesı, toplantı- lann düzenlenmesi ve yö- netilmesi, medyada konuş- ma, yerel örgütlerin kurul- ması, etkili eğitim prog- ramlannm düzenlenmesi, eğitim teknikleri. gençlik kamplannın planlanması ve düzenlenmesi gibi konu- lar aynntısıyla ele alınıyor. Açıklamalar Kuran ayetle- riyle destekleniyor. Kitapta ıleri sürülen ba- zı göı üşkı i şu ba^lıklaı al- tında toplayabıliriz: Rehber Idmin için: **Bu rehber yem Müslümanlar yetiştirmek için degildir... Bu rehberin esas hedefi, li- sans ve lisansüstü olmak üzere ünKersite öğrencile- ridir. Yaş olarak hedefi ise 20 ile30 yaş arasındaki genç insanlardır. bazı u>arlama- larlabaşkayaş gnipian için de yararh olabilir. Bu reh- ber yereU milli ve uluslara- rası düzeylerde İsiam da- vası alanında lider adayla- nnı ve davetçileri eğitme>i amaçedinmiştir.^ (s. 10) Amaç: "Bilgiyi ve hik- metiele geçirerek inandın- cı ve etkili bir biçimde yük- sek bir idrak ve sadakatle da\a\ı u>gulama\-a koymak suretijle sosyal değişmeye öncülük edecek dinamikB- derler yetiştirmek." (s.46) MesJeklere>önelim: "Ha- reket lise mezunlannı sos- valbüinıler.nıedyavehaber- leşme, eğitim, sosyal hiz- meder,emnKetvehukuk gi- bi çok ihtiyaç duyulan uz- manhk alaıüanna sevket- me>i ihmal etmiştir. Bu tür bir planlamamn yokluğu harekete pahalıya mal ol- muştur." (s.31) Davetçinin misyonu: "Şu halde, davetçinin misyonu, Allah'a davetetmek, en ve- rimli şeldlde çahşmak ve Müslümanlar grubundan olduğunu ilan etmektir. Son madde eğitim gören davetçinin (tecrit edflmiş) bir süper birev olması ihti- maini ortadan kaldmr.Tam tersine o hayata kaülmab vesosyaldeğişmevietkiJeme amaagütmelidir. Bütün Iti- şjsel hazırhklar onun sosyal transformasyonun aktifbir parçaa olmasını sağlamak içindir-'" (s.44) Potansiyel Bderler: u Bu- nunla beraber ideal bir Müslüman hayatia ilgisini kesen değiL İslanun sosyo- ekonomik ve shasi sistemi- ni yerleştirme mücadelesi- ne aktifolarak kaülandır_" (s.62) "İnsanlar arasmda her gnıpta belli \^sıflara sahip insan görürüz. Bu seçkin kişileri mutlaka beürieme- li ve ileme hazuiamahyız. Eğerbunlaribadederini ye- rine getiren Müslümanlar- sa. onlara tophıma hizmet edecekleri nrsatiar sağla- mabyız. Özel vasıflannın çokgeçeıü oiduğu yerlerde onlar uygun pozisvonlara seçihnehdir." (s. 62) u _Eğer ibadetlerini yeri- ne getirmeyen Muslüman- lararasmda potanshdüder- ler tespit edersek sistema- tik olarakonuıüa iUşki kur- ma\a çauşmah ve ohımhı bir diyalog içinde ohnab- vız.."" (s.62) Çanşma-işbirliği: "...ha- reket idare eden rejimler- ledevamta bir mücadeledu- rumuna getirflmiştir. Bu ta- vır beUd bazı yerlerde hak- h görülebüir, fakat işlerin normal seyri olarak kabul edilmemelidir. Bu tersine çevrflmen-. Öte\"andanül- kenin rejimi, hareketin ül- ke ve yöneticileriçin iyi bir niyet taşıdığı konusunda mutlaka ikna edihnelidir_. Yönetmek hareketin esas amacı degildir,o sadece bir araçtir. Bu amaç hükümet otoritesiyle tam olarak ba- şanlamıyorsa o zaman öz- gür ve demokratik bir yol- la ldtlelerin eylemiyle en azmdan kısmen uygulana- biBr. Hareket, çaoşma ima- jmı mutiaka degiştirmeh \e onuişbnüği imajuıa dönüş- türmehdir. Çatışnıada bir erdem ve fazflet yoktur... Yenilecegin bir savaşı sür- dürme. Hazo* ohnadığnnız bir mücadelenin içine çe- kilmekten kaçınmalıyız." (s.32-33) Kadınlar ve çocuklar: "m Henüz etkili bir kadın hareketine eğitim vereme- dik, hareketegeçiremedikve kurumlaşbramadık» On- lann ümmetin liderlerini yetiştirmesini diler ve iddia ederken. katüımlannı sağ- lama, eğitmevedestekleme yönünde hjçbiroiumtu adm atmryDruz. Bu durum hare- ketinbir açmazı olma\n de- vam edi>or. Gerçekçi olmak gerekirse,güçlerimizin yüz- de 50'sini kenara iterek ve ayn*arak mücadeleyi kaza- namayız." (s.26-27) "AVTO şeldldeçocuklann yetişnıesi için pek az çaba sarfedikiL. Hareketbu ala- nıihmal ederekçok şe>kay- bedryor." (s.27) Açıkhk-gizliUk: "Hare- ket açıkça mı yoksa gizli olarak mı faaliyet göster- melidir dhe tarüşarak çok zaman harcandu. l zun va- dede hangi seçeneğin daha yarark okluğuna karar ver- mek için çevreyi incekmek en doğrusudur. Bazı yer- lerde başka seçenek yok- tur: İlke şartlan hangi yoJ- da gidileceğine karar verir. buna Em veriyorsa hareket mutlaka açıkobna- h. Açıkhga izin \erUrvorsa gizli çahşmakta hiçbir fazi- let yoktur." (s.32) Kurumlaşma: "_.Pekaz kurumlaşma vanh.Oluşan bu birkaç kurumda da planlama, takım ruhu ve doğru organizasyon yoklu- ğu söz konusuydu. Hare- ket, prensiplerini ve amaç- lannı bu kurumlar aracıb- ğıyla gerçekleştiremezdi... Başanlı bir şeldldekurum- laşma sürecine girdiğini id- dia edebUmemiz için her ülkede en azmdan on tane elk tutulur kurum bulun- mahdır" (s.28) Sonuç: "Şundan eminiz ki, Allah'm (CQ izniyle, eğer rehber tamamen an- laşıürve uygulanırsa İslami çahşmalarda en azmdan yüzde 50 oranında bir ba- şan veetkiarüşısağlanacak- ür. Bu başan düşünce, yö- netim,idare, iletişim, kamp, konferans ve toplanti gibi alanlarda kendini göstere- cektir." (s.373-374) Hişam El-Talib, Training Guide For Islamic Workers, Balkan Araştırma Merke- zi, Eğitim-Öğretim Serisi •'l",Ter. KamilYiğit, Is- lam Davetçilerine Eğitim Rehberi. Koba Yayınlan, Istanbul, l.B. 1413İ993. PENCERE Bu Kadarına İstiskal' Derler... Bir ara plastikten şişirme kadınlar piyasada çok rağbet görüyorlardı; satıcılar kesiminde bunlara bir de ad takılmıştı: Baldız!.. Biliyoruz ki halkımız akrabalık üzerine sözcükle- ri yaşamda kullanmaya doyamaz: - Taksi!.. - Buyurabi... - Garson!.. - Emret baba!.. - SebzeciL -Geldim abla... Enişte, bacanak, baldız gibi aile kütüğü akraba- lannın mizah yol ve yordamında kullanılmalan ha- yatımızı renklendirir... Dün sordular: - Abi AB işi neoldu?.. - Yengen!.. • AB üyeliğımiz şimdilik yengen olunca geriye eli- mizdenekaldı?.. Irak savaşı!.. ABD hatınna savaşa girecek miyiz?.. Bir Müslüman ülke olarak Avrupa'ya giremedik, ama, bir Müslüman ülkeyle savaşa girmek yolun- da Tayyip ile Gül ne düşünüyorlar?.. Ikisinın de bıyıklan sünneti şerife üzerine kırpıl- mış iki tosunumuz... Ikisinın de hanımlan türbanlı... Bush istedı' diye Müslüman komşumuz Irak üzerine sefer eyleyecekler mi?.. Ben medyanın yalancısıyım, Tayyip Erdoğan bu konuda diyesiymiş kı: - Irak'a savaş açma konusunda referanduma başvurmalı!.. Bir ülkenın komşusuna saldırmak konusunda halk oylamasına başvurması olacak şey mı?.. Tay- yip Bey bunları nereden bulup çıkanyor?.. Hazret ne demişti Amerika'da: - Bizi AB 'ye almazlarsa biz de NAFTA 'ya (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi) gireriz... 'Aslan Bacanak' iyi sallıyor; ama, attıklannın ço- ğu karavana... • Kopenhag zirvesi Türkiye için olumsuz geçti; müzakere tarihi çıkmaz ayın son çarşambasına kaldı... Ancak bunun önemi yok... Önemli olan Türkiye'nın şamar oğlanına döndü- rülmesidir; ortalıkta boy gösteren Gül-Erdoğan iki- lisinin de anlamı ya da anlamsızlığıdır. Tayyip Erdoğan'ın orada ne işi ve sıfatı vardı?.. Gül'e bir diyecek yok!.. Türkiye'nin Başbakanı zir- veye gelmış, ne olduğu belli!.. Tayyip'e ne diyelim?.. 'Aslan bacanak' mı diyelim?.. • Bu yazıyı bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla bitirmek iyı olacak... Şehrin ileri gelenlerinden bıri, konağında zıyafet düzenlemiş... Hoca, davet edilmediği halde, paldır küldür ko- nağa dalıp sofraya oturmuş; başlamış Allah ne ver- diyse atıştırmaya... Ev sahibinin emri üzerine hizmetçiler, uşaklar Nasrettin Hoca'yı uyarmışlar, sofranın başından kaldırmak istemişler, bizimki duymazlıktan gelin- ce de kollarına girdikleri gibi Nasrettin Hoca'y ko- nağın kapısından sokağa atıvermışler... Hoca kızmış: - Ybooo, demiş, bu kadanna istiskal derler!.. KOOP-C'DEN KÜLTÜR ETKINLIKLERİ SİNEMA GÜNLERİ K O O P - C , ortaklanna bir kültür hızmetı ola- rak "Sınema Günleri" başlığı altında aşağıdaki filmleri gösterıme koymuştur. Film gösterimlerı Ko- operatıf ortakları için ücretsizdir. Film Yaprt Yönetmen Yeri Tarihi Saat Film Yönetmen Yeri Tarihi Saat Postacı Pablo NERUDA Michel RAOFORO Armada Hotel - Ahırfcapı/Sultanahmet 18Arahk2002Çarşamba 19.00 Sıradan Faşizm Mihail ROOM Armada Hotel - Ahırkapı/Suftanahmet 14Ocak20O3Salı 19.00 Önemli Not: 1 Talebın yoğun olması dunjmunda 'Sınema Günlen" yıl boyunca sürecek ve gerekırse ayöa 1 film göstenmı sayısı "Yazartarla Buluş- ma" etkınlıklen de eklenerek ıkı ya da fazla olarak yenıden tasartana- cafctır. 2 2003 yılı ıçınde Istanbul şebinçı gezılen. günübırlık Istanbul dışı gezilen, Istanbul dışı hafta sonu gezılen dûzenlenecektır. Daha geniş bHgi için aşağıdaki tetofMbrdan KOOP-Cyi arayaHirsiniz. (0212)52021 91-92, Faks: 520 50 23 I r y Cumhuriyetl L V . kitap kulübül IMZA GUNU CNR ISTANBUL ULUSLARARASI KİTAP FUARI 15 Aralık Pazar TOKTAMIŞ ATEŞ 15:00-16:30 ERDOĞAN AYDIN 17:00-18:30 MİYASE İLKNUR 17:00-18:30 Adres: CNR EXPO Fuar Merkezi Yesilköy/İST.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle