Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2002 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(« cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Maç Oynamrken
SPOR muhabirlerinin en büyük güçlüğü, henüz
bitmemış bir maç konusunda oyun devam eder-
ken yazdıklan yazıyı sayfa sorumlusuna geçmek-
te duyduklan sıkıntıdır. Seyrettiklerine dayanarak
bir şeyler yazmışlar, takımlar ve oyuncular konu-
sunda birtakım hükümlere vanmışlardır. Maç sonu-
cu yazdıklannı doğrularsa, sonjn yok; tutmazsa
bazen bütün yazıyı değiştirmek gerekebilir.
Çünkü, "Çokkötü oynadı, şu dakikada şunu ka-
çırdı" diye yazıp yerin dibine batırdığınız oyuncu
en kritikdakikada en güzel golü atmıştır.
Kopenhag'dason dakikaya kadar sürecegı bel-
li olan çok yanlış bir müzakere sırasında yazı yaz-
manın güçlüğü de buradadır: Şu anda çok uzak
bir olasılık olarak gözükse de, son dakikalarda her
şey değışebilir.
Maçsonrasında, kan ter içindelerken vesoluk
soluğa sahadan çıkariarken ağızlanna daya-
tılmış mikrofonlara konuşturulan oyuncular için du-
njrrt farklıdır Kötü oynayıp da kaybetmişlerse, "Kö-
tü oynadık, şunu şunu yapamadık" derler ve ko-
nuyu noktalarlar; iyi oynamışlar ama yine kaybet-
mişlerse, "lyi oynadıksa da hakem şöyle yaptı ya
da şansımız yaver gitmedi" diyebilirler.
Kopenhag'daki maç oynamrken sürekli sorulan
bir soruyu maç bitince de sormak gerekecektin lyi
oynanmakta mı? lyi oynandı mı?
Kabul etmek gerekir ki, yeni iktidar orada iyı so-
nuç alabilmek için, kendi tarzınca, elinden ge-
leni yapmış ve müthiş bir çaba göstermiştir. Daha
örtcekı iktidarlann Avrupa'ya hoş görünmek için yap-
tıklan "reform"lara sadık kalıp hatta daha fazlası-
nı yapmaya hazırolduklannı belirterek, başkentten
başkente koşarak, Batı'daki en ünlü siyasetçileri-
ninyakalannayapışarak, Kıbns'tasonuna kadar gö-
rüşmeyeaçıkolduklannı belirterek, başlarını sonu-
na kadar dık tutarak.
Evet, kimse onlan uyuşuk ve yavaş davranmak-
la, yapılması gerekenleri yapmamakla suçlaya-
maz. Kendı tarzlarınca, gerekenlerin hepsini yap-
mışlardır.
Ama, tekrar etmek gerekir: Kendi tarzlannca.
Bu tarzın, Avrupa Biriiği gibi bir ortamda olum-
lu sonuç vermesi zordur.
O ortam ki, perde gerisinde çevrilen oyunlara, çı-
kar ilişkilerine ve gerektiğinde hukuk alanında bi-
le bu çıkarlann kullanılmasına dayanır. Bütün bun-
ların ustaca bir diplomasi örtüsüne büründürül-
mesi, çıkarcı hesaplann ve önyargılı tutumlann yüz-
lere vurulmaması gereken bir ortamdır.
O ortamda açık sözlülüğün, efeliğin, sabırsızlı-
ğın ve hele kendinı tutamayıp ifadelere hakaret
yüklemenın yeri yoktur. Hele, Atlantik ötelerinden
destek bulup kendisi zaten oraya karşı bir güç
oluşturma peşinde olan Avrupa'da bu çeşit tutum-
lann sonuç verecegini ummak yanlış olur.
Unutmamak gerekir ki, diplomasi böyle ortam-
laria baş edebilmek için de vardır.
Temel Güvencemize AB Saldınsı...
Türk Devrimi modeline bağlılık kendi gerçek
kurtuluşumuzu perçinleyeceği gibi, AB'nin kapımızı
çalıp bizi kendisine katılmaya çağırmasını sağlar.
Prof. Dr. Özer OZANKAYA
T
ürkiye'nin Avrupa
Birliği'ne eşit koşul-
larla üye olması önü-
ne engel üzerine en-
gel çıkaran Avrupa
Birliği karar organlan, son ola-
rak "Türk SUahh Kuvvederinin
siyasal yaşam üzerinde ağırlığı ol-
duğu" savını ortaya attılar. Siya-
sal partilerimizin demokrasiden
yoksun iç yapılanndan hiç yakın-
mayan, çünkü böyle partilerin iş-
birliği ile Türkiye'yi diledikleri
gibi yönlendirebileceklerini bilen
AB, sömûrûlmemenin güvence-
si olan demokrasimizi savunmak
üzere öngörülen anayasal güven-
celere saldırmakta. Ulusumuza
karşı sorumluluk duygusunu yi-
tirmiş politikacılann tutum ve
davranışlannın gerçekte AB'ye
eşit koşullarda girmemizi sürgit
olanaksız kılıcı olduğunu bildÜc-
leri için onlan desteklemekte. Tûr-
Idye'nin "Avrupa'nuı Hasta Ada-
mı" dedikleri çağdışı osmanlı
Devkd'ningülünçdurumunadüş-
mesineçalışmakta. "Osmanlı ka-
fası" taşıyan politikacüanmıza
yerli işbiriikçüeri ile biriikte alkış
tutmakta. Kendüeri öraeğin Avus-
turya halkının çoğunluk oyuyla
iktidar olan faşist eğflimB Haıder'in
hükümet başkanı olmasını engel-
lemekte, ama Tiirkiye'de demok-
rasinin çiğnenmesinekarşıönlem-
ler önermekle görevli Milli Gü-
venlik Kurumu'na karşı çıkmak-
talar. Amaçlan, Milli Güvenlik
Kuruhı'nu baskı alüna alarak. ör-
neğin Kıbns, Ege, Avrupa Savun-
tna İşbirüği, ölçüsüzözeUeştinne,
Irak, EV1F ve Dünya Bankası'yia
ilişkiler gibi konularda her iste-
diİderine uysaJlıkla boyun eğen
sözde siyasetçilerimize destek sağ-
lamak,İurkiye'yi diedikleri biçim-
de yönlendirmektir.
Başta Milli Güvenlik Kurulu
olmak üzere Türk Silahlı Kuvvet-
leri komutanlannın. ulusal varlı-
ğımıza, özgürlük ve bağımsızlığı-
mıza karşı el ele vermiş iç ve dış
tehdit ve saldın eylemleri konu-
sunda bugüne değin kamuoyu-
muzun dikkatine getirdiği ger-
çekleri, ne çoğu siyasal parti ve
sivil toplum örgütleri, ne de ya-
zılı ve görsel yayın araçlan gere-
ğince değerlendirebümiş değil-
dir. Çünkü kendileri ulusumuza
karşı sorumluluk bilincinden çok
büyük ölçüde yoksun, dar kesim-
lerin ve kişilerin güdümüne gir-
miş bulunuyorlar.
Yakın bir geçmişte Türk Kara
Kuvvetleri'nin Sayın Komutanı,
basın ve TV'lerde yayımlanan ko-
nuşmasında: "Türkiye'yiiçtenza-
yıflarmayı ve sonuçta bölmeyi
amaçlayanlar ülkemizi din. etnik
aynmcıhk ve Alevi-Sünni diye mez-
hep tefrikasına düşürmek istiyor-
lar. Atatürk'ün kurduğu Türkiye
Cumhoriyeti Devteti'ni yıkmak
için aşın dinsel akımlan teşvikedi-
yorlar. Maalesef içimizden de bu
emeflerine hizmet edecek hain iş-
buükçiler buluyoriar" demişti.
Orgeneral Sayın Ateş, "16yıMır
terörü destekleyen dış güçlerin si-
lahla varamadıklan hedeflerine
şimdi strateji değiştirerek,yani te-
rörü siyasaÜaştırarak varmak is-
tediklerini" belirtmişti. Ve çok
doğnı olarak "Türk ulusunun.
kendisi ve ülkesinin yüksekyarar-
lan aleyhine konuşan bölücü boz-
guncular ilevatansız akdsclarm ka-
falanndaki kirli ve giyli emelleri-
ni anlamayacak, onlara hoşgörü
gösterecek kadar saf olmadığmı"
da vurgulamıştı. Hava Kuvvetle-
ri Komutanı Orgeneral Sayın Er-
gin Celasin, personeline "laik ve
demokratik Cumhuriyetin temel-
lerine vazılan. sozleri ve hareket-
leri ile dinamit koymaya çataşan
dahili ve harici bedhahlara karşı
en büyük güvencelerden biri" ol-
duklannı anmsatmıştı. Deniz Kuv-
vetlen Komutanı Oramiral Sayın
İlhami Erdil de "Atatürk'ün ide-
allerine sanlanlar ile ilke ve dev-
rimlerinin ba>Taktarlarına son
günlerde yapdan hain saldınlara
Türk denizcisi yabancı değildir."
demişti. Ne siyasal -bir ikisi dı-
şında- partilerimizin yönetimleri
ne de hükümet, Milli Güvenlik
Kurulu üyesi kuv\r
et komutanla-
nmızın bu yaşamsal önemdeki
uyanlannın yersiz ya da yanlış
olduğu yolunda en ufak bir eleş-
tiride bulunmadılar. Ama herhan-
gi bir destekleyici açıklama da
yapmadıklan gibi, kitle yayın araç-
lanmız da büyük bölümü ile, bu
uyanlarda işaret edilen kirli emel
sahibi dış güçlerin y almz tran, bi-
lemediniz biraz da Suriye ve ben-
zeri gerici yönetimler altındaki
devletler olduğu yorumunu yap-
tılar. Gerçek, bununla suurlı de-
ğil elbet.
Türkiye Cumhunyeti hükümet-
leri ve tüm Türk ulusu bölücü te-
rörörgütüyle savaşırken, "Bizden
satnı aldığınız falanca, fılanca si-
lahlan kullanamazsınız!" diyen-
ler İran, Suriye ve benzeri de\'let-
ler midir? Bunlar arasında örae-
ğin Almanya ve Amerika Birle-
şik Devletleri yok mudur?
Yurdumuzda Tük Silahlı Kuv-
vetleri'nin demokrasiyi dinsel bas-
ta ve teröre karşı da savunma çağ-
nlanndan niye gocunuyor Batıh-
lar? AB'nin sömürgeci dayatma-
lanna engel gördükleri için Türk
Silahlı Kuvvetleri'nı siyasal yaşa-
ma müdahale sayıyorlar.
Şu gerçek bilinmelidir: TSK,
demokrasınin bekçisidir. Uygar-
lığın yanında ve savunucusudur.
AB, bundan gocunmamalı, Tür-
kiye'nin bu konudaki özel duru-
munun yanında olmalıdır. De-
mokrasiden, özgürlükten, uygar-
lıktan yanadır Türk Silahlı Kuv-
vetleri...
Sonuç: AB üyelığınde son sö-
zümüz, Avrupa Birliği'ne tam
üyeliği. "Büim, sanat, demokra-
si teknoloji ve sanayi Avrupa ve
Amerikası'mn gerçekbir üyesiol-
mak" için ıstediğimizi en başta
kendimiz bilmeli ve dünyaya bu
kararlılığımızı göstermeliyiz.
Özgürlük, bağımsızlık ve gö-
nencimizi, tek sözcükle şerefımi-
zi sağlayacak olan Türk devrimi-
nin izlencesı (programı) ve pro-
jeleridir. Türk devriminın kaza-
nımlan ve doğrultulan olan de-
mokrasinin, bilimin, sanatm, tek-
nolojinın, sanayileşmenin, demir
ve denizyolu ulaşımınm, çağdaş
aile ve kadın.haklannm, demok-
ratik ve bilimsel eğitımin, geliş-
kin bir yazılı dil, özgür sanat, ah-
lak ve felsefenin.. gereklerine sırt
çevirerek yapılacak bir AB aday-
lığı, Türkiye'yi yalnızca siyaset
Avrupası ve Amerikası'nın sö-
mürüsüne, bölücü ve yıkıcı ben-
cilliğine teslim eder! Türk devri-
mi modeline bağlılık ise kendi
gerçek kurtuluşumuzu perçinleye-
ceği gibi, AB'nin kapımızı çalıp
bizi kendisine katılmaya çağır-
masını sağlar.
Islam Davetçilerine Eğitim RehberiL
B
TC
ADANA1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2000 946
Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vek. Av.
Adnan Can tarafından davalı Mehmet Şirin Alan
aleyhine açılan alacak davasında davalı Mehmet
Şirin Alan adına davetiye tebliğ edilememiş, em-
niyetçe yapılan araştırmada da adresi tespit edile-
memiş olduğundan davalı Mehmet Şirin Alan
adına davetiyenin ilanen tebliğine karar verilmiş
olunduğundan duruşma günü olan 24.02.2003
günü saat 9.00'da mahkememizde yapılacak olan
duruşmaya bizzat veya bir vekille takip etmediği
takdirde duruşmanın yokluğunda görüleceği da-
valı Mehmet Şirin Alan adına davetiye yerine ge-
çerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
29.11.2002
Basın: 81853
Doç. Dr. Türkân ARIKAN/ 7. Dönem
uyazıda,Uluslara-
rası tslam Düşün-
cesi Enstitüsü In-
san Yeriştirme Dairesi Mü-
dürü Hişam EI-TaKb tara-
findan yazılıp 1991 'de In-
gilizce yayımlanan ve
1993'te Türkçe'ye çevri-
len bu kitaptan bazı kısım-
lan aynen vererek genel
çizgileriyle özetleyeceğim:
Tarihsel geüşnie: ABD
ve Kanada Müslüman Öğ-
renciler Teşkilatı (MSA)
Ocakl963'te kuruldu. 20
yıl boyunca Amerika'daki
Müslüman öğrencileri ve
cemaatleri harekete geçir-
di ve Kuzey Amerika'da Is-
lam varlığinın gerçekleşti-
rilmesi için öncü rolü oy-
nadı. (s,5)
1983 'te Kuzey Amerika
Islam Cemiyeti (ISNA)
adıyla, federasyon haline
gelen daha geniş bir şem-
siye örgüt (organizasyon)
kuruldu. Kuzey Ameri-
ka'daki tslami kurumlar
arasmda MSA, Islam Tıp
Teşkilatı (1MA), Müslü-
man Bilim Adamlan ve
Mühendisler Orgütü (AM-
SA), Müslüman Sosyal Bi-
limciler Orgütü (AMSS),
Kuzey Amerika Islam Vak-
fi (NAIT), Islami Öğretim
Merkezi (ITC) ve Kanada
Islam Vakfı Kurumu
(CITF)sayılabüir.(s.6)
"ISNA, Kuzey Ameri-
ka'daki en büyükyerti Müs-
lüman örgütüdür (organi-
zasyonudur).Ona bağb 300
yerel demek, caraiveIslam
merkezi vanhr." (s.7)
1981'de ABD"de kunı-
Ian "Uhıslararasıtslam Dü-
kullanın!
:•- f Bosch'ta %35'e varan
ulsuz indirim var.
Ustelik şimdi, Bosch bulaşık
makinesi alan herkese 1 yıllık*
2'si bir arada Calgonit deterjan
hediye!
Aynca tüm Bosch ürünleri
13 aya varan taksit seçenekleriyle.
*9 kg. Calgonrt, yıllık ortalama tuketıme göre rtesapianrmştjr.
BOSCHTaptığmız her akşvenş ıçın Boscii. admıza TunVye Eğrtım Gönuilulen Vakfı na bagışta bufunuyor
şüncesi Enstitüsü (IÜT) ts-
lami araşürmalara özgüle-
nen (tahsis edflen) bireğitim
kurumudur- Islam düşün-
cesini canlandırmak, getiş-
tirmekvççağdaşdisiplinler-
k bilginin İslamileştirilme-
si amaayia kuruldu-" (s. 7)
Kitabın içeriği
402 sayfadan oluşan ki-
tapta, hareketin hedefi, li-
derlik, sorun (problem) çöz-
me, karar verme ve uygu-
lama, planlama. ekip oluş-
turma, konuşma, yazma,
iletişim, zamanın kullanı-
mı, kurullann oluşturulma-
sı ve yönetihnesı, toplantı-
lann düzenlenmesi ve yö-
netilmesi, medyada konuş-
ma, yerel örgütlerin kurul-
ması, etkili eğitim prog-
ramlannm düzenlenmesi,
eğitim teknikleri. gençlik
kamplannın planlanması
ve düzenlenmesi gibi konu-
lar aynntısıyla ele alınıyor.
Açıklamalar Kuran ayetle-
riyle destekleniyor.
Kitapta ıleri sürülen ba-
zı göı üşkı i şu ba^lıklaı al-
tında toplayabıliriz:
Rehber Idmin için: **Bu
rehber yem Müslümanlar
yetiştirmek için degildir...
Bu rehberin esas hedefi, li-
sans ve lisansüstü olmak
üzere ünKersite öğrencile-
ridir. Yaş olarak hedefi ise
20 ile30 yaş arasındaki genç
insanlardır. bazı u>arlama-
larlabaşkayaş gnipian için
de yararh olabilir. Bu reh-
ber yereU milli ve uluslara-
rası düzeylerde İsiam da-
vası alanında lider adayla-
nnı ve davetçileri eğitme>i
amaçedinmiştir.^ (s. 10)
Amaç: "Bilgiyi ve hik-
metiele geçirerek inandın-
cı ve etkili bir biçimde yük-
sek bir idrak ve sadakatle
da\a\ı u>gulama\-a koymak
suretijle sosyal değişmeye
öncülük edecek dinamikB-
derler yetiştirmek." (s.46)
MesJeklere>önelim: "Ha-
reket lise mezunlannı sos-
valbüinıler.nıedyavehaber-
leşme, eğitim, sosyal hiz-
meder,emnKetvehukuk gi-
bi çok ihtiyaç duyulan uz-
manhk alaıüanna sevket-
me>i ihmal etmiştir. Bu tür
bir planlamamn yokluğu
harekete pahalıya mal ol-
muştur." (s.31)
Davetçinin misyonu: "Şu
halde, davetçinin misyonu,
Allah'a davetetmek, en ve-
rimli şeldlde çahşmak ve
Müslümanlar grubundan
olduğunu ilan etmektir.
Son madde eğitim gören
davetçinin (tecrit edflmiş)
bir süper birev olması ihti-
maini ortadan kaldmr.Tam
tersine o hayata kaülmab
vesosyaldeğişmevietkiJeme
amaagütmelidir. Bütün Iti-
şjsel hazırhklar onun sosyal
transformasyonun aktifbir
parçaa olmasını sağlamak
içindir-'" (s.44)
Potansiyel Bderler:
u
Bu-
nunla beraber ideal bir
Müslüman hayatia ilgisini
kesen değiL İslanun sosyo-
ekonomik ve shasi sistemi-
ni yerleştirme mücadelesi-
ne aktifolarak kaülandır_"
(s.62)
"İnsanlar arasmda her
gnıpta belli \^sıflara sahip
insan görürüz. Bu seçkin
kişileri mutlaka beürieme-
li ve ileme hazuiamahyız.
Eğerbunlaribadederini ye-
rine getiren Müslümanlar-
sa. onlara tophıma hizmet
edecekleri nrsatiar sağla-
mabyız. Özel vasıflannın
çokgeçeıü oiduğu yerlerde
onlar uygun pozisvonlara
seçihnehdir." (s. 62)
u
_Eğer ibadetlerini yeri-
ne getirmeyen Muslüman-
lararasmda potanshdüder-
ler tespit edersek sistema-
tik olarakonuıüa iUşki kur-
ma\a çauşmah ve ohımhı
bir diyalog içinde ohnab-
vız.."" (s.62)
Çanşma-işbirliği: "...ha-
reket idare eden rejimler-
ledevamta bir mücadeledu-
rumuna getirflmiştir. Bu ta-
vır beUd bazı yerlerde hak-
h görülebüir, fakat işlerin
normal seyri olarak kabul
edilmemelidir. Bu tersine
çevrflmen-. Öte\"andanül-
kenin rejimi, hareketin ül-
ke ve yöneticileriçin iyi bir
niyet taşıdığı konusunda
mutlaka ikna edihnelidir_.
Yönetmek hareketin esas
amacı degildir,o sadece bir
araçtir. Bu amaç hükümet
otoritesiyle tam olarak ba-
şanlamıyorsa o zaman öz-
gür ve demokratik bir yol-
la ldtlelerin eylemiyle en
azmdan kısmen uygulana-
biBr. Hareket, çaoşma ima-
jmı mutiaka degiştirmeh \e
onuişbnüği imajuıa dönüş-
türmehdir. Çatışnıada bir
erdem ve fazflet yoktur...
Yenilecegin bir savaşı sür-
dürme. Hazo* ohnadığnnız
bir mücadelenin içine çe-
kilmekten kaçınmalıyız."
(s.32-33)
Kadınlar ve çocuklar:
"m Henüz etkili bir kadın
hareketine eğitim vereme-
dik, hareketegeçiremedikve
kurumlaşbramadık» On-
lann ümmetin liderlerini
yetiştirmesini diler ve iddia
ederken. katüımlannı sağ-
lama, eğitmevedestekleme
yönünde hjçbiroiumtu adm
atmryDruz. Bu durum hare-
ketinbir açmazı olma\n de-
vam edi>or. Gerçekçi olmak
gerekirse,güçlerimizin yüz-
de 50'sini kenara iterek ve
ayn*arak mücadeleyi kaza-
namayız." (s.26-27)
"AVTO şeldldeçocuklann
yetişnıesi için pek az çaba
sarfedikiL. Hareketbu ala-
nıihmal ederekçok şe>kay-
bedryor." (s.27)
Açıkhk-gizliUk: "Hare-
ket açıkça mı yoksa gizli
olarak mı faaliyet göster-
melidir dhe tarüşarak çok
zaman harcandu. l zun va-
dede hangi seçeneğin daha
yarark okluğuna karar ver-
mek için çevreyi incekmek
en doğrusudur. Bazı yer-
lerde başka seçenek yok-
tur: İlke şartlan hangi yoJ-
da gidileceğine karar verir.
buna Em veriyorsa
hareket mutlaka açıkobna-
h. Açıkhga izin \erUrvorsa
gizli çahşmakta hiçbir fazi-
let yoktur." (s.32)
Kurumlaşma: "_.Pekaz
kurumlaşma vanh.Oluşan
bu birkaç kurumda da
planlama, takım ruhu ve
doğru organizasyon yoklu-
ğu söz konusuydu. Hare-
ket, prensiplerini ve amaç-
lannı bu kurumlar aracıb-
ğıyla gerçekleştiremezdi...
Başanlı bir şeldldekurum-
laşma sürecine girdiğini id-
dia edebUmemiz için her
ülkede en azmdan on tane
elk tutulur kurum bulun-
mahdır" (s.28)
Sonuç: "Şundan eminiz
ki, Allah'm (CQ izniyle,
eğer rehber tamamen an-
laşıürve uygulanırsa İslami
çahşmalarda en azmdan
yüzde 50 oranında bir ba-
şan veetkiarüşısağlanacak-
ür. Bu başan düşünce, yö-
netim,idare, iletişim, kamp,
konferans ve toplanti gibi
alanlarda kendini göstere-
cektir." (s.373-374)
Hişam El-Talib, Training
Guide For Islamic Workers,
Balkan Araştırma Merke-
zi, Eğitim-Öğretim Serisi
•'l",Ter. KamilYiğit, Is-
lam Davetçilerine Eğitim
Rehberi. Koba Yayınlan,
Istanbul, l.B. 1413İ993.
PENCERE
Bu Kadarına
İstiskal' Derler...
Bir ara plastikten şişirme kadınlar piyasada çok
rağbet görüyorlardı; satıcılar kesiminde bunlara
bir de ad takılmıştı:
Baldız!..
Biliyoruz ki halkımız akrabalık üzerine sözcükle-
ri yaşamda kullanmaya doyamaz:
- Taksi!..
- Buyurabi...
- Garson!..
- Emret baba!..
- SebzeciL
-Geldim abla...
Enişte, bacanak, baldız gibi aile kütüğü akraba-
lannın mizah yol ve yordamında kullanılmalan ha-
yatımızı renklendirir...
Dün sordular:
- Abi AB işi neoldu?..
- Yengen!..
•
AB üyeliğımiz şimdilik yengen olunca geriye eli-
mizdenekaldı?..
Irak savaşı!..
ABD hatınna savaşa girecek miyiz?..
Bir Müslüman ülke olarak Avrupa'ya giremedik,
ama, bir Müslüman ülkeyle savaşa girmek yolun-
da Tayyip ile Gül ne düşünüyorlar?..
Ikisinın de bıyıklan sünneti şerife üzerine kırpıl-
mış iki tosunumuz...
Ikisinın de hanımlan türbanlı...
Bush istedı' diye Müslüman komşumuz Irak
üzerine sefer eyleyecekler mi?..
Ben medyanın yalancısıyım, Tayyip Erdoğan bu
konuda diyesiymiş kı:
- Irak'a savaş açma konusunda referanduma
başvurmalı!..
Bir ülkenın komşusuna saldırmak konusunda
halk oylamasına başvurması olacak şey mı?.. Tay-
yip Bey bunları nereden bulup çıkanyor?..
Hazret ne demişti Amerika'da:
- Bizi AB 'ye almazlarsa biz de NAFTA 'ya (Kuzey
Amerika Serbest Ticaret Bölgesi) gireriz...
'Aslan Bacanak' iyi sallıyor; ama, attıklannın ço-
ğu karavana...
•
Kopenhag zirvesi Türkiye için olumsuz geçti;
müzakere tarihi çıkmaz ayın son çarşambasına
kaldı...
Ancak bunun önemi yok...
Önemli olan Türkiye'nın şamar oğlanına döndü-
rülmesidir; ortalıkta boy gösteren Gül-Erdoğan iki-
lisinin de anlamı ya da anlamsızlığıdır.
Tayyip Erdoğan'ın orada ne işi ve sıfatı vardı?..
Gül'e bir diyecek yok!.. Türkiye'nin Başbakanı zir-
veye gelmış, ne olduğu belli!..
Tayyip'e ne diyelim?..
'Aslan bacanak' mı diyelim?..
•
Bu yazıyı bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla bitirmek
iyı olacak...
Şehrin ileri gelenlerinden bıri, konağında zıyafet
düzenlemiş...
Hoca, davet edilmediği halde, paldır küldür ko-
nağa dalıp sofraya oturmuş; başlamış Allah ne ver-
diyse atıştırmaya...
Ev sahibinin emri üzerine hizmetçiler, uşaklar
Nasrettin Hoca'yı uyarmışlar, sofranın başından
kaldırmak istemişler, bizimki duymazlıktan gelin-
ce de kollarına girdikleri gibi Nasrettin Hoca'y ko-
nağın kapısından sokağa atıvermışler...
Hoca kızmış:
- Ybooo, demiş, bu kadanna istiskal derler!..
KOOP-C'DEN KÜLTÜR ETKINLIKLERİ
SİNEMA GÜNLERİ
K O O P - C , ortaklanna bir kültür hızmetı ola-
rak "Sınema Günleri" başlığı altında aşağıdaki
filmleri gösterıme koymuştur. Film gösterimlerı Ko-
operatıf ortakları için ücretsizdir.
Film
Yaprt
Yönetmen
Yeri
Tarihi
Saat
Film
Yönetmen
Yeri
Tarihi
Saat
Postacı
Pablo NERUDA
Michel RAOFORO
Armada Hotel - Ahırfcapı/Sultanahmet
18Arahk2002Çarşamba
19.00
Sıradan Faşizm
Mihail ROOM
Armada Hotel - Ahırkapı/Suftanahmet
14Ocak20O3Salı
19.00
Önemli Not:
1 Talebın yoğun olması dunjmunda 'Sınema Günlen" yıl boyunca
sürecek ve gerekırse ayöa 1 film göstenmı sayısı "Yazartarla Buluş-
ma" etkınlıklen de eklenerek ıkı ya da fazla olarak yenıden tasartana-
cafctır.
2 2003 yılı ıçınde Istanbul şebinçı gezılen. günübırlık Istanbul dışı
gezilen, Istanbul dışı hafta sonu gezılen dûzenlenecektır.
Daha geniş bHgi için aşağıdaki tetofMbrdan KOOP-Cyi arayaHirsiniz.
(0212)52021 91-92, Faks: 520 50 23
I r y Cumhuriyetl
L V . kitap kulübül
IMZA GUNU
CNR ISTANBUL ULUSLARARASI KİTAP FUARI
15 Aralık Pazar
TOKTAMIŞ ATEŞ
15:00-16:30
ERDOĞAN AYDIN
17:00-18:30
MİYASE İLKNUR
17:00-18:30
Adres: CNR EXPO Fuar Merkezi Yesilköy/İST.