Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2002 ÇARŞAMBA
8 HABERLER
Tek başına hükümet olan AKP, muhalefetteki CHP ile ilişki içinde çalışarak Türk toplumunun beklentilerine yanıt vermek durumundadır
Meclis'in ilk işi hukukreformu olmalı
Hukuka aykm
yollarla delüelde
edüemez
Anayasanın 38. maddesine eklenen bir
hükümle, hukuka aykın yollarla elde
edilen delillerin yargılamada
kullanılması ve hûkme esas ahnması
engellenmektedir. Buhüküm, 1992
değişikliği üe CMUK'un 254.
maddesine konulmuştu. Bu kez
anayasa nonnu haline getirilmesi
alkışlanacak bir adımdır. Sözü edilen
ilke, çağdaş, insan haklanna saygılı,
sanık/ davacı/davah güvencesine değer
veren yargılamanın temelidir.
Belirtmek gerekir ki, Batı ûlkelerinin
anayasalannda ve yargılama
yasalannda olmayan bu hükmü
Türkiye 1992 reformu ile ilkin
CMUK'ta hukuka ve hayata geçirerek
önemli bir adım atmıştı. Bu kez bu
ilkeyi anayasal temele oturtarak,
birkaç adım daha öne geçmektedir.
Burada bir noktanın altı çizilmelidir:
Hukuka aykın delillerin yargılama
dışına sürülmesi, anayasal bir ilke
olunca, bu ilke tüm yargılamalarda
kullanılacaktır. îster ceza, ister hukuk,
ister idare, ister asker yargılaması
olsun, sonuç değişmez.
Bu ilkenin bir başka önemi şuradadır:
însan onuruna ve hukuka saygılı
devlete yakışmayan ceza yargılaması
düzenlerinde, bir eylemle ilgili ceza
sonışturması yürütülürken, failden
yola çıkmak ve delile ulaşmak, sonra
bu delillerle yargılama yapmak ve
hükûm vermek söz konusudur. Bunun
en kısa ve öz anlatımı, sanığın özgûr
iradesini yok etmektir, falakadır,
işkencedir.
Çağdaş yaklaşım ise delilden işe
başlamak, faile ulaşmakûr. Bu yol
insana insan olarak değer vermek
anlamını taşır. Bu kişi sanık olsa bile.
Bir başka anlatunla, bu yöntem,
hukuka aykın yol ve yöntemlerle delil
elde etmeyi ve bunu yargılamada
kuüanmayı yasaklamaktır.
Ptof.Dr.ERDENERYURTCAN -1-
tnsan dediğimiz varlık toplu halde yaşadığına gö-
re insanlar arasında uy-uşmazhklann çıkması kadar
doğal bir sonuç olamaz. Öte yandan devletle insanın
(bu bağlamda: birey) da anlaşamadığı olaylar söz
konusu olacaktır. Bu sonuçlar kadar doğal olan bir
başka sonuç da şudur: Toplum (hukuki yapılanma-
da: devlet) çatışmalann, uyuşmazhklann egemen ol-
duğu bir yer olamaz. Toplumlann esenlik içinde ya-
şamalan vazgeçilmez bir amaçtır.
Bu nedenle uyuşmazhklann çözümü. toplumun
banş. güven, isrikrar içinde yaşayabilmesi için şart-
tır. Çözümden söz edildiği zaman, uyuşmazlığın son
bulması, uyuşmazlığın taraflannın bu çözümle tat-
min olmalan, tatminin gerçekleşmediği durumlarda,
çözüme saygılı olunmasını zorunlu kılar.
Işte adalet hizmeri üst kavramında açıklanmak is-
tenen, devletin, tophımun esenliğinı sağlamak için,
uyuşmazlıklan çözmek, bunun yollannı ve yöntem-
lenni bulmak görevini üstlenmesıdir
Adalet hızmeti ile yargılama hizmeri de yakın kav-
ramlardır. Çoğu kez bu iki kavram eş anlamlı olarak
kullanılmakta ıse de adalet hizmeri yargılamaya oran-
la daha geniş bir alaru kapsar. Yargılamanın temel iş-
levı uyuşmazlık çözmektir. Bu yönüyle yargılama ada-
let hizmetinin bir parçasıdır. Fakat adalet hızmetinin
içinde yargılamanın dışında da görevler vardır. Ör-
neğin bir ülkede savcılıklann, mahkemelerin, icra
dairelerinın, cezaevi ve rutukevlennın kurulması ve
yönetimı, adalet hizmetı kapsamındadır, fakat yar-
gılamanın dışındadır.
Bu konuda ülkemiz yönünden yerleşik bir terim
de "yargT tenmıdır. Yargi ile çoğu kez kastedilen ada-
let hizmetıdir. Oysa yargı, uyuşmazlık çözmek gö-
revini üstlenen mahkemenın ışidır. Yargılamanın bır
kamu hizmeri olması, onun temel bir niteliğidir. Top-
lumun temel gereksinmelenm karşılayacak edimler
sunan ve ilke olarak ıdare tarafindan, sürekli, düzen-
li, eşit ve genel bir şekilde yürütülen faaliyetlere ka-
mu hizmeri adı verilir. Kamu hızmetinin aksama-
daa gecikmeden. yavaşlamadan ışlemesi niteliğınin
gereğidir. Yargılamanın işlememesi, geç veya kötü
işlemesi halinde, toplum yaşamının ve ıç banşın ak-
sayacağı ve giderek kargaşayayol açacagı tabüdir(bkz.
Yarguama Düzeninde Kalite Raporu. 1998). Bunok-
tada aşağıdaki sorunun sorulması kaçmılmazdır:
Yargılama ve adalet mekanizması iyı ışliyor mu?
Ceclken adalet. adalet değlldlr
Bu sorunun cevabı, ülkemizde hukuk reformu is-
teklerinin temelini oluşturmaktadır. Sürekli gündem-
de yer tutan, toplumun her katmanında dile getırilen
hukukta reform amacı, gerek yargılama gerek ada-
J Kasım seçimîeri sonucu, TBMM'de önemli bir sayısal
çoğunluk sağlayan AKP'den Türk toplumu olarak çok sayıda
beklentimiz var. Bu doğal bir sonuç. Bu kez AKP tek başına
hükümeti kurabilecek ve vasama faaliyeîine istediği gibi yön
verecek güce erişmiş bulunmaktadır. Bu konuda CHP ile de
işbirliğiyle önemli sonuçlara ulaşılması daha da kolaylaşacaktır.
Bu yazıyı kaleme almamdaki temel neden, ülkemizde sürekli
gündemde olan hukuk reformu konusunda, önemli gördüğüm
noktalann altını çizmek, ülke olarakbeklentilerimizi sergilemektir.
Bu bağlamda anayasadan başlayarak, yasalarda yapılması
gereken ve gerçekten reform olma niteliği tasıyan değişiklikleri
ele almakfaydah olacaktır.
Adil yargılanma
hakkının içinde,
özellikle bağımsız bir
yargıç önünde yargı-
lanmak, savunma
hakkından tümüyle
yararlanmak ön
planda yer alır.
'Ölüm cezasının
kaldırılması 'nda
tereddütler var
Bu konuda anayasanın 38. maddesinde
şunlan okuyoruz: "Savaş, çok yakm savaş
tehdkii ve terör suçlan halleri dışında ölüm
cezas verüemez." Türkiye Cumhuriyetı
Devleti 1984 yılından bu yana ülkemizde
uygulanmayan bu cezayı. yukandaki
istisnalar dışuıda kaldırmıştır.Bu değişiklik
"uyum yasaJan" adıyla amlan yasalar
çerçevesınde çıkanlan 4771 sayılı yasada
yerini almıştır. Ancak belirtmem gerekir ki,
bu konu uygulamada bazı tereddütler
yaratmıştır. Tereddüt, yasada da yer verilen
ve ölüm cezası yerine daha hafıf bir cezanın
uygulanmasının öngörüldüğü durumlarda,
sanıklara nasıl bir ceza verileceği noktasında
oluşmuştur. Ömek: Taammüden adam
öldürme nedeniyle bir sanık hakkında ölüm
cezasının verilmesini gerektiren bir olayda,
sanık hakkında cezanın takdiren indırilmesi
söz konusu ise, sanığa verilecek ceza
müebbet ağır hapis mi olmalıdır. yoksa ölüm
cezası kaldınldıgı için, bu suçun cezasının
müebbet hapisten başlaması ile 30 yıl ağır
hapis cezasuıa mı hükmetmek gerekecektir?
Yasanın yazımı kuşkulann doğmasına neden
ohnuştur. Bu konudakı son sözü Yargıtay ve
Anayasa Mahkemesi söyleyecektir.
let hizmeri konusunda yapılması gerekenlerin çok ol-
duğu, ahnacak mesafelerin yakın ya da uzak önümüz-
de durduğunu anlatmak istemektedir. Aşağıda, bu ya-
zının kapsamı içinde, aksaklıklan ve çözüm öneri-
lerini sunmaya çalışacağım. Ancak işe bir saptama
ile başlamakta yarar var:
Bugün hukuk düzeninde, adalet hizmetinin görül-
mesinde, yargılama mekanizmasının işleyişınde re-
form istemeyen, iyileştirmelerde gecıkMğini ileri sür-
meyen. çok yerleşik deyişiyle "Geciken adalet ada-
let değOdir" söyleminin söz konusu olmadığı bir
toplum yoktur. Bu iddiah bır saptamadır, fakat doğ-
rudur. Kimilerinden daha az, kimilerinden daha çok,
ama reform haykınşlan mutlaka her yerde vardır.
2001 Eklm Anayasa deglsllrtlğt
TBMM'de anayasanın değiştirilmesi konusunda
bir uzlaşma komisyonu oluşturuldu ve komisyonun
üzerinde uzlaştığı çalışma sonucu 1982 Anayasa-
sı'nın 37 maddesi değişurildi. Değişiklik Ekım 200l'de
yürürlüğe girdi.
tlk belirtilmesi gereken husus, bu degişikliklerin
gereklilik ötesinde zorunluluk olduğudur.
Başta temel hak ve özgürlükler olmak üzere. in-
san Haklan Avrupa Sözleşmesi (tHAS) ile paralel-
lik kuruknası kaçınılmazdı. Bu adımlann atılmış ol-
ması sevindiricidir.Yakın incelemede birkaç nokta
üzerinde durmakta yarar vardır.
Üst aramanın yazıyla mümkün olması
Anayasanın 20. maddesi değişnrildi. Böylece üst
arama, özel kâğıtlan arama, konutta arama, olması
gereken biçımde, öncehkle yargıç karan ile uygula-
nabilecektir. Gecikmesinde sakınca bulunan durum-
larda, yetkili merciin yazılı emn ile arama yapılabi-
lecektir. Yetkili merci demek, savcı demek ya da
1999'da yüzde 18 oy oranı ile sağın liderliğine oturan MHP, 3 Kasım 2002'de yedi yıl öncesine geriledi
Verdiğimiz sözleri yerine getiremedik
• TBMM İdare
Amiri Ahmet Çakar,
seçim yenilgisini
türban ve Öcalan'ın
idamı gibi konularda
sözlerini
tutamamalanna
bağladı. Çakar,
'Kendimizi kimseye
anlatamadık' dedi.
MHP 35 yıllık kalesinde bile düştü'
j ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP'nin 1999
! seçimlerinde oy deposu olan Iç Anadolu illeri Kay-
i seri, Aksaray, Nevşehir, Konya ve Niğde gibi iller-
, de büyük oy kaybı yaşanırken en büyük düşüşün ya-
j şandığı il, "MHP'nin 35 yılhk kalesT Yozgat oldu.
î ANAP'tanMHP"yetransferolanYa^Okuyan,Ya-
, lova'da oylan yüzde 4 arttınrken Güneydoğu'da az
I da olsa partinin oylannın yükselmesi dikkat çekti.
. 1999'da, Aksaray, Çankın, Çorum, Kayseri, Kırşe-
hir, Konya, Tokat, Yozgat, Sıvas ve Niğde'de 1. sı-
rada yer alan MHP, 3 Kasım'da birinciliği AKP'ye
kaptırdığı gibi oy oramnda da büyük düşüşler yaşan-
dı. MHP'nin oylannın yüzde 26 ile en fazla düştü-
ğü il Yozgat oldu. Yozgat'ı, Çankın, Aksaray. Kay-
seri izledi. Lider Bahçeli'nin memleketi Osmani-
ye'de de AKP birinci çıktı. MHP, yalnızca 4'ü Gü-
neydoğu olmak üzere Edirne, Hakkari, Mardin, Siirt,
Tunceli, Ardahan ve Yalova'da oyunu artnrabildi.
EMtNEKAPLAN
ANKARA-1999 seçimlerinde yaklaşık yüzde 18 oy-
la tarihinin sıçramasım yaparak sağm zirvesine oturan
MHP'nin saltanatı yalnızca 3.5 yıl sürdü.Devlet Bahçe-
B'nin "tek başına iktidar" rüyasını AKP gerçekleştırir-
ken, seçmen MHP'yi zirveden indirerek barajın alnna
mahkûm etti. MHP kendi istediği 3 Kasım seçiminde,
yüzde 8'lere yani 1995 seçimîeri seviyesine geri dön-
dü. 57. hükümetin 2. büyük ortağı olmasına karşuı bek-
lentilerini yerine getiremediği seçmen kitlesince sürek-
ü eleştiriye uğrayan MHP'yi, Kemal Deniş, IMF ve
AB'ye karşı yürüttüğü kavgacı çizgi de kurtaramadı.
3 Kasım'da seçimlerin yapılmasını öneren MHP, se-
çimde beklenmedik bir tabloyla karşılaştı. Mıting alan-
lannda "125 milletvekili yetmiyor, bana 290-300 millet-
vekiB verin" diyen MHP'yi seçmen, baraj altında bı-
raktı. MHP oylannın büyük bölümü AKP'ye kayarken
Genç Parti. partinin baraj altında kalmasında etkili ol-
du. Cem Uzan'ın yurttaşlıktan çıkanlmasına ilişkin ka-
ramameye imza atmayan Bahçeli, seçimden sonra kur-
maylanna bir itirafta bulundu:
"Dışişleri Bakam Şükrü Sina Gürel, seçimden 15 gün
öuceUzan'lailgili bazısomutkanıtvebelgelerlebana gd-
dL Bdgeleri gösterip kararnameyi imzalayıp imzalama-
yacağınıı sordu. Ben de" Bu aşamadan sonra imzalamam
iıygun olmaz' dedim. Sanınm bu konuda hata yaptik."
'MHP, sözünû tutmadı'
MHP'nin seçimde uğradığı yenilginin nedenleri ney-
di? MHP, nerelerde hata yaptı? Bunlan parti içinde ve
dışında etkin görevlerde yer alan isimlere sorduk. Eski
tstanbul Milletvekili, TBMM Idare Amiri Ahmet Ça-
kar, 1999'da ulusal duyarlıhklara önem veren kesimle-
rin sorunlann çözümünü MHP'de gördüğünü, bunlann
başında da türban sorununun geldiğini söyledi. Çakar,
"Ama bizbu konuda ciddi bir çalışma gösteremedik. Söz
verdiğimiz kesimlere mahcup olduk. Ve verdiği sözü ye-
rine getiremeyen parti konumuna dûştük" dedı.
Seçmenin partiye eksi puan vermesinin en önemli ikin-
ci nedeninin de AbduOah Ocalan'ın idamı olduğunu an-
latan Çakar şu görüşleri dıle getirdi: "Bağımsızyargı or-
ganlannın vermiş olduğu karara herkesin sa>gılı otma-
glazım.İkiortağımızınayakoyıınlanndansıyTihpidam
dosyasının Meclis'e indirilmesini sağlayamadık. Bu
MHP'nin 'olmazsa olmaz'ıydı. ama koalisyon adabına
riayet edeceğiz diye bu konuda üzerimize düşen görevi
yapamadıkr
Af yasasının da partiye puan kaybettirdiğini ifade
eden Çakar, hükümetin ekonomik kriz ve depremin al-
tından kalkamadığım, bu nedenle de umut ohnaktan
çıktıklaruıı söyledi. MHP'nin büyük idealleri olan bir
parti olduğunu, ancak mevcut koşullann baskısı altın-
da bu ideallerin boğulduğunu kaydeden Çakar, seçimin
DSP Genel Başkanı BülentEcevit'in dediği gibi "top-
lu intihar" olduğunu kaydetti. Seçim tarihi konusunda
hata yapılmadığını, ancak gelişen koşullara göre tavır
alınamadığını bildiren Çakar, "tcraaflanmızdan dola-
yı bir tane muthı ülkücü yok" görüşünü dile getirdi.
'Hükümetten çekjlmeüydik'
"MHP, hükümeteginneseydivada aynlmayı gerek-
tiren çok ciddi nedenler \aşandığmda çekilmeyi bflsev-
di, şimdi AKP'nin yerinde biz olurduk" diye konuşan
Çakar, MHP'nin seçimde yenilgiye uğramasına karşın
aldığı oyun küçümsenmemesi gerektiğini belirtti.
Seçim sürecinde partinin tüm birimlerinin tam anla-
mıyla görevlenni yapmadığım anlatan Çakar, partinin
MHP'yiiktidara
taşryan kesimlerin
beklentilermin çok
farkh olduğunu,
ancak partinin
bunlan
karşıla^amadığını
anlatan partililerin
ortak göriişü:
tktidann avantajını
değeıiendiremedik.
iktidar sürecinde yıprandığnu, verilen sözlerin yerine ge-
tirilmemesinin örgütleri zora soktuğunu vurguladı. Ça-
kar, "Biz ağır koşuüan, vatandaşunıza anlatamadık,
kendi ülküdaşunıza bile anlatamadık'' dedi.
'Eğilim yoklaması hataydı'
Eğilim yoklamasıyla hata yapıldığım kaydeden Ça-
kar, şu görüşleri dile getirdi: "Iiste meselesi, bizi peri-
şan etti. Temayül yoklaması yapmak zorunda değildik.
Hadi yapüdı, bu kez de genel merkez isabetii olma>-an
defişiklikler yapti.Bizgenelbaşkana yetkivermiştiL lis-
teyi kendisi yapsaydı herkes buna razı olurdu. Temavül
yoklamasından çıkan Iiste üzerinde çifte standart uygu-
lamalar >*apınnca HEM vekffler, hem teşkflatiar küstü-
riildü. Bu başansızhkta bunun da büyük etkisi oldu"
Partinin oylannın büyük oranda AKP ve GP'ye kay-
dığını anlatan Çakar, yüzde 8.4'lük oyun içinde yeni ge-
len oylann da bulunduğunu söyledi.
'MHP, araziye uydu'
MHP'den aynlarak BBP'yı kuran Muhsin Yaacıog-
hı da, MHP'nin başansızlığını iktidardaki uygulamala-
nna bağladı. MHP'nin sağladığı avantajı değerlendire-
DÖRT İSÎM, BİR PARTÎ
MHP ilk olarak 1969 seçimlerine girdi. Yüzde 3
oramnda oy alan MHP'nin lideri Alparslan Türkeş.
bu seçimlerde ilk kez milletvekili seçildi. 1973 'te oy
oranını yüzde 3.4'e yükseltirken Meclis'e 3 millet-
vekili gönderdi. 31 Mart 1975 'te Süteyman Demirel
başbakanlığuıdaki koalisyon hükümetinde MHP, bir
başbakan yardımcısı ve 2 de\let bakanhğıyla tem-
sil edildi. 5 Haziran 1977 seçiminde yüzde 6.4 oy
oranını yakalayan MHP, 16 milletvekili çıkardı.
MHP, yine Demirel başbakanlığında kurulan koalis-
yon hükümetinde 5 bakanlıkla yer aldı.
12 Eylül'ün ardnıdan kapanlan MHP, "Muhafa-
zakâr Parti" olarak siyasi yaşamını sürdürdü. Mu-
hafazakâr Parti, 1985'teki birinci kongresinde "Mfl-
Hyetçi Çalışma Partisi'' olarak adnıı değiştirdi ve
1987'de genel başkanlığnıa Alparslan Türkeş geti-
rildi. 29 Kasım 1987 seçimlerinde yüzde 2.9 oranın-
da oy alan MÇP'nin oyu, 26 Mart 1989'daki yerel
seçimlerde yüzde 4.2 'ye ulaştı. 20 Ekim 1991 genel
seçimlerinde RP ve IDP ile ittifak yaptı. 24 Aralık
1993 'te toplanan MÇP 4. Olağanüstü Kongresi 'nde
partinin adı MHP olarak değiştirildi. 20 Aralık
1995'te yüzde 8.2 oy olan MHP, yüzde 10'luk seçim
barajını aşamadığı için milletvekih çıkaramadı. Tür-
keş'in 1997'deki ölümünün ardından gerçekleştiri-
len kongrede DevktBahçefi, MHP'nin genel başkan-
lığuıa seçildi. Bahçeli ile 1999 seçimlerine giren
MHP, yüzde 18 oy oranıyla ikinci parti oldu ve Bü-
lent Ecevit'in başbakanlığında kurulan koahsyon hü-
kümetinin ikinci büyük ortağı oldu.
onun emrinde çalışan kolluk ya dajandarma demek.
Bu değişiklik de özgürlükçü bir yaklaşımdır.
Anayasanın bu yaklaşımı sonucu "ırvıım yasala-
n" çerçevesınde Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanu-
nu'nda (PVSK) gerekli degışiklikler hayata geçiril-
di. Ancak bu konuda bazı uygulama tereddütleri ya-
şanmaktadır. Özellikle kolluğun önleyici kolluk gö-
revini (suç öncesi görev-arama-tarama görevi) yap-
üğı durumlarda yetkinin nasıl ve kimler tarafindan
kullanılacağı tartışma yaratmış durumdadır. Ancak
bu konuda ilkin, her yargılama önleminde olduğu gi-
bi, öncelıkli yetkinin yargıçta olduğu noktasından
hareket etmemizi gerektirir. Gecikmede sakınca du-
rumlannda ise, mülki amirler (\ali'kaymakam) kol-
luğa arama-tarama görevini vereceklerdır. Bu görev
verilirken. bunun yer. zaman ve süre belirtilecek sı-
nırlamalarla kullanuacagnıı dikkatten kaçırmamak ge-
rekir. Gecikmede sakınca toplumun bugün içinde
bulunduğu koşullar göz önüne alnıarak belirlene-
cektir. Burada uygulanacak
olan kriter, "iş işten geçme-
den" önlemi uygulamaktır.
Bu koşullar havalimanlann-
da, spor karşılaşmalanmn
yapıldığı )
r
erlerde her zaman
vardır.
Öte yandan önleyici ara-
manın bıreyin özgürlüğü ile
kamu düzeninin kesiştiği bir
noktada ortaya çıktğını unut-
mamak gerekir. Bu nedenle
bu ikı çıkann dengelenmesi
şarttır. Konuya ne salt özgür-
lükçü ne de salt kamu düze-
ni yanlısı olarak yaklaşmak
yanlış olur. Unutmamak ge-
rekirki, arama-tarama insan-
lann güvenliğini sağlamak,
onlan suça karşı korumak
için öngörülen biryöntemdir.
mediğine dikkat çeken Yazıcıoğlu, MHP'nin fedakâr,
idealist ve çok ezilmiş bir tabarun üstünde iktidara yük-
seldiğini ifade etti. Yazıcıoğlu şu görüşleri dile getirdi:
"MHP'yiiktidara taşryan kesimlerin beklentüeri çok-
tu. Fakat \IHP kararfahğı, performansı ve dönüşümle-
ri sağlayanıadL Şeker ve tütün A'asalan, Telekom konu-
sunda EVIF da> atnıalan karşısında direnç göstermiş gi-
bi gözükse de bir irade ortaya km amadılar. Bütün bun-
lann bir karşıbğı olacakn, o da sandıkta ortaya çıkn."
Yazıcıoğlu, idam ve AB uyum yasalan konusunda
MHP'nin son 1-2 ay içinde farkh bir duruş sergilediği-
ni, ancak 3.5 yıl boyunca suyun akışına kapılmış giden
bir parti olduğunu bildirdi. MHP'nin son günlerdeki tu-
tumunun halk tarafindan inandıncı bulunmadığına de-
ğinen Yazıcıoğlu, "Çünkü,ufukta seçim göriindüğü za-
man yapüan şe\1erin hiçbir inandıncıhğı olmaz" dedi.
MHP'nin oylannın GP ve büyük oranda AKP'ye kay-
dığuıı belirten Yazıcıoğlu, GP'nin yükselişini "medya
vepropagandamn gücü" olarak nitelendirdi. Türkiye'de
en çok satan kitabın "AMatmak" olduğuna işaret eden
Yazıcıoğlu, aldatma ve aldatılmaya uygun hale getiril-
miş bir toplumda Uzan gibilenn yüzde 7'lerin üzerin-
de oy almasının normal olduğunu söyledi.
Yargıç önüne
çıkarma süreleri
Bu sürelerkısalnldı. Bugün
için anayasadan başlayarak
yasalanmızda -aşamalı da
olsa- 15 güne varan gözaltı
süreleri vardı. Bu kadaruzun
sürelerin insan Haklan Av-
rupa Sözleşmesi'ne (ÎHAS)
uygun olmadıklan kesin. Bu
nedenle bu sürelerle paralel-
lik kurmak zorunludur. Ül-
kemizde yargıç önüne çıkar-
ma süreleri yönünden söz
konusu olan genel yaklaşım
doğru değildir. Yargıç önüne
çıkarma süreleri, asla birola-
yın hazırlık soruşturmasını
tamamlama süreleri değil-
dir. Bu nedenle. kısa süreler-
de soruşturma yapılamıyor
eleştirilerinde hakhlık yoktur.
Adil yargılanma
hakfcı
Anayasanın 36. maddesi-
ne bu kavram eklenmiştir.
Adil yargılanma hakkı
tHAS'ın temel ilkelerinden
biridir. Uyum sürecinde bu il-
kenin anayasamıza girmesı
son derece isabetlidir. Bu
kavram aslında ceza yargıla-
masmın tümüne egemenolan
iflcedir. Yargüamının ilkanın-
dan kesın hükümle sonuçla-
nıncaya kadarbu hakka riayet
şarttır. Bu hakkın içinde, özel-
likle bağımsız bir yargıç
önünde yargılanmak, savun-
ma hakkından tümüyle yarar-
lanmak ön planda yer alır.
SÜRECEK