Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KASIM 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
ALLEGRO EVİN tLYASOĞLU
J. S. Bach'dan DJ Bach'a doğruîstanbullu klasik müzik severle-
r i n dağarcığına ilk kez Fazı] Say ve
IV^ercan Dede konseriyle gelip
yerleşti DJ"hk kavramı. Ardından
'E£ach Günleri'nde piyanist-bes-
t e c i Mehmet Okonşar ve Yaku-
z a 'nın dınletilen de yankılar getir-
di. Disc Jockey ya da Dee-Jay,
gençliğimizden bilegeldiğimiz ka-
danvla radyolarda ve kimi eğlen-
c e yerlerinde plak çalma görevini
üstlenen kişiydi.
Plaklan art arda çalarken müzı-
ğ i n öncekiyle uyumunu gözeten,
eğer dans ediliyorsa ortamı coştur-
m a k için yavaştan hızlıya doğru
parçalar seçen, dans edenlerin çok
yorulduğuna karar verirse yine ağır
parçalar seçerek kenarda oturanla-
n da piste çağıran, hatta ara sıra da
yaptığı esprilerle müziğe dikkati
çeken kişiydi.
DJ yaratıcılığını kullanıyor
Günümüzdeki DJ adlı kişinin bu
geçmişle tek ortak paydası yine
plaklan art arda çalması. Ama ar-
tık bu plaklarda bütünlükten çok,
kendi yaratıcıhğına kalmış bir do-
ğaçlama ve ani değişmelerle yeni
birleşimler elde ediyor.
Günümüz DJ'lik sanatında deği-
şik ortamlarda var olan parçalar
(uzunçalar-yoğunçalar, CD ROM,
gibi) eldeki temel malzemeyi oluş-
turuyor.
Bunlan birbirine bağlayarak ya
da birbirine atlatarak yeni bir "ko-
laj" elde ediliyor. Hatta bu atlama
işlemi için uzunçalarlann tercih
edildiğini öğrenmiştim. Çünkübir
yumuşak geçiş değil, plak iğnesi-
nin ani hareketiyle "vortlatmak
ya da cozlatmak" tabir edilen sert
bir geçiş sağlanıyor.
Gerek kendi stüdyosunda, kendı
piyanosuyla yaptığı Bach kayıtla-
nnı, gerekse elektronik ortamı
kendi çaldığı ustahklı klavyesi ile
birleştirerek yaptığı CD'lerini
zevkle dinlediğim Mehmet Okon-
şar'dan bu konuda bilgi aldım:
"Son bir-iki yıldır bilgisayar
teknolojisinin getirdiği yenilik-
lerle DJ'lerin de dünyası zengin-
leşti: Tekno CD olarak üretilen,
herkesin kendine özgû hazırla-
• Bu yıl Istanbul Bach Günleri'nde DJ Yakuza ile pop ritimleri katarak Bach'ın müziğine yeni bir
çehre katan Mehmet Okonşar, "Son bir-iki yıldır bilgisayar teknolojisinin getirdiği yeniliklerle DJ'lerin
de dünyası zenginleşti: Tekno CD olarak üretilen, herkesin kendine özgü hazırladığı yoğunçalarlar
ortaya çıktı. Elektronik stüdyoda beş yüzden fazla program arasından uygun software'de önceden
çalınmış -hatta klasikleşmiş - yapıtlann notalannı dilediğiniz gibi birleştiriyorsunuz. Isterseniz akustik
bir çalgı da ekleyebilirsiniz bu elektronik seslerin arasına"' diyor.
dığı yoğunçalarlar ortaya çıktı.
Elektronik stüdyoda beş yüzden
fazla program arasından uygun
softvvare'de önceden çalınmış -
hatta klasikleşmiş yapıtlann no-
talarını dilediğiniz gibi birleşti-
riyorsunuz. Isterseniz akustik
bir çalgı da ekleyebilirsiniz bu
elektronik seslerin arasına. Ör-
neğin bir zamanların ünlü nıü-
zikçisi Herbie Hancock, "Futu-
re to Future" adlı yeni CD'sinde
bas davul ve saksofonu bir DJ
ûretimi ile birleştirdi, böylece
kendini yeniledi!"
Öğrendiğime göre bizim de öyle-
sine ünlü DJ'lerimiz varmış ki Viya-
na'dan Tokyo'ya dünyanın dört bir
yanında adlanndan söz ettiriyorlar-
mış.
Klasik müzik için
yeni bir açüım mı?
KJasik müzik. yirminci yüzyıl or-
talannda yeni arayışlara girdiğinde
John Cage'in aynı anda ayn radyo-
lar çaldırtarak ya da aynı konser sa-
lonunun değişik köşelerine ayn or-
kestralar yerleştirerek verdiği dinle-
tıler; Philip Glass'ın "Einstein
Kumsalda"adlı operasında radyo
haberleri bantının tersten çalınarak
müziğe eklenmesi gibi buluşlar, bu-
günkü oluşumlara yol açan adımlar-
dı. Müzik, 21. yüzyıla dek çağlar bo-
yu klasik, folk, caz, vb her dalda öy-
le çok yapıt üretti ki artık Bach gibi
Mozart gibi beste yapılamadığına
göre onlann besteleri üstünde oyna-
yarak yenilikler üretmek de "hak"
olarak görülüyor. Örneğin Mehmet
Okonşar bu yıl Istanbul Bach Gün-
len'nde DJ Yakuza (Can Utkan) ile
gerçekleştirmek üzere önceden bir
CD hazırlamış.
J. S. Bach"ın müziği üstüne pop ri-
timleri yerleştirerek yeni bir ses el-
de ettiğini; bestecinin pekçok yapı-
tının bu tür transkripsiyon ve uyar-
lamalara elverişli olduğunu söylü-
yor.
Örneğin ünlü Re minör Toccata
Füg temasının girişini tekno müzik-
le birleştirip, org ve org benzeri ses-
leri "hip-hop" bir doku üstünde ha-
zırlamış ve Yakuza'ya işleme fırsatı
vermiş; bu arada kendisı de synthesy-
zer ortamında saksofon solo çahruş.
Okonşar'ın önceden hazırladığı, bu
temel yoğunçalan dinhyorum.
Son derece canlı, kıvrak ritimlerle
yüklü, Bach solugu, Bach kokusu ta-
şıyor. Hazır satılan kek kalıplan gi-
bi. Bunu hep dolabınızda bulundura-
bilirsiniz, sonradan dilediğiniz mal-
zemeyi içıne yerleştirip finna verebi-
lirsiniz.
Bach DJ olur muydu?
Ortaya çıkan pastanm temeli baş-
kasına ait olsa da sizin zevkinizle ve
yeni teknolojiyle bezenmiş, değişik
bir kimlik taşıyacak! Ancak bu mü-
ziksel birleşim için keskin bir müzik
kulağı, zekâ ve zevk başta gelen et-
menler.
Canlı dınletide ise eşzamanlama
için son derece atak olmak gereki-
yor. Pekı bu dalda üretim veren ki-
şinin yayın haklan nasıl değerlendi-
riliyor? MSG'nin (Müzik Eseri Sa-
hipleri Grubu) başkanı Dağhan
Baydur'a sordum: Eğer temeldeki
bestecinin ölümünden yetmiş yıllık
bir zaman geçmişse ve mırasçılan
da yoksa o zaman aranjör otomatik
olarak besteci konumuna geçiyor-
muş.
Eğer besteci veya mirasçısı yaşı-
yorsa, yani eser koruma altındaysa,
eser sahibinin izniyle aranjöre de
haklar tanınıyormuş.
Okonşar Yakuza dinletisinden
sonra "Eğer Bach yaşasaydı, o da
herhalde hip-hop yapardı!" diyen-
lerolmuş! Hip-hop, 1980'lerde ka-
ra ırkm pop müziği olarak ortaya çı-
kan, sokak kültüründen kaynakla-
nan, rap ve break-dancing'in de bu
türe girdiği, canlı ritimli, yalın işle-
meli müzik türü.
Tabii ki bugün için teknoloji do-
nanımlı. Sonuç olarak, J. S. Bach,
yeni çağda D. J. Bach olarak karşı-
mıza çıkabilecek mi? Sizlerin yargı-
sma bırakıyorum sevgili okurlanm.
evini(g boun.edu.tr
Piazzoüa geleneğinin bugünkü temsilcisi Galliano.
Galliano ve Portal
ile doğaçlama
Kültfir Servisi - Ar-
jantinli bandoneon ustası
tangocu Astor Piazzolla
geleneğinin günümüzde-
ki temsilcisi, akordeon
vırtüözü Richard Galli-
ano ve üflemeli çalgılar
ustası Michel Portal'm
oluşturdukJan "Blow
lp!" projesi bu akşam,
19.30'da tş Sanat'ta.
Galliano, akıl hocası,
esın kaynağı, kısacası her
şeyi olan Piazzolla'nın,
Arjantin tangosuna yaptı-
ğî kattanın aynını, Avru-
pi folk müziğine yaptı.
Müzikal bir geleneği ka-
fasında yeniden tasarla-
yarak modern duyarhğı
yansıtmak için duygusal
ûmnı genişletti ve
A.-nerikan cazı doğaçla-
masına açarak yeniden
byat verdi. Aslında o
fclktan çok bir caz mü-
ziyeniydi; çizgüeri o ka-
dar bulanıklaştırdı ki iki
trz arasında aynm yap-
ıuk neredeyse olanaksız
hile geldi. Galliano,
Fansa'nın tangoya bir
Şanıtı" olan salon dans
ırüziği Musette'in mo-
dfrnleşme hareketinin de
temsilcisi.
Çok yönlü bir müzis-
yaı olan Michel Portal
fırklı müzik türlerini us-
talıkla yorumluyor. Por-
tal, Paris Konservatuva-
n'ndan "Klarinet Birin-
cilik Ödûlü" ile mezun
oldu. 1960'h yıllar bo-
yunca, büyük sanatçılara
eşlik eden orkestralarda
çaldı. Özgür cazın Fran-
sa'ya gelmesiyle, bu tü-
rün ilk yorumculanndan
biri olan Portal, besteci
kimliğini hiçbir zaman
arka planda bırakmadı.
Sinema ve televizyon için
müzikler besteledi ve bu
alanda üç Cesar Ödü-
lü'ne değer görüldü.
Defalarca sahnede ve
plak kayıtlannda bir ara-
ya gelen bu ikili, yeni
oluşturdukJan sıra dışı
"Blow Up" projesi için
oldukça ilginç şeyler söy-
lüyorlar: "Doğrusunu
söylemek gerekirse ken-
dimizi. Çingeneler gibi
hissediyoruz. Piazzo-
la'nın 'Liber Tango-
su'ndan kendi bestele-
rimize kadar uzanan
geniş bir repertuvarı-
mız var. Sahneye çıkı-
yor ve içimizden geleni,
o anın duygusuyla çalı-
yoruz. Her seferinde
farklı şeyler çıkıyor or-
taya. Bu heyecan da
konsere yansıyor."
(021645415 55)
İZDSO'nun özel konserinde saygı duruşu yapılmadı, Türk bestecisi çalınmadı
Anma konserindeAta unutuldu
ÖNDER KÜTAHYALI
tZMİR - İZDSO'nun 8 Ka-
sım akşamı şef Naci Özgüç
yönetimınde verdiği "Ata-
türk'ü Anma Haftası Özel
Konseri"nin ertesinde aldı-
ğım telefon, arkadaşlan adma
konuşan bir emekli öğretmen-
den geliyordu. Değerli eğitim-
cimiz, deneyimli öğretmenle-
re özgü bir tonlamayla Ata-
türk'ün anıldığı dinletide, o
büyük insanla ilgili hiçbir be-
lirtinin bulunmadığından ya-
kındı ve üzüldüklerini söyle-
di. Hemen belirtelım, telefon-
lar orkestramızın îzmir halkın-
ca özenle izlendiğini, hazırla-
dığı programlann tartışıldığını
gösterir ve müzik sanatını sa-
vunanlar açısından kıvanç ve-
ricidir.
Saygı duruşu gerekliydi
Gerçekten de dinletiden ön-
ce saygı duruşu yapılmalıydı.
Içeriğin günün anlamıyla ör-
tüşmesine özen gösterilmeliy-
di. Atatürk'ün özlemi, ezgile-
rimizin "genel son musiki ku-
raüanna göre" işlenmesiydi.
Bu bakımdan izlencede, çağ-
daş Türk bestecilerinden seçil-
miş bir yapıtın bulunması ye-
nnde olurdu. Orkestramızın
böylesi incelikleri göz önünde
bulunduracağına inanıyoruz.
Dinletinin odak noktası,
Alexander Rudin'in seslen-
dırdiğı A. Dvorak'ın Op. 104
si minör viyolonsel konçerto-
suydu. Rudin büyük bir viyo-
lonselci ve i>i bir müzikçi; tek-
nik yönden sorunu yok. Böy-
lece bütün gücüyle müziksel-
liğe yöneliyor. Gerekli yerler-
de çalgısından çıkardığı tonlar
"Göksel" sözcüğü ile nitelen-
dirilebilir. Yorumu romantik
ve duyarlı. Şef Naci Özgüç ise
bu konçertonun aynı zamanda
bir senfoni olduğu gerçeğıni
başanyla vurguladı. Orkestra-
dan elde ettiği gürlükler derin-
likli, bulduğu doruk noktalan
etkiliydi.
Ikinci yanda L. Van Beet-
hoven'in Op. 67 do minör 5.
Senfonisi seslendirildi. Beste-
cinin senfonilerini iyi tanıyo-
ruz. Bu nedenle son yorumla-
nn çarpıcı etkiler bırakacak
düzeyde olması gerek. Dinle-
diğimiz seslendirme için aym
şeyi söyleyemeyiz, ama önem-
li bir aksama da yoktu.
İZDSO'nun geçen haftaki
dinletisinde ise şef Milen
Natchev'di ve P. 1. Çaykovs-
ki'nin iki yapıtını seslendirdi.
Bestecinin Op. 35 re majör
keman konçertosunda solocu
Tayfun Bozok'tu. "Canzo-
netta" başlıklı ikinci bölüme
bakarak Bozok'un romantik
duyarhlığı başanyla yansıttı-
ğını söyleyebiliriz; ancak sa-
natçı, birinci ve üçüncü bö-
lümlerde teknik güçlüklerle
karşılaştı. Hızlı pasajlann bir-
çoğu net değildi. Aynca temiz
olmayan sesler vardı. Üçüncü
bölümdeki (allegro vivacissi-
mo) halk ezgisinde oktavlar
tutmadı. Böylece gerilimli bir
yorum ortaya çıktı.
Tek kusuru uzun olması
İkinci yanda dinledığimiz
yapıt, Çaykovski'nin Op. 58
"Manfred Senfonisi"ydi.
Ana tema>ı duyuran fagotlar-
la bas klarinet arasındaki ses-
lerin sallantıh oluşu dışında
yorum, epey heyecan vericiy-
di. Orkestranın, özellikle de
bakır üfleme çalgılann tınısı
etkiliydi. Bence biricik kusur,
yapıtın romantik döneme öz-
gü, fakat bize göre gereksiz
uzunluğuydu.
Tayfun Bozok, "Dokuz Ey-
lül Universitesi Senfoni Or-
kestrası"mn (DESO) geçen
e
y efNaci
Ozgüç
yönetimindeki
IZDSO,
k
Atatürk'ü
Anma Haftası
Özel
Konseri'nde A.
Dvorak'ın Op.
104 si minör
viyolonsel
konçertosunu
ve L.Van
Beethoven'in
Op. 67 do
minör 5.
Senfonisi'ni
seslendirdi.
hafta DEÜ Sabancı Kültür Sa-
rayı'nda verdiği dinletiye de
solocu olarak katıldı ve Â. Vi-
valdi'nin "Mevsimler" baş-
lıklı konçertolannı seslendir-
di. DESO bu kez oda orkestra-
sı kimliğindeydi ve şefsiz çal-
dı.
Başkemancı Kartal Akıncı,
topluluğu kemanıyla yönetti;
bazı girişler de solocudan gel-
di. Bozok'un barok döneme
özgü biçeme bağh kalarak or-
taya koyduğu yorum, tutarlı ve
güzeldi.
Orkestranın tınısı da temiz
ve etkiliydi. Özelliklle ikinci
konçertonun ("Yaz") son bö-
lümündeki seslendirme çarpı-
cı izlenimler bıraktı ve dinmek
bilmeyen alkışlara teşekkür
olarak yinelendi. DESO'nun
attığı bu ilk adımlan, yeni ba-
şanlann izleyeceğine inanıyo-
ruz.
GÜZELİNARDINDA
BERTAN ONARAN
Tapmakta Müzik
Ne zaman bir camiye, kiliseye girsem, müziğin
buralarda nasıl en güzel, en doyurucu biçimde
yorumlanacağını düşünürdüm.
Derken bu düşüm büyük ölçüde gerçekleşti:
Şimdi artık Batı'da dinletilerin çoğu eski ya da ye-
ni tapınaklarda gerçekleştiriliyor.
Wilhelm Reich, çok haklı olarak, "Dinsel coş-
ku, cinsel coşkunun kılık değiştirmesidir" der.
Hıristıyan ınancında bu saptama, epey karma-
şıklaştırılmış olsa da, öbürlerine göre daha orta-
dadır: Insanlarşarkılarını, müziklennı Isa'ya, Mer-
yem'e adamışlardır, adarlar; onlar için söylerler,
çalarlar.
Bizim camılerde coşkunun asıl hedefi hâlâ epey
gizli; Tanrı'nın oğlu (insan) ancak Alevi türkülerin-
de, semahlarında kendine yer bulabilmiş.
Dünyanın dört bir yanında doğa ötesine sığın-
ma, bütün kestirimlerin tersine, artan oranda ço-
ğaldığına göre, müziği ya da bütün öbür sanat-
sal anlatımlan asıl seslendiği kişıye, insana dön-
dürme daha epey zaman alacağa benziyor.
Fransızların Mezzo ve Klasik müzik kanalla-
rında izleyip dinlediğim yorumlarda, duvarlarda,
renkli cam resimlerinde hâlâ Isa-Meryem söylen-
celeri çoğunlukta; işin asıl düşündürücü kaygı
verici yanı, günümüz yorumcu ve dinleyicilerinin
o söylencelere canla başla inanıyor olmaları ya
da öyle gözükmeleri.
Bütün ölmuş kişiye ağıtlarda, messelerde, as-
lında insana, başka birdeyişle "can"a, dolayısıy-
la bütün canların yaratıcısı "evren"e seslendiği-
mizi unutmuş, sakallı sakalsız, varsayımsal bir
varlığa yakarmaktayız.
Bereket Beethoven'in "Neşeye övgü"sü, Carl
Orf'un "Carmina Burana"s\ gibi yapıtlar da var.
Onların bu ses yansıtımı açısından yetkin, alabil-
diğine süslü uzamlarda yorumu, dınlenmesi ger-
çekten arıtıcı, yücelticı.
Gerçi bizim Aya Irini gibi eski tapınaktan dö-
nüştürülmüş yerlerde başka bir sakıncanın acısı
çekiliyor: Zamanla ses yansıtımın bozulması, ala-
nın derinliği, dinletinin tapınağın her köşesine ay-
nı doyuruculukta aktarılmasını önlüyor. Fransız
kanallanndaki dinletilerin düzenlendiği tapınak-
larda ses aktarımını nasıl çözmüşler bilmiyorum
elbet; ama görünen yüzler tedirgin, hoşnutsuz
değil, demek ki işitebiliyorlar.
Ozlediğim yorumlara iki güzel örnek, Georges
Pretre yönetimindeki orkestranın eşlığinde yo-
rumlanan Mozart ın korno, obua ve klarinet kon-
çertolarıydı. Araya Isa'yla Meryem'i katmamış bu
ışıl ışılsevinççığlıklan..yorumlandıklan tapınağın
yumuşacık aydınlatılmış kucağında, dinleyene
sanırım ana karnı sıcaklığını yeniden yaşatıyordu.
İkinci sevindirici örnek, yine böyle özenli bir ki-
lisede ünlü piyano yorumcusu Lazar Berman'ın
yorumladığı Lizst besteleriydi. Gerçi yaşama
enerjisi yanardağ gibi fışkıran, buna uygun ten-
sel seviyi yaşayamayınca kurtuluşu kilisede, Mer-
yem'in kollarında arayan (bulabilmiş midir aca-
ba?) Lizst'in yapıtlarında dinsel adlarla tatlar ağır
basar belki, ama ben onları yetenekli bir insanın
yüce sevı şiirleri olarak dinledim.
Buna karşılık, ancak bu müzik kanalları aracı-
lığıyla tanıyabildiğim Maria Joao Pires, dinleti-
sıni bildiğimiz salonlardan birinde verip Schu-
bert yorumladığında, doğrusu keyfime diyecek
yoktu.
Maria tam gönlüme göre bir yorumcuydu: Son
derece yalın giyınmışti; utangaç bile sayılabilirdi;
gelip abartısız bir selam verdi, oturdu, hiç göste-
riş yapmadan çalmaya başladı. Çoğu kez gözle-
rı kapalıydı. Neredeyse kucaklayacakmışgıbı eği-
liyordu tuşlara.
öteden beri, sanatı, o arada elbet müziği, ta-
pınmanın en an bıçimi sayar, dolayısıyla gösteri
ya da dinletilerin tapınır gibi ızlenmesıni severim.
Piries'in dinletısi, duyarlı kişiliği gerçek bir ka-
zanım, bir şölendi. O gün hazır değildim, banda
çekemedim, ama bu kanallar, dınletilen yıneliyor-
lar: Nasılsa rastlar, evimize buyur ederim.
Doğrusu, dinleti ve gösteri salonlarındaki ha-
va, buralara gelenler öyle değişti; yukarda sözü-
nü ettiğim gerçek tapınmadan öyle uzaklaştılar
ki, benım gibilere ancak televizyon kaldı: Bizim
evde Mozart'ı istediğim gıbı dinleyebilıyor, Be-
jart'ın doya doya tadını çıkarabiliyorum; ayrıca,
armağanların en büyuğu, kasete çekip her iste-
diğim zaman yeniden tadabiliyorum.
Yaşasın televolenin dışında işlere de yarayan
televizyon!
BUGUN
• BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ, ALBERT
LONG HALL'da saat 19.30'da Allegri Yayh
Çalgılar Dörtlüsü dinletısi. (0 212 287 02 32)
M KADIKÖY HALK EĞİTİM
MERKEZt'nde 20.30'da Akbank Oda
Orkestrası konseri. (0 212 252 35 00)
• tZDSO tSMET ÎNÖM) SANAT
MERKEZt'nde 20.30'da Burçin Büke piyano
dinletisi. (0 232 489 09 26)
• BABYLON'da 21.30'da Laço Tayfa konseri.
(0 212 292 73 68)
• NARDİS-JAZZ CLUB'da Yansımalar
grubunun konseri. (0 212 244 63 27)
• YEREBATAN SARMCI'nda saat 14.00'te
Ramazan tlahileri dinletisi. (0 212 522 12 59)
• BÎLGİÜNÎVERSİTESİ KUŞTEPE
KAMPUSU'nda 19.30'da Alejandro Gonzales
Inarriru'nun Paramparça: Aşklar ve
Köpekler' filmi. (0 212 293 5010)
• GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde 19.00'da, Geza
von Bolvary'nin Büyük Aşk Gecesi' adlı
fihninin gösterimi. (6 212 249 20 09)
• ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda 19.00'da
'tnanan tle Inanmayan adlı filmin gösterimi
yapılacak. (0 212 249 09 45)
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ'nde 19.00'da Prof. Dr. Iskender
Pala'dan Divan Şiiri dinletisi. (0 212 293 12 70)
ANKAM CAZ RSTİVAÜIIDE BUGÜN
• BİLKENT KONSER SALONU'nda
Roland Batık' konseri saat 20.00'de
(0 312 448 03 84)