17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 O KASIM 2002 ÇARŞAMEA**»» CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 G T L N C E L CÜIVEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Kuşkusuz; bu açıklamanın çeriğinde önemli öğe- leryer alıyor. Oncelikle kime inat? Soruyj Annç yanrtladı: •"Devletin kimi kademelerinde eştnin türbanlı olma- sı risdeniyle TBMM Başkanlığ'na istenmediğiyolun- daJ<i 'fısıltılar1 kulağına gelmiş'. Vaysiz misiniz eşimin türbanıyla uğraşan diye hiddetlenmiş ve de efen- dirnnnm, "Türkiye'de aynmcılğı düşünenlere inat, a- day olrnaya" karar venmiş. "'Acaba kim Annç 'ın eşinin ürbanını başkanlığa en- ge/ gördü?" AKP'ye söz geçirecek başka bir kurum, parti kal- mad ığına göre, geriye Cumhu-başkanı Sezer kalıyor. Oysa bılinıyor ki Çankaya siyasal itişmelerin, tartış- maJarın içınde yer almaz. Öyleyse "kım" Annç'ın türbanlı eşini gerekçe gös- tererek Meclis Başkanlığı'na karşı çıktı, kim? Vanıtı dünkü Hürriyet'ten aıalım: "AKP lideri RTE, yeni dönemde devletin zirvesi/le ve toplumun duyar- lı kesimleıiyle karşı karşıya gemek istemiyor. 'Devlet terbiyesi almış ve dengeli bir ism' olan Vecdi Gönül'ü de bu ozellikleri nedeniyle TBMM Başkanı olarak görmek istiyordu... Aynca Gönül'ün eşinin türban takmaması avantaj olarak görünüyordu. 'Radikal' ta- nınan Annç teşkilat tarafından çok sevilen birisim ol- masına karşın RTE, yumuşak bir sima olarak bilinen Gönül'ün başkanlığının daha uygun olacağını düşün- müştü". Ne demek, "devlet terbiyesi almış ve dengeli bir isim" diye Vecdi Gönül'ü Annç'a yeğlemek? Yoksa RTE; koyu Islamcı Erbakan'ın rahle-i tedri- sinden geçmiş, Milli Görüş'ü yaşam felsefesi yapmış, ama radikalmiş, varsın olsun. devir o devir, Bülent Annç'ı "devlet terbiyesinden ve dengeli davranmak- tan yoksun" mu görüyor? Arınç'ın inadı işte bu noktada ortaya çıkıyor! • • • Üstelik Annç eşinin "türbanlı yaşamının" hesabını vermek zorunda olmadığını söylüyor. Elbette bu sav sade bir vatandaş için geçerli. Ya, bir TBMM Başkanı için? Türban inadım" se- çim propagandasında bağıra bağıra ifade eyledi: "Türban sorununu çözmek bizim namus borcumuz- dur" dedi. Bir başbakanımız var, eşi türbanlı. Bir Meclis Baş- kanımız oluyor, eşi türbanlı. Yakında RTE başbaka- nımız olacak; eşi türbanlı. Gül'ün kızı, RTE'nin iki kızı türbanh. Bakanlardan kimlerin evlerinde türbanla yaşandığı henüz sapta- namadı. Geriye Çankaya kaldı. AKP, Çankaya'nın engele dönüştüğü yargısına varabilir. Demirel'in Özal'a uy- gulamayı düşlediği by-passlara başvurabilir, hatta görev süresini kısaltmaya da girişebilir. Milli irade onlarda değil mi, onlar bu iradenin ikti- darı değil mi? Dilediklerini yaparlar. Heyyyt yan ba- kanı, taş koyanı...! Devlet türbanla donanmaya hazır. • • • Yönetimle inatlaşan Arınç, "Kıbns'ı çözeceğiz" di- ye demeçler verdi. "Hükümet kararalacak, bürokrat- lar uygulayacak" diyor. "Bürokratlar" sözcüğü hangi kurumları kapsıyor acaba? Dışişleri personeli de, askerier de "bürokrat". Yüz- de 34'lük milli irade Annç, bürokrat sözcüğü ile sa- dece Dışişleri çalışanlarını mı amaçlıyor acaba? • • • Anayasal yetkisine dayanarak Cumhurbaşkanı Se- zer kimilerinin bakanlıklarını değiştirdi ya; türlü çeşit yalakalık. Yok müdahale etmiş, yok kabinenin den- gelerini bozmuş. Oysa Çankaya, Milli Eğitim'e geti- rilmek istenen YÖK tarafından "tarikatçı çalışmalan" nedeniyle görevinden alınan Beşir Atalay'ı Milli Eği- tim'e atamadı. Bir taş, birkaç taşı yerinden oynattı. Atalay hükümette kaldı. Ânnç'la ilgili gelişmeler, Atalay'la ilgili RTE-Gül anlaşması, iktidarın türban dı- şındaki bir başka niyetini açığa çıkardı: AKP, YÖK'ü kendisine benzetecek! SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN 11 ,..Wrtm Beter, Bir 'Sürprn'L" • Baştarafı Arka Sayfada Habuki bu sözler, ince ince hesaplanıp, uzun sü- rede geliştirilmiş, genel bir stratejinin sonucu. Bllcfik bir uzman 1 ... Barı hızlı solculanmız, önceden kestiremedikleri Doğu Bloku'nun çöküş depremi sırasında, ufak ufak dönekliğe' soyunurken; CIA'nın yan kuruluşu Rartd Corporation'dan, çok da bildik birisi, 'orta vâ- delitehmınuzmanı' Graham Fuller, yeni istikâme- tin ne olacağını saptamıştı bile: \..Sovyetler'de geliş gidiş 50 milyon Müslüman Türk ozgürlüğe, hiç değilse daha fazla özerkliğe ka- vuşacaktır; bağımsızlıklan bile gündemdedir Türki- ye bı süreçfe demokratikleşme, ticaıi ve iktisadi ser- bestbşme açısından, geleceklerine ilham kaynağı olabıtr..." ".. Türkiye geçmişte Ortadoğu için bir modekfi, bugin de olmaya devam ediyor; hele demokrasi ile Islam bir arada yaşatabilecek bir formül bulursa, Iran \e Arap dünyasına, büyük bir entelektüel öncü- lökyıpmış olacaktır..." (Cumhuriyet, 28 Şubat 1990) Nsıl, iyi mi? Dikkat isterim, ikisi de 'Demokra- siylelslâm'ın bir arada yaşatılmasından' bahse- diyoiar; lâiklikten çıt yok, düşündukieri formül, şu yîşadığımız olmasın? Meraklısı için not: 'Sürpriz', bu söyleşinin, bu kö- şedebundan altı yıl önce (30 Eylûl 1996) yayımlan- mış clmasındadın 'falcılık faslı'ysa, son cümlesinde mûntemiç; daha o zaman, 'şu yaşadığımıza' eldiven gıbi lyan, sözleretmişim! AKP, Graham Fuller'in sö- zuntettiği 'formü/'ün, ta kendisi değil mi? Girit'te tarihi camiyi yıktılar VltN (Cumhuriyet) - Girt'te, Osmanlı dö- nenae ait bir Türk ca- miiiın geçen ay yıkıl- dıp rtaya çıktı. Ght Adası'nın Han- ya şarinde evinin üze- rİEe :açak kat çıkmak isteyn Fragadiakis Pe- ritli adlı Yunanlı, yüz- lerceıllık camiyi topla- naa alabalığın önünde yıktı Osmanlı dönemi- ne a olduğu belirtilen caminin yıkılması sıra- sında kimsenin müda- hale etmediği öğrenildi. Yetkililerin yıkıma en- gel olmaması, adadaki Türkler arasında büyük tepkiyle karşılandı. Türkiye'nin Atina bü- yükelçiliği yetkilileri, önümüzdeki günlerde Yunanistan Dışişleri ve Kültür Bakanlığı nez- dinde girişimde buluna- caklannı ifade ettiler. Erdoğan'ın Simitis ile görüşmesinde konuşmalann kayda alınmamasına CHP'li Öymen'den tepki Devletten gizli görüşme olmaz BAHAR TANRISEVER _ _ ANKARA - AKP Genel Başkanı Re- cep Tayyip Erdoğan'ın Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis ile yaptı- ğı görüşmeye Dışişleri yetkililerinin alın- maması ve görüşmenin rutanaklara kaydedilmemesi tepki çekti. CHP Istanbul Milletvekili Onnr Öymen, dip- lomatlann katıl- madığı bu tür gö- rüşmelerin mut- laka rutanaklara geçirilip devlet ar- şivine konulma- sı gerektiğini vurgulayarak "Devletten gizli görüşme olamaz" dedi. AKP lideri Erdoğan, Yunanistan Baş- bakanı Simitis, Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ve görüşme sırasında henüz Dı- şişleri Bakanlığı'na atanma- mış olan AKP Genel Başkan Yardımcısı YaşarYakış'ın ön- ceki gün Atina'da yaptıklan 4'lü toplantının yankılan sürüyor. CHP Is- tanbul Milletvekili, eski büyükelçi Onur Oymen, tutanak tutma geleneğinden vaz- geçilmemesi gerektiğini, aksi durumda devlette devamlılığm sağlanamayacağını söyledi. Yunan devlet adamlarının geçmişte de Türk tarafıyla görüşürken diplomatlan toplantıya davet etme konusunda isteksiz • CHP îstanbul Milletvekili, eski büyükelçi Onur Öymen, bu tür görüşmelerde mutlaka zabıt tutulduğunu ve bu zaptuı devlet arşivine girdiğini anlatarak aksi durumda devlette deyamlılığın sağlanamayacağını söyledi. olduğuna işaret eden Oymen şunlan söy- ledi: "Bu defa Yunanhlar mı istememiş- tir, yoksa Yunanhlar istemiştir de Türk tarafı mı istememiştir, bunu bilmiyo- ruz. Bunu bilmeden de bir şey söylemek doğru olmaz." Diplomatlar katılsa da katılmasa da bu tür görüşmelerde mutlaka zabıt tutulduğu- nu ve bu zaptın devlet arşivine girdiğini anlatan Öymen şöyle konuştu: "Bu toplantının da mutlaka bir zap- tının olması ve devlet arşivine girmesi- ni temenni ediyorum. Aksi takdirde bu bizim devletin gelenekleriyle bağdaş- maz. Diplomatlann katılmadığı görüş- meler de olabilir. Fakat bu takdirde de bu görüşmelerin zaptı mutlaka çıkarı- br ve devlet arşivine girer. Bu gelenek- ten vazgeçilmeyeceğini ümit ediyorum. Her hükümet değişikliğinde devletin yeniden sıfırdan başlaması söz konusu olursa bu da uluslararası ilişkilerin tabi- atına aykırı olur." Öymen, toplantı srrasmda olmasa dahi toplantıdan sonra katılımcıla- nn burada görüşülenleri bir zabıt halinde yazabileceğine işaret etti." CHP Genel Başkan Yardımcısı ve eski büyükelçi tnal Bafu da şu değerlendir- meyi yaptı: "Erdoğan herhalde bu gö- rüşmede parti genel başkanhğı kimliği- ni öne çıkarmış.Yanında Dışişleri Baka- nı'nın da olması tabiatıyla yararh ol- muştur. Dışişleri bürokratlannı yanına alması halinde hükümetten hükümete görüşme görüntüsünün ortaya çıkma- sını istememiş olabilir." Fischer'den Erdoğan'a öğüt: Kopenhag ilkeleri vazgeçilmez yükümlülüklerdir Almanya da umut vermedi• Baştarafı 1. Sayfada mez yükümlülüklerdir" uyansıy- la eksikleri \-urguladi. Erdoğan; Almanya, Ingiltere, Belçika, Irlanda ve Fransa'yı kap- sayan üç günlük gezisine dün Ber- lin'den başladı. Dışişleri Bakanı YaşarYakış'ın da eşlik ettiği ziya- rette Erdoğan'a, Dışişleri Bakanla- n'na dönük uygulamayla denk dü- şen "Seçimi kazanmış parti lide- ri" protokolü uygulandı. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Dı- şişleri Bakanı Joschka Fischer ve ana muhalefet lideri ile görüşen Er- doğan, ziyaretiyle ilgili açıklamayı da Dışişleri Bakanlığı'nda bakan- larla birlikte yaptı. Erdoğan ile Al- SCHRÖDER: Simüis'everilen sözler tutulsun BERLİN (Cumhuriyet) - Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, dün akşam AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan la bir araya gelmeden önce Italya Başbakanı Silvio Berlusconi ile ikili bir görüşme yaptı. Schröder, görüşmeden sonra Berlusconi ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Kopenhag zirvesinde Türkiye'ye ek bir sinyal verileceğinden emin olduğunu bildirdi. Schröder, "Türkiye'de yeni kurulan hükümetten de Kıbrıs konusunda Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis ile yaptığı görüşmede verdiği sözlerde durmasını bekliyoruz" diye konuştu. man hükümeti yetkilileri arasında- ki anlaşmazlıklar, açıklamalara da yansıdı. Almanya Dışişleri Bakanı Fisc- her, AB'nin bir değerler bütünü ol- masırun çok önem taşıdığını, aynı zamanda Kopenhag kriterleri ve bunlann uygulamasının üyelik ta- rihi için vazgeçihnez unsurlar oldu- ğunu vurguladı. AKP'de düş kınklığı Erdoğan'ın müzakere tarihi için "güçlü bir sinyal verilmesini" is- tediğini belirten Fischer, bir gün önce gerçekleştirilen genel konsey toplantısına dikkat çekerek, "Mü- zakere tarihi açısından da, ran- devıı açısından da herhangi bir sonucun çıkmadığını. bundan dolayı da kesin sonuç veremeye- ceğimizi aktardım" ifadeleriyle AKP heyetini düşkınklığına uğrat- tı. Türkiye'nin AB üyeliği konusun- da "yardımcı olnıak. katkıda bu- lunmak istiyoruz" değerlendır- mesinden öte umut vermeyen Fisc- her, A\Tupa değerler bütünü olarak tanımladığı demokrasi, hukuk dev- leti, hoşgörü, kadının toplumdaki yeri ve taşıdığı rol, din ve devlet iş- lerinın aynhnası ve bunlara dönük somut uygulamalann AB için son derece önem taşıdığını vurguladı. Fischer, özellikle Avrupa Güven- lik ve Savunma Politikası (AGSP) Erdoğan, Almanya Başbakanı Schröder'le 13 saat görüştü. (Fotoğraf: AA) açısından Kıbns sorununun da önemli olduğunu anımsattı ve "Di- lerdik ki Kıbns konusunda önemli bir adım atılsın, mutaba- kat sağlansın. Bu konuda atüa- cak adım özellikle AGSP açısın- dan belli bir blokeyi kaldıracak- tır. Bu tıkanıklığı aşnıamız gere- kir" görüşünü dile getirdi. Fischer gazetecilerin, "Kopen- hag zirvesinden Türkiye açısın- dan nasıl bir sonuç beklediğine" ilişkın sorusuna, "Bu Uerleme ra- ponıyla bağlantıh.Almanya Tür- Idye'ye bir sinyal verilmesini di- liyor. Fakat bu Sayın Erdoğan'ın istediği doğrultuda bir sinyal mi olur, bu ayrı bir sorunun konu- su" yanıtını vermekle yetindi. Erdoğan da, Almanya açısın- dan önem taşıyan ticari ilişkiler ve Alman vakıflannın durumu konusunda Berlin'i rahatlatacak mesajlar vermeye çalışırken, tat- h sert uyanlarda da bulundu. Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanan Ahnan vakıflannın Türk-Alman ilişkileri açısından çalışmalannı öven ve yargı süre- cini yakından izleyeceİderini söy- leyen Erdoğan, bu konuda yargı sistemine güvenihnesini istedi. Türkiye'ye müzakere takvimi verilmeme olasılığına karşı uya- nlarda da bulunan AKP Genel Başkanı Erdoğan, "40 yıldan be- ri müracaat ettiği halde müza- kere takvimi alamayan tek ül- ke Türkiye'dir. Bu da haklı ola- rak bazı şüpheler halkımızda uyandırmaktadır. Bunu Ko- penhag zirvesiyle aşmak zorun- dayız. Biz AB'yi bir Hıristiyan kulübü olarak görmüyoruz ve görmek de istemiyoruz. Burada Türkiye test olduğu gibi Avru- pa Birliği de 12 Aralık'ta test olacaktır" diye konuştu. Bürokratlara gözdağı• Baştarafı 1. Sayfada lal." Bakanlann çalışmala- nnı zorlaştırmayın, yar- dımcı olun. Iş takipçiliği yapmayın. Hükümet, sınır- sız, tek tek istekleri yerine getirmekten ibaret olursa haksızlıklara neden olabi- lirsiniz. Milletvekillerimi- zin bakanlarla ilişkisınde yeni bir model oluşturaca- ğız. Buna göre milletvekil- lerimiz, bakanlardan her türlü isteklerini yazıh bir formda belirtecekler, bir suretini bakana, bir süreti- ni de Meclis grubuna ilete- cek. Komisyon ve genel kurul çalışmalanna devam konusunda özen gösterin. AKP sıralannı boş bırak- mayın. Başbakan Gül'e: Türki- ye, bugün pek alışık ohna- dığı siyasi model ve fiili durum ile karşı karşıyadır. Büyük farkla tek başına ik- tidar olmuş partinin genel başkanı ile başbakanı fark- hdır. Belki bu bir çelişkidir, ama bunun sorumlusu AK Parti değildir. Bu durum, Türkiye'de bugüne kadar yerleşmiş olan yasakçı zih- niyetin çelişkisidir. Biz başta başbakan olmak üze- re kader birliği yapmış bir kadroyuz. Bu birlik ve be- raberliği, inşallah hiçbir şey bozamayacaktır. Kaldı ki ben halkımın gönlünde- ki yerini ve yerimi bulmuş bir insan olarak çok raha- tım. Ancak halkrmın bu ko- nuda ortaya koyduğu ira- deye en çok siyasi iradenin, hükümetin saygı göstere- ceğine ve geregini yerine getireceğine de inanıyo- rum. Bizim kişisel kapris- ler, gelip geçici mevkiler için milletimize hizmet sevdasından geri kalmak gibi bir lüksümüz yok. Kü- çük duygusallıklarla yola çıkmadık. Bürokrasiye: Bizi iyi ta- kip edin, hızımıza muhak- kak yetişin. Artık bundan sonra alışılmışm dışında bir dönem başlayacaktır, AKP grup salonuna 'sığatnadr ANKAR.4 (Cumhuriyet Bürosu) - AKP'nin ilk grup toplantîsı, TBMM'de yıllardır unutulan "tek parti iktidarı- nı" yeniden "anımsattı". 363 kişilik gnıbun eski senato salonuna yerleşme- si sırasında zaman zaman izdiham ya- şanırken, bazı milletvekilleri ayakta kaldı. Seçimler sonrasında ilk kez gru- ba seslenen Erdoğan'ın, başta bürok- rasi olmak üzere, kimi kesimlere dö- nük "tehditkâr" bir söylem kullan- ması dikkat çekti. Başbakan Abdullah Gül, gnıbun basma kapalı bölümüne yetişebildi. TBMM kulislerinde, 1983 ve 1987 yıllannda kurulan Turgut Özal hükü- metlerinden bu yana unutulan "güçlü, tek parti iktidan" hissedilmeye baş- landı. AKP'nin grup toplantîsı önce- sinde kulisler son derece kalabalıktı. AKP'liler bakanlanm, bakanlar birbi- rini kutluyordu. Bu dönem eşi Emin Şirin'i TBMM'ye gönderen Nazlı Hı- cak ile parti kuruculanndan Yasemin Kumral da milletvekilleri srralannda oturdu. Önceki dönem MHP'nin kullandığı eski senato salonu "363 milletvekilli" bir partiye göre yeniden düzenlenmiş- ti. Salonda önceki dönemde bir sıra ba- sma aynlırken, bu kez milletvekilleri sığamayacağından basm üst locaya alındı. Ziyaretçiler de localara yerleştiril- meye çalışıldı. Grupta milletvekilleri- ne görev almak istedikleri komisyon- lan bildirmeleri için formlar dağıtıldı. AKP "en üst" kadrolan belirlese de daha doldurulacak çok "boş koltuk" vardı. bunu da bilin. Bu bizim or- tak kaderimizdir. Siyaset- çisi ile bürokrasisi ile gece gündüz demeden çalışma- ya mecburuz. Onun için bürokrasi, bugüne kadar üzerinde dolaşan o kara bu- lutlan defetmek durumun- dadır. Bu bakımdan bize ayakbağı olacaklarsa, ku- sura bakmasınlar, bunun de bedelini ödemeyi şimdiden düşünsünler. Acil Eylem Planı'nı eleştirenlere: Eski alış- kanlıklarla siyasi iradeyi frenlemeye çalışan, tered- dütler oluşturmaya alışkın bürokrasideki hiçbir ku- rum ve birey, hükümetin ufkunu daraltma çabasına girmemelidir. 3 ve 6 ayda gerçekleştirmeyi vaat etti- ğimiz kimi icraatlann 5-10 yılda bile gerçekleşmeye- ceğini iddia edenler var. AKP iktidannın ilk 1 yılın- da yapacaklanmız, ne ka- muoyunda açıkladıklan- mızdan ne de kitapçık ola- rak sunduğumuz dokü- manlardan ibarettir. Bun- lar, yapacaklanmızın sade- ce bir kısmıdır. 'Hoca' usulü diplomasi • Baştarafı 1. Sayfada politika çizgisinin dışına çıkıyor. KKTC'de Türkiye'nin AB üyeliğini Kıbns sorununa bağlayarak resmi söylemi terk eden Erdoğan, önceki gün de Atina'da Dışişleri bürokratla- nnm toplantılara katılmasını isteme- di. Heyetle beraber Atina'ya gelen Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardım- cılan Baki Ükin ve Akın Alptuna ile Türkiye'yi Yunanistan'da temsil e- den Büyükelçi Yiğit AJpogan'm gö- rüşmelere alınmaması sorun yarattı. Erdoğan-Simitis görüşmesine Türk tarafindan henüz o saatlerde Dışişle- ri Bakanı atanmamış olan Yaşar Ya- kış ile Erdoğan'ın siyasi danışmanı Ömer Çelik katıldı. Erdoğan istedi Dışişleri Bakanı Yakış, dün sabah sa- atlerinde bakanlıkta sorulan yanıt- larken toplantmın bu formatta ger- çekleşmesini Erdoğan' ın istediğini aktardı.Yakış şu bilgileri verdi:"Dip- lomat olan ya da olmayan aynmı yok. Sadece bir toplantı yapüdı. Si- mitis, 'Tüm konulan burada mı gö- rüşelim, yoksa genel bir giriş yapıp heyetler arasında mı aynntıya gire- lün' diye sordu. Sayın Erdoğan da 'Burada her şeyi görüşebiliriz' dedi Dolayısıyla müzakerelerin tama- mı baş başa kısımda görüşülmüş oldu. İki taraf arasında bu görüş- menin daha önceden kaç kişi ola- cağı da belirlenmişti, bir artı iki denilmişti. Dolayısıyla görüşmede Sayın Erdoğan'ın siyasi danışma- nı ile ben vardım." Erdoğan'ın bu görüşme sırasında Simıtis'ın "Türkiye uluslararası hukuk kurallanna uyinuyor" söz- lerine yanıt veremediği kaydediliyor. Erdoğan, AGSP konusunda da soru- nun çözüm aşamasında olduğunu söyledi. Ancak AGSP konusunda başta 21-22 Kasun günlerinde yapı- . lacak NATO zirvesi olmak üzere ya- lan vadede bir çözüm beklenmiyor. Erbakan ve Ozal usulü Erdoğan'ın 3 Kasım'dan bu yana dış politikanın temel çizgisini değiş- tirmeye dönük artan girişimleri, RE- FAHYOL döneminin Başbakanı Er- bakan'ın ızlediğı "diplomasiyi" anımsatıyor. Erbakaa da göreve gel- diğinde ilk yurtdışı gezisini Iran'a yapmış ve orada Türk istihbarat bi- rimlerinin yanılabileceklerini söyle- mişti. Erbakan'ın asıl sıkıntı yaratan ge- zisi ise Libya olmuştu. Libya lideri Muammer Kaddafı ile yapılan gö- rüşmelere hiçbirTürk diplomatı alm- mamış ve tutanak tutulmamıştı. Ta- mamıyla gizli yapılan toplantılann ardından düzenlenen basm toplanrı- srnda Kaddafi, Türkiye'yi Kürt yurt- taşlanna baskı yapmakla suçlamış ve terörörgütü PKK'yi savunmuştu. Er- bakan'ın tavana bakarak dinlediği basın toplantısını sessiz izleyenler- den biri de önceki gün Başbakanlık makamına getirilen Abdullah Gül'dü. Türk siyasi tarihinde bir benzer o- lay da eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD'deki temaslan sırasuı- da Dışişleri Bakanı Ali Bozer'i res- mi temaslara almamasıyla gerçek- leşmişti. Bozer, daha sonra görevin- den istifa etmişti. Yunan basını: Euro-Doğan MURAT tLEM ATtNA - Yunan basını, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her şeye rağmen Avrupalı bir görü- nüm sergilediğini yazdı. Önceki gün Yunanistan'ı ziyaret edenAKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Yu- nan basınına konu oldu. Erdoğan'rn Avrupalı bir görünüm sergilediğini belirten gazeteler, Erdo- ğan'ın BM belgesi konusunda zaman darhğmı ileri sürerek erteleme yönün- de görüş belirtmesine de sayfalann- da yer verdiler. Erdoğan' ın Atina temaslanyla ilgi- li olarak Elefterop Tüpos gazetesi "Simitis-Erdoğan el sıkıştılar" baş- lığını kullanırkenAvTuani "Euro-Er- doğanAtina'da", Niki gazetesi "An- kara ve Denktaş zamanla oynu- yor", Logos "Kıbns konusunda kartlar kapalı", To Vima "Erdoğan iyi rolde", Apoyevmatını "Erdoğan istiyor,Türkiye yapabilir", Eleftero- tipia "Euro-Doğan Avrupalı profili ile geldi" manşetlerini kullandılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle