17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA^FA CUMHURİYET 20 KASIM 2002 ÇARŞAMBA 14 KULTUR [email protected] Sanat örgütlerinin, Avrupa Birliği üyesi demokratik Türkiye için yeni hükümetten isteği: Ozerk Sanat KurumuKasım seçimiyle başlayan yeni bir hükümet kurrna süreci şu günlerde tamamlanmışken, sanatçı dernekleri ve örgütlerinin çatısı altında birleşen sanatçılar da, yeni hükümetin kültür ve sanat politikasımn açıklığa kavuşmasını talep eden açıfdamalar yapıyor. UPSD, TOBAV, TYS, PEN, Özerk Sanat Konseyi gibi dernek ve vakıflar yaptıkları açıklamalarda, yeni hükümetin kültür programını ve politikasını net olarak ortaya koyması ve genelde sivil UPSD'DEN ÇAĞRI: tophım örgütleri, özelde sanatçı dernekleriyle işbirliği yapması gerektiğini açıkladılar. Ayrıca 58. hükümetin Kültür, Turizm ve Çevre Bakanhklapm ileride aynı çatı altında birleştirme düşüncesine karşılık, 'Özerk Sanat Kurumu 'nun vazgeçilmez hale geldiğini belirterek sanat ve düşünce alanında AB yasalarına uyum çalışmalarım gerçekleştirebilmek için bu işbirliğinin gerekliliğini vtırgıdadılar ve böyle bir oluşuma hazır olduklarını belirttiler. Herkes görev başına25-29 Ekim 2002'de Atina'da yapılan 15. Dünya IAA (International Association of Art) Genel Kongresi'nde Dünya Yönetim Kurulu Cyeliği ve Birleşik Avrupa 2. Başkanlığı'na seçilen Mehmet Güleryüz, tüm sanatçılan yaratım ve ifade özgürlüğüne yöneiik her olası girişıme karşı uyaıûklığa. mücadeleye ve bırliğe çağırdı. 23 Kasım 2002 tarihinde yapılacak olan Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) 8. Genel Kongresi'nde, üye tüm sanatçılan ve sanat dostlannı hazır bulmak istediğini belirten Güleryüz, özel bir dönemin yaşanmaya başladığını \Tirguladı. Sansür olasılığı Güleryüz, bu özel dönemi ve bu dönemde UPSD'nin rolünü şöyle tanımladı: "AKP iktidanyla başlayacak olan dönem, birçok alanda olduğu gibi, sanat ve kültür alanında da şimdilik bdirsiz ve uyanık olunmaşı gereken, yapılacak icraadarla kendini tanımlayacak bir dönem oJacak. Seçim bildirgesinde, 'geleneksel el sanatlanna verilecek destek' bölümü dışında sanat keümesine yer vermeyen AKP'nin 2001 ydında açıkladığı Kalkmma ve Demokratikleştne Planı'na baktığımızda da, bir dizi kaygrya neden olabilecek bir anlayışla karşı karşıya olduğumuz açık: AKP, söz konusu planda, temel özelliğini 'milli kültürün esas yapı ve üslubunu korumak' drve açıkladığı kültür politikası ile evTensel değerler, çağdaş düşünce ve varaümla arasına mesafe koyacağının ipuçlaruıı vermektedir. AKP, >ine söz konusu planda 'Partimiz. kültürün taşıyıcı unsurlan olan dil, edebiyat, folklor, musiki, plastik sanatlar, etnografya, sinema, temsil sanatlan vb. alanlardaki mevcut yapıyı, yaklaşım ve anlayışı eksik ve sağlıksız bulmaktadır' derken muğlak ve tehlikeü bir saptama yapıp, müdahaleye açık bir zemin yaratnıaktadır. Öyle ki ardından •kültürel yozlaşma. müstehcenlik ve şiddet unsurlanna açılacak bir savaştan' söz ederek Türk-İslam sanabyla birlikte andığı ve 'önünü açacağını' ikttiği plastik sanaüann olmazsa ohnaz vartak koşuhı olan yaratim ve ifade özgürlüğüne ilişkin. bedefi saptanmış ve genişleyebilecek sansür olasıhğuu akla getirmektedir. Özel bir dönemin eşiğinde Tüm sivil toplum örgütieriyle birlikte, bünyesindeki tüm sanatçılarla. hem kendi özlük haklan. hem de yaratım ve ifade özgürlüğü adına uyancu savunucu, mücadeleci olunmaşı gereken bir özel dönemin eşiğinde duran derneğimiz UPSD, kendine düşen her göreve hazır olacakür. Korkulanın tersine, AKP iktidan gerek sivil toplum örgütlerinin yaşam, nefes olanaklannı arürarak, gerekse sanat ve kültür alanuıdaki özgürlük zeminini genişleterek, karşınkh diyalogla özlük haklanmız ve kültür- sanat ortamının acüen verilmesi gereken kararian, aülması gereken adımlanna yöneiik işbirtiğine girerse sevineceğiz. Bu özel dönemin başlangıcında. derneğimiz üyesi tüm sanatçılan, örgüüerine sahip çıkmaya ve 23 Kasım 2002 Cumartesi günü Kadir Has Ünhersitesi CibaH Kampusu Büyük Konferans Salonu'nda yapılacak 8. Genel Kongre'ye etkin olarak kaobnaya çağuıyorum. Bu özel dönemin ortak gündemini paylaşan tüm sanat Josdan da konuğumuzdur." TOBAV: AB'yle uyum sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğini gerektiriyor "Veniden yapılanma şartDevlet Tiyatrolan, Opera ve Balesi Çalışanlan Vakfi (TOBAV), "58'inci hükümetin, Kültür, Turizm ve Çevre Bakanlıklaruu aynı çaü altında birleştirme düşüncesi var ise; Ozerk Sanat Kurumu vazgeçilmez hale gebnektedir" dedi.TOBAV Genel Merkezı. Yönetim Kurulu'nun yaptığı yazılı açıklamada birleşmiş Kültür, Turizm ve Çevre Bakanlığının ülkemizin AB'ye giriş sürecinde sanatsal alanın sorunlannın, AB yasalanna uyum gelişmelerini gerçekJeştirmesi: uzmanlık çalışmalannı gerektirmektedir. Hükümet lemsilcilerinin sivil toplum kuruluşlanyla uyum içerisinde çalışacağını duyurması ile s^z konusu oluşum paralellik göstermektedir. TOBAV, 20 yılı aşkın süredir. alanında sistemli çalışmalan ve uzmanlığın öneminı savunmaktadır. Özerk Sanat Kurumu, alanının sistemli çalışmasını sağlayacak bir uzmanlık kuruluşu olarak faaliyet göstererek; ülkemizin sanat alanının ve sektörel çalışmalannın verimli ve üretken çalışmasını sağlayacaktır. AB sürecinde böylesi bir yeni yapılanma ülkemiz açısından da önemli birgelişmenin göstergesi olacakür. Aynca yeni hükümetin sivil toplum kuruluşlanyla ortak çahşma duyurusuna da uygunluk sağlayarak; birleşik bakanhğın alanlara yöneiik çalışmalanna da uluslararası standartlarda uzmanlık katkısı sağlayacaktır. TOBAV, kurulacak hükümeti; yukanda belirtilen görüşleri dikkate almaya davet etmeyı gerekli görmüştür. ÖZERK SANAT KONSEYİ GİRİŞİM KURULU'NDAN AKP HÜKÜMETİNE UYARI: îfade özgürlüğü sağlanmalıYeni bir yasama döneminin eşiğinde, ülkemiz -her alanda olduğu gibi- sanat ve kültür alanı ile kamu yönetiminin ilişkilerinde de, baskıcı uy- gulamalar ile demokratiklik arasında bir seçim yapma konumundadır. .Ardımızda kalan nice dönem boyunca, Dev- let'in sanat ve sanatçıyı "güdüm" altına almak alışkanlığı inatla sürdürülür. açık-kapalı hertür- lü baskı işletilerek sanatın yaşama alanı daral- tılır. "toplumun özgür sesi" sayılması gereken sanatçımn ifade özgürlüğü hi- I çe sayılırken; ekonomik koşullarm gıde- rek ağırlaşması bahanesiyle, genel büt- çeden kültür ve sanata ayrılan pay hiç- bir uygar ülkede görülmedik bir orana, binde ikd buçuklara düşürüldü: doğrudan merkezi ya da yerel yönetimlere bağh sa- nat kurumlannda, siyasal erk karşısmda bu kurumlann sanatsal bağımsızlıldannı güven- ceye alacak yapısal değişim gereği göz ardı edi- lerek, keyfi ve kişisel uygulamalar sürdürülegel- di; kültür ve sanata destek veren özel sektöre bel- li oranda vergi indirimi tanıyabilecek yasal dü- zenleme, -bu muafiyet kurumlar vergisi dışın- datutularak-işlevsizkılındı; Kültür Bakanlığı'nca sağlanabilecek destekler, kişisel değerlendir- melere ya da çoğunluğunu devlet görevlilerinin oluşturduğu komisyonlara bırakıldı; böylece, kapısını çaldığımız Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli normlar ve ilkeler tümüyle göz ardı edil- di. Bu kayıtsız ve sorumsuz gidişe en köklü se- çenek, ilîd 1995'te gerçekleştirilen ve 59 sanat- çı örgütünün katılımına ulaşan üç Sanatçılar Ku- rultayı'nda oluşturuldu. Devlet'in sanat alanı ile sanatçıyı doğrudan • Bir önceki yasama döneminde AB ile bütünleşerek, özgür dünyaya açılma kararlıhğını kanıtlayan TBMM ve 58. hükümetin, ulusumuzun ve onun sanatçılannın nicedir hak ettikleri özerk yapılanmayı gerçekleştirmelerini bekliyoruz. yönlendirme eğilıminden kaynaklanan Kültür Ba- kanlığı"nm, müzeler ve benzeri kurumlarla top- lumun kültürel mirasının korunması yetkisi sak- lı tutularak, güncel sanat üretimi ile kamu yö- netimi ilişkilerini düzenlemek üzere, Anayasa güvencesinde özerk bir kurumun yapılandınl- ması önerildi. 2 Aralık 1995 tarihinde Kültür Bakanlığı ile imzalanan resmi protokolün ardından, sanatçı ku- ruluşlannın temsilcılerinden oluşan Özerk Sa- nat Konseyi, Bakanlık yetkililerinin de katkıla- nyla. -bir kerelik yapılacak yasal düzenlemeler- le, bütçe dışı kaynaklarla donatılarak, siyasal erk karşısında özerkliği güvenceye alınrruş ve yönetimi doğrudan sanatçı örgütlerinin temsil- cilennce belirlenen- Türkiye Sanat Kurumu'nun Yasa Taslağı'nı hazırladı. Ardından ülkemizin art arda içine düştüğü siyasal ve ekonomik bu- nalımlarbir "de\Trnı" niteliğindeki bu çok önemli projenin gelişimini engellediyse de, sanatçı örgütlerinin kararlı çabası bu- güne değin Gırişim Kurulu aracılığıyla sürdürülmüştür. Bir önceki yasama döneminde Avrupa Birliği ile bütünleşerek, özgür dünyaya açılma kararlıhğını kanıtlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi ile 58. Cumhuri- yet Hükümeti'mn, ulusumuzun ve onun sanat- çılannın nicedir hak ettikleri bu özgür ve özerk yapılanmayı -demokratik katılım ilkesı uyarın- ca- sanatçı örgütlerinin öncülüğünde gerçekleş- tirmelerini bekliyoruz. ÖZERK SANAT KONSEYİ GİRİŞİM KURULU (Rutkay AZtZ, Mehmet GÜLER- YÜZ, Fuat GÜ\ER, BaşarSABLNCU, Vec- diSAYAR, Öner YAĞCI) TÜRKÎYE YAZARLAR SENDlKASI: Çağdaş kültür üretimi gerekiyor Türkiye Yazarlar Sendikasf nın şu ya da bu yönetime göre değişmeyecek beklentileri var: Bunlardan ilki: Düşünceyi dile getirme özgürlüğünün önündeki engellerin bir gün önce kaldınlmasıdır. AB istediği için, uyum için değil... 21. yüzyılda böylesi bir yüz karasından Türkiye'nin kurtulması için... Ürinci beklentimiz: Bilim, kültür, yazın, eğitim, sanat yayınlanna indirimli kâğıt sağlanması... Bunlann posta giderlerinin indirilmesi... Bütün toplumlar için çağnıuzın değerlendirme ölçütü "çağdaş kültür üretimrdir. Kültür Bakanlığı'nın varoluş nedeni bu değil mi? Bu unutulmasın. Cengiz Bektaş (TYS Genel Başkanı) PEN YAZARLAR DERNEĞİ: Sansürün her türüne karşıyız Yeni hükümetin, düşüncenin ülkemizde ve dünya üzerinde eı.gellenmeden aktanlması kuralını benimsemesini diliyorum. Günümüz . . hukümetlerinin, anlatım özgürlüğünün baskı altına a 1 ımasının her biçimine karşı koymalan gerekmekte. Bu uygar gelişime ayak uyduramayacak hükümetlerin işi gerçekten zor. Yeni hükümetin her tür sansüre karşı koymasını da bekliyoruz. Özgür basın adı altındaki yalan yaymlara, kasıtlı sahtekârlıklara, gerçeklerin politik ve kişisel amaçlar uğruna çarpıtılmasına karşıyız. Bu uğurda uğraş verirse tüm gücümüzle hükümetin yanında olacağız. Üstün Akmen (PEN Yazarlar Derneği Genel Başkanı) DEFNE GOLGESİ TURGAY FtŞEKÇt 'Hayatta Bir Kez Olsun' "Hayatta bir kez olsun böyle birinsanın büyüsü- nün etkisine girmek büyük bir mutluluktur." Bu sözler, Eleonora Grebennikova nın Nâzım Hikmet'in Moskova Kütüphanecilik Enstitüsü'nü ziyareti sırasında, onu yakından görüp tanıdığı üç saatin, bütün bir hayatını nasıl etkilediğini anlatan yazısından. Bu yıl, Nâzım Hikmet üstüne yayımlanan kitapla- rın arkası kesilmek bilmedi. Son haftalarda dört ye- ni kitap daha gördüm: Komintern Belgelerinde Nâzım Hikmet, Erden Akbulut'un bir araştırması. Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı tarafından yayımlanmış. Bu çahşma- da Nâzım Hikmet'in gizlilik koşulları nedeniyle ye- terince bilinmeyen siyasal çalışmalannın 1921 -1937 yıllan arasındaki dönemi, ilk kez bu denli aynntılar- la ortaya konuyor. Yalnızca Nâzım Hikmet'e ilişkin değil, ülkemizin siyasal tarihi bakımından da önem- li bir çalışma. Memet Fuat'ın hazırladığı A'dan Z'ye Nâzım Hik- met (Yapı Kredi Yayınları), şair üzerine bir ansiklo- pedi girişimi. Kişıler, yapıtlar, olaylar. kısalı uzunlu mad- deler biçiminde anlatılıyor. Güzel kâğıda renkli ba- sılmış özel bir kitap. Dr. Antonina Sverçevskaya'nın 2001 de Rusya Bilimler Akademisi Doğu Bilimleri Enstitüsü'nce ya- yımlanan Nâzım Hikmet veTiyatrosu (çeviren: Hül- ya Arslan, Cem Yayınevi) ise ozanın hem 1920'ler- de hem de hayatının son döneminde toplam on se- kiz yıl geçirdiği Moskova'da bulunduğu sıradaki ti- yatro çalışmalannı inceliyor. Nâzım ile Vera'nın ni- kâh tanığı olacak denli yakın dostları olan yazar, ki- tabında belgelerin yanı sıra kişisel tanıklıklannı da aktarıyor. Yazının başmdaki sözleri aldığım kitap ise Karde- şim Nâzım (Rusçadan çeviren: Mehmet Özgül, Cem Yayınevi). Yine Dr. Antonina Sverçevskaya ile ünlü Türkolog Prof. Dr. Svetlana Uturgauri'nin der- ledikleri bu kitap, Rusya yıllannda Nâzım'ı tanıyan- ların, ona ilişkin anı ve düşüncelerini içeriyor. Aralarında Ehrenburg, Simonov, Yevtuşenko gibi ünlü yazarlar da var, Nâzım'la rastlantı so- nucu tanışmış, bir toplantıda onu izlemiş ya da bir yerde birkaç saat birlikte geçirmiş kişilerin tanıklık ve izlenimleri de var. Bu kitabın hazıriıklarını ozanın son eşi Vera baş- latmış. Ancak onun 2001 'deki zamansız ölümüyle kesilen çalışmayı Doğu Bilimleri Enstitüsü tamam- lamış. Bu kitabın önemi ise, Nâzım'ın insan ilişkileri ve nasıl bir insan olduğu üstüne yeni, aydınlatıcı bilgi- ler içermesi. Nâzım'ın Türkiye'de bulunduğu yıllardaki insan iliş- kileri üstüne epey bilgimiz var. Orhan Kemal'le Ke- mal Tahir'le, Piraye ile, Memet Fuat'la yazışmala- nnı, Ibrahim Balaban'a, A. Kadir e katkılarını bıli- yoruz. Kardeşim Nâzım ise bizlere onun Rusya yıllann- daki insan ilişkileri üstüne çok canlı tanıklıklar su- nuyor. Edebiyatçılar, gazeteciler, tiyatrocular, sine- macılar, oyuncular, kütüphaneciler, öğretmenler. mühendisler, yontucular Nâzım'ın kendilerinde bı- raktıklan izlenimleri anlatıyorlar. Nâzım'ın yalnızca bir şair ve yazar olarak değil, insan özellikleriyle de incelenmeye değer, kişiliğin- de gelecektekı mutlu yeryüzünün mutlu insanının özel- liklerini banndırdığını hep söylerim. Bu kitapta da onun bu özelliklerine bol bol rastlıyoruz. Daha Moskova'ya ilk adımında kendisine çevirdiği şiirierini okuyup na- sıl bulduğunu soran çevirmene, "Berbat be karde- şim " deyişinde, Kiev'de yeni yapılan mahallelerin, Moskova'dasokaklardaki heykellerin çirkinliğini gö- rüp ortalığı ayağa kaldırmasında, evinde, çalışma yer- lerinde insanlara davranışlannda... "Olağanüstü bir sadelik akardı tavırlanndan. Kiminle konuşursa ko- nuşsun o kişi kendisine büyük ilgi duyardı." Kardeşim Nâzım'da karşılaştığımız kişilik, insan olmanın ne denli inceliklerle dolu bir hüner olduğu- nu da bir kez daha gösteriyor. Sevmek, anlamak ve düşünmek isteyenlere doyumsuz gereçler sunan bir yapıt. Belgesel filmler Alyon'da • Kültür Servisi- Belgesel Sinemacılar Birliği"nın düzenlediği Afyon Belgesel Film Günleri 21 Kasım'a dek devam edecek. Festival kapsammda 'San Zeybek'. 'Kıla Kırk Hayaf. 'Keçenin Teri', 'Acısıyla Tatlısıyla Arabesk', 'Dalmak Özgürlüktür'. 'Tevellüt 1340','Deprem". 'Demiryollan', "Atatürk ve Sanat', 'Bilinmeyen Kapadokya", 'Zirvedeki Köşk' ile 'Yaylanın Sesi' filmleri gösterilecek. K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle