Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2002 PAZAR
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Nerde 0 Eski Kalabalıklar?
Eski günlerde meydanlar do-
luptaşardı. Daha çok. eğlenmek
için gidilirdi. Birparti lideri mi gel-
miş, çoluk çocuk koşuşulurdu.
Çoğunluk, liderın ne dediğine
bakmazdı. Kim dahaçok bağın-
yor, kim eğlenceli fıkralar anlatı-
yor, alkışlan o toplardı! 1950 ön-
cesi ve sonrasının pek çok miting-
lerine gıttım. En beğenîlen, Bö-
lükbaşıolurdu, kımsebıkmazdı,
onu dınlemekten usanrnazdı. Bır
saat üç saat konuşan bir adam!..
Şimdilefde, bakıyorum, ünlü li-
derlenmizın toplantılanna, katı-
lanlar bir-iki bini aşmıyor. Lüks
araçlarla ordan oraya dolaşan,
kimi tırmanarak, kimı asansorle
otobüslerin tepesineçıkan lider-
ler... Birkaç yandaşın kışkırtma-
lan, tutulmuş alkışçılann coşku-
ları halkı etkilemiyor. Halkımız
uyandı mı, ne oldu? Kimse kal-
kıp yollara düşmüyor. Önceki se-
çimlerde yaptıklan umut verici
konuşmaları yineleyen politika-
cılar artık kimseye umut vermiyor!
Bu, 3 Kasım seçimlerine karşı
olanlardandım ben... Çünkü hıç-
bir yarar sağlamayacak, parla-
mento eskisinden daha düşük
bir düzeyde oluşacak! Nice sa-
bıkalı, nice özel çıkar hesapçısı lis-
telerde, hem de en ön yerlerin-
de!.. Bol para harcayarak "par-
ti" satın alanlar, şarkıcı türkücü-
lerle ülkeyi gezip yandaş topla-
yanlar da var!
Ama Yılmaz'lann, Tansu'lann,
Cem'lerin, Baykal'lann, Erba-
kan, Erdoğan yandaşJannın mey-
dan gösterilerine hemen hiç ilgi
yok! Bılınçli yurttaş, bu kişileri çok
dınledı, bir kez daha aldatmaca
sözleri duymak istemıyor! Soru-
yorlar yurttaşlara: "Oyunu kime
vereceksin!" "Bilmiyonjm, kara-
nmyok, hiçbirine!" Yanıt hep bu!
1945'ten beri seçimleri izlerim.
Çevreme soranm, her zaman iyi
kötü bir karşılık alırdım. Ya şu, ya
bu partiyi tutanlar açık açık ko-
nuşurfardı. Şimdi ise millet sus-
pus!..
Bence en tehlikeli olan milletin
kararsızlığı!.. Suskunluğa düş-
müş bırtoplum korkutucudur... Ne
yapacağı bilinmez. Bakarsınızen
olmayacak birilerini oylanyla öne
çıkanr! Artık bu yanlışlığı düzelt-
meye çalış düzeltebilirsen! Hay-
di yeni bir seçim, haydi yeni bir
kanşıklık...
3 Kasım'ın üstünden biryılge-
çer geçmez başlayacağız "Yeni
bırseçim yapılmalıdır" demeye...
Gerekli yasal düzenlemeleryapıl-
dıktan sonra yeni bir seçime!..
Şımdiden bunu herkes görüyor.
Hele Irak'ta patlak verecek bir
kanlı savaşın beklendiği bugün-
lerde!
Kesin olan bir şey varsa, en
yakın bir zamanda Türkıye'de
ıkınci bır seçim yapılacağıdır.
Meydanlardaki yurttaşlann az-
lığı ünlü politikacılanmızabırders
olmuyor mu! Neydi eski günleri-
nız, neydi size gösterilen coşku-
lar!.. Insan şaşınyor, bu kişilerna-
sıl buluyorlarhalkın karşısınaçık-
madı, kalkıptaeskıyalanlan, pa-
lavralan soylemek yürekliliğini?
Hiçbirinin sağduyusu, görgüsü,
duyarlılığı yok. Sıkılması da mı
yok?
Matematik ve Şiir
Asıl sorun, şu gerçeğin kavTanmasmda saklıdır: O da bir şiir
yaratmanın gerçekte. matematik kadar kolay ve yalın olmadığında,
ondan daha çetrefil, daha zor ohnasında yatmaktadır.
Saİm ERİCEK Yüksek İnşaat Mühendisi (İTÜ)
-^a w - atematik ve şiir' işte
1% / • ikı sözcük. anımsa-
I ^L 1 1 mak gerekırse. çok
I ^ y I ender olarak. yazın
^L- • -A- vesöylencedebirara-
ya getirilir. Nedenine değinildiğınde genel-
İikle; matematiğin şiirle, şiirin matematik-
le pek bir yakınhğı olmadığı yaygın kanısı
karşımıza çıkar!.. Oysa. akıl edemediğimız
kesin bir gerçek de: (Matematik şiinn ta
kendisi: şiirse tam tamına ınce. lirik bir ma-
tematik ve onun bile ötesidir!...)
Sınırsız düşünce özgürlüğümüzün, biz
insanlara bahşettiği. bu hanka yetimizden ya-
rarlanıp yaptığımız bu kısa açıklamanın ise
felsefik yönden karutlanması o derece de-
rin ve güçtür. Bu nedenle. ele almak istedi-
ğüniz asıl konu. ınsanın bu ıki sözcük kar-
şısında aldığı durum ve takındığı tavu"dır...
llk adımda şu doğal olasılığı kolayca sap-
tayabiliriz. tnsanlann pek azının dışında.
genelde tümü matematiği son derece taham-
mül dışı güç bulur ve vaşamı süresınce on-
dan daıma kaçıp, uzak ve kopuk kalmayı yeğ-
ler^sözcük olarak bile dile getirmemeyi ger-
çek rahatlık ve mutluluk sanır. Böylece
'ömür' denen en değerlı ılâhı ve kutsal ha-
zinesini azıcık da olsa sıkıJınm, zorlanınm
yanılgısı ile heba ve heder edip, asıl acılar.
yoksullukJarpençesinde. boş yere dünyasın-
dan geçip gittiğinin aytrdına dahı varmadan
yokolur!...
Daha, çocukluğumuzun gelişme yıllan-
nın başlangıcında, çe\Temiz ve toplum özen-
dirisi-itisi ile nasıl büyük kaçınılamaz bir is-
tek tutkusunun etkisinde 'sigara' gibi kor-
kunç bir zarannın kucağına, pençesine k o
şarak düşüyorsak; bunun tam tersine mate-
ARANAN ELEMAN OLUN
FAKÜLTE ve BOLUMLER
FEN-EDEBIYAT
FAKÜLTESİ
• Fizik Bolumü
• Matematik Bolumü
• Enformasyon Teknolojilerl Bolumü
j İKTISADİ ve İDARI
BİLİMLER FAKÜLTESİ
l • İşletme Bolumü J
İNGİLİZCE
YABANCI DİL PR0GRAMI
MUHENDISLIK
FAKÜLTESİ
• Endûstri Mühendisliği Bolumü
• Elektronık Mühendisliği Bolumü
• Bilgisayar Mühendislkji Bolumü
YÜKSEK LISANS PROGRAMLARI Tezli ve Tezsiz Yüksek üsans seçeneği
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÛSÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA PROGRAMLARI
• Enformasyon Teknolojilen • Executive MBA • Hektronık Mühendisliği
• Elektronık Mühendisliği • Management Information Systems (MIS) • Uygulamalı Matematik
• Bilgisayar Mühendisliği • İşletme
YURT DIŞINDA KARİYER FIRSATI Akadermk ışbırlığı anlaşması yapuğımız üniversiteler:
A B D. - Comell. Scranton. Drexe!l. Vırginla Polytechnic Institute and State Üniversiteleri
ingiltere - South Bank University of London.
IŞIK UNIVERSITESI
Ayrıntılı Bilgi İçin:
IŞIK ÜNİVERSİTESİ Büyükdere Cad. Maslak-istanbul Tel.: (0212) 286 29 60 Faks: (0212) 285 28 75
http://www.isikun.edu.tr
el ve sırt sağlığınız için...
Cisimleri
uzanarak almayın.
Daima
yaklaşarak alın.
matikten kaçmayı da aynı biçimde mistik bir
sapıklığa dönüştürüyoruz!... Bu içeriksiz ve
bilinçsiz yanılgılann verdiği acı ve ıstırap-
lan yaşantunız süresince sürûklemek zo-
runda bırakryoruz kendi kendimizi. Insan-
lığın matematiğe karşı 'tiksmir' bir ön şart-
lanmaya yatmasına ve bu uğurda tüm mut-
luluklannı feda etmesine bir açıklık getire-
bilmek akJen ve cidden çok zor, olanakJar
dışıdır...
Abarbsız bir düşünüş ile yinetersek, ma-
tematik gerçekten biKm ve bDgflerin en yab-
nı ve en de kolayıdır-Tûm kuraOan kısa,öz,
değişmez, rahat öğrenmeye ve sürefi beDek-
te kahnaya çok uygundur» 2000 'li yıllann
gelmesı ile Evren'e açılmaya hazırlanan
Dünya'nın bu çabasını başanya ulaştıracak
ilim ve tekniğin tek ama tek ana dayanağı
matematiksel lirizmdir. Matematiğe. anlam-
sız ve duyarsız bakmak. her alanda yaşam
mutluluğu için son derece gerekli olan Do-
ğa'nın engin nimetlerinden yoksun kalmak;
gereksiz biçimde türlü sıkıntılara yenik ve
mahkûm düşmek demektir... Bu açık gerçek-
ler karşısında sabır ve cesaretle çaba verir,
matematiğin şiirini kavrayıp yazabilecek be-
yinler geliştirmeyi başanrsak, mutlu bir in-
san olmak hedef ve utkusuna da ulaşmış
oluruz ve de buna çekincesiz zorunluyuz, ger-
çekten... Şiire gelince. sözcük güzeL şirin mü-
zıkal ve çekicidir. Asırlar gerisinden sürüp
gelen ve kolay gibi algılanan bu uğraşı dü-
şünmeyen. se\Tneyene pek rastlanmaz. Ma-
tematikten ne denli ayn, kopuk ve uzak isek.
tersine ömür boyu şiirle dopdolu gibi yaşa-
mayı. iç içe olmayı seçmiş. doğal birbağlı-
lık duygusuyla bütünleşmiş sanki. toplumu-
muz. Şiirle; gazete, dergi, radyo, televizyon-
larda, günün her bölümünde, gönül gönüle
ve kucak kucağayız. Eğitrm görmüş ve de
görmemiş olsun halkınuzın çoğu şiirle uğ-
raş veren, yatıp-kalkan coşku, hayal ve şair
ruhludur. Gönül, duygu, zevk ve safa istek-
lerine yönelmek daha kolayuıa. keyfine git-
mektedir. Bu nedenle de, çocukluğundan
başlayarak. tüm eğitim sürecinde çoğu genç
şiir yazmaya. söylemeye ve ezberlemeye
yönelir bir iç dürtü ile. Pek çoğu da. defter-
ler dolusu manzume yazmaya çabalar, uzun
vıllar yılmadan ve usanmadan küsülene de-
ğin!.. Toplum olarak, seçimlerinde halkımı-
zın tümü; kolayca görünene yönelme doğa-
sına genetik gelikten tutkulu ve rahatsızdır.
Böyle bir saptama ele alırsak yurdumuzda
şiir ve de manzumeye karşı aşın tutkunlu-
ğun nereden kaynaklandığı belirginleşir.
Ayırdına, tüm giden yüzyıllarda vanlmayan
ve de asla vanlmayacak gerçek yanılgı işte
budur!.. Bu ise yüzyıllann gerisinden sürüp
gelen ve çağdaşlaştıralamayan katı bir geli-
şattır. Aynca, ulusal kültürümüze evrensel
bir boyut ve katkı getirdiği de pek söylene-
mez. Asıl sorun şu gerçeğin kavranmasm-
da saklıdır: O da, bir şiir yaratmanın gerçek-
te, matematik kadar kolay ve yalın olmadı-
ğında, ondan daha çetrefil, daha zor olma-
sında yatmaktadır. Demek oluyor ki, şiirden
daha kolay olan matematiğe akıl erdiremez
isek asla gerçek şiire ulaşamayız. Bunun
böyle olduğunu, yanılmıyorsam, en büyük
Alman Şairi J. W. Vbn Gfliedıe şöyle dile ge-
tirmiştir: "Dünya'da en zor olan tek bir şey
\ardır,odagerçek şiir \azabilmektir!_~ Doğ-
rudur. şiir yazacak bir insanm eğitim, duy-
gu ve ruh evTeninin tam anlamı ile gelişmiş
ve tümden şahlanmış olması. zorlanması,
taşması gerektir. Bu. o kadar kolay bir olgu
degildir, eğer ka\Tanırsa.. bu zorluğun ya-
nında matematiğinki solda sıfir kalır, solda
sıfır... Bunun böyle olduğuna şu açıklama-
yı getirirsek birazcık daha anlaşılır olur An-
tolojilerde yaşamöykülerini okuyabileceği-
miz hemen hemen pek çok roman, öykü, kö-
şe yazarlan vardır. Çoğu yazın yaşamına,
gençliklerinde özen ve kolaylık sanısına ka-
pılarak, şiir yazarak başlamışlardır. Ancak,
yola çıkıp her adımcıklanru attıklannda, her
mısracık oluşturduklannda, bu işın ne tür çe-
tin ceviz olduğu güçlük ve zorluklan ile yüz
yüze gelince çar-naçar, nereden dönersek
kârdır deyip, daha kolay ve kazançlı sapa-
ğa 'dûzyazı' çeşitlerine tezelden yönelerek
nispeten çok daha ehven, kann doyurucu
yazılara ve köşelere yerleşmişlerdir. Ancak
ve ancak bu çabalan ile yaşam savaşına
uyum sağlayabilmişler; asıl rahat ve kolayı
bulmuşlardır... Sonuç: Bir toplumun ve bi-
reylerinin 'önceükle' güveni, mutluluğu, her
şeye karşın sağlanmalıdır:
Bunun için insanlann eğitilmesi ve asla
avutulmaması ilk ve en önemli, kesin 'ko-
şul'dur Eğitim ise açıkladığımız üzere en ko-
lay ve en yalın bilim olan matematiği sev-
dirmek. onu kavrayan aydın ve yaratıcı ka-
falar yetiştirmekle olurve yararlı, değerli so-
nuçlar alınır. Evet... Toplum böylece aydın-
lığa erişir; mutlu. varlıklı, güçlü, vatan sev-
gisi ile dop dolu, birlik ve beraberliğin se-
vincı içinde daima güven altında, güvenle
yaşam sürer. işte o zaman, en güzel, en li-
rik, ruh ve yaşam sevincı taşan en ideal şi-
ir, şarkı, melodilerini yazar, söyleyebilir; ra-
hatlıkla... Ve özetlersek: Matematik, Tan-
n'nın ilk ve en yüce dili, ilk ve en yüce. en
şaheser 'şnri'dir!.. İşte bilinesi ilahi ilk doğ-
ru!.. îşte, bilinesi tek ilahi gerçek!.. Doğa ve
Evren, matematikselliğin en nefis şiiri ola-
rak her an önümüzde durmuyor mu?
Askerin Yüksek Sesle Söylediği Iki Şey...
Mümtaz BAYAZITOGLU
riye'de siyasetin cılkı çıkmış, eko-
nomi çökmüş durumda. Türkiye ken-
di inisiyatifi dışında bağırta bağırta
bir savaşa sokuluyor. Universite ve Anado-
lu Liseleri sınavlannda bilmem kaç bin öğ-
renci "stfir" alıyor. Depremden üç yıl geç-
tiği halde "57'nci Cumhuriyet Hükümeti"
hâlâ deprem vergısi alıyor. Hırsızlar, katil-
ler, esrarkeşler. ırz düşmanlan, namussuzlar
hapishanelerden salınıyor. Türkbayrağı sah-
nede resmen ve alenen tekmeleniyor. Ve as-
ker susuyor.. Asker uzun zamandır ilk kez
oyun'un içinde değil, bu kadar dışında. Ve
uzun zamandır ilk defa; siyasetin orduya
müdahalesi için şartlar bu kadar müsait iken
bir YAŞ toplanusı tamamen kendi olağan şart-
lan içinde cereyan ediyor. Oysa ÇiDer- Do-
ğan Güreş veya Ozal- Evren siyaset mantı-
ğı egemen olsaydı Güreş'üı ya da Evren'in
görev süresi "kaydı hayat şarüyla'* uzatılır,
Genelkurmay Başkanlığı "tabii senatöriük"
kavramına oturtulurdu. Krvnkoğlu şerefle
taşıdığı üniformasını "enufakbiretkialtın-
da kataıadan" şerefle bıraktı. Yeni kadrolar,
aynı düşüncedeki genç nesiller işbaşına ge-
liyor. Heriki yıldabirbutekrarlanıyor. Bay-
rak düşmüyor. 28 Şubat'ın bin yıÜık yürü-
yüşü işte böyle devam ediyor. Askerde iki
yılda bir son derece olağan bir şekılde kad-
rolann makam ve memuriyet değişimi tek-
rarlanıyor, fakat srvillerin yapıştıklan makam
ve memuriyetlerden. koltuklardan kazınma-
lan mümkün olmuyor. Sadece partiler değil,
dernekler, STÖ'ler. sendikalarda da aynı
"yapışkanhk" âdet haline gelmiş. Baştaki-
ler kendilerinden sonra adam olmadığı dü-
şüncesinde, ikinci adamlar bu "ikrnd snrf-
hğT büyük bir pişkinlikle kabullenmiş du-
rumda.
Büyük bir azim ve hırsla koltuklannrn
ayağına yapışıyor, siyaseten, ahlaken, fızi-
ken ve kimyasal olarak çöktükJeri halde bin
oyunla yapıştıklan ayağı bırakrruyor, evle-
rine götürüp şöminenin üzerine bir şilt gibi
koyuyorlar. Aslında asker bu sefer bu kadar
"yukandan" olaylan seyretmekle doğru
yapmıştır. Kimin kaç paralık ciğeri olduğu
apaçık ortaya çıkmışhr. Asker kanşsaydı si-
yaset, askerin sırtından yapılacak ve fatura
da kaçınılmaz olarak askere çıkartılacaktı.
Fakat bütün bunlara karşın askerin oyunun
dışında görünüyor olması kimseyi aldatma-
malıdır. Asker kurallannı koyduğu oyunun,
kurallar dışına çıkılmadan ve süresi içinde
oynanmasını denetliyor. Kimsenin agınna gjt-
mesin, kuruluşunu Mete Han'a götüren or-
du devletin kemirilmesine elbette izin ver-
meyecektir. tlk kural: Türkiye'de siyaset yap-
mak isteyen kişi ve kuruluşlar askeri yok
farz ederek bu oyunu oynayamazlar.
Onun da kendi ıçındeki sınrrlan bellidir.
Asker şimdiye kadarvüksek sesle iki şey söy-
ledi: Türkiye'nin 1. Uniter yapısma, 2. Laik
de\1et düzenine dokuDdurtmam.
Ve Betlona'nın gelişmiş
yay sistemli yataklanndan
birini tercih edin.
BELLONA
Ayakta uyutmaz, yatakta uyutur.
E M R E K O N G A R
Demokrasi
ve Vampirler
Hem insanlığın hem de
Türkiye'nin 21. yüzyılda
nereye gittiğini,
poiitikacılann nasıl ve
niçin vampirleştiğini
Prof. Emre Kongar'ın
kaleminden
okuyacaksınız.
R E M Z I K I T A B E V I
YeNİ KİTAPLAR
Prof. Dr. Sina Akşin
O Atatürkçü Partiyi Kurmanın Sırası Geldi
"Başımıza gelen felaketi kavramak için Kor-
don'da istilacı askerleri mi görmemiz gerekiyor?"
© Ana Çizgüeriyle Türkiye'nin Yakın Tarihi
"Atatürk çizgisi aynı zamanda hem çok batıcı,
hem de çok ulusçu bir çizgidir."
Prof. Dr. Cevat Geray
© HaJk Eğitimi
Toplum Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın söylemiyle
"öyle dalmış ki yüzyıllar siiren uykusuna, uyan-
dırmazsan uyanacak değil!"
Prof. Dr. Cem Eroğul
O Çağdaş Devlet Düzenleri
Prof. Dr. Baskın Oran
© Küreseüeşme ve Azjnhklar
IMAJ YAYINEVI
Fakülteler Mah. Dirim Sok. 23/1
Tel: (0312) 319 32 25 - 363 54 14
Fax: 363 09 91 06590 Cebeci-ANKARA
e-mail: imaj@ixir.com Posta Çek: 1009115
Cnce
okutan
vardı.INGILIZCE
Yetişkinlere, çalışanlara, ilköğretim öğrencilerine
Tel: 0216 - 346 26 25 - 345 11 29
Huzur Giyim Yanı KadıKoy - İstanbul
önce desen vardı...
güzel sanatlar fakültelerinin
* Resim
* 6raf ik
* Seramik
* Heykel f
* İç Mimarlık \
* Resim Öğretmenliği |
bölümlerine hazırlanmok, •
yaşantınızo boyut katmak, :
çizginizi geliştirmek, |
istiyorsanız... l
desen çalışmalarımıza |
sizleri bekliyoruz. |
UCIUİARAŞriRMACI
mumcus:;!" 'Paris Caddesı No: 14
Kavaklıdere- Ankara
Tel: (0312) 417 77 20 pbx
Faks:(0312)417 57 46
e-posta:umag@umag.org.tr
www umag.org.tr
İLAN
TC
ŞİŞLİ2. ASLÎYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
DosyaNo: 2001/1311
Davacı Aydm Şahin vasisi Arife Şahin tara-
findan davalı Aynur Şahin aleyhine ikame olu-
nan boşanma davası sebebiyle,
Serdar Bayın, Serdar Sokak, No:113 Izmit
adresinde ikamet eden Aynur Şahin adına çıkar-
tılan duruşma gününü bildirir çağn kâğıdı ile
dava dilekçesinin mahkememize bila tebliğ iade
edilmiş olup, zabıtaca yapılan tüm aramalara
rağmen davalı adresı tespıt edilemediğinden hâ-
kimliğimizin 2001/1311 esas sayılı dosyasının
duruşma günü olan 14.11.2002 saat 10.30'da
duruşmada hazır bulunmanız veya kendinizi bir
vekille temsil ettiımeniz, aksi takdirde duruş-
manın yokluğunuzda devam edip bitirileceği
hususu dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere
ilanen tebliğ olunur.
Basın: 60612