Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA/FA CUMHURİYET 6 EKİM 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
ValiEnis Yeterşehirdeki tarihiyapılan restore ederekayağa kaldırmaya çalıştıklarını söyledi:
S 6 y i E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla, tavsanoglu@cumhuriyet.coın.tr
Türkiye 'depek çok kent Tarihi Kentler Birliği 'ne üye
olduktan sonra bizim millette korumacılık bilinci iyice
yerleşir olâu. Kentlerin seçilmişleri de, atanmışları da
caniannı dişlerine takmışlar, bölgelerinin,
havzalarının, yaşadıkları şehirlerin tarihi, kültürel,
doğal, mimari dokusunu korumak için hızlı bir çalışma
içindeler. Beni de konımacılığa önem veren bir gazeteci
saydıklanndan görüş ahşverişinde bulunmaya özen
gösteriyorlar. Işte, böyle bir görüş alışverişi
ziyaretimde Kastamonu 'daydım. Kastamonu 'nun beş
yıldır valiliğini yapan Enis Yeter'e konuk oldum. Iki
giin boyunca Vali Yeter 'in kentinin koruma altına
alınan eski evleri, konakları, doğal ve tarihi
güzelliklerini gördüm. Hayranhğımı açık açık
anlatmaktan da kendimi alamadım. Ziyaretimin son
gününde de Vali Yeter'le Kastamonu 'nun restore edilen
eski konaklarından birisinin oturma odasında ayrıntılı
bir söyleşi yaptık.
Amaoımz Kastamonu'yut •
açıkjiava muzesınaünegetırmek- Kastamonu tarihi, doğal ve kültürel doku-
suyla ünlü bir ken timiz. Siz bu ilin valisi olarak
bize biraz Kastamonu 'yu tanıtır mısınız?
YETER- Kastamonu gerçekten çok güzel kül-
türel ve doğal zenginliğe sahıp bir kentimiz. 13
bin 108 kilometrekarelikyüzölçümü, Karadeniz'e
140 km. uzunluğunda kryısı var. Kastamonu, Ka-
radeniz'de kıyı uzunluğunda üçüncü il. Merkez da-
lıil 20 ilçesi var. Ülke çapında en fazla köyü olan
ıkinci ilimiz.
Arazi yapısı çok engebeli, dağlık. Küre Dağla-
n,IsfendıyarDağlan, Hg_az Dağı bunu gösteriyor.
\ynca bilinen tarihi MÖ 5000 yılına kadar uza-
ııyor. Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Roma-
ilar, Bizanslılar dönemlerinde önemli bir merkez
olmuş. Daha sonra Selçuklular, Candaroğullan ve
Osmanlı döneminde de önemli bir kültür, ticaret
ve bilim merkezi olarak ortaya çıkrruş. Cumhuri-
yet kurulmadan ötıceki dönemde 16 eyaletten bi-
risı olmuş. Dolayısıyla yönetim merkezi niteliği-
ne de sahip. Bu ilımizde çok sayıda kültür, sanat
varlıklan var. Cumhuriyetin kuruluş döneminde
de önemli bir işlev yapmış. Atatürk'ün, Kurtuluş
Savaşı sırasında "Gözüm cephede, kulağun tne-
bohı'da" sözlerini biliyoriLZ.
Atatürk bu cümleyi söylemişti, çünkü silah,
cephane, erzak Kurtuluş Savaşı'nda înebolu'ya ge-
lıyor ve oradan Kastamonu üzerinden Ankara ve
cephelere dağıhyordu. Büyük Önder Atatürk de
birödül olarak 23 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya
geldi ve burada tam sekiz gün kaldı. Önemli dev-
rimlerinden şapka ve kıyafet devrimini 27 Ağus-
tos 1925 te tnebolu ilçesinde açıkladı.
Mlmar Vedat Tek unutulmadı
- Kastamonu Türk nea-klasik mimarisine
damgasını vuran ünlü mimar Vedat Tek'in ba-
bası Stm Paşa'nın da valilikyaptığı bir il..
- Evet. Valiliğimiz 1837'den 2000 yılına kadar
Kastamonu"da valilik yapan kişilerin biyografi ve
resimlerini içeren bir kitap hazırladı. Kitabın is-
mı "Kastamonu VaHeri". Mımar Vedat Tek de 1902
yılında ınşa edilen Kastamonu Hükümet Konağı'nın
mimarlığını yaptı. Bu yıl hükümet konağırun ya-
pılışının 100. yılını kutluyoruz.
- Kastamonu Hükümet Konağı, yine Vedat
Tek'in eseri olan İstanbul Sirkeci'deki Büyük
Postane'nin büyük ölçüde benzeri biryapı de-
ğilmi?
- Evet. Vedat Tek çok önemli bir mimar. Anka-
ra'da ikınci TBMM binası, Büyük Postane, îstan-
bul Sultanahmet'teki Tapu Kadastro binası, Hay-
darpaşa ve Moda vapur iskeleleri, yine istanbul
Laleh'de bugün Merit Antik Oteli olarak hizmet
veren eski Tayyare apartmanlan, Nişantaşı'nda-
kı kendi evi, Tarlabaşı Bulvan'ndaki Kamer Ha-
tun Camii gibi eserlere imzasını atmış.
Biz onun adınm yaşatılması için Mimar Vedat
Tek adına bir am-sanat restorasyon merkezi oluş-
rurduk.
- Bana ttginçgelen bir durum, bir süredir bu
bölgenin illerinde görev yapan valilerin hepsi-
nin istisnasız korumacılık bilincine çok değer
vermelerl Bu kentlerin hepsi de Tarihi Kentler
Birliği'ne üye. Sizce bu bir rastlantı mı, yoksa
başka nedenleri mi var? Bu nasıl oldu?
- Son 30 yıldır ülkemizde tarihi kent dokusu-
nun korunması ve geleceğe taşınması konusunda
büyük bir ihmal yaşandı. Köyden kente göçün
hızlanmasıyla koruma ve imar koduna aykın dav-
ranışlarla telafı edilemeyecek yıkımlar göz önü-
ne alrndığında ihmal sözcüğü hafif kalryor. Ama
olan olmuş, geçen geçmiştir.
Şimdiki yöneticilerimiz eskiden yapılanlan te-
lafı etmek ve bu yıkımı durdurarak korumayı sağ-
lamak açısmdan yoğun bir çaba içindeler. Bu nok-
tada Kastamonu'nun önemli bir işlevi olmuştur.
-Nasü?
- 3 Haziran 2000 tarihinde Kastamonu'da dö-
nemin İçişleri Bakanı ve çevre illerin valilerinın
katıldığı "Kültürel Değerlerin Korunmasında Ye-
rel Yönetimlerin Sorumluluğu'' konulu bir sem-
pozyum düzenlenmışti. Valiliğimiz. tçişleri Ba-
kanlığı, ÇEKÜL VaJcfi, Türkiye Mimarlar Odası
ile Marmara ve Boğazlan Beledıyeleri Birliği'nce
ortaklaşayapılmıştı.
Bu sempozyumda önemli ilke hedefleri ortaya
kondu. Havza bazındaki korumacılığın önemi bu
sempozyumda tekrar edildi. Bu, adeta bir Milat
oldu. Çünkü bunun hemen sonrasında, Temmuz
2000'de Bursa'da yapılan toplantıda, Tarihi Kent-
ler Birliği oluşturuldu. Ondan sonra öbür illerde
bu tür toplantılarla konu kamuoyunun gündemi-
ne taşındı.
Özellikle taşradaki yerel yöneticilerle merkezi
yönetim temsilcileri ımar ve koruma hukukunun
kamu erkinin ikd en önemli unsuru olduğunu ve
buralarda toplum yaranna olan düzenlemelerde
yöneticilerin çok büyük sorumluluğu bulundu-
ğunu anladılar
Jacques Chirac Paris Beledıye Başkanlığı'na
adaylığını koyduğunda, rakipleri halka neler ya-
pacaklannı anlatırlarkenkendisi, "Benhiçbirşey
>upmaracaj£m.SadeceParis'ikorayacagınr söz-
leriyle seçımı kazandı. Seçımi kazandıktan son-
raki sözleri de şunlar oldu:
"Binalann içi sian, dışı benim."
Biz toplum içinde, kentleşme olgusunu yaşıyor-
sak. şunu bılmemiz lazım kı evlenmiz, bahçele-
nmiz, çevremiz bizim olduğu kadar o kentte ya-
şayan herkesindir. Hatta tüm ülkenin ve tüm dün-
yada yaşayan herkesindir.
Habltat'ın yararı
- Bu bilincin ortaya çıkıp yavaş yavaş yerleş-
mesinde 1996 Haziranı'ndaİstanbul'dayapılan
Habitat Konferansı etkili oldu mu sizce?
- Çok büyük faydası oldu. Hatta daha geriye gi-
dersek 1992 Rio Konferansı'nı unutmamak lazım-
dır. Kalkınalım, ama bu kalkınmamız çevreye,
doğaya, kültüre zarar vermeyecek biçimde olma-
lıdır. Bu bilinçlenme önemlidir.
Biz de, örneğin Kastamonu'da Şubat 1998'de il
ölçeğinde ilk kez Yerel Gündem 21 çahşmasmı
başlattık. Hatta o dönemin İçişleri Bakanı, BM Tür-
kiye Temsilcisi, IULA, ya da Uluslararası Yerel
Yönetimler Birliği temsilcilerinin katıldığı bir
sempozyum düzenledik.
Buradaki bir tarihi bina olan Konyalı Konağı'nı
AB kanalıyla sann ahp biz bunu valilik olarak onar-
dık ve mahalle evi kurduk. O mahallede yaşayan
tüm kadınlanmız, gençlerimiz burada eğitim al-
dılar. Böylece Kastamonu'da Yerel Gündem 21 'in
hayata geçirilmesini başlatmış olduk.
Bu, Türkiye'de il ölçeğinde ilkuygulamaydı. Ama
belediyeler bazında pek çok örneği olmuştu.
- Sizin ilginç uygulamalarımz var. Özellikle
Kastamonu kent merkezinde çirkinyapılan kü-
çük rötuşlarla düzgün bir görünüme kavuştu-
ruyorsunuz. Hatta eski bina olduklan izlenimi-
ni uyandıracak cephe düzenlemeleri deyaptyor-
sunuz. Bunu nasıl başanyorsunuz?
- Kastamonu'nun tarihi dokusunun korunması
ve yaşatılması çahşmalannda biz iki yöntem iz-
liyoruz. Bunlardan birincisi şu:
Bazı binalan ve tarihi yapılan ya valilik olarak,
ya da valinin başkanı olduğu sivil toplum kuru-
luşlan kanalıyla satın alıyor, bunlan onanp işlev
kazandınyoruz. Bu, Konyalı Konağı'nda Yerel
Gündem 21, ya da cumhuriyetin 75. yıldönümü
kutlamalan çerçevesinde bir tarihi evi satın ala-
rak 75. yıl müzesı oluşturmak olabilir.
Bir sivil toplum örgütü olan valinin başkanı ol-
duğu Kastamonu Kalkınma Vakfı var. Ona da bir
başka konak aldırdık. Bunu da onardık ve turiz-
me açtık. Bunun gibi pek çok örnek var. Bu, bi-
rinci yöntem.
Ikinci yöntem ise vatandaşa ait konutlann ve ya-
pılann dış cephe onanmının yapılması. Bu da çok
önemli bir iş. Tüm yapılann mülkıyetini satın ahp
bunlan onarmamrz tabiı ki mümkün değil. Bu
mümkün olmadığı için de vatandaşa ait binalann
onanmlannı yapmak üzere Mimar Vedat Tek Anı
Sanat Restorasyon Merkezi'ni devreye soktuk.
Burada da vatandaşımıza katkı sağlıyoruz.
ENÎS YETER
1955, Elazığ doğumlu. Yüksek
öğrenimini İÜHukuk Fakültesi'nde
tamamladı. Daha sonra çeşitli
yörelerde kaymakamhk ve vali
yardımcılığı yaptı. 1985'te İçişleri
Bakanhğı Mahalli İdareler Şube
Müdürlüğü 'ne atandı. Sonra daire
başkanı, bunun ardından genel
müdür yardımcısı oldu. Daha sonra
1996'ya kadar Mahalli İdareler
Genel Müdürlüğü görevini yürüttü.
1997'deKastamonu Valiliği'ne
atandı, Beş yıldır bu görevini
sürdürüyor. Yayımlanmış 50 makalesi
ve beş kitabı var.
- Kastamonu 'da restore ettirdiğiniz kaç bina
var?
- Şu anda 30'a yakın bina var. Bir kısmınm res-
torasyonu bitti; bir kısmının da devam ediyor.
- Peki, ayakta kalabilmiş olan kaç tane eski
Kastamonu konağı var?
- 400'ün üzerinde diyebiliriz. Bizim amacımız
tüm şehri bir açıkhava müzesi haline getirmek. O
nedenle belli bir sokağı korumaya almayı öngör-
medik. Tüm şehirdeki tarihi yapılann ayağa kal-
dınlmasını amaçhyoruz.
Koruma hukukunun doğrudan imar hukukuy-
la bağlantısı, ilintisi var. Bu hususu da burada
açık olarak ifade etmek lazım. 1986'da yürürlü-
ğe giren yeni ımar yasası, imar planı yapma yet-
kisini belediyelere verdi.
Daha önceki 6785 sayıh imar yasası, imar pla-
nı yapma görevini belediye meclislerine veriyor-
du, ama bunu o zamanki adıyla Imar ve Iskân Ba-
kanlığı onaylıyordu. Bu çok geç işleyen bir süreç-
i. Ona bir tepki olarak yeni, 3194 sayıh yasa doğ-
rudan belediye meclislerini yetkili kıldı. Bu, bel-
ki süreci hızlandırdı, ama olumsuz etkilere yol aç-
tı. Zira, bu tarihi kent dokusu korunmasında bü-
yük yanlışlıklar yapıldı.
İmar planlarına eleştlrl
- Örneğin?
- Örneğin, belediye meclisleri tarihi yapılan
göz ardı ederek adeta onlan tahrip edip yerlerine
yeni yapılaşmalann yolunu açtılar. Imar planla-
ması konusunda Türkiye'nin bir eksiği şu:
Kademelendirilmiş bir imar planlama disiplini
oluşturulmamış durumda. Yanı. en altta belediye
meclisleri imar planı yaparken onun üzerinde bir
üst imar disiplinine aykın olmaması gerekir.
Aynı şekilde, il ya da bölge ölçeğindeki plan da
ülke genelindekı arazi kullanımı ve planlara ters
düşmemelidir. Dolayısıyla yerel yönetimlerin imar
yetkilerinin hem yapım, hem uygulama, hem de-
netim açısından biraz daha arttınlması gerektiği-
ni düşünüyorum.
Bir de şunu belirtmeden geçemeyeceğim:
Belediye meclislerine kamu görevlileri üye ola-
mıyor. Ama bunun yanında, inşaatla, arsa alım-
satımıyla ilgilenen kişilerpekâlâ da belediye mec-
lisi, imar komisyonu üyesi, başkanı olabiliyor.
Örneğin ben 12 yıl Mahalli idareler Genel Mü-
dürlüğü görevinde bulundum, ama Çankaya Be-
lediye Meclisi üyesi olamadım. Bu bana yasak.
Ben kamu görevlisi olduğum için oturduğum
semtteki imar hukuku düzenlemesine bir anlam-
da katüamıyorum. Ama inşaat işiyle uğraşan bir
kişi belediye meclisine girebiliyor. Oysa kamu
görevlilerine de en azından yerel meclislerde tem-
sil yetkisi veribnesi gerekir. Son yıllardaki hükü-
met programlannda aslında bu var. Ama hayata
geçirilemedi. Bu konulann hepsi tabii ki birbiriy-
le ilintili. Imarhukuku, koruma hukukunun önem-
li bir parçası. Eski şehirlerin en azından bir kilo-
metrekarelik alanlannın koruma altına ahnması
ve yeni yapılaşmalann bu bir kilometrekarelik
alanın dışında tutulması gerekir.
- Oysa bizdeşehir üzerineşehir inşa etmek âdet
haline gelmedi mi?
- Evet, ne yazık ki öyle.
- Yerel yönetimlere daha fazla yetki verilme-
sini savunuyorsunuz. Ama şöyle de bir olgu var:
Birkaç on yıldır pek çok kentim'rjn tarihi do-
kularının yok olmasımn sorumlularımn yerel
yönetimler olduğu da ortaya çıktu Siz buna ne
diyorsunuz?
- Belediyelere imar hukuku açısından aşın yet-
kiler verilmiştir. Bunun biraz daha kontrollü ol-
ması lazım. Bir de bu kontrolün bir üst imar di-
siplini alhnda oluşması gerekiyor. Demin de bu-
nu ifade ettim, zaten.
- Şöyle de diyemez miyiz? Yerelyönetimlerin
belliyetkileri olabilir. Ama bu yerelyönetimle-
ri denetleyecek bir mercinin olması gerekmiyor
mu?
- Tabii ki gerekiyor. Öyle bir merci teoride var
gibi gözüküyor. Belediye Meclisi ımar planını
yaptığı zaman bu, doğrudan yürürlüğe giriyor.
Oysa bunun yürürlüğe girmesinden önce bazı
prosedürlerden geçmesi lazım.
Turizmin
değeri
anlasıldı'
- Vatandaş için bunun getirisi nedir?
- Vatandaş arhk şunu anladı:
Biz tarihi yapılannuza sahip çıkarsak buraya
turist gelecek, para buakacak, dolayısıyla da bi-
zim malımız değerlenecek. Ama bu çalışma tu-
rizmle desteklenmezse vatandaşın kafasında
hep o tarihi binayı yıkıp yerine yap-sat usulü apart-
man yapma düşüncesi olacaİcrır.
Bugün Baü ülkelerindeki uygulamalar çok
açık örnektir. Almanya'da yayımlanan Stern
dergisi 1970'li yıllarda bir anket düzenlemişti.
Bu ankette Almanya'yı ziyaret eden yabancıla-
ra şu soru yöneltilmişti:
"Almanya denilmce akfaıuza ne geür?"
Cevaplann yüzde 70'i Heidelberg şehri olmuş-
tu. Çünkü Heidelberg, tarihi zenginlikleri, mi-
mari dokusu inanılmaz güzellikte olan bir şe-
hir. Kastamonu'ya benziyor. Yeşillikler içinde...
Kastamonu olarak bizim hedefimiz bir He-
idelberg, bir Floransa bir Brugge gibi olabümek.
Bu hedefirnizin gerçekleşmesi de pek uçuk ola-
rak gözükmüyor.
- Brugge gibi açık hava müzesi olarak ko-
runmaya alınmış kenüerde artık izinsiz, bina-
lara tek bir çivi bile çakılamıyor. Sizce bu kent
lıalkı böyle bir durumu kabul eder mi?
- Beş yıllık uygulamaya göz attığımız zaman
bunu gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum.
Çünkü bu beş yılhk uygulamada açıkçası hiç pa-
ra sorunumuz olmadı. Kastamonu'da 194O'lı
yıllara kadar40 bin el dokuma tezgâhı vardı. Da-
ha sonra bu el dokumacılığı tamamıyla unutul-
muş, ya da bir yana itilmiş. Işte, biz şimdi bu el
dokumacılığını yeniden ayağa kaldırma çahş-
malan içindeyiz. Şu anda 150 tane tezgâhta el
dokuması yeniden dokunuyor. Aynca eski bir
konağı da satın aldık; el dokumacılığı müzesi
haline getirdik. Süreklilik çok önemlidir. Bir,
dönem gelmiş, Türkiye bunu kaybetmiş.
- Peld, yeniden yakalayabiliyor mu?
- Ben yakalayabileceği kanısındayım. Ama tüm
bireylerin aynı bilinçte olması gerekir. Bizlere
çok büyük görev ve gayret düşüyor. Bu olayın
parayla değil, heyecan ve gayretle başanlabile-
ceğine inanıyorum.
- Yörede en önemli, potansiyel geçim kay-
nağı olarak turizm görünüyor. Turizm nasü
canlandmlabilir, sizce?
- Kastamonu'da turizm çokboyutlu. Doğa za-
ten olağanüstü güzellikte. Milli park olarak ilan
edilen Küre Dağlan dünyada kendi alanında eşi
olmayan iki yerden birisi. Onun yanında kayak
merkezi özelliğini taşıyan Dgaz Dağı var. 1.2 km.
yüksekhğinde 14 km. uzunluğunda Valla Kan-
yonu. Avcılık apayn bir turizm dalı. Saymakla
bitmeyecek daha nereleri...
Bunlan üst üste topladığınızda Kastamonu
turizmden çok şey bekliyor. Yakın gelecekte de
bu konu daha sıcak bir biçimde gündeme gele-
cektir.
MerkeziyetçlHk
- Özellikle son 10 yıldır Türkiye çapında
baktığımda atanmışlann seçilmişlerden daha
fazla korumacılık için çalıştıklannı görüyo-
rum. Sizce bunun nedeni ne olabilir?
- Böyle bir saptamanın ne kadar doğru oldu-
ğundan kuşkuluyum. Valinin iki şapkası var.
Birisi genel idarenin taşra temsilcisi, öbürü de
yerel yönetici; çünkü II Özel Idaresi'nin, dola-
yısıyla da yerel yönetimin başı.
Valinin yapüğı tüm icraat hep merkezi idare
temsilciliğine bağlanır. Ama valiyi aynı zaman-
da yerel yönetici olarak da görmek gerekir.
- tçişleri Bakanhğı 'nda, Mahalli tdare-
ler'deki göreviniz sırasında Köy Hizmetleri
Birliği 'ni ayağa kaldtrdığınız söyleniyor. Bu-
nu bize anlatır mısınız?
- Türkiye'de kırsal alana götürülecek hizmet-
lerin yönetim yapılanmasında sıkıntı var: Çok
dağınık bir teşkilatlanma var. Bir de çok mer-
kezilesmiş durumda. Yani, Türkiye'de aşın mer-
keziyetçiükten söz ederken illerde de merkezi-
yetçilik var.
Tarihi Kentler Biriigi'nm kurulması çok önem-
li olmuştur ve çok büyük katkı sağlamaktadır.
Burada ÇEKÜL Vakfi'nın büyük katblan ol-
muştur. Amerikah yazar Jeremy Rifkin, "21.
yüzyü kültürticaretininyüzyıh oiacakbr.Türia-
yedeen büyük kültür hazûiesine sahip ülkekr-
den birisidir. Kültürel potansiyeünizesahipçıkıp
onu pazaıiarsanız 21. >üz>ıl sizin olacaknr" di-
yor. Biz bunu yaptığımız takdirde çok kazanç-
lı çıkacağunızı düşünüyorum. Kastamonu'da
merkez dahil 20 ilçemiz var. Bu ilçelere götü-
rülecek hizmetler il merkezinden yönlendirihyor.
Tabii bunlar da verimliliği düşürüyor. Biz Köy-
lere Hizmet Götürme Birliği modelini uy-
gulamaya koyduk. Dolayısıyla Türkiye'de bir-
ük modelininverinüi hizrnet sonucunu doğuracak
bir model olduğunu biz Kastamonu'daki uy-
gulamada da gördük.
Bumodeli 1997'den itibarenmevcutyasalar-
daki hükümlerden yararlanarak uygulamaya
koyduk.