Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 8 OCAK 2002 SALI
12 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Dostoyevski'yi sahneye taşımakDostoyevski gibi insan bilincinin
karmaşık labirentinde korkusuzca
dolaşnuş bir anlatı ustasıııın yapı-
tını sahneye taşımak zordur. Kitap-
lar her an başncumuzda olabilece-
ğine göre tiyatrolaştınlmalan ben-
ce "yapılmasa da olur" bir iştir. Ge-
lin göriin kı Dostoyevski 'nin yapıt-
lan durmadan sahneye uyarlanıyor
ve dünya düzeyinde sahneleniyor.
Bir hikmeti olıiıalı.
Ankara DevTet Tiyatrosu'nun da
özel bir Dostoyevski tutkunluğu var.
Son on dört yıl içınde tam dört adet
Dostoyevski yapımı sunulmuş:
"Ebedi Koca", "Beyaz Geceler",
"Budala" ve içinde bulunduğumuz
tiyatro döneminde de "Suç ve Ce-
za''. Oysa aynı süre içinde sahnele-
nen Shakespeare oyunlannın sayı-
sı yalnızca ıkı ( "BeğendiğiııizGibi",
"BaharNoktaa") "Mırthı Son"u da
sayacak olursak Brecht'in payına
da üç oyun döşüyor ("Gaüleo Ga-
Klei", "Orta Direk Düğünü"). Çok
sayıda oyun yazmış ve tiyatro dün-
yasını sarsmış iki büyük yazardan
getirilen örnekc, Ankara Devlet Ti-
yatrosu'nun repertuvar anlayışına
ve Dostoyevski "özel" merakına
ışık tutuyor sanırım.
Abartüı bir 'operatik' dünya
Dostoyevski 'nin Ankara Devlet
Tiyatrosu özelinde Shakespeare ve
Brecht'i sollamasının bir nedeni yö-
netmen Kazun Akşar. Deneysel ça-
lışmalar yapmayı seven Akşar "Be-
yaz Geceler''i 1989'da kendisi uyar-
layıp sahnelemişti. Her iki baş oyun
kişisinin de iç ve dış dûnyalannı iki-
şer oyuncunun sergilediği bu yapı-
mın içerdiğı deneysellık ilgi çekmış,
başoyuncu Mehmet Atay'a da Sanat
Kurumu En tyi Erkek Oyuncu Ödü-
lü'nügetirmişti.
Akşar'ın bu dönem sahnelediği
"Suç ve Ceza"nın uyarlamacısı ise
Gaston Baty. Baty'nın bu çalışması-
• Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı 'Suç ve Ceza' daha önceki 'Budala' ve 'Beyaz
Geceler' yapımlannın yorum özelliklerini buluşturuyor. Tıpkı Bozkurt Kunıç'un
1990'da sahnelediği 'Budala' gibi 'Suç ve Ceza' da kurumun görsel ve işitsel
olanaklarının seferber edildiği bir üstün-yapım anlayışına dayandınlmış.
na dayalı başka yapunlar izlemedim.
tzlediğim Ankara Devlet Tiyatrosu
yapımı ise daha önceki "Budala" ve
"Beyaz Geceler" yapımlannın yo-
rum özelliklennı buluşturuyor.
Tıpkı Bozkurt Kunıç'un 1990'da
sahnelediği "Budala"gibi, "Suç ve
Ceza" da kurumun yetkesindela gör-
sel ve işitsel olanaklarının seferber
edildiği bir üstün- yapım anlayışına
dayandınlmış. Dansçıların, şarkıcı-
lann, müzisyenlerin oluşturduğu sah-
te bir renklı dünyada buluyorsunuz
kendinizi. Çarlık Rusyası St. Peters-
burg'unun sefalet, cinsellik. suç ve
acımasızlıkla bezenmiş görüntûsü,
Raskolnikov'un cinayetini ve ceza-
landırılma öyküsünü böylece gör-
sel ve işitsel düzeyde çerçeveliyor.
St. Petersburg görüntûsü hep karşı-
nızda. Zeynel Işık'ın ışık tasanmı
baştan sona etkileyici. Zeki Sara-
yoğlu'nun "köprü" tasanmı ile
Baty'nin "tabto" düzenlemesi ara-
sında ise her zaman uyumlu bir akış
sağlanamamış. Bu arada dansçı, şar-
kıcı ve müzikçilerin varlığınakarşın,
Devlet Opera ve Balesi düzeyinde bir
"performans" yok ortada. ("Buda-
b"da da yoktu). Zaten ünlü opera bes-
tecilerinden bırinin müziği de yok
sahnede (Müzik düzeni Kemal Gü-
nüç'ün).
Yine de sahnede yaratılan, "ger-
çek"ten daha abartıh "operatik"
dünya içinde, romandan bildiğimiz
oyun kişilerinin sunduğu abartılı
yorumun "BeyazGeceter"de sergi-
lenen deneyselliği içerdiğüıi düşü-
nerek dikkatinizi topluyorsunuz.
Kısa bir süre sonra ise oyunculuk
biçemlerindeki, özellikle de tonla-
malardaki "tuhaflık" nedeniyle,
sahnede konuşulanı tam olarak al-
gılayamadığınızın ayırdına vanyor-
sunuz. Üç saat yirmi dakika boyun-
ca bir tablodan ötekine savruluyor-
sunuz. Tıpkı öyküsünü bildiğiniz
(bilmiyorsanız, yandınızzaten) ama
sözleri beyninize ulaşmayan bir ya-
pıtı izlemeye çalışmak gibi bir de-
neyim.
Oyunun ortalanna doğru sahne-
deki 20 kişiden kimin kim olduğu-
nu iyi kötü kavrayıp da, size "tuhaf"
gelen oyunculuk biçemi üstünde
kafa yormaya başlayuıca, "Beyaz
Geceİer"de "görünüş"ün gerisin-
deki "gerçek"i oynayan ikinci kişi-
ler yerine, her bir oyun kişisinin,
"görünüş" ile derindeki "gerçek"i
"grotesk" bir yaklaşımla iç ıçe yan-
sıtma eylemi içinde olduğunu sezin-
lemeye başlıyorsunuz. (Sevgi Tûr-
kay'ın giysi tasanmı yardımcı olu-
yor size.) Bu grotesk eylem adına,
oyunculara bir yandan "roi"e "dı-
şardan bakma"lan, bir yandan da
"doğaçlama"yabaşvurmalan salık
verilmış olmalı. Her oyuncu kendi
bünyesinin elverdiği oranda uygu-
lama yapıyor bu iki yönde. Ama
farklı oyunculuk bünyeleri söz ko-
nusu olduğundan, herkes bir başka
türlü oynuyor.
Pavlaşım gerçekkşmiyor
Sorun, "Beyaz Gecekr" gibi gö-
rece yalın bir öykünün sahnede kal-
dırabileceğı deneyselliği, anlatı ta-
rihinin en ikilemli, en çözümsüz
karakterlerinin başmda gelen Ras-
kolnikov'un drammı ağırlaştıran çe-
şitli karakterlerin ve ilişkilerin çer-
çevelediği uzun bir anlatının sahne
uygulamasmm kaldıramayacağı ger-
çeğinden kaynaklanıyor. Seyirciy-
le paylaşım gerçekleşmiyor.
Oyun olduğundan farklı bir bi-
çemde sahnelenmiş olsaydı, belki de
"karakter"in derinliğini yorumla-
madaki yeteneği bilinen Mehmet
Atay, Raskolnikov'a harcadığı ça-
badân tam verim alabilecekti...Atay
da, Akşar da kalabalık bir ekiple
ortaya konan onca emeğe karşın,
fırsatı kaçırmış oluyor.
Izmir Devlet Tiyatrosu'nda Kuvayı Milliye, Eskişehir'de Stüdyo Drama'nın yeni oyunu sahneleniyor
Anadolu'da Nazım oyunlan
OyunevVnde 'Evlenme'
Tiyatro Oyunevi, N.V. Gogol'ün yazdıği, Mahir
Günşiray'm sahneye koyduğu 'Evienme' adb
oyunu îstanbul Sanat Merkezi'nde sahnehyor.
Evlenme tenıası üzerine kuruhnuş bir güldürü
olan oyunda, Alper DeveHoğTu, Ece Eroğlu,
Hakan MiDi, Ayça Damgacı, Yavuz Topoyan,
Evren Yaacı, EKfOngan, An" Özmen, Mahir
Günşiray rol abyor. Cinseffiğin, kadın ve
erkeğin pazariaruşının, aşkuı - aşksızlığın, bir
türlü harekete geçip geçememenin ele ahnrtıgı
ovun, cuma 20.30 ve cumartesi 18.30'da
göriUebüır. Rezervasyon: (0212) 254 96 96
Kültür Servisi - Izmir
DevletTtyatrosu, yeni yı-
la üç yeni oyunla giriyor.
Yeni oyunlardan ilki, Me-
tin Belgin'in yönettiği
Kurtuluş Savaşı Destanı
'Kuvayı MMye'. Nâzun
Hikmet'in doğum günü
nedeniyle 15 Ocak'ta Ko-
nak Sahnesi'nde prömi-
yeri yapılacak olan oyun
16-31 Ocaktarihleriara
sında sahnelenecek
Oyunda, Yusuf Köksal.
Şebnem Doğruer, Evren
Serter, SerdarKamaboğ-
lu, Murat Çobangil rol alıyor.
îkincisi, 10 Ocak'ta Karşıyaka Ra-
gıp Haylor Sahnesi'nde prömiyeri ya-
pılacak olan NeflSimon'ın yazdıği 'Tut
Enerimi'. 11-13,17-20,24-27,31
Ocak tarihlerinde Türkiye'de ilk kez oy-
nanacak olan oyun, günümüzde kapi-
talist toplumlarda yozlaşan insan iliş-
kilerini anJatıyor. Metin Oymaıı'ın yö-
nettiği 'Tut EDerimi'de, Levent Uhı-
kut, Uğurcan Özfuruncu, Sabiha Soy-
kan,HühaBöcekfioğlu,OzgeErdaş,Ay-
Mumcu
Kükûr Sanat
Merkezi'ndf
görülebüir.
Genç kalemler Cumhuriyet'te,
MASAL SAYFASI
Bir masal sayfasından düştük hayata.
Bir merhabası doğruydu
Gerisi yalan.
Devler taşındı evterimize
ta Kaf dağlarından,
Özgüriüğümüze karşın
Sevgimizi aldılar yüreğimizden.
Aşkımız için kılıç kuşandık asice,
Vurdukça çoğaldı başlan canavariann.
Onlar erdiyse de tüm emellerine,
Biz hep yaban kaldık
bu yalancı gökyüzüne.
YUSUF YAĞDIRAN
DAĞLARDA
Karşıki dağlarda adımı unuttum
Bulanınız var mı?
Sevdalanmı unuttum
Bulup da sevdalananınız var mı?
Deli poyrazlanmı unuttum
Karşıki dağlarda
Bulup da
Deli gibi eseniniz var mı?
Ey hemşeriler
Karşıki dağlarda
Yüreğimi unuttum
Bulup da yüreğimi
Yüreğiyle uçuran var mı?
DİDEM KURUBACAK
EsJaşehir 'de
Nazım etkinlikleri
NâznnFDkmet'in 100. doğumyıldönümü ne-
deniyle Küttfir Bakanlığı nuı başvurusu ve
UNESCO'nun tavsiyesıyle bütün dünyada ger-
çekleştirilecek etkinliklerin birparçası olarak
Eskişehir Tepebaşı Bekdhesi Nâzun Hikmet
ŞiirOdülü', Tryatn)' ve 'Imza-Söyle^' etkin-
likleri düzenliyor. Etkinlikler kapsamında bir
defaya mahsus olmak üzere ülke genelınde
Nâzım Hikmet Şiir Ödülü düzenlendi. Seçici
kurulundaFethiNaci,DoğanHızlan,Cev'atÇa-
pan, Naci Güçhan, Turga> Fişekçi ve Rahmi
Emeç'in yer aldığı ödüle katılımın 2001 yılı
içinde yayunlanmış şiir kitaplanyla olması
şartı geririldi. 15 Aralık tarihine kadar katıiı-
mın sağlandığı şiirödülünün sonucu, Nâzım'm
100. doğum yıldönümü olan 15 Ocak'ta açık-
lanacakveödültörenı 19Ocak'tasaat 19.30'da
Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Salo-
nu'nda gerçekleşecek. AhmctCemal ve Onnr
Bayraktar'ın yazdıği, Stüdyo Drama"nin sah-
neye koyduğu, 'Ben, Nâznn, Yaşarken, Öiür-
ken' adlı oyun 15 Ocak'ta saat 19.30'da Yu-
nus Emre Kültür ve Sanat Merkezi'nde sah-
nelenecek. Etkinlikler kapsamında, sanatçı
Nuri Kurtcebe, 'Kuvay-ı Milliye' adlı kitabı-
nı 16 Ocak'ta saat 18.30'da Eskişehir Büyük-
şehir Belediyesi Kültür Merkezi Salonu'nda
imzalayacak ve okurlanyla söyleşi yapacak.
kut Ünal rol alıyor. Üçüncüsü ise 20
Ocak'ta Bornova Belediyesi Uğur
Mumcu Kültür Sanat Merkezi'nde prö-
miyeri yapılacak olan 'Gökkuşağı Al-
tmda' adlı çocuk oyunu. Nil Banu En-
gindeniz'in yazdıği, 27 Ocak'tada sah-
nelenecek oyunda, sevgiden, dayanış-
madan habersiz, sadece yeteneklerine
güvenip ayakta kalmaya çalışan bir
grup sirk elemanının yaşamından ke-
sitler sunuluyor. Aynca, Konak Sahne-
si'nde 8-13 Ocaktarihleri arasında Fu-
rio Bordon"un yazdıği,
EcderAkışık ın yönetti-
ği Ankara Devlet Tiyat-
rosu oyunu 'Son Aybr',
Bornova Belediyesi Uğur
Mumcu Kültür Sanat
Merkezi'nde 11-12 Ocak
tarihlerinde sahnele-
necek. 11-12 Ocak'ta
Narhdere Belediyesi Kül-
tür Merkezi Sahnesi'nde,
17-19,24-26,31 Ocak
tarihlerinde Orhan Ase-
na'nın yazdıği, Levent
Ulukut'un yönettiği 'At-
çalı Kel Mehmet' adlı
oyun sahneye konulacak.
Aynca, Konak Sahne-
si'nde 13,20,27 Ocak'ta,
BornovaBelediyesi Uğur
Mumcu Kültür Sanat
Merkezi'nde 10, 31
Ocak'ta ve Narhdere Be-
lediyesi Kültür Merkezi
Sahnesi'nde 16, 23
Ocak'ta 'Ak MasalKara
Masal' adlı çocuk oyunu
izlenebilecek. Türgnt
Ozakman ın yazdıği, Le-
vent Ulukut'un yönetti-
ği oyunda, televizyonlar-
da izlenen şiddet, vahşet
türündeki çizgi fılmlerin
çocuklar üzerindeki
olumsuz etkileri irdeleni-
yor.
YAZIODASI
SELİM İLERİ
EtHKışDolmalaPid)
Nezihe Meriç'in inanılmaz acılıkta bir öyküsü var-
dır: "Ümit Fakirin Ekmeğr'.Bugün elli bir yaşında
bu öykü. Daha nice yıllar geçecek, "Ümit Fakirin
Ekmeği" hüzün dolu anlamını koruyacak.
Behçet Necatigil, Edebiyatımızda EserierSöz-
lüğü'nde şöyle özetliyor:
"Ümit Fakirin Ekmeği hikâyesinin kahramanı,
çamaşıra, tahtayagitmektenbitkinbirkadındır. On
dört yıllık kocası badanacı Hasan, şimdi Numu-
ne Hastanesi'nde safra kesesinden ametiyat ol-
muş, zayıfdüşmüştür. llk'in üçünde birkız çocuk-
lan vardır, harap bir köşkün bir odasında oturu-
yoriar, iki aydır kirayı verememişlerdir. Ogün has-
tane dönüşü, kadının ancak elli kunışu kalmıştır,
bununla ekmek ve kızına birk/rmızı kalem alacak-
tır. Kadın kızgın ağustos sıcağında bir şerbetçiy-
le karşılaşır, onunla dertleşir. Şerbetçi şerbet ve-
rir, para almaz. Kadın ağlar, adam onu teselli eder.
Insanlık, iyilik duygulan içinde kadın, biraz ferah-
lamış, eve çocuğuna döner."
Devlet hastanelerinın, sigorta hastanelerinin ka-
pılanndan çıkan, yalnız, bezgin kadınlardan biri-
nin ardına takılın, yanm yüzyıl sonra, Nezihe Me-
riç'in öykü kişisini bir kez daha yaşarsınız. Üstelik
daha çetin koşullarda.
Sığınılacak harap köşkler kalmamıştır. Şerbet-
çinin kadına iş bulma vaatlerine de imkân kalma-
mıştır: "Ağlama, ağlama, dedi. Allah büyüktür.
Sen, yann bir uğra buraya bakalım, belki bir şey
uydurvnız. Olmazsa, öğrenir, sen de vatka ya-
parsın, benim büyük gibi. Yahut..." Boşlukta bı-
rakılan "yahut" her defasında gönlümü yorar...
Mevsim yazdır, ağustos sıcağı, biliyorum. Ne
var ki "Ümit Fakirin Ekmeğı"r\\ hep kış sogukla-
nnda hatırlanm.
Kadın evıne dönerken, sanki hemen yann iş bu-
lacakmışçasına umutlu, "pek bir kara günümüzolur-
sa" diye sakladığı ıkibuçukluğu bozdurur; "gün-
lerdir kursağına doğru dürüst bir şey gitmeyen o
maviş Semahatçiği, o küçücük kızı için kömür, pi-
rinç, salata, yağ alır."
Once ikibuçukluk: 1960'lara doğru haftalığım
iki teklikti. Galatasaray'a yatılı başlayınca kâğıt iki-
buçukluğa çıktı. Zengın aile çocuklannın kantin-
de bol para harcamalanna özenır, ya annemin ya
babamın cüzdanından bir ikibuçukluk daha çalar-
dım. Tam o sıralar madenî ıkibuçukluklar çıktı ve
k0ğıt beş liralann ömrü biraz dana sürdü...
Sonra kömür: Çocukluğumda çeşitli sebepler-
le ziyaretlerine gittiğimiz bütün fakir evlerde, ye-
mek, ille mangalda pişerdi. Buna şaşınr, ama ni-
yesini bir türlü soramaz, sormaya utanırdım. Biz-
de yemek havagazı ocağında pışiyordu. Manga-
lımız vardı ama, balkonda durur, arada bir cızbız
köfte için kullanılırdı...
Semahat'in annesi o akşam pilav pişirir, salata
yapar ve geceleyin ay çıktığında gözyaşlannı tu-
tamayarak Allah'a dua eder: "Sen bilirsin Allah 'ım,
sen bilirsin Allah'ım..."
"ÜmitFakirin Ekmeği"n\n bendeki etkisinden ola-
cak, "beyaz ağustos ışığı"n\ kasvetli, karanlık bir
kış gününe dönüştürdüğüm gibi, Semahat'in de
etli kış dolmalanndan birini yediğini kurardım. Pi-
lav tek başına mutluluk vermez gibime gelirdi.
Dolmaya gelince, ış değişirdi. Etli kış dolmala-
nna vurgundum. Bazılan hariç... Etli yaz dolmala-
nnı bir başka yazıda anlatınm.
Şimdi yeri gelmişken başka bir şey söyleyece-
ğim: Acaba neden o zamanlar '/c/yma//'denmiyor-
du, 'etli'de karar kılınıyordu? Her defasında ger-
çekten etli, ne bileyim, kuşbaşı etli, haşlama etli
dolmalar yiyeceğimızi sanır, sonra yine kıymalı-
sıyla baş başa kaiırdım.
Bu 'ef ve 'kıyma' sorununu hâlâ çözmüş deği-
lim.
Takvimde Iz Bırakan:
"Annesi ona neler anlatmıştı: Babası iyiymiş...
yakında çıkacakmış... Gelecekhafta, inşallahpa-
ralan olacaktı, tramvaya binip babasına beraber
gideceklerdi." Nezihe Meriç, Bozbulanık ("Ümit
Fakirin Ekmeği"), Dost Yayınlan, 1957.
liyatronun yıttztan aym takvimde
• ANKARA (AA) - Devlet Tiyatrolan'nın 2002
takviminde yıllann eskitemediği ünlü sanatçılar
buluştu. Yeni yıl takviminde, Cüneyt Gökçer'den
Müşfik Kenter'e, Tekin Akmansoy'dan Tijen
Par'a kadar pek çok ünlü yıldız yer ahyor.
Sponsorluğunu Philip Morris-Sabancı'nın
üstlendiği takvim, siyah-beyaz fotoğraflarla Türk
tiyatro tarihini yaprak yaprak geçmişten
günümüze taşıyor. Ocak ayında, 1955 yılında
sahneye konulan Namık Kemal'in 'Akif Bey'
oyunundan alınan Macide Tarur ile Asuman
Korad'ın fotoğranyla yüa başlayan takvimde pek
çok tanınmış sanatçı bulunuyor.
Nâzm Hikmet Ytfmn ift etkiıliği
• tZMÎR (AA) - Birleşmiş Mületler Eğitim,
Bilün ve Kültür Teşkilan (UNESCO) tarafindan
Nâzım Hikmet yıh olarak belirlenen 2002'nin Uk
etkinliğini Şiirkent Kültür-Sanat ve Edebiyat
dergisi düzenledi. îlk sayısı ekim ayında çıkan
Şiirkent Kültür-Sanat ve Edebiyat dergisi ve
Çağdaş Özürlüler Yaşam Derneği işbirliğinde, bu
yıhn ilk anma toplantısı Konak Kültür
Merkezi'nde yapıldı. Gazeteci-yazar ve şair Okan
Yüksel ile gazeteci-yazar Yunus Bekir Yurdakul,
toplantıda, Hikmet'in Türk edebiyatına büyük
katkılar yaptığı ve tüm dünyada Türk şiirinın
öncülüğünü üstlendiğini belirttiler. Nâzım
Hikmet'in eserleri ve hayatının konuşulduğu
toplannnın ardından şiir ve müzik dinletisi
yapıldı.
Ingittepe'nin ilk müyarderi
H Kültür Servisi - îngikzlenn efsanevi müzik
grubu Beatles'ın eski üyesi Paul McCartney,
Ingiltere'nin ilk milyarder pop sanatçısı unvanım
aldı. McCartney, Sunday Express gazetesinde
yayımlanan ve Ingiltere'nin en zengin 300
kişisini içeren 2002 yıh listesinde, 1.59 milyar
dolarhk servetiyle 11. sıraya yerleşti. Listede
Formula 1 'in patronu Bernie Ecclestone ilk
sırada bulunurken, Krahçe Elizabeth, hstenin 45.
sırasında yer aldı. Sinemaya da uyarlanan 'Harry
Potter' romanlannın yazan J.K. Rowling ise
listede 157. sırada bulunuyor.