25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 8 OCAK 2002 SALI 12 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Dostoyevski'yi sahneye taşımakDostoyevski gibi insan bilincinin karmaşık labirentinde korkusuzca dolaşnuş bir anlatı ustasıııın yapı- tını sahneye taşımak zordur. Kitap- lar her an başncumuzda olabilece- ğine göre tiyatrolaştınlmalan ben- ce "yapılmasa da olur" bir iştir. Ge- lin göriin kı Dostoyevski 'nin yapıt- lan durmadan sahneye uyarlanıyor ve dünya düzeyinde sahneleniyor. Bir hikmeti olıiıalı. Ankara DevTet Tiyatrosu'nun da özel bir Dostoyevski tutkunluğu var. Son on dört yıl içınde tam dört adet Dostoyevski yapımı sunulmuş: "Ebedi Koca", "Beyaz Geceler", "Budala" ve içinde bulunduğumuz tiyatro döneminde de "Suç ve Ce- za''. Oysa aynı süre içinde sahnele- nen Shakespeare oyunlannın sayı- sı yalnızca ıkı ( "BeğendiğiııizGibi", "BaharNoktaa") "Mırthı Son"u da sayacak olursak Brecht'in payına da üç oyun döşüyor ("Gaüleo Ga- Klei", "Orta Direk Düğünü"). Çok sayıda oyun yazmış ve tiyatro dün- yasını sarsmış iki büyük yazardan getirilen örnekc, Ankara Devlet Ti- yatrosu'nun repertuvar anlayışına ve Dostoyevski "özel" merakına ışık tutuyor sanırım. Abartüı bir 'operatik' dünya Dostoyevski 'nin Ankara Devlet Tiyatrosu özelinde Shakespeare ve Brecht'i sollamasının bir nedeni yö- netmen Kazun Akşar. Deneysel ça- lışmalar yapmayı seven Akşar "Be- yaz Geceler''i 1989'da kendisi uyar- layıp sahnelemişti. Her iki baş oyun kişisinin de iç ve dış dûnyalannı iki- şer oyuncunun sergilediği bu yapı- mın içerdiğı deneysellık ilgi çekmış, başoyuncu Mehmet Atay'a da Sanat Kurumu En tyi Erkek Oyuncu Ödü- lü'nügetirmişti. Akşar'ın bu dönem sahnelediği "Suç ve Ceza"nın uyarlamacısı ise Gaston Baty. Baty'nın bu çalışması- • Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı 'Suç ve Ceza' daha önceki 'Budala' ve 'Beyaz Geceler' yapımlannın yorum özelliklerini buluşturuyor. Tıpkı Bozkurt Kunıç'un 1990'da sahnelediği 'Budala' gibi 'Suç ve Ceza' da kurumun görsel ve işitsel olanaklarının seferber edildiği bir üstün-yapım anlayışına dayandınlmış. na dayalı başka yapunlar izlemedim. tzlediğim Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı ise daha önceki "Budala" ve "Beyaz Geceler" yapımlannın yo- rum özelliklennı buluşturuyor. Tıpkı Bozkurt Kunıç'un 1990'da sahnelediği "Budala"gibi, "Suç ve Ceza" da kurumun yetkesindela gör- sel ve işitsel olanaklarının seferber edildiği bir üstün- yapım anlayışına dayandınlmış. Dansçıların, şarkıcı- lann, müzisyenlerin oluşturduğu sah- te bir renklı dünyada buluyorsunuz kendinizi. Çarlık Rusyası St. Peters- burg'unun sefalet, cinsellik. suç ve acımasızlıkla bezenmiş görüntûsü, Raskolnikov'un cinayetini ve ceza- landırılma öyküsünü böylece gör- sel ve işitsel düzeyde çerçeveliyor. St. Petersburg görüntûsü hep karşı- nızda. Zeynel Işık'ın ışık tasanmı baştan sona etkileyici. Zeki Sara- yoğlu'nun "köprü" tasanmı ile Baty'nin "tabto" düzenlemesi ara- sında ise her zaman uyumlu bir akış sağlanamamış. Bu arada dansçı, şar- kıcı ve müzikçilerin varlığınakarşın, Devlet Opera ve Balesi düzeyinde bir "performans" yok ortada. ("Buda- b"da da yoktu). Zaten ünlü opera bes- tecilerinden bırinin müziği de yok sahnede (Müzik düzeni Kemal Gü- nüç'ün). Yine de sahnede yaratılan, "ger- çek"ten daha abartıh "operatik" dünya içinde, romandan bildiğimiz oyun kişilerinin sunduğu abartılı yorumun "BeyazGeceter"de sergi- lenen deneyselliği içerdiğüıi düşü- nerek dikkatinizi topluyorsunuz. Kısa bir süre sonra ise oyunculuk biçemlerindeki, özellikle de tonla- malardaki "tuhaflık" nedeniyle, sahnede konuşulanı tam olarak al- gılayamadığınızın ayırdına vanyor- sunuz. Üç saat yirmi dakika boyun- ca bir tablodan ötekine savruluyor- sunuz. Tıpkı öyküsünü bildiğiniz (bilmiyorsanız, yandınızzaten) ama sözleri beyninize ulaşmayan bir ya- pıtı izlemeye çalışmak gibi bir de- neyim. Oyunun ortalanna doğru sahne- deki 20 kişiden kimin kim olduğu- nu iyi kötü kavrayıp da, size "tuhaf" gelen oyunculuk biçemi üstünde kafa yormaya başlayuıca, "Beyaz Geceİer"de "görünüş"ün gerisin- deki "gerçek"i oynayan ikinci kişi- ler yerine, her bir oyun kişisinin, "görünüş" ile derindeki "gerçek"i "grotesk" bir yaklaşımla iç ıçe yan- sıtma eylemi içinde olduğunu sezin- lemeye başlıyorsunuz. (Sevgi Tûr- kay'ın giysi tasanmı yardımcı olu- yor size.) Bu grotesk eylem adına, oyunculara bir yandan "roi"e "dı- şardan bakma"lan, bir yandan da "doğaçlama"yabaşvurmalan salık verilmış olmalı. Her oyuncu kendi bünyesinin elverdiği oranda uygu- lama yapıyor bu iki yönde. Ama farklı oyunculuk bünyeleri söz ko- nusu olduğundan, herkes bir başka türlü oynuyor. Pavlaşım gerçekkşmiyor Sorun, "Beyaz Gecekr" gibi gö- rece yalın bir öykünün sahnede kal- dırabileceğı deneyselliği, anlatı ta- rihinin en ikilemli, en çözümsüz karakterlerinin başmda gelen Ras- kolnikov'un drammı ağırlaştıran çe- şitli karakterlerin ve ilişkilerin çer- çevelediği uzun bir anlatının sahne uygulamasmm kaldıramayacağı ger- çeğinden kaynaklanıyor. Seyirciy- le paylaşım gerçekleşmiyor. Oyun olduğundan farklı bir bi- çemde sahnelenmiş olsaydı, belki de "karakter"in derinliğini yorumla- madaki yeteneği bilinen Mehmet Atay, Raskolnikov'a harcadığı ça- badân tam verim alabilecekti...Atay da, Akşar da kalabalık bir ekiple ortaya konan onca emeğe karşın, fırsatı kaçırmış oluyor. Izmir Devlet Tiyatrosu'nda Kuvayı Milliye, Eskişehir'de Stüdyo Drama'nın yeni oyunu sahneleniyor Anadolu'da Nazım oyunlan OyunevVnde 'Evlenme' Tiyatro Oyunevi, N.V. Gogol'ün yazdıği, Mahir Günşiray'm sahneye koyduğu 'Evienme' adb oyunu îstanbul Sanat Merkezi'nde sahnehyor. Evlenme tenıası üzerine kuruhnuş bir güldürü olan oyunda, Alper DeveHoğTu, Ece Eroğlu, Hakan MiDi, Ayça Damgacı, Yavuz Topoyan, Evren Yaacı, EKfOngan, An" Özmen, Mahir Günşiray rol abyor. Cinseffiğin, kadın ve erkeğin pazariaruşının, aşkuı - aşksızlığın, bir türlü harekete geçip geçememenin ele ahnrtıgı ovun, cuma 20.30 ve cumartesi 18.30'da göriUebüır. Rezervasyon: (0212) 254 96 96 Kültür Servisi - Izmir DevletTtyatrosu, yeni yı- la üç yeni oyunla giriyor. Yeni oyunlardan ilki, Me- tin Belgin'in yönettiği Kurtuluş Savaşı Destanı 'Kuvayı MMye'. Nâzun Hikmet'in doğum günü nedeniyle 15 Ocak'ta Ko- nak Sahnesi'nde prömi- yeri yapılacak olan oyun 16-31 Ocaktarihleriara sında sahnelenecek Oyunda, Yusuf Köksal. Şebnem Doğruer, Evren Serter, SerdarKamaboğ- lu, Murat Çobangil rol alıyor. îkincisi, 10 Ocak'ta Karşıyaka Ra- gıp Haylor Sahnesi'nde prömiyeri ya- pılacak olan NeflSimon'ın yazdıği 'Tut Enerimi'. 11-13,17-20,24-27,31 Ocak tarihlerinde Türkiye'de ilk kez oy- nanacak olan oyun, günümüzde kapi- talist toplumlarda yozlaşan insan iliş- kilerini anJatıyor. Metin Oymaıı'ın yö- nettiği 'Tut EDerimi'de, Levent Uhı- kut, Uğurcan Özfuruncu, Sabiha Soy- kan,HühaBöcekfioğlu,OzgeErdaş,Ay- Mumcu Kükûr Sanat Merkezi'ndf görülebüir. Genç kalemler Cumhuriyet'te, MASAL SAYFASI Bir masal sayfasından düştük hayata. Bir merhabası doğruydu Gerisi yalan. Devler taşındı evterimize ta Kaf dağlarından, Özgüriüğümüze karşın Sevgimizi aldılar yüreğimizden. Aşkımız için kılıç kuşandık asice, Vurdukça çoğaldı başlan canavariann. Onlar erdiyse de tüm emellerine, Biz hep yaban kaldık bu yalancı gökyüzüne. YUSUF YAĞDIRAN DAĞLARDA Karşıki dağlarda adımı unuttum Bulanınız var mı? Sevdalanmı unuttum Bulup da sevdalananınız var mı? Deli poyrazlanmı unuttum Karşıki dağlarda Bulup da Deli gibi eseniniz var mı? Ey hemşeriler Karşıki dağlarda Yüreğimi unuttum Bulup da yüreğimi Yüreğiyle uçuran var mı? DİDEM KURUBACAK EsJaşehir 'de Nazım etkinlikleri NâznnFDkmet'in 100. doğumyıldönümü ne- deniyle Küttfir Bakanlığı nuı başvurusu ve UNESCO'nun tavsiyesıyle bütün dünyada ger- çekleştirilecek etkinliklerin birparçası olarak Eskişehir Tepebaşı Bekdhesi Nâzun Hikmet ŞiirOdülü', Tryatn)' ve 'Imza-Söyle^' etkin- likleri düzenliyor. Etkinlikler kapsamında bir defaya mahsus olmak üzere ülke genelınde Nâzım Hikmet Şiir Ödülü düzenlendi. Seçici kurulundaFethiNaci,DoğanHızlan,Cev'atÇa- pan, Naci Güçhan, Turga> Fişekçi ve Rahmi Emeç'in yer aldığı ödüle katılımın 2001 yılı içinde yayunlanmış şiir kitaplanyla olması şartı geririldi. 15 Aralık tarihine kadar katıiı- mın sağlandığı şiirödülünün sonucu, Nâzım'm 100. doğum yıldönümü olan 15 Ocak'ta açık- lanacakveödültörenı 19Ocak'tasaat 19.30'da Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Salo- nu'nda gerçekleşecek. AhmctCemal ve Onnr Bayraktar'ın yazdıği, Stüdyo Drama"nin sah- neye koyduğu, 'Ben, Nâznn, Yaşarken, Öiür- ken' adlı oyun 15 Ocak'ta saat 19.30'da Yu- nus Emre Kültür ve Sanat Merkezi'nde sah- nelenecek. Etkinlikler kapsamında, sanatçı Nuri Kurtcebe, 'Kuvay-ı Milliye' adlı kitabı- nı 16 Ocak'ta saat 18.30'da Eskişehir Büyük- şehir Belediyesi Kültür Merkezi Salonu'nda imzalayacak ve okurlanyla söyleşi yapacak. kut Ünal rol alıyor. Üçüncüsü ise 20 Ocak'ta Bornova Belediyesi Uğur Mumcu Kültür Sanat Merkezi'nde prö- miyeri yapılacak olan 'Gökkuşağı Al- tmda' adlı çocuk oyunu. Nil Banu En- gindeniz'in yazdıği, 27 Ocak'tada sah- nelenecek oyunda, sevgiden, dayanış- madan habersiz, sadece yeteneklerine güvenip ayakta kalmaya çalışan bir grup sirk elemanının yaşamından ke- sitler sunuluyor. Aynca, Konak Sahne- si'nde 8-13 Ocaktarihleri arasında Fu- rio Bordon"un yazdıği, EcderAkışık ın yönetti- ği Ankara Devlet Tiyat- rosu oyunu 'Son Aybr', Bornova Belediyesi Uğur Mumcu Kültür Sanat Merkezi'nde 11-12 Ocak tarihlerinde sahnele- necek. 11-12 Ocak'ta Narhdere Belediyesi Kül- tür Merkezi Sahnesi'nde, 17-19,24-26,31 Ocak tarihlerinde Orhan Ase- na'nın yazdıği, Levent Ulukut'un yönettiği 'At- çalı Kel Mehmet' adlı oyun sahneye konulacak. Aynca, Konak Sahne- si'nde 13,20,27 Ocak'ta, BornovaBelediyesi Uğur Mumcu Kültür Sanat Merkezi'nde 10, 31 Ocak'ta ve Narhdere Be- lediyesi Kültür Merkezi Sahnesi'nde 16, 23 Ocak'ta 'Ak MasalKara Masal' adlı çocuk oyunu izlenebilecek. Türgnt Ozakman ın yazdıği, Le- vent Ulukut'un yönetti- ği oyunda, televizyonlar- da izlenen şiddet, vahşet türündeki çizgi fılmlerin çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri irdeleni- yor. YAZIODASI SELİM İLERİ EtHKışDolmalaPid) Nezihe Meriç'in inanılmaz acılıkta bir öyküsü var- dır: "Ümit Fakirin Ekmeğr'.Bugün elli bir yaşında bu öykü. Daha nice yıllar geçecek, "Ümit Fakirin Ekmeği" hüzün dolu anlamını koruyacak. Behçet Necatigil, Edebiyatımızda EserierSöz- lüğü'nde şöyle özetliyor: "Ümit Fakirin Ekmeği hikâyesinin kahramanı, çamaşıra, tahtayagitmektenbitkinbirkadındır. On dört yıllık kocası badanacı Hasan, şimdi Numu- ne Hastanesi'nde safra kesesinden ametiyat ol- muş, zayıfdüşmüştür. llk'in üçünde birkız çocuk- lan vardır, harap bir köşkün bir odasında oturu- yoriar, iki aydır kirayı verememişlerdir. Ogün has- tane dönüşü, kadının ancak elli kunışu kalmıştır, bununla ekmek ve kızına birk/rmızı kalem alacak- tır. Kadın kızgın ağustos sıcağında bir şerbetçiy- le karşılaşır, onunla dertleşir. Şerbetçi şerbet ve- rir, para almaz. Kadın ağlar, adam onu teselli eder. Insanlık, iyilik duygulan içinde kadın, biraz ferah- lamış, eve çocuğuna döner." Devlet hastanelerinın, sigorta hastanelerinin ka- pılanndan çıkan, yalnız, bezgin kadınlardan biri- nin ardına takılın, yanm yüzyıl sonra, Nezihe Me- riç'in öykü kişisini bir kez daha yaşarsınız. Üstelik daha çetin koşullarda. Sığınılacak harap köşkler kalmamıştır. Şerbet- çinin kadına iş bulma vaatlerine de imkân kalma- mıştır: "Ağlama, ağlama, dedi. Allah büyüktür. Sen, yann bir uğra buraya bakalım, belki bir şey uydurvnız. Olmazsa, öğrenir, sen de vatka ya- parsın, benim büyük gibi. Yahut..." Boşlukta bı- rakılan "yahut" her defasında gönlümü yorar... Mevsim yazdır, ağustos sıcağı, biliyorum. Ne var ki "Ümit Fakirin Ekmeğı"r\\ hep kış sogukla- nnda hatırlanm. Kadın evıne dönerken, sanki hemen yann iş bu- lacakmışçasına umutlu, "pek bir kara günümüzolur- sa" diye sakladığı ıkibuçukluğu bozdurur; "gün- lerdir kursağına doğru dürüst bir şey gitmeyen o maviş Semahatçiği, o küçücük kızı için kömür, pi- rinç, salata, yağ alır." Once ikibuçukluk: 1960'lara doğru haftalığım iki teklikti. Galatasaray'a yatılı başlayınca kâğıt iki- buçukluğa çıktı. Zengın aile çocuklannın kantin- de bol para harcamalanna özenır, ya annemin ya babamın cüzdanından bir ikibuçukluk daha çalar- dım. Tam o sıralar madenî ıkibuçukluklar çıktı ve k0ğıt beş liralann ömrü biraz dana sürdü... Sonra kömür: Çocukluğumda çeşitli sebepler- le ziyaretlerine gittiğimiz bütün fakir evlerde, ye- mek, ille mangalda pişerdi. Buna şaşınr, ama ni- yesini bir türlü soramaz, sormaya utanırdım. Biz- de yemek havagazı ocağında pışiyordu. Manga- lımız vardı ama, balkonda durur, arada bir cızbız köfte için kullanılırdı... Semahat'in annesi o akşam pilav pişirir, salata yapar ve geceleyin ay çıktığında gözyaşlannı tu- tamayarak Allah'a dua eder: "Sen bilirsin Allah 'ım, sen bilirsin Allah'ım..." "ÜmitFakirin Ekmeği"n\n bendeki etkisinden ola- cak, "beyaz ağustos ışığı"n\ kasvetli, karanlık bir kış gününe dönüştürdüğüm gibi, Semahat'in de etli kış dolmalanndan birini yediğini kurardım. Pi- lav tek başına mutluluk vermez gibime gelirdi. Dolmaya gelince, ış değişirdi. Etli kış dolmala- nna vurgundum. Bazılan hariç... Etli yaz dolmala- nnı bir başka yazıda anlatınm. Şimdi yeri gelmişken başka bir şey söyleyece- ğim: Acaba neden o zamanlar '/c/yma//'denmiyor- du, 'etli'de karar kılınıyordu? Her defasında ger- çekten etli, ne bileyim, kuşbaşı etli, haşlama etli dolmalar yiyeceğimızi sanır, sonra yine kıymalı- sıyla baş başa kaiırdım. Bu 'ef ve 'kıyma' sorununu hâlâ çözmüş deği- lim. Takvimde Iz Bırakan: "Annesi ona neler anlatmıştı: Babası iyiymiş... yakında çıkacakmış... Gelecekhafta, inşallahpa- ralan olacaktı, tramvaya binip babasına beraber gideceklerdi." Nezihe Meriç, Bozbulanık ("Ümit Fakirin Ekmeği"), Dost Yayınlan, 1957. liyatronun yıttztan aym takvimde • ANKARA (AA) - Devlet Tiyatrolan'nın 2002 takviminde yıllann eskitemediği ünlü sanatçılar buluştu. Yeni yıl takviminde, Cüneyt Gökçer'den Müşfik Kenter'e, Tekin Akmansoy'dan Tijen Par'a kadar pek çok ünlü yıldız yer ahyor. Sponsorluğunu Philip Morris-Sabancı'nın üstlendiği takvim, siyah-beyaz fotoğraflarla Türk tiyatro tarihini yaprak yaprak geçmişten günümüze taşıyor. Ocak ayında, 1955 yılında sahneye konulan Namık Kemal'in 'Akif Bey' oyunundan alınan Macide Tarur ile Asuman Korad'ın fotoğranyla yüa başlayan takvimde pek çok tanınmış sanatçı bulunuyor. Nâzm Hikmet Ytfmn ift etkiıliği • tZMÎR (AA) - Birleşmiş Mületler Eğitim, Bilün ve Kültür Teşkilan (UNESCO) tarafindan Nâzım Hikmet yıh olarak belirlenen 2002'nin Uk etkinliğini Şiirkent Kültür-Sanat ve Edebiyat dergisi düzenledi. îlk sayısı ekim ayında çıkan Şiirkent Kültür-Sanat ve Edebiyat dergisi ve Çağdaş Özürlüler Yaşam Derneği işbirliğinde, bu yıhn ilk anma toplantısı Konak Kültür Merkezi'nde yapıldı. Gazeteci-yazar ve şair Okan Yüksel ile gazeteci-yazar Yunus Bekir Yurdakul, toplantıda, Hikmet'in Türk edebiyatına büyük katkılar yaptığı ve tüm dünyada Türk şiirinın öncülüğünü üstlendiğini belirttiler. Nâzım Hikmet'in eserleri ve hayatının konuşulduğu toplannnın ardından şiir ve müzik dinletisi yapıldı. Ingittepe'nin ilk müyarderi H Kültür Servisi - îngikzlenn efsanevi müzik grubu Beatles'ın eski üyesi Paul McCartney, Ingiltere'nin ilk milyarder pop sanatçısı unvanım aldı. McCartney, Sunday Express gazetesinde yayımlanan ve Ingiltere'nin en zengin 300 kişisini içeren 2002 yıh listesinde, 1.59 milyar dolarhk servetiyle 11. sıraya yerleşti. Listede Formula 1 'in patronu Bernie Ecclestone ilk sırada bulunurken, Krahçe Elizabeth, hstenin 45. sırasında yer aldı. Sinemaya da uyarlanan 'Harry Potter' romanlannın yazan J.K. Rowling ise listede 157. sırada bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle