Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8AYFA CUMHURİYET 7EYLÜL2001CUMA
8 HABERLER
Şu Ege'nin kyısını, ovasını, dağan, bayınıu, çayuvu adım athm,yudumyudum dolaşjyorum
Ayağı yanmış itgibi...OhbeL
Şu Ege'nin kıyısını, ovasını,
dağını, bayınnı. çayınnı adım
adım, yudum yudum
dolaşıyorum. Gerçi Ege'nin,
ağır ağır "Akdenizleştiğr,
Kuşadası'nm güneyi kaldı.
Ama olsun. Onu da bir başka
seferde adımlanm. On bır
aylık masa başma kasılıp ve
kısıhp kalmışlığın acısını çıkardım gibi.
Üstelik bu yaptıklanmı gazete yönetimine
"çahşjyorum" diye yutturdum gibi geliyor
bana. Evet, on gündür Ege'de fir
dönüyorum. Güzelim bir Ege deyimiyle
söylersek "Ayağı yanmış it gö)i"yim."Engnı
Çetebi'nin Yol Notian"nı okuyorsanız,
farkuıdasuıızdır. önce kıyılan elden
geçirdim. Ardından Büyük
Menderes Ovası'nı şöyle dörtnala
dolanıp, Küçük Menderes Ovası'na
daldım. O ova daha torpüli. Doğal.
Doğup büyüdüğûn topraklar da
torpilli olmayacaksa neresi
olacak? Küçük Menderes
Ovası'nnı en sonundan dönüşe
geçince, geldiğim yolu gerisin geri
gitmedim tabii. Bozdağ'a vurdum.
Bozdağ: Ege'nin en yüksek dağı.
Homeros'ta o, Tmolos dıye anılır.
Biliyorsunuz, Tmolos'un tepesine yakın ulu
çınarlann ve kestanelerin koruyan ve
kollayan gölgelerinin altında çoban tann
Pan ile güneş tannsı Apollon yanştılar.
Pan'ın flütü (bence kavalı) kibirli
Apollon'un lir'ini yendi. Yargıç, kral
Midas'tı. Sarp'ı başkent edinmiş Lidya kralı
Midas.
'Efe. hlncl, tuırdan
dopdooru yörüyüvee...'
Apollon yenilgiyi sindiremedi, Midas'a eşek
kulaklan taktı. lşte tam orada, yanşmannı
yapıldığı çınarlann altında bir mola verdim.
Yolunuz Bozdağ'a düşerse, köylülere
mitologyaya dayanıp yol sormayın. Ola ki
bilmeyen çıkar. "Mermeroluk'a nereden
gkterim" diye sorun. Yanıt çabuk gelecektir
- Efe, hincL hurdan dopdooru yörüyüvee. O
goca çınann yanından solu saprvee.
Meemeoiuk annacına çıkıvcecek" (Çevirisi:
Efe, şimdi, şurdan doğru ilerle. Kocaman
çınann yanından sola sap. Mermeroluk tam
karşına çıkacak). Ben oralann çocuğuyum.
Yol sormadan Mermeroluk'a ulaştım. Ulu
ağaçlann altına zeybek usulü bağdaş kurup
çöktüm. Çuıarlann bitmeyen hışırtısından
kolay seçümiyor ama, yine de Pan'uı sesini
duydum ve kûlak kabarttun. Güngör
Dilmen'in dizeleriyle Apollo'ya meydan
okuyordu:
u
Ben Pan / Doğanın kudredi sesi
/ Boşhıklan artlayan çığlıklardan
kuruyorum musikimi. / Gergin susuşlardan,
kahkaha aralanndan. / Yeşiiin karanhktan
koptuğu an / ben vanm: PanL"
Ben Pan'dan yanayun. Bir selam sarkıtıp
yeniden yola çıktım. Bozdağ'a güney
yamacından çıkmıştım, kuzey yamacından
Engin Çelem nin
yol notlan
A Y D I N
%Sn bir aylık masa başına kasılıp ve
kısıhp kalmışlığın acısını çıkardım gibi.
Üstelik bu yaptıklanmı gazete
yönetimine "çalışıyorum" diye
yutturdum gibi geliyor bana. Evet, on
gündür Ege'de fir dönüyorum.
Güzelim bir Ege deyimiyle
söylersek "Ayağı yanmış
it gibi"yim. Yola
çıktığımdan beri, trafik
polisleri yüzünden
uğradığım görev
zaran 80 milyon
lirayı çoktan aştı ve
önümde daha
yüzlerce
kilometre var.
Neyse... Bu konunun daha
fazla aynntısına girmek
istemiyorum, çünkü bu
yazıyı sizin yanınız sıra
karımında
okuduğuna ilişkin
bazı duyumlar
aldıin. O
yüzden
geçelim.
iniyorum. Önümde bir başka Ege ovası ve
binyıllar boyunca o ovayı açan büklüm
büklüm: GedizL Ovaya indiğin yerde şimdi
yıkıntılan kalmış başkent Sarp yanyor. Bir
selam da yargıcı kral Midas'a sarkıtıp
arabanın bumunu Batı'ya, denize doğru
çevirdim. '. ~ .
ünlü ve sanlı birfcöprfl:oedlı
Turgutlu'yu az geçince anayolu bırakıp,
direksiyonu Manisa yönüne lardun. Incecik
yolun iki yanı, kurutulmak için tarlalara
boydan boya serilmiş altın sansı çekirdeksiz
üzüm ya da ateş kırmızısı acı biberlerle bir
renk cümbüşü. Arada kütlüsü fişkırmış
pamuk tarlalannın ak-yeşil alacası.
Tam keyîften "Hey gidinin effesi, effesi,
eflelerin effesüL." diye bir türkü
tutturacakken karşıma çıktı. Bir köprü bu.
Gediz'i aşan bir köprü. Sakın "Eee nohnuş"
demeyin. Ayıp olur, dahası saygısızhk olur.
O ünlü ve şanlı bir köprüdür. Inanmazsanız
İ950'lerin başındaki ilkokul cografya
kitaplanna bakın. Kitabın sayfalan arasında,
silik, siyah beyaz bir fotoğraf göreceksiniz.
Altında tek satırlık bir resimaltı:
"Cumhuriyet devri eserlerinden, Manisa
yakmlannda Gediz Köprüsü"
Köprüyü selamlayıp geçemem. Durdum.
Indim. Yazık. Yaşlanmış. Baknnsız. Üstelik
çağdaş teknolojinin çoook gerisinde kalmış.
Üstte yuvarlak bir kemerin taşıdığı, on yıllar
öncesinin beton tekniğini yaşatan bir köprü.
Dar. Gediz ovasını uğuldatan kamyon ve
otomobil yükünü zor bela taşıyor artık.
Oysa o, Cumhuriyet devriminde. Gediz
Ovası için, bereketi limanlara taşıyan bir
kahramandı. Öfıce saygıyla selamladım,
sonra ona tutunup aşağı baktım.
Cılız, bttkln ve sapsarı...
Bakmaz olaydım. O koca Gediz, sünepe bir
dereden beter. Nazh nazlı değil, Ege
güneşinin altında tembel tembel de değil,
dizleri ağnyan bir ihtiyar gibi inleyerek
akıyor. Kıyısına insen, bir adunda öte
yakasına atlarsın. Öylesine cılız, öylesine
bitkin.Ve sapsan. Hayır bulanık değil, san.
Zehir sansı. Denize daha çok yolu var. Ama
şimdiden zehire kesmiş bir eriyik artık o.
Kurşun, kükürt, civa... Suda bunlan seçmek
için kimya fakültesinde yüksek lisans
yapmış olmak gerekmiyor. Ortaokul kimya
dersi bilgileri yeterli. Köprüyü de Gediz'i de
bır kez daha selamlayıp yeniden yola
düzüldüm. Denize gidiyorum. Aliağa'ya
çıkacağım. Ama anayoldan değil. Ara
yollardan. Incecik, bol dönemeçh, kızgın
güneşte uyuklayan Ege köylerine uğraya
uğraya. Ara yollardan, anayola asla
sapmam. Anayollarda devriye gezen, radar
pusulan kuran trafik polislerinin bana karşı
derin bir düşmanlık besledikleri artık
kanıtlandı. 50 kilometre hız smırlaması olan
yolda 110'la gittin, hem araba kullanıp hem
cep telefonuyla konuştun, geçilmez çizgisini
çiğneyip önündeki arabayı solladın, su
içmek için verdiğin kısa moladan sonra
emniyet kemerini yeniden bağlamayı
unuttun...
•Bu vazıyı e$lm de okuvorl'
Yani her necip Türk şoförünün "içgüdüsel''
olarak uyguladığı sıradan işleri yaptın diye
yolun soluna çektirip ellerindeki makbuzlan
doldurmaya başlıyorlar. Yola çıktığımdan
beri, trafik polisleri yüzünden uğradığım
görev zaran 80 milyon lirayı çoktan aştı ve
önümde daha yüzlerce kilometre var.
Neyse... Bu konunun daha fazla aynntısına
girmek istemiyorum, çünkü bu yazıyı sizin
yanınız sıra kanmın da okuduğuna ilişkin
bazı duyumlar aldım. O yüzden geçelim.
Geçtik.
•••
Yokuşu indim, dönemeci döndüm. Ak
köpüklü Ege önüme seriliverdi.
Haydi bakalun, yine o defalarca sorulmuş
ve hep yamtsız kalmış soru: - Ben bu
Ege'nin denizine mi, dağma nu, ovasına mı
vurgunum? Bilemiyorum. Ama Ege'ye
vurgun olduğum açık. Yoksa dişe dokunur
tek paragraf yazmadan bu kadar uzun yazı
döktürebilir miydim?..
OkuDar sonuılarla açıhyor
Dikey Geçiş Sınavı
DGS
sonuçları
açıklandı
EğHnn Servisi - Lisans Öğrenimine Dikey
Geçiş Sınavı (DGS) sonuçlan açıklandı.
Sonuçlar. meslek yüksekokullan ile
açıköğretim önlisans programlan
mezunlanna yönelik olarak düzenlenen
Dikey Geçiş Sınavı'nda bir yüksek lisans
programına yerleştirilenlerin adreslerine
postalanmaya başladı.
2001-DGS sonuçlanna göre bir
yükseköğrenim programına yerleştirüen
adaylann sınav sonuç belgeleri ellerine
ulaşmayanlann da yerleştirildikleri
yükseköğretim programlanna 13-19
Eylül tarihleri arasmda kayıt yaptırmalan
gerekiyor.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi
tarafından yapılan açıklamaya göre, bu
yü snıava giren 54 bin 343 adaydan
sadece 4 bin 755'i yerleştirildi.
2001-DGS sonuçlanna göre, devlet
üniversitelerine 3 bin 749, vakıf
üniversitelerine 588. Kuzey Kıbns Türk
Cumhuriyeti'ndeki üniversitelerine ise
toplam 418 aday bir yüksek lisans
programına yerleştirildi. Boş kontenjan
sayısı ise 644.
SELENBAYCAN
2001 -2002 eğitim-öğretim yüı, bir türlü çö-
zümlenemeyen sorunlarla, 10 Eylül Pazarte-
si günü başlayacak.
Yeni öğretim yılında, 16 milyon öğrenci 50
bin 987 okulda öğretim görecek, 526 bin öğ-
retmen görev yapacak.
Okullar açılmâdan başlayan okul masrafla-
n, istenen bağışlar, servis ücretleri, kitap, okul
forması, kırtasiye fıyatlannm pahalılığı gibi
sorunlar, daha şimdiden velileri isyan ettirdi.
Okullann yakıt, elektrik, su gibi temel ihti-
yaçlannın bile veüler tarafından karşılanma-
sına tepki gösteren, eğitim sisteminin artık iş-
lemediğini belirten veüler, "Her eğitim yüı
başmda aynı sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu ka-
dar cözümsüziükkarşısmdaçocı^umuzaoku-
la göndermekbile istemiyoruz. Sosyalleşme so-
runu ofanasa evde eğitim vereceğiz'
1
dediler.
Daha eğitim yılı başlamadan masraflar için-
de boğulan veliler, sorunların okullar açıldık-
tan sonra da bitmediğinden yakınarak şunla-
rı söylediler:
"Okulahaarlanırkenyapüanmasraflar, her
yü 'zorla bağış alınmayacak' açüdamasıyapü-
sa da ahnmadan işlerin haDedilmediği bağış-
lar, çocukian çoğu zaman evine bik bırakma-
yan servislere verflen yüksek ücretier_ Tüm
bunlariçin sadece lOgünde 1 müyarayakmpa-
ra harcadık. Ancak sonu gelmiyor kL Okullar
açüdıktan sonra da sistem değişiyor, hocalar
değişiyor. Yeni paralar isteniyor"
2001-2002 öğretim yıluunbirinci dönemi 8
Şubat 2002'de sona erecek. Yarıyıl tatilinin
ardından ikinci öğretim dönemi ise 26 Şubat-
14 Haziran 2002 tarihleri arasmda yapılacak.
Yeni eğitim - öğretim yıhna 131 okulda top-
lam iki milyon öğrenci ile girmeye hazırlanan
Istanbul'da, sadece ilköğretime bu yü yakla-
şık 220 bin öğrencinin kayıt olması bekleni-
Kayıt için Samsun'da okula kayıt yapüracak öğrencifcr
noter çekilişiyle belûiendL Kıırada ismi çıkmayan
öğrencfler gözyaşlarmı tutamadL Bu arada bazı
oknl yönetimine itirazda bulundu. (Fotoğraf: AA)
yor. Istanbul Milli Eğitim Müdürü Omer Ba-
lıbey, geçen öğretim yılında yaşanan sorunla-
rın büyük ölçüde çözüldüğunü belirterek "ls-
tanbul 2001-2002 eğitim-öğretim vüına hazır-
dn-" dedi.
Bir öğrencinin yıllık maliyetinin 500 dolar
civannda olduğunu belirten Balıbey, son 3 yıl-
da 13 bin okul yaptırdıklanna dikkat çekerek
"tstisna yerlerin dışında büyük bir arsa soru-
numuz var. Bu konuda beledryelerin yardımı-
na ihtiyacunız var. Eğer arsa konusunda yar-
dımcı olmazlarsa, yakmda okul yapacak yer
bulamavacağtz" dedi.
Balıbey okul servisleriyle ilgili de şunlan
söyledi:
"tstanbul içindeki okul taşunacıhğryla ilgi-
li 680 ihale yapıldı ve bunun yüzde 5'i okul ta-
şıma şirketkri, yüzde 48'i de gerçekkişilerta-
ranndan kazamldı. Böylece ne devletin başı
ağnyacak ne de veü sıkıntıda kalacak. Dene-
timler tamamen okul müdürlüklerince yapı-
lacak."
BÎRBAK1MA
SERVER TANİLLt
Üniversite Sorununu
Tanımak...
Fransa'da bu hafta okullar açıldı; Ekim başlann-
da da üniversiteler öğretime başlayacaklar. Bizim
yıllık eğitim takvimimiz de aşağı yukan böyledir.
Le Monde gazetesı, çarşamba günlü nüshasın-
da, hem de ilk sayfasında baş haber olarak bu açı-
lışın "röntgen"\n\ sunuyordu okurlanna: Bu yıl, 12
milyon öğrencisi ve 900.000'e yakın da öğretme-
ni var eğitimin; 2001 -2002 yılı için yenilikler düşü-
nülüp planlanmış. Ana hedeflerden biri şu: "Oğ-
retmensiz sınıf olmayacak!" Öğretmen yetersizli-
ğini gidermek üzere de, bir on bin kadar
eğitici -sözleşmeli olarak- işe alınacak. Bütçeden
milli eğitime her yıl aynlan büyük para bu yıl daha
dayüklüymüş: 388 milyarfrankın 332 milyan okul-
lar, 56 milyarfrankı da yükseköğretim için. Sorun-
lan yok mu eğitimin Fransa'da? Hem de nasıl! A-
ma devlet ve toplum titizlikle izliyor her şeyi. Şu-
radan da belli: Milli eğitimin başına, gözde kültür
adamlan getiriliyor. Şimdiki Bakan, sağ'ın da
sol'un da değerini teslim ettiği, Jacques Lang!
Ya Türkiye'deki durum?
•
Milliyet'te yazılannı ilgiyle izlediğimiz Güngör
Uras, 30 Ağustos günlü yazısına şu başlığı atmış-
tı: Liseden taze mezun bir milyon genç "sokakta
kaldı'l Bu haber, şunun özeti: Üniversite için baş-
vuru yapan 1 buçuk milyon gencin içinde okuma
imkânı elde eden ancak 500 bine yakını. Geri ka-
lanının geleceği belirsiz. Üniversiteye kapağı atan-
lar da, yığınla sorunla baş başa kalacak. Çoğu da
mutsuz olacak. Yazar, yazısının sonunda insanı
sendeleten şu hükmü veriyordu olan bitene bakıp:
Türkiye'nin geleceği güme gidiyori"
Ekonomide gelip durduğumuz yüz karası yer
belli; siyasette de öyle. Ne var ki, eğitimde vardı-
ğımız nokta, birkaç kuşağın yazgısını belirleyecek.
Oradaki yıkıntı boylesine dallı-budaklı!
Geleceğe bakıp ürkmez olur musunuz?
Ama biz vaktiyle böyle değildik: Birbirine bağlı
iki şey, çoğu sorunumuzda olduğu gibi, eğitimin
de belini kırmıştır: Siyasal gericilikle nüfus sorunu!
Cumhuriyet'i kuranlar, ilk, orta ve yükseköğretim-
de ana doğrultuyu çizmişlerdi; akıllı uslu bir plan-
lamayla biz onun meyvelerini devşirir olabilirdik.
Bir ara devşirdik de ama sonu gelmedi.
Çözülüş anlatılır gibi değil. Alınız üniversiteleri-
mizi!
Nasıl çıkmazlar içinde dolandığımızı, ciddi bir
kültür adamımızın, Taner Timur'un, -Irnge Yayın-
lan'ndan çıkan- Toplumsal Değişme ve Üniversi-
teler adlı kitabından olanca acılığı ile öğreniyoruz.
Söylediklerinin özeti şu: Türkiye'de üniversite
bunalım ıçindedir. Çünkü ters bir yolun içine so-
kulmuştur. Üniversitelerimizin -12 Eylül'le- göze-
timi ve disiplini altına sokulduğu YÖK, sosyal güç-
lere olduğu kadar siyasal gelenekterimize de ters
düşen bir üniversite modelini, "Amerikancı mode-
li" dayatmak istiyor, ve bunu sahte bir "Kemalizm "
maskesiyle yapıyor. Oysa söz konusu model, o-
nun "şirket-üniversite" ilkesi, küreselleşmenin biz-
den daha güçlü olduğu Avrupa'da bile henüz ka-
bul edilmiş değıldir. YÖK, bunu dayatırken, üniver-
sitelerimizin en çok muhtaç olduğu hoşgörü ve öz-
güriüğe sırt çeviriyor ve başanyı "gerçekten özgür
ve donatımlı biraraştırma ortamının yaratılmasın-
da" aramıyor. Yapaylıklann arkasından gidiyor.
Çözüm nerede?
Üniversite sorunu, sosyal sınıflar ve siyasal ikti-
dar sorunudur. Böylece, en başta halka dayanan
ve onun hizmetinde bir iktidar yapısı kurmaya bak-
malı; demokratik, özgür ve yaratıcı üniversiteyi o
kuracaktır. Ulusal, kalkınmacı ve barışçı bir politi-
kanın miman da o olacaktır.
Ancak unutulmasın: Üniversite sorunu, bütü-
nüyle üniversite dışında da çözülemez ve bu da-
vada öğretim üyelerine de büyük bir görev düş-
mektedir.
Eklemiş olalım: Bizzat üniversite öğrencilerine
de...
Şu sırada döne döne okuyacağımız birkaç ki-
taptan biri bu olmalıdır. Çünkü, yaşamsal bir da-
vadan söz ediyor. Ülkemizde üniversitenin, yani
geleceğimizin önüne dikilmiş korkunç tehdidi ha-
ber veriyor ve onu savuşturmanın yollannı göste-
riyor. Üniversite sorunumuzu bu eserte, şimdi da-
ha iyi tanır olduk. Yazanna -gönülden- teşekkür
borçluyuz.
Geriye, söylenenleri hayata geçirmek kalıyor...
İTÜ'de yeni
programlar
• Bu yıl ilk defa Uçak ve Uzay Mühendisliği,
Hesaplamalı Bilim ve Mühendislik, Bilgisayar
Bilimleri ve Mühendisliği, Malzeme Bilimi ve
Mühendisliği, Moleküler Biyoloji-Genetik ve
Biyoteknoloji, Uydu Haberleşmesi ve Uzaktan
Algılama alanlannda öğrenci alınacak.
Eğitim Servisi - Haberleşmesi ve
lstanbul Teknik Uzaktan Algılama
Üniversitesi ve Devlet alanlannda yüksek
Planlama Teşkilatı lisans ve doktora
"Mühendislikte tleri öğrencileri aluıacak.
Teknolojiler*' başlıklı Programa katılan tüm
yeni yüksek lisans ve öğrencilere ulusal ve
doktora programlan uluslararası
başlatıyor.''Yetişmiş endüstriyel firmalarla
insan kaynağını ortak projelerde
ülkede rutarak beyin çalışma olanağı
göçünün önlenmesi'* sağlanacak.
amacıyla oluşturulan Aynca doktora
program kapsarrunda öğrencileri
bu yıl ilk defa Uçak yurtdışındaki
veUzay üniversitelerde 5-10
Mühendisliği, ay sürelerle öğrenim
Hesaplamalı Bilim ve ve araştırma
Mühendislik, yapabilecekler.
Bilgisayar Bilimleri Yüksek lisans ve
ve Mühendisliği, doktora
Malzeme Bilimi ve programlanna ön
Mühendisliği, kayıtlar için son gün
Moleküler Biyoloji- 21 Eylül 2001.
Genetik ve Aynntıh bilgi için tel:
Biyoteknoloji, Uydu 0212-285 70 80.