Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÜL 2001 CUM
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Demokrasi ve Şeriat
VecihiTİMUROĞLU
T
elevizyon kanallannm
ortak bir davranışı
oluştu: Özellikle,
önemli bir siyasal ola-
yın sonunda, kendile-
rince uzman sayılan
biıkaç kişiyi çağırarak sözüm ona ka-
muoyunu aydınlatmak amacıyla, ko-
nuyu günü gününe tartışma... Doğru-
su, konuya yabancı olanlar için bu gi-
bi tarnşmalann aydınlatıcı olup olma-
dığını kestiremiyorum, ama konuya
yabancı olmayanlan epeyce güldür-
düğünü söyleyebilirim.
Fazilet Partisi'nin kapatıldığı gün,
tüm televizyon kanallannda yapılan
tartışmalarda, bir güldürü sahnesin-
de seyredebileceğiniz en gülünç oyun-
lardan dahagüldürücüydü. Niteliği ba-
kımından sorarsanız, kuşkusuz, en
nıteliksiz bir güldürüydü Şimdi anım-
samıyorum, ama Sayın Prof. Dr. Tûr-
ker Alkan'ın katıldığı ekrandaki tar-
aşma, en sarsıcı tarüşmaydı. Sayın Al-
ican'ı, her zaman sağlıklı bir hukuk-
;u olarak izlemişündir. Nedense, bu
artışmada beni düş kınklığına uğ-
rattı. Bu yazıyı, küçük bir ameliyat
geçirdığım için bıraz gecikerek yazı-
yorum. Türker Alkan'ın, "Deinok-
rasi varsa, şeriatçılann da örgötien-
mesine izin vereceksiniz. Neden kar-
fi çıkryorsunuz?" sözü olmasaydı,
böyle bir zahmete katlanmayacak-
nm. Çünkü demokrasi için söylene-
bilecek her şey söylenmiştir. Ben
Amerika'yı yeniden keşfedecek de-
ğilim.
Kökeninde demokrasi; içeriği ve
işlevi, devletin sınıfsa] ırasıyla (karak-
ter), toplumun ûretim ilişkileriyle be-
lirlenen, her yurttaşın biçimsel hu-
kuk açısından eşit obnası, azınlığın
çoğunluğa uyması ilkeknne daya-
nan yönetim biçimidir. Bu bakundan
demokrasi, devletin insanlara, diz-
geli bir güç uygulamasıdır. Bu, kav-
ramın bir yanıdır, öteki yanı da yurt-
taşlann eşitliğinin, herkesin anayasa
yapma, devleti yönetme hakkmm be-
nimsendiği yönetimi ifade eder. Bu
tanımlar, diktatörlüğu yadsıyan "an
demokrasT anlayışmı doğurur. Ne
ki otorite ve özgürlük, sınıflı tophrm-
larda, devlet örgütünün birbirinden ay-
nlmaz iki öğesidir. Elbette, ezilen sı-
nıflar, demokratik haklannı elde et-
mek için savaşacaklardır. Burjuva
toplurnlarmda demokrasi, kapitalist
sınınn çıkarlanna uygun bir "haldar
dâzenTni ifade eder. "Şeriat", bu
haklar düzeninde, hangi sımfın te-
mel haklannı ve özgürlükJerini tem-
sil ediyor? Bu soru yanıtlanırsa, şe-
riatin demokrasilerde örgütlenme öz-
gürlüğüne sahip olma hakkının olup
olmadığı yanıtlanmış olur.
Uluslaşrnış toplumlarda, toplumun
siyasal örgütlenmesi olarak demok-
rasi, uzlaşmaz sınıflann uzlaşısı bi-
çiminde sürüp gidiyor. Temel öğesi
de "yurttaşJann yasaleşidiği''dır. Hiç-
bir demokratik toplumda, şimdiye
değin böyle bir eşitlik görülmemiş-
tir, ama Prusyalı değirrnencinin, "Bu-
rada kral varsa, BerKn'de de mahke-
me vaıthr" özdeyişi, demokrasilerin
övöncü olarak yinelenip duruyor. Ba-
na kalırsa, bu söz, demokrasilerin
gerçek düzenini değil, değirmencinin
ınsan ohna onurunu gösteriyor. De-
mokrasi, bireyin temel hak ve özgür-
lûklerini savunarak yaygmlaşü. Tarih-
sel süreçte, burjuvazinin bu saygın
savaşımı, emekçilere birçok hakkın
tanınmasına yol açtı, ama kaynağın-
da, mülkiyetin her türlü özgürlüğü-
nü tam olarak sağlamasına karşın
emeğm özgürlüğüne kimi sınırlar çiz-
dı. Emekçi sınıflar, bu yeni iktidara
karşı savaşımını sürdürünce, anaya-
salar dönemi başladı. Anayasalarda.
işçi sınınnın temsil hakkı tanındı,
ama bu temsil hakkının yasalarla be-
lirlenmesi, parlamentolarda, toplu-
mun tüm katmanlannın sayısal oran-
da temsil edilmesine engel oldu. Ge-
nel seçim hakkı da eşitliği sağlaya-
madı. Özellikle, "emperyalistburju-
va" kesimi, bunalımlan bahane ede-
rek her türlü özgürlüğü kısıtlamıştır.
Faşizm, bu kısıtlamalann ürünüdür.
Tarihsel geüşme
Demokrasi, tarihsel bir gelişmenin
ürünüdür. Smıflararası savaşımın so-
nunda ortaya çıkmıştır. Geüşme sü-
recinde, ırasını (karakter) ve kunım-
lannı değıştirerek azahp çoğalmış-
tır. Halkın egemenlik hakkı, emekçi-
lerin demokrasi bilinciyle doğru oran-
tılıdır. Bugüne değin hiçbir demok-
ratik toplumun parlamentosunda,
emekçi sınıflar, çoğunluğu sağlaya-
mamışlardır. Hiçbir ülkede emekçi
sınıflar, "tekcephebiriğPkuracakbi-
lince sahip olamadıklanndan, devlet
yönetiminde ağırlıklannı da duyum-
satamamışlardır. Türkiye'de de eko-
nomiyi ve ekini (kültür) yönetebile-
cek gönüllü toplumsal örgütler henüz
görünmüyor. Bu yüzden de soyut de-
mokrasi öğretileri üretiliyor. "Şeriat
hakla", bu öğretilerin savlandrr.
Sanınm, bilinmeyen şudur: Suufh
toplumlarda, dinsel inançlann da s-
nrfsal kökenlerivardır. Açın Tevrat'ı,
Incil'i ve Kuran'ı, şöyle bir okuyun,
tüm Tannsal yargılann, Ibrani kral-
lannın ve Arap aşiret başkanlannın
buyruklan olduğunu göreceksiniz.
Emekçi Isa'nın bile soyu, Israiloğul-
lan'na dayanıyor. Babası köylü oldu-
ğundan, Ibrani soylulan onu öldürt-
müşlerdir. Havarileri, o öldükten son-
ra yazdıklan Incil'lerde, onu Tan-
n'nın oğlu yaparak "soyhılar soylu-
su" bir kökene oturtmuşlardır. Ağır
yenilgilerini de Isa'nın yeniden yaşa-
ma döneceği ve Tann krallığını ku-
racağı inancıyla utkuya dönüştür-
müşlerdir. Tann kralhğında mutlu-
luklarnı, öte dünyaya bırakmışlardrr.
Bütün kutsal kıtaplarda, sömürücü
sınıflann varlıklan, Tann'nm iste-
mi" diye açıklamyor. Örneğin Ku-
ran'da, Ali Imran Suresi'nin 195. aye-
tinde Tann şöyle buyuruyor: "Tan-
nlaı\\-akanhnnıkabulederekbîldir-
di ki, erkek ya da kadm, emek veren
hiç kimsenin emeğiııi boşa çıkarma-
yacağun kuşkusuz; sizJer, birbirieri-
nizden oluşuyorsunuz, göçenlerin,
yurtlanndan kovularüann, yohımda
işkeocegörcnlerin,SiAaşanlariaökhı-
rüknkrin günahlannı elbette bağış-
byacağnn ve dbede oolan,Tann ka-
önda bir sevapia, altındao ırmaldar
akan cennedere koyacağnn, sevapla-
nn güzeü Tann katmdaduf Tann' nın
tarudığı emek, kendisine yapılan kul-
luk göreviyle sınırlanmışhr. Burada
emek, dinsel bir edimdir (amel). Tan-
n, herkesin geçimini, kendi ölçütle-
rine göre belirlemiştir. Zuhuruf Su-
resi'nin 32. ayetinde Tann şöyle bu-
yuruyor: "Ey Muhammet, onlar mı
bölüp böiuştjirüyorlar? Dünya yaşa-
nıında, onlann geçimliklerini, arala-
nnda biz böJüştürdük, birbirlerine iş
görmeteri için Idmilerini khnilerhıe
üstfin kıidık. Tann'nın sevgisi, onia-
nn biriktirdiklerinden daha hidirf
İnançlann sınıfsal ıralannı, bu ayet-
lerden daha iyi gösteren bir kanıt var
mı? Burjuva toplumlannda demok-
rasi, kapitalist sınıfin çıkarlarma uy-
gun bir "haklardüzenTnı ifade eder.
Şeriat, hangi haklar düzenini, hangi
sınıfin temel hak ve özgürlüklerini
temsil ediyor? Kuşkusuz, Tann'nm di-
leğine bağlı olarak, burjuvazinin en
gerici kesiminin, daha doğrusu fe-
odal kalıntılann haklannı istiyor. In-
sana yabancılaşmış bir bilinç biçi-
miyle, Atatürk devrimine karşı bir
güç oluşturmaya çahşıyor. Şeriat,
Atatürk'e ve Cumhuriyete karşı bu
bilincin siyasallaşmasıdır.
Demokrasi, özgürlükler yönetimi-
dir. Tann buynığuna karşı bireyin öz-
gürleşmesi düşünülebilir mi? De-
mokrasi, Tann buynığuyla çelişir.
Şeriat, gerici güçlerin siyasal silahı-
dn*. Demokrasiyi yok etme aracıdır.
Atatürkçü yönetim, hiçbir zaman di-
ne karşı bir siyasa izlememiştir, tam
karşıtı, bulunç (vicdan) ve inanç öz-
gürlüğünü yaşama geçirmiştir. Şeri-
atçılar, "Biz, herkese buhınç ve inanç
özgürlüğü taıunz" derken Tann'ya
karşı geliyorlar. Tann, kendisine emek
vermeyen kimseyi bağışlamıyor. La-
iklik, hiçbirdinle bağlaşıklığı bulun-
mayan bir yaşam biçimidir. Şeriatçı-
lar, Islamla bağlaşıktırlar.
O
n yıl kadar önce, ilk kez Ameri-
ka'da yeni bir doktoriuk türü orta-
ya çıkn: Göz boyama doktorluğu!
tngilizce, "spin-doctor* denilen göz
boyamadoktorlannın uzmanlık ala-
nı, ohnayan bir şeyi varmış gibi gösterip geniş
hailk kitlelerini yanıltmak, aldatmaktiT. Göz boya-
ma doktoru olabilmek için bitirilmesi gereken her-
hangı özel bir üniversite yoktur! Göz boyama dok-
toru olacak kişinin çok kurnaz olması, üstün ko-
nuşma ve yazı yazma yeteneklerine sahip bulun-
ması, insanlan hangi yollardan nasıl kandinp uyu-
tacağını çok iyi bilmesi, müthiş korkusuz, saygı-
sız ve çok ahlaksız olması gerekmektedir!
Günümüzde göz boyama doktorlan Amerika
ve Ban Avrupa'da devlet başkanlanna, başbakan-
lara ve siyasi partı genel başkanlanna hızmet edi-
yor ve korkunç paralar kazanıyorlar. Üstün yete-
nekli bir göz boyama doktorunun neleri başarabi-
leceğini göstermek için, bir süre önce Londra'da
izledigün bir filmi çok kısa olarak sizlere özetle-
yeceğim. Filmin adı, "Kuynık Köpeği SaDryor".
Daha ilk adımda kafanız kanşmasın, bu söylem
üıgiüzcede bir deyimdir. Doğal olanı, köpeğin
kuyrugunu sallamasıdır. Ama, ne zaman ki ço-
ğunluğun değil de azınlığın sözü geçer, işte o za-
man, kuyruk köpeği salhyor denilir. Filme neden
böyle bir ad verilmiş, biraz sonra anlayacaksıruz.
Filmin ana konusu şu: Amerika'da başkanhk
seçimlerine iki hafta kalmıştır. Mevcut başkan, bir
Göz Boyama Doktorlan
YllmaZ DİKBAŞ TekstiiKimya Yüksek Mühendisi
dönem daha seçilmek istemekte ve kamuoyu yok-
lamalan da başkanın yeniden seçileceğini göster-
mektedır İşte tam bu sırada bir skandal patlar.
Amerika Devlet Başkanı 'nın Beyaz Saray'ın Oval
Ofisi'nde bir kadına cinsel tacizde bulundugu ha-
beri duyulur! Eğer bu haberin yayılması önlene-
mezse başkanın seçimleri kaybetmesı kaçınılmaz-
dır. İşte bu koşullarda çare bulmak, ortahğı temiz-
lemek, başkanm danışmanlanndan gözboyamadok-
toru Ronı'nin omuzlanna yüklenir. Fümde, göz bo-
yama doktoru Roni'nin rolünü ünlü aktör Robert
De Niro oynamaktadır. Göz boyama doktoru Ro-
ni, hemen kafasmda bir senaryo hazırlar. Amen-
kan halkının (tikkatinj cinsel taciz olaymdan baş-
ka bir yöne çekmek için, bir savaş gereklidir! Ama
o sırada Amerika'nın savaş içinde olduğu bir ül-
ke yoktur. Göz boyama doktoru Roni, sanal yanı
uydurma bir savaşyaranr Arnavutluk, eündeki nük-
leer bombalarla Amerika'ya savaş açmıştır! Ro-
ni'ninbu sanal savaş senaryosunuduyan danışman-
lar sorarlar; neden Arnavutluk? Çünkü Amerika-
hlar, Arnavutluk'un nerede olduğunu bile bilmez-
ler,diye cevapverirgözboyamadoktoruRoni! Ame-
rikan halkını aldatacak senaryo arük hazırdır, şim-
di sıra bunu sahneye koyacak bir yönetmenin bu-
lunmasına gelmiştir. Göz boyama doktoru Roni,
o kişiyi de hemen bulur. Hollywood'un yetenekli
ama doyumsuz sinema yönetmeni Stan Moss, bu
çılgın senaryoyu sahneye koyacaktır, karşılığında
da Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçısi unva-
nma kavuşacaktır. Filmde Stan Moss rolünü, ün-
lü oyuncu Dustin Hoffinan oynamaktadır. Anlaş-
ma sağlanır ve Washington'daki bir film stüdyo-
sunda uydurma savaşın sahneleri çekilir, Arna-
vutluk'un Amerika'ya savaş ilan ettiğinı duyuran
tüm televizyon kanallanna dağıühr. Amerika dev-
let başkanı, cesurve kararlı mesajlar yayınlayarak
halkın desteğku kazamr, popülantesinı arttınr.
Amerikan halkı zokayı yutinuş, Arnavutluk'la bir
savaş olduğuna inanmışnr ama, başkanın seçim-
lerde rakibi olan Amerikah senatör oyunu çakar,
CIA'yı devreye sokar. Seçime sekiz gün kala, CIA
savaşın bitmiş olduğunu duyunır. Işler yine sarpa
sarmıştır, başkanın danışmanlan bu kalan sekiz gün
Amerikan halkını nasıl uyutacaklannı bilemez-
lerken göz boyama doktoru Roni yine imdatlan-
na yetişir. Senaryosunun ikinci perdesini anlanr
Savaş bitmiştir ama, Vilyam Şuman adlı bir Ame-
rikan cavuşu Arnavut gerillalannın ehnde tutsak
kalmışür! Şimdi başkan, bu tutsağın kurtanlması
için devreye girecektir! Yine aynı fıhn stüdyosun-
da, gerillalann elinde işkence görmüş çavuş Vîl-
yam Şuman'ı görünrüleyen sahneler çekilir ve
Amerikan televizyon kanallanna dağıtılır! Milli-
yetçilik duygulan çok güçlü olan Amerikan halkı
galeyana gelir. Göğüs kısnunda, "Fuck Atbenia"
yani "Anuvuthık'u SLm" yazıh gömlekler su gi-
bi sanhr. Rock müzığı yapımcılanna, vatansever-
Iik duygulannı coşturan özgürlük şarkılan beste-
letilir ve bunlar çeşitli radyo kanallannda sabah-
tan akşama kadar süreklı çaldırtıhr. Göz boyama
doktoru Roni, hedefme ulaşmışnr. Başkanın cin-
sel taciz olayıru çoktan unutan Amerikan halkı, Ar-
navut gerilfalannın elindeki sözde tutsak Ameri-
kah çavuşu her ne pahasına olursa olsun kurtara-
cağma söz veren başkanlan etrannda birleşir. Se-
çimi mevcut başkan büyük farkla kazanıp Beyaz
Saray'daki yerini korur... Göz boyama doktorlan,
"Ne yaparsan yap, para kap" ilkesine dayah kü-
reselleşmenin ürünleridir. En ünlü, en yetenekli göz
boyama doktorlan günümüzde Amerika ve Batı
Avrupa'da akıl almaz başanlar kazanmaktadırlar!
Türkiye'de göz boyama doktorlan fazlasıyla bu-
lunmaktadır. Adlannı saymayalım, medyamızda
bol bol bulursunuz. Bizim yerli göz boyama dok-
torianmız daha çok medyada yuvalanmışlardır.
Bunlar her ne kadar Amerikah meslektaşlan ka-
dar başanlı değilseler de, ohnayan şeyleri var, var
olan şeyleri de yok göstermek için yırtmıp durmak-
tadırlar.
Avukat, Kaptan, Yazar
GÜNDÜZ AYBAY'ı
yitirdik
Denizcilerin, Deniz HukuJcçulannın, öğrencilerinin,
tüm sevenlerinin başı sağolsun,
Cenaze 29 Eylül 2001 Cumartesi günü öğle namazandan
sonra Teşvikiye Camii'nden kaldınlacaktır.
Annesi : Müjgan Sağnak
Eşi : MeralAybay
Oğlu : Engjn Aybay
Kardeşleri : AtUIa, Aydın, Rona Aybay
VEFAT
Baromıuun 5468 sicil sayısında kayıtlı
Avukat
GÜNDÜZ AYBAY
vefat etmiştir.
Aziz Meslektaşımızın cenazesı 29/09/2001 Cumartesi günü (yann), Teşvikiye
Camii'nde kılınacak öğle namazıru müteakip ebedi ıstirahatgâhına defnedilecektir.
Meıhuma Tann'dan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.
İSTANBUL RAROSU BAŞKANUĞI
BAKIRKÖY1. ASIİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLtĞt'NDEN
EsasNo: 2001/251
Davacı Nilgün Yüceler tarafindan davalı Ali Rıza Yüceler aleyhine açılan evlilik bir-
liginiıı tenielinden sarsılması nedeniyle taraflann boşanmalanna ılışkin boşanma dava-
sında verilen ara karar gereğince, Istanbul, Fındıkzade, Denızaptal Mah. Bestekâr Ra-
mizbey Sokak, No: 1 D: 1 adresinde bulundugu bildirilen davalı Ali Rıza Yüceler'e da-
va dilekçesi tebliğ edilemediğinden, zabıtaca da adresinin meçhul olduğu bildinldığin-
den davalı Ali Rıza Yüceler'e dava dilekçesi ve duruşma gününün ılanen tebüğine ka-
rar verilmiştir. Karar gereğince 29.11.2001 duruşma günü saat 11.30'damahkemedeba-
zır bulunmadığı ya da kendisini vekille temsil ettirmedigı takdirde yargüamaya yoklu-
guoda devam edileceği ve hüküm verileceğı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 54617
BAŞSAĞUĞI
Üniversitemiz Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydın AYBAY'ın
değerli kardeşi;
Avukat
ALİ GÜNDÜZ AYBAY
vefat etmiştir. Ailesine ve Dostlanna başsağhğı dileriz.
T.C.
MALTEPE ÜNİVERSİTESİ
Nâzım Hikmet Kültür
ve Sanat Vakfı
Damşma Kurulu üyemiz
GÜNDÜZ
AYBAY'ı
yitirdik.
Ailesine ve dostlanna başsağhğı dileriz.
Cenaze 29 Eylül Cumartesi günü Teşvikiye
Camii'nde kılınacak
öğle namazının ardından Zincirlikuyu
Mezarhğı'nda toprağa verilecektir.
FATİH1. ASLtYE HUKUK
HÂKİMLİĞl'NDEN
DosyaNo: 1999/684
Davacı Sultan Şimşek tarafindan davalı Rüştü Şimşek
aleyhine açılan boşanma davasında,
Hâkimliğünizin 1999/684 esas, 2000/809 karar sayılı
ve 21.11.2000 tarihli karan ile Tekirdağ, Muratlı ilçesi,
Istiklal Mah. Cilt No: 0002, Kütük Sıra No: 0355 'te nü-
fusta kayıtlı bulunan Mustafa ve Hatice'den olma
00.00.1930 doğumlu davacı Sultan Şimşek ile Hüseyin
ve Habibe'den olma 00.00.1940 doğumlu davalı Rüştü
Şimşek'in MK'nin 134/3. maddesı gereğince boşanma-
lanna, alınması lazım gelen 2.080.000.-TL karar harcın-
dan, peşin alınmış 1.370.000.-TL harcın mahsubu ile ba-
kiye 710.000.-TL harcın davacıdan alınarak Hazine'ye
verilmesine, istenmediğinden nafaka ve tazminat takdi-
rine yer olmadığına, yapılmış yargılama giderlerinin ta-
raflar üzerinde bırakılrnasma dair temyizi kabil olmak
üzere karar verilmiş olup, adresı tespit edilemeyen dava-
lı Rüştü Şimşek'e tebligat yerine geçmek üzere ilan yo-
lu ile tebliğ olunur. 6.9.2001 Basın. 54296
Türkiye Gazetecıler Cemiyeti'nin yayınladığı günlûk
Bizim Gazete
Ülke sorunianna ilişkin raportanyla, araştrmalanyla,
köşe yaalafiyla, tanafaz haberieryte sivil toplumlann gazetesi.
DûzenH okumak İçin abone olun. Tet 0JJ12.51106 75
KADIKOY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2001/660 Vasi Tay.
Mahkememizce verilen 20.9.2001 tarih ve 2001/660
esas, 2001/673 karar sayılı ilamı ile Elmas oğlu, 1336
doğumlu, Ramazan Gürdallar MK'nin 355. maddesi ge-
reğince vesayet altına aluıarak kendisine oğlu Meftun
Gürdallar vasi tayin edıimıştır.
Keyfıyet ilan olunur. 20.9.2001 Basın: 54607
PENCERE
Burnunun Ucunu
Göremeyen ABD...
11 Eytül'de Amerika'ya karşı gerçekleştiriler
terör saidınsını, aklı ve yüreği olan hiçbir insan içi-
nesindiremez...
Çoluk çocuk masum insanlara gözünü kırp-
madan kıyan katilleri, hiçbir gerekçe, işJedikteri kan-
lı suçtan anndıramaz...
önce bu nokta vurgulanmalı...
Ya sonra?..
Amerika'da yaşanan terör saidınsını bir başka
ülkede yasayan masum insanlara ödetmeye kal-
kışmak, kanı kanla temizlemek yöntemine sap-
maktır ki çağdışt bir kin güdütenmesinden dogar...
Kan davası, küreseileşmenin yapısına işlerse,
insanlar çıldırabilir...
Banş bilincini korumak, günümüzün onceiikii so-
runu gibi görünüyor.
•
11 Eylül'den sonra Amerika terörden sorumlu
saydığı iki sözcüğü diline doladi:
Taleban..
Ladin..
Ikisi de Amerika'nın marifeti, üretimi, türetimi,
beslemesi...
Peki, küremizi yönetmeye kalkışan 'SüperGüç'
burnunun ucunu göremiyor muydu?..
'Yeni Dünya Dûzeni'n Cumhurbaşkanının ağ-
zından açıklayan Amerika, yeryüzünü yönetme-
ye kalkışıyor.
Hem Suudi Arabistan'da hem Afganistan'da şe-
riatçılığın güvencesi olan 'Sûper Güç', elindeki oJa-
ğanüstü olanaklarla afra tafra satarken birkaç yıl
sonrasını neden göremedi?..
• , •
ClAbiryana..
FBI öte yana..
s
Ses ötesi dinteme aygrtlannda, havada kuş uç-
sa gölgesini kaçırmayan radariarda, nükleer ça-
ğın koridorlannda, bilgisayar donanımlannın sa-
raylannda, internet bulutlannın yıldınmlannda,
yerartı laboratuvartannın loşluklannda, okyanus-
lardaki teknotoji kulaklannda, profesyonel ajan-
lann yanş kulvariannda dörtnala doludizgin ko-
şan Amerika'nın New York ile VVashington'u vu-
racak sanklı sakaiiı güçlere yatınm yapması ne ka-
dar komik değil mi!..
Yıkılmaya yüz tutmuş eski Roma'nın frttınk Ne-
ron'u bile bu işe kahkahayla gülerdi...
Amerika, Asya'da yerieşik irtica güçlerini neden
palazlandırdı?..
Birkaç yıl sonrasını neden göremedi?..
Elinde gelecege bakan teknolojik güç mü var?..
Üç noktalı kör bastonu mu?..
lletişim dünyasında yirmi dort saat süregelen
yayınlan izieyenlerin parmaklan ağızlannda kalı-
yor; bu Amerika, düşmanını beslemiş...
Hem de kuş sütüyle...
• .
Peki, birkaç yıl sonrasını göremeyen Amerika
insanlıgın gelecegini nasıl görecek'İ.
Afrika krtasını yiyip bitirdiler...
Asya'nın göbeginde ne yapacaklar?..
Bilinmiyor...
Doğayı yok eden ve insanı kahreden bu düzen
daha ne kadar sürebilir?..
Yoksullan daha yoksul, zenginleri daha zengin
ederek mutlu olabilir miyiz?..
Unutmayacağız
Yıldız Üniversitesi'nin 68'lisi
Onurlu ve Üretken Yaşamıyla
Dalgalara Göğüs Geren
Makine Mühendisi
Can Yoldaşımız
HÜSNÜ AKKAYA'yı
kaybettik
1948-
27 Eylül'de Samsun'da toprağa verilecek
arkadaşımızı ugurlamak için
1 Ekim Pazartesi günü saat 19.00'da Beyoğlu
Garibaldı'de buluşuyoruz.
TÜRKİYE - AVRUPA
VAKFI'NDAN DUYURU
Türkiye Avrupa Vakfi Birinci Olağan Mütevelli
Heyet Toplantısı 29 Eylül 2001 (Cumartesi) günü
saat 14.00'te Pera Palas Oteli Kubbeli Salonu'nda
yapılacaktır. Toplantı gündemı aşağıdadır.
1. Açılış: Başkanm konuşması ve saygı duruşu
2. Divanseçimi
3. Calışma Raporu'nun okunması
4. Denetim Kurulu Raporu'nun okunması
5. Raporlar üzerine göriişme ve aklama
6. Yeni dönem faaliyet programı
7. Yılhk bütçenin okunması ve görüşülmesi
8. Resmi Senet'in bazı maddelerinin değişti-
rilmesi
9. Seçimler
10. Kapanış
İN6İÜZCE BİLMEMEK EKSİKLİKTİR *
* Bu düşünceyi paylaşan insanlara
21 yıldır hizmet ediyorum.
• ÜDS/KPDS
• YDS
• Hekimlikte Sunum Teknikleri
• Isteğe bağlı özel gruplar
0212-552 44 56/0532 717 84 32