Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 1EYLÜL2001 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
G - T J N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
sinde hjssedilir derecede yumuşamanın nedenini
kavvayamıyor.
AJ3D yönetiminin çoktan sindirdiği gerçeği, Ame-
rikan hatkı yavaş yavaş algılayacak galiba.
Teknolojisi, ekonomisi ne kadargüçlü olursa olsun
ABD'nin anlı şanlı kudreti tek başına hiçbir şey ifade
etmiyor.
ö»îemsemediği küçük, yoksul devletlerin yardımı-
nafc>üyükölçüde gereksiniyor. Işte Tacikistan, Türk-
mer»istan, &bekistan'ın. hatta Pakistan'ın kapılan-
nı aralamaya çalışan bir Amerika!
Afganistan'ı (birtürlü yerini keşfedemediği Bin La-
din'Q yerte bır edeceğini 11 Eylül'den beri söyleye-
gelen Pentagon'dan bir yetkilınin yaptığı açıklama-
ya mecfyamız fazla deger vermedi.
"YfefM" dünyanın ha bugün ha yann diye nefesi-
ni tutup bektediği operasyonun "gecikeceğini" du-
/urdu. Aynı yetkili, "önce istihbarat ve lojistik des-
tek çalışması yapacağtz. Askeriharekâtseçenekler-
den sadece biri" dedi ve ekledi:
"ffu da yakında olmazf
ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wotfowitz NA-
TO'dla daha açık konuştu: "Şu aşamada ortakbirha-
"ekât (hatta Ladin'le ılgili) planı yok."
Oysa Amerikan halkı TV'lefden her an operasyo-
nun başladığını, Bin Ladin'in ortadan kaldınldıgını
duymak istiyor.
Gidişin bir "/a/caf"ı var. Ya denizden, havadan, beJ-
ki de karadan saldınya karşın Bin Ladin bulunamaz
ve ortadan kaldınlamazsa.. ya da öldürülen Ladin bir
mağarada gömülerek adı bulunmayan, yakalanama-
yan efsaneye çıkacak olursa? ABD aksini kanrtla-
makta zorianmayacak m»?
Daha önemlısı Taleban'ı yok etmeyi hedef alan ope-
rasyon, yüzbınlerce masum ınsanın ölumüne yolaçar-
sa... Bu dramın hesabını kim, hangi mahkemede ve-
recek? Acaba öteki dünyada mı?
Bir buçuk milyon Afganlı Pakistan kapılannda. Aç
vesefil!
ABD ve müttefikleri Bin Ladin'le, Taleban'la sava-
şa hazırlanırken aç ve sefil milyonlara havadan ka-
radan yardım göndermeyi planlıyorlar mı?
Uluslararası kimi kuruluşlann harekete geçtiğin-
den söz ediliyor. Büyûk para mekanizmalan olanak-
lannı harekete geçirmedikçe insancıl yardım kurum-
lan ya da kuruluşlann çabalan fazla bir şey ifade et-
meyecek.
Afganistan üzerinde daha savaş başlamadan 21.
yüzyıla kara bir damga vuran trajediler yaşanıyor ve
utuslararası "camianın" kılı bile kıpırdamıyor.
Aynadaki 'biz'
Türtoye; başta Başbakanı ve tabii Dışişleri Bakanı
ıle ABD'ye hemen her açıdan tam destek vereceği-
ni yineleyip duruyor.
Buna karşın, örneğin Ingiltere. ABD'nin Avrupa'da-
ki sağ koiu.
Ama Ingiltere medyası son zamanlarda Afganistan
serüveninde ABD'nin peşine takılmanın sakıncalan-
nı dile getiriyor. Tlmes gibi "muteber" bir gazete di-
yor ki: "Başbakan Blair savaşa gireceğimizi ve as-
keriehnizin ölebileceğini söylüyor, ama savaşın ki-
me karşı olduğunu söylemiyor."
Gerçek şu; Bush yönetimi "olmakla olmamak"
arasında bocalıyor. Yönetimde görüş aynlıktenm >•
CNN Türk ekranına çıkan Amerikalı uzmanlar, ejf-
ki-yenı danışmanlar söylüyor, ağırbaşlı gazeteler
yazıyof.
Bin Ladin'in 11 Eylüi'ü gerçekleştirdiği birtüriü ka-
nıtlanamıyor.
Rusva, Çeçenleri (dışandan destek gören) terörist
hareketı diye göstermeyi başardı, başannak üzere.
Putin; Almanya ve Italya'nın desteğini almak üze-
re. Ha sahi? Terörist bir öfgüt olduğunu kanıtlama
zahmecine katlanmamıza gerek olmayan bir PKK'miz
var.
Dünyayı ayağa kaldıran son olayiardan sonra dı-
şandar hâlâ destek gören PKK'nin uluslararası söy-
lemleroe, açıklamalarda adının geçtiğine tanık oldu-
nuz rru? Terör konusunda Batı'yı yıllarca uyardığı-
mızı, ama karşılık göremediğimizi kendi kendimize
yineleyp duruyoruz.
BOTAŞ'a 176milyon
dolarsavaş tazminaü
CEflEVRE (AA) -
BM'y bağlı Körfez Sa-
vaşı Tazminatlan Ko-
misycnu, BOTAŞ'a,
Körfe: savaşı sırasında-
ki kayıplarına karşılık
176.3:nilyon dolar taz-
minatklenmesini onay-
ladı.
Konisyon tarafından
yapılo açıklamada, üç
gün siren görûşmeler
sonuüla, Irak'ın
1990 a Kuveyt'i işga-
liyle arara uğradığını
kanıtiyan 20 ülkedeki
çeşitLşirketlere toplam
365.33Ûlyon dolar taz-
minat ödenmesinin
onaylandığı bildirildi.
BOTAŞ, BM komisyo-
nundan yaklaşık 1 mil-
yar dolar tazminat talep
etmişti. Komisyon, BO-
TAŞ'ın ardından en yûk-
sek miktar ödemenin
174 milyon dolar olarak
Kuveyt'teki 239 şiıkete
verilmesini kabul etti.
Tazminatlar, Irak'm,
BM ile olan gıda karşılı-
ğı petrol programı çer-
çevesinde elde ettiği pet-
rol gelirlerinden kesile-
rek hak sahiplerine öde-
niyor.
Berlusconi'nin lıaçh çağrısı
• Baştarafi 1. Sayfada
sevileri ayağa kalktı. Musevi
cemaatinin önde gelen liderle-
rinden TAılHa Zevi, "Bizim kûl-
türümüzüstündürdemeden m-
ce biraz tarih çahşmak lazım.
Bizim (Hıristryan-Yahudi) küt-
tûrümüz de soykınm ve dinler
savaşlanyla dolu. Uygarlıklar
arasında hiyerarşi sıraiaması
yapmak çok tehfiketT dedi.
Italyan Başbakanın "şokaçık-
hunasmı" manşete çıkaran
"Manifesto" gazetesi, "ttal-
ya'nm Talebanlan" başhğı ile
yayımladığı başmakalede "Si-
yasi münasebetsizik bir yana
(Beriusconi'nin sözterindeki)ce-
halet,bizi uygarhğm başlangıcı-
na götürüyor. Paradoksal gö-
rünse de Taleban da üpkı Ber-
iusconi gibi konuşuyor. Başba-
kanhksarayında birTaieban'm
orurnıası kaygı vericL. Yûz ve-
rirsek kendi Talebanlanmız
New York veTOBhingtonkatli-
amım yapanlardan daha tehü-
keüolabOm-" diyor. Solun diğer
önemli yayın organı "Unita''da
Genel Yayın Müdürü Furio Co-
lombo imzasıyla yayımlanan
"Hazin ve Utanç Verici Bir Hi-
kâye" başlıkb yazı ise "Shio
Beriusconi, siyasi hasunlannda
bile utanç duygusu yaratacak
kadar kûçük bir adam" diyor
ve özetle ekliyor: "Kimse bir
dünya üderi olarak onu dddiye
almıyor. Beriusconi bundan ra-
hatsız.Hangisavaşasürüklendi-
ğimizi anlatacak yerde 'Tale-
bancı' diye nhekdiği giobaDeş-
me karşıtlanna saldınyor ve
herkesi şaşkınbğagömen 'ûstün
Batı'dan söz ediymu."
Çok satan "Rjepubböca" ga-
zetesi, yorumuna "Demokrasi
ve Haçhlar" başlığını seçti.
"Henûz silahlann tetüdenmedi-
ği bu savasta sözkr taş gibi agır
olabifir" diyen "Repubbüca",
başyazısında "Sözler yantaş kul-
lanıhrsa ölûmcûl bir bumerang
gibi geri döner. Bush gereken
dersiakü: 'Haçlı Seferi', 'Ebe-
di Adalet' sözierini sûratle geri
çekmek zorunda kaldı. Sihio
Beriusconi, dostu George W.
Bush'un uğradığı taühsizlikten
hiçbir şey öğrenmemiş™ Başba-
kan bir uygarhk ve dinler sava-
şmdanve 1400yılöncesindekal-
tnış, geri, baskıa tslamı fethet-
meye mahkûm modern, uygar
Baü'danbahsediyor,Baü'ya üs-
tûnlûksağlayan 'laık değerlere'
yervermeyen busöyiem, mevcut
konjonktürdetehlutfh'bir 'kök-
tencilik' ve 'haçlı ruhu' koku-
yor-'' diyor. Merkez basının mi-
henk taşı "Corriere della Sera"
ise Beriusconi'nin kamuoyu-
nun genel hissiyatına tercüman
olduğunu söylüyor. Italya'nın
muhafazakâr yayın organı
Blair, Müslüman liderlerlegörüştü
tngütcre'deki MüsKman liderkıie bir araya
gelen tngfltere Başbakanı Tony Blair, 11
Eylül'deki terör eylenüerinm ardından
yaşanan gefişmelerin ve ABD'nin terorizmk
mücadele potitikasnun, Islam dünyasmı
değü, teröristleri hedef akbğmı söytedL
tngütere'de yayımlanan bir gazetenin,
Bbir'i, bu ülkedeki Müshunanlarm
güvenliği konusundafleribir adnn
atmamakla suçbunası ûzerine yapdan
görüşme sonrasmda açıklama yapan
IngDtere Başbakanı, camileri ve
Müshımanlan hedef alan saldınlan
kmadığun büdirdL Blair, "Bizim savaşnmz,
İslamla veya Afganistan haDayla değfl.
Bizim savaşnmz, bu korkunç planı yapan
teröristfer ve onbra yatakhk yapanlarladır'1
dedi(REUTERS)
"Kûltûrel Gurur, Siyasi Yanhş
Anlama" başlığıyla yayımladı-
ğı yorumda Berlusconi'nin ağ-
zından çıkan sözierini "siyase-
ten yanhş anlamaya açık oldu-
ğunu" söylüyor ve "Baü'nın
Ostûnlükmotifi içinde beffi doz-
daUdyûzhllükde vardır. Çoğun-
luk uygarhk çaoşmasıyaşadığı-
mızı düşünüyor. Ama bunu iti-
raf etmek isteyen yok_" diyor.
Muhafazakâr basında "anla-
yış" gören Beriusconi'nin cüm-
leleri aydınlar ve sol muhalefet
tarafindan tepkiyle karşılanıyor.
Filozof MassünoCacciari, "Biz
bir uygarhğı diğerineûstün gör-
müyoruz. Bin Ladin'e üstünhV
ğumüz varsa o da bu" diyor. Is-
lam tarihçisi Franco Cardini,
"Çok hazin'' diye konuşuyor:
"Baü'da öğrettiğimiz eşitfiğiBa-
tı dünyası dışmda uygulamadık
biz. Sömürgeciliği düşünün ye-
ter~." Meclis Başkan Yardımcı-
sı Fabio Mussi,"Uygarhk çanş-
ması devlet adamlannm değil,
terörisderin söylemidir. Dünya
tiderkri bunu biHr. Bir tek Ber-
iusconi bihniyor. Bush, VVas-
hington'dacamiziyaretetti.Pro-
di de yann Brüksel'deki Islam
merkezuıe gidecek..." diyor.
"Zeytin Ağacı"ndan Gavino
Angius ise: "Bir haçh başba-
kanla mı karşı karşıyayız" diye
soruyor: "Yanhş, utançveridöl-
çüde kaba sözkr bunlar_"
"Grotesk", "taBhsiz", "so-
rumsuz", "inanıhnaz", "destek-
siz", "uygunsuz", "deh" saçma-
sı", "tehHkeh". muhalif güçle-
rin, başbakanın demecini nite-
lendirirken kullandığı sıfatlar
bunlar. "Üstün uygarhk" açık-
lamasının yanı sıra Berlusco-
ni'nin Berlin'den patlattığı ikin-
ci bomba da "Hnistiyan Rus-
ya"ya verdiği destek. Alman
başkentınde Putin'le blini ve
havyarlı bir sabah kahvaltısı ya-
pan Italyan Başbakanı "Hıristi-
yanhk" söylemi üzerinden
Rusya'ya yeni açılımın da ön
safta bayraktarlığını üstlendi.
"Avrupa Rusya'ya kapüarnu
acmah" şeklınde konuşan Ital-
yan Başbakanı, "Avrupa ortak
Huistiyanhk kökenleri üzerin-
de kendisini yeniden tesis etme-
H" dedi. Alman şansölye Schrö-
der, Berlusconi'nin Rusya'ya
verdiği desteğe arka çıktı. Iki
hükümet başkanınm Berlin'den
yaptığı çıkış, gözlemciler tara-
findan "önemK viraj" olarak de-
ğerlendirildi.
, barbarca ve aptalca'
îtarya Başbakanı SSvio
Beriusconi'nin Batı'nın
tslam dünyasından üstün
olduğuna ilişkin sözleri
büyük tartışmalara neden
oldu. Batılı ülkelerin,
Müslüman ülkeleri teröre
karşı mücadelede işbirliğine
ikna etmeye çalıştığı bir
sırada yapılan bu açıklamayı
"»maıua?, bulan" ülkeler,
Berlusconi'ye büyük tepki
gösterdi. AB Dönem
Başkam ve Belçika
Başbakanı Guy Verhofetadt,
üzüntüsünü dile getirdiği bir
açıklama yaparak "ba
sözlerintehMkeh'sonuçiar
doğurabâeceğm" ifade etti
ve "Medeniyetfcrin
buhışması yerine, aşağdama
dııyguhtrnan besfenmesi söz
komısu edffiyor" dedi.
Berlusconi'nin bu tür sözler
söylediğine inanmadığım
söyleyen Verhofstadt,
terorizme karşı ortak cephe
oluşturmak amacıyla lslam
dünyasıyla diyalog ve
yakınlaşmamn hedeflendiği
bir dönemde bu sözlerin,
uygunsuz olduğunu ve AB
Konseyi'nin geçen hafta
aldığı kararlara da ters
düştüğünü belirtti.
Belçika Dışişleri Bakanı
LouisMichet de, AB troykası
ile sürdürdüğü Ortadoğu
temaslan sırasında,
Kahire'de yaptığı
açıklamada, Berlusconi'nin
sözierini "yersiz, barbarca ve
aptaka" olarak nitelendirdi.
Mkhel, "Biz, Arap
dosdannuzibu tür yanhş
değerlendirmelerden uzak
durotaya ikna etmeye
çahşırken Beriusconi
gerçekten bunlan söykdryse,
baçokdddivevahimbir
olaychr.ArapveMüshıman
niyedmizden şüphe
etmeyeceklerini umuyorum"
dedL AB Komisyonu'nun
dış ilişkilerden sorumlu
üyesi Chris Patten yaptığı
açıklamada, Avrupa'nın,
tslam dünyasımn böyle bir
katliamdan sorumlu
olamayacağını uygun bir
tevazu gösteTerek
hatırlamasının zahmete
değer olacağını belirtti.
Arap Birliği Genel Sekreteri
Amr Musa da, ttalya
Başbakanı'nın sözierini
"ırkçıhk'' olarak niteledi.
Kahire'de AB troykası ile
görüştükten sonra basm
toplantısı yapan Musa,
"ıtalya Başbakanı'nm sözleri
akhn snuriannı aşıyor. Biz,
üstûn bir medeniyetin
okhığuna manmıyoruz.
Ancak eğer Beriusconi öyie
düşünüyorsa, kendisine,
tsiam medenjyetieruü
okuyup öğrenmesini
öneririm" şeklinde konuştu.
Italyan hûkümetinden
"öziır'' beklediklerini
söyleyen Musa, aksi takdirde
Beriusconi'nin, kendisini ve
ülkesini, Akdeniz ülkeleri ile
Arap ve Müslüman dünyası
içinde utanç verici bir
duruma sokacağıru kaydetti.
4
tyan Günlerinde Aşk' ve Ahmet Altan'ın Türkçesi üstüne
• Bttarafi 8. Sayfada
bugü artık bunlar unutuluyor. Bu
sörcxlerin yerini, Türkçe
"oraıdan türeyen sözcükler aldı.
Insnlar için "kısa boyhı ama,bede-
nininarçalan birbiriyle çok oranüh;
uyunn'" anlamına gelmek üzere
"kısaxıylu ama mütenasip vücuöu"
gibi statımlar, günlük konuşmalar-
da -üli yaşın üstündeki kişiler ara-
sındt bugün de seyrek olarak kul-
lanılnktadır.
Bean parçalannda -kollarda,
bacaarda, başta, omuzda- oran-
tı ve yum olur ama çizgide orantı
olma Yazar, Osmanlıcaya çok
egeren olduğu sanısıyla olmalı,
yazoanı denetlememiş anlaşılan.
f)>(s.169)
A. ftan şöyle yazryor "_ iki be-
deniıirbiriue değdiği anda oiuşan ve
dışan kalan her şeyi soğuk ve yaban-
a kıtı ısıyı her zerrekrinde duydu-
"byı "sıcakhkia eşanlamlı sa-
nıp ;le kullanan kişi çoktur; bu
yaygın yanlışa yazar da düşmüş.
Isı birimi katori'dir; sıcaklığın biri-
mi santigrat ya da fahrenayt olarak
derecedir.
D hissettiği duygu (s.316)
(*) duygu hissetti (s. 390)
Duygu his demek, his duygu...
Yazar bunu bildtği halde hissedilen
duygudan, duygu hissetmekten
söz edebiliyor! Ne demeli, bilmem!
•••
A. Attan'ın anlatımla (ifadeyie), bi-
çemle (üslupla) sözcük seçimiyle il-
gili tutumu çok tutarsız. Bu savımı
destekleyen ömekler vermek isti-
yorum.
(Yazann, 1900-1910yıllannda ge-
çen konuşmalan, olabildiğince dö-
nemin diliyle vermeye çalıştığını dü-
şünerek; örnekleri roman kahra-
manlannın konuşmalanndan değil,
yalnız betimlemelerden alıyorum.)
Yazar:
I- kas demiyor adale diyor;
çnpmma, seğirme demiyor ihtilaç
diyor;
dcprem demiyor zdzek diyor;
göksel demiyor semavi diyor;
oiuşan demiyor müteşekkfl diyor;
getecek demiyor istikbal diyor, vb.
II- hem harekethem devmimdiyor;
hem his hem dnygu diyor;
hem ışık hem zfya diyor, vb.
III- armmışhk
dengeH
içgüdû
özJem
kıpırtısz
ürkunç
iğreti
kınlganhk
sözcfik
devmim
gibi öz Türkçe akımının Türkçeye
kazandırdtğı sözcükleri kullanıyor.
Böylece, iddialı bir roman yazann-
dan beklenen önemli bir gerekliliği,
diline özen gösterme gerekliliğini -
babasının çok güzel kullandığı bir
anlatımla söyleyelim- ıska geçiyor.
Diline özen göstermeyen bır kimse,
kanımca yazın yaşamına önemli bir
şey katamaz.
• • •
A. Altan'ın romanının son bölüm-
lerine gelince birden şunun ayırdı-
na vardım: Yazar, hemen bütün ro-
man kahramanlarının cinselliğini
mercek artına alıp irdelediği; kadın-
erkek, genç-yaşlı demeden hepsi-
nin cinsel eğilimlerini, dürtülerini -
alışılmışın ötesinde- aynntıh biçım-
de kurcaladığı, ince mi ince ruhsal
çözümlemelere giriştiği halde, Pa-
dişah Abdülhamit'e İKimas yapıyor;
onu uzun uzun konuşturuyor ama,
öteki kahramanlara oranla onu kol-
ladığı, esirgediği görülüyor.
Aynca, yazann, -hekimi olan Dr.
Reşit Paşa'yla- sayfalarca konuş-
turduğu Abdülhamit'i;
1-Akıllı,
2- Sağduyulu,
3- Bilgili,
4- Dengeli,
5-Yiğrt
bir insan olarak göstermeye ça-
lıştığının ayırdına vanyorsunuz. Ab-
dülhamit'e hayranlık uyandırmak is-
teyenlerin yaymaya çalıştığı otuz üç
yıllık saltanatında hiç toprak yitir-
mediğı yolundaki kof sav da roman-
da yineleniyor.
Her sanat yaprtı az çok propagan-
da içerir; her sanatçı kendi dünya
görüşünün propagadasını yapar. A-
ma, öne çıkan propagandadeğil sa-
nattır.
Kanımca A. Altan, romanında,
propagandayı öne çıkanpAbdülha-
mrtçilik yapmaya kalkmakla sanatı-
nı arka plana itmiştir.
Yazar, propagandada öyle ileri git-
miştir ki, romanına bir paragraf ek-
lemiştir:
'Yazar, din büyüklerinin (ulema-
nın), ayaklanma sırasında yayımladı-
ğı, isyana karşı çıkan içerikteki bildi-
risiyle ilgili olarak, şu paragrafı ro-
manına koymuştur. (bkz. s. 299)'
"Bu beyanname tarih kttaplarmdan
süindi, yok sayıldı, küçücûkharflerle y>-
zılmış djpnotlannda anutulmaya terk
edildi, şeyhlerin, hocalann, müderrisle-
rin sesleri bir boşlukta eriyip gpttL"
1908'deyayımlanmışbildiri 10-15
yıl geçmeden tanh kitaplanna geçe-
meyeceğıne göre; yazann bu suç-
layıcı anlatımının Cumhuriyet döne-
mine yönelik olduğu anlaşılıyor.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
gelişmeleri izlemeye çalışan gazeteci gözüyle dik-
katimizi çeken noktalan maddeleyelim:
1 - Merkez Bankası'ndan Hazine Müstesarlığı'na
kadar, daha önce ekonominin en sorumlu nokta-
lannda yer alıp bugün ekonomi yazarlığı yapanla-
nn uygulamaya yönelik eleştirileri, yönetime olan
güvenin daha da azalmasına neden oluyor. Eski
bürokratlann arada bir birbirierine çatmasını dü-
şünce özgürlüğünün üretimsel yansıması olarak
değerlendirip konuyu derinleştirmeyelim.
2- Ekonomiden veTürkiye'nin Amerika'ya yöne-
lik tutumlanndan sorumlu Devlet Bakanı Kemal
Derviş de gidişin iyi olmadığını kabul ediyor. Son
günlerde daha önceden katılacağını bildirdiği top-
lantılara katılmamasını değişik biçimlerde yorum-
layanlar var. Acaba, tepkilerin usul usul kendisine
gelmesinden mi endişe ediyor? Söyleyeceği yeni
bir şey yok mu?
3- Hükümet ise Derviş'li gidişten rahatsız değil.
Bunun nedenini daha yolun başında aktarmıştk.
Eğer Derviş başanlı olsaydı, iktidar ortaklan, "Onu
getirmek bizim partinin önerisiydi" yanşına girip
pay alacaklardı. Beklenen başan gelmeyince, or-
taklar açısından durum şu:
- Valla kardeşim, biz IMF'yle hareket etme kara-
n aldık. Onlar da bize Derviş bakan olursa prog-
ram daha rahat uygulanır, dedi. Uyduk, ekonomi-
yi Derviş'e verdik. Toplum da onu benimsedi. Ba-
şansızlık varsa Derviş'e aittiri
Toplum bu yorumu kabul eder, etmez, ayn ko-
nu; ancak ortaklann ekonomi karşısındaki durumu
böyle özetlenebilir.
4- 2001 yıhnın son çeyreğine girerken 7 ay bo-
yunca sürekli değişen hedeflerin bir kez daha de-
ğişim aşamasında olduğunu görüyoruz. 15 Ma-
yısta Güçlü Ekonomiye Geçiş adı altında açıkla-
nan programdaki hedeflerin çoğu tutmadı. Küçül-
me yüzde 5'te kalacaktı; rakamlar 6 ile 9 arasında
gidip geliyor. 2002 enflasyonunun yüzde 20'lerde
olacağı hedefleniyordu, şimdi önümüze hedef ko-
yalım mı koymayalım mı tartışması var.
Bu kadar sık hedef değiştirince ortaklar da iste-
dikleri hedefi seçip ona göre yorum yapıyorlar.
ANAP iki ay önce terk edilen hedeflerin peşinde,
Derviş IMF'yle ortak yeni hedefler saptama arayı-
şında...
Çok hedeflilik diye buna denir!
Ozür dilerimt
5- Ekonomi yönetimi, faiz, borsa, dövizden olu-
şan üçlü kıskaçla önünü görmeye çalışırken üre-
tim ve buna bağh alanlardan da iyi haberler gelmi-
yor. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün rakamlannagö-
re, 2001 "in ilk 8 ayında kurulan yeni ştrket sayısı
bir önceki yıla göre yüzde 21.8 azalırken kapanan
şirket sayısı yüzde 35.7 arttı.
Büyük umutiar bağlanan ihracattan da büyük
rakamlar gelmiyor. TL'nin bunca değer kaybına
karşın ihracat artışı yüzde 9.5. Her 10 liralık ihra-
cat için 6 liralık ithalatın gerektiği dikkate alınırsa,
paranın değerini düşürerek gelirln artmayacağı da-
ha iyi görtilür!
6- Bütün rakamlar, hedefler bir yana, ekonomi-
nin aynası bütçedir. 2001 'de bırkaç kez delinlp ye-
nilenen bütçenin 2002'de nasıl şekilleneceği hâlâ
belli değil. Zira ekonomi yönetimi, düzlüğe çıkma
umudu, kemerieri daha da sıkarak mı yoksa biraz
daha gevşeterek mi yeşerir sorusuna kesin yanrt
verebilmiş değil.
Bunca karmaşaya karşın hâlâ IMF'ye, "Senin
planını uyguladım, böyle oldu, her şeyi gözden
geçirmek gerekmiyor mu" diyebilmiş deglllz. öy-
lesine edilgen bir politika içindeyiz ki IMF, "Haklı-
sın, hata bende, şimdi dile benden ne dilersen*
dese, boynumuzu büküp sesleneceğlz:
- özür dilerim!
ankcumOttnetnettr
Fadıl Akgündüz
aranıyor iddiası
Haber Merkezi-Amerikan Federal Soruştur-
ma Bürosu'nun (FBI), Jet-Pa Holding'in sahi-
bi Fadıl Akgündüz ile Suudi terörist Usame bin
Ladin arasındaki iş ilişkilerini araştırdığı ileri
sürüldü. Saldınlann zanlısı olarak gösterilen
Bin Ladin ile iş ilişkisi içinde olduğu belirtilen
Akgündüz'ün gözaltına alınabileceği savunul-
du. Akgündüz, otomobil üretmek için özellikle
yurtdışında yaşayan Türklerden yüklü miktar-
da para toplamış, ancaktaahhütlerini yerine ge-
tirmeden yurtdışma kaçmıştı.
Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, Bin Ladin'in
kamplannda eğitim gördüğü ve Müslüman
Gençlik örgütünün lideri olduğu iddiasıyla AH
Özkahraman adlı bir kişiyi gözaltına aldı. An-
cak Gaziantep Emniyet Müdürü M Kalkan,
özkahraman'ın, Bin Ladin ve Müslüman Genç-
lik örgütü ile bağlantısının saptanamadığını söy-
ledı.
İcisleri Bakanı Yücelen
Merkez valileri
insan gücü israfı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tçişleri
Bakanı Rüştü Kâznn Yücelen'in göreve başla-
masuun hemen ardından yayımladığı genelge
çerçevesinde Merkez Valileri Konseyi'nin ilk
toplantısı dün gerçekleştirildi.
Yücelen, merkez valilerinin deneyim ve bil-
gi birikimlerinden yeterince yararlanıhnama-
smı, hem bakanlık hem de devlet açısından
"yetişmiş insan gücünün israfi" olarak nitelen-
dirdi. Yücelen, şehir içi trafik denetiminin, gö-
revlendirilecek personelin eğitiminin polis
okullannda venlecek şekilde belediyelere bı-
rakıhnası önerisinin tartışıhnasuıı istedi.
Nüfiıs cüzdanımı kaybettım.
Hükümsüzdür
İSMAİLAYNUR
Nufiıs cüzdanımı kaybettım.
HukümsüzdÜT
ORHANÇAMURCU