Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2001 ÇARŞAMBA
TEROR VE SAVAŞ
<Hetow(ilııjtoı»|W*:Istihbarat örgütleri ile emniyet güçleri arasındaki bariyer kalkmalı
Casus-polisişbirliğiÇeviri Senisi - ABD'de istihbarat
toplamayı ülkedeki emniyet
teşkilatı ve uygulanan hukuk
sisteminden ayırmaya yönelik bir
eğilim var. ABD'nin VVashington
Post gazetesinde yer alan bir
makaleye göre bunun da nedeni
"Amerikan hükümeti,
Amerikahlara karşı casusluk
yapmamah" ilkesi.
Casuslann polis, polislerin de
casus olmaması gerektiğini
öngören ilke ise Soğuk Savaş
döneminin uluslararası
ilişkilerinin bir kalıntısı.
Sovyetler Birliği'nde istihbarat
toplamanın elbette polislerin
ülkedeki suçlulan aramasıyla
ilgisi yoktu. Ancak, dûnyanın
dört bir yanına yayılmış olan
terorizm bu ilkelerin
sorgulanması gerektiğine işaret
ediyor. Amerikan hûkûmeti terör
gruplan konusunda istihbarat
toplamalı. Bunu yaparken de bu
ülkede terör adına çalışanlan da
tutuklaması gerekiyor. Ve biri
şüpheli bulunduğunda,
soruşturmanın hedefinin, "uhısal
hukıika uygun şeldlde yargüayıp
cezalandırmak mı" yoksa
"Afganistan'da nerelerin
bombalanması gerektiği yönünde
bilgi edbunek" mi olduğu
yönünde bir ikilem çıkıyor
ortaya.
Makaleye göre, istihbarat
teşkilatı ile polis ve hukuki
makamlar arasına kalın
bariyerler koymanın iki tarafa da
zaran var. tki taraf arasındaki
duvann yüksekliğinin indirilmesi
gerektiği savunulan makalede,
bir şüpheli yakalandığında
sorgulama kasetlerinin
istihbaratçılara verilmesi, ulusal
güvenlik söz konusu olduğunda
istihbaratçılann gözetim
şartlanmn geçerli olması gibi
değişiklikler öneriliyor. Bir
polisin veya dedektif ile
istihbarat elemanınm bilgi
alışverişini önleyen bariyerlerin
de esnetilmesi gerektiği
savunuluyor.
WEEKLY STANDARD
Tek
kutuplu
diinyaGünümüzde tek kutuplu bir dünya hâkün. 20'nci
yüzyılın 1930'larda başlayan ideolojik savaşlan
Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla bir gecede sona
erdi. Ve 1990'larda uzmanlar, ABD ve Sovyetler
etrafında dönen iki kutuplu dünyadan çok kutuplu
bir dünyaya geçiş yaşandığını savundular. Çin ve
Japonya büyüyordu, Avrupa kendi arasında
birleşiyordu, Hindistan uyanışa geçmişti. Ancak,
10 yıl sonra sis perdesi dağüdı ve Japonya'nın ya
da Çin'in ABD'nin ekonomik gücüne sahip
olamayacağı, Avrupa Birliği'nin diplomatik
açıdan ABD'nin yerine geçemeyeceği gerçeği
ortaya çıktı. ABD, ekonomik, askeri, diplomatik
ve kültürel açıdan büyük güç olarak yerini
koruyor. Başka bir deyişle günümüzde tek kutuplu
bir dünya hâkim. O kutup da ABD.
P ü n y a y a e t n p o z e e d l l e n t a v ı r ••--
Intihar saldınlannın ardından bu tez değişir mi
bilinmez. Ancak, haziran ayında, Weekly
Standard'da yayımlanan "Bush doktrini" başlıklı
yazıda yukandaki yoruma yer veriliyor. Ve,
Başkan George Bush'un yönetiminin yüzyü önce
Teddy Roosevelt'in yaptığı gibi ABD'nin dış
politika ve askeri alandaki tavnnı dünyaya empoze
etmeyi hedeflediğine dikkat çekiliyor. Göreve
geldiği ilk dört ayda Bush yönetiminin tek
kutupluluk alanında dış polıtıkasında Clinton
yönetiminden farklı tutum içinde olduğu
vurgulanan yazıda, Bush'un ABD için füzeleri
içeren bir savunma sistemi kurmasını önerdiği
hatırlatılıyor. Bush'un aynı zamanda saldın amaçh
kullanılacak nükleer silahlar konusunda kesinti
yapılacağmı açıkladığı belirtilen yazıya göre bu
açıklamalar, ABD Başkanı'nın, silah kontrolüne
son verecek yeni bir nükleer doktrin ortaya
koyduğu anlamına geliyor.
Savunma teknlfll-
Yazıyı kaleme alan Charles Krautfaammer'e göre
bu yeni doktrinin nedeni, Sovyetler Birliği
yıkıldığı, Rusya'nın da süper güçlü bir düşman
olmadığı için Soğuk Savaş yıllannda ABD'nin
çok üzerine düştüğü silah kontrolünün anlamsız
olması. Yazıda şöyle deniliyor "20'nci yüzyıMa
hava sakhnlan neyse, 2rinci yözyılda ffize
teknolojisi aynı anlama geliyor. Füze teknolojisi
günümüzdeki gibi kahrsa bundan 38 yü sonra kötü
adamlann eBne geçmemesi ve bizim için tehdit
oluşturmaması için hiçbir neden yok. Buradan yola
çıkarak ABD kendi teknotojisini kullanarak neden
bu tehdide karşı bir savunma tekniği üretmesin?"
Yazıya göre, sekiz yıl süreyle ABD hükümeti
gerçek güvenliğin "ortak olarak imha etme*
yönünde bir doktrin ve "antibaüstik füze"
alanında bir anlaşmadan geçtiğinin bilincinde
olarak adım atmadı.
imzalanmayan protokoller
Bush yönetimi ise nükleer silah alanında başka bir
süper güç ile koordinasyonun şart olduğu ükesini
tarihe gömdü. "tki kutupluluğun kabnadığı bir
düzende süahlanmızı düşmanımız olan süper güce
göre ayarlamamız gerekmiyor'' diyen
Krauthammer, sera gazlan alanında uyarlama
öngören Kyoto ve biyolojik silah protokolünü
imzalamayarak Bush yönetiminin ortaya koyduğu
dış politikanın farkını da bir kez daha ortaya
koyduğu savunuluyor.
Buna göre ABD'nin yeni dış politikası,
uluslararası kurallann geçerh olduğu, bariyerlerin
konulduğu bir düzenden yarar sağlanacağma
yönelik öngörüsüne son veriyor. Ve tek yanlı ve
yönlü bir Amerikanizm sahneye çıkıyor. Bu tek
yönlülüğün amacı da ABD'nin bu yüzyılda
müdahale etme özgürlüğünü garanti altına almak.
Bütün bu gerçekler doğrultusunda Bush
yönetiminin ABD'ye yüklediği misyonun Soğuk
Savaş sonrasında geçen ilk 10 yıldakinden çok
farklı ve radikal olduğunu belirten Krauthammer,
"Yeni yönetim, ABD'nin rolünü bir hiper güç
olarak görüyor. Bu da tek vönlülüğü ve
kutupluiuğu korumak için gerekü" diyor.
TbeGuardian
ABC TELEVÎZYONU
Pilotlar
sflah
taşımak
istiyor
tntihar saldınlannın düzenlendiği 11
Eylül'den önce pilotların silah
taşımalan akla bile getinlmezdi.
Ancak, saldınlar sonrasında kokpitte
silah bulundurmak ve gerekirse
kullanmak pilotlann isteği haline geldi.
ABD'nin ünlü televizyon kanallanndan
ABC'nin internetteki haber sitesinde
yayımlanan bir habere göre pilotlar,
terör tehdidine karşı önlem almak
istiyor. 67 bin üyesiyle ülkenin en
büyük meslek örgütü olan Air Line
Pilotlar Birliği'nin Başkanı Duane
Woerth Kongre'nin havacılık
komitelerine önerilerini sunacaklannı,
hukuk uzmanlanndan da yönetmelikleri
pilotlann istedikleri takdirde silah
taşıyabilmelerini saglayacak şekilde
değiştirmelerini isteyeceklerini beürtti.
Bu konuda bir yasa tasansının da
Kongre'ye sunulacağını söyleyen
Woerth şunlan söyledi:
"Pilotlar silah taşuna konusunda
zorunhı tutulmayacak. Âynca, iş
yasallaşırsa silah taşuna izni verilmeden
önce psikolojik testlerden de
geçirÛecekler. Öneri kabul edüirse
pilotlar bir anlamda federal güvenlik
görevlilerinin vekili olacaklar."
Federal Havacılık Dairesi Başkanı Jane
Garvey ise "tki hafta önce böyle bir şey
akhnuzdan bile geçmezdl Ancak,
yokulann güvende olması temel
hedefimiz. Oneriyi değeriendireceğiz'''
dedi. Kimileri bu öneriyi havacılık
sektöründe saldınlardan sonra
sıkılaştınlan güvenlik önlemlerinden
sadece biri olarak nitelerken bazı
havayolu şırketlerinin uçağın
kaçınknası halinde silahlann yanlış
kişilerin eline geçeceği yolunda kaygıh
olduklan belirtildi.
ÎNGÎLÎZ GAZETELERİUSAME BtN LADtJSTİN 'DİRENİN' ÇAĞRISINA GENİŞ YER VERDİ
Imzası inceleniyorLONDRA(AA)-Usamebin
Ladin'in, başta Pakistan olmak
üzere İslam dünyasına yöneük
yayımladığı "haçü seferine
karşı direnin" çağnsı, tngiltere
basınında geniş yer buldu.
The Dafly Tefcgraph gazetesi,
bin Ladin'in Katar'daki bir TV
kanalı aracılığıyla yayımladığı
bildirinin altmda yer alan
imzasını büyüterek kullarurken
bu imzayı grafoloji
uzmanlanna yorumlath.
îngiltere'nin ünlü imza
yorumculanna göre bm Ladin,
çocukluk döneminin
mutsuzluklan ve ezikliklerinin
acısmı çıkarmaya yönelmiş,
son derece dik ve
dizginlenmesi güç bir kişiliğe
sahip. İmza sahibinin "bütün
davramş ve eytemlerini-
ldşiliğindeid güçlü şehvetin
yönlendirdiğTne de işaret eden
imza uzmanlan, bin Ladin'in
çocukluk döneminde şiddete
maruz kalmış olabileceğini de
belirtiyorlar. "Buyük bir cinsel
güce de sahip olduğu" tahmin
edilen bin Ladin'in
muhtemelen "bünyesindeki
tnüthiş enerjiyi alatacak yer
aradığuu" belirten uzmanlar,
ünhı teröristin mücadeleci bir
kişiliğe sahip olduğunu ve
cazalandınlma tehditlerinin
bile kendisıni durduramadığını
düşünüyor.
İpuçlan aramyor
The Times gazetesi de bin
Ladin'in imzasından yola
çıkarak ünlü teröristin kişiligi
hakkında ipuçlan yakalamaya
çahştı. imzayı oldukça
büyüterek kullanan The Times,
imza sahibinin "mutsuz bir
kişiliğe sahip olduğunun"
uzmanlarca düşünüldüğüne
işaret etti. Başkan George
Bush'un da imzasına aynı
sayfada yer veren gazete, aynı
uzmanlann Bush'u ise kararlı,
pratik, kendıni kontrol altmda
tutabilen ve baştan kaybedilmiş
hiçbir şeyin peşinde koşmayan
bir kişiliİc olarak gördüklerini
bildirdi.
Efconomlk boykot
The Guardian gazetesi, ABD
Başkanı Bush'un terörist
orgaruzasyonlarla ilgili olduğu
düşünülen bütün mal ve
yatınmların dondurulmasına
ilişkin olarak aldığı karan
manşetine taşıdı. Gazete
haberinde, Bush tarafindan
ahnan söz konusu karann
savaşın "ekonomik boyutunu''
oluşturduğuna dikkat çekerken
bu karann sadece ABD'deki
terörist varhğını değiL
Avrupa'daki varlığı da
etkileyeceğine işaret etti.
Ladln aşın klbardr
Bu arada bin Ladin'in eski bir
öğretmeni, teröristin
öğrenciMği döneminde
"utangaç ve aşın Jdbar" birisi
olduğunu söyledi.
tngiliz GMTV televizyonuna
demeç veren 69 yaşmdaki
BrianFyfid*-Shayleradh
emekli ögretmen, bin Ladin'in
1968 yıhnda gittiği Cidde'deki
Batı tarzı Et-Tagr okulunda
Ingilizce öğretmeni olduğunu
belirtti.
Bin Ladin'i okutan Ingilizce
öğretmeni, Ladin'in gençlik
dönemlennde "çok utangaç'',
"aşm kibar" ve ömek
davranışlar gösteren bir öğrenci
olduğunu kaydetti. Bin
Ladin'in, sınıf düzeyinin
ortalamasında olduğunu, ancak
bunun, onun ortalama bir
öğrenci olduğu anlamına
gelmediğini kaydeden Fyfield-
Shayler, bin Ladin'in ülkenin
en iyi iki okulundan birisinde
okuduğunu, bu nedenle,
ülkenin en iyi 50-60 öğrencisi
arasında yer aldığım sözlerine
ekledi. Fyfield-Shayler, uzun,
yakışıkh ve diğerlerinden daha
açık tenli olarak hatırladığı bin
Ladin'in, neden hayatmda bu
şekilde bir yol çizdiği
hakkında hiçbir fikrinin
olmadığmı belirtti.Varlıklı bir
ailenin oğlu olan bin Ladin'i
terörist yapan nedenleri
araştırmak için, bin Ladin'in
okuldan aynldıktan sonra
Afganistan'da yaşadığı
deneyimlere bakmak
gerektiğini söyleyen Fyfield-
Shayler, Amerikalılarla ilk kez
beraber olduğunda
yaşadıklannm bin Ladin'i,
ABD'lilere karşı saldırgan hale
getirmiş olabileceğini belıriyor.
AVRUPA'DAN
GURAY OZ
Sıradan Cinayetî Tarihin7
Daha önceki cinayetlerden alınan hızla işlenen son
cinayetin kurbanlan toprağın derinlerinde artık. Ci-
nayetin nedenleri üzerinde ise kimse durmuyor. Şim-
di bütün hazırlık, bütün öfke bir sonraki cinayet için-
dir. "Terörü yeryüzünden silmek isteyen, terörün ne-
denleri üzerinde dunır" diye düşünülebilir doğal ola-
rak. Ama bizim gündemimizin ilk ve son maddesi te-
rörün silinmesi değil, kan davasıdır. Ya da belki baş-
ka bir şeydir. Bu başka şey her neyse, onu konuş-
mak, onu aramak, onu bulmak istemez misiniz?
Bunun için çok sıradan sorular sormak gerekiyor.
• • •
New York'ta Dünya Tıcaret Merkezi'ne, VVashing-
ton'da ABD Savunma Bakanlığı'na saldıran, binler-
ce insanı öldüren terör kimin hesabına yazıldı. Usa-
me bin Ladin'in hesabına. Kimdi Usame bin Ladin?
ABD'de yetişmiş, Suudi Arabistan'lı, ABD ve Pakis-
tan desteği ile gelişip güçlenmiş Taleban'ın Sovyet-
ler'e karşı savaşmış bir "müçahidi". Üstelik zengin,
üstelik Taleban lideri Molla Ömer'in akrabası. Ne-
den Usame bin Ladin ABD düşmanı oldu? Denge-
ler ve ABD'nin Ortadoğu ile ilgili planlan değişti.
ABD, bölgenin ve tüm dûnyanın tek yetkili ve etkili
şerifi, jandarması olduğunu kanıtlamak için elinden
geleni yaptı. Irak'a saldırdı, Iran'la çatıştı, Filistin'le
oynadı. Kuveyt'i korudu, Suudi Arabistan'a yerieş-
ti. Türkiye'de etkisi neredeyse mutlaklaşt.
Çok uzak olmayan bir geçmişte, şeriatçılar
Iran'da, Pakistan'da iktidara gelirken, komünizme
karşı yeş/7 kuşak oluşturduğunu düşünen ABD, şim-
di o yeşil kuşağın kurbanıdır.
• • •
Başka bir soru daha sormak gerekiyor. ABD şim-
di terörist ve şeriatçı Usame bin Ladin'i yakalamak
bahanesiyle Afganistan'a saldırmaya hazırlanırken,
yüksek sesle sorulması gereken sorudur bu: Hangi
nedenle olursa olsun, bugün şeriatın, çağdışı Tale-
ban'ın elinde dûnyanın en yoksul ülkelerinden birisi
haline gelmiş olan ülkenin halkına, çocuklara, karan-
lığa kapatılmış Afgan kadınlanna ne olacak şimdi?
ABD onları kurtaracak mı? Yoksa onlar bombalann
attında yok olup gidecekler mi? ABD Dışişleri Baka-
nı bile, "Sivil kayıplann az olması için çaba göstere-
ceğiz" dediğine göre, ne olacak bu insanlara? Biz
NATO'nun kurtardığı Belgrad'ı biliyoruz. Biz ABD'nin
kurtardığı pek çok ülkeyi biliyoruz. Aslında biz ne ola-
cağını biliyoruz.
Küreselleşmenin yarattığı tehlikelere itirazımız, bu
bilgiden kaynaklanıyor: "Uluslar, halklar kendi ken-
dilerini kurtanvalıdıriar. Afgan halkı şeriattan kurtu-
lacaksa kendi gücüyle, kendi istemiyle kurtulmalı-
dır. Dûnyanın jandarmaya değil, iyi şeyleri paylaş-
maya gereksinimi vardır. Sermaye küreselleşiyorsa,
emek niye küreselleşmiyor?" Bütün söylediğimiz
budur.
Başka bir şeye daha gereksinim vardır dünyada.
Terorizmin dogru dürüst bir tanımına. Ya da başka
bir kelime bulabiliriz. Ama terorizm gibi lanetleyece-
ğimiz bir kelime olmalı bu. Dünya Tıcaret Merkezi'nin
yerie bir edilmesi terorizmdir, ama Kyoto Anlaşma-
s/'ntn reddedilmesi, çevrenin.korunrnasına ısrarla
karşı çıkılması da terorizmdir ya da işjta o "şey'dir.
Pentagon'a saldınlması terorizmdir, ama Kuveyt'e
saldıran Irak'ı cezalandırmak için yıllarca Irak'a am-
bargo uygulamak ve binlere insanın ölümüne yol
açmak da terorizmdir ya da işte o "şey"dir.
Neo-liberal küreselleşme, can alan ama gerçek-
te zavallı olan terorizmle savaşır gibi yaparken çok
daha tehlikeli bir başka terorizme, yani o "şey"e "ya-
sallık" kazandırmayı hedefliyor. Son terör saldınsın-
dan sonra Avrupa'da, ABD'de olup bitenler, planla-
nanlar, çok övülen, büyük bir utanmazlıkla propa-
gandası yapılan "demokrasi"n\n çok ucuza sınırian-
dınlacağını, insan haklanna, kişinin özel yaşamına ve
özgürtüğüne, hiçbir ölçü tanımaksızın müdahale edi-
teceğini gösteriyor.
Tarih hikâyelerden ibarettir, canlı hikâyelerden...
Ne yazık ki bu hikâyelerin çoğu acıdır, insana hüzün
verir. Şimdi bizim yaşadığımız, o hikâyelerden yalnız-
ca biri. Ama umut yine de o hikâyenin içinde gizlidir.
Şairin yazdığı gibi:
"Beyaz kervanın çıngırağı duyuluyor
derinlerden
tarihçi yazmaya hazırianırken
aktüylü kalemiyle
sıradan cinayetini tarihin."
cumhuriyet(a on-line.de
Yazar Eduardo Caleano
İyiler ve kötüler
yer değiştiriyor
ANKARA (AA) -
Yazdığı çok sayıda ki-
tapla Türkiye'de de tanı-
nan dünyaca ünlü Latin
Amerikalı yazar Eduar-
do Galeano, dünyadaki
terörist akımlan değer-
lendirerek "iyiler ve kö-
tüler arasındaki savaş-
ta" taraflann sık sık rol
değiştirdiğini ve intikam
anlayışıyla yapılan ha-
reketlerin dünyaya daha
fazla zarar vereceğini
beürtiyor.
Galeano'nun 21 Ey-
lül'de Ispanyol gazetesi
"Jornada"da yayımla-
nan "tyi ve Kötünün Ti-
yatrosu" başlıklı maka-
lesinde, "iyiük" adına
yapılan tüm savaşlarda
masum insanlann öldü-
ğüne dikkat çekihyor ve
şöyle deniyor:
"TerörisÜer, 'kötüye
karşı iyiler adına' New
York ve Wasbington'da
düzenledikleri saldın-
larda 50 farklı ülkenin
insanını öldürdü. ABD
Başkanı George Bush
da olaylardan sonrayine
'kötülere karşı iyiler
adına' konuşarak inti-
kam yeminkri ettive kö-
tülüğü dünyadan sile-
ceklerini söyledL Kötü
olmadan iyinin ne gibi
bir anlamı katar? tvi ve
kötü, kötü ve iyi: Tiyat-
ronun metin yazarlan-
nın taleplerine bağlı ola-
rak aktörler maskeleri
değiştirir, kahramanlar
canavara dönüşür. Hit-
ler'inLondra'dakullaıı-
dığı V-2 bombalaruıın
mucidi Ahnan binm
adamı Wemer von Bra-
un, yeteneklerini ABD
hizmetine sunana kadar
'kötü' kabul edutyordu.
Tıpkı İkinci Dünya Sa-
vaşı'ndanönce 'iyi' olan
Stalin'in,savaştan sonra
'kötü' olması gibL."
Irak lideri Saddam
Hüseyin'in tran-Irak sa-
vaşı döneminde ABD
için "iyi" olduğunu söy-
leyen Galeano, Sad-
dam'm bundan sonra
"kötüKik" sıralamasın-
da Usame bin Ladin'in
ardından gelen ikinci-
lıkle yetınmesi gerekti-
ğini beürtiyor.