Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL 2001 CUMARTESİ CUMHURlYET SAYFA
KULTUR [email protected] 15
v
olga Çevik'in istemeyerek başladığıtiyatro,artıkyaşamının vazgeçilmez birparçası
oynamayı seviyor
'ALkademide
kuduğum yıllarda
ocam olan Tommy
-ee Jones, iki
ansınız var demişti:
fa 'gibi
rapacaksınız' ya da
olacaksınız'.
3en de yaşamayı
»eçtim. Hiçbir
taman altından
kalkamayacağım
projelere girmedim.
FKÎ KONSERLE
Brothers
Band
istanbuTda
Kültür Servisi - The
Blues Brothers Band
Türkiye tumesinı lstan-
bul'da vereceği iki kon-
serle bitirecek. Topluluk
pazar gecesi 20.30'da
Park Orman'da pazartesi
gecesi saat 20.30'da Ba-
kırköy Fil Damı Arena-
sı'nda konser verecek.
Şimdiye kadar Izmir,
Kuşadası, Bodrum, Mar-
maris, Antalya, Alanya
ve Ankara'da ücretsiz
konserler veren grubun
Istanbul Park Orman'da
yapılacak konseri ücret-
li olacak.
'The Blues Brothers
Band'i J»hn Belushi ve
Dan Aykroyd aynldıktan
sonra 1988'de yeniden
kuruldu. O tarihten beri
birçok uluslararası caz
ve blues festivaline katıl-
dı.
'The Blues Brothers
Band' en fazla 1980'de
çekilen 'The Bhıes Brot-
hers', 1998'de çekilen
'The Blues Brothers
2000' ve Atlantic Record
Üçlü Platin albümleri
'Briefcase FuD of Blues'
ile tanınıyor.
ZÜRlH'TEÜÇOYUN
Istanbul
Oyunları'
beğenildi
Kühür Servisi - 16
Ağustos-2 Eylûl tarihleri
arasmda gerçekleşen
Uluslararası Zürih Tiyat-
ro Festivali'nde 'Istanbul
Oyunlan' başlığı altında
5. Sokak Tiyatrosu'nun
'Dumrul ile Azrafl', Ay-
dmTeker,'in 'Yoğunluk',
Mustafa Kaplan ve FıBz
Sızanh 'nm 'Dolap' adlı
oyunlan göstenldi.
5. Sokak Tiyatrosu,
Aydın Teker, Mustafa
Kaplan ve Filiz Sızan-
h'nın Zürih'teki başansı,
'Istanbul Oyunlan'nın
Assos Festivali'nin yara-
tıcısı ve yapımcısı, Arahk
1999da kaybettiğimiz
Höseyin Katiraoğhı anı-
sına duzenknmesi ile bir-
leşince festıvale ayn bir
nitelık kazandırdı.
Tiyatro, dans, müzik,
enstalasyon, söyleşi ve
sernpozyumlann yer al-
dıği Zürih Tiyatro Festi-
valı bu yıl Tunus, Italya,
Hoîlanda, tsviçre, Al-
manya, ingilteTe, Rusya,
Belçika, Hindistan ve
Tûıiiye'den gelen toplu-
lulurla yaklaşık 26 oyu-
nu seyirciyle buluşturdu.
NENAÇALİDİS
Hadi Çaman Tiyatrosu'nda sahnele-
nen 'Kûheylan' oyunu ile 1998 Dilligil
En lyi Erkek Oyuncu ödûlü'nü kaza-
nan Tolga Çevik, en son Semih Kapla-
noğlu'nun yönettiği 'Herkes Kendi
Evinde' filminde rol almıştı. Filmde
canlandırdığı Selim karakteri Ameri-
ka'ya tutkun bir genç olsa da aslında o
tam bir tstanbul hayranı. Istanbullu bir
arkadaşmmbir gecetelefonda "Biz bu-
rada dürüm yiyoruz" demesi, üç bu-
çukyıl eğitım gördüğu Amerika'dan îs-
tanbul'a dönmesine yettniş. Tiyatroya
başladığı ilk gûnden bu yana tutku ve
heyecanını kaybetmeyen 28 yaşındaki
oyuncu, bugüne kadar dokuz ödûl ka-
zandı.
-tlktdevizyonfflminiz'Köçektensöz
eder misiniz?
TOLGAÇEVtK-TabtBulutve Nur
Sûrer'in başroUerini oynadıklan film-
de modern dansa merak saran ve kö-
çeklik yapmakistemeyenköçek çırağı-
nı canlandınyorum. 13 günltik çekim
aşamasuıdan sonra film, eylül ayırun
ortalanna doğru televizyonda gösteri-
lecek.
'Genç kuşak daha istekii'
- Tiyatro, sinetna ve şjmdi de tdeviz-
yonfilmL.Bualanlarmoyuncutuğunu-
zu nasü beskdiğini düşünüyorsunuz?
ÇEVÎK - Bu üç alan arasında ince
aynmlar var. Ama bir aktörünkayıt ve-
ya aksiyon dendiğinde yapması gere-
kenler aynı. En büyük keyif vetecrübe,
farklı alanlardaki itısanlarla çalışma
olanagı olması. Bu da beraberinde bil-
gi alışverişini getiriyor. Yaşamımın ilk
sırasında yer alan tiyatroyu devam et-
tirmek istiyorum.
- "Tiyatro, yaşamımda ük arayı ah-
Ufagner'edeğişikversiyon
tspanyol tenor Pladdo Domingo, Wagner'ın 1848-1874 yıllan arasmda yazdığı
'NiebelunglarYûzügüDörtiusü'nü sahneye koyacak. Domingo sahnede kullanacağı bazı
efektler ıçin'YıkhzSavaşlaıVrunyönetmeni GeorgeLucasilebirlikte çalışıyor. Dörtleme
ıçuı 18 milyon poundluk bir bütçe ayrıldı. 2003 yazında başlaması düşünülen göster-
iler, Oscar törenleri için kullanılan Los Angeles'taki altı bin kişilik Shrine binasında
gerçekleştinlecek. Bına, duman makineleri ve aynalann duvarın içine gömülerek gi-
zlenmesi için yeniden inşa edüecek.
Operada kullanılacak olan özel efektler Industrial Light and Magic(ILM) şirketi
bünyesinde, Lucas tarafından hazırlanacak. ILM yöneticilerinden Peter Rubin,
görülmemiş bir projeyle yola çıktıklannı, seyirciyises ve ışıkla sarsan bir gösteri hazır-
ladıklannı, Wagner'in ölümsüz müziğinin Holrywood'da her zaman ügi uyandırdığıru
söylüyor. 'N.Y. Dörtlüsü'nünentanınan 'VValküre' operası, 1979'daFrancisFordCop-
pola tarafından' Apocatyse NÖW' adlı filmde kullarulmıştı.
CanMan üç yenikitap
Yayınevi, çağdaş Irlanda edebiyatının üç önemliyazarı Joseph
O 'Connor, Colm Toibin ve Niall ffîlliams Türk okurlarla buluşuyor
t olm Toibin
DLSU
FFVERiNDEkl
Knltür Servisi- Can Yayınlan
yayımladığı üç yeni romanla çağdaş
Irlanda edebiyatını Türk okuruyla
buluşturuyor. Kitaplardan ilki, çağdaş
Irlanda edebiyatının en gözü pek, en
açık sözlü yazarlanndan biri olan
Joseph O'Connor'm 'Satıa' adlı
romanı. O'Connor, pınl pırıl bir
anlatımla aşkı, çaresizliğı ve ruhun en
karanlık köşelerini tanıtırken, öfke ve
öç almanm olduğu kadar,
bağışlama ve acımanın
da öyküsünü yazıyor.
Eski bir alkolik olan
Billy Sweeney, çok
sevdiğı kansından içki
tutkusu nedeniyle
boşanmış ve çanak anten
satıcılığı yaparak
hayatını kazanmaktadır.
Annesini bırakıp
babasıyla yaşamaya
başlayanMaeve'in
BiÜy'yle arasındaki ilişki
tam bir kaostur. Ilişkileri
dûzebneye başlarken,
Maeve, bir benzin
istasyonunda uğradığı saldın sonucu
komaya girer ve Billy, sanıklardan
Quinn'in peşine düşer. O'Connor, bu
bölümlerde aşk, umutsuzluk ve insan
ruhunun en karanlık yönlerini nefıs bir
anlatımla sunuyor. Roman. Billy'nin
komadaki kızma yazdığı, hayatı,
alkolikliği, başansızhğı ve hayat
karşısındaki becerıksizlığı için ondan
özür dileyen mektuplar çerçevesinde
biçimleniyor. CanYayuüan'ndan
çıkan bir diğer kitap, Cohn Toüm'in
geçen yıl Booker Edebiyat Ödülü'ne
aday gösterilen 'DenizFeneriıtdeki
Işk' adlı romam. Kitap, 1990'b.
yılların başmda, îrlanda'da bir aüe
çevresinde gehşen olaylan anlaüyor.
Büyükanne Dora, kra LUy ve torunu
Helen. Birbirlerinderı kopuk olan bu üç
Niall \Vllliams
AŞKIN
UÇ HARFİ
}<><rph ()'(.'onnor
SATICI
kadm, Helen'in eşcinsel olan kardeşi
Declan'm ADDS'e yakalanması
üzerine büyükannenin evinde bir araya
geürler. Aralanna Declan'ın iki
eşcinsel arkadaşı dakatıhr. Genç
adamın hastalığmın en ağır dönemine
tanık olan bu insanlar hem onu rahat
ettirmek için ellennden geleni yaparlar
hem de kendi ilişkileri ve geçmişleri
üzerine dûşünürler. Colm Toibin,
'ötürn' gerçeğinin kişüeri nasü
etkilediğini inandıncı bir ûslupla
anlatırken, 'insan' kavramının anlamıru
da irdeliyoT. Yayınevinden son çıkan
bir diğer kitap da Niall\\llnams' ın
'AşkmÜç Harfi'. Insanlann ruh
üşKİerau bulmalannın anlatüdığı
kitap, yazan tarafından' Aşkromam
dep, aşkmromanı*olarak
nitelendiriliyor.
Romanda Wüliam
Couglan, Tanrı'dan
geldigine ınandığı bir
emirle kansını ve oğlunu
terkederekbütün
zamanını resim yapmaya
adar. Yoksulluğa ve
yaşadığı düş kınklığına
dayanamayan kansı
intihar edınce, oflu
Nicolas babasuun yanına
gider. Ancak bir süre
sonra babası da
umutsuzluğa kapılır,
kendini, evini ve yapbğt
bütûn tablolan yakar.
Nicoîas bunun üzerİBe babasından
geriye kalan tek tablonun peşine düşer
ve hayataküsmüş olan Isabel'le
karşılaşır. Bundan sonraki olaylann
akışı mucizevi bir şekilde değişir. Niall
Williams, şiirsel bir dille anlattığı ve
büyülü gerçekçilik izleri taşıyan
romanına, trlanda'nın gızemli, puslu
atmosferini ustahkla katıyor.
yor" diyorsunuz. Bir oyuncu olarak
Türktryatrosunungekceğini nasügörü-
yorsunuz?
ÇEVtK - Genel gidişe bakıp tiyatro
öldü, öhneküzere demek, sokaktan ge-
çen nerhangi bir insanın yapacağı bir
saptama. Hiçbir kişi de çıkıp delikanh
gibiönümüzdekiyıl tiyatro televizyon-
dan daha çok izlenecek demedi. Sade-
cetiyatroyla uğraşıyorsanız haftada eli-
nize üç geçiyorsa televizyondan on üç
geçiyordur. Dolayısıyla tiyatro artık
kimsenin umurunda değil. Genç kuşak
dahaistekii ve bunlarla tiyatronun kur-
tulacağını düşünüyorum.
Alkışia kayan hayat
-Nasdbiroyuncuhığunpeşindesmiz?
ÇEVtK-Akademi'de okuduğum yıl-
larda hocam olan Tommy Lee Jones,
iki şansınız var demişti. Ya 'gibi ya-
pacaksınız' ya da ' olacaksınız' . Ben
de yaşamayı seçtım. Hiç bir za-
man altından kalkamayacağım
projelere girmedim. Yönetmenin
ne söyleyeceği seyircinin beğeni-
sinden çok daha önemli. Televiz-
yon ve tiyatro izleyicisi arasında
çok büyük fark var. Sinemada bir
numarah olan bir adam tiyatroda
rezil olabilir.
- Tiyatro eğithni için neden
Amerika'yıseçtiniz?
ÇEVtK - Yaşamımın en acı hi-
kâyesi. 1986 yılında hocam Sevg
Şahin'in ısranyla tiyatroya başla-
dım. Asılhedefım uçakmühendi-
siotoıaktı.
Bir monolog oynanarm istedi,
ben de oynadım. Çok alkış aldım
vehayatımkaymayabaşladı. Kon-
servatuvar srnavmı kazanamayın-
ca durum değışti, hiç beklemedi-
ğim bir sonuçtu.
Bu arada HadiÇaman'la tanış-
tım ve yanına stajyer oyuncu ola-
rak girdim. GokselKortay'uı yaz-
dığı referans mektubuyla da
ABD'de tiyatro okumaya başla-
dım.
'Bizaeakkanbyız'
• Neden Türtdye'ye dönme ka-
ntı akİBnr? • ~k
"**
ÇEVtK - ABD'de halen yerli
kanallarda oynayan 'FuD M e '
isimli bır dizim var. Bunun yanı
sva Amerika'daki Oyuncular Fe-
derasyonu'nda kayıtlıyım. O ara-
lar Badd Mffler'ın bir müzikalin-
de oynayacaktım. Provalara bir
buçuk ay kala gecenin 12.30'un-
da Istanbul'dan arkadaşlanm ara-
mıştı. Onlara ne yapıyorsunuz de-
diğimde "Dürüm yiyoruz'' dedi-
ler, o laf benim bir buçuk hafta
içinde Istanbul'a dönmeme neden
oldu.
- iki ülke arasmda oyunculuk
açısından ne gibi farklar var?
ÇEVtK - Oscar kazananlara
baktığınızda hiçbiri Amenkalı de-
ğil. Genellikle Akdenizliler, me-
sela Al Pacino Italyan, Robbie
VVflnams, Tommy Lee Jones Po-
lonyalı.
Bunlann hepsi aynı zamanda
benim hocam. Sıcak kanlılığımız
ve mimiklerimizden dolayı büyük
rağbet görüyoruz, bu özellik on-
larda yok. Ama bizde ohnayan
teknik ve teknolojiye sahipler. In-
sanlan bangi alandanasü daha iyi
değerlendirebileceklerini biliyor-
lar.
- Alnnş olduğunuz eğitim ve
ödüDer Türkiye'de kariyer yap-
manızda ne kadar etkili oldu?
ÇEVtK -Türkiye'de yaptığuuz
ışin eğitimini abnış otaıanızın bir
Önemi yok. Ya günün şartlanna
uyacaksın ya da uymadan idealist
şekilde mesleğe devam edecek-
sin; seçim size kalmış.
Işimi doğru yaptığırna inanıyo-
rum; zaten bu, piyasa tarafından
da kabul edilen bir şey.
-Hedefledjğjniznoktanedir?
ÇEVTK- Öyle bir şey oynamak
istiyorum ki yazanın aklına ilk
ben gelmeüyim. Peter Shaffer, ak-
tör için oyun yazan bir yazar. O-
nun iki oyununda oynamıştım.
Çok paralar kazanıp çikletler-
den fotoğrafım çıksm istemiyo-
rum. Önemli olan, insanlarm sizi
kafalannm içinde bir yere kazı-
mış olmalan. 'Cyrano de Berge-
rac'ta oynamayı çok istiyorum.
Yaşıtım olan gençlere hitap etmek
istiyorum.
Bu işi sevmek yetmiyor, âşık ol-
mak gerekiyor. Onun için de ön
planda tuttuğunuz değerler çok
farklı.
Bize öğretilen; siz işinizi doğru
yapın, karşılığı gelir. Türkiye'de
bunun tam tersi oluyor, önce para
konuşuluyor, bu da güzel bir şey
değil; ben rolümü ve kimlerle oy-
nayacağımı konuşmak istiyorum.
EStNTtLER
ZEYNEP ORAL
Biz Dünyalılar...
"Sen Hiroşima'da hiçbirşeygörmedin...'diyor-
du, Alain Renais'nin o unutulmazfılmi "Hiroşima
Sevgilım"üe genç adam sevdiği yabancı kadına.
"Sen Hiroşima'da hiçbir şey görmedin..."
"Siz, olaylan televizyondan izleyenler, hiçbirşey
görmediniz" diyordu, daha geçen hafta Istan-
bul'daki "Kadınlann BüyükBu/uşmasj-nda Diyar-
bakırlı bir kadın. "Siz hiçbirşey görmediniz... Za-
ten hiçbir kanalda gösterilmedi."
"Siz hiçbir şey'görmediniz" diyordu, telefonun
öbür ucunda New York'taki arkadaşım Diana.
"Bütün dünya televizyonlan bin kezgösterdiama
siz yine de bir şey görmediniz..."
Diana'nın evi ikiz kulelerin çok yakınındaydı.
Tam her günkü sabah yürüyüşünü yaparken ya-
kaladı gözleri uçaklann çelik kulelere saplanma-
sını. önce birine, sonra ötekine... Sonra ateşi, du-
manı gordü... Sonra pencerelerdeki insanlan gör-
dü... Sallanan beyaz mendilleri... Boşluğa bırakı-
lan bedenleri... Ve dumanın içinde kuleterie insan-
lann yok oluşunu...
"En korkuncu, herşeyden daha korkunç olanı"
diyordu telefonun ucundaki ses, "Pencerelerde
gördüğüm bütün o yüzlerin, kulelerdekibütûn in-
sanlann birazsonra öleceklerinibilmekti. ölecek-
lerini bilmek ve hiçbir şey yapamamak..."
• • •
Biz dünyalılar hiçbir şey görmedik...
İkiz kulelerin yetmişinci, sekseninci, doksanın-
cı katındaki pencerelerden sallanan beyaz men-
dillerin, bir gün önceTaksim Meydanı'nda canlı bir
bombayı kucaklayan genç bir polisin düğünfotoğ-
rafından odünç alındığını ya da Avusturyalı genç
bir kadının havayasavrulupyok olan kolundan ko-
pup geldigini biiemedik.
O beyaz mendillerin, yardım isteyen sesterin, yıl-
lardır kendi seçmedikleri, tarafolmadıklan bir kav-
gada, sırf o anda, o yerde bulunduklan için öldü-
rülmüş bebeklerin, çocuklann, gençlerin beyaz
düşlerinin, kahkahalannın, gülümsemelerinin bir
uzantısı olduğunu anlayamadık.
Biz dünyalılar hiçbir şey görmedik...
Bunca çok silah üretip sılahlanma yanşına gi-
rerken bu silahlan dilediğimize, yani sözüm ona
kendi çıkarianmız dogrultusunda işimize gelene
satarken, bu satıştan müthiş kazanç sağlarken
bir gün bunlann bize, hepimize karşı kullanılabi-
leceğini kavrayamadık...
Biz dünyalılar hiçbir şey görmedik...
Dünyanın bir bölümünü yokluğa, yoksulluğa,
hiçliğe, ölüme mahkûm ederken, yoklukla variık
arasındaki uçurumu büyütürken yok olanlara dö-
nüp bakmadık bile. Tahterevallinin bir ucu hep en
yukarıda kalsın diye, öteki ucunu hep en aşağıda
tuttuk.
Biz dünyalılar hiçbir şey görmedik...
New York'ta kaç kişi öldü? On bin? Yirmi bin?
Otuz bin? Kırk bin? Bu sayı Güneydogu Anado-
lu'da ölenlerden çok mu, az mı? Olayın dehşeti-
ni, vahametini belirieyen sayılar mı?
Yikja bir milyon insan AIDS'ten ölüyor.
Yüzde 9O'ı Afrika'da... Ve lonlar için hiç ama hiç
bir şey yapılmıyor. Bu da bir terör değil mi?
Biz dünyalılar hiçbir şey görmedik.
Herkes, yalızca kendi ölülerini gördü, o kadar...
Şimdi televizyon ekranlannın önüne çakılrnış,
dünyaimparatorluğuna, yeryüzünün ve uzayın sü-
per gücüne yöneltilmiş saldınyı dehşet içinde ve
şaşarak izliyorsak, bugüne dek hiçbirşey görme-
diğimizden ve gördüklerimize hiç şaşmadığımız-
dandır.
"öleceklerini biliyorduk ve hiçbir şey yapma-
dık..." Asıl dehşet buradan doğuyor.
Biz dünyalılar hiçbir şey görmedik derken film-
ler ve kitaplardışındadryeeklemekgeliyordu içim-
den. Amaen korkunçterörfilmini izlerken, en deh-
şet verici komplo teorileriyle donatılmış kitabı
okurken bir şey yapmamız, ne fimin ne de kitabın
sonunu değiştirebilir. Oysayaşamda...
üniversal Stüdvolan Antalyaöa
• Kültür Servisi - Dünyaca ünlü Amenkan
Üniversal Fihn Stüdyolan, Antalya'da 1 milyar
dolarlık yatırım yapmak istiyor. Antalya
Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı
Tunay Altmpmar yaptığı açıklamada,
Üniversal Fihn Stüdyolan'mn Antalya'nın
Serik ilçesi yakmlannda, eğlence merkezleri,
fibn stüdyolan kurmak ve formula-1
yanşlannı gerçekleştirmek amacıyla 100 bin
metrekare arazi istediğini söyledi.
Türkiye'de ve özellikle Antarya'da turizm
tesislerinin çok yeni ve kaliteli olduğunu
anımsatan Altmpmar, turizme tahsis
edilmek istenilen arazilenn, eğlence
merkezleri yapımı için de kullamhnası
gerektiğini kaydetti.
Madonna yapımcrtığa soyundu
• ANKARA (AA) - Son zamanlarda sık sık
kovboy gıysileriyle hayranlannm karşısına
çıkan Madonna, vahşı batıya olan ilgisıni bir
filmde gözler önüne serecek. Sanatçı,
'Rodeocular Kraliçesi' adlı filmin
yapımcıhğım üstlendi. Kadm rodeocularla
ılgili filmı eski bir moda fotoğrafçısı olan
Dewey Nicks yönetecek. Fihn, 'Teksas Llano
Rodeocular Kraliçesi' unvanını ahnak için
kıyasıya mücadele eden dört kadırun
öyküsünü anlatıyor.
BUGÜN
• tŞ SANAT'ta saat 19.30'da 'Macera-Gerüim
Başyapıdan' başlığı altında Joel&Ethan
Coen'uı yönettiği 'Fargo' adlı fihn
izlenebilir.fO 212 316 15 77)
• CEJVÜL TOPUZLU AÇTKHAVA
TtYATROSU'nda saat 21 .OO'de Edip
Akbayram'ın konseri dinlenebilir.
(0 216 454 15 55)
• GENDAŞKÜLTÜR'de saat 18.00-20.00
arasmda Cezmi Ersöz'ün imza gününe
katılmabilir.fO 212 527 10 20]
• SEYMENLERPARKI KÜLTÜR VE
SANAT GÜNLERt'nde saat 21 .OO'de Grup
Gündoğarken'nin konseri yer alacak.
(0 312 428 85 05)