Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 EYLÜL 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik posta: derezstmrocumhuriyet.com.tr
- Okullar açılmış...
"Tasalanmaym.... Nasıl olsa
seneve kapanacaklarl"
Sağkk
Aylık yeni bir
dergi piyasaya
çıktı... Sağlıklı
yaşam dergisi: Medical
Channnel... Kablolu
yayında aynı adı taşıyan
televizyon kanalının
dergisi... Genel Yayın
Yönetmeni Gündüz
Imşir, amaçlannın
sağlık alanında doğru,
bilimsel ve gerçek bilgi
vermek olduğunu
söylûyor... Sağlık
konusunda sağlıklı
haberler medyada pek
göriilmüyor; sağlık
Türkiye'dehertürlü
yönlendirmeye ve
sömürüye açık... Bir
bakıyorsunuz kabak
çekirdeğinin suyu
kanseri tedavi ediyor ya
da bir ilaç fırması zaten
kansere "dur" demiş...
Medical Channel bu
boşluğu doldurmayı
hedefliyor... Derginin ilk
sayısından birkaç konu
başlığı: Bel ağrılan, iç
kulaktan kaynaklanan
baş dönmesi,
gözbebeklerinden
sinyal veren beyin
kanaması, korku fobisi,
alerji, hedef
tahtasındaki spor
jogging, yanşmacı
toplumun nevrotik
insanı, alışveriş
tutkusundaki
psikolojik sapma.
D
oksanlı yıllarda Içişleri Bakanlığı Mahalli
Idareler Genel Müdürlüğü'nde bir kontro-
lör... Bakanlıkta daha kıdemli başkontrolör
varken Kontrolörler Başkan Yardımcılığı
görevine getiriliyor... Bir yandan da dönemin Refah
Partili eski bir belediye başkanının kurduğu Mahal-
li Idareler Derneği'nin yayın organı "Mahalli Bülten"
ve "Beklenen Mahalli Idareler Dergisi"ni yönetiyor,
bu yayınlarm ve belediyelerin kullandığı basılı evra-
kın satışını organize ediyor, seminerter düzenliyor...
1996 yılında derneğin yöneticileriyle girdiği çıkar
çatışması sonunda Kontrolörler Derneği'ni kurarak
"Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi"ni yayımlamaya
ve kendi piyasasını yaratmaya başlıyor... Gerek Içiş-
leri Bakanlığı'ndaki görevi gerekse kurduğu yeni
dernek ve yayın organı ile aynı göriişü paylaştığı ye-
rel yönetimlerle geniş bir ilişki ağı oluşturuyor...
REFAHYOL iktidannda Içişleri Bakanlığı üst düzey
bürokratlarından gördüğü himaye ve destekle etkin-
Strateji
liğini Türkiye çapında arttınyor... Resmi görevle git-
tiği yerlerde Milli Gençlik Vakfı şubeleriyle yakın iliş-
kiye giriyor, şubesi olmayan yerlerde vakfın kurulu-
şunu sağlamaya çalışıyor...
Adı şeriatçı faaliyetlere karışan belediye başkan
ve personeli hakkındayürütülen soruşturmalarda sa-
vunmaları hazırlıyor, dernek şeriatçı kadroların hu-
kuk bürosu gibi çalışıyor...
28 Şubat'a giden yoldatanklann geçtiği ilçede baş-
kanlığındaki kontrolörlerden oluşan bir "komisyon"la
yargı karariarını taramak gibi resmi bir görev üstle-
niyor ama komisyonun asıl görevi belediyedeki şe-
riatçı personelin eğitimi oluyor... 28 Şubat'tan son-
ra, derneğin irticai faaliyetlerin merkezi olduğuna iliş-
kin söylentilerin giderek yaygınlaşması üzerine yö-
netimden çekilerek arka plana geçiyor...
Aynı dönemde kontrolörler arasındaki tarikat üye-
lerinin açığa çıkanlması için başlatılan soruşturma-
da muhakkik tayin edilecek denli kendini gizleme-
yi başarıyor... Sonuçta da bu soruşturmalartarikat-
çıları koruyacak şekilde tamamlanıyor... örnegin,
tarikatçı üç kontrolöre denetlediği kurum tarafın-
dan Istanbul Ataköy'de aylık 700 dolara ev kiralan-
dığı yolunda basına sızan haberler karşısında bu ki-
şilerin meslekten ihraç edilmesi ve haklannda ceza
davası açılması gerekirken olay, "kınama cezası" ile
geçiştiriliyor.
Eşi, gözleri açıkta kalacak şekilde örtünüyor... Ka-
dın eli sıkmıyor... Son dönemde Içişleri Bakanlı-
ğı'ndaki etkinliğini yitireceği sanılırken yepyeni bir
göreve atanıyor... O artık yeni kurulan Strateji Mer-
kezi'nde çalışıyor... Içişleri Bakanı Rüştü Kazım
Yücelen'e yeni stratejiler üretiyor; kayınbiraderi de
bakanlığın kripto biriminde şifreleri çözüyor!
SESSİZ SEDASIZ (!) NVRİKVRTCEBE Mahalli idareler'in semînepleri
Kartal Belediyesi'nden şef ve mü-
dürterin aileleriyle birlikte Antalya'da
bir otele "seminer" adı altında yaz ta-
tiline gönderildiği yolundaki eleştirile-
re Belediye Başkanı Mehmet Sek-
men'den yanıt geldi:
"Sözü edilen seminer adeta Kartal
Belediyesi'nin kendi bünyesinde or-
ganize ettiği bir seminer gibi gösteril-
mektedir. Oysa ki bu seminer, Mahal-
li Idareler Derneği Genel Başkanlığı ta-
rafından Türkiye'nin konularıyla ilgili
tüm kamu kurum ve kuruluşlannın ka-
tılımına açık olarak imar, kamulaştır-
ma yasalan ve doğal afet zaraıiannın
azaltılmasında yerel yönetimin görev
ve sorumlulukları vesaire konuların
görüşülmesi için düzenlenmiş, dü-
zenlenme yeri ve tarihi de yine bu der-
nek başkanlığınca tespit edilmiştir."
Kartal Belediye Başkanı Sekmen'in
sözünü ettiği "organizatör", Içişleri
Bakanlığı'na bağlı Mahalli Idareler Ge-
nel Müdüriüğü ile karıştınlmasın...
Organizasyonları düzenleyen
genel müdürlüğün adını kullan-f
ma "yetki" ve "etki"sine sahip
bir dernek...
Sekmen'in açıklamasından:
"Mahalli Idareler Genel Müdüriü-
ğü'nün 20.09.2000 gün ve 328 sayılı
yazısına göre bu tür eğitim faaliyetle-
rine katılan görevliler için Devlet Har-
cama Belgeleri Yönetmeliği'nin 36.
maddesinde belirtilen belgelerin öde-
me evrakına bağlanması gerekmek-
tedir. Eğitim seminerine katılım, baş-
tan sona tamamen yasal çerçevede
prosedürün uygulanmasıylayapılmış-
tır."
Anlaşıldığı kadarıyla Mahalli Idare-
ler Genel Müdürlüğü ile Mahalli Ida-
reler Derneği arasında çok hoş bir "iş"
ilişkisi bulunuyor...
Bir Anı ve Ötesi
Merit VELİDEDEOĞLU
Ulusal Sanayici ve Işadam-
lan Derneği (USİAD) uzun sü-
redir tüm etkinliklerinde ve der-
gileri Bildiren'de "yerli ma//"
konusunu gündeme getirip iş-
lerken, yayımlandığından bu
yana bu konudaki görüşü bel-
li olan Cumhuriyet'ten başka
yandaşları yoktu.
Oysa bugünlerde basında -
tek tük de olsa- konuyla ilgili
destekleyici seslerin yüksel-
meye başladığına tanık oluyo-
ruz. Bu seslerin kısa sürede
kesilmeyip çoğalarak sürme-
si, toplumun da ılgısıni uyandı-
rabilir; belki böylece yasama
ve yürütme de konunun içine
çekilebilir...
Küreselleşmenin buna ola-
nak tanımayacağı, koşulların
buna izin vermeyeceği hemen
ilk ağızda dile getirilebilirse de,
daha ağır koşullarda ve her tür-
lü olumsuzluğun yaşandığı bir
durumda ilk Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi'nin ve ilk hüküme-
tinin, kuruluş günlerinde bu ko-
nuyla ilgilenmesi neyin nesiy-
di?
Söylemeye gerek yok; ülke
yanmış ytkılmış, can damarla-
n elden çıkmış, işgal altınday-
ken, Türk ulusu ve devleti dün-
yanın gözünde silinmişken, An-
kara'daki Meclis'in kuruluşun-
dan sekiz ay sonra, 1 Ocak
1921 tarihli oturumunda yer
alan konu: Yerli Kumaş Kullan-
ma Zorunluluğu Tasansı'dır.
Konya milletvekili Kazım
Hûsnö Bey"in verdiği yasa öne-
risi uzun uzadıya görüşüldük-
ten sonra, Meclis, önerinin ge-
liştirilmesi için Iktisat Bakanlı-
ğı'na gönderilmesini uygun bu-
lur.
Aftı ay sonra, 20 Haziran 1921
günü öncesi, hükümet tasarı-
sı olarak Meclis'e geri gelir. Ye-
di maddelik yerli kumaş giyil-
mesi rakkındaki yasatasarısı-
nınilkmaddesi:
"Büşük Millet Meclisi üyele-
riyle b'jtün hükümet memurla-
n ve görevlileri, jandarma, be-
lediyebaşkan ve üyelehyle ge-
nel meclisüyeleri, okullannka-
dın ve erkek öğretmenleri ve
yatılı okul öğrencileri yerli ku-
maştaı elbise giymek zorun-
dacfrrör. Bu yasanın yayımlan-
dığ tafıteyabancı kumaşından
yaptlmş elbisesibulunanlann e/-
b/se/eri, bağlı bulunduklan da-
irelem başkanlannca damga-
lanardf özel bir deftere yazıla-
cak vı bu elbiseler eskiyince-
ye ctejn kullanılıp giyilecektir."
SOÜ cümlede yer alan uygu-
lama'in güçlüğüne karşı, bu
ma<Jcenin kısa gerekçesi bu-
gün ce dikkatle okunacak içe-
riktear
"Ûkemizde iptidai madde
pek IOI durumda bulunduğu
haltktûrlü neden ve etkenler-
le £xian mamul bir duruma
getmniyoruz. (..JAnadolu'nun
çoOi&rlerinde ilkel bir biçim-
de dt olsa, mevcut olan tes/s-
lerfe iokunan kumaşlann bu-
günKıgereksinmelerimizisağ-
laysatleceği, yapılan inceleme-
demplaşıldt. İptidai maddele-
rirrnr en önemlilerinden biri
olanfipağı ve tiftiğin mamul
haâ&tüketimi için bu yerli do-
kumalanmızm korunması pek
gereklidir. Hem bu amacı elde
etmek, hem de dışanya akan
paramızm içerde kalmasını sağ-
layabilmek için aşağıdaki yasa
maddeleri düzenlenmiştir."
Gerekçenin ardından yasa
tasansı okunur, sonra da görüş-
melerbaşlar; Kütahya milletve-
kili Ragıp Bey, yasanın ülkenin
çıkarianna uygun olduğunu be-
lirttikten sonra gördüğü bir sa-
kıncayı dile getirip:
"Memleketimizin pek çokye-
rinde halk yerli kumaş dokuyor.
Bu kumaşlann bir kısmı ilkel bir
durumdadır, köylülergiyer" der
demez: "Biz de köylüyüz!" ses-
leri yükselir; tartışma başlarsa
da Kütahya milletvekili Besim
Atalay yüksek sesle:
"Iğneden ipliğe kadarher şe-
yiAvrupa'dan almak uygun mu-
dur?" diye sorar ve: "Yerli ku-
maşa ne olmuş? Bunlan giye-
lim efendiler!" diyerek görüşü-
nü de bildirir.
Yasatasarısının sahibi Iktisat
Bakanı Mahmut Celal (Bayar)
Bey de: "Malatya 'dayaptlmış bir
fabn'ka var, yılda 150 bin met-
re kumaş dokuyor. Dünya Sa-
vaşı sırasında orduya 2.5 mil-
yon metre vermiştir. Buna ben-
zeyen fabrikalanmız vardır. Iti-
raf ederiz ki herkesin ince zev-
kini karşılayacak nefis biçimde
değiller, fakat bilgi isteğe bağ-
lıdır. Bugün malımıza istekgös-
terilirse gelişme olur. (...) Bu
nedenle bunun kabulünü tek-
lifederim" biçimindeki konuş-
masıyla yasa önerisini savu-
nur.
Her ne kadar Trabzon mil-
letvekili Ali Şükrü Bey, yasa-
nın demokratik olmadığını:
"Cebri olarak halkm bir kısmı
üzerine sen şunu yapacaksın,
bunu yapmayacaksın demek
caiz değildir. Bu, milletin ru-
hundan doğmalıdır" sözleriyle
belirtirse de Meclis, ülke için ge-
rekli olduğu kanısına varır; uy-
guiamadaki zorluklann çözüm-
lenmesi için Adalet ve Iktisat ko-
misyonlarına gönderir.
İlk Meclis çalışanlarından
gencecik Mustafa Hıfzı (Veli-
dedeoğlu), hem yasaya karşı
gelenlere hem de komisyon-
lardan henüz bir sonuç çıkma-
masına birtepki olarak, artık iyi-
ce yıpranmış olan okul forma-
sının yerine yerli kumaştan bir
takım elbise yaptırır, bu yeni
giysisiyle görevine gelip gitme-
ye başlar. Ne ki birkaç gün için-
de pantolonun ütüsü bozulur;
buna çok canı sıkılır; ütületmek
o günkü Ankara koşullarında
öyle kolay bir iş değildir; ama
çaresini bulur; hem akşam pan-
tolon yatağın altına düzgünce
serilir; sabah ütülenmiş olarak
alınıp giyilir...
Yasa, daha sonra Cumhuri-
yet hükümetince hazırlanan
ekonomi programı içinde da-
ha bilimsel bir çerçeveyle yer
aldığı gibi, ileriki yıllarda toplu-
mun dasahiplenmesiyle "Yer-
li Mallar Haftası" adı altında,
bir biçimde dile getirilerek, gün-
demde tutulur.
Not: Konuyla ilgili daha ay-
nntılı bilgi için: H.V.Vetidede-
oğlu, İlk Meclis, Çağdaş Ya-
yınları.
ÇlZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBİ SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com
TARlHTE BUGÜN MIMTAZARIKAN 11 Eylül
O. HENRY
1&6Z'O£ 8UGİ/M, ÜNUt AMERİKAU K/SA ÖYKÛrAZARt
O.HENBr DOĞPU(ASIL At», UVILUAU SIDNEY POKTEtî)
KISA BİR Ö&H£NiMOeU SONRA, TBZGAHTAfHOeTAM
ÇİFTÇİÜ6E OeİtU &RÇOK 'ŞT£ ÇAUÇACAK, BAUHA
VSZNEDAIIUĞI YAPA&C&İ ZİUMETİtJE PARA 6BÇİ&-
MEKLE £UÇlAUA€A*Tte. WTVKLANfiCA£lNI ANLAYIN-
CA HOHDURAS'A KAÇlP Z YIL OGAPA YAÇtYACAKTrR..
ESİNİH HASTALI6I NEO&JİYLE 6BGİ PÖHECEK, ONUN
OLÜktÜNPeN SOH/5A,YA(S6lU*HAfMK S Y/L HAPİS YA-
TACAKnR.. O.HENRY. 19OZ'P£ NEW YOÜK'A GİOEREK
X£N0İ D£YİMİYl£ "MEVİO ÜSrÜNOEKİ 8A60ATİ4 YEg-
LEŞECEK V£ PAKLAK YAZARUK YAÇAMINA SAÇUYA-
CAKnK.ŞAÇıenCl SONLA NOIOflLANAN
]
ÖYtCÜLEKİND£,
&ENELUICIE, SIRAOAN İNSANLARJ ANLAmCAK,SOS-
>AL SOeuNlABA PfiRMAK BASACAfTtG..
MUSTAFA BALBAY'DAN
YENİ BİR ARAŞTIRMA KİTABI
I Bu kilapta yer alan konubtn
tümü gerçektir. Törkiye'nin 9O'lı
yıllotma damgasınt vuton, bonka
bosoHmalarından küçük bir kesiti
j aktarmoktndtt. Demireller ailesinden
yeğen I. Yahya, 1970'li yıllarda
I Hayali ihracot yöntemini gelistitmtsti.
] 9O'lı yıllordo ise yeğen II. Yohya,
cepien paro hottamodan banka
sahibi olup, kendi bonkasının
icini bosahmoya gitisen bir khi
olarak tarihteki yerini aldı.
MusiDfo BALBAY, Y. ttuıoi
Demirel in eserlerini yazdı.
' S'ız de okuyun.
KİTAPÇINIZDAN İSTEYINİZ.
^ KONUR SOKAK 27/106640 KIZILAY - ANKARA
Ü M I T TEL: (0312) 419 38 26 - 27 FAKS: (0312) 417 56 68
İKİ TÜRKİYE ÂŞIĞININ
YASAMÖYKÜSÜ
Iki "insarTın yaşamöyküsû...
Nilgün kışlalı "Türk" dedi...
Ahmet Taner Kışlalı
-Atatûrk" dedi.
Bir Türk'ün ölümü...
Iki Türk'ün ölümü...
Türklerin ölümü...
Ölüyorlar. öldürûlüyorlar,
"Türk" dedikçe, "Atatürk"
dedikçe...
Ve "Ölen ölür, kalan sağlar
bizdendir" diyenler ürüyor...
Olsun...
Bu kitap, Kışlalılarm geride
bıraktıkları sevginin, doğallığın
insanlığın ve umudun izterini
yansıtıyor.
KİTAPÇINIZDAN İSTEYINİZ.
KONUR SOKAK 27/106640 KIZILAY - ANKARA
TEL: (0312) 419 38 26-27 FAKS: (0312) 417 56 68
BEYOĞLU 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1997/198 . ..-•-•
Davacı Şükrü Atmaca tarafından davalı Şerife Atmaca vs. aleyhlerine açüan kayıt iptali davasında:
Davah Zekıye Yalçın'ın Çayırözü köyü. Develi adresine tebligat yapılamadığından 1.2.2001 tarihli duruşmada hazır bulunması için
Akıt gazetesinin 20.4.2001 tanhh nüshası ile ilanen tebhgat yapılmış olup yine mahkememizin 21.6.2001 tarihli duruşmasında davanın
kabulüne, buna göre Kayseri. Develi ılçesı Güneyyukan köyü, Cilt 11/02, Sayfa 26, KSN 64'te Şükrü ve Hanife kızı 26.5.1977 doğmu-
lu olarak nüfusa kayıth davah Şenfe Atmaca'nın bu kaydımn iptaline,
Davalının Develi ilçesi, Güneyyukan köyü, Cilt No: 11/02, Sayfa 25, KSN: 64'te nüfusa kayıth Bayram Atmaca ile Kayseri Yeşilhisar
ilçesi. Kuzey Mahallesi, Cilt No. 7. Sayfa 28 ve K. Sıra No: 104'te kayıt ve tesciline karar verihniş olup iş bu karar gazete ilan tarihın-
den ıtıbaren 22 gün içinde itiraz %e temyiz edilnıediği takdirde kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. 22.8.2001.
Basın: 51156
KALEM
METİN ERKSAN
Yeminli Cumhuriyetçi
Nurullah Ataç (1898-1957) kendisini; "Benyemin-
li Cumhuhyetçiyim" diye tanımlamıştır. Nurullah Ataç
Osmanlı-Türk Devleti uyruğu kimliğinde doğdu. Nu-
rullah Ataç, Türkiye Cumhuriyeti Devteti yurttaşı kim-
liğinde öldü. Nurullah Ataç, bilinçli bir Atatürkçü, di-
rençlı bir Cumhuriyetçi olarak yaşadı. Nurullah Âtaç'ın
"ulusal bilinci" ve "tarih bilinci" vardı.
Nurullah Ataç çeşitli gazete ve dergilere "Sözden
Söze" başlıklı yazılaryazmıştır. Bu yazılardan biri; "Ab-
dülbaki Gölpınahı'ya Mektup" adını taşır. Ataç'ın bu
yazısı Abdülbaki GölpınanYnın (1900-1982) 1945'te
yayımlanan "Divan Edebiyatı Beyanındadır" adlı ki-
tabının eleştirisidir. Ataç'ın yazısı oldukça uzun bir
yazıdır. Ataç'ın bu yazısının "kimi tümceleri" şöyle-
dir. Ataç yazısına şöyle başlar:
"Ayıp derterbu senin ettiğine, Abdülbaki. O ne bi-
çim kitap öyle. Divan şiirini kötüleyecek, batıracak bir
şeyler bulayım diye didinmenden, bulamayınca da
birdediğini bir daha, bir daha söylemenden belli, sı-
kılmışsın. Çektiğin sıkıntıyı okuyanlara da çektiriyor-
sun; tatsız bir kitap senin kitabın. Ama bana öyle ge-
liyor ki divan şiirini sevmeyen, ondaki sesi duyma-
yan bir Türk, Avrupa şiirini de, yeni şiiri de gerçek-
ten sevemez."
Ataç; divan edebiyatı ve divan şiiri hakkında bir-
çok bilimsel bilgiler, bilimsel düşünceler yazdıktan
sonra sözü tarihbilime getirir ve şöyle der:
" 'Eline gürz değil, çakı almamış peltek Kazasker...
golgesinden ürken vezir, eliyte adam öldürmekten zevk
alan Padişah...' Kitabını öyle yazmışsın ki okuyan
Osmanlı Devleti'nde hep böyle adamlargelmiş geç-
miş sanır. Şimdi millet sevgisini öne sürmeyelim,
duygulanmızı kanştırmaksızın düşünmeye çalışalım;
yedi yüz yıl sürmüş, savaşlar açmış, koca birülkede
banş kurmuş bir devleti hep golgesinden korkan ve-
ziher yönetmiş olur mu hiç? Akıl alır mı bunu? Kita-
bının bir yerinde coşmuş, 'Ey aklıselim, sana hitap
ediyorum, haksız mıyım ben?' diyorsun. Sen sağdu-
yuya 'Böyle şiir mi olur?' diye soracağına; 'Benim an-
lattığım devlet gibi devlet olur da yedi yüz yıl sürer
mi?' diye sor, bakalım ne cevap veriyor. Gene söy-
lüyorum ayıptır Abdülbaki, babalanmızı böyle kötü-
lemeyelim, küçümsemeyelim; babalanmız oldukla-
nnı unutsak bile birerinsan olduklannı unutmayalım.
Sen; 'Divan şiirinde insan yok, insanlık değer yok'
diye tepinirken hangi çağda, nereden gelmiş olursa
olsun, insanoğluna borçlu olduğumuz saygıyı unu-
tuyorsun. O senin dediklerini kendi memleketim için
değil, yabancı memleketler için de, bize düşman ol-
muş memleketler için de kabul edemem. Osmanlı
devletini, gölgelerinden korkan vezirier değil göl-
gelerinden korkulan vezirieryönetmiştir. Sen o de-
dıklenniyenilık sanıyorsun, yenilik sevgısı sanıyorsun,
ama o yenilikmahalle kahvelerinin köhne yeniliğidir."
Ataç'ın edebiyatbilim ve tarihbilim kapsamında
çok önemli bilimsel bilgiler oluşturduğu bu yazısı
böylece sürer.
"Türk-lslam tasavvuf düşüncesi" ve "Türk edebi-
yatı" bilgini olan değerli düşünür Abdülbaki Gölpı-
narlı, Ataç'ın eleştirdiği kitabını, sonradan kendisi
de içtenlikle eleştirmiş ve bu kitabı yazdığı için ömür
boyu üzülmüştür.
"Tarihbilimci" olmayan, yani bilimsel bir tarih bil-
gisinden yoksun olan, "b/7imse/ bı/gı"nin ne olduğu-
nu bilmeyen, "tarih o/V/nc/"olmayan, "ulusal bilinci"
olmayan sürüstıne bereket, cahil cühelatakımı, araş-
tırmacı yaftasını boynuna takıp bilgiçlik taslayarak
önce; "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" tarihine saldır-
dı. Atatürk düşmanlığı yaptı, Cumhuriyet düşman-
lığı yaptı, laıklik düşmanlığı yaptı. Bu takımın tek
amacı para kazanmaktı. Bu düzmece (sahte) biça-
relerin, bu güdümlü (angaje) ajanların kimileri bugün
de yazılı ve görsel medyada mesleklerini sürdürü-
yor.
Bir süre sonra; "şeyhin kerameti kendinden men-
kul" sözüne uygun, kendisini "tarihçi" sanan bir alay
cahil cühela, bir sürü tımartıane kaçkını deli, "Osman-
lı-Türk" tarihine saldırmaya başladı. "Bilimsel dü-
şünce" düşmanı, gizli-açık "dinsel düşünce" yanda-
şı; mezhep-tarikat-tekke-dergâh-zaviye-şeriat tüc-
carı bir alay meczup, Osmanlı-Türk tarihine veryan-
sın küfür etmeye başladılar. Bu cehalet tüccarları-
nın kimileri kirii ticaretlerini bugün de yazılı ve gör-
sel medyada sürdürüyor.
Osmanlı-Türk devleti döneminde "devlet" ve "tek-
ke" ilişkileri kapsamında "tekke", çeşitli iç ve dış; si-
yasal, ekonomik, toplumsal, parasal, kültürel, din-
sel çıkarlar amacıyla "devlet" düşmanıdır. Saltanat
ve hilafetle yönetilen Osmanlı-Türk Devleti "tekke"
belası ile baş edememiştir. "Tekke" belasını Türkiye
Cumhuriyeti Devleti yönetimi yok etmiştir.
Nurullah Ataç'ın yetkın eleştirisi ve Abdülbaki Göl-
pınarlı'nın bilge özeleştirisi, tüm yücelikleriyle geç-
mişte kalmıştır. Şimdiki zaman cahillerin ve mec-
zupların zamanıdır. "Birzaman olmuşturki, hayali d-
han değer."
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7
SOLDANSAĞA:
1/ Arşiv. 2/
Karakter...
"Uzayacağa
benzer/Tutuş-
tuğumuz—"
(BehçetNeca-
tigil). 3/ Bir iş- 5
letmenin ani
çöküşü... Bir
nota. 4/ Muğ-
la'nın bir ilçe-
si. 5/ Asya'da
bir ülke... Su-
yu ahnmış her tür yi-
yecek maddesinin ar- 1
tığı.6/Çamaşırcıayı 2
da denilen ve Ameri- 3
ka'dayaşayanbirkürk 4
hayvanı...Gece.7/Os- 5
manh sarayında genel 5
olarak bostancılann, 7
baltacılann ve kapıcı- „
lann giydiği, kırmızı
çuhadan yapümış baş-
lık. 8/ Arjantin'in plaka işareti... Gümüş... "Bir ga-
rip ölmüş diyeler / Üç günden sonra duyalar / So-
ğuk — ile yuyalar / Şöyle garip bencileyin" (Yu-
nus Emre). 9/ Oynar eklemlerde oynaklığın kalma-
masıyla eklemin işlemez duruma gelmesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Geçenyıl, bir yıl önce... Eski Mısır'da güneş tan-
nsı. 2/ Rütbesiz asker... Türkmüziğinde bir makam.
3/ Gereksiz, anlamsız, boş söz. 4/ Resimde bir nes-
ne ya da figürü derinlik duygusu içinde verme yön-
temi. 5/ Mezopotamya'da kurulmuş eski bir kral-
lık... Erişmiş, ulaşmış. 6/ Takılmış ad... Tahıl ürün-
lerinin alımıyla ilgili kuruluşumuzun kısa yazılışı.
7/ ilkel benlik... Bir devletin başka bir devlete yap-
tığı bildiri. 8/ Saçı dökülmüş olan... Asker. 9/ Tüle
benzer ince ve saydam bir kumaş.