25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11EYLUL2001SALJ 14 KULTUR [email protected] TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜ1N Ediııbıırglrdaıı kısa izleııiıııler Edüıburgh yine kıpır kıpır. Hava so- ğuk. yağmurlu. Güneş ara sıra gös- teriyor yüzünü ama hemen her köşe başında bir hareketlilik, bir canlıhk var. Genç tiyatrocular, mûzisyenler, dansçılar ve onlann çevresinde top- lanmış seyirciler. Yaşlılar, gençler, Ingilizler, ttalyanlar, Fransızlar, Japon- lar... lnsanlann yüzleri gülüyor, göz- lennin içi parhyor, sanki hepsi de ya- nna umutla bakıyorlar. Galiba bu yüzleri, bu gözleri, bu bakışlan kıs- kanıyorum... "Umut" sözcüğü çok- tan çıkıp gidiverdi yaşamlanmızdan. Yine de, iki günde ızlenen ikı oyun- la tiyatroya doymak hoş bir tat bıra- kıyor insanda. Burg Tiyatrosu ve 'Martı' Viyana Burg Tıyatrosu yapımı olan "MartTnın bu yıl Edınburgh Festi- vali'ne damgasını vuracağı söyleni- yordu. Sanınm vurdu da. Oyunun dört göstensi için de biletler günler önce- sinden bitmıştı. Aynı gün ve saatler- de New York Şehır Balesi temsilleri- nin olduğu da düşünülürse, bu duru- mu tiyatronun başansı olarak yorum- lamak gerekir. llk gece izleyebilme şansını yakaladığım oyunun sonunda, bizım gibi, iyi-kötü her ızlediğıne al- kış turmak için ayağa firlama alışkan- lığı olmayan seyirci kısa bir duraksa- madan sonra ayaktaydı ve uzun süre de öyle kaldı. Luc Bondy'nin yorum- ladığı "MartTda rolleri başta Gert Voss (Trigorin) ve Jutta Lampe (Ar- kadina) olmak üzere mükemmel bir ekıp paylaşmış. Nedense genelde ya- kalamakta zorluk çekilen o kendine öz- gü "Çehov atmosferi", Luc Bondy ve oyunculannın ellerınde üç buçuk sa- atlik bir sûreye yayılıyor ve insanı da- ha ilk andan iribaren içine çekiyor, bir daha da bırakmıyor. Uişkiler öylesine yalın ama aynı zamanda da öylesine sancılı ve düşündürûcü ki... Sanki ya- şadıklan olaylarkarakterlerin içine iş- lemiş. "Marn"yı izlerken bu kışılerin, bu ilişkilerin ellerinin arasından kayıp gideceğı endişesıne kapılıyor insan. Hepsi de tüy gibi hafif. zarif, uçucu. Giysiler belli bir dönemi sımgelemı- yor. Oradan oraya geçebilecek esnek- likte, hafiflikte. Bu nedenle de galiba 1940'larla daha lyı örtüşüyor. Sahne tasanmında da aynı şey söz konusu: mavi bir duvar ve üzerine yansıyan özensizçizilmışbirgölresmi... Ufak dekor parçaları ve aksesuvarlarla olaylar bu duvann önünde yaşanı- yor, umutlar burada beliriyor, aşklar burada alevleniyor, burada sönüyor. Çehov'un bütün rolleri büyük. ama "Marü"da özellikle Kostia, Nina. Trigorin. Arkadina biraz daha öne çıkıyor... Kostia patlamalannı sıklık- la yaşamayan, ıçinde kopan firtına- lan bastıran bir genç yazar olarak buluşuyor seyirciyle. Bu nedenle de öfkeyle annesine sanldığı sahne hırs- lı, duyarlı bir tablo oluşturuyor. Ni- na taşıdığı giysi kadar şeffaf, ince. Ya- şamdan ardadığını, beklentilerini saf kocaman tebessümünde yansıtan bir genç kadrn. Jutta Lampe'in "Arka- dina"sı ve GertVoss'ın Trigorin'i ise vurucu, hiizün verici ama acındıncı değil. Ikisi de esprili, yaşamı yaşa- yan kışiler. Jutta Lampe bir zaman- lar diva olduğunun ve de geçen yıl- lann onu tahtından indirdiğinin bilin- cinde ama yine de çevresındekilerin merkezınde olmaktan vazgeçmeyen Arkadina'da küçük oyunlanyla, bakı- şıyla, soluk alıp vermesiyle etkileyi- ci. Gert Voss ise Trigorin'de olaga- nüstü. Bu rol bu denli sakin ve aynı za- • John Cage, "Büyük sanatçıların birlikte yaşadığımız yapıtlan, kendi yaşamlanmızı hecelediğimiz bir alfabe oluşturur" diyor... Gerçekten de, Anton Çehov'lar, John Cage'ler ve büyük sanatçıların hepsi bizler için bir alfabe değil mi? manda da bu denli firtınalı oynanabi- lir. Piposunu ağzının ıçinde çevirişi bile duygulannın bir uzantısı. Nina'ya sanlışındaki ihtiras, Arkadına'nın kol- lannda aradığı güven onun çalkantılı dünyasının yansımalan. Luc Bondy ve Gert Voss arasında kurulan ilişki bu rolûn yorumunda buluyor karşılığını, tıpkı diğer rollerde olduğu gibi. Luc Bondy, "Benim için en önemli şey üç ay boyunca bu oyunun içinde olmak, üç ay boyunca müzisvenkrimk çaoş- makü" diyor. Gerçekten de her oyun- cu enstrümanını çok iyi çalan bir mü- zisyendi. 'Alfabe' JohnCage'in 1982'deyazdığı "Ja- mes Joyce, Marcel Ehıchamp, Erik Satie: Alfabe" adlı radyo oyu- nu sanatçmın (besteci, yazar, felsefeci) kendine yakın buldu- ğu, sevdiği, inandığı, birbirin- den farklı on dört karakteri bir araya getiriyor. Anlatıcı, Ja- mes Joyce, Marcel Duchamp ve Erik Satie'nin ötesinde Mao Tse Tung'dan (çocukluğu) Henry David Thoreau'ya uza- nan bu kişilerin bazılan sahne- de yerlerini alıyor. Bazılan ise sadece ses olarak varlar. Par- lak ışıklarla yıkanan bir ekra- nın önündeki merdivenlere oturmuş olan kişiler arasında anlatıcımn yönetimiyie geli- şen konuşmalarda buluşma noktasını Cage'in milzıği ve aynı paralelde yürütülen sanatsal. tarih- sel, toplumsal olaylann değerlendi- rilmesi, bu değerlendirmelen destek- leyen alıntılar oluşturuyor. Bu anlam- da "AJfabe" seyirciyi zorlayan bir ya- pıt. Hele kolaya ahştınlmış bir se- yirci için kesinlikle çetin bir ceviz. Biraz da çetin cevizler gerekiyor... Ashnda; çağlar, felsefeler, kadınlar, erkekler, savaşlar, ölüler, canlılar, sanatlar üstüne söylenen değerli söz- lerle hesaplaşmak gûzel bir beyin cimnasriği. Duygusal ve esprili yön- leri de olan bir yapıt "AMabe". Genç yönetmen Laura Kuhn, bu çahşma- sını "performatif enstalasyon" ola- rak tanımlıyor. Hareketin en aza in- dirgenmiş olduğu, zamanın adeta durduğu ve birer heykeli anımsatan insanlann sesle, ışıkla, müzikle ör- tüşrüğü bir gösteri. Sadece anlatıcı, dilediğince hareket ederek merdi- venlerde oturanlara söz veriyor. Bir orkestra şefi gibi yöneriyor hepsini. Anlatıcı tarafından yönetilen bu ki- şilerden biri de Cage'in en sevdiği kompozitör Erik Satie'yi konuşan dansçı. oyuncu ve koreograf Meree Cunnigham. Cunnigham çok uzun bir aradan sonra bu yapıtla dönüyor metinler dünyasına... Semaver Kumpanya'nın sanat yönetmeni Işıl Kasapoğlu'nun yeni projesi: Haliç'in öte yanında tiyatro MELTEMKERRAR Yaşamı tiyatro olan bir insan Işıl Kasa- poğlu. Yeni sezonda da, neredeyse Türkı- ye'nm her yerinde tiyatro yapacak. Istan- bul Devlet Tiyatrosu'nda Ihsan Oktay Anar'ın 'Efrasiyabın Hikâyeleri\ Antalya Devlet Tiyatrosu'nda Güngör Dilmen'in 'Ben Anadolu', Van Devlet Tiyatrosu'nda Shakespeare'in 'Kısasa Kısas' oyunlannı sahneleyecek. Aksanat Prodüksiyon Tiyat- rosu ve ZuhalOlcay,HalukBilgiııer'le yap- mayı düşündüğü projeler de yeni yıla sığ- dıracaklan arasında ama tiyatroseverler için gerçek birmüjdeyı daha duyuralım: Ka- sapoğlu, Kocamustafapaşa'nın eski Çev- re Tiyatrosu'nda 'Semaver Kumpanya' ad- lı bir tiyatro açıyor! Sanat danışmanlığmı Kasapoğlu'nun yaptığı 'Semaver Kumpanya', tiyatroyu on yıllığına kiraladı. Bir yıl boyunca res- tore edilecek bma, önümüzdeki eylül ayında kapılanm açacak. 1974'te kuru- lan ve ilk kez Altan Erbulak'ın çalışma- ya başladığı tiyatro, Kasapoğlu'nun 'Ha- Bç'in Öte Yanında Tiyatro' projesi kap- samında farklı bir tiyatro ortamı oluştu- racak. Dünya klasiklerini sahneleyecek Kasapoğlu'nun en önemli amaçlanndan biri dünya klasıklenni seyirciyle yeni baş- tantanıştırmak. Shakespeare, MoHere,Çe- hov oyunlannın. 20 yaşındaki bir genç ta- rafindan en azbirkaç kez görülmesi bir zo- runluluk onun için. Haldun Taner gibi Türk klasik yazarlan da bunlann arasın- da. "Oysa Türkiye'de tiyarro karmakan- şık bir durumda. Bir taraftan vodvilti\at- roian sürüyor, tkari tiyatro olarak bu da gerekli, ama bir taraftandan da, eğhim ve yaşanun bir parçast olarak. insanın önün- de küçücük de olsa ufuklar açan kamu ti- yatrolan olmak" ÇevTe Tiyatrosu'ndakı yeni oluşumu bir kamu oluşumu olarak değerlendirirken. bu nedenle burada klasıklenn mutlaka oynan- ması ve bilet fıyatlannın mümkün olduğun- ca düşük olması gerektiğini söylüyor. Ti- yatro, insanın gelişmesınde. doğru, iyi ve güzele ulaşmasında yemek içmek kadar önemh ona göre. Projelennden biri de, Çevre Tıyatrosu bünyesınde Türkıye'deki ilk tiyatro kıtaplığını açmak Bu konuda yıl- lardır çalışıyor, en büyük hayali tiyatronun fuayesini bir kütüphaneye çevırebilmek. Çevre Tıyatrosu aynca çeşitli tiyatro atöl- yelenrü de banndıracak. Kukla atöryesınin ayn bır önemı var, çünkü çocuk oyunlan- nı tamamen kukla üzenne kurmak istiyor. Kullanmadığımız, binlerce anonım ya da yazılı tekerlemelenmiz, öykülerimız, ma- sallanmız var ona göre. Bunlann üstünetek- rar çalışmak istiyor. Semaver Kumpanya'nın süreklı bir kad- rosu olmayacak. proje üzerine oyunlar sergilenecek. 'Türkiye'de niteükîi olan ber şey Haliç'uı öte yanında da oynana- cak' diyor Kasapoğlu. Tiyatronun kültür politikası içinde sürdüreceğı repertuvar anlayışı içinde klasikler. yeni yazarlar ve hiç oynanmamış Türk yazarlan olacak. Ikinci bir proje de, 'tiyatro mutfağı'nj oluşturmak. Kasapoğlu, konservatuvan 1974yılında kurulan Çevre Tıyatrosu, Eylül 2002'de bambaşka bir oluşumla tiyatroseverlere kapılanm açacak. 'Semaver Kumpanya' kapsamında, tiyatro atölyelerinin yanı sıra Türkiye 'nin ilk tiyatro kitaplığı da olacak. bitiren gençlerin hepsine bir yıl boyunca üst bır okul gibi tiyatronun kapılanm aca- cağını söylüyor. Genç tiyatrocular bura- da, ışıle ses. yönetim, halkla ilişkiler, sah- ne işçıhği gibi tiyatronun farklı detayla- nnda tecrübe edinecekler. Bir tür 5. yıl eğırimi olan 'tiyatro mutfağT, tiyatronun çekirdek kadrosunu da zaman içinde ken- diliğinden oluşturacaL 'Seyirci tiyatn^a geüyor' Kasapoğlu önümüzdeki eylül ayında aç- mayı planladıklan tiyatro için sponsor ara- maya şimdiden başlamış. Bu yolda yerel belediye, büyükşehır belediyesi, Kültür Bakanlığı ve sponsorlardan yardım iste- yecek. Projesini tam olarak anlatabildiğin- de bunun bir hayal olmadığının anlaşıla- cağı ınancında. Yolun henüz başındayken bu kadar umutlu olmasında rzrrıit Şehır Ti- yatrosu en önemli öraek. Türk seyircisinin tiyatroya gitmediği yönündeki genel karu- nın doğru olmadığına ınanıyor, çünkü nı- telikli olduğu sürece seyirci her oyunudol- duruyor. "Izmit, Anadolu'da yerel yöneti- min yapüğı ilk tiyatroydu. 800 seyirciyle başladı ve her oyun sadece iki kez oynana- bildi Bugün, Şehir11> atrosu'nun bulundu- ğu kültür merkezini kullanan insan sayısı 20 bin. Dörtyılda gelinen nokta bu. Demek ki,kusur seyircide değil,yapnğunız işlerde." ÇevTe Tiyatrosu'nun da zaman ıçinde oluşrurduğu çekirdek kadrosuyla on yıl içinde umutlu bir geleceği olacağı düşün- cesınde. Izmit gibi, Çevre Tiyatrosu da bu anlamda, başka projelere cesaret verecek bir 'örnek' olacak ona göre. Sezon, Rus oyunlanyla başlıyor Otockholm Devlet Tiyatrosu'nda Amerikah rejisör Robert \Vilson, Çehov'un 'Vışne Babçesi'ni sahneleyecek. 'Rus korkusu'na karşı tiyatro GÜRHANUÇKAN SrOCKHOLM-Stock- holm Devlet Tiyatrosu bu güzün repertuvarmı Rus oyunlanna ayırdı. "Rus Güzü" olarak tanımlanan programda tanınmış kla- sikierin yanında genç ya- zarlann yapıtlan da yer alıyor. Stockholm Devlet Tiyatrosu'nun şefi Pfeter Wahlqvistyeni sezona Rus yapıtlanyla başlanması- nın nedenlerini şöyle açık- ladı: - Hemen herkes, başta lngihere ve Amerika ol- mak üzere bütün ilgiyi Ba- tı 'ya gösterdiği sırada, ba- kışlanmızm Doğu'ya çev- rilmesinin yararlı olduğu- nu düşündük. Böyîece hem yeni bir görüş alanı edine- ceğiz, hem de kendimizi farklj bir açıdan görebile- ceğiz. Para ve politikanın gölgesinde kaîan Rusya, Amerika'dan çok daha faz- la bir kültür ülkesi. Biz de bu sayede geleneksel "Rus korkumuzu" yenebilece- ğiz. Repertuvardakioyun- lan sahneye koyan yö- netmenler arasında Ber- linli Frank Castorf ile îs- veç'in son yıllarda Avru- pa'da dûzenli olarak çalış- mış olan yönetmeni Hikla HeDwigde bulunuyor. Ay- nca Amerikah yönetmen RobertWilson,son yıllar- da en çok sahneye kon- muş oyun olan Anton Çe- hov'un "VişneBahçea" ni yeni bir uyarlamayla sah- nelemeye hazırlanıyor. Wilson'un 3 yıl önce sah- neye koyduğu August Strtnberg'in yapıtı "Bir Döş Oyuna",Isveç'in yurt- dışında en çok ilgi gören tiyatro çalışması olmuştu. 1957 doğumlu Maria Arbatova, "Özgürlük Is- teğj" adlı oyunuyla repar- tuvardayer alan en genç sa- natçı. Stockholm Devlet Tiyatrosu'ndaki Rus Gü- zü'nün diğer bazı oyunla- n şunlar: -"ÜçKızKardeş", An- ton Çehov (Robert Wil- son) - Türkçeye 'Ayaktakımı Arasında' adıyla çevrilmiş olan "Dipteküer", Mak- srm Gorki (Hilda HeüVig) - "Suç ve Ceza', Fyodor Dostoyevski (Hans Wig- ren) ç^ gakov (Frank Castorf) Çehov'un "Ayı", Gk>- gol'ûn "Buran" ve Alek- sandr Puşkin' in " Yevgeni Onegin'' adlı kısa oyunla- n da programda yer ab- yor. Aynı zamanda Göran Persson ile Odile Nunes, Vysotski'nin ezgüerini yo- rumlayacak. YAZIODASI SELtM ÎLERt Tarık Dursun K. Ustamız Tank Dursun K.'nın Kokulu KentlerJ '\n\ okuyorum. Ayvalık'a kadar uzandım: "Eskizaman evleriyle dolu sokaklardan geçtim. Dilerseniz, o evlerin birinin önünde durun, göz- lerinizle sevip okşayın onu. Balkonlu, ikikatlı, ka- pıdan girince taş döşeli hayatlığı, iki mendillik av- lusu (bu avluda asması, yasemini ve bodurlimon ağaçlanyla gerçek bir Ege avlusu görürsünüz) ve önü ardı kırmızı sardunyalann sardığı bu evlerhâ- lâbirtarihtir." Gözümün önünde Ayvalık, Tank Dursun'un ışık- larla örülü Türkçesinin dile getirdiği evler. 1980 sonrasının zapturapta alıcı günlerinde Ayvalık'a, fılm çekimine gitmiştik. Ömer Kavur'la bende in- ce anılan kalmış birfilm: Kınk BirAşk Hikâyesi. Be- yazperdede seyrederken düşbozumuna uğrama- dığım tek senaryom. Ayvalık'ı unutamam. Ama Tank Dursun K. 'ya ilişkin anılanmı da unu- tamam. Variık Yayınlan arasında okura sunulmuş İnsan Kurdu 1959 tarihini taşır. Bir yıl sonra ablam lise son sınıfta olacak, ben de ilkokulu bitiriyorum. Türk Dili ve Edebiyatı dersleri konusunda ne ka- dar farklı günlermiş ki, çok aydın bir öğretmen, genç bir yazann (İnsan Kurdu'nun yazan otuzlanna var- mamıştır) eserinı öğrencilerine salık vermektedir... Evimize böylece çıkagelen romanı bir iki yıl son- ra okuyacaktım. Yakup Kadri'ler, Halide Edib'ler- den sonra Tarık Dursun'un anlatımı benim için başlı başına biryenilikti. İnsan Kurdu, "Sonuç"tan başlangıca 'geriye dönüş' romanıdır. Soluk solu- ğa okursunuz. Sinema sanatının edebiyata yedi- rilişi konusunda, bizdeki sayılı örnektendir. Artık lise sondayım; Tank Dursun'un Güzel Av- rat Otu, Sevmek Diye Bir Şey adlı öykü krtaplan elbette kitaplığımda. Hele ikincisinin dünyası be- ni büyülemiştir. Öğretmenimiz Rauf Muttuay, ga- liba nisanda sıcak bir gündü, sınıfa Denizin Ka- nı'yla birlikte girdi, krtabı kürsüye bıraktı. Her gün kitabevlerini dolaşıyorum, Denizin Kanı'na rastla- mamışım. Rauf Bey, yayınevinin kendisine özel olarak gönderdiğini söyledi. Nasıl kıskandığımı anlatamam. Bir hafta kadar sonra Denizin Kanı'nı edinebildim. Bodrum'un erden günlerini anlatan bu romanın mitoJojiye açılan, adeta bağımsız bölümleri dil gü- zelliğinin doruklanna ulaşır. Otuz yılı aşkın zaman geçti, o mutlu okumanın anısı silinmemiştir. 1968'in sonbahannda ilk krtabım Cumartesi Yal- nızlığı. llk yazı da ustamız Tank Dursun K.'dan. O zamanlar Milliyet'te yazıyordu. Yolun başındaki bir yazar adayını okurtara tanıtmaktan kaçınma- dı. Bu tutumun anlamını şimdi çok daha derinden hissedebiliyorum. 1970 tarihi, Tank Dursun'un dil ve anlatma sa- natı konusundaki en güzel yapıtlanndan birinin yayımlanış tarihidir: 36 Kısım Tekmili Birden. Ço- cuklukta görülmüş ünlü filmler burada gündelikya- şamın içinde yeniden var olurlar. Tank Dursun'un anlatım gücüne her zaman hay- ran oldum. öy'e sanıyonjm kj, düzyazıyla sınırlı ber yazar, şiirsanatını kıskanırvegünün birindeşiirsa- natıyla yakın akrabalığı olan bir şeyler yazmak is- ter. Tank Dursun'un birçok öyküsünden bu tadı ala- biliriz: Demin andığım Sevmek Diye Bir Şey'in ya- nına ille Bahriyeli Çocuk''u ve Ona Sevdiğimi Söy- /e'yi de eklemek isterim. Yılmaz usta, bugünün yıkıkTürkçesine bütün ya- pıtlanyla yine buruk buruk gülümsüyor. Kokulu Kentlen Türkçe şöleni! Takvimde Iz Bırakan: "Bir ses olsun diye radyonun düğmesine uzan- dım, açtım." Tank Dursun K., Kokulu Kentler, Li- teratür Yayıncılık, 2001. hmit Şehir Tıyatroları açılıyor • Kültür Servisi - Izmit Şehir Tiyatrolan, perdelerini 5 Ekim'de, Moliere'in 'Cimri' adlı oyunuyla açıyor. Shakespeare'in 'Bir Yaz Gecesi Rüyası' adlı oyununun hazırlıklan da tamamlandı. Prömiyeri 10 Ekim Çarşamba günü gerçekleştirilecek olan oyun, çarşamba ve cumartesi günleri izlenebilecek. Kocaeli Bölge Tiyatrosu'nun 23. dönem özgün eğitim tiyatro kurslan da 6 Ekim Cumartesi günü başlıyor. Mayıs sonuna kadar devam edecek kurslarda, 7 ve yukan yaş grubundaki çocuklara yaratıcı drama eğitiminin yanı sıra, hareket, dans, rol, mimik, doğaçlama, ses eğitimi, müzik, diksiyon ve mitoloji dersleri verilecek. Mehmet Başaran şiir ödülü • Kültür Servisi - Zeytirüi Belediyesi'nin düzenlediği şiir yanşması şair-yazar Mehmet Başaran adına yapılacak. Jüri üyelerinin Öner Yağcı, Kemal Özer, Sunay Akm, Eray Canberk ve Şadan Aytaç'm olduğu yanşmanın sonuçlan 17 Nisan 2002 günü açıklanacak. Yanşmaya, katılımcılar 2001 yılında yayrmlanmış şiir kitaplanyla ya da kitap oluşturabilecek şiir dosyalanyla katılabilecekler. Daktilo ya da bilgisayarla yazılması gereken kitap ya da dosyalarm en geç 31 Aralık'a dek Zeytinli Belediyesi'ne 7 örnek olarak gönderilmesi gerekiyor. Bilgi için: (0 266 377 12 22-377 12 24) Yönetmen Shinji Somai öldü • TOKYO (AFP) - Japon yönetmen Shinji Somai, geçen yıl haziran aymda yakalandığı akciğer kanserine 10 Eylül Pazartesi günü Tokyo'da, 53 yaşında yenik düştü. 1980'de Kinema Jun po adh sinema dergisi tarafindan düzenlenen fesrivalde 'En iyi Japon yönetmen', 1999'da Berlın Fihn Festivali'nde 'Uluslararası Film Eleştirmenleri' ödüllerini alan Somai, kariyerine 1975 yılında Nikkatsu Co.'da yönetmen yardımcısı olarak başlamış, 1980'de yönetmenliğe yükselmişti. 'Unusual Couple', 'A Sailor-Style School Uniform and a Machine Gun' filmleriyle ünlenen yönetmen, 'Typhoon Club' fihniyle 1985 Uluslararası Tolö'o Fihn Festivali'nde 'En Genç Yönetmen' ödülüne layık görübnüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle