Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11EYLUL2001SALJ
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜ1N
Ediııbıırglrdaıı kısa izleııiıııler
Edüıburgh yine kıpır kıpır. Hava so-
ğuk. yağmurlu. Güneş ara sıra gös-
teriyor yüzünü ama hemen her köşe
başında bir hareketlilik, bir canlıhk
var. Genç tiyatrocular, mûzisyenler,
dansçılar ve onlann çevresinde top-
lanmış seyirciler. Yaşlılar, gençler,
Ingilizler, ttalyanlar, Fransızlar, Japon-
lar... lnsanlann yüzleri gülüyor, göz-
lennin içi parhyor, sanki hepsi de ya-
nna umutla bakıyorlar. Galiba bu
yüzleri, bu gözleri, bu bakışlan kıs-
kanıyorum... "Umut" sözcüğü çok-
tan çıkıp gidiverdi yaşamlanmızdan.
Yine de, iki günde ızlenen ikı oyun-
la tiyatroya doymak hoş bir tat bıra-
kıyor insanda.
Burg Tiyatrosu ve 'Martı'
Viyana Burg Tıyatrosu yapımı olan
"MartTnın bu yıl Edınburgh Festi-
vali'ne damgasını vuracağı söyleni-
yordu. Sanınm vurdu da. Oyunun dört
göstensi için de biletler günler önce-
sinden bitmıştı. Aynı gün ve saatler-
de New York Şehır Balesi temsilleri-
nin olduğu da düşünülürse, bu duru-
mu tiyatronun başansı olarak yorum-
lamak gerekir. llk gece izleyebilme
şansını yakaladığım oyunun sonunda,
bizım gibi, iyi-kötü her ızlediğıne al-
kış turmak için ayağa firlama alışkan-
lığı olmayan seyirci kısa bir duraksa-
madan sonra ayaktaydı ve uzun süre
de öyle kaldı. Luc Bondy'nin yorum-
ladığı "MartTda rolleri başta Gert
Voss (Trigorin) ve Jutta Lampe (Ar-
kadina) olmak üzere mükemmel bir
ekıp paylaşmış. Nedense genelde ya-
kalamakta zorluk çekilen o kendine öz-
gü "Çehov atmosferi", Luc Bondy ve
oyunculannın ellerınde üç buçuk sa-
atlik bir sûreye yayılıyor ve insanı da-
ha ilk andan iribaren içine çekiyor, bir
daha da bırakmıyor. Uişkiler öylesine
yalın ama aynı zamanda da öylesine
sancılı ve düşündürûcü ki... Sanki ya-
şadıklan olaylarkarakterlerin içine iş-
lemiş. "Marn"yı izlerken bu kışılerin,
bu ilişkilerin ellerinin arasından kayıp
gideceğı endişesıne kapılıyor insan.
Hepsi de tüy gibi hafif. zarif, uçucu.
Giysiler belli bir dönemi sımgelemı-
yor. Oradan oraya geçebilecek esnek-
likte, hafiflikte. Bu nedenle de galiba
1940'larla daha lyı örtüşüyor. Sahne
tasanmında da aynı şey söz konusu:
mavi bir duvar ve üzerine yansıyan
özensizçizilmışbirgölresmi... Ufak
dekor parçaları ve aksesuvarlarla
olaylar bu duvann önünde yaşanı-
yor, umutlar burada beliriyor, aşklar
burada alevleniyor, burada sönüyor.
Çehov'un bütün rolleri büyük. ama
"Marü"da özellikle Kostia, Nina.
Trigorin. Arkadina biraz daha öne
çıkıyor... Kostia patlamalannı sıklık-
la yaşamayan, ıçinde kopan firtına-
lan bastıran bir genç yazar olarak
buluşuyor seyirciyle. Bu nedenle de
öfkeyle annesine sanldığı sahne hırs-
lı, duyarlı bir tablo oluşturuyor. Ni-
na taşıdığı giysi kadar şeffaf, ince. Ya-
şamdan ardadığını, beklentilerini saf
kocaman tebessümünde yansıtan bir
genç kadrn. Jutta Lampe'in "Arka-
dina"sı ve GertVoss'ın Trigorin'i ise
vurucu, hiizün verici ama acındıncı
değil. Ikisi de esprili, yaşamı yaşa-
yan kışiler. Jutta Lampe bir zaman-
lar diva olduğunun ve de geçen yıl-
lann onu tahtından indirdiğinin bilin-
cinde ama yine de çevresındekilerin
merkezınde olmaktan vazgeçmeyen
Arkadina'da küçük oyunlanyla, bakı-
şıyla, soluk alıp vermesiyle etkileyi-
ci. Gert Voss ise Trigorin'de olaga-
nüstü. Bu rol bu denli sakin ve aynı za-
• John Cage, "Büyük
sanatçıların birlikte
yaşadığımız yapıtlan, kendi
yaşamlanmızı
hecelediğimiz bir alfabe
oluşturur" diyor...
Gerçekten de, Anton
Çehov'lar, John Cage'ler ve
büyük sanatçıların hepsi
bizler için bir alfabe
değil mi?
manda da bu denli firtınalı oynanabi-
lir. Piposunu ağzının ıçinde çevirişi
bile duygulannın bir uzantısı. Nina'ya
sanlışındaki ihtiras, Arkadına'nın kol-
lannda aradığı güven onun çalkantılı
dünyasının yansımalan. Luc Bondy
ve Gert Voss arasında kurulan ilişki bu
rolûn yorumunda buluyor karşılığını,
tıpkı diğer rollerde olduğu gibi. Luc
Bondy, "Benim için en önemli şey üç
ay boyunca bu oyunun içinde olmak,
üç ay boyunca müzisvenkrimk çaoş-
makü" diyor. Gerçekten de her oyun-
cu enstrümanını çok iyi çalan bir mü-
zisyendi.
'Alfabe'
JohnCage'in 1982'deyazdığı "Ja-
mes Joyce, Marcel Ehıchamp, Erik
Satie: Alfabe" adlı radyo oyu-
nu sanatçmın (besteci, yazar,
felsefeci) kendine yakın buldu-
ğu, sevdiği, inandığı, birbirin-
den farklı on dört karakteri bir
araya getiriyor. Anlatıcı, Ja-
mes Joyce, Marcel Duchamp
ve Erik Satie'nin ötesinde Mao
Tse Tung'dan (çocukluğu)
Henry David Thoreau'ya uza-
nan bu kişilerin bazılan sahne-
de yerlerini alıyor. Bazılan ise
sadece ses olarak varlar. Par-
lak ışıklarla yıkanan bir ekra-
nın önündeki merdivenlere
oturmuş olan kişiler arasında
anlatıcımn yönetimiyie geli-
şen konuşmalarda buluşma
noktasını Cage'in milzıği ve aynı
paralelde yürütülen sanatsal. tarih-
sel, toplumsal olaylann değerlendi-
rilmesi, bu değerlendirmelen destek-
leyen alıntılar oluşturuyor. Bu anlam-
da "AJfabe" seyirciyi zorlayan bir ya-
pıt. Hele kolaya ahştınlmış bir se-
yirci için kesinlikle çetin bir ceviz.
Biraz da çetin cevizler gerekiyor...
Ashnda; çağlar, felsefeler, kadınlar,
erkekler, savaşlar, ölüler, canlılar,
sanatlar üstüne söylenen değerli söz-
lerle hesaplaşmak gûzel bir beyin
cimnasriği. Duygusal ve esprili yön-
leri de olan bir yapıt "AMabe". Genç
yönetmen Laura Kuhn, bu çahşma-
sını "performatif enstalasyon" ola-
rak tanımlıyor. Hareketin en aza in-
dirgenmiş olduğu, zamanın adeta
durduğu ve birer heykeli anımsatan
insanlann sesle, ışıkla, müzikle ör-
tüşrüğü bir gösteri. Sadece anlatıcı,
dilediğince hareket ederek merdi-
venlerde oturanlara söz veriyor. Bir
orkestra şefi gibi yöneriyor hepsini.
Anlatıcı tarafından yönetilen bu ki-
şilerden biri de Cage'in en sevdiği
kompozitör Erik Satie'yi konuşan
dansçı. oyuncu ve koreograf Meree
Cunnigham. Cunnigham çok uzun
bir aradan sonra bu yapıtla dönüyor
metinler dünyasına...
Semaver Kumpanya'nın sanat yönetmeni Işıl Kasapoğlu'nun yeni projesi:
Haliç'in öte yanında tiyatro
MELTEMKERRAR
Yaşamı tiyatro olan bir insan Işıl Kasa-
poğlu. Yeni sezonda da, neredeyse Türkı-
ye'nm her yerinde tiyatro yapacak. Istan-
bul Devlet Tiyatrosu'nda Ihsan Oktay
Anar'ın 'Efrasiyabın Hikâyeleri\ Antalya
Devlet Tiyatrosu'nda Güngör Dilmen'in
'Ben Anadolu', Van Devlet Tiyatrosu'nda
Shakespeare'in 'Kısasa Kısas' oyunlannı
sahneleyecek. Aksanat Prodüksiyon Tiyat-
rosu ve ZuhalOlcay,HalukBilgiııer'le yap-
mayı düşündüğü projeler de yeni yıla sığ-
dıracaklan arasında ama tiyatroseverler
için gerçek birmüjdeyı daha duyuralım: Ka-
sapoğlu, Kocamustafapaşa'nın eski Çev-
re Tiyatrosu'nda 'Semaver Kumpanya' ad-
lı bir tiyatro açıyor!
Sanat danışmanlığmı Kasapoğlu'nun
yaptığı 'Semaver Kumpanya', tiyatroyu
on yıllığına kiraladı. Bir yıl boyunca res-
tore edilecek bma, önümüzdeki eylül
ayında kapılanm açacak. 1974'te kuru-
lan ve ilk kez Altan Erbulak'ın çalışma-
ya başladığı tiyatro, Kasapoğlu'nun 'Ha-
Bç'in Öte Yanında Tiyatro' projesi kap-
samında farklı bir tiyatro ortamı oluştu-
racak.
Dünya klasiklerini sahneleyecek
Kasapoğlu'nun en önemli amaçlanndan
biri dünya klasıklenni seyirciyle yeni baş-
tantanıştırmak. Shakespeare, MoHere,Çe-
hov oyunlannın. 20 yaşındaki bir genç ta-
rafindan en azbirkaç kez görülmesi bir zo-
runluluk onun için. Haldun Taner gibi
Türk klasik yazarlan da bunlann arasın-
da. "Oysa Türkiye'de tiyarro karmakan-
şık bir durumda. Bir taraftan vodvilti\at-
roian sürüyor, tkari tiyatro olarak bu da
gerekli, ama bir taraftandan da, eğhim ve
yaşanun bir parçast olarak. insanın önün-
de küçücük de olsa ufuklar açan kamu ti-
yatrolan olmak"
ÇevTe Tiyatrosu'ndakı yeni oluşumu bir
kamu oluşumu olarak değerlendirirken. bu
nedenle burada klasıklenn mutlaka oynan-
ması ve bilet fıyatlannın mümkün olduğun-
ca düşük olması gerektiğini söylüyor. Ti-
yatro, insanın gelişmesınde. doğru, iyi ve
güzele ulaşmasında yemek içmek kadar
önemh ona göre. Projelennden biri de,
Çevre Tıyatrosu bünyesınde Türkıye'deki
ilk tiyatro kıtaplığını açmak Bu konuda yıl-
lardır çalışıyor, en büyük hayali tiyatronun
fuayesini bir kütüphaneye çevırebilmek.
Çevre Tıyatrosu aynca çeşitli tiyatro atöl-
yelenrü de banndıracak. Kukla atöryesınin
ayn bır önemı var, çünkü çocuk oyunlan-
nı tamamen kukla üzenne kurmak istiyor.
Kullanmadığımız, binlerce anonım ya da
yazılı tekerlemelenmiz, öykülerimız, ma-
sallanmız var ona göre. Bunlann üstünetek-
rar çalışmak istiyor.
Semaver Kumpanya'nın süreklı bir kad-
rosu olmayacak. proje üzerine oyunlar
sergilenecek. 'Türkiye'de niteükîi olan
ber şey Haliç'uı öte yanında da oynana-
cak' diyor Kasapoğlu. Tiyatronun kültür
politikası içinde sürdüreceğı repertuvar
anlayışı içinde klasikler. yeni yazarlar ve
hiç oynanmamış Türk yazarlan olacak.
Ikinci bir proje de, 'tiyatro mutfağı'nj
oluşturmak. Kasapoğlu, konservatuvan
1974yılında
kurulan Çevre
Tıyatrosu, Eylül
2002'de
bambaşka bir
oluşumla
tiyatroseverlere
kapılanm
açacak.
'Semaver
Kumpanya'
kapsamında,
tiyatro
atölyelerinin
yanı sıra
Türkiye 'nin ilk
tiyatro kitaplığı
da olacak.
bitiren gençlerin hepsine bir yıl boyunca
üst bır okul gibi tiyatronun kapılanm aca-
cağını söylüyor. Genç tiyatrocular bura-
da, ışıle ses. yönetim, halkla ilişkiler, sah-
ne işçıhği gibi tiyatronun farklı detayla-
nnda tecrübe edinecekler. Bir tür 5. yıl
eğırimi olan 'tiyatro mutfağT, tiyatronun
çekirdek kadrosunu da zaman içinde ken-
diliğinden oluşturacaL
'Seyirci tiyatn^a geüyor'
Kasapoğlu önümüzdeki eylül ayında aç-
mayı planladıklan tiyatro için sponsor ara-
maya şimdiden başlamış. Bu yolda yerel
belediye, büyükşehır belediyesi, Kültür
Bakanlığı ve sponsorlardan yardım iste-
yecek. Projesini tam olarak anlatabildiğin-
de bunun bir hayal olmadığının anlaşıla-
cağı ınancında. Yolun henüz başındayken
bu kadar umutlu olmasında rzrrıit Şehır Ti-
yatrosu en önemli öraek. Türk seyircisinin
tiyatroya gitmediği yönündeki genel karu-
nın doğru olmadığına ınanıyor, çünkü nı-
telikli olduğu sürece seyirci her oyunudol-
duruyor. "Izmit, Anadolu'da yerel yöneti-
min yapüğı ilk tiyatroydu. 800 seyirciyle
başladı ve her oyun sadece iki kez oynana-
bildi Bugün, Şehir11> atrosu'nun bulundu-
ğu kültür merkezini kullanan insan sayısı
20 bin. Dörtyılda gelinen nokta bu. Demek
ki,kusur seyircide değil,yapnğunız işlerde."
ÇevTe Tiyatrosu'nun da zaman ıçinde
oluşrurduğu çekirdek kadrosuyla on yıl
içinde umutlu bir geleceği olacağı düşün-
cesınde. Izmit gibi, Çevre Tiyatrosu da bu
anlamda, başka projelere cesaret verecek
bir 'örnek' olacak ona göre.
Sezon, Rus oyunlanyla başlıyor
Otockholm
Devlet
Tiyatrosu'nda
Amerikah
rejisör Robert
\Vilson,
Çehov'un
'Vışne
Babçesi'ni
sahneleyecek.
'Rus korkusu'na
karşı tiyatro
GÜRHANUÇKAN
SrOCKHOLM-Stock-
holm Devlet Tiyatrosu bu
güzün repertuvarmı Rus
oyunlanna ayırdı. "Rus
Güzü" olarak tanımlanan
programda tanınmış kla-
sikierin yanında genç ya-
zarlann yapıtlan da yer
alıyor. Stockholm Devlet
Tiyatrosu'nun şefi Pfeter
Wahlqvistyeni sezona Rus
yapıtlanyla başlanması-
nın nedenlerini şöyle açık-
ladı:
- Hemen herkes, başta
lngihere ve Amerika ol-
mak üzere bütün ilgiyi Ba-
tı 'ya gösterdiği sırada, ba-
kışlanmızm Doğu'ya çev-
rilmesinin yararlı olduğu-
nu düşündük. Böyîece hem
yeni bir görüş alanı edine-
ceğiz, hem de kendimizi
farklj bir açıdan görebile-
ceğiz. Para ve politikanın
gölgesinde kaîan Rusya,
Amerika'dan çok daha faz-
la bir kültür ülkesi. Biz de
bu sayede geleneksel "Rus
korkumuzu" yenebilece-
ğiz.
Repertuvardakioyun-
lan sahneye koyan yö-
netmenler arasında Ber-
linli Frank Castorf ile îs-
veç'in son yıllarda Avru-
pa'da dûzenli olarak çalış-
mış olan yönetmeni Hikla
HeDwigde bulunuyor. Ay-
nca Amerikah yönetmen
RobertWilson,son yıllar-
da en çok sahneye kon-
muş oyun olan Anton Çe-
hov'un "VişneBahçea" ni
yeni bir uyarlamayla sah-
nelemeye hazırlanıyor.
Wilson'un 3 yıl önce sah-
neye koyduğu August
Strtnberg'in yapıtı "Bir
Döş Oyuna",Isveç'in yurt-
dışında en çok ilgi gören
tiyatro çalışması olmuştu.
1957 doğumlu Maria
Arbatova, "Özgürlük Is-
teğj" adlı oyunuyla repar-
tuvardayer alan en genç sa-
natçı. Stockholm Devlet
Tiyatrosu'ndaki Rus Gü-
zü'nün diğer bazı oyunla-
n şunlar:
-"ÜçKızKardeş", An-
ton Çehov (Robert Wil-
son)
- Türkçeye 'Ayaktakımı
Arasında' adıyla çevrilmiş
olan "Dipteküer", Mak-
srm Gorki (Hilda HeüVig)
- "Suç ve Ceza', Fyodor
Dostoyevski (Hans Wig-
ren)
ç^
gakov (Frank Castorf)
Çehov'un "Ayı", Gk>-
gol'ûn "Buran" ve Alek-
sandr Puşkin' in " Yevgeni
Onegin'' adlı kısa oyunla-
n da programda yer ab-
yor. Aynı zamanda Göran
Persson ile Odile Nunes,
Vysotski'nin ezgüerini yo-
rumlayacak.
YAZIODASI
SELtM ÎLERt
Tarık Dursun K.
Ustamız Tank Dursun K.'nın Kokulu KentlerJ
'\n\
okuyorum. Ayvalık'a kadar uzandım:
"Eskizaman evleriyle dolu sokaklardan geçtim.
Dilerseniz, o evlerin birinin önünde durun, göz-
lerinizle sevip okşayın onu. Balkonlu, ikikatlı, ka-
pıdan girince taş döşeli hayatlığı, iki mendillik av-
lusu (bu avluda asması, yasemini ve bodurlimon
ağaçlanyla gerçek bir Ege avlusu görürsünüz) ve
önü ardı kırmızı sardunyalann sardığı bu evlerhâ-
lâbirtarihtir."
Gözümün önünde Ayvalık, Tank Dursun'un ışık-
larla örülü Türkçesinin dile getirdiği evler. 1980
sonrasının zapturapta alıcı günlerinde Ayvalık'a,
fılm çekimine gitmiştik. Ömer Kavur'la bende in-
ce anılan kalmış birfilm: Kınk BirAşk Hikâyesi. Be-
yazperdede seyrederken düşbozumuna uğrama-
dığım tek senaryom.
Ayvalık'ı unutamam.
Ama Tank Dursun K. 'ya ilişkin anılanmı da unu-
tamam.
Variık Yayınlan arasında okura sunulmuş İnsan
Kurdu 1959 tarihini taşır. Bir yıl sonra ablam lise
son sınıfta olacak, ben de ilkokulu bitiriyorum.
Türk Dili ve Edebiyatı dersleri konusunda ne ka-
dar farklı günlermiş ki, çok aydın bir öğretmen, genç
bir yazann (İnsan Kurdu'nun yazan otuzlanna var-
mamıştır) eserinı öğrencilerine salık vermektedir...
Evimize böylece çıkagelen romanı bir iki yıl son-
ra okuyacaktım. Yakup Kadri'ler, Halide Edib'ler-
den sonra Tarık Dursun'un anlatımı benim için
başlı başına biryenilikti. İnsan Kurdu, "Sonuç"tan
başlangıca 'geriye dönüş' romanıdır. Soluk solu-
ğa okursunuz. Sinema sanatının edebiyata yedi-
rilişi konusunda, bizdeki sayılı örnektendir.
Artık lise sondayım; Tank Dursun'un Güzel Av-
rat Otu, Sevmek Diye Bir Şey adlı öykü krtaplan
elbette kitaplığımda. Hele ikincisinin dünyası be-
ni büyülemiştir. Öğretmenimiz Rauf Muttuay, ga-
liba nisanda sıcak bir gündü, sınıfa Denizin Ka-
nı'yla birlikte girdi, krtabı kürsüye bıraktı. Her gün
kitabevlerini dolaşıyorum, Denizin Kanı'na rastla-
mamışım. Rauf Bey, yayınevinin kendisine özel
olarak gönderdiğini söyledi. Nasıl kıskandığımı
anlatamam. Bir hafta kadar sonra Denizin Kanı'nı
edinebildim.
Bodrum'un erden günlerini anlatan bu romanın
mitoJojiye açılan, adeta bağımsız bölümleri dil gü-
zelliğinin doruklanna ulaşır. Otuz yılı aşkın zaman
geçti, o mutlu okumanın anısı silinmemiştir.
1968'in sonbahannda ilk krtabım Cumartesi Yal-
nızlığı. llk yazı da ustamız Tank Dursun K.'dan. O
zamanlar Milliyet'te yazıyordu. Yolun başındaki
bir yazar adayını okurtara tanıtmaktan kaçınma-
dı. Bu tutumun anlamını şimdi çok daha derinden
hissedebiliyorum.
1970 tarihi, Tank Dursun'un dil ve anlatma sa-
natı konusundaki en güzel yapıtlanndan birinin
yayımlanış tarihidir: 36 Kısım Tekmili Birden. Ço-
cuklukta görülmüş ünlü filmler burada gündelikya-
şamın içinde yeniden var olurlar.
Tank Dursun'un anlatım gücüne her zaman hay-
ran oldum. öy'e sanıyonjm kj, düzyazıyla sınırlı ber
yazar, şiirsanatını kıskanırvegünün birindeşiirsa-
natıyla yakın akrabalığı olan bir şeyler yazmak is-
ter. Tank Dursun'un birçok öyküsünden bu tadı ala-
biliriz: Demin andığım Sevmek Diye Bir Şey'in ya-
nına ille Bahriyeli Çocuk''u ve Ona Sevdiğimi Söy-
/e'yi de eklemek isterim.
Yılmaz usta, bugünün yıkıkTürkçesine bütün ya-
pıtlanyla yine buruk buruk gülümsüyor. Kokulu
Kentlen Türkçe şöleni!
Takvimde Iz Bırakan:
"Bir ses olsun diye radyonun düğmesine uzan-
dım, açtım." Tank Dursun K., Kokulu Kentler, Li-
teratür Yayıncılık, 2001.
hmit Şehir Tıyatroları açılıyor
• Kültür Servisi - Izmit Şehir Tiyatrolan,
perdelerini 5 Ekim'de, Moliere'in
'Cimri' adlı oyunuyla açıyor. Shakespeare'in
'Bir Yaz Gecesi Rüyası' adlı oyununun
hazırlıklan da tamamlandı. Prömiyeri 10
Ekim Çarşamba günü gerçekleştirilecek olan
oyun, çarşamba ve cumartesi günleri
izlenebilecek. Kocaeli Bölge Tiyatrosu'nun
23. dönem özgün eğitim tiyatro kurslan da
6 Ekim Cumartesi günü başlıyor.
Mayıs sonuna kadar devam edecek
kurslarda, 7 ve yukan yaş grubundaki
çocuklara yaratıcı drama eğitiminin yanı sıra,
hareket, dans, rol, mimik, doğaçlama, ses
eğitimi, müzik, diksiyon ve mitoloji dersleri
verilecek.
Mehmet Başaran şiir ödülü
• Kültür Servisi - Zeytirüi Belediyesi'nin
düzenlediği şiir yanşması şair-yazar
Mehmet Başaran adına yapılacak. Jüri
üyelerinin Öner Yağcı, Kemal Özer, Sunay
Akm, Eray Canberk ve Şadan Aytaç'm
olduğu yanşmanın sonuçlan 17 Nisan 2002
günü açıklanacak. Yanşmaya,
katılımcılar 2001 yılında yayrmlanmış şiir
kitaplanyla ya da kitap oluşturabilecek şiir
dosyalanyla katılabilecekler. Daktilo ya da
bilgisayarla yazılması gereken kitap ya da
dosyalarm en geç 31 Aralık'a dek Zeytinli
Belediyesi'ne 7 örnek olarak
gönderilmesi gerekiyor.
Bilgi için: (0 266 377 12 22-377 12 24)
Yönetmen Shinji Somai öldü
• TOKYO (AFP) - Japon yönetmen Shinji
Somai, geçen yıl haziran aymda yakalandığı
akciğer kanserine 10 Eylül Pazartesi günü
Tokyo'da, 53 yaşında yenik düştü. 1980'de
Kinema Jun po adh sinema dergisi tarafindan
düzenlenen fesrivalde 'En iyi Japon
yönetmen', 1999'da Berlın Fihn Festivali'nde
'Uluslararası Film Eleştirmenleri' ödüllerini
alan Somai, kariyerine 1975 yılında Nikkatsu
Co.'da yönetmen yardımcısı olarak başlamış,
1980'de yönetmenliğe yükselmişti. 'Unusual
Couple', 'A Sailor-Style School Uniform and a
Machine Gun' filmleriyle ünlenen yönetmen,
'Typhoon Club' fihniyle 1985 Uluslararası
Tolö'o Fihn Festivali'nde 'En Genç Yönetmen'
ödülüne layık görübnüştü.