Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 AĞUSTOS 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
Viğit Bener, "Eksik Taşlar"da 12 EylüPün baba-oğul ilişkisine yansımalannı aktanyor
Sürgünün artbndan kalanlarNE^NAÇALtDİS
'Eksik Taşlar' Yiğit Bener m ilk
romanı. 12 Eylül döneminde Brük-
sel'e kaçmak zorunda kalan baba
Erdinç ve oğul Devnm'ın hikâyesi
üzerine kurulu. Kimi zaman ilişki
uçurumlan. kimi zaman cinselliğe
farklı bir açıdan bakıldığı romanda
herkes kendinden bir şeyler bulu-
yor....
-Romanınızdagünümüzve 12 Ey-
lül iç içe...
BENER - Bugünlerde geçen bir
öyküyü romana aktanrken 12 Ey-
lül'ün benim kuşağımdaki insanlar-
da bıraktığı izlere değinmemek
mümkün değil. 12 Eylül kişisel ta-
rihimızde de bir milat değilse bile.
önemli bir dönüm noktası, nasıl kı
bir gece ansızın yaşamlanmıza gir-
diyse. romana da öyle girdi..
-12 Eylül döneminde yurtdışına
kaçmak zorunda kalanlar hangi
zorluklaria karşılaştılar?
BENER - Siyasi mülteciler dış-
lanmışlıgı yaşadılar. Yaşadıkları
topluma uyunı sağlayamadılar. Si-
yasi misyonla gelmişlerdi. o da ha-
vada kaldı. Türkiye nostaljisi için-
de yaşadılar, zaman geçtikçe Türki-
ye'den de koptular. Üstelik siyasi
saldınlara hedef oldular. Devlet ta-
rafından 'vatan haini" ve 'kansız'
olarak nitelendırildiler. Ait olduk-
ları siyasi gruplar da onlan bir nevi
kaçak olarak gördüler, unutuldular.
'Cinsellik bilinmiyor'
- Erdinç tipik Türk erkeği özellik-
lerini taşımıyon..
BENER-Erdinç bu toplumda ye-
tişmiş biri. Erkek kimlığine kazın-
mış kusurlan o da taşıyor. Durumu,
farkında olduğu için sorguluyor. As-
lmda kadınlar onu sorgulamış ama
o da bu sorgulamayı ciddiye almış.
Klasik erkek kimliği. biz erkeklen
kendi insanı özümüzden uzaklaştı-
ran, duygulanmızı ığdış eden. taciz-
ci, saldırgan, ilkel yaratıklara dö-
nüştüren bir kımlik. Bu kimliğin kü-
çücük erkek çocuklara bebeklikle-
rinden itibaren toplum tarafından
dayatılmasının esas amacı da sandı-
ğımız gibi "üstün niteliklerden ötü-
rü" bizlere sözde bazı "ayncahk-
lar" bahşetmek değil, aksıne bizle-
rı savaşlarda ölen ve öldüren birer
savaş makinesi olarak kullanılabilir
hale getirmektir. Dolayısıyla Er-
dinç. ahmak birer maço olmanın er-
keklerin gerçek çıkarı olmadığını
düşünüyor. Açıkçası ben de ona ka-
tıhyorum.
" Toplumu radikal bir pencereden eleştiriyorsak sadece
ekonomik yapıyla yetinmeyip en temel insan ilişkilerinden
biri olan kadın-erkek ilişkisini de radikal bir şekilde . .• •.
sorgulayabilmek gerekiyordu. O dönem bu yeterince
yapılamadı. Kanımca bunun bir nedeni de Avrupa'da
1960'larda yaygınlaşan kadın hareketinin Türkiye'ye ancak
1980'lerden sonra gelebilmesidir. "
- Erdinç'in feminizme yaklaşımı
da oldukça farkü...
BENER - Erkeklerin yaptığı bir
hata var, o da erkek egemen toplum-
la mücadeleye sadece kadın hakla-
rı perspektifinden bakmak. Oysa
yapılması gereken şey, bir yandan
kadınların haklı mücadelesine des-
tek verirken bir yandan da erkek
egemen toplumu erkek gözüyle de
eleştirmek, bir anlamda ikincı bir
cephe almaktır. Bunun yolu da ön-
celikle kendinıizi, kendi kimliğimi-
zi sorgulamaktan geçer. kadınlarla
ilişkimizi yeniden gözden geçir-
mek, onların eleştirilerini ciddiye
alarak eşitlik temelinde ilişki kur-
maya çahşmak gerek. Bu da haliy-
le zor bir süreç, sadece bir toplum-
sal sistemle değil, bu sistemin içsel-
leştırilmesi uzantılanyla da müca-
dele etmeyi gerektiriyor.
- Türkiye'de cinselliğin yaşanış bi-
çünini nasü değerlendiriyorsunuz?
BENER - Türkiye'de'gerçekten
cınsellik alanında boğucu ve tümüy-
le ikiyüzlü bir ahlaka dayalı zihni-
yet var. Bunun esas nedeni bence,
tutucu erkek egemen toplum yapı-
sının Türkiye'de yeterince sarsılma-
mış olmasıdır.
Burada yaşayaeagmız kural dışı
bir cinselliğin bedeli, özellikle de
kadınlar açısından o kadar ağır ki.
insan ya boyun eğmeyi seçiyor ya da
kural dışı bir cinsellik yaşarken bı-
le kendini savunmak için toplumsal
ahlakla uyumlu görünmeye çalışan
ikiyüzlü bir tutum sergilemek zo-
runda kalıyor. Bu tabloda marjinal
kesimler dışında, özgürlüğe ve fark-
h arayışlara pek yer yok.
- Cinselliğin genellikle tabu olarak
görüldüğü bir si\asi gelenekten gel-
diğiniz halde siz cinselliği doğal bir
ihtiyaç olarak vurgulujorsunuz?
BENER - Toplumu radikal bir
pencereden eleştirryorsanız, sadece
ekonomik yapıyla yetinmeyip en te-
mel insan ilişkilerinden biri olan ka-
dın-erkek ilişkisini de radikal bir şe-
kilde sorgulayabilmek gerekiyordu.
O dönem bu yeterince yapılamadı.
Kanımca banun bir nedeni^e Avru-
pa'da 1960'larda yaygınlaşan kadın
hareketinin Türkiye'ye ancak
1980'lerden sonra gelebilmesidir.
Bana kalırsa feminizm Türkiye'de
kadınlar arasında ne yazık ki hâlâ
yeterince güçlü ve yaygın değil. Bu
durumda cinselliğin doğal bir ge-
reksinim, bir zevk ve sevgi alışveri-
şi olarak algılanması çok zor. Çün-
kü Erdinç'in de belirttiği gibi. gele-
neksel yapıda cinsellik sadece er-
keklerin "iktidarlannıtartmayaya-
rayan", ahp satılan, bir şeyler elde
etme karşılığmda "verilen" bir şey.
Çekici hiçbir yönü yok! Ne zaman-
ki kadın-erkek ilişkilerini boğan o
erkek egemen yapıyı çatırdatıp eşit
ilişkiler kurmayı başannz. o zaman
cinsellik gerçek işlevine yeniden ka-
vuşabilir.
'Mevcut düzen alternatifsiz'
- Kadınlann yaşayamadığı özgür-
lükleri erkekler çok daha rahat ya-
şayabiliyor. Bunun temel nedeni kıs-
kançhk mı?
BENER - Zina dediğimiz şey as-
lında tahmin ettiğımizden de yay-
gındır. Erkeklerin çapkınlıklan bili-
nir, ama bu işi tek başlanna yapma-
dıklanna göre, demek ki çapkınlık
yapan bir o kadar da kadın var! An-
cak bu noktada kıskançlık nedir so-
rusunu da sormak gerek. Kıskanç-
lık sevgi belirtisi olarak sunulur top-
lumda, bence mülkiyetçi bir temel-
de kıskançlık aksine sevgisizlik gös-
tergesidir. Sevdiğiniz insanın sizin
izin verdiğiniz alanlar dışında mut-
luluk ya da zevk aramasını yasakla-
mak demektir. Bunun sevgiyle ne
alakası var? Gerçek sevgi, o insanı
kendinden bağımsız bir özne olarak
kabul etmektir. Bağımsız öznelerin
de farklı arzulan olabilir. 0 insanı
seviyorsanız eğer, onun sizden ayn
yaşadıklanna da saygı duymak zo-
rundasmız. Ama tabii kadının erke-
ğin malı mülkü olarak gördüğü bir
toplumda cinselliğin özgürce yaşa-
mak isteyen kadınlar öldürülür! Bir
tek erkekler çapkınlık yapabilir, a-
ma onların da bu işi kimlerle yaptı-
ğı bilınmez!
- 12 Eylül aile ilişkilerinden neler
götürdü?
BENER - Romandaki baba-oğul
ılışkisi bir yönüyle de 1980 öncesi
kuşakla sonraki kuşak arasındaki
kopukluğu da simgeliyor. Çünkü 12
Eylül'ü yaşamış olan kuşağın top-
lum belleğinden izleri silinmek is-
tendı. O kuşağın ve yapmak istedik-
lerinin yok sayılmasmın esas ama-
cı, mevcut düzenin alternatıfsiz ol-
duğu düşüncesinı yaymaktır. Bence
artık bu tabuyu da yıkmak gereki-
yor. Elbette o kuşağın hatalannı da
sorgulamak gerek. Ancak o kuşak
farklı bir toplum yaratmayı becere-
mediyse de yirmi yıldır ülkeyi yöne-
tenlerın de neyi becerdikleri ortada!
Bu yüzden yeniden her şeyı sorgu-
lamaya, yeniden alternatifler üret-
meyi, daha insancıl bir toplum ara-
yışının düşünü kurmaya baş-
lamalıyız.
B.erlin de yaşayan
Türk ve Alman
müzisyenlerden kurulu •
Orientation 'un
Doublemoon tarafından
lisans edilen "Bosporus
Bridge"
(AImanva/Pantegue,
DMOOİ3-2001) adh
çahşması, geçen günlerde
müzikmarket raflarındaki
verini aldı.
Orientation'dan ilk albüm heyecanıKültür Servisi - Berlin'de yaşayan Türk ve
Alman müzisyenlerden kurulu Orientation'un
Doublemoon tarafından lisans edilen "Bospo-
rus Bridge" (AlmanyâPantegue. DM0013-
2001) adlı çahşması. geçen günlerde müzik-
market raflanndakı yerini aldı. Soul, caz \ e dans
müziğı türierinın. insanın yüreğine işleyen ara-
besk ezgiler \e \unnalılar ile harmanlandığı,
zengin kültürel tatlar içeren müziklerinden
oluşmakta. Albümde duyduğunuz. geleneksel
Türk müziği ve Ortadoğu ezgıleri. her yerde
çalınabilen, her kulağa seslenen yapılannın dı-
şında yepyem bir biçimde düzenlenip yorum-
lanmış Orientation'un "Bosporus Bridge" albü-
müne katkıda bulunan müzisyenler; müzik, söz,
bas, \vah vvah bas ve tuşlularda Andreas Advo-
codo.müzik. söz ve saksofonlarda Turgay Ayay-
dınh, rap ve vokalde AzizaA,vokalde Pınar De-
mireL^okal ve neyde Günay (Ayaz Kaplı). per-
küsvon ve dofta Levent Yıldınm, keman. per-
küsvon, çello \e kemençede Murat Sakaryalı
Ensembie,söz Cavidan Bafcıve ÖzlemAya\ dm-
h, kanun Onder, müzik Cooper Boettcher ve Ü-
naJ Yiiksel yer almakta. Aynca albümde duy-
duğumuz ses tasanm unsurlannın tamamı JJ.
Cooper's Liquid Lounge'e ait. Berlin'de yaşa-
yan grubun lıderlen ve aynı zamada "Bosporus
Bridge"in prodüktörleri olan Andreas "Advo-
cado" ve Turgay Ayaydınh ile yaptığımız tele-
röportaja zaman zaman albümde rap ve voka-
liyle yer alan Aziza A da katıldı. Yakında Do-
ublemoon'dan yeni albümü çıkacak olan sanat-
çıyı Zitty dergisi (Berlin), 97'de çıkan ilk albü-
mü "Es Ist Zeit"ten sonra yüz önemli kişiden
biri ilan etmiş.
- Biıükte çahşmaya nasıl başladuuz?
TURGAY - Müziğe 13 yaşında abimin Al-
manya'da düğünlerde çalan orkestrasında sak-
sofon çalarak başladım. Düğün müzisyenı ola-
rak yani. Muhittin Paydaş (Iskender Pa>daş'ın
babası) ilk hocam oldu. Sonra Berlin'de ders al-
maya başladım, caz ve Türk müziğı kanşık, bu
arada düğünlerde çalma olayı hep sürüyordu.
Andreas ile tanıştıktan sonra onun acid caz gru-
buna misaf ir olarak katıldım, caza geçiş için da-
ha iyı oldu bu. Sonra Andreas da bizim düğün-
lerde bascı olarak misafir oldu grubumuza,
böylece aynlmaz bir ikili olduk. Dünyada bir-
çok ülkede festıvallerde çaldık. Almanya'ya
geldığinde Tarkan ile tanıştık. 97'de onun Av-
rupa turnesinde Orientation olarak ön grup ola-
rak yer aldık.
- Albüm yapnıa fikri nasıl doğdu?
TLIRGAY - Sürekli birlikte çalmaya başlayın-
ca yavaş yavaş bir grup oluşturma fikri gelişti
birlikte ve Orientatıon'ı 1995"te kurduk. Al-
büm çıkmadan önce canlı canh performansla-
ra çıkmaya başladık. ufak çaplı turaeler derken
97 "de önce kendi, sonra Aziza A'nın "Es lstZe-
it" albümünü Almanya'da çıkardık. Her iki al-
büm için de aşağı yukan iki y ıl çalıştık. Çünkü
acelemiz yoktu, birçok kulüpte çalıyorduk, be-
ni Almanya'da tanımaya başladılar. çaldığım
makamlar caz gibi değil, daha özgür çalmak
için makam kurallanna uymuyorum pek, Türk
makamlanna daha fazla yöneliyorum. Çünkü
sevdiğim ve kendimi yakın bulduğum müzik
Türk müziği.
- Türkiye'de birlikte çahşmak istediğiniz mü-
zisyenler var mı? Çalışmalannı beğendiğıniz,
takip etriğiniz müzisyenler var mı?
ANDREAS - Erkan OgUTj Laço Tavfa'dan
Hüsnü ŞenlendiricL Burhan Öcal.
AZİZA A - Sezen Aksu, Sertab Erener, Erkin
Korav, Banş Manço'yu isterdim. Şebnem Fe-
rah, Bülent Ersoy.
TURGAY - Orhan Gencebay, Müslüm Gür-
ses. Kibariye. Erkan Oğur, Laço Ta>fa. Burhan
OcaL (Eskiden rahmetli Ergun Şenlendirici ile
çalmıştım.)
- Farklı müzikal geçmişleriniz var ve bu albü-
me daha zengin bir sound olarak yansımış, bi-
raz bu farkhhktan bahseder nüsiniz?
ANDREAS - Turgay melodik yapıma ağırlık
veriyor, ben Batı armonılerini katıyorum, son-
ra beraber aranje ediyoruz.
TURGAY - Türk ve Arap ritimlerini funk.
R&B, caz, Drum'n Bass ve House ile kombine
edip akustık olarak Türk geleneksel enstrüman-
lan ile modern elektronik soundlarla birleştir-
meye çalışıyoruz.
- Aziza A. Beıün'de >aşıyorsun ve Muhikulti
adh bir rad>o progranu yapbğuu bUiyonız, bi-
raz bahseder misin? Neler çauyorsun, kaç sene-
dir programcıhk >^apıyorsun, Türk müziği din-
lenıe imkânın oluvor nıu?
AZtZA A - Her cumartesi üç yıldır saat
15.00'te SFB Radio Multikulti adlı programda
DJ ve Almanca moderatörlük yapıyorum. Türk
müziğınin zenginliğini tanıtmaya çalışıyorum.
SFB Internarional'da. World Müzik çalmakta,
programcılık yaptığım için Türk müziği dinle-
me imkânım oluyor. Değişik projelerle ilgilen-
diğim için (müzik tiyatro) çok ilginç ve yeni
projelerle de ilgilenmeye çalışıyorum.
- En yakın projekrnuzin neler olduğunu öğ-
renebilir miyiz?
AZİZA A - Kendimi drum'n bass'ta deniyo-
rum, tiyatro ve yeni hip-hop workshoplara ha-
zırlanıyorum, sağlıklı ve "fit" kalmaya, aynca
sevdiğim arkadaşlanm ve ailemden uzak kal-
mamaya çalışıyorum.
ANDREAS - Sürekli live bir şeyler kaydedı-
yorum stüdyoda, şu an Turgay'ın solo live al-
bümünün prodüksiyonu için hazırlanıyorum.
Artık Turgay'ın saksofon çalış şeklini bir al-
büm olarak kaydetmenin zamanı geldi diye dü-
şünüyorum.
TÜRGAY-Türk makamlanna çok ılgi duyul-
duğunu gözlemliyorum ve bu konuda uzman-
lanndan ders almak istiyorum. Türkiye'de çok
konser vermek istiyorum. Çok heyecanla bek-
lediğim 22-24 Ağustos arası Berlin Makaber'de
gerçekleşecek konserimi live kaydedeceğiz.
"Bağdat Hırsızı" adlı eski filmin tekrar göste-
rimi sırasında çalınmak üzere müzik hazırla-
maktayım. 28 Ağustos'ta Reinbeckhallen'de.
Berlin'de bir açıkhava sinemasmda çalacağız.
Alda, Lincoln Center Theatre'da
• Kültür Servisi -
Oyuncu Alan Alda, bu
sonbaharda Lincoln
Center'da sahnelenecek
Peter Parnell'in yazdığı
'QED' isimli oyununda
Nobel ödüllü fizik
profesörü Richard
Feynman'ı
canlandıracak. 30
Eylül'den itibaren pazar
ve pazartesı günlen
Vivian Beaumont
Theatre'da sahnelenecek
ve resmi açılışı 22 Ekım"de yapılacak olan
oyunu Gordon Da\ idson yönetiyor. Parnell,
'QED'yı. Feynman ve Ralph Leighton
tarafından yazılan 'Tu\a or Bust' adlı kitaptan
esinlenerek yazmış.
Edinburgh Festivali başhyor
• Kültür Servisi - Edinburgh Festivali. 11
Ağustos günü. 100 bin kişinin katılacağı bir
geçıt töreniyle başlayacak. Komedi, müzik,
görsel sanatlar \ e tiyatro alanlannı kapsayan
festıvalde. bilet satışları rekor düzeyde. 49
ülkeden toplam 600 tiyatro topluluğunun,
oyunlannın sahneleneceği festıval, aynca caz,
film ve kıtap etkinliklerine de ev sahiplıği
yapacak. Ikinci Dünya Savaşf ndan sonra,
Avrupa'da kültürel bağlann gelişmesine
öncülük eden festıval, bu yıl Joan Rivers, Alan
Davies. Julian Clary, Clıve James, Rjch Hall ve
Nıcholas Parsons gibi sanat dünyasının en iyi
ısimlerinı buluşruracak.
Zubin Mehta onurlandırıldı
• SAiNTIAGO (AFP) -
Tanınmış Hınt asıllı
orkestra şefi Zubin
Mehta, müziğiyle
kültürel yaşama yaptığı
katkılardan dolayı Şili
tarafından 'Gabnela
Mistral Ödülü' ile
onurlandınldı. 64
yaşındaki Mehta, ödüiü
almak üzere bu hafta
içinde 1981 yılında
'Yaşam Boyu Müzik
Direktörü Odülü'yle
onurlandınldığı ve
özdeşleştırildıği lsrail Filarmonı Orkestrası'yla
birlikte Şili"ye gidecek. Mehta. Şilı'de kaldığı
süre içinde 14 ve 15 Ağustos tarihlerinde iki
konser yönetecek.
Energy Wagon hareket ediyor
• Kültür Ser\isi - Bu yıl ılkı My Loathing,
Yüz Derece. Psycho 1/2, Sore, Flatspin ve
Kurban'ın katıhmı ile gerçekleşen Energy
Wagon 9 Ağustos'a kadar de\am edecek. Pazar
gecesi lstanbul Kemancı Bar'da ilk konserlerini
veren topluluklann bundan sonraki durağı
bugün Izmır Punta Bar \e çarşamba günü
Bodrum Kalesi olacak. Ska. punk, alternatif
metal. funk. Anadolu rock tarzında müzik
yapan gruplar; geleceğın bılinçlı dinJeyicilerine
Türk müziğinin dünya akımlanna yaklaşurunı
tanıtmavı hedeflemekte.
Hughes'ün mektupları bulundu
• Kültür Servisi - Ingiliz Kürüphanesi, 3 yıl
önce kanserden ölen şair Ted Hughes'ün,
bibliyografya uzmanı bir çalışma arkadaşına
yazdığı, Amerikalı yazar ve şair Sylvia Plath ile
olan fırtınalı evlilıği ve Plath'ın 1963'te
intihanndan sonraki tartışmalarla ilgili
düşüncelerini içeren bazı mektuplannı elde
ettığını açıkladı. Kütüphanenin elde ettiği 143
mektubun. İngilız şair Hughes tarafından
yaklaşık 30 yıllık dönem içinde. çahşmalannın
rehberi ve eleştirmeni olarak gördüğü Keith
Sagar'a gönderdikleri olduğu belırtildi.
Mektuplar arasında, Hughes'ün ölümünden
birkaç ay önce Hazıran 1998"de kaleme aldığı,
Plath için 'Doğum Günü Mektuplan' adlı ağıt
niteliğindeki şiir kitabını yazarken
hissettiklerini tartıştığı 14 sayfahk mektubu da
bulunuyor.
Engelliler Festivali başlıyor
• Kültür Senisi - Bu yıl 14-19 Ağustos
tarihleri arasında gerçekleşecek olan 2.
Uluslararası Engelliler Sanat Festivali
Istanbul'da yapılacak. Festıval kapsammda bu
yıl 18 ülkeden 400'e yakın sanatçı katılacak.
Bunun yanı sıra Avusturyalı caz sanatçısı
Christine Jones da konser verecek. Geçen yıl
tzmir'de yapılan festivalin amacı dünyadaki tüm
engellilerin dayanışması ve engellı olmanın
sanat yapmaya engel olmadığını kanıtlamak.
BUGUN
• ENKA VAKFI'nda saat 21.00'deAng
Leenın yönettiği Kaplan ve Ejderha filmi
gösterilecek. (276 22 14)
• BEYOĞLUSİNEMASInda Yaz Şenliği
kapsamında gerçekleşen Onat Kutlar
anısındakı gösterilerde Bryan Singer'ın
yönettiği Dövüş Klübü filmi yer alacak.
(251 32 40)