23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS 2001 PAZAR • Jlj f j r O - t i - U S H i ' K olay.gorus@cumhuriyet.com.tr ^ k J yar..: Cumhu- ^^r riyet'in 5 Tem- • muz2001Per- M şembe tarihli sayısında tek sütunda çıkan küçük bir haberin başlığı. Haber tek sü- tuna sıkışmış ama gözden kaçın- lacak bir haber değil. Belki gözden kaçmıştır düşüncesiyle Cumhuri- yet'in Ankara Bürosu'nun verdiği haberi burada yinelemek isterim: "TürkDü Kurumu'ndaki (TDK) yolsuzluklara yönelik başlatılan 'Akrep' operasyonudavasısanıkla- nnın yargılanmasına Ankara 2 No'lu DGM'debaşlandı. Esld TDK Saymanı Mustafa Kurtçuoğlu, zim- metine yalnızca 140 milyar lira ge- çirdiğinibelirterek' Harcadım ama nereye kullandığımı hatırlamıyo- rum' dedL" Bazen kısa bir haber ya da çar- pıcı bir fotoğraf, bir gerçeği orta- ya koymada özlü ve etkili bir araç olabiliyor. "Yalıuzca 140 milyar" başhklı haber de böylesi haberler- den birisi. Benim Türk Dil Kurumu ile ta- nışmam her ay ilgi ve beğeniyle okuduğum Türk Dili dergisi ile ol- muştur. Ortaokula başladığım 1976 yılında Türk Dil Kurumu'na bir mektup yazıp kurumun yayınlany- la ilgili bilgi istemiştim. Çok değil, bir hafta-on gün sonra, mektubu- ma yanıt almıştım. Zarfın içinden mektupla birlikte kurum yaymlannın listesini içeren bir kitapçık çıkmıştı. Bir ortaokul öğrencisinin beyaz dosya kâğıdına el yazısıyla yazdığı mektuba kar- şıhk aldığı "resmi" mektup alıcı- 'Yalnızca 140 Milyar!' tbrahİm BERKSOY Makine Mühendisi smı sevindirmez mi hiç? O yıllar- da aldığım bu mektup beni doğru- su kuruma sımsıkı bağladı. O yıl, okulumdan aldığım "öğrendbelge- si" ile birlikte Türk Dili dergisinin sürdürümcüsü olmak için kuruma başvurdum. Sürdürümcülüğümü, derginin bıçim ve içerik değiştirdi- ği 1983 yılı başına değin aralıksız sürdürdüm. Ortaokul yıllanmdanbu yana her ay düzenli olarak ev adresime ge- len Türk Dili dergisindeki yazılar- dan çok şey öğrendim. Dergi yazar- lannın duru ve akıcı dilini çok sev- dim. Şiirleri kendime çok yakın buldum, hatta defterime benzerle- rini yazmaya çalıştım. Dergide öne- rilen kitaplan olanaklarım ölçü- sünde kitabevlerinden alıp oku- dum. Türk Dil Kurumu ve onun güzel dergisi Türk Dili dergisiyle ilişkim ve gönül bağım, Atatürk'ün açık va- siyetine karşın, -Türk Tarih Kuru- mu ile birlikte- kurumun kapatı- lıp, askeri darbenin bir "devletda- iresi"ne dönüştürülmesiyle birlik- te son buldu. Temel hak ve özgürlüklerin per- vasızca askıya alınıp, demokrasi- nin rafa kaldınldığı o karanlık gün- lerde, akıl almaz "karalama kam- panyalan r> nın da yönlendirmesiy- İe, Türk Dil Kurumu'nun hesapla- rının nasıl "didik didik" edildiği- ni, onca incelemeler sonucunda en ufak bir uygunsuzluğa, yolsuzluğa rastlanmadığını gazetem Cumhu- riyet'in sütunlannda kim bilir kaç kez okudum. Oktay AkbaL tlhan Selçukve di- ğer yazarlar yeri geldıkçe gerek ta- nıklık, gerekse anı çerçevesinde Türk Dil Kurumu'nun bu güzel ve ilkeli çalışma tarzını yazılanna ko- nu edindiler. Askeri darbe yönetiminin "dev- let dairesi" Türk Dil Kurumu'na yönelik "Akrep Operasyonu"nu daha önce basındaki haberlerden duymuştum. O günlerdeki "öbür operasyonlar"da olduğu gibi bu operasyonu da soğukkanlılıkla kar- şılamıştım. "Umanm bu operas- yon,-varsa-'daire'dekiyokuzlukve usulsüzlükleriortaya çıkanrve yan- hştan dönülür. Daha da önemlisi, bu operasyon sonucunda, 1932 yüında Tûrk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla kurulan Türk Dil Kurumu'nun özerkliği ve bağımsız tüzelkişiliği kamuoyunda tarüşmaya açılır ve sonuçta. fazla zaman yitirünıeksi- zin, Türk Dil Kurumu adındaki bu 'daire'nin varlığuıa son verilerek Türk Dil Kurumu, yeniden, eskisi gibi, siyasal baskılann uzağında, Türk dilinin gelişmesi ve güzelleş- mesi için özerk bir tüzelkişilik çer- çevesindeçahşmalanm yürüten say- guı bir kuruma dönüşür" diye dü- şünmüştüm. Gazetede "Yalnızca 140 mih/ar" başlıklı haberi okuyunca Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun ge- rek kuruluş biçimi, gerekse ilke ve amaçları bakımından ne kadar önemli ve ne kadar değerli bir cum- huriyet kurumu olduğunu çok iyi kavradım. Hele haberdeki "Eski TDK saymanı Mustafa Kurtçuoğ- lu, zimmetine yalnızca 140 milyar lira geçirdiğini belirterek, 'Harca- dım ama nereye kullandığımı ha- tırlamıyorum' dedi" satırlannı oku- yunca içim "cız" etti. Ortaokul-lise yıllanmdan bu ya- na edindiğim alışkanlıklanmdan birisi de önemli bulduğum kimi gazete haberlerini/yazılarını kesip o haberle ilgili olabilecek bir kita- bın arasına koymaktır. Yıllar sonra kitaplığımın raflan arasından o kitabı alıp okumaya başladığımda o gazete haberi/yazı- sı, o andaki okuma serüvenime bambaşka bir boyut katar. Bu ahşkanhğımın birgereği ola- rak, "Yalnızca 140 mUyar" başlık- lı tek sütuna dizilmiş kısa haberi ga- zetemden kesip Ömer Asun Ak- soy'un özyaşamöyküsünün anla- tıldığı "TürkçeKr Hayat" adlı ki- tabın arasına koymayı uygun bul- dum. Ömer Asım Aksoy'un dergideki "dil yanhşlan" yazılarını öteden beri hep ilgiyle okudum. Bu yazı- lar, "anadilbilinci"ningelişmesin- de bana çok yardımcı oldu. Ömer Asım Aksoy'un "Dil Yanhşlan" adlı kitabı ve onun başkanlığında bir kurulca hazırlanan "Ana Yazım Kılavuzu" benim hep başucu ki- taplarunın arasında yer almıştır. Üniversite eğitimirtAODTÜ Mü- hendislik Fakültesi Makine Mü- hendisliği Bölümü'nde tamamla- dıktan sonra Kayseri'de şu anda ça- lışmakta olduğûm KİT konumun- daki kuruluşa iş başvurusu yaptım. tş başvurum üzerine genel müdür yardımcısının, benimle kısa bir gö- rüşme yaptıktan sonra izlenimleri- ni genel müdüre aktanrken söyle- diği şu sözler beni hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti: "Görüşme yaptığım genç maki- ne mühendisi İngUizce bili\or, ama daha da önemlisi, Türkçe biliyor." Genel müdür yardımcısının bu yak- laşımı, başta Türk Dili dergisi ol- mak üzere Türk Dil Kurumu'nun yayımladığı kitaplar aracılığıyla edinmeye çalıştığım "anadil bilin- ci"nin artık gündelik yaşantımın temel değerleri arasında yer almak- ta olduğunu göstermesi bakımın- dan beni çok mutlu etmişti. "Yalnızca 140 milyar" başlıklı haber, Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun nasıl tanınmaz duruma getirildiğini göstermesi ba- kımından son derece önemli. "Ana- dilbiBncr ve TürkçesevgisFni ge- liştirmek ve yaygınlaştırmak gö- revini üstlenen bir kuruluş bu yol- daki çalışmalarını yolsuzluklarla birlikte yürütemez. Ister "devlet dairesi" olsun isterse özerk bir ku- rum, Türk Dil Kurumu'nun adı yol- suzluklarla birlikte anılamaz, anıl- mamahydı... EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Sadako'lanUnutmamak! "Sadako Sasaki. Hiroşimalı bınlerce küçük kız- danbın. 1945'teıkiyaşındaymış. Yaralanmamış, has- talanmamış. Okuluna gidiyormuş güzel güzel. Yıl- lar geçmiş. Sadako, kentinin her gün biraz daha düzeldiğini, yeni yapılar yapıldığını görrnüş. On ıki yaşındayken blrden hastalanmış. Radyasyonun vücudunda yarattığı onulmaz birhastalıkmış bu. Dok- tortar, uzmanlarincelemişler, kurtuluş olmadığını an- lamışlar. On ikı yaşmdaki Sadako ölecek. Kendide blliyor bunu... Ama birJapon geleneğine göre kâğıttan bin tur- na kuşu yapan kişinin dileğı muhakkak gerçekle- şir. Oyalanması için Sadako 'ya bu inancı veriyorçev- resi... Mektuplar alıyor bu konuda. Sadako hasta yatağında başlıyor kâğıttan turnalar yapmaya... Ben çok uğraştım turnalar yapmaya, yapamadım o kuşlan. Bir, iki, üç kez katlıyorsun, kıvtnyorsun der- ken bir kuş çıkıyor ortaya... Sadako günlerce uğraşmış, yüz, ikiyüz, beş yüz, altı yüz, altı yüz kırk altı tane kâğıttan turna kuşu yapmış... Onlar, birbiıierine de bağlanıyor, metre- lerce uzun bir kuş dizisi çıkıyor ortaya. Sadako Sa- saki bin tumayı tamamlayamamış. Bin turna yapa- bilseydi kurtulacak mıydı ölümden? Kimbilir... On ikiyaşmdaki bir kızın öleceğini bilerek, bin tur- nayı tamamlarsa ölümden kurtulacağını hayal ede- rek, umut ederek gece gündüz kâğıttan turna yap- ması geliyorgözümün önüne. 646'nın bitişi, 647'ye başlayamamak ve çekip gitmek bu hem güzel, hem çirkin, hem yüce, hem aşağılık dünyadan." (Hi- roşimalar Olmasın, Oktay Akbal, Can Yayınlan). • • • Yann Hiroşima'ya atom bombasının atılışının 56'ncı yıldönümü. Yüz binlerce insana acımasızca kıyıldığı gün: 6 Ağustos 1945... "Hiroşimalar Olmasın" diyor bütün uygar dünya!.. Ama sözler yetmez, yetmiyor, yetmeyecek! Insanoğlu bir türiıi gerçek bir "insan" olamıyor. Başka biçimde Hiroşimalar yaratıyor... Işkenceler, savaşlar, kıyımlar... Belki bir gün, belki!.. Gerçek insan olabilecek mi- yiz? DünyacaL Sadako'nun anısı önünde saygıyla... Sinan'ın Vasiyeti Mehmet TABANLJOĞLU Ressam H uzur-u Hümayun Müderrisi ve Ayasofya Dersi- amlan Mümey- yizi Ankaravi Tabanlızade Hacı MehmetNa- il "efendi" gibi kalabalık adı sanı olan Sultan 2. Abdülha- mid'in hocası bir büyükbaba- nın torunu olup da din olayla- nna kayıtsız kalmak kabil mi? Epeyce önce, 9 Şubat 2001 gü- nlü Cumhuriyet'te Sayın Oktay Ekinci, Nakşibendi tarikat şey- hi Mahmut EsatCoşan'ın Sü- leymaniye Camisi mezarlığı- na gömülmek istenmesi ile Si- nan'ın vasiyetine de uyulmadı- ğını bir güzel anlatmıştı. Ders alınacak yazı, "din" olgusuna benim bir başka açıdan bak- mama neden oldu. Muhammet Mustafa nasıl "son peygamberim" diyerek lslamın da son din olduğuna birinci noktayı koymuşsa, Mus- tafaKemalde laik Cumhuriye- ti kurarak uluslann din ile yö- netim döneminin sona erdiği gereğine ikinci noktayı koy- muşrur. Bu iki önemli noktayı sapta- dıktan sonra dinin, bilinmekle birlikte hep unutulan dünü ile bugününü kısaca karşılaştır- mak iyi olacak. Işi az vakti bol ve sıcağın gevşettiği Arabistan insanına Muhammet'in dehasının o gün- ler için en büyük buluşu na- mazdır. Çölde tanm sınırlı, öteki iş alanlan dar. Boş zaman ıse is- temediğin kadar. Çahşmayan- lar zararlı uğraşlara yöneliyor. Enerjilerini yararlı eylemlere yönlendirmek gerekli. Cebrail "Oku" demiş pey- gambere. O da beyinlere ayet okutmakla girişmiş işe. Beden- leri beş vakit abdest aldırarak serinletip temizlemeye başla- mış. Günde 40 rekât namaz ile devindirdiği vücutlan uyuşuk- luktan kurtarmış. Bugün Öyle mi ya? Kırsal ke- simlerden göçenlerle bir kat daha şişmiş büyük kentlerin Müslümanı, geçimini sağla- mak için hızlı yaşam koşulla- nna uymak zorunda. Güçleşen çalışma, uzayan yol, yetişile- meyen gereksinimler trafiği- nin yoğunlaşması ibadete firsat bırakmamakta. Kim ne derse desin, kutsal inançlannı rama- zanlarda ve bayramda camiye, öteki zamanlarda vicdana kal- dutmıştır. Durum böyleyken bunalım- daki insanın sırtındaki sosyal, siyasal, cinsel, tinsel vb. baskı- lar yetmiyormuş gibi bir de ya- kasına çeşitli tarikatların dinsel baskısı yapışmıştır: Din devle- ti kuralım, şeriatı getirelim di- ye... Osmanlı bile hem başlan- gıçtahem YavuzSultanSdmı'in hilafeti Istanbul'a getirişinden sonra Arabistan usulü şeriata ge- çit vermemiştir. Ikide bir "Şe- riatisterük" sesleri bundandır. 440 yıl önce Mimar Sinan, Süleymaniye Camisi imamın- da aranması gerekli nitelikleri 8 maddelik vasiyetinde sıralar- ken üçüncü maddede "Latin- ce'yi bilecektir". Dördüncü maddede de "Kefere dini (Hı- ristiyanlık) ile dininıiz Islamı mukayeseli(karşılaştırmalı) ola- rak büecektir" demektedir. Bu ne anlama geliyor? Ayasof- ya'dan görkemli inşa ettiği ma- bette ibadeti yüklenen imamın kişiliğinin, mekânın ve dinin ululuğuna denk düşmesini, ce- maatine de yakışır olmasını is- temek anlamına geliyor. Ana- nın yavrusunu koruma duygu- su gibi büyük sanatçılara özgü yüce bir dilektir bu. Böyle bir yapıtın sahibi Muh- teşem Süleyman da adına yakı- şır birjest ile cami açılışını mi- marbaşı Koca Sinan a bırak- mıştır. O Koca Sinan ki külli- yenin kabristanında kendine yer ayrılmasını beklememek yüceliğini de göstermişken ta- rikatlara yasaklı Atatürk Cum- huriyeti'nin 8 numaralı Cum- hurbaşkarunın annesi ve kız- kardeşi bu mezarlığa gömüle- bilmiştir, Nakşibendi şeyhiyle birlikte... Böylesine bir yol açılınca da son Nakşibendi şeyhinin sıra- ya girmesi doğaldı. Çankaya'da Sezerbulunmasaydı, kimse du- rumun yakışıksızhğını seze- meyecekti. Genlerimizde dine duyarlı- lık var ya, fırsat düştükçe imam hatiplilerle söyleşiyoruz. Mi- mar Sinan'ın imamın iki dini karşılaştınp değerlendirme va- siyeti arşivde unutulmuş. Hak- tır dendiği halde Kuran dışın- daki kitapların okutuunadığını öğrendim. Neymiş, okurlarsa kafalan kanşıp kuşkuya kapı- lırlarmış. Ben 18 yaşımda Tevrat, Incil ve Zebur'u içeren "KhabıMu- kaddes"in çevirisini okumuş- tum. Kuşku da duydum: Tann sözü olmadıklanna. Eğer ço- cuklar Hıristiyanhğı dikkatle inceleseler ve başka işlere yö- neltilmeyip ilahiyat fakültele- rine gitselerdi, belki içlerinden bir MartinLutherçıkardı. Opa- pazın Incil'i nasıl Latince'den kendi dillerine çevirip anlaya- rak ibadete yol açtığı gibi Arap- ça Kuran'ı, Türkçe ibadet dili olarakkullanmaya başlar, şeyh- lere ve tarikatçılara yer ve ge- çit kalmazdı. Bir sürü gencimiz de kıyıcı Hizbullah (Allah Partisi) mili- tanı olmazdı. Aynca seçim oylan din bezir- gânlannın alıp sattığı ticaret metaı olmaktan kurtulurdu da akıl çağma, atom çağına, uzay çağına, bilgi çağı ve ötesine doğru yol alıyor olurduk. Atatürk'ün 80 yıl önce gös- terdiği hedef neydi? Birincisi: "Ordular,ilkhedefuıizAkdeniz- dir,ileri". Ikincisi: "EymiUet. Türldye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikaüdır (uygarlık yoludur)!.." PENCERE O-HAL... Ertuğrul Özkök'ün yazısında okudum, Birinci Dünya Savaşı'nda Burma'dan Malta'ya, Mısır'dan Sibirya'ya uzanan kamplarda esaret çeken Türk- lerin sayısı 202 bini buluyormuş... , . Azmi Amcam bunlardan biriydi... Suriye'de Ingilizlere esir düşüp Mısır'a götürül- müş... Pek konuşmazdı esaretten... Babam iki erkek kardeşin büyüğüydü, önce Şark Cephesi'ne yollanmıştı, ardından Suriye'ye, boz- gundan sonra Kuvayı Milliye ve Uşak Cephesi... Cumhuriyet dönemini yaşayan ailede o günle- rin artık masala dönüştüğüne ilişkin ortak bir duy- gu egemendi; ama, İkinci Dünya Savaşı hışım gi- bi geldi, Türkiye'yi yaladı canavar, yutamadı. Yaşadığımız güncel dünyada da her şey her şe- ye gebeliğin sancılannı çekiyor... 9O'lı yıllan düşünün.. Körfez Savaşı'nı!.. • Körfez Savaşı bölgeye kanlı tohumlarını ekti, et- nik çatışmayı fiştekledi. 90'lı yıllarda Güneydoğu Anadolu'ya yönelik em- peryalist yatınm, gerilla savaşıyla Anadolu harita- sını değiştiımek üzerinedir... Başaramadılar. Emperyalizmin umudunu Anadolu'da söndür- dük, üstelik daha korkunç birtehlikeyi de aştık... Neydi o?.. Irtica Başbakanlık koltuğuna oturmuş, koalis- yon hükümetini kurmuştu.. 28 Şubat olmasaydı, bu kara serüven nasıl so- nuçlanırdı, bilinemez. 9O'lı yıllar etnikçi savaşla irtica saldırısı arasında kurulan salıncakta yaşandı. 2000'lerin başında ülkeyi altüst eden ekonomik krizlerde geçmiş on yılın sırtımıza vurduğu yükle- rin payı büyüktür. Bu fırtınayı da atlatacağız... Ama nice acı, kan, gözyaşı ve çekilecek çileler pahasına... • 1990'lı yıllarda koalisyon iktidanyla Türkiye'nin yazgısına egemen olan partinin kapısına kilit vu- rulmasının anlamı büyük... O günlerin Başbakanı bugün yasaklı... Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kararla- n onaylamıştır... Mahkeme kararlan onaylamasa da bir şey de- ğişmezdi; gerçeğin altını Avrupa'daki bir kurumun da çizmesi içerdeki mandacıları çarptı... Çevremiz ateşten gömlek... Güneyimizde Kudüs savaşlan süriiyor, Balkan- lar bitmek tükenmek bılmeyen kanlı çalkantılarla sarsılıp, bozulup, çatırdıyor... • Gençliklerini savaşlara gömen babam ve amcam gözlerini açıp bugünkü Türkiye'de yaşanan ay- mazlığa baksalar şaşkınlıktan donakalıriardı. 2000'li yıllar hışım gibi girdi Türkiye'ye, adı de- mokrasi olan bir rejimde ve tarih bilincinden yok- sun yönetimlerin ortak körlüğünde çalkalanıyo- ruz... Yalnız Güneydoğu Anadolu değil, bütün ülke olağanüstü hali yaşıyor... ITALYAN KULTUR MERKEZI MeşrıHiyetCad. 161 Tepebaşı T e l : 2 9 3 9 8 4 8 - 2 5 1 8 9 6 9 HIZLANDIRILMIŞ YAZ DÖMEMİ İTALYANCA DİL KURSLARI 6 - 3O AĞUSTOS HAFTA ARASI KURSIARI, HAFTAOA DÖRT GÜN ÜÇER SAAT Pazortesi-Salı-Çortombo-Ptfemb» 1t.0O-14.00/ 1S.OO-1B.OO/ 18.3O-21.30 AYRICA; 2 5 AĞUSTOS - 3O EYLÜL HAFTA SONU HIZIANDIR11M1Ş KURSLAR HAFTADA İKİ GÜN DÖRDtR SAAT Cumart»si ve Pazor / 1O.OO-14.00 €irası Knyttor Hoftp Aran 09.00 - U.30, Hafta Sonu 10.00 • 1440 Aran •« DONİMUkKUtS HAFTA Kİ VI HATTA SONU 1M.QOO.000.-Tl KURS UCIITİ KAYIT SIKASINDA ODINIt (VI k l l BESÎM) Evlendik. Mutluyuz BERRAK YÜCEKAL SAMURAY TUNCER 4 Ağustos 2001 Kalender Orduevt Son Ayloınn En Çok Konvtşuloın Romarn YAYINLARI JSYAN GUNLER1NDE AŞK 2 ayda 100.000 kişi okudu 3. baskı kitcıpçıicırdcı OKURLAR1M1ZA TEŞEKKUR EDERIZ 3 bas
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle