Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 2001 PERŞEMBE
Çok özellikli
televizyonlara
-ileri teslimde-
çoközeltaksitler ve
indirimli seçenekler!
Geieceğin teknolojisini yaratan
Telefunken'den çok özel kampanya. DVDTı,
VCD'li ve Now&Next özellikli Telefunken
televizyonlar şimdi tercihinize göre Ekim,
Kasım ya da Araltk iieri teslimii ve indirimli
taksit seçenekleriyte.
OLAYLAR VE GORUŞLER
TELEFUNKEN
TLF 37 EKRAN COMBI-VCDTV
AralıK teslim. Ayda 47.700.000 TLx10 taksitte
?\ TLF 51 SUPERSONIC TX
Aratık testim. Ayda 39.200.000 TLx10 taksitle
X TLF 70 EKRAN COMBI-DVD TV
T1
Aralık teslim. Ayda 109.600.000 TLx10 taksitle
" *-~—
ı Danısma Merkezi
i www telehinken co»n tı ;
0800211 4029!
TELEFUNKEN
Yabancı Dille Eğitimi Savunmada Yanılgı
Prof. Dr. Rıfat OKÇABOL
B
oğaziçi Dergisi'nin
Mayıs2001 sayısının
26-28. sayfalannda,
Öner Kıâlkaya'nın
alanı ikinci dil öğreti-
mı olan bır uzmanla yaptığı söyle-
şı yeralmaktadır. "TekDillilik: Dfl-
sizliğinÖbiir Adı* başlıklı söyleşi,
TBMM'ye sunulan 2923 sayıh Ya-
bancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Ka-
nunu'nda yabancı dilleeğftuninyü-
rürlükten kaldırümasını öngören
yasa değişikliği önerisi' ne karşı gö-
rûşleri içeriyor. Yabancı dile ya da
Ingilizceye bu kadarhayran bir baş-
ka söyleşi az bulunur. Bu söyleşi-
de anlamakta güçlük çektiğim ya da
katılmadığım noktalan sizinle pay-
laşmak istiyorum.
Söyleşıde, tasarıda Türkiye'de
yabancı dille eğitim yapıtayor den-
mesinin yanlış olduğu belirtildik-
ten sonra "OysaTürkiye'deyaban-
cı dille eğitim yapümıyor. Maalesef
yapdmryor- Ortaöğretim kurumla-
ruu ele alalım. İngilizce dilbilgisi
dersi pek tabii İngilizce veriliyor.
Ama Türkçe dilbilgisi dersi Türk-
çe veriliyor. Yine aynı şekilde fizik
dersi İngilizce,coğrafya dersi Türk-
çe veriliyor vs. Bu uygulamanın li-
teratürdekiadı 'çift dilli eğitim'dir.
Kesinlikle 'yabancı dilde eğitim'
değildir" (s. 27) deniyor. Günliik
kullanımda yabancı dille eğitim
dendiğinde ilgililer kımin ne de-
mek istediğini anlasa da, kavram-
sal açıdan bu ifadelere diyecek bir
şey yok. Ancak, çift dıllı eğitimin
bıle az bulunmasını. İngilizce dil-
bilgisinin (gramerin) İngilizce ve-
rilmesi doğal karşılanırken, Türk
okulunda Türkçe dilbilgisi dersi-
nin Türkçe verilmesme "maaleseT'
denmesıni anlamak kolay olmuyor.
Söyleşıde "Eğerbu yasateklifige-
çer ve yasada birtakım değişiklikkr
otursa, söz konusu okuilann eylül
ayından itibaren -gayet devnmci'
bir biçimde diydim- Türkçeeğitime
geçirilmeleriöngöriilüyor. Kademe-
li geçiş dahi Öngörülmemiş" (s. 26)
denmekte, yanlış bır uygulama ola-
cağı ızlenimi venlmektedır. Orta-
öğretım kurumlannda okuyanlann
hepsi Türkçe bılen ınsanlardır. Bu
okullarda çift dillı eğıtıme son ve-
np rnatematik ve fizık gıbi dersler-
de bır anda Türkçe'ye dönmenin
ne sakıncası vardır kı? Öğrencıle-
rinbayramyapacakolmalanmısa-
kıncalıdır? Neyın kademesı olacak
ki? Zaten bu okuilann çoğunda son
sınıfta fen dersleri de ÖSS nedeniy-
le Türkçe yapılmaktadır.
Şaşılası bir başka ifade de, "Bu
Boğaziçi Üniversitesi
teklifîn Eğitim Komisyonu'ndan
önce anayasa komisyonuna gitme-
si ve elden geçmesi gerektiğine ina-
myorum'' (s. 27) ifadesidir. Adı
Türkıye, resmi dili Türkçe ve ku-
ruluş tarihi 1923 olan bu devlette,
1955 yılında Türk okullannda baş-
latılan yabancı dille (çift dilli) eği-
timden Türkçe eğitime dönmek
için, konu neden anayasa komis-
yonuna gitsin ki? Yasa değişikliği.
ABD ya da Ingiltere meclislerinde
görüşülmüyor ki! Önce anayasa
komisyonundan Türkçe eğitiminin
anayasaya aykın olup olmadığı araş-
tınlsın.
Söyleşide *Teklifte,anadJldeeği-
timin dahaetkiliolduğu söyleniyor.
Fakat bu saptamanın büinıseldaya-
naklanmn neler olduğu beiirtilmi-
yor" (s. 27) denmekte, işin içine
"bilimseF sözcüğü katılvp okuyu-
cunun aklı kanştırılmaktadır. Bi-
limsel bulgulann geçerliliği ve gü-
venirliği söz konusudur ve her za-
man bir yanılma payı vardır. Çocuk-
lann ikı dilleyetişnrilmesi konusun-
da. söyleşide alıntı yapılan anadili
Gal'ce olan eğıtimcinin çalışma-
sında olduğu gibı, olumlu sonuçlar
gösteren araştırmalar da vardır,
olumsuz sonuçlara varan araştır-
malar da (bkz. Aydın Köksal'ın kı-
tabı: Yabancı Dille Eğitim, 2000,
Öğretmen Dünyası yaymı). Oysa,
sömürgeleşmemış hıçbirülkede (bır
iki küçük örnek dışında)yabancı dil-
le eğitim yapılmaması, bilimselli-
ğin ötesinde ve yanılgısı olmayan
bir gerçektır. Ortada böyle gerçek-
ler varken bılimsel bulgulann de-
ğen nedir ki? Ulusal dılde eğitim
yapılıp yapılmaması içın bilimsel-
lik ölçütü aranmaz. Hangi dille eği-
tim yapılacağı ulusal kimhğın ko-
runmasıyla ilgili siyasal birtercih-
tir. Aynca, bilimsel bulgular. Türk-
çe eğitim ya da yabancı dille eği-
tim yapılması üzerine değil de ya-
bancı dil öğretimi konusunda kul-
lanmak herhalde daha anlamlı ola-
caktır.
Söyleşide "Eğeryabancı dilleeği-
timden kültürümüz zedeleniyorsa,
durum çok çok vahimdir. Çünkü
zengbıvederinkühürümüzün,asır-
lardır Arap ve Fars etkilerine açık
kalrtuş ancakdirenciyle kendini ko-
rumuş kültüriimüzün, İngilizeeeğj-
timinin kısıthçevrelerdeuygulanma-
sı sonucu yozlaşacağı ve yitirileceği
gjbi bilimseltikten uzakve parano-
ya kokan bir değeryargısuıa tutsak
edilrrHskfir" (s. 26) denmektedır. Bu
yorum da geçerli gibi görünse de
tam olarak geçerli değildir. Zengin
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Onumuzdeki Seçenekler!ı
"Ya bu kaleleri de teslim edip
sömürge statüsünü sineye çe-
kecek ve ortaçağ karanlığına
gömüleceğiz. Ya da yeniden
Cumhuriyet Devrimi rotasına
girerek Atatürk'ten bize kalan
Altı Ok programını devletçilik
ve halkçılığıyla bir bütün ola-
rak uygulayacağız."
Herkes bir hava tutturmuş!
Kimse Türkiye'nin nereye gıttı-
ğinin farkında değil. Farkında ol-
salar da, kimsenin umurunda de-
ğil!
"Teori" dergisinde Doğu Pe-
rinçek'in hem güncel, hem de
özellikle genç kuşaklann dikkatle
okumasını gerekli gördüğüm bir
yazısı var! "Özelleştirme Ulusal
Devlet Yıkıcılığıdır". Biliyorsunuz
elli yıldır bir özelleştirme tutkusu
içindeyiz. Bı^büyük çabamızla bir
yere vardık mı? Halkımız bu sü-
rekli özelleştirme furyasından bir
kazanç sağladı mı?
Şu KİT'ler konusu!. Zarar ettiği
gerekçesiyle hepsini özelleştir-
meye açtılar. Niye zarar ettiği or-
tadaydı, partilerin çıkarkapısı ha-
line getirilmişlerdi. KİT'ler niye ku-
ruldu? Çok para kazansın, büyük
kâr etsin diye mi? Hayır, yoksul hal-
kımız temel gereksemelerini sağ-
layabilsin diye! KlT'lerin var oluş
nedeni halka hizmettir. Ama içini
adamlarınla doldurursan, KİT'leri
zarar üstüne zarara sokarsın, son-
ra da 'Bunlar devlete yük, sata-
lım kurtulalım'dersinL. Şimdi bir
program var. Yeni Dünya düzeni!..
Ulusal devletin yıkılması, ulusal
piyasanın çökertilmesi... Dünya
merkezlerinın ideolojık hegemon-
yası altına alınması!..
Doğu Perinçek "KlT'len savun-
mak Cumhuriyeti savunmaktır"
diyor, ardından açıklıyor:
"Bu programı savunanlar özel-
leştirme yoluyla ulusal devleti ve
cumhuriyeti yıktıklannı ilan et-
mekten çekinmemişlerdir. özel-
leştirme Yasası'nı çıkardıklan ak-
şam, zamanın Başbakanı Tansu
Çiller kadebini 'Son sosyalist dev-
leti yıktık' diye kaldırdı. VVashıng-
ton penceresinden bakanlar ka-
mu iktisadi kuruluşlannı 'sosya-
lizm' olarak görüyoriar. Yıktıklan
Cumhuriyet devrimiyle inşa edi-
len kamu mülkiyetidir. Cumhuri-
yetin kendisidir ve ulusal devlet-
tir."
Ulusal Devletler çağı geçmiş-
mış, şimdi Küreselleşme varmış!
Derviş Bey'in gelmesiyle hızla-
nan bu görüş, Türkiye'yi bir sömür-
ge toprağı halıne getirmeyi amaç-
lıyor.
Bu anlayış Mütareke yıllannda
başlamıştı. ABD mandasına gir-
mek Küçük Amerika olmaktı. Biz
kendimizi yönetemiyoruz, gelsin
yabancı uzmanlar her işimize ka-
nşsın tutumu Sevr Antlaşması'nın
kaçınılmaz bir gerçeğiydi. Mus-
tafa Kemal'ci bağımsızlık ateşi bu
çirkin emelleri uzun bir süre dön-
dürdü. Ama bir de baktık ulusal-
lıktan, onurdan, kişilikten, uzak
çıkar çevrelerinin insanlan, gelip
baş köşeye kuruldular, yaptıkları
yetmezmiş gibi, şimdi de Anaya-
sa
1
nın kendilerine engel gördük-
leri maddelerini de değiştirip 'maf-
ya-tarikat' düzenini sürgit yaşat-
mak çabasındalar. "Asker kanş-
masın!" Niye? Asker en iyi koşul-
larda eğitim, öğretım görmüşse,
yurt ve ulus konulannda da bırçok
sivil politikacıdan çok daha dona-
nımlı, çok daha bilinçli ise niye
sussun, niye meydanı bir takım
çıkarcı politikacılara bıraksın?
Gençlere, Teori' dergisindeki Pe-
rinçek'in az sözle çok şey anlatan
yazısını okumalannı öğütlemek is-
terim: Bunu bir kez daha vurgu-
layalım.
"Dünya sermayesi ekonomi-
de, eğitimde ve sağlıkta özel-
leştirme saldınsryla Cumhuriye-
tin elde kalan son kalelerine
girmektedir. Ya, bu kaleleri de
teslim edip sömürge statüsünü
sineye çekecek ve Ortaçağ ka-
ranlığına gömüleceğiz; ya da
yeniden Cumhuriyet devrimi ro-
tasına girerek Atatürk'ten bize
kalan Altı Ok programını dev-
letçilik ve halkçılığıyla bir bütün
olarak uygulayacağız. Önümüz-
deki seçenekler bunlardır."
ve derin kültürümüz Arapça ve Fars-
ça etkisinden. ne kadar, nasıl ve
kim tarafından korunmuştur? Yasa
tasansında ve Türkçe eğitim yapıl-
ması konusunda bilimselliği ara-
yanlann bu söylemde de bilimsel-
liği aramalan gerekmez mi? Os-
manlılarda halk ozanlan Türkçe
yazıp söylerken okumuş kesimin
saray yönetımıne yaklaşmasının,
resmi yazışmalarda Arapça ve sa-
natsal yazım alanında da Farsça
kullanılmasının anlamı nedir? Bir
kısım öğretim üyesinın "dini olan
motifleri, milli kültürden çekip çı-
kardığuuzzaman geriye bir şey kal-
rnaz* (Türk Diyanet Vakfi Yayıru
'Türk eğitim sistemi: Alternatif
Perspektif, 1996, s. 125)demele-
ri neyin göstergesıdir?
Korkulan İngilizce değil, kimi
aydınlann u
Osmanh saray aydım-
na" benzemesıdir. Daha şimdiden,
güzelim Türkçe sözcükler yerine
star,shov\,telecom gıbi tngilizce ve
uyduruk sözcükler, ingilizce ilan
ve tabelalar günlük yaşama girmiş-
tir bile. Bu tür sözcükleri yaşamı-
mıza sokanlar kimlerdir? Bu duru-
mun yaygınlaşması, iki tngilizce
sözcüğü bilip kullanmanın bir ay-
ncalık sayılması, devleti temsil eden
kişilerin bıle bu yola sapması yoz-
laşmanın başladığının göstergesi
değilse neyin göstergesıdir? Batı-
lılaşma çabalannda, bir türlü, laik-
leşip demokratıkleşemezken, pek
çok insancıl değerlerimizi unutup
yerine ABD/Batı değersızliklerini
koymamızın anlamı nedır? Herke-
sın gözlemledıği bu ve benzen ge-
lişmeleri görmezden gelip. bunla-
nn bihmsellikten uzak paranoyaya
benzetilmesi ne anlama gelmekte-
dir. Yozlaşma mı savunulmaktadır?
AB ülkeieri bıle ulusal dillerini In-
gilizceye karşı korumaya çahşır-
ken Türkçenın etkilenmeyeceğini
söylemek mı bilimsel olmaktadır?
Söyleşide vurgulanan "İngilizce
eğitiminin kısıtiı çevrelerde uygu-
lanmasr düşüncesi ise tamamen
insan haklanna ve eğitimde fırsat
eşıtlıği kavramına ters bir yaklaşı-
mı sergilemektedir. Çoğunluğun
dilsız kalması ve "kısıtiı çevrele-
rin" dilsizlikten kurtuknası benim-
senebilen bir yaklaşım değildir.
Hiçbir öğrenim basamağında ya-
bancı dil zorunlu olmamalıdır. Ya-
bancı dil çocuklara daha üst düzey-
de öğrenim görmek için ayncahk
ya da engel yaratmamalıdır.
Söyleşide "Anadili İngilizce olan
insanlan ele alalım: Yabancı dil öğ-
rennıeye gereksinimduyma>abilir-
ler. Çünkü konuştuklan dil e\Ten-
seklir. AB bunlara adeta kabuğu-
nuzdan çıkın ve diğer dillen de öğ-
renın' derken, biz toplumumuzu
tam tersi bir istikametegotürecekbir
yasa teklifıyle karşj karşıyayız" (s.
26) denmesıni anlamak da kolay
değildir. Yasa değişikliği ne kabu-
ğuna çekilme doğrultusundadır ne
de yabancı dil öğretimine karşıdır.
Dil konusunda, herhalde evrensel-
liktenönce ulusalhkönemhdir. Ulu-
salı korumadan evrenselliği yakala-
maya kalkmak ulusallığı tehlikeye
atmaz mı?
Dil biriletişimaraodır. tktişimön-
ce aile içındedir ve genellıkle ana-
dille yapılır. Sonra iletişimin top-
lumsal boyufu gelir ortak dille ya-
pılır. Yabancı dille iktişim bunlar-
dan sonra gelir. Yabancı dil. bilim-
sel çalışmalarda, dış ilişkilerde, ya-
bancı yayımlan ızlemede.. gerekti-
ği yerlerde ve zamanda kullanılır. Dil
öğreniminde temel boyut yurttaşlar
arasında iletişim sağlayacak ortak
dilin, ulusal dilin, öğrenilmesidir. Dil
öğreniminde zorunlu olan da bu-
dur. Dil öğreniminden ikinci boyut,
isteyenlerin anadillerinı öğrenme-
leri, üçüncü boyut da isteyenin is-
tedıği yabancı dilleri öğrenmesidir.
Sonuç: 21. yüzyılda bır değil. iki
ve hatta üç yabancı dılı bilmek ge-
rekecektır. Yabancı dil öğretimuıde
tek yolun "yabancı dille eğitim" ol-
duğunu düşünmek kesmlıkle yan-
lıştır. tkinci dil öğretimi konusun-
da uzman olanlar. birincı dilin öne-
mıni yadsımamahdırlar. birinci di-
lin öğretilmesinde oldubittiye izin
vermemeli, hıç değilse, ilköğretı-
min sonuna kadar her çocuğun ge-
reğince Türkçe öğrenmesini savun-
malıdırlar; ikinci dilin öğretilme-
sinde işin kolayma kaçmamalı, ya-
bancı dille eğitimi ya da yabancı dil
öğretiminin anaokulundan hatta il-
köğretim 4. sınıftan başlanmasını
savunmamahdırlar. yalap şalap In-
gılızce öğretmeni yetiştirme yakla-
şımlanna, Boğaziçi ve ODTÜ'lü
İngilizce öğretmenlerinin özel okul-
lara, yapay sertif ikalarla ya da Açı-
köğretimFakültesi'ndeyetişecek(!)
tngilizce öğretmenlerini de Anado-
lu'ya pazarlayacak yenı modelle-
re(!) karşı çıkmalıdırlar. Yabancı
dille eğitimi savunmak yerine, iste-
yenin, ıstediği ve gereksinim duy-
duğu zaman yabancı dil öğrenebıl-
mesinin yollannı arayalım!
PENCERE
Once Bu Düşmanı
YenmeliyizL.
Bir deli tımarhanenin demir parmaklıklı pence-
resinden bakıyor...
Yoldan geçen biri durup deliyi merakla süzdük-
ten sonra soruyor:
- Içerde kaç kişisiniz?..
Deli: ' ' . »^
- Ya siz dışarda kaç kişisiniz?..
Türkiye bütünüyle bir tımarhaneye döndü, haya-
tında Amerikan Dolan görmemiş insanlar bile sa-
bahtan akşama, oturup kalkıp, her gün Amerikan
Doları'nın kaç lira olacağını konuşuyorlar...
- Kaç olmuş?..
-1 milyon 440 bin..
- Yandık desene!..
- Ama düşecekmiş, diyorlar..
- Inşallah!..
Maşallah hepimiz tırlatıp kafayı yedik, Dünya
Bankası'nın gönderdiği Derviş bizi beterden be-
teretti, Cottarelli bundan iyiydi. Medyada ekono-
mi uzmanlannın uğraştıkları konularher gün Ame-
rikan Doları üstüne çeşitlemeler yapmaktan geçi-
yor, hepten çıldırdık mı?.. Gerçeklerle ilişkilerimiz
kesilmiş..
Bankalar şinanay, tanm nanay, sanayi fısfıs, dış
borç korkunç, iç borç ürkünç, borsafos, ulusal pa-
ra mütlis, piyasa felç, güven sıfın IMF ıle Dünya Ban-
kası'nın kobayı bır ülke olduk; televole ekonomi-
siyle binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyamete...
•
Peki, bu işin bir uman yok mu?..
Var!..
Nedir?..
özetle:
"Türkiye'nin durumu şu anda aynen 19301ar-
daki gibi topyekûn bir ekonomik kurtuluş savaşı-
nı gerektirmektedir. Ulusal Kalkınma Stratejisi,
kapsamlı bir Kalkınma Planı, bir büyük program
yapılmadan, devletin yol göstericiliği insanlara
sağlanmadan bu kara delikten kurtulamayız,"
Yukardaki alıntıyı Hümyet'ten SerdarTurgut'un
köşesinden aktardım. ^
Beğendiniz mi?.. •"'* ••'
Umanm beğendiniz; çünkü bu öneri Cumhuri-
yet'in uzun yıllardan beri savunduğu, üstelik bu
yolda dirençle yürüdüğü için ağır çile çektiği gö-
rüşü dile getıriyor.
Serdar Turgut köşesinde bir süredir bu fikri işle-
mektedir:
Ulusal kalkınma stratejisi..
Kalkınma planı..
Devletin yol göstericiliği..
Yıllık program..
Ancak vaktiyle -60'larda, 70'lerde, 80'lerde- bu
programı savunarakyürürtüğe koymak isteyen gi-
rişimler engellendiler, girişimcilerfaturayıağıröde-
diler; oysa o dönemde Türkiye'deki koşullar daha
elverişliydi.
Bir uçak üssünden kalkar, deposundaki yakrtın
yansından çoğunu harcarsa, üssüne dönmek ola-
sılığını yıtirir, ne yapacağını bilemez...
Türkiye'nin bugünkü yakrtı hangi düzeyde?..
Inanıyorum ki depoda yakıtımız daha 'yan çiz-
g/s/'nin altına düşmedi...
Kendi kendimize gelmek için var olan umudu-
muzu yitirmek, en korkulacak şeydir. Bize dayatı-
lan ekonomik reçetenin dışında bir şeyler düşün-
mek yeteneğinden yoksunluk, bugün Türkiye'nin
en büyük düşmanı...
Önce bu düşmanı yenmeliyiz. , • . .
•N O V I T A S Turizm
2001 YILITURLARI
DOĞU ANADOLU (15-20 Eylül)
KIUK.YA-GAP (22-27 Eylül)
ORTA ANADOLU (7-13 Ekim)
TURABD1N (25-29 Ekim)
SURIYE-LÜBNAN (19-28 Ekim)
PRAG (26-30 Ekim)
• YUNANİSTAN (5-10 Kasım)
H1NDISTAN-NEPAL (3-14 Aralık)
Tel: (0 212) 251 28 08-09 e-mail: no\ ıtas îvjıo\ ıtas.conı tr
w eb : \\-VVA\ nın ıtas com tr
ITALYAN KULTUR MERKEZI
MesrutiyetCad. 161 Tepebaşı T e l : 2 9 3 9 8 4 8 - 2 5 1 8 9 6 9
HIZLANDIRILMIŞ YAZ DÖNEMİ
İTALYANCA DİL KURSLARI
25 AĞUSTOS - 3O EYLÜL
HAFTA SONU HIZLANDIRILMIŞ KURSLAR
HAFTADA İKİ GÜN DÖRDCR SAAT
Cvmortesi ye Pazar / 10.00- 14.00 arası
3 EYLÜL - 17 EYLÜL
HAFTA ARASI KURSLARI, HAFTADA DÖRT GÜN ÜÇER SAAT
11.0O-14.00/ 15.00-18.00/ 18.30-21.30
Kpyıtigr Hoftp Arası 09.00 - 1.8,30, Hofta Sonu 10.00 - 14.00 Arası
UR DOMEMUK.KURS HAFTA ICI VI HAfJA SQNU 120.qO0.O0O,-Tl
KURS UCRETI KAYIT SIRAİINDA ODİNIR (VE BIR RES1M)
Fethiye Çalış Plajı'nda
denize sıfır, canlı müzik.
Cumhuriyet okurlarına tanıtım amacıyla
ekim sonuna kadar.
Y.P. 11.000.000 - O.K. 8.000.000
Can Motel - Fethiye
Tel: 0252 622 12 07
GERİKALMIŞLIĞIN PANZEHİRİKÜLTÜR.
KÜLTÜRÜN ZEHÎRİKORSAN KİTAPTIR!
Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
(BESAM)