25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 2001 PERŞEMBE Çok özellikli televizyonlara -ileri teslimde- çoközeltaksitler ve indirimli seçenekler! Geieceğin teknolojisini yaratan Telefunken'den çok özel kampanya. DVDTı, VCD'li ve Now&Next özellikli Telefunken televizyonlar şimdi tercihinize göre Ekim, Kasım ya da Araltk iieri teslimii ve indirimli taksit seçenekleriyte. OLAYLAR VE GORUŞLER TELEFUNKEN TLF 37 EKRAN COMBI-VCDTV AralıK teslim. Ayda 47.700.000 TLx10 taksitte ?\ TLF 51 SUPERSONIC TX Aratık testim. Ayda 39.200.000 TLx10 taksitle X TLF 70 EKRAN COMBI-DVD TV T1 Aralık teslim. Ayda 109.600.000 TLx10 taksitle " *-~— ı Danısma Merkezi i www telehinken co»n tı ; 0800211 4029! TELEFUNKEN Yabancı Dille Eğitimi Savunmada Yanılgı Prof. Dr. Rıfat OKÇABOL B oğaziçi Dergisi'nin Mayıs2001 sayısının 26-28. sayfalannda, Öner Kıâlkaya'nın alanı ikinci dil öğreti- mı olan bır uzmanla yaptığı söyle- şı yeralmaktadır. "TekDillilik: Dfl- sizliğinÖbiir Adı* başlıklı söyleşi, TBMM'ye sunulan 2923 sayıh Ya- bancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Ka- nunu'nda yabancı dilleeğftuninyü- rürlükten kaldırümasını öngören yasa değişikliği önerisi' ne karşı gö- rûşleri içeriyor. Yabancı dile ya da Ingilizceye bu kadarhayran bir baş- ka söyleşi az bulunur. Bu söyleşi- de anlamakta güçlük çektiğim ya da katılmadığım noktalan sizinle pay- laşmak istiyorum. Söyleşıde, tasarıda Türkiye'de yabancı dille eğitim yapıtayor den- mesinin yanlış olduğu belirtildik- ten sonra "OysaTürkiye'deyaban- cı dille eğitim yapümıyor. Maalesef yapdmryor- Ortaöğretim kurumla- ruu ele alalım. İngilizce dilbilgisi dersi pek tabii İngilizce veriliyor. Ama Türkçe dilbilgisi dersi Türk- çe veriliyor. Yine aynı şekilde fizik dersi İngilizce,coğrafya dersi Türk- çe veriliyor vs. Bu uygulamanın li- teratürdekiadı 'çift dilli eğitim'dir. Kesinlikle 'yabancı dilde eğitim' değildir" (s. 27) deniyor. Günliik kullanımda yabancı dille eğitim dendiğinde ilgililer kımin ne de- mek istediğini anlasa da, kavram- sal açıdan bu ifadelere diyecek bir şey yok. Ancak, çift dıllı eğitimin bıle az bulunmasını. İngilizce dil- bilgisinin (gramerin) İngilizce ve- rilmesi doğal karşılanırken, Türk okulunda Türkçe dilbilgisi dersi- nin Türkçe verilmesme "maaleseT' denmesıni anlamak kolay olmuyor. Söyleşıde "Eğerbu yasateklifige- çer ve yasada birtakım değişiklikkr otursa, söz konusu okuilann eylül ayından itibaren -gayet devnmci' bir biçimde diydim- Türkçeeğitime geçirilmeleriöngöriilüyor. Kademe- li geçiş dahi Öngörülmemiş" (s. 26) denmekte, yanlış bır uygulama ola- cağı ızlenimi venlmektedır. Orta- öğretım kurumlannda okuyanlann hepsi Türkçe bılen ınsanlardır. Bu okullarda çift dillı eğıtıme son ve- np rnatematik ve fizık gıbi dersler- de bır anda Türkçe'ye dönmenin ne sakıncası vardır kı? Öğrencıle- rinbayramyapacakolmalanmısa- kıncalıdır? Neyın kademesı olacak ki? Zaten bu okuilann çoğunda son sınıfta fen dersleri de ÖSS nedeniy- le Türkçe yapılmaktadır. Şaşılası bir başka ifade de, "Bu Boğaziçi Üniversitesi teklifîn Eğitim Komisyonu'ndan önce anayasa komisyonuna gitme- si ve elden geçmesi gerektiğine ina- myorum'' (s. 27) ifadesidir. Adı Türkıye, resmi dili Türkçe ve ku- ruluş tarihi 1923 olan bu devlette, 1955 yılında Türk okullannda baş- latılan yabancı dille (çift dilli) eği- timden Türkçe eğitime dönmek için, konu neden anayasa komis- yonuna gitsin ki? Yasa değişikliği. ABD ya da Ingiltere meclislerinde görüşülmüyor ki! Önce anayasa komisyonundan Türkçe eğitiminin anayasaya aykın olup olmadığı araş- tınlsın. Söyleşide *Teklifte,anadJldeeği- timin dahaetkiliolduğu söyleniyor. Fakat bu saptamanın büinıseldaya- naklanmn neler olduğu beiirtilmi- yor" (s. 27) denmekte, işin içine "bilimseF sözcüğü katılvp okuyu- cunun aklı kanştırılmaktadır. Bi- limsel bulgulann geçerliliği ve gü- venirliği söz konusudur ve her za- man bir yanılma payı vardır. Çocuk- lann ikı dilleyetişnrilmesi konusun- da. söyleşide alıntı yapılan anadili Gal'ce olan eğıtimcinin çalışma- sında olduğu gibı, olumlu sonuçlar gösteren araştırmalar da vardır, olumsuz sonuçlara varan araştır- malar da (bkz. Aydın Köksal'ın kı- tabı: Yabancı Dille Eğitim, 2000, Öğretmen Dünyası yaymı). Oysa, sömürgeleşmemış hıçbirülkede (bır iki küçük örnek dışında)yabancı dil- le eğitim yapılmaması, bilimselli- ğin ötesinde ve yanılgısı olmayan bir gerçektır. Ortada böyle gerçek- ler varken bılimsel bulgulann de- ğen nedir ki? Ulusal dılde eğitim yapılıp yapılmaması içın bilimsel- lik ölçütü aranmaz. Hangi dille eği- tim yapılacağı ulusal kimhğın ko- runmasıyla ilgili siyasal birtercih- tir. Aynca, bilimsel bulgular. Türk- çe eğitim ya da yabancı dille eği- tim yapılması üzerine değil de ya- bancı dil öğretimi konusunda kul- lanmak herhalde daha anlamlı ola- caktır. Söyleşide "Eğeryabancı dilleeği- timden kültürümüz zedeleniyorsa, durum çok çok vahimdir. Çünkü zengbıvederinkühürümüzün,asır- lardır Arap ve Fars etkilerine açık kalrtuş ancakdirenciyle kendini ko- rumuş kültüriimüzün, İngilizeeeğj- timinin kısıthçevrelerdeuygulanma- sı sonucu yozlaşacağı ve yitirileceği gjbi bilimseltikten uzakve parano- ya kokan bir değeryargısuıa tutsak edilrrHskfir" (s. 26) denmektedır. Bu yorum da geçerli gibi görünse de tam olarak geçerli değildir. Zengin EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Onumuzdeki Seçenekler!ı "Ya bu kaleleri de teslim edip sömürge statüsünü sineye çe- kecek ve ortaçağ karanlığına gömüleceğiz. Ya da yeniden Cumhuriyet Devrimi rotasına girerek Atatürk'ten bize kalan Altı Ok programını devletçilik ve halkçılığıyla bir bütün ola- rak uygulayacağız." Herkes bir hava tutturmuş! Kimse Türkiye'nin nereye gıttı- ğinin farkında değil. Farkında ol- salar da, kimsenin umurunda de- ğil! "Teori" dergisinde Doğu Pe- rinçek'in hem güncel, hem de özellikle genç kuşaklann dikkatle okumasını gerekli gördüğüm bir yazısı var! "Özelleştirme Ulusal Devlet Yıkıcılığıdır". Biliyorsunuz elli yıldır bir özelleştirme tutkusu içindeyiz. Bı^büyük çabamızla bir yere vardık mı? Halkımız bu sü- rekli özelleştirme furyasından bir kazanç sağladı mı? Şu KİT'ler konusu!. Zarar ettiği gerekçesiyle hepsini özelleştir- meye açtılar. Niye zarar ettiği or- tadaydı, partilerin çıkarkapısı ha- line getirilmişlerdi. KİT'ler niye ku- ruldu? Çok para kazansın, büyük kâr etsin diye mi? Hayır, yoksul hal- kımız temel gereksemelerini sağ- layabilsin diye! KlT'lerin var oluş nedeni halka hizmettir. Ama içini adamlarınla doldurursan, KİT'leri zarar üstüne zarara sokarsın, son- ra da 'Bunlar devlete yük, sata- lım kurtulalım'dersinL. Şimdi bir program var. Yeni Dünya düzeni!.. Ulusal devletin yıkılması, ulusal piyasanın çökertilmesi... Dünya merkezlerinın ideolojık hegemon- yası altına alınması!.. Doğu Perinçek "KlT'len savun- mak Cumhuriyeti savunmaktır" diyor, ardından açıklıyor: "Bu programı savunanlar özel- leştirme yoluyla ulusal devleti ve cumhuriyeti yıktıklannı ilan et- mekten çekinmemişlerdir. özel- leştirme Yasası'nı çıkardıklan ak- şam, zamanın Başbakanı Tansu Çiller kadebini 'Son sosyalist dev- leti yıktık' diye kaldırdı. VVashıng- ton penceresinden bakanlar ka- mu iktisadi kuruluşlannı 'sosya- lizm' olarak görüyoriar. Yıktıklan Cumhuriyet devrimiyle inşa edi- len kamu mülkiyetidir. Cumhuri- yetin kendisidir ve ulusal devlet- tir." Ulusal Devletler çağı geçmiş- mış, şimdi Küreselleşme varmış! Derviş Bey'in gelmesiyle hızla- nan bu görüş, Türkiye'yi bir sömür- ge toprağı halıne getirmeyi amaç- lıyor. Bu anlayış Mütareke yıllannda başlamıştı. ABD mandasına gir- mek Küçük Amerika olmaktı. Biz kendimizi yönetemiyoruz, gelsin yabancı uzmanlar her işimize ka- nşsın tutumu Sevr Antlaşması'nın kaçınılmaz bir gerçeğiydi. Mus- tafa Kemal'ci bağımsızlık ateşi bu çirkin emelleri uzun bir süre dön- dürdü. Ama bir de baktık ulusal- lıktan, onurdan, kişilikten, uzak çıkar çevrelerinin insanlan, gelip baş köşeye kuruldular, yaptıkları yetmezmiş gibi, şimdi de Anaya- sa 1 nın kendilerine engel gördük- leri maddelerini de değiştirip 'maf- ya-tarikat' düzenini sürgit yaşat- mak çabasındalar. "Asker kanş- masın!" Niye? Asker en iyi koşul- larda eğitim, öğretım görmüşse, yurt ve ulus konulannda da bırçok sivil politikacıdan çok daha dona- nımlı, çok daha bilinçli ise niye sussun, niye meydanı bir takım çıkarcı politikacılara bıraksın? Gençlere, Teori' dergisindeki Pe- rinçek'in az sözle çok şey anlatan yazısını okumalannı öğütlemek is- terim: Bunu bir kez daha vurgu- layalım. "Dünya sermayesi ekonomi- de, eğitimde ve sağlıkta özel- leştirme saldınsryla Cumhuriye- tin elde kalan son kalelerine girmektedir. Ya, bu kaleleri de teslim edip sömürge statüsünü sineye çekecek ve Ortaçağ ka- ranlığına gömüleceğiz; ya da yeniden Cumhuriyet devrimi ro- tasına girerek Atatürk'ten bize kalan Altı Ok programını dev- letçilik ve halkçılığıyla bir bütün olarak uygulayacağız. Önümüz- deki seçenekler bunlardır." ve derin kültürümüz Arapça ve Fars- ça etkisinden. ne kadar, nasıl ve kim tarafından korunmuştur? Yasa tasansında ve Türkçe eğitim yapıl- ması konusunda bilimselliği ara- yanlann bu söylemde de bilimsel- liği aramalan gerekmez mi? Os- manlılarda halk ozanlan Türkçe yazıp söylerken okumuş kesimin saray yönetımıne yaklaşmasının, resmi yazışmalarda Arapça ve sa- natsal yazım alanında da Farsça kullanılmasının anlamı nedir? Bir kısım öğretim üyesinın "dini olan motifleri, milli kültürden çekip çı- kardığuuzzaman geriye bir şey kal- rnaz* (Türk Diyanet Vakfi Yayıru 'Türk eğitim sistemi: Alternatif Perspektif, 1996, s. 125)demele- ri neyin göstergesıdir? Korkulan İngilizce değil, kimi aydınlann u Osmanh saray aydım- na" benzemesıdir. Daha şimdiden, güzelim Türkçe sözcükler yerine star,shov\,telecom gıbi tngilizce ve uyduruk sözcükler, ingilizce ilan ve tabelalar günlük yaşama girmiş- tir bile. Bu tür sözcükleri yaşamı- mıza sokanlar kimlerdir? Bu duru- mun yaygınlaşması, iki tngilizce sözcüğü bilip kullanmanın bir ay- ncalık sayılması, devleti temsil eden kişilerin bıle bu yola sapması yoz- laşmanın başladığının göstergesi değilse neyin göstergesıdir? Batı- lılaşma çabalannda, bir türlü, laik- leşip demokratıkleşemezken, pek çok insancıl değerlerimizi unutup yerine ABD/Batı değersızliklerini koymamızın anlamı nedır? Herke- sın gözlemledıği bu ve benzen ge- lişmeleri görmezden gelip. bunla- nn bihmsellikten uzak paranoyaya benzetilmesi ne anlama gelmekte- dir. Yozlaşma mı savunulmaktadır? AB ülkeieri bıle ulusal dillerini In- gilizceye karşı korumaya çahşır- ken Türkçenın etkilenmeyeceğini söylemek mı bilimsel olmaktadır? Söyleşide vurgulanan "İngilizce eğitiminin kısıtiı çevrelerde uygu- lanmasr düşüncesi ise tamamen insan haklanna ve eğitimde fırsat eşıtlıği kavramına ters bir yaklaşı- mı sergilemektedir. Çoğunluğun dilsız kalması ve "kısıtiı çevrele- rin" dilsizlikten kurtuknası benim- senebilen bir yaklaşım değildir. Hiçbir öğrenim basamağında ya- bancı dil zorunlu olmamalıdır. Ya- bancı dil çocuklara daha üst düzey- de öğrenim görmek için ayncahk ya da engel yaratmamalıdır. Söyleşide "Anadili İngilizce olan insanlan ele alalım: Yabancı dil öğ- rennıeye gereksinimduyma>abilir- ler. Çünkü konuştuklan dil e\Ten- seklir. AB bunlara adeta kabuğu- nuzdan çıkın ve diğer dillen de öğ- renın' derken, biz toplumumuzu tam tersi bir istikametegotürecekbir yasa teklifıyle karşj karşıyayız" (s. 26) denmesıni anlamak da kolay değildir. Yasa değişikliği ne kabu- ğuna çekilme doğrultusundadır ne de yabancı dil öğretimine karşıdır. Dil konusunda, herhalde evrensel- liktenönce ulusalhkönemhdir. Ulu- salı korumadan evrenselliği yakala- maya kalkmak ulusallığı tehlikeye atmaz mı? Dil biriletişimaraodır. tktişimön- ce aile içındedir ve genellıkle ana- dille yapılır. Sonra iletişimin top- lumsal boyufu gelir ortak dille ya- pılır. Yabancı dille iktişim bunlar- dan sonra gelir. Yabancı dil. bilim- sel çalışmalarda, dış ilişkilerde, ya- bancı yayımlan ızlemede.. gerekti- ği yerlerde ve zamanda kullanılır. Dil öğreniminde temel boyut yurttaşlar arasında iletişim sağlayacak ortak dilin, ulusal dilin, öğrenilmesidir. Dil öğreniminde zorunlu olan da bu- dur. Dil öğreniminden ikinci boyut, isteyenlerin anadillerinı öğrenme- leri, üçüncü boyut da isteyenin is- tedıği yabancı dilleri öğrenmesidir. Sonuç: 21. yüzyılda bır değil. iki ve hatta üç yabancı dılı bilmek ge- rekecektır. Yabancı dil öğretimuıde tek yolun "yabancı dille eğitim" ol- duğunu düşünmek kesmlıkle yan- lıştır. tkinci dil öğretimi konusun- da uzman olanlar. birincı dilin öne- mıni yadsımamahdırlar. birinci di- lin öğretilmesinde oldubittiye izin vermemeli, hıç değilse, ilköğretı- min sonuna kadar her çocuğun ge- reğince Türkçe öğrenmesini savun- malıdırlar; ikinci dilin öğretilme- sinde işin kolayma kaçmamalı, ya- bancı dille eğitimi ya da yabancı dil öğretiminin anaokulundan hatta il- köğretim 4. sınıftan başlanmasını savunmamahdırlar. yalap şalap In- gılızce öğretmeni yetiştirme yakla- şımlanna, Boğaziçi ve ODTÜ'lü İngilizce öğretmenlerinin özel okul- lara, yapay sertif ikalarla ya da Açı- köğretimFakültesi'ndeyetişecek(!) tngilizce öğretmenlerini de Anado- lu'ya pazarlayacak yenı modelle- re(!) karşı çıkmalıdırlar. Yabancı dille eğitimi savunmak yerine, iste- yenin, ıstediği ve gereksinim duy- duğu zaman yabancı dil öğrenebıl- mesinin yollannı arayalım! PENCERE Once Bu Düşmanı YenmeliyizL. Bir deli tımarhanenin demir parmaklıklı pence- resinden bakıyor... Yoldan geçen biri durup deliyi merakla süzdük- ten sonra soruyor: - Içerde kaç kişisiniz?.. Deli: ' ' . »^ - Ya siz dışarda kaç kişisiniz?.. Türkiye bütünüyle bir tımarhaneye döndü, haya- tında Amerikan Dolan görmemiş insanlar bile sa- bahtan akşama, oturup kalkıp, her gün Amerikan Doları'nın kaç lira olacağını konuşuyorlar... - Kaç olmuş?.. -1 milyon 440 bin.. - Yandık desene!.. - Ama düşecekmiş, diyorlar.. - Inşallah!.. Maşallah hepimiz tırlatıp kafayı yedik, Dünya Bankası'nın gönderdiği Derviş bizi beterden be- teretti, Cottarelli bundan iyiydi. Medyada ekono- mi uzmanlannın uğraştıkları konularher gün Ame- rikan Doları üstüne çeşitlemeler yapmaktan geçi- yor, hepten çıldırdık mı?.. Gerçeklerle ilişkilerimiz kesilmiş.. Bankalar şinanay, tanm nanay, sanayi fısfıs, dış borç korkunç, iç borç ürkünç, borsafos, ulusal pa- ra mütlis, piyasa felç, güven sıfın IMF ıle Dünya Ban- kası'nın kobayı bır ülke olduk; televole ekonomi- siyle binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyamete... • Peki, bu işin bir uman yok mu?.. Var!.. Nedir?.. özetle: "Türkiye'nin durumu şu anda aynen 19301ar- daki gibi topyekûn bir ekonomik kurtuluş savaşı- nı gerektirmektedir. Ulusal Kalkınma Stratejisi, kapsamlı bir Kalkınma Planı, bir büyük program yapılmadan, devletin yol göstericiliği insanlara sağlanmadan bu kara delikten kurtulamayız," Yukardaki alıntıyı Hümyet'ten SerdarTurgut'un köşesinden aktardım. ^ Beğendiniz mi?.. •"'* ••' Umanm beğendiniz; çünkü bu öneri Cumhuri- yet'in uzun yıllardan beri savunduğu, üstelik bu yolda dirençle yürüdüğü için ağır çile çektiği gö- rüşü dile getıriyor. Serdar Turgut köşesinde bir süredir bu fikri işle- mektedir: Ulusal kalkınma stratejisi.. Kalkınma planı.. Devletin yol göstericiliği.. Yıllık program.. Ancak vaktiyle -60'larda, 70'lerde, 80'lerde- bu programı savunarakyürürtüğe koymak isteyen gi- rişimler engellendiler, girişimcilerfaturayıağıröde- diler; oysa o dönemde Türkiye'deki koşullar daha elverişliydi. Bir uçak üssünden kalkar, deposundaki yakrtın yansından çoğunu harcarsa, üssüne dönmek ola- sılığını yıtirir, ne yapacağını bilemez... Türkiye'nin bugünkü yakrtı hangi düzeyde?.. Inanıyorum ki depoda yakıtımız daha 'yan çiz- g/s/'nin altına düşmedi... Kendi kendimize gelmek için var olan umudu- muzu yitirmek, en korkulacak şeydir. Bize dayatı- lan ekonomik reçetenin dışında bir şeyler düşün- mek yeteneğinden yoksunluk, bugün Türkiye'nin en büyük düşmanı... Önce bu düşmanı yenmeliyiz. , • . . •N O V I T A S Turizm 2001 YILITURLARI DOĞU ANADOLU (15-20 Eylül) KIUK.YA-GAP (22-27 Eylül) ORTA ANADOLU (7-13 Ekim) TURABD1N (25-29 Ekim) SURIYE-LÜBNAN (19-28 Ekim) PRAG (26-30 Ekim) • YUNANİSTAN (5-10 Kasım) H1NDISTAN-NEPAL (3-14 Aralık) Tel: (0 212) 251 28 08-09 e-mail: no\ ıtas îvjıo\ ıtas.conı tr w eb : \\-VVA\ nın ıtas com tr ITALYAN KULTUR MERKEZI MesrutiyetCad. 161 Tepebaşı T e l : 2 9 3 9 8 4 8 - 2 5 1 8 9 6 9 HIZLANDIRILMIŞ YAZ DÖNEMİ İTALYANCA DİL KURSLARI 25 AĞUSTOS - 3O EYLÜL HAFTA SONU HIZLANDIRILMIŞ KURSLAR HAFTADA İKİ GÜN DÖRDCR SAAT Cvmortesi ye Pazar / 10.00- 14.00 arası 3 EYLÜL - 17 EYLÜL HAFTA ARASI KURSLARI, HAFTADA DÖRT GÜN ÜÇER SAAT 11.0O-14.00/ 15.00-18.00/ 18.30-21.30 Kpyıtigr Hoftp Arası 09.00 - 1.8,30, Hofta Sonu 10.00 - 14.00 Arası UR DOMEMUK.KURS HAFTA ICI VI HAfJA SQNU 120.qO0.O0O,-Tl KURS UCRETI KAYIT SIRAİINDA ODİNIR (VE BIR RES1M) Fethiye Çalış Plajı'nda denize sıfır, canlı müzik. Cumhuriyet okurlarına tanıtım amacıyla ekim sonuna kadar. Y.P. 11.000.000 - O.K. 8.000.000 Can Motel - Fethiye Tel: 0252 622 12 07 GERİKALMIŞLIĞIN PANZEHİRİKÜLTÜR. KÜLTÜRÜN ZEHÎRİKORSAN KİTAPTIR! Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle