23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMBA HABERLER Eski Bakan Tantan, Beyaz Enerji operasyonunun basına erken yansımasından yakındı: Türldye'de devrhn olacakb • Sadettin Tantan: Halkın güvenmediği zayıf siyasi irade, ulusal güvenliğin sınınnı çizemez. Yeni siyasi oluşum için çahşmalar sürüyor. Benim dönemimde yapılan her operasyon bir ders niteliğindeydi. BAR1Ş DOSTER/ECEVİT KILJÇ Içişleri Bakanlığı ve ANAP'tan istifa ettikten sonra sessizliğini koruyan Istanbul Milletvekili Sadettin Tantan. hazırlıklannı sürdürdüğü ve önümüzdeki aylarda partileşecek olan hareketin, temiz, dürüst, yıpranmamış, idealist ve ulusalcı yurttaşlan buluşturan. halka güven ve umut veren kadrolardan oluşacağını söyledi. "Ulusal güvenliğin sınırlannı beliıiemesi gerektiğj öne sürülen siyaset zayıfsa. bu siyasi iradeye halk güvenmiyorsa, ulusal güvenliğin sınırlannı çizemez. Böylesi zayıf ve güven vermeyen bir siyasi iradenin. uiusal güvenliğin sıiuıiannı çizmesini, halk da istemez" diyen Tantan. bakanlığı döneminde başlatılan operasyonlann her birinin ayn bir ders niteliğinde olduğunu söyledi. Tantan, "Bunlann yapılmasını öncelikle halk istedi, biz de yapnk Beyaz Enerji Operasyonu basına yansımasa\du dc\rim niteliğinde gelişmeler olurdu" diye konuştu. Tantan, gündemdeki gelişmeleri, bakanlığı dönemındeki icraatlannı ve siyasete ilişkin tasanlannı gazetemize değerlendirdi. Beklentilere yanıt vereceğiz' - Yeni bir hareket için çauşnğuuz bifiniyor. Bu oluşumun ne aşamada olduğunu. kimleri kapsadığııu, ne zaman kamuoyunun karşısına çıkacağuu söyler misiniz? - Şu anda umutsuzluk ve güvensizlik had safhada. Halk Tantan, gündemdeki gelişmeleri, dönenündeki icraatlannı ve siyasete ilişkin tasanlannı Cumhuriyet'e değerlendirdi. söylemden bıktı, artık eylem bekJiyor. Çok sayıda insan bu durumdan çıkış için çalışıyor, farklı kesimlerin çabalan var. Bu gruplarla sürekli görüşme halindeyiz. Halkın beklenti ve taleplerine yanıt verecek bir hareketin ortaya çıkması için çahşmalanmız sürüyor. Halkın beklentisi en üst düzeye çıktığı zaman ortaya çıkacağız. Benim hangi konumda olduğumu da zaman gösterecek. Acele etmeye gerek yok. Hangi isimlerle birlikte yürüyeceğimiz konusunda ise u anda isım vermeyi doğru bulmuyorum. Halka h izmet etmek isteyen, ülkesini, milletini seven, çahşkan, iyi niyetli herkesle birlikte yürümeye hazınz. - Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki hareketten ısrarh çağnlar almanıza karşın, çok kesin bir şeldlde "Hayır" dediğinizi bihyoruz. Bu bağlamda, AKP'vi ve Erdoğan'ın medyaya yansıyan son sözlerini nasü yorumluyorsunuz?" AKP'ye uzağınr - Bu harekete ilişkin spekülasyonlardan uzağım. Basında çıkan ve 1994'te yaptığı belirtilen açıklamalarına gelince, eğer bir ülkede hukuk ve eğitim reformu yaşama geçmiyorsa, insanlann bilinç. yurttaşlık ve inanç düzeyı yüksek değilse, eğitimleri zenginleştirilmiyorsa, bu tür sözleri edenler de. bu sözlere ınananlar da olur. - Kamuoyu yoklamalannda tek başınıza pek çok partiden daha çok oy alabileceğiniz gözleniyor. Sol seçmen için de çckki bir isim olduğunuz, ulusal çizgideki sokulardan destek gördüğünüz, laik, demokrat çizgkleki sivil toplum örgütlerivle, Fatih Belediye Başkanlığı vaphğınız dönemden bu yana işbiriiği \ apbğınız biliniyor. Yeni oluşumda bu kesimlerden isimler olacak mı? - Sol çizgıde, yukanda söylediğimiz değerlere sahip insanlarla da görüşiiyoruz. Halk, beklentılenne yanıt verecek, güvensizliğini ortadan kaldıracak nitelikli ınsanlar anyor. Bu insanlan ararken de onlann geçmişteki ideolojik kimliğine bakmıyor, önyargıh davranmıyor. Kendisini aldatan isimlerden kurtulmak istiyor. İdealist, yıpranmamış kadrolan yönetime getirmeyi arzuluyor. Bu anlamda önümüzdeki süreçte hat klasik sağ ve sol arasında değil, ulusalcılar ve ulusalcı olmayanlar, namuslular ve namussuzlar arasında çizilecek. 'Hukukta ayrımcılık olmaz' -Bakanhğuuz döneminde 4422 Sayılı Çıkar Amaçlı Suç Orgüderiyle Mücadele kanunu kapsamında birçok operasyona imza aranız. Cörevden aynlnıanızdan hemen sonra, bu yasa kapsanunda futuklananlar, teker teker serbest kalmaya başladı. Bu geüşmelere ne diyorsunuz? - Türkiye'de suç ve suçlularla mücadele savcılann görevidir. Operasyonlan yaptık. bu k işileri yargıya teslim ettik. Yargılanmalan da mahkemelerin görevidir. Hukuk savaşı verecek nitelikli eleman yok. 4422 sayılı yasa birçok Avrupa ülkesinde uygulandı. Bu yasadaki eksıkliklerle ilgili savcı ve yargıçlardan bilgi ıstedik. Eksikleri saptayıp ek olarak Başbakanlığa gönderdik. Ama uygulamaya konulmadı. lşadamlanna kelepçe takılmasıyla ilgili eleştirilerhaksızdı. Hukukta aynmcılık olmaz. Kelepçe takıp takmama yetkisi emniyet güçlerinindir. -Eski lstanbul Emniyet Müdürû Kâzım Abanoz hakkındaki iddialan ve açılan soruşturmayi nasıl değerlendiriyorsunuz. - Abanoz, çok çahşkan ve nitelikli bir arkadaşımızdır. Istihbarat konusunda uzmandır. Bu dönemde poliste devrim niteliğinde uygulamalar yaptık. Delilden suçluya gitme yöntemini uyguladık. Bu amaçla polisi sürekli eğitime tabi tuttuk. Insan hakları ihlalleri eğitimle önlenebüir. Güçlü para, zayıf parayı kovar ; Söz ulusalcıhktan açürruşken, Avrupa Birliğfni nasıl değerlendiriyorsunuz?. Tam üyelik konusundaki bazı çekince ve kaygılar, bazı kesimlerin dediği gjbi 'Sevr paranoyasf mı? - Avrupa Birliği, uluslararası finansal hareketlere karşı kendi yapısmı güçlendirip rekabete hazır hale getirirken, Türkiye'nin de kendi gücünü yükseltmesi, bunu yaparken, daha önce imzaladığı uluslararası sözleşmelere uyması gerekli. Bunlan da AB istediği için değil, kendi özgür iradesiyle, kendi halkı için yapması lazım. Çünkü bu adımlann gecikmesi, insanlanmızın aleyhine. Eski, yaşlanmış yasalar, günümüzün gereksinimlerine yanıt vermiyor. 'AB kapıları jcendlliğinden açılır' Tüm bunlan yaparsak, o zaman AB kapılan kendiliğinden açılır. Avrupa, küreselleşen dünyada nasıl kendi ekonomik ve hukuksal altyapısını yeniliyorsa, Türkiye'nin de özellikle finansal eksikliğini giderecek adımlan atması, hukuk ve eöitim reformlannı bir an önce yaşama geçirmesi şart. Siyasi ve ekonomik iradeniz zayıfsa, her türlü dayatma önünüze gelir. Güçlü para zayıf parayı kovar. Türkiye, kendi gelişmekte olan gücünü, uluslararası finans gücüne teslim etti. Şimdi bunu yeniden kazanmak istiyor. Ya Dünya Bankası ve IMF'nin her dediğini yapacak ya da halkın güvenini kazanıp kendi özkaynaklannı devreye sokacak. Halkın güveninin yeniden kazanılması, hem bütün sorunlan çözer hem de yabancı sermayeyi getirir. Bu siyasi irade yaşama geçerse, mal ve para hareketliliği, müteşebbis ruhu da gelişir. Yok eğer. kayıt dışı para takip edilemezse, haksız rekabet ortammda kalan ulusal sanayimiz de zarar görür, yabancı sermaye de gelmek istemez. Adalet ve güven duygusunun sağlanması, üretimin hakça olması, finansın disipline edilmesi, reel ekonominin canlandmlması, dünyadaki mal ve para hareketliliğinin izlenerek içeride buna uygun adımlar atılması, kaliteli ürünlerin özendirilmesi bizim de öncelikli hedeflerimiz arasında. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN m've wn^t LAiıok KAPÇII KDU&MSM TELEİZOMCA SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Altan Öymen. CHP'nin Deniz Bay- kal'dan önceki genel başkanıydı. 1999 genel seçimlerinde CHP'nin Deniz Bay- kal liderliğindeki büyük başansızlığı son- rası Baykal istifa etmişti. Onun yerine kurultayda seçilen Altan Öymen bir yıla yakın CHP'nin genel başkanlığını yap- mıştı. CHP, o dönemde yeniden adım adım toparlanan ve büyümeye hazıria- nan bir parti kimliğine kavuşmuştu. Geçen yıl yapılan kurultayda Baykal, seçim başansızlığının üzerinden bir yıl geçmeden yeniden CHP'nin basına geçti. Baykal döneminde yeniden parti içinde sıkıntılar büyüdü. Bazı eski parti- liler istifa ederken bazılan da ihraç edil- di. Işte bu sürecin sonucunda Erdal Inönü de CHP'den aynldı. • • • Solda şimdi yeni bir arayış dönemin- den geçiyoruz. Böyle bir dönemde bu partinin eski ve güvenilir isimleri önem kazanır. Altan Öymen, bizim mesleğin yani gazeteciliğin şaygın temsilcilerin- den birisidir. Altan Öymen aynı zaman- da deneyimli bir siyasetçidir CHP Gen- Altan Öymen'le Solun Birliği çilk Kollan'nda yetişmiş, 1960 Kurucu Meclisi'nde 1961 Anayasası'nın hazır- lanmasında katkıda bulunmuştur. 1980 öncesi dönemde de CHP yönetimin- deydi. Altan Öymen'le solun geleceğini konuştuk. Öymen'in birinci vurguladığı nokta, solun artık bir iktidar adayı ola- cak örgütlenmeye gitmesi. Erdal Inö- nü'nün girişimini önemsiyor. Yeni bir sol ittifaka ihtiyaç olduğunun altını çiziyor. "Genel başkanlığım döneminde biz bu yönde adımlaratmaya ça/ışıyorduk. Ar- tık solun maninal bir güç olmaktan çık- ması gerekiyor. Biz hep bu hedefi önü- müze koyuyorduk. Bu arada biliyorsu- nuz, CHP olarak Güneydoğu dahil Tür- kiye'nin birçok yerine geziler düzenle- dik ve solun ittifakı üzerinde durduk. Bu nedenle bizi de 'andıçHadılar 1 . Andıç bel- gesinin ortaya çıkmasından sonra, bu konuyu cevaplaması gereken Deniz Baykal'dı. Çünkü o bir parti politikasıy- dı. 'Andıç'a cevap vermek de yönetici olmadığım halde bana düştü." Altan Öymen de, Italya'daki Zeytina- ğacı Bloku'na benzer bir birlik için ça- lışmak gerektiğine inanıyor. "Gönül is- ter ki, böyle bir oluşuma CHP, DSP, ÖDP ve HADEP katılsın veya destek versin." DSP ve CHP'yi bir umut olarak ifade ediyor, ancak şu andakı liderlikle- rin böyle bir girişime izin vermeyecek- lerini de bilıyor. Attan Öymen, ilginç bir geçmiş öme- ğe de dikkat çekiyor: "Demokrat Par- ti'nin son dönemiydi, o dönemin ders- lerinden yola çıkarak bir 'llk Hedefler Beyannamesi' hazırlarpıştık. Bu birde- mokrasi programı gibiydi. 27 Mayıs'tan sonra, 1961 Anayasası hazırianırken 'llk Hedefler Beyanname- si'nde dile getirilen demokratik değişik- lik önerileri önemli ölçüde etkili oldu. Oradaki hedefleri 1961 Anayasası için- de ifade ettik. Düşünce ve örgütlenme özgürluğüne ilişkin ilk düşüncelero ana- yasa içinde yer aldı. Hukuk devletine ilişkin önemli adımlar atıldı." • • • Altan Öymen, solun birliği için "llkHe- defler Beyannamesi"ne benzer yeni bir ortak program oluşturulabileceğini dü- şünüyor. Çünkü bugün Türkiye'nin cid- di bir demokratikleşme ve daha da önemlisi ekonomı programına ihtiyacı olduğunu belirtiyor. "Ancak" dtyor Öy- men, "İktidar hedefi olmadan bu prog- ramlar bir anlam ifade etmez. Bu ne- denle bizim birlik hedefimiz güçlenme- yi amaçlamalı, Halka güven verecek bir gücü etrafında toplamalı." Altan Öymen'e Erdal Inönü'nün giri- şimini sorduğumda dikkatli bir cevap veriyor "Benim genel başkanlığım dö- neminde Erdal Bey'in de katıldığı bir komısyon oluşturmuştuk ve onun da katkısını alıyorduk. Giderek partiye so- ğumuş insanlan partiye yeniden kaza- nıyorduk. Doğru olan buydu. Ancak in- sanlar yeniden umutsuzluğa kapıldılar. Onlarca parti örgütü feshedildi. Partiye olan güven sarsıldı." Öymen'in konuşmalanndan çıkar- dığımız, Erdal Inönü'nün girişimini önemsiyor, gelişmesine olumlu bakıyor. İstiyor ki, bu girişim sol için yeni birgeliş- me ve birlik olanağı yaratsın. Eylül yak- laştıkça sol içinde yeni gelişmeler ola- cağı anlaşılıyor. ••• ÖDP ve bağımsız sosyalistler, HADEP yeni birlik girişimleri içinde nasıl bir rol alacaklar, bunu da önümüzdeki süreç içinde göreceğiz. Ancak açık olan bir şey varsa, sol bugün bir muhalefet ol- ma gücünü büyük ölçüde yitirmiş durumda. Hiçbir önemli tartışmada sol bugün bir demokrasi gücü olarak or- talıkta görünmüyor. Bir değişim gücü o- larak etkinlik gösteremiyor. Umanz yeni çabalar bu eksikliğe de bir cevap oluş- turur. GLOBAI^OLİTİKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Varsayımlar ve Gerçekler Bu hafta elimde, toplumda genel kabul gören bazı varsayımlarla, gerçekte olanlar arasındaki uyumsuz- luğu sergileyen epey bir malzeme birikti. Bunlan kı- saca aktarmak istiyorum. Firmalar ve bilişim devrimi Bir varsayım şöyle: Bilişim devrimi sayesinde, şim- di, üretkenlik artışına bağlı olarak istikrarlı ve sürekli birbüyüme anlamına gelen bir Yeni Ekonomi var. Ger- çekteyse, bilişim teknolojisi yatırımları firmalann ba- şına bela olmaya başlamış. Hayır, sermayelerini inter- net şirketlerinde batırdıktan sonra kendilerine akıl ve- ren uzmanlan dava etmeye kalkanlan kast etmiyorum. Aklımda, firmalann bilişim sektörüne yaptığı büyük ya- tınmlar var. The Observer'de Simon Caulkin bu bağlamda ki- mi ilginç gerçeklere dikkat çekti (19/08). Pentagon es- ki bilişim şefi Paul Strassmann a göre, hızlı değişi- me, rakiplerine ayak uydurmak için firmalar her 7-8 yılda bir tüm bilişim altyapılannı yenilemek zorunda kalıyoıiar. ABD'de bu yenileme 1946'da 100 milyon dolara mal olmuş ve şirket yatınmlannın yüzde 7'sine ulaşmış. Geçen dönemdeki son yenilenme 2 trilyon dolara patlamış, toplam şirket yatırımlarının yüzde 47'sine ulaşmış. Hızla yaklaşan yenilenme döneminin maliyetinin 5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Ama, Straussman'agöre, bu gün kimsede bu para yok. Di- ğertaraftan, bilişim teknolojisinde, yapılan yatırımlar belki üretkenliği arttırıyor ama birim maliyetler üzerin- deki etkileri hemen her zaman bu artışın kâıiılığa yan- sımasını engelliyor. Caulkin'e göre "Yeni Ekonomi", bikjisayarlann gerçekten yeni bir şey yaptığına ilişkin yanılsama sürdükçe var olmaya devam edecek bir pi- ramit sistemi gibiydi. Şimdi bu yanılsama dağıldı, bil- gisayarların var olan süreçleri hızlandırmaktan öte ye- ni bir şey getiremediği ortaya çıkıyor. Böylece bu pi- ramit sistemi de çöktü. Nasdaq teknoloji endeksi 2000 başında 5000 düzeyindeydi, şimdi 1900'de tu- tunmaya çalışıyor. Kûreselleşme kime yaradı? Malı pıyasaları izleyen Financial Capital Markets kurumunun 7 Ağustos tarihli "Sermaye Hareketleri" raporunda, ABD hegemonyasının nasıl güçlendiğini gösteren ilginç veriler var. 1990 yılında dünyadaki tüm merkez bankalannın yabancı para rezervleri içinde dolann payı yüzde 55. 2000 yılında bu oran yüzde 76'yayükselmiş ve "dolar 1950'lerde Bretton Wood sistemi altındaki egemenliğine yeniden ulaşmış" (sf:4). Bu egemenlik artışının arkasında IMF'nin, az- gelişmiş ülkelere, rezervlerini arttırmalan doğrultusun- da, özellikle Asya krizinden sonra yaptığı baskı var. Rapor ilginç bir gelişmeye daha işaret ediyor: Geliş- mekte olan ülkelere net yıllık sermaye akımı 1997'de 120,1998 ve 1999'da sırasıyla 53 ve 70 milyar dolar olmuş, sonra 2000 yılında 33 milyar dolar gibi komik bir düzeye gerilemiş. ABD'ye net sermaye girişi 1998'de 174 milyar dolardan 1999'da 338 milyar do- lara ve 2000 yılında da 487 mılyar dolara yükselmiş. Son yillarda, küresel sermaye hareketlerinden esas olarak ABD faydalanmış. Ayrıca, şimdi merkezden çevreye sermaye akımındaki büyük gerilemeye ba- karak, "Kûreselleşme süreci yavaşlıyor mu?" di- ye soracak olursak sanınm çok garip kaçmaz. Küresel firma mı dediniz? Mark C. Scott, hizmetler sektöründe etkin firma- lara yatınm yapan en büyük yatırım firmalanndan La- ke Capital Management'in direktörü. Kûreselleşme sürecinde yönetim sorunlanna ilişkin kitaplarıyla ilgi çekiyor. Genel kanaat, küresel hatta "uluslarüstü" fir- malann artan gücü karşısında, devletlerin anlamsız- laşmaya başladığı doğrultusunda. Scott ise devlete egemen olmak bir yana, dev firmalann devletlerin et- kisinden bir türlü kurtulamadığından, küreselleşeme- diğinden şikâyetçi. Scott, geçen ay yayımlanan He- artland: How to build companies as strong as count- ries, kitabında ortalama ömrü hâlâ 38 yılı geçemeyen dev firmalann, nasıl devletlergibi kalıcılık kazanabile- ceğini araştınyor. Scott'a göre "gerçekten küresel fir- malar (o da eğer varsa) hâlâ biristisna". Dünyada, oto- motiv sektöründe dört, telekom sektöründe üç, med- ya sektöründe de altı firma egemen (s.3), ama Scott'a göre bunlar gerçekten küresel (hele uluslarüstü) fir- malar değil. örneğin, ABD firmalanna ABD borsala- nnın dışında rastlanmıyor. Bu firmalar hep kendi ül- kelerinin pazarlanndan borçlanıyorlar. Belirleyici his- selerin sahipleri hemen hep Amerikalı. Japonya ve Al- manya'da bu ilişki daha güçlü. Dev fırmaların yöne- timleri hep kendi vatandaşlarından oluşuyor. ABD şir- ketlerinin yönetim kurulu üyelerınin yalnızca yüzde 10'u yabancı. Her 5 firmadan yalnızca birinin yöne- tim kurulunda bir yabancı var. Bu yabancılann da yüz- de 4O'ı Ingiliz veya Kanadalı. Japon, Alman ve Fran- sız firmalannın yönetim kurullannda yabancılar çok daha az (s.10). Bu "küresel firmalar" gerçekte küre- sel değil, birden fazla ülkede etkinlik gösteriyortar o kadar(s.15). Son bir not. Brezilya'da büyük bir devalüasyondan sonra benimsenerek uygulanan IMF programı bir bü- yümeye geçişe değil, dış dengelerde hızlı bir bozul- maya yol açmış. Brezilya parası hâlâ değer kaybet- meye devam ediyor (bu yıl yüzde 20)(Financial Times 16/08), aynı bizde olduğu gibi. Rastlantı işte... Geçen hafta yazı dizgide bozulmuş. Arjantin eko- nomisi gül bahçesi gibi duruyor. Doğrusu için: httpy/yildi.free.fr/ergin/ Eski Enerji Bakanı Ersümer: 'Beyaz Enerji' mağduruyum ÇANAKKALE(AA) - Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, "Be- yaz Enerji operasyonu sırasında, gayri kanuni birçok yöntem kullanıl- dığînı, birçok insanın mağduredildiğTni öne sürerek "Bunlardan bi- ri de benim. Sebep siya- sidir. O siyaseti sıründa- kicüppesiyleTalat Şalk yapnuşnr"' dedi. Çanakkale'deki Tru- va Oteli'nde gazeteci- lerin sorulannı yanıtla- yan Ersümer, Beyaz Enerji operasyonu sıra- sında üst düzey bir as- ker tarafından söylen- diği belirtilen "Ersü- mer'in üstünü çizm" şeklindeki beyanın eski Jandarma Harekât Da- ire Başkanı Tümgene- ral Osman Özbek'e ait olup olmadığı konu- sunda bilgisinin bulun- madığuıı bildirdi. Ersü- mer, "Eğerosöylediyse sırtında üniformasıyla shaset yapü. Kayseri'ye tayin edilmesi bir ceza mıdırveva tedbir midir, ben onlan bilmi>orum" diye konuştu. Özbek'i kastederek "Herkesin eşitlendiği dönemleroluyor" diyen Ersümer, "İşte biri üstü çizildi kabul ediliyor, di- ğeriemekliliğini istiyor'' diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle