Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
J. L J J A kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
f^â Cemil Kavukçu 'Gemiler deAğlarmış 'ta çocukluk kasabasından denize açılıyor
jjinema tadında öyküler
MELTEMKERRAR
"OnunJa niye konuşamıyorum, ni-
ye "günaydırf yada 'iyi sabahlar' di-
yemiyorum, niye kedileriyle ilgili bir
şeyler sö>leyemiyorum. KonuşabiH-
riz, dertleşebiliriz. Duvar gibi bir yü-
zü var, ama asıl yüzü değil bu. Konu-
şabilsek, dertleşebilsek asıl yüzünü
görebileceğim belki. kedilerin gör-
düğü o yüzü. Onlann görüp benim
göremediğim o yüzü."
Yirmi yılı aşan yazın serüveniyle,
Tiirk öykücülüğü içinde farklı bir
yeri olan Cemil Kavukçu, son kita-
bı 'Gemiler de Ağlarmış'la yeniden
okuyucu karşısmda.
Mutluluk: uzak çocukluk günleri-
nin, kedisi eksik olmayan evinde. so-
ba kenannda çizgi roman okumak
Kavukçu için. Kasabasının çok sev-
gili mekânlannı 'gösterme' çabasın-
da olduğu öykülen de okuyucuya
çocukluğun çizgi romanlan kadar
'yaşayan' birdünya sunuyor. Son ki-
tabmda kopamadığı kasabasından
denizlere açılıyor bu kez Kavukçu,
ama öykülerinin vazgeçemediği
'yalnızlûV simgeleri kediler. kargalar
ve sokaklar. sinema tadında öyküler-
de yine peşini bırakmıyor yazann.
-' Pazar Güneşi' nden 'Gemiler de
Ağlarmış'a yirmi yılın sizi vardırdı-
ğı nokta ne oldu?
CEMİL KAVUKÇU- Öykü. okur
katkısı gerektiren bir tür. Belki de o
yüzden bir vanş noktası yok. Yola
çıktığımda -bugün bile- nereye va-
racağımı bilmiyordum. Dönüp bak-
tığımda daha çok. yetiştiğim. beni
biçimlendiren kasabadan pek çıka-
madığımı düşünüyorum, orada do-
laşıp duruyorum. tlk gençlik yılla-
nmdan itibaren bazı anılann izleri
ve o izlerin silinmesi için tekrar öy-
külerle onlann üzerine gidilmesi
olarak düşünüyorum öykü serüve-
nimi. Bugün beni en çok ilgilendi-
ren, büyük kentlerdeki insanlann
ciddi bir şekilde yalnız olmalan. Za-
man içinde büyük kent yalnızlannı
da kendime konu edindiğimi gör-
düm. Böyle bir amaçla yola çıkrna-
sanız da yirmi yılda ilgi alanınız net-
leşiyor artık.
- 1992-93 yılUan arasında yazma-
yı bırakmayı düşündünüz. Devam et-
meni/jn en önemli nedeni neydi?
KAVUKÇU - Ben 81 'den bu yana
'Roman ya da
öyküyü okurken orada
anlatılan karakterle
kendi iç dünyamda
birtakım yakınlıklar
kurabiliyorsam, o beni
çağırtıyorsa
seviyorum öyküyü'
diyen Cemil Kavukçu,
okurken ne anyorsa,
yazarken onu
gerçekleştirmek
istiyor.
öykü yazıyorum. 8O'li yıllar Türk
öykücülüğünün oldukça okur yitir-
diği. gündemden düştüğü ve pek
önemsenmediği yıllardı. O dönem-
de öykülerinizi. bırakın kitaplaştır-
mayı, dergilerde yayımlatmakta bi-
le güçlük çekiyordunuz. 80-90 ara-
sında benim üç kıtabım yayımlandı.
Bir tanesi Yaşar Nabi Nayır ödülü-
nü aldı. Bütün bunlara karşın ben
halen kitaplanmı yayımlatamıyor-
dum. Bundan kurtulmam gerektiği-
ni, okuyarak. gezerek daha mutlu
olacağımı düşündüm. Ama o beni
bırakmadı. Bir taraftan hâlâ kafamın
öyküler kurmakta olduğunu, bir şey-
ler karaladığını gördüm. 95 yılında,
'Sıcak Noktalara Doğru'yla Yem
bir
kapı açıldı önüme. Öyküde verdiği-
min karşılığını almaya başladım.
okurla buluştum. tyi ki bırakmamı-
şım!
On yılhk deniz serüveni
- Öykünün içtenltğine ve yaşamla
örtüşmesi gerektiğine inanıvorsunuz.
Bir yazar samimiyetini kaybettiğin-
de mi arük yazamıyor?
KAVUKÇU - Roman ya da öykü-
yü okurken orada anlatılan karakter-
le kendi iç dünyamda birtakım ya-
kınlıklar kurabiliyorsam, o beni ça-
ğırtıyorsa seviyorum öyküyü. Bu da
yazann anlattığı kişıyi, derinlemesi-
ne inceleyip ortaya koyduğunu ve
bu konuda içten olduğunu gösteri-
yor. Ayaklan yere basmayan roman
kişileri, sadece birtakım olaylann
içinde yer alıyorlar ve bir isim ol-
maktan öteye gidemiyorlar. çünkü
orada içtenlik yok. Ben okurken ne
arıyorsam, yazarken onu gerçekleş-
tirrnek istiyorum.
- Öykülerinizde özelükle çocukluk
kasabanızın görüntü ve mekânlan
başrolde. Son kitabınızda sizi kasa-
banızdan çıkanp denizlere açan şey
neydi?
KAVUKÇU- Deniz; simgesel bir
şey olarak girmek, yolculuk, özgür-
lük.. birçok şey çağnştınyor bende.
Ama başka bir yüzü de var. Mesle-
ğim gereği uzun yıllar araştırma ge-
misinde çalıştım. O gemi. benim
yazdığım gemi öyküleriyle örtüş-
müyor ama, orada çalışan gemicile-
ri tanıyınca zengin bir dünyalan ol-
duğunu gördüm. Gemi de bir anlam-
da kapalı bir yer. Denize açıldığınız
zaman karadaki yaşamdan soyutlan-
mış oluyorsunuz, artık orada gemi-
cilerin birbirlerine anlattığı öyküler
gündeme geliyor. Herkesin bir serü-
veni var. Onlan tanıdım, ama yaz-
makta acele etmedim, deniz yaşan-
tısını biraz daha sindirmem gereki-
yordu. Kendi çapında on yıllık bir
deniz serüveninin ardından bu öykü-
ler çıktı ortaya.
- Kitabın ikinci öyküsünde vazge-
çemediğiniz bir çocukluk yalnızlığı
var yine. Semih Gümüş'ün söyledi-
ği gibi, 'öykücü önce ağnyan yerinî
bulmalf ysa o ağn, nasıl bir yol gös-
terici oluyor öykücüye?
KAVUKÇU - Sizfyazmaya iten o
aslında. Öyküdeki kadın sadece ke-
dilerle konuşuyor. Büyük bir ileti-
şimsizlik var, kimse kimseyle ko-
nuşmuyor. Burası kasaba değil. bir
kent. Kasaba olsaydı mutlaka konu-
şurlardı; çünkü dar mekânda insan-
lann iletişimi hâlâ kopmuş değil.
Gizli kamera varmış gibi yazıyor
- Bugûne kadar yazdığınız hiçbir
öyküden pisman ofanadığınızı söylü-
yorsunuz. Öyküyü 'bitmiş' yapan
son nokta nasıl konuyor?
KAVUKÇU - Tani olarak bilmi-
yorum. Öyküyü hiçbir zaman ka-
famda tasarlayıp yazmıyorum. Gün
içinde, elimde birtakım izlekler, çağ-
nşımlarla çalışan bir gizli kamera
varmış gibi yazıyorum. Öykünün
son tümcesı bir şekilde hissettiriyor
kendini ve öykü bitiyor. O zaman
benim için ekleyecek bir şey yoktur.
Eklediğim zaman bozulur diye dü-
şünüyorum.
- 20 yılda olay öyküsünden durum
öyküsünegecerken, bu sinematogra-
fik dili hiç kaybetmediniz.
KAVUKÇU - O benim başmdan
beri yapmak istediğim bir şey. Bazen
ızlediğim bir filmde çok hoşuma gi-
den bir sahne olur, bunu nasıl yaza-
bilirim diye düşünürüm. Bunu söz-
cüklerle anlatmak, perdede izlediği-
mizi, okuyan kişinin gözünde can-
landırmak nasıl mümkün olur? Bu-
rada işin içine aynntı seçimi giriyor
ve bunun da son derece işlevsel ol-
ması gerekiyor. Fazlalık aynntılar,
öykünün taşıyamayacağı yüklerdir
çünkü.
4
Dokıın Bana' ve
kültürel yansımaları
İLK KEZ SERGİLENİYOR
Cecilia Roth ve Taylor
Hackford da jüriye katddı.
Venedik Film Festivali'nin
başlamasına bir hafta kaldı
ROMA (VARIETY) - Bu yıl 29 Ağus-
tos-8 Eylül tarihleri arasında yapılacak olan
58. Uluslararası Venedik Film Festivali'ne
bir hafta kala ana yanşma bölümü jürisine
ABD'lı yönetmen Taylor Hackford ve Ar-
jantınli aktris Cecilia Roth da eklendi.
Italyan oyuncu ve yönetmen Nanni Mo-
retti'nin başkanhğını yapacağı jüri Altın
Aslan Ödülü'nü verecek.
Jüri üyeleri arasına katılan yönetmen
Hackford'un son filmi Meg Ryan ve Rus-
sell Crowe'un başroUerinı paylaştığı 'Pro-
ofofLife'tı. Yönetmenin 'Dolores Claibor-
ne' adlı fılmı 1995 yılında Venedık Film
Festıvali'nde göstenlmışti. Sinemasever-
ler Roth'u, PedroAlmodovar'ın 2000 yılın-
da Oscar alan 'Annem Hakkındaki Her
Şey'deki rolünden anımsayacaklar.
Aynca bağımsız bir Çin yapımı olan 'Ha-
fadan' (Deniz Mahsulü) da yeni filmler ka-
tegorisinde yanşacak. 'Haixian' intiharet-
meyi tasarlayan Pekinli bir fahişe ile onu
bu işten vazgeçirmek için şüpheli yöntem-
lere baş\Tiran taşralı bir polisin öyküsünü
anlatıyor.
Bu film, 1999'da gene Venedik'te Zhang
Yuan'a en iyı yönetmen ödülünü kazandı-
ran 'Seventeen Years'uı (Onyedi Gün) se-
naryo yazarlanndan Zhu Men'in ilk yönet-
menlik denemesi. Bu filmm eklenmesiyle
birlikte Venedik'te yeniler kategorisinde
yanşacak fılmlerin sayısı 21 'e ulaştı.
Uluslararası eleştirmenlerden ve sinema
yazarlanndan oluşan birjüri tarafindan de-
ğerlendirilecek filmler, 100 bın dolar para
ödüllü Yılın Aslam için yanşacak.
Ünlü DJ'ln Chinawhite'daki konseri bu gece saat 23.00te
Danny Tenaglia IstanbuPda
Club müziğinin önemli
DJ'lerinden Danny
Tenaglia Türkiye'de ilk
kez bugün konser
venyor. Bu gece saat
23.00'te Chınawhite'da
gerçekleşecek konseri
Fabrika International
düzenliyor.
Dünyanın en iyi DJ'i
sırslamalannda yer alan
Danny Tenaglia,
müziğinde progressive
house, tribal ve trance'e
yer venyor. Tenaglia.
sadece DJ'liği ile değil,
aynı zamanda başanlı
prodüksiyonlan ve
dünyanın önde gelen
sanatçılanna yaptığı ünlü
remiksleri ile büyük bir
dinleyici kitlesine sahip.
New York Vinly
Club'daki DJ'liğinin yanı
sıra Londra'da Home,
Ibiza'da Space ve
Mykonos dışında başka
ülke ve klüplere de
konuk olan sanatçı. şu
sıralar Depeche Mode'un
son albümü Exciter'dan
çıkan ikinci sıngle'ı
'I Feel Loved' için
hazırladığı remiks ile bir
numaraya orurmuş
durumda. (259 54 80)
Doç. BüLE^^r VARDAR
Türkiye, son yirmi yıldır adına çağ atlama de-
nilen, ama çağı atlamak için her türlü orurmuş gi-
bi görünen alışkanlıklanndan uzaklaşmayı bir
marifet. çağdaşlık görüntüsü olarak algılamayı
kendine vazife edindi. Şüphesiz bu belirsiz ve
kimliksiz gelişmeye karşı tavır alan bir avuç in-
san ıse dinozor. gelişmelere ayak uyduramayan
ve statükocu olarak tanımlanarak, neredeyse la-
netlendi. İçinde bulunduğumuz günlerde, artık
sadece ülkemizin ekonomik yapısı çatırdamıyor.
ahlaki anlamda da çok ciddi bir şekilde zaaf için-
deyiz. Bu acıklı durumu yeniden hatırlamama ve
bir yazıyla hatırlatma girişiminde bulunmama
neden olan olgu ıse, Shovv
televizyon kanahnın. bir ön-
ceki abuk, ama çok popüler
programı olan 'Biri Bizi Gö-
zetliyor'un bitmesinden
sonra, ülkemizin gündemi-
ne 'Dokun Bana' isimli ya-
nşmayı sokması oldu.
Ne yazık ki gerek yasadı-
şı, gerek yasal olarak başla-
yan özel televizyonculuk
süreci beni ve pek çok kişi-
yı hayal kınkhğına uğrattı.
Şüphesiz hayal kırıklığım.
bu alanlara öğrenci yetişti-
ren bir öğretim üyesi olmak-
tan ve demokratik bir ülke-
de son derece önemli ve kul-
lanılış şekline göre tehlike-
li olabilecek 'medium'lann kullanılış biçimin-
den ve ülkemizin hedeflediği uygar ülke olma is-
temlerinden sürekli uzaldaşılmasından kaynakla-
nıyordu. Aynca özel TV yayıncılığı, resmi ide-
oloji propaganda aracı gibi çalışan devlet yayın-
cılığına alternatif oluşturma ihtimali ve kültürel
yapıya getireceği demokratıkleştirme katkılan
açısından da çoğumuz için başlaması ilgiyle bek-
lenen bir süreçti.
'Dokun Bana
1
programını ilk kez televizyonda
izlediğimde şüphesiz çok yadırgadım. Şaşkınlı-
ğa uğradım nitelemesını kullanamıyorum. çünkü
televizyon yayıncılığımız içinde bu yanşmayı fer-
sah fersahaşacakdüzeydeyapunlarme\cut. Di-
ğer yandan her türlü garipliğe ve insan onuruna
aykın olan durumlara karşı toplumumuzun her
geçen gün duyarsızlaştığını fark ediyorum. Tele-
vizyonun açık olduğu herhangi bir mekânda ve
bu program oynarken, kendi çevremden insanla-
nn bile artık merakla izlediklerini görüyorum.
Eskiden gündelik yaşamımızda çok olağan ol-
mayan şeylerin yapıldığı, değişik yaratıklann ser-
gilendiği ve daha çok çocuklann eğlendirilerek
bilgilendirilmesini de amaçlayan sirk vb. mekân-
lar daha popülerdi. Artık sirk dosdoğru yaşamı-
mızın içine yerleşmiş mekân haline geldi; hatta
yaşamımız koskocaman bir sirke dönüştü. Prog-
ramın kendisini, icra edildiği postmodern alışve-
riş merkezlerimizden 'Capitol'de gözlemlediğim-
de daha da yadırgadım. Aslında belki gördüğüm
manzarayı çok da yadırgatıcı bulmamalıydım.
Çünkü ülkemizin her köşesinde mevcut erkek
erkeğe kahvehanelerinde
boş olarak otunna uzmanı
olan ve gene pek çok ge-
reksiz olayı gündelik ha-
yatımız içinde büyük bir
merakla izleyen kalabalık-
lara sahip olduğumuz için,
ellerindeki beyaz eldi\en-
leriyle bir grup erkek ve
kadın vatandaşımızın tran-
sa geçmiş bir şekilde sü-
rekli ellemek zorunda kal-
dıklan arabayı, zaman za-
man da birbirleriy le ve ya-
rışmayı kaybetrikleri için
ebeveynleriyle tartışmala-
nnı seyretmelerini de ya-
dırgamamak gerekiyor.
Şüphesiz, budalaca bir
ciddiyeti ve sıkıcılığı savunmuyorum. Neo-kapi-
talist ilişkilerin küreselleşme başlığı altında ge-
çerliliğini sürdürdüğü yaşadığımız bu dünyaya
ve kapıtalist ekonomi, liberalizm gibi olgulara
uyum sağlayabilmek için büyük bir iştahla mü-
cadele verdiğimizden, taklit ermeye çalıştığımız
sistemin bazı kültürel yansımalannın posalannı
da iştahla tüketiyoruz.
Hazin olan, bu alanda da yaratıcı bir kıpırtıya
sahip olmamamız ve toplumumuzun her türlü dü-
zeysizliğe karşı tepki verme refleksini kaybermiş
olması. Bu refleks var mıydı diye sormadan da
edemiyor insan.
Mar. Üni. Güz. San. Fak. Sinema-TVBöl; Yedi-
tepe Üni. İle. Fak. Radyo-TV-Sin. Böl; Maltepe
Üni. ile Fak Radyo-TV-Sin. Böl. Öğretim Üyesi
Che'nin çektiği '
fotoğraflar Küba'da
Kültür Servisi - Er-
nesto Che Gue\ ara" nın
1954-1965 yıllan ara-
sında çektiği fotoğraf-
lar Küba'da ilk defa
sergileniyor.
31 Ağustos'a kadar
sürecek serginin mekâ-
nı, Küba devriminin
başlangıcında, gerilla-
lann karargâh olarak
seçtikleri 'San Carlos
De La Kabaga'da bulu-
nan kale.
Che'nin yaşamından
kesitler sunan ve 201
fotoğraftan oluşan ser-
giyi şu ana kadar 6 bin
kişizıyaretettı.
Yaşamının her anını
belgelemeye çalışan
Che Guevara'nın fo-
toğraf tutkusu. Fidel
Castro'nun devrimci
hareketine katılmasın-
dan daha eskiye daya-
nıyor.
'1955'teMeksikaHa'-
ber Ajansı için çalışan
Che. Küba hükümetin-
de bakan olarak yer al-
dığı ve Afrika ile Asya
ülkelerine yaptığı gezi-
leri de fotoğraflamış.
Sergide aynca. Che'nin
5 çocuğunun ve 2 eşi-
nın fotoğraflan da bu-
lunuyor.
Che'nin ikinci eşin-
den olan oğlu Camilyo
Gue\ara March, fotoğ-
raflara bakıldığmda
devrimci bir liderden
çok, baba kimliği taşı-
yan Che'nin yaşamınm
görüldüğünü söylüyol^.
Latin Grammy'lere pnotesto
• MIAMl (AP) - Önümüzdekı ay Mıamı'de
gerçekleşecek olan Latin Grammy Ödülleri >
töreninin Kübalı gruplann protesto tehditleri /
yüzünden sanatçılann ve misafirlerin j
güvenliğini sağlamak için 11 Eylül'de Los
Angeles'ta düzenlenecek. Amerikan Sivil (
Özgürlükleri Birliği'nin Miami Başkanı J
Lida Castro. törene komünist adadan t
sanatçılann da katılması nedeniyte. karşıt f*f
gruplann. törenin gerçekleşeceği American
Airlines Arenası'nın yakınlannda gösteri 5
yapmakta dırettiklerini belirtti. Grammy \
organizatörleri ise bu nedenle töreni Los :
Angeles'ta yapmayı düşündüklerını söylediler.l
Göstericiler izin için geçen hafta başvurmuş, i
ancak American Airlines Arenası'nın önünde î
gösteri yapmak için izin alamamıştı. 17 1
Ağustos Cuma günü Belediye Başkanı ile Î
görüşen gruplann arenanın karşı sokağında r
gösteri yapmak üzere anlaştıklan bildirildi. *
Oyuncu Kim Stanley öldü
• SANTA .
FE(AP)- l
Şarkıcıhktan,
Broadway
oyunculuğuna,
yükselen, |
'Bus Stop' j
isimli
müzikalde roK
alan aktris
Kim Stanley
76 yaşında
kanserden
öldü. <
"Frances', ,
Picnic',
'Travelling
Lady' gibi
Broadway '
oyunlannda yer alan aktris, 'Kızgın Damdaki '.
Kedi' filmindeki 'büyükanne' rolüyle beğeni '
toplamıştı. 'Goddes'. 'The Right Stuff' gibi \
filmlerde de oynayan Stanley, iki Emmy Ödülü
almış. iki kez de Oscar'a aday gösterilmişti. !
Monroe'nun fotoğraflan satmıyop
• NEW YORK (AP) - Marılyn Monroe'nun
son günlerinde çekilen on fotoğrafı açık
artırmaya çıkanldı. Leland Müzayedesi web ]
sitesinden Alan Reid tarafından satışa çıkanlan
fotoğraflann en az 50 bin dolardan alıcı '
bulması bekleniyordu. Ancak. kimse 50 bin )
dolar teklif etmeyince müzayede, Reid'in i
beklentilerine yanıt veremedi. Monroe'nun !
eski eşi Joe DiMaggio'nun. fotoğraflan '
1982'de kendisine hediye ettiğini belirten Reid;
uzun yıllar bu fotoğraflan yatağının altında
sakladığını söylemişti. Bert Stern tarafindan .
1962 Temmuzu'nda Vogue dergisi için çekilen
fotoğraflann. Monroe'nun aşın dozdan
ölmeden önce çektirdiği son fotoğraflan i
olduğu biliniyor. #
BUGÜN [
• BÜYÜKADA KİTAP ŞENLİĞİ kapsamında
saat 16.00 - 21.00 arası Liz Behmoaras
kitaplannı imzalayacak. (0 216 382 33 66) ^
• BEYOĞLU SİNEMASI'nda Onat Kutlar
anısına yapılan yaz şenliği filmleri kapsamında
Guy Ritchie'in yönettiği 'Kapışma' isimli film
gösterilecek. (251 32 40)
• NÂZLM KÜLTÜREVt'nde saat 18.30'da i
Laurel-Hardy filmi gösterilecek. (245 04 81) i