Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUSTOS2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
ta
£
Çeşmeli
molozu
Mersin'in 25 kilometre
kadar batısındaki
Çeşmeli beldesinde,
yazlık Adakoğlu
sitesi nden mendireğe
boşartılan inşaat
molozuyla ilgili
olarak vatandaşın
yaptığı şikâyete
belediye gönülsüz
de olsa yazılı
yanıt vermiş;
başkan
yardımcısının
imzasını taşıyan
yazıya göre zabrta
ekiplerince yapılan
denetimde çevreye
zarar verecek moloz
ve tuğla parçası
bulunmamış...
Ne ki bu resmi
yanıt, vatandaşın
çektiği fotoğraflaria
pek uyuşmuyor...
Yazlık sitede tadilat
yapılan dairelerden
çıkan 30-40 el arabası
moloz, sonbaharda
denizin kabarmasıyta
çevreye yayılmak
üzere yerinde
duruyor...
Vatandaş da boş
durmuyor ve bu kez
elindeki belgelerle
Içel Valiliği'ne
başvuruyor...
Biz de sonucu
bekliyoruz...
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik posta: denizsomOcumburiyetcom.tr
- Ekonomik krizde
öğretmenlik umut olmuş...
"Üç kuruş maaş verenin
kölesi oluruml"
A
vrupa Komisyonu ile Basın ve lletişim Direk-
törlüğü tarafından Avrupa Birliği'ne üye ül-
kelerde yapılan bir kamuoyu araştırmasına
göreTürkiye, Avrupa Birliği'ne katılması ge-
reken ülkeler sıralamasında sonuncu çıktı...
Araştırma sonuçlanna bakarak isterseniz "Avru-
palı, Türkiye'yi istemiyor" diyebilirsiniz, isterseniz ge-
nişleme kapsamına alınması düşünülen ülkeler ara-
sında Türkiye'nin yüzde 30'luk payını Fransa'nın yiiz-
de 2 Vlik payı ile karşılaştınp Türkiye'nin Fransa'dan
daha şanslı olduğunu söyleyebilirsiniz...
Peki, Avrupa Birliği'ne katılım konusunda Türk in-
sanı ne düşünüyor?
Bu sorunun yanıtını da ProCon GfK'nin istanbul,
Ankara, Izmir, Adana, Bursa, Antalya, Konya, Mani-
sa, Diyarbakır, Gaziantep, Erzurum, Samsun ve Trab-
zon'u kapsayan 13 ilde kent nüfusunun yüzde 60 tem-
sil esasıyla 1.047 denekle yaptığı araştırmadan öğ-
reniyoruz:
AB uyeligi
"Türkiye'de bugün birreferandumyapılsa haJkın yüz-
de 69.8'i Avrupa Birliği'ne 'evet' diyecek..."
Aynı araştırma Türkiye gibi Avrupa Birliği'ne aday
öteki ülkelerde de yapıldı ve Estonya, Slovenya, Çek
Cumhuriyeti, Slovakya, Letonya halkı 'hayır' dedi...
Türkiye'ye dönersek... Avrupa Birliği'ne katılmaya
yönelik görüşlerin, Kasım 2000 krizinde ve Şubat
2001 'deki son ekonomik krizde dış desteğin krizin
aşılmasında umut olarak görülmesine paralel olarak
'olumlu' yönde değiştiğini gösteriyor.
Kamuoyu araştırmacıları daha iyi bilir, ama bu so-
nuca göre Türk halkının Avrupa Birliği'nden beklen-
tisi daha çok demokrasi, daha çok insan hakları, da-
ha çok düşünce özgürlüğü değil...
Beklenti, borç da olsa para, para, para!
Araştırmanın bu bölümünde zaten Avrupa Biriiği üye-
liğinin getirisi olarak Türk halkının genel görüşü "eko-
nomik iyileşme" yönünde ortaya çıkıyor...
Araştırmada "Türkiye Avrupa Birliği'ne katılmaya
hazır mı" sorusuyla ortaya çıkan sonuç ise biraz fark-
lı...
Halk bu konuda ne "evet" ne "hayır" diyor; "çe-
kimser" kalıyor. Bulgarlar ve Romenler ise "evet" di-
yor; Letonya ile Avrupalı için üyeliğe en şanslı görü-
len ülkeler Estonya, Slovenya ve Çek Cumhuriyeti'nin
yurttaşlan, Avrupa Birliği'ne katılıma hazır olma ko-
nusunda göreceli olumsuz değerlendirmeler ortaya
koyuyor...
Araştırmaya göre Romanya, Bulgaristan, Türki-
ye'nin Avrupa Birliği'nden beklentileri çok; beklenti-
lerin başında da ekonominin düzelmesi geliyor ve Av-
rupa Birliği'ne girince sadece ekonomi değil herşe-
yin düzeleceği sanılıyor... Özetle, Türkiye'de paranın
demokrasi dahil her kapıyı açması bekleniyor!
SESSÎZ SEDASIZ (!) ' MJRÎKURTÇEğE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkui'/ yahoo.com
AK Parti adı tutmaz; bizim sağın DYP ve ANAP gibi
AKLAMA partıleri meşhurdur!
Tabipler, TTB'de demokrasiyi arıyor
Türk Tabipleri Birliği'nin Danış-
tay'dan dönen işyeri hekimliği uy-
gulamasıyla ilgili yazılar sırasında,
aralanndaTTB Merkez Konseyi'nden
Dr. Eriş Bilaloğlu'nun da bulundu-
ğu bazı hekimlerden hakarete varan
eleştiriler almıştık... Eleştiri sahipleri
TBB'nin demokratik yapısından söz
ediyor ama yargı kararını göz ardı ede-
biliyordu...
TTB'nin en yüksek karar organı bü-
yük kongresinde demokrasinin nasıl
işlediğini geçenlerde bir hekimin gön-
derdiği iletiden öğrendik:
"Büyük Kongre, 54 tabip odasından
seçilerek gelen 300 delegeden oluşur.
Aynı Meclis ve milletvekilleri gibi. İstan-
bul Tabip Odası'na üye 14 bin hekim
vardır; delege sayısı 7'dir. Ankara Ta-
bip Odası'na üye 9 bin hekim vardır;
delege sayısı 7'dir. Izmir Tabip Oda-
sı'na üye 6 bin hekim vardır; delege
sayısı 7'dir. 500 hekimi olan herhan-
gi bir tabip odasının delege sayısı
7'dir. Odanın üye sayısı 500'ün altında
ise delege sayısı 5'tir. Yüzde 49'u üç
büyük ilde oturan hekimlerin büyük
kongresine katılan 300 delegeden sa-
dece 21 'i üç büyük ildendir ve bu 29
bin hekimin kongrede temsiliyet oranı
yüzde 7'dir. Sonuç; hekimlerin yüzde
49'unun yüzde 7 ile temsil edilmesini,
49'u 7'ye eşitlemeyi demokrasi örne-
ği olarak içinize nasıl sindiriyorsunuz?"
Sayın Bilaloğlu ve arkadaşlanndan di-
leğim, TTB'nin en yüksek karar orga-
nındaki "demokrasi" tartışmasına ben-
denize hakaret etmeden katılmaları...
ÇED KOŞESI
OKTAY EKtNCt
'Bilimin Okulu' Bergama...
Her geçen gün destanlaşan
Bergama direnişini ilerleyen yıl-
larda "tarihçiler" nasıl yazar-
lar, bilemeyız... Ancak, şimdiden
görülen bir gerçek var ki bu bü-
yük dıreniş, sadece "hukuk ve
demokrasi" açısından değil,
"bilimsel etik" açısından da
"çağdaşhğın" ve "insan hak-
ları" kavramının ne olup, ne ol-
maması gerektiği konusunda ge-
lecek kuşaklara "ders" olacak
tutumlan "turnusol kâğıdı" gi-
bi açığaçıkartıyor...
Tarihçiler eğer bu kâğıdı iyi
okuyup aktarabilirlerse; "bili-
min tarafsızkk adına sömür-
genlere tutsak edilemeyeceği"
bilıncini de 3 bin yıla taşımış
olacaklar...
•••
AsUndabusözde "bilimser(!)
tavn. yani bilimin tarafsızlığı ve
"•teknik gücü" adına, çevre düş-
manı "sömürgeci" yatınmlara
"önlem alınırsa yaran da var'"
şeklinde destek veren tutumlan,
artık sadece Bergama'da görmü-
yoruz...
Fırtına Vadisi'ne santralı "uy-
gun"(!) bulan, Çanakkale Bo-
kıymeti kahr?..
Yeniden Bergama'ya döner-
sek... Daha önce kimi " maden
mühendislerinin" adeta sade-
ce "işlerini düşünen tüccar-
lar" gibi davranarak, siyanürle
akıncıhğa "tek çağdaş teknik
yöntem budur" gibi söylçm-
lerle destek çıkmalannı doğru-
su pek de önemsemiş değildik.,.
"Ekmek parası kaygısı" dc-
yip, geçiştirmiştik...
Ancak yargının "iptal" kara-
nnı "etkisiz" kılmak için hare-
kete geçen Başbakanlığın talı-
matıyla, tutup "TÜBlTAK" gi-
bi saygın bir kurumun da adı
kullanılarak hazırlanan "bilim-
sel rapor" doğrusu geçiştirile-
cekgibı değildi... TÜBtTAK'ın
uzmanlan, Bergama köylülerinin
taşıdığı "çağdaşlık" bılıncınin
o denli dışında bir rapor hazır-
lamışlardı ki "bilimi koruya-
üm" derken bir destan yazan in-
sanlan da adeta yok şavmışlar-
dı...
Şimdi ele benzer bir tutum,
DEÜ Müh. Fak. Maden Mühen-
disliği Bölümü'nden bir grup
öğretim üyesinde de gözleni-
Bilimadamı değiller... Ama, "yürekleri" bilimsel...
ğazı'na köprüyü "gerekli"(!)
gören, Muğla ormanlannın ya-
nı başına çimento tesisini "za-
rarsız"(!) ilan eden.. ve buna
benzerçok sayıda "ÇED(!) Ra-
poru"nu hazırlayan "bUim" in-
sanlan. duyarlı çevrelerin haklı
tepkileri karşısında "koro" ha-
linde şunu söylemiyorlar mı?
"- Biz uzmanız... Öngördü-
ğümüz teknik ve bilimsel ko-
şullar yerine getirilirse, çevre
zarar görmez, ülke kalkınma-
sına da katkıda bulunur..."
Peki, Fırtına Vadisi "Sant-
ral Vadisi" olUTsa. Çanakkale
Boğazı'ndaki tarihi Kilitbahir
ve Çimenlik kaleleri köprü al-
tında "ezilip", dev bağlantı yol-
lanyla da Gelibolu Milli Par-
kı ve Barış Parkı ormanları
parçalanarak "imar iştahlan-
nı" arttınrsa; ya da Muğla or-
manları bu kez de "Çimento
kamyonlannın " işgaline uğ-
rarsa... Ve buna benzer çok sa-
yıda *"doğal, kültürel, sosyal ve
ekotojik alt-üst oluş" gerçek-
leşırse, sizin o sadece "hijye-
nik™ denebilecek çevre temiz-
liğianlayışınızın ne anlamı ka-
lır?. Bunlara onay verdiğiniz
içinde "bUimselIiğlnizin" ne
yor... "Belirli koşullar sağla-
narak siyanürle altın üretimi
yapüabilir" diyorlar ve ekliyor-
lar; "Madenci öğretim üyeleri
olarak bizler, gelişmiş ülkeler-
de de uygulanan bu prosesin ÜK
kemizde yasaklanmasını öğ-
rencilerimize nasıl açıklayabi-
liriz?.." (Cumhuriyet-12/07/
2001)
Bilime karşı böylesine "du-
yarü" hocalann bu sözleri; "sa-
dece bu kadarı" ile elbette ki
doğru... Ancak o teknik koşul-
lann en ufak bir "tavsatılma-
sı" durumda bile doğabilecek
risk "ölûmcül sonuçlar" de-
mekse, dahası Bergama'da ve-
rilecek bir "ödün", yurt düze-
yinde benzer 560 siyanürle al-
tın madeninin de hızla "ülkeyi
işgalini" başlatacaksa, "öğren-
cilerle" bu gerçeği de tartışma-
nız ve onları aydınlatmanız ge-
rekmez mi?..
Evet... Bergama direnişi, artık
bir "okul" gibi... Bu deriniş şim-
diden üniversitelerde de "ders"
olarak okutulabilirse, geleceğin
TÜBlTAKı da gerçekten "bi-
limsel" olur, hocalan da...
Oekincl@oumhuriyetcom.tr
KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakiu turk.net
ÇtZGtLİK KÂMİL MASARACI
HARBİ SEMİH POROY sem/hporoy(rt yahoo.com
* •
¥ V-
BULUT BEBEK NURAY ÇÎFTÇI bulutbebekCg hotmail.com
Aannce / Baak. babarn
TARÎHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 22 Ağutos
YAKAN MIZRAK"JOMO KENMITA
'OA £K-ONOHAİ VE ANT-
8/IS
KBSIYA'HIN KUHTUl-UŞU İÇ.İM
K.O'YULMUŞ, "MAU AslAU"
**>«// AAAULAR, AveuPALfLAIZ T#ISAFlM
OAN YAMYAM OCAlSAK ' " « r ' ctruO.ı Mjı,<^n
'* BUNUN ÖNEMLİ M£PEN _ ,
XAU Ç.£r£CtL£(Z<H KANLI YÖNTEMLER UY
13&S'rE - - - -
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
'Benhn OğlumBinaOkur,
DönerDöııerYineOkup!'
Bizi son zamanlarda en çok heyecanlandıran ve "mut-
laka bir şeyler yapmalıyız!" refleksimizi harekete ge-
çiren en önemli "o/ay" Adalet ve Kalkınma Partisi'nin
kurulmasıydı...
Fazilet Partisi içinde baş gösteren ve sonunda
"elektrik ampulü" ile simgelenen bir siyasal partiye dö-
nüşen hareketi, bir bisiklet meraklısının "Tourde Fran-
ce"\ izlediği gibi hiçbir erbabını kaçırmadan büyük bir
dikkatle izlemiştik. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde
patlak veren "Merve Olayı", Fazilet Partisi'ne karşı ka-
patmadavası açılması, "Yenilikçi Hareket'm ortaya çık-
ması, Recep Tayyip Erdoğan'ın lıderlığe soyunma-
sı, Fazilet Partisi'nin kapatılması, Avrupa İnsan Hak-
lan Mahkemesi'nin kapatma karannı onaylaması, Ada-
let ve Kalkınma Partisi'nin kurulması... Her etapta ay-
n bir heyecan duymuştuk... Öfkelerimiz, umutlanmız,
sevinçlerimız, düş kınklıklarımz birbirine kanşmıştı...
Yanşı, Recep Tayyip Erdoğan önde götürüyordu. En
çok buna öfkeleniyorduk. Bir ara İstanbul Büyükşe-
hir Belediye Başkanhğı da yapan "külhan edalı" bu Ka-
sımpaşalı eski futbolcunun partamentoda temsil edi-
lecek bir partinin liderliğini yapacak olmasını içimize
sindiremıyorduk. Bir süre önce "süngülü, miğfeıii'tu-
haf bir şiir okuduğundan hapis cezası almış, yatıp
çıkmıştı... "S/yası yasaklı" idi... Daha doğrusu biz öy-
lesanıyorduk!.. Beklenmedik bir, "meğerdeğilmiş"du-
rumuyla karşılaşınca öfkemiz daha da artmıştı. Yazı-
yor çiziyorduk, ama kimse aldırmıyordu... Belediye baş-
kanhğı döneminde eşe dosta "ihale ktyaklan", "usul-
süzlükler", "yolsuzlukiar"... Yazıyorçiziyorduk, amayi-
ne kimse aldırmıyordu... Adam göz göre göre "takıy-
ye" yapıyordu... Biz yine durmuyorduk. Yazıyor çizi-
yorduk, ama bunlara da aldıran olmuyordu... Sonun-
da parti kurulmuş, Adalet ve Kalkınma Partisi elli beş
milletvekili ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yerini
almıştı... Recep Tayyip Erdoğan da Anadolu yollan-
na düşmüş, biraz da, "n 'aberm/ş?.." tavn içinde, "Ben
sözümü yemem..." diye anlatıyordu. "Demokrasi bir
araçtır, arkadaşiar, yalnızca b/raraç..."
Demokrasiyi bizden daha iyi bilip bilmemesi belki
tartışılırdı. Ama kullanmasını bizden çok daha iyi bil-
diği kesindi... Yeri gelmişken itiraf edelim, bizi de en
fazla öfkelendiren, sinirierimizi tepemize çıkartan da
buydu zaten...
• • •
Biz "solcular", dünyayı da, Türkiye'yi de, demok-
rasiyi de çok iyi biliyorduk. Fakat bu, olan bitenlere,
hayatımızı doğrudan ilgilendiren önemli gelişmelere
son yıllarda yalnızca "dışandan seyirci" olarak "mü-
dahil" oluğumuz, olabildiğimiz, olmak zorunda kaldı-
ğımız gerçeğini değıştirmiyordu... "Bu gerçeği madem
biz değiştiremiyoruz, bari binleri bizim adımıza değış-
tirsirı...", beklentisi de yavaş yavaş "umut" olmaktan
çıkıyordu. Biz kendimizi "cumhuriyet" ile ne kadar
özdeşleştirmiş olursak olalım, "cumhuriyet"\ koruyup
kollamanın Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "asli görev'ieri
arasında olduğunu ne kadar bilirsek bilelim, askerler
bu işten sıkılmaya başlamışlardı. Cumhuriyeti koru-
manın, cumhuriyet rejimini ideolojik-siyasal bir olgu
olarak yükseltip sağlamlaştırmanın kuruluşundan 78
yıl sonra artık bir "sivil görev" olarak algıianmasını is-
tiyorlardı. Sokaklarda "tank yürütme"rim herşeyden
önce "şık" bir şey olmadığını, sivillerin artık akıllannı
başlanna devşirmeleri zamanının geldiğini düşünüyor-
lardı....
Dünyayı, Türkiye'yi, demokrasiyi ve "memleketme-
se/e/eri"ni en iyi bilen biz "solcular" ise bu en iyi bil-
diğimiz "şey/er"i tartışmaktan yorgun düşmüştük.
Hep bir şeyler düşünüyor, bir şeyler tartışıyor, bir şey-
leri eleştiriyorduk. O birşeyler"e duyduğumuz ilgiyi,
biraz da kendi sorunlanmıza duysak, ancak biz güç-
lendiğimizde siyaset sahnesinin dışına düşecek olu-
şumlara, insanlann üzerine ürettiğimiz düşünceler ka-
dar kendimiz için de düşünce üretebilsek; önemleri
hiç kuşku götürmeyen, başka sorunlar, başka insan-
lar için harcadığımız enerjiyi -sınırlı bir süre için de ol-
sa-, kendi sorunlanmız için kendimiz için harcayabil-
sek her şey çok daha farklı olmaz mıydı bu ülkede?..
Ama olmuyordu nedense... "Benim oğlum bina okur,
döner döneryine okur..." deyimindeki oğlana benzi-
yorduk...
Beni yanlış anlamıyorsunuz, değil mi? Yoksa siz
"sosyal demokrat oluşum" üzerine yeni bir şeyler mi
duydunuz?
(Faks:0212-723 84 97)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/Anadolu ve
Büyük Sel-
çuklumimari- '
sinde anıtme-
zar... Demirin 4
simgesi. 2/
Avuçiçi... Ha-
murdurumun- 6
daki ekmekle-
rin fınna atıl-
madan önce.
içine konuldu-
ğu oyuk gözlü tahta.
3/ "Halk içinde mu- -|
teberbir — yok 2
devlet gibi/Olmaya 3
devletcihandabirne- 4
fes sıhhat gibi" (Ka- 5
nuni Sultan Süley-
man)...Mesafe. 4/Da- -,
ndan yapılan şarabın g
kımıza kanştınlma- _
sıyla elde edilen eski
bir Türk içkisi. 5/ Bir şeyin özünü oluşturan ana
öğe... tnce ve keskin ses. 6/ Kaynağı mitolojik çağ-
lara dayanan kirişli bir çalgı... Uygun, yerinde. II
Satrançta bir taş... At ve benzeri hayvanlann sır-
tma vurulan keçe, meşin ya da kahn kumaş par-
çası. 8/ Boğanotundan çıkanlarak hekimlikte kul-
lanılan zehirli bir madde. 9/ Memelilerde asalak
olarak yaşayan ipsi solucan... llkel bir silah.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Işık yeğinliği ölçüsü birimi. II Bir topluluğu
oluşturan bireylerden herbiri... Hint müziğine öz-
gü telli bir çalgı. 3/ Sıvacı ve duvaıcılann cetvel
gibi kullandıklan ensiz, uzun ve dar tahta... llgi
eki. 4/ Kuran'da bir sure... Beğenilen. zevk ve-
ren. 5/ Orta Anadolu'da bir göl... Genellikle dört
dizeden oluşan halk edebiyatı şiir türü. 6/ Boru
sesi... Ateşli, coşkun. II "Dinle sana bir
edeyim Hatırdan gönülden geçici olma" (Kara-
caoğlan). 8/ Yeşil ile mavi arasında değişen renk-
lerde bir süs taşı... Jüpiter'in bir uydusu. 9/ Do-
ğalgazın önemli bir bileşeni olan gaz... Atın eş-
kin yürüyüşü.