22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMB/ 14 KULTUR •(a cumhuriyet.com.tr $ifre çözücüyü oynuyor Kate VVinslet 'Enigma'da EDINBURGH (REUTERS) - Kate VVins- .Jet ve DougrayScott 'ın başrollerini paylaş- ,'tığı, Ingiliz yazar RobertHarris'in aynı ad- 2ı romanından uyarlanan 'Enigma' adh fil- jnin prömiyeri Edinburgh Film FestivaH'nde .gerçekleştirildi. İ AJman U-botlan tarafindan kullanılan ün- 3ü Enigma kodunu çözmek üzere ayarlan- ;«uş Ingiltere'nin en gizli şifre-çözücü biri- jni olan 'Bletchley Park'ın hikâyesini anla- tan filmde, VVinslet şifre çözücü Hesterro- lünü canlandınyor. Ünlü aktrist, filmin çe- kimlerinde altı ayhk hamiJe olduğu için ki- tolannı gizlemek amacıyla korse kullan- mış. Ikinci Dünya Savaşı sırasmda geçen film- de bir şifre çözücüyü canlandıran VVinslet, tam anlamıyla devlet hesabına çalışan bo- dur ve şişman biri gibi göründüğünü düşü- nüyor. Scott ise filmde dahi matematikçi ve şifre çözücü Tom'u canlandınyor Prömiyerde ünlüleri görmek için gelen hayranlan ise 'Enigma' ile ilk prodüksiyo- jıunu gerçekleştiren Rolling Stones grubu- nun üyesi Mick Jagger'ı göremeyince ha- yal kınklığına uğradılar. Oasis onuncuyüını kutluyor KüJtür Servisi - Ünlü rock grubu Oasis verdiği bir dizı seri konserle onuncu yılını kutluyor. 18 Ağustos Cumartesi günü internet üzerinden satışa çıkanlan 12 bin konser biieti bir saatte rükenen grup, konserlerine 7 Ekim'de Londra'da başhyor. Turneye Manchester ve Glasgovv'da devam edecek olan Oasis'in hayranlan bilet bulabilmek için satış noktalanndan biri olan Iskoç Sergi ve Konferans Merkezi'nde cuma gecesinden kuyruğa girmiş, güvenlik görevlileri hayranlann orada uyumalanna da izin vermişti. Konserlerin gerçekleşeceği üç şehir ise grup için özel anılar taşıdığmdan seçilmiş. Oasis şu sıralar önümüzdeki yıl çıkaracağı beşinci albümün hazırlıklannı yapıyor. Yapı Kredi Yayınları Edebiyatçılar Ansiklopedisi Külfür Servisi - Yapı Kredi Yayınlan, Şinasi'den günümüze modern Türk ede- biyatının şair ve yazarlannı 'Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi' adı altında yayımladı. 19. ve 20. yüzyılda Türkçe eser yazan tüm şairlere yer veren ansiklopediyi 38 kişilik yazar grubu yaklaşık 2 yılda ha- zırlamış. 2 bin 126 maddeden oluşan kay- nak kitapta, 435 şair-yazar ilk kez yer alı- yor. Milli Kürüphane ve Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi 'nin ile Ara Güler, tsa Çelik ve Agâh Ozgûç'ün kitap ve fotoğ- raf albümünden de yararlanılarak oluştu- rulan ansiklopedi. şair ve yazarlan bi- yografi ve yapıtlarının yanı sıra, edebi- yattaki yer ve etkileriyle de konumlama- yı amaçlıyor. 944 sayfahk 2 ciltten oluşan ansiklope- di, 583 fotoğraf ve 40 sayfahk renkli al- bümle okuyuculara görsel açıdan da kay- nak sağlıyor. Ansiklopedide aynca, 24 şair ve yazanrruzın kendi seslerinden oku- duklan şiir \ e metinlerden oluşan bir CD de bulunuyor. Kudsi Erguner'in albümü îslam ve tasavvuf kültürünün temelindeki hüznü anlatıyor GelenekseK evrensele taşıyorBURCU GÜNÜŞEN Kudsi Erguner'in Almanya'da yayımlanan yeni albümü 'İslam Blues' ülkemizde de satışa sunuldu. Ney ustası Ergüner'e, bu albümde vo- kallerde YunusBaJcıoğlu ve Halil.Neciboğfu. bas ve perküsyonda BrunoCaillat. kemençede Der- ya Türkan, kanunda Hakan Güngör, gıtarda Nguyen Le, kontrbasta Renaud Garcia-Fons. davulda MarkNauseefve KarimZiadeşlik edi- yor. Yaklaşık bir saatlik albümde yedi parça yer alıyor: One World, Adjem Blues, Mediter- ranien, Sarki, CameL, Moonrise, Twins. fslam ve tasavvuf kültürünün temelindeki hüznü anlatıyor 'İslam Blues'. Erguner bu al- bümdeki bestelerinde zikr ayinlerinin atmos- ferini, temellerini geleneksel kaynaklarda bu- lan evrensel bir müzik diline aktanyor. Kudsi Erguner müziğin tek geçerli işlevinin eğlendirmek, dans ettirmek olduğunu söyledi- ği günümüzde insanlara başka duygulan anım- satmaya çahşıyor. "Bir bedensel harekctlilik bireğJenceatmosferinin dışında müziğin bugün- kü geniş kitlelere verdiği başka bir şey yok. Hal- buki müzik, insanlara başka hisleri de iletebü- meli. Bu, hüzün, yeni heyecanlar ya da kişisel aşk hikâveleri olabiÜr." Hüzünlü bir haJin tasviri: Blues B Ashnda bütün dinlerde insanın yüce şeyler karşısındaki küçüklüğünün, çaresizliğinin hüz- nü yok mudur? "Bu dünyaya gebnişolmanın hüz- nü var İslamda" diyor Erguner. "Bütün Doğu müziklerinde Türk müziği dahil bir hüzün at- mosferi vardır. Gerçekleşemeyen aşklann üzün- tüleri vardır. İslam kültürünün ve tasavvuf kül- türünün temelinde, bu dünyaya gelmiş obnak hüzünlü bir olay olarakkabul ediliyor.Onuniçin hüzünlü bir halin tasviri olarak blues keümesi- ni kullandık." Kudsi Erguner, şubat ayında Fransız Kültür Bakanlığı'nın katkılanyla İstanbul şarkılan üzerine birprojeye başladı. Bu proje doğrultu- sunda Fransa'da birkonser veren sanatçının İs- tanbul Müzik Festivali'ndeki konseri sponsor bulunamadığı için ertelendi. Erguner. bu kon- seri önümüzdeki yıl gerçekleştıreceklenni be- lirtiyor. Sanatçının Istanbul'un geleneksel müzikle- rinden yola çıkarak yaptığı bir beste, albüm olarak kaydedildi. Türkiye'de Imaj Müzik al- bümün prodüktörlüğünü üstlendi. Fransızca adı 'Les Passiones d'IstanbuT olan albümde Erguner'in, Orhan Veli'nin 'tstanbul'u Dinli- yorum' adh şiirinin bestesı de yer alıyor. Bu bes- te büyük olasıhkla Türkiye'de önümüzdeki yıl yayımlanacak olan albüme adını verecek. Kudsi Erguner'in festival ve konser hazırlık- ' ütün Doğu müzikJerinde ve Türk müziğinde bir hüzün atmosferi bulunduğunu söyleyen Kudsi Erguner, önümüzdeki aylarda Stockholm'de bir konser verecek. Ekim ayında da Almanya VVuppertahl'de Pina Bausch'un adına düzenlenen bir festivale katılacak. lan bununla kalmıyor. Önümüzdeki aylarda Stockholm'de bir konser verecek olan sanatçı, ekim ayında da Almanya VVuppertahl'de ünlü koreograf Pina Bausch adına düzenlenen bir fes- tivale katılacak. Bu festivalde Pina Bausch'un isteği üzerine bir mevlevi ayini gerçekleştiri- lecek: DedeEfendi ve Ferah Feza. Erguner, Ba- usch'un İstanbul üzerine bir proje hazırlığı yap- tığıru ve bunun için kendisiyle müzikal bir ahş- veriş içine gireceklerini de belirtiyor. Vermeer 'in yapıtları National Galleıy f desergileniyor Sessiz dünyanın ressamıKültür Servisi - Yapıtlannda gün- lük yaşamın sıradan olaylanndan ke- sitler sunmasıyla tanman Johannes Vermeer'in, aralannda 'Chardon- neret' (Saka kuşu) adh tablosunun yanı sıra 'Laitiere' (Sütçü Kız) tab- losunun da bulunduğu 5 yapıtı Na- tional Gallery'de sergileniyor. 16 "Eylül'e dek sürecek olan sergide Vermeer'in yanı sıra ressamın doğ- duğu Delft'teki çağdaşlannca ya- pılan 65 kadar tablo da yer alıyor. Sanatta 'Alön Çağ'm yaşandığı 1670'li yıllarda önce Fransızlar, ar- dından da Ingilizlerin Flaman ülke- sini işgalleri nedeniyle oluşan eko- nomik bunalım ve şehir politikası, Vermeer'in beslendiği bu güzel or- tamı yerle bir etti ve Vermeer tam bir duraklama dönemine girdi. Mekânda illüzyonist bir tarz 32 yaşında kazara patlayan bir barut fıçısı nedeniyle Delft'te ya- şamını yitiren Vermeer'in ilk tab- lolan. doğduğu 1630'lu yıllann Delft'ine özgü yapıtlardan esintiler taşıyor. HendrikCornelisz Vander "VBet (1611-1675) ya da Michiel Jansz Van Miereveld (1567- 1641) gibi sanatçılar, sık sık prenslerin ya da önemli kişilerin siparişleri üzerine yaptıklan portrelerle yük- selirdi. Natürmortlar da çok değer- liydi. Jacob VVoutersz Vbsmaer (1584-1641), birbırınden ilginç kompozisyonlarda tuvale aktardı- ğı çiçek buketleriyle tanınıyordu. 16 Büyük ilgi gören bu resimlerin her birini, bir zanaatçının üç ayhk ma- aşına eşit olan 130 florin gibi bir ra- kama satabiliyordu. Fakat, 1650'ye doğru Delft sana- tı tekrar zirveye çıktı. Birbirine kur yapan bir çift, uzakta oynayan ço- cuklar, çocuğunu emziren anne gi- bi resimde farklı temalar ve figür- lerin bir arada bulunduğu bir anla- yış giderek hâkim olmaya başladı. Bu perspektifler sanatçımn me- kânın insanı saran illüzyonist tarzı sayesinde geniş kitlelerce kabul gördü. Gerritt Houckgeest (1600- 1661) ve Emmanuel de VV'itte (1616- 1692) yenilikçi anlamlarla Eylül'e dek sürecek olan sergide Johannes Vermeer'in yanı sıra ressamm doğduğu Delft'teki çağdaşlannca yapılan 65 tablo daha yer alıyor. destekleyip derinliğin ve geniş açı- nın etkilerini vurgulayarak izleyi- cilere bütün mekânı kucaklama his- si vererek bu tarzı geliştirdiler. Vermeer, her ne kadar öncüsü olarak önceki kuşak ressamlarından olan Pieter de Hooch'u gördüyse de bunu bir taklitçilik olarak yorum- lamadı. Aynı tuvalde bir taverna garsonu askerlere şarap ikram eder, diğer yanda bir adam para öderken me- kânın dışmda bir anne çocuğunıın saçlannda bit aradığı tasvirlerle on- dan etkilendiyse de derinliğı daha iyi verebilmek için çizgiler, plan- lar, yatay ve dikey çizgiler kullan- dı. Ve bu illüzyon sanatım daha da ileri götürdü. Resim alanında, bir odanın tümü ilk olarak Hooch ta- rafindan kullanılmıştır. Vermeer de yapıtlannda aynı yöntemi kullan- mış ama, zaman akışının gelişimi- ne karşı da duyarlı davranmıştır. 'Le Verrede Vîn' (Şarap Bardağı), ia Jeune Femme a l'aiguiere' (Ib- rikli Genç Kadın), İa Femme au luth" (Lavtalı Kadın), İa Femme a İa balance' (Terazili Kadın) bu dü- şüncesine uygun çok iyi örnekler- dır. Vermeer, ışığa kanalize olmuştur. Tek pencerenin arkasından içeriye süzülen ışık temasını sık ve çok iyi kullanan Vermeer ın >apıtlarında ışığa özellikli bir önem verdiği göz- lenir. Geriden gelen ışığın ve yarartığı yan gölgeli durumun etkisiyle ka- nşık bir tarzın mekânına sızan bu yanal aydınlanma, bir bardağın say- damlığını, bir duvann girinti çıkın- tısuıı, bir incinin parlaklığını, bir ku- maşın panltısmı sonuna kadar vur- gulayan Vermeer, 'sessiz dünyanın ressamı' nitelendirmesini tam an- lamıyla hak eder. Rembrandt'ın öğrencisi Carel Fabritius da (1622-1654) Verme- er'in etkilendiği sanatçılar arasın- dadır. DEFNE GÖLGESt TURGAY FtŞEKÇİ Yok Oluş Kültürü Atları da Vururlar adlı filmi hatırlıyor musunuz? Sydney Pollack'ın 1969'da çektiği filmde, 1929 Büyük Ekonomik Bunalımı sırasmda insan yaşamlarının nasıl çöküntüye uğradığı anlatılı- yordu. Jane Fonda ile Michel Sarrazin'in oynadık- lan, yaşamda hiçbir umutları kalmamış iki genç insan, karşılarına çıkan en uzun süre ayakta ka- labilenin ödül kazanacağı bir dans yanşmasına katılırlar. Film boyunca, bu ayakta kalabilme sa- vaşımının ne denli güç ve böylesi koşullara zo- runlu duruma gelmenin de ne denli insanlık dışı olduğunu izleriz. Shovv TV'de tanıtımları yayımlanmaya başla- nan "Uçur Beni" adlı yarışmanın da böylesi bir dans yanşması olduğu anîaşılıyor. "Dokun Bana" adh yarışma olduğu savlanan programın da farklı olduğu söylenemez. Ortada bir ödül olması, yapılan işi yarışmaya dönüştürür mü? Katılanlann dayanıklılığını sınayan yarışmalar, başı sonu belli olan bir kurallar bütünlüğü için- dedir. Örneğin, maraton koşmaya hazırlanan bi- ri, 42 kilometre koşması gerektiğini bilir. "Dokun Bana" ya da "Uçur Beni" program- ları ise ortaya bir hedef koymuyor. Sonu açık bir yanşma. Hedef, öteki yanşmacıların güçlerini tü- keterek yanşmadan çekilmeleridir. Böylelikle hiç de insani olmayan bir süreç başlamış oluyor: Ötekilerin yıkımını beklemek. Spor yanşmaları aynı zamanda bir güzelliğin de sergilenmesidir. Koşmadaki, atlamadaki, to- pa vuruştaki benzersız güzellikler çeker izleyici- yi. Rakibi yok etme, yarışmalann değil, savaşla- rın yöntemidir. Savaşta rakibi yok etmek için güç kullanırsınız. Bu yarışmalarda ise rakibin gücü- nü yitirip yok oluşunu bekliyorsunuz yalnızca. Bu yarışmalara katılan insanların ilerleyen sa- atlerde ne durumlara düştüklerini görmek bile tek başına bu yanşmaların içerdiği şiddeti ve insan- lıkdışılığı göstermeye yetiyor. Konuşma, görme, düşünme vb. özelliklerini yitirip, yaptıklannın ne olduğunu bile unutup, anlaşılmaz davranışlar içi- ne giriyorlar. Bu yarışmalann altındaki temel etken yarışma değil, yok etme güdüsüdür. Bir şeyi paylaşmak değil, ona sahip olmak isteyenlerin, başkalarının yok oluşu üstüne kurduklan bir "başarı" çabası. Içinde bulunduğumuz ekonomik çöküş süre- ciyle ne denli uyuşuyor değil mi? Her gün binlerce yeni işsizle büyüyen işsizler ordusunu başkalannın yok oluşuyla taçlanan ba- şanlara özendirmek. Bu tür yanşmalar yalnızca bireysel çıkmazla- ra vahşi çözümler önermekle kalmıyor, gerek te- levizyonda her gün yayımlanmasıyla, gerekse internette yirmi dört saat canlı olarak aktanlma- sıyla toplumsal bir delirmeyi de haber veriyor. Bu programlann öteki eğlence, haber, yorum, belgesel vb. türierden daha fazla izlenmesi neyi gösteriyor? Küresel ekonominin bunalrtığı toplumlar küre- sel yok oluş kültürlerini mi yaratıyor böylelikle? En uzun dokunma rekonı" bir başan mıdır, bir aşağılanma mı? Toplumbilimcilerimizin bu konularda nelerdü- şündüklerini merak ediyorum. Bana sorarsanız bu programlar insanların gü- zelliklerini, yeteneklerini değil, çöküşlerini orta- ya seriyor. Robert Johnson'a mezap taşı • GREENVVOOD (AP) - Blues ustası Robert Johnson'm ölümü üzerindeki giz perdesi hâlâ kaldınlamadı. Ancak son günlerde müzisyenin mezannm bulunduğu iddialan ortaya atıldı. 26 yaşında esrarengiz bir şekilde ölen Johnson'ın mezannın yeri uzun yıllardır araştınhyordu. Geçen yıl eşi Rosie Eskridge, Johnson'ın 1938 yılında Little Zion Missionary Baptist Kilisesi'nin mezarlığına gömüldüğünü hatırladığını söylemişti. Olüm nedeni hâlâ bilinmeyen müzisyen için geçen perşembe günü kilisenin mezarlığına bir mezar taşı konuldu. Rolling Stones. Eric Clapton ve Led Zeppelin gibi günümüzün ünlü rock gruplanna esin kaynağı olan Johnson'ın tüm parçalan 1990 yıhnda çıkan 'Robert Johnson: The Complete Recordings' albümünde toplanmıştı. Ankara fiyatro Festivali • Kültür Servisi - Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali bu yıl 7-17 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek. 'Yaşanır bir dünya için sanat' anlayışı ile yola çıkan festivaün amacı, sanatı kendi kısıtlı olanaklan içerisinde yapmaya çalışan Türkiye'deki özel ve amatör tiyatro topluluklannı desteklemek. sorunlannı kamuoyuna ulaştırmak. izleyiciyi tiyatro sanatıyla buluşturmak ve alternatif tiyatro anlayışlannı geliştirebilmek. Sokak tiyatrolan ile Ankara'nın semtlerine dağılması planlanan festival, tiyatronun diğer sanat disiplinleriyle arasındaki geçiş yollannı da kapsıyor. Festivalde aynca seminer ve atölye çalışmalanna da yer verilecek. Tiyatro festivaline katılmak isteyen topluluklann Eylül 2001 tarihine kadar Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'a başvurmalan gerekıyor. (Bilgi için 0 312 419 83 98 - 419 35 44) Edvvard Norton Hannibal'e kapşı • Kültür Servisi- 'Kuzulann Sessizliği" \e 'HannibaF serisinin yamyam doktorunun gençliğini anlatan film tekrar çekiliyor. 1986 yılında, yönetmen Michael Mann tarafindan 'Manhunter' adıyla sinemaya aktanlan, ancak başansız olan filmin yeni versiyonunun adı 'Red Dragon'. FBI ajanı 'VVill Graham' rolünü Edward Norton'un üstleneceği film için 'Rush Hour 2'de ımzası olan yönetmen Brert Ratner düşünülüyor. 'Hannibal'i yine Anthony Hopkins'in oynayacağı söyleniyor, fakat sanatçının. gençlik dönemini nasıl canlandıracağı merak konusu. Kasım ayında çekimlerine başlanacak olan filmin 2002 yazında vizyona girmesi bekleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle