23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 AĞUSTOS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kutturCocumhuriyet.com.tr 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERtDUN ANDAÇ Biliııç kapdarmda bir yazarO netameli günlerin seyrine kap- tırmıştık kendimizi. Maraş olaylan- nın dinmeyen sızısının yansılannı her bir sözde. anlatımda, tanıklıkta gözleyebiliyorduk. Çerkezlerin gelip yerleştiği. bir ya- nını su, ötesini de kuş seslerinin al- dığı koyaktaki. Zümrüdüanka'nın yaşadığı yurt denılen köye gelişimin daha birinci yılı dolmamıştı. Işte "12 EylüT kasırgası. dağın i- ki yakasında yaşanan farklı gerçek- lerle iyıce yüzleştiğim günlerde ge- lip bulmuştu beni. Büyük kentlerin karabasanı sarsa- layıcı gelmiştı artık. Tutunacak bir dal bulamıyordum! Soluk almak için. "yeniden Anadolu'ya, bilmedi- ğjm en ücra köşesine gitmeliyim", dı- yordum kendı kendime. Ve işte Andınn'a gelmıştim. Yol geçmez, kervan gıtmez bir yerdı. Adını da bundan almış olmalıydı! Evdaşımla paylaştığımız korkular ne dinmiş, bir başka ülkede yaşıyor- muşcasına kapıldığtmız sevinçler ne de yıtmişti. Bire bin katarak çocuk- lara dönüyorduk yüzümüzü. Iç titre- ten bir durumdu her bir görüntü, her biröğrenme çabası. Ben'imize gece- leri, bir tür "okuma ayinT dediği- miz ân'larda dönebiliyorduk. Dışa- nda, o kasıreada, karda boranda "biz"dik! Döne döne okuduğumuz şiırler. romanlar. öyküler vardı bir de haya- tımızı kuşatan. Bir yanda Dostoyevs- ki, ötede Çehov, Şolohov, Shakespe- are. Dıranas. Baudelaire. Michauv. Rimbaud, AksaL, NecatigiL. ••• Benim, "ille de Yaşar KemaT. de- diğim günlerde, Türk romanı üzeri- ne giriştiğimız bir tartışma ân'ında, dışanda yaşayan köyün yerlisi bir ay- dının gelip bize katıldığı birân'da; o- nun, "Türkiyeli aydın hiçbir zaman dikiş tutturamamışhr; ne birey ola- bilmiştir, asünda ne de aydın. Açın Atay'ın ' Tutunamayanlar'uu oku- yıuu.' n gibisindensözleredişi... Son- rasında da, dışanda gördüğü eğiti- min, edindiği mesleğin (doktordu bu arkadaş) birikiminden olsa gerek, in- sanın/bireyin "turunamama" halle- rinden söz etmesi ilginç gelmişti. Atay'ın Korkuyu Beklerken'deki öykülerini daha önce okumuş, Teh- KkeliOyunlar'ını daburayagelirken yanıma aldığım kitapların arasına katmıştım. "TehBkeKOyunlar"ın arasında du- ran, Politika gazetesinde yayımlan- üş ve yalnızlık, acı ve savruluş, yüzleşme \ e Keder onun yüzünün bin bir rengi, içinin sızısıdır. Genç ömrüne sığdırdığı bunca yazınsal birikimi, gününün aylası olan günlüğü ve tasarlanmış daha bin bir düşizi, yazı ucu... Atay, anlatısının ağıştığı mecrada okuru düşündüren, sorular sorduran, zihnin yerleşik kalıplanna tersinden bakmayı öneren bir romanla yüzleştiriyor. .•,•„.. ÖKUMA ÖNERİLERİ * Oğttz Atay 'm "Bütün Eserieri"îletişim Yayınlan'nca yayımlanmaktadır: Roman: Tutunamayanlar, Tehlikeh Oyunlar, Bir Bilim Adammın Romanı, Eylembilim. Öykü: Korkuyu Beklerken. Oyun: Oyunlarla Yaşayanlar. Giince: Günlük. Yıldız Ecevit, Oğuz Atay 'da Aydın Olgusu. 1989, Ara Yay. Tatjana Seyppel. Oğuz Atay'ın Dünvası, Çev: TamtBora. 1989, îletişim Yay. BELLEK KUTUSU "Bütün sanatlar gibi roman sanatı da bir geleneğin üzerine kurulur. Bu gelenek yalnız roman geleneği değildir; toplumun külti'tr geleneğini yaratan bütün davranışlann tarihidir." OğuzAtay "Oğuz Atay 'da ağırlığın bireyde olmasma karşın, bireye yönelik 'eleştirilerin yanı sıra aydının toplumsal bir bakış açısmdan da eleştirildiğini görürüz." Yıldtz Ecevit "Atay, belirsizliğe ifade kazandırdı. Cevap vereceğine soru sordu. Tutunamayanlar, "tarihsel misyonlannı" ıskalayarak yaşayan entelektüellere ilişkin eleştirel bir eser olarak da okunabilir; ancak satır aralannda bir başka şarkı sakhdır: -alaycı da olsa- uyum sağlamayanlann şarktsı." Tatjana Seyppel mış "KemalTahirve RomanGelene- ğimiz* yazısı, onun romana/roman- cılığımıza bakışını bir ölçüde anlatı- yorduysa da; onu tanıyabilmek için Tutunamayanlar a başlamak gereki- yordu. Atay, her haliyle farklı bir sesti. Öykülerinde sakh duran ironisi. y- er yer parodiye dönüşen eleştirel bakışı bu ilk romanıyla daha bir öne çıkıyordu. Düşünen, düşündüren bir yazar vardı karşımızda. Her şe- yi altüst ediyor, yerleşik anlayışla- rı/bakışlan kıyasıya eleştiriyordu. llkten zorlayıcı, kapah gelen yanı- nı anlamak çabanız; size, bir ro- manla kazandınlabileceklerin ne- ler olabileceğini de gösteriyordu. ••• Suç veCeza'nın, Şato'nun Ecinni- ler'in. Durgun Don'un sarsıcılığın- dan henüz kurtulmuş, Yeraltından Notiar'a uzanmıştım. Yudum yudum okurken, dura dü- şüne, yer yer de başka yazarlara uza- narak: onunla, "bilinç kapılannda bir yazar" tanımını getıren notlar al- dığım Oğuz Atay'la, ülkemin kar al- tındaki görünümünün nabzını hisse- diyordum. Gürül gürül akıp giden diliyle Yaşar KemaL bir kilim moti- fi gibi duruyordu ötemde. O günlerde, yeterince anlaşılama- masmı buna bağlıyorum. Romanın tek bir şeyi, insanı anlatabileceğinin günümüzde nasıl bir içerik/biçimle olabileceğini gösteriyordu. Atay, in- sandan yola çıkarak. topluma bakı- şın; değişmesi gerekenin ne olduğu- nu gören/gösteren eşsiz bir anlatı- cıydı. Ne yazık ki, biz, bunu çok geç fark ettik. Onun; "Ben burdayım sev- gili okuyucum, sen nerdcsin acaba?" sorusunun anlamına da yenilerde va- rabiliyoruz, sanınm! Şimdi, onun yazı yurduna dönüyo- rum. Bilinç kapılannda gezinerek, dostlanna, yakınlanna, sevdıklerine bir bir yol düşürüyorum. Her gün yazdıklannın seferberi kesiliyorum. "Adannuş Ân'lar: Bir Yalnız Adam" adını verdığim biyografik romanı yazabilmenin de bir başka yolu yok dıyedüşünüyorum! "OyunveAyin"i yazarak geldifim kıyı bana bunu gösteriyor. VValter Benjamin'ın "dargeçifte- ki ömrünün tanıklığına doğru yol ahrken sık sık Atay'ı düşünmem bel- ki de bundandır. Keder atına binip o yurda gitme- nin zamanıdır diye düşünüyorum. Oğuz Atay'ı anlamak, biraz da, bu ülkeyi; bu ülke insanını anlamak. ta- nımlamak demektir. Karlkatür çizmeyl çok seven Maurice Bevere, çocuk ruhunu her zaman koruduğunu belirtiyordu ed Kit hep genç kalacak! ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Evet,Ya 'Sonra'? lktidarlann,Kafka'nın"Şaro"dakiöngörüsüdoğ- mltusunda, giderek anonimleştiği, hep birinin yada birilerinin -çoğunlukla nesnelerin arkasında gizli bi- rilerinin- egemenliği altındaki bireylerin de sonuçta sürekli bir borçluluk duygusuyla yaşamaktan baş- ka çıkar yol bulamadıklan zamanımızda sanat, bu koşullar altındaki insana: "Peki, ya sonra?" sorusu- nu sarsarak yönelten son ve tek kurum. Tıyatroya gelince, insanın insana doğnıdan seslendiği, ses- lenebildiği tek sanat dalı olmasından ötürü, onun bu kişitik ögüten mekanizma içersindeki eleştirel so- rumluluğu daha da ağır. Elimde, Onur Bayraktar'ın yazdığı ikinci oyun olan "Sonra "nın metni var. Ya da şöyle diyeyim: Bir- kaç gündür içinde yaşadığım dünyayı, tanıklığını yapmaya çalıştığım zamanı, "Sonra"aracılığıyiada- ha farklı boyutlar ıçersinde değerlendirebiliyorum. Çünkü "Sonra", adının çizdiği yörünge dogrultu- sunda, sıradan insan 'a, ya da sıradanlığı seçmenin kolaylığını yaşamak diye adlandıran insana, o kor- kunç ve kaçınılmaz soruyu taşıması gereken tüm acımasızlığı ve çıplaklığıyla yöneltiyor: Yaşamak de- diğin buysa eger, tamam; ama ya sonra? Yani sen, bütün bunların ardından, insan olarak mı yaşamış sayacaksın kendini? Onur Bayraktar, oyun yazarlığına geçtiğimiz se- zon kendi tiyatro topluluğu olan Stüdyo Drama'da başanyla sergilenen ve çok olumlu eleştiriler alan "Kaos'ia başlamıştı. "Kaos", belki de tüm insanca değerlerin yozlaştığı bir dünyada, "Bir şeyler var geçmişte bıraktığımız" diyebilecek kadar geçmiş- lerinden kopmuş, geleceğe uzanan yollan da boş haritalarda aramaya kalkacak kadar umarsız insan- ların iletişim bağlamındaki kaoslarını sorgulayan bir oyundu. "Sonra" ise bu kez çok daha geniş bir sor- gulamanın çerçevesini çiziyor. Oyundaki "Adam" herkesin geçmişinde ve bugününde var olan, ben- cilliği üzerinde görüş biriiğine vanlmış, ama buna karşın bencillik ettiği herkesçe yine de sürekli ara- nan, onsuz olunamayan, daha güzel yaşamlara ula- şabilmek için kendine hep daha güzel ölümler ara- yan, fakat son çözümlemede ölmeyi hep başkala- nna bırakıp, kendisi için yaşamları seçen biri. Bir tür anonim gücün, tinsel ya da nesneyie bağıntılı bir dünya iktidannın simgesi. Birlikte olduklanna düz- mece bir sonsuzluğu vaat ederken, bu kişilerin du- rumun farkında olmadıklan söylenemez, çünkü ken- dileıine yönelttıkleri: "Neden vanz" sorusunu, yine kendileri şöyle yanıtlariar "Onun için. Onaölümsüz- lüğün ölümlenni tattırabilmek için. Onu hep diri tut- maya yanyoruz, hepsi bu." Egemenlik, güç, iktidar.. her ne ise, bir kez adsız- lığın, bulunamazlığın zırhlanna büründüğünde, in- sandan geriye ne kalır? Bunun acımasız yanrtını "Sonra "adlı oyunda "Vaş/("nın ağzından alınz: "Bit de böyle gelmedik herhalde bu yeryüzüne. Bizim de bir parça da olsa insanlığımız vardı. Ya sonra? Sonra ne oldu? Sonra. Sonrasını kimse bilemez. Unutulur. Sonra olanlarhep unutulur. Sebeplerunu- tulur. Niyeler unutulur. Koşuşlann, arayışlann, yor- gunluklann, köhüklerin, sağırlıklann.. sebebi unutu- lur... Geride kalan, sonuç ve cevap olan hep insan- dır. Çile çeken insan. Hangi şekilde olursa olsun... Geride kalan bizleriz işte. Sebepterin ve n/yeterfrı cevabı bizleriz işte..." Cevap gerçekten bizler isek eğer, ne kadar hazı- nz bunu bilmeye, ya da daha doğrusu, göze alma- ya? "Sonra", ekim ayında Stüdyo Drama'öa gösteri~ me girecek. Asıl tartışmamız ise elbet o zaman, ya- ni kendi oyununu yönetecek olan Onur Bayraktar'ın bu kez sahnenin diliyle söyleyeceklerini dinledikten sonra... e-posta: ahmetcemalcı superonline.com acem20(ıı hotmail.com Kültür Servisi - Maurice de Bevere, 'Morris'' takma adıyla Red Kh'i yaklaşık yanm yüzyıl ön- ce yaratmıştı. Geçen ay 77 yaşında yaşama veda eden Morris'in 30 dile çevrilen yapıtının mace- ralan bugüne kadar 300 mılyondan fazla sattı. RedKitveDaltonlar'ınbabasıDe Bevere, birkaç ay önce Paris'te. Le Figaro ile görüşmüştü. - Çizgi romana başlamadan önce çizgi nim ya- pıyordunuz. Aralanndaki fark nedir? MORRIS - Albümlerimde çoğu zaman kullan- dığım bir espri v ardır: Red Kit, öyle hızlı silah çe- ker ki şişe yere düşmez bile. Çizgi romanda Red Kit'e istediğiniz hızı verebilirsiniz. ama çizgi fılmde onun silahını hızlı çektiği izlenimini uyan- dırmak çok zordur. - İlk başta her şeyi tek başınıza yapryordumız, sonra Goscinny geldi. MORRIS-lîk başladığımda çizgi roman senaristlıği di- ye bir meslek yokru. Çizer, her şeyden sorumluydu. Yaz- maktan çok çizmekten zevk ahyordum. Senaristlerin ço- ğunun düş gücü yüksek. ama çi- zemiyorlar. Goscinny savaş sonrası Ne\v York'a gelmişti. Bunu, Ame- nkan rüyasını yaşama geçırmek için yap- • "Daltonlar, çizimi en hoş ve kolay olan karakterler, üstelik komikler! Onlann komiklikleri, içlerinde bulunan aptallığın ve kötülüğün kanşımı. Doğruyu söylemek gerekirse bazen başrolü Red Kit'e verirken zorlandım." mıştı. Goscinny. kendisinden senaryo yazmasını isteyen ilk kişiolduğumu söylemıştı ve bu benim için de bir şans demekti. Gerçekten çok komik bir adamdı. Insanlan gül- dürmekten çok mutluyduk. - Red Kit için bir modeüniz var mrydı? MORRIS- Hay ır. Red Kit, Gary Cooper \ e John Way- ne gibi sevdiğim sinema oyuncularının bir sentezı. Ayn- ca uyuşuk köpek karakteri Rintintin ile birlikte Batı'nın en aptal köpeği Rantanplan ı da yarattım. - Red Kit zaman içinde değişti... MORRIS - Çizgi roman kahramanlannın adaptasyon için bir sürece ihtiyaçlan vardır. Red Kit başta kuşkusuz daha kabaydı. Sonra biraz daha uslandı. Belki de yazan, yaşı ilerledikçe öyle olmasını istemiştir! - Red Kit'in sigarası nasü kavboldu? MORRIS-Amerika'da çocuklara yönelik program- lar için sıkı bir sansür uygulanıyor. Bu yüzden Red Kit'in sigarasını kaldırmak zorunda kaldım. Başta bu durum canımı çok sıktı. Oysa John \Vayne bıle bazen bir sigara san- yordu... - Çoğu kez sinema şahsiyeüerini de çiz- diniz, 'Demir Tel' için Jack Palance'ı, 'Ha- zine Avcısı' için Lee Van'ı.- MORRIS - Karikatür çizmeyi her za- man çok sevdim. Halkın bu aktörlen tanımak ıstediğini fark ettım. 'Cala- mit>' Jane'de David Niven'i de 'iyi davranış profesörü' rolünde çizmiş- tim. Günümüz aktörlen ilgi çekmiyor. - Amerika'da ilgi gören Blueberry ile Gi- raud bir tür anti-Red Kit yarattı. MORRIS - Gıraud çizgi romanın ustalann- dan biridir. Ama gerçekçidir. Sanınm olgula- ra ve gerçek kişiliklere benden daha fazla önem veriyor. Kahramanlannı yaşlandır- ması hoşuma gitmiyor, böylelikle kahra- manlan gizemlerini yitirmiş oluyorlar. Ben- den de Red Kit'in zamanla yaşlanmasını is- tediler, ama hayır. Red Kit her zaman 25-30 yaşında kalacaktır. - DüldülveRed Kit arasında nasılbir bağ var? MORRIS - O at gerçekten çok akılh! Eğer derinde bir şeyler veya önemli bir durum varsa, ki bu benim çizgi ro- manımda çok nadirdir, bunlan Düldül söy- ler. Red Kit'in tersine, Düldül bir filozoftur. - Çok çauşbnız mı? MORRIS - Bazılan gölgemden daha hız- lı çizdiğımi söyler. Ama doğru değil! Yanm yüzyıla yakm bir süredir bunun üzerinde çalışıyonım ve zamanla insan daha titiz oluyor. Çizmek için içimde gerçek bir is- tek var ki çocuklar bunu iyi bilir. Bu mes- leği icra etmek için çocuk ruhunu korumak gerekir. Çizgi roman çizerleri çocukluklanna dönmezler, çünkü zaten çocukluklanndan hiç çıkmamışlardır. 10 kişiden 9'u dünyayı nasıl değiştirmek gerektiğini görmek için değil, eğ- lenmek için çizgi roman ahr. - Karakterlerinizde en sevdiğiniz hangisi? MORRIS - Daltonlar çizimi en hoş ve ko- lay olan karakterler. üstelik komikler! Ko- miklikleri, içlerinde bulunan aptallığın ve kö- tülüğün kanşımı. Doğruyu söylemek gerekir- se bazen başrolü Red Kit'e verirken zorlan- dım. - Dahonlar'ın firannın klostrofobiyle ilgisi var mı? MORRIS - Belki de! Bir gün onlan serbest bı- rakacağım. diğer mahkûmlar üzerinde kötü et- kileri var... - Son sözünüz? MORRIS - Umanm sizi eğlendirebil- mişimdir. VVillis True West' ile televizyonda • NEVV YORK (VARIETY) - Kablolu televizyon kanah Shovrtime, Sam Shepard'm canlı sahne prodüksiyonu 'True West' adlı şov programının kayıtlan için Bruce Willis ile > anlaşma imzaladı. Şovu yöneten ve aynı zamanda Chad Smith ile birlikte başrolünde yer alan VVillis. şovun kanala getireceği reklam gelirini kardeşi Robert'ın ölüm nedeni olan pankreas kansen için yapılan \ araştırmalara bağışlayacağını açıkladı. ı Sinema Platformu'ndan kınama ; • İSTANBUL(AA) - Sinema Platformu, , Antalya'nın Gazipaşa ilçesindeki sinema } şenliğinde 'Eylül Fırtınası' adlı filmin ' > gösteriminin yasaklanmasını kınadı. SODER, ÇASOD, TODER, TOBAV ile Oyuncubir adh demek ve vakıflardan oluşan Sinema Platformu'ndan yapılan yazılı açıklamada, şenlik programında yer alan filmin gösteriminin 'güvenlik' gerekçe gösterilerek , kaymakamlık tarafından yasaklandığı kaydedildı. Sinema Platformu, "Türkiye, ekonomisinden demokrasisine tüm kurumlannı . yenilemeye hazırlanırken yasakçı zihniyetlerle ( sadece vakit kaybetmektedir. Bu karan alan ve • almayı sürdürecek zihniyetleri, hangi kimlikte olursa olsun izleyeceğiz. Yasaklı zihniyeti kınıyoruz" açıklamasını yaptı. .- } Tım Robbins'den l MepMsto r • HOLLV^\ OOD (VARIETY) - Amerikah ; aktör Tim Robbins, 1981 'de kurulan Los Angeles tiyatro grubu The Actor's Gangs'in 20. ', yıllık sezonunun açılışı sebebiyle Klaus Mann'm, 'Mephisto' adlı romanının bir uyarlamasını " sonbaharda yönetecek. Oyuncunun 1992'den bu , yana sahneleyeceği bu ilk oyunu Arianne Mnouchkine yazdı ve Fransızcadan çevirisini, ödüllü oyun yazan Timberlake Wertenbaker yaptı. Tamamının kesinleşmediği sezon programında 'Mephisto'nun yanı sıra George Bigot'nun sahnelediği, Anton Çehov'un 'Martı'sının da yer alacağı açıklandı. Iki oyunun '{ da eylül, ekim gibi başlaması ve sonbahar boyunca sahnelenmesi planlanıyor. BUGÜN • BEYOGLU SİNEMASI'nda Onat Kudar : anısına yapılan şenlikte Quentin Tarantinonun s 'Rezemıar Köpekleri' isimli filmi ızlenebilir. » (251 32 40) • HARBİYE AÇIKHAVA'da saat 21 OO'de Nilüfer bir konser \erecek.(2°6 36 10)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle