Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2001 PERŞEMBE
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Cesaria Evora, Sao Vincente De Longe albümünün tanıtımı için yine yollarda
ape Verde'nin kültür aııası
CUMHUR CANBAZOĞLU
MüzikdünyasınınÇıplakAyaklıDivası, 1975'te
Portekiz'den bağımsızhğını kazanmış ada devle-
ti Cape Verde'nin ünlü morna yorumcusu Cesa-
ria Evora, sekizinci albümü 'Sao Vincente De
,Longe'nin tanıtımı içın yine dünyanın birçok ye-
rinde konserlere çıkıyor.
Bu yaz Türkiye'ye uğramayan Evora, Paris,
Havana ve Brezilya'da kaydedilmiş yeni albüm-
de yine memleketi Cape Verde'nin etnik müziğin-
den ve mornalardan örnekler verse de bu kez ge-
nel tat Brezilya...
60 kişilik ekiple konserlere çıkan Evora, bu yo-
ğun tempo içinde vakıt ayınp tele- söyleşi yoluy-
la Cumhuriyet'ın soruJannı yanıt-
ladı. Evora. konuşmayı çok sevme-
se de kısa kısa cümlelerle, özet bil-
gilerle neler yaptığını, projelerini
anlattı:
- Minicik bir adadan çıkıp kısa
sürede uluslararası yıldız haline
gelmenizin sım nedir sizce?
CESARIA EVORA -Cape Ver-
de'den geç aynldım ve yerel tatla-
n çok iyi özümsedim. Bundan do-
layı etnik temelim ve teknığim hep
güçlü kaldı. İnsanlara ilginç gelmiş
olabilir. Aslında Cape Verde'de de
şarkı söylerken birçok insan beni
dinliyordu; şöhrettim orada da.
Dünyada etnik müziklerin sevil-
mesiyle bana da şans doğdu.
- Kimler dinliyor sizi? Dinleyici
profüinizitanıyor musunuz? Diva diye nitelenmek
hoşunuza gidiyor mu?
EVORA-Tüm yaş gruplanndan dinleyicilerim
var: bunlann bir böliimü bana diva diyor. Diva la-
fı bana heyecan verse de fazla övünmeyip işimin
bir parçası ve hoş bir kartvizit diye değerlendirip
yoluma devam ediyorum.
X ararhbir
şeyler yapabiliyor
muyum
bilmiyorum. Ancak
şunu fark ettim ki,
müziğim sayesinde
insanlar Cape
Verde'nin nerede
olduğunu öğrendi,
adadaki turist sayısı
arttı.'
dimi bu yoğun tempoya rağmen iyi hissediyo-
rum. Sahneyi herhangi bir tarihte bırakmak gibı
hedefim yok, yeter ki sağlığım iyi olsun.
- Pekivi boş zamanlannızda neler yapıyorsu-
nuz?
EVORA - Boş zaman bulunca hemen ailemin
yanına koşuyorum. Genellikle yılın dört ayını ai-
lemle geçiriyorum; iki ay yaz, iki ay da Noel'de.
Dört ay boyunca sürekh dinleniyorum ve adadan
uzak olduğum dönemde ihmal ettiğim insanlarla
ilişkilerimi sürdürüyorum. Cape Verde'de zama-
nında çok zor günler yaşasam da adayı bırakma-
yı hiç aklıma getirmedim.
- Dünya basuuna dağıülan yeni fotoğraflannız-
da havli zayıfladığınız görülüyor. Özel bir rejim mi
uyguluyorsunuz?
EVORA - YolculukJar sırasın-
da fazla yemek yiyemediğim için
kendiliğinden oldu. Rejim gibi
şeylere katlanamam ben.
- Parçalan nasrl seçiyorsunuz;
müzikal açıdan kimlerden besle-
niyorsunuz?
EVORA - Parçalan prodüktö-
rüm Joe Da Silva'yla birlikte se-
çiyoruz. Her şeyle o ilgıleniyor;
getirdiklerini değerlendıriyoruz.
- Yeni albümde Caetano Veloso
ve Bonnie Rait'le düet >apmışsı-
nız. Düetlere devam edecek misi-
'Gençlerfe çalışmaya özen gösteriyorum'
- Sürekli konserler, seyahatler, TV programlan,
sovlar, kavıtlar derken bu yüksektempo>
>
a nasd ayak
uyduruyorsunuz?
- EVORA - Daha gücüm, enerjim yerinde. Ken-
niz?
EVORA - Düetleri çok sevıyo-
rum ve olanak doğdukça yapıyo-
rum. En son düetı iki ay önce Po-
lonyalı Kayah'la gerçekleştirdik; sonuçtan çok
memnun kaldım.
- Genç müzisyenkre yardımcı oluyor musunuz?
EVORA- $u an sadece benimle birlikte çalan-
lara, onlan uluslararası sahneye taşıyarak yardım-
cı olmaya çalışıyorum. Bir de özellikle genç mü-
zisyenlerle çalışmaya özen gösteriyorum. Cünkü
onlar çok gayretli oluyor.
- Alü yü önce içkiyi bıraktınız; sigarayı da bırak-
mak gibi bir niyetiniz var mı?
EVORA - Inanın, sürekli deniyorum bjrakmayı
ama çok zor. Daha çabalamam gerekecek. çünkü
destekçım yok. Cape Verde'de kadınlar bol mik-
tarda içki, sigara içer ve kimse de kalkıp iç
me demez. Birilerinin beni zorlaması gerek.
- Sao Vincente De Longe'nin kapağuıda-
ki fotoğrafta ilk kez bu kadar neşelisiniz. Ne-
ler değişti yaşamuıızda?
EVORA- Cafe Atlantis'in kapağında da
gülüyordum ama bu kez daha rahat bir dö-
nemden geçiyorum ve sorunlanm daha az.
'Çıplak ayakla çok rahaüm'
- Batı basını nihayet ayakkabı giyeceğini-
û ve bunun için ameliyat olduğunuzu
yazdı. Nedir son durum?
EVORA - Sahnede ayakkabı
gıymeyi sevmiyorum ve bunu bir
imaj ya da moda yaratılsm diye
yaprruyorum. Çıplak ayakla çok
rahatım. Ayakkabı giyilmesi
gereken yerlerde de terlik kul-
lanıyorum. Doktorlar ayak-
lanma minik operasyonlar-
la ayakkabı giydirebilecek-
lenni söylediler. Biraz ke-
sıp bıçtıler deformasyo-
nu önlemek içın, ama
ben yine ayakkabıya
sıcak bakmıyorum.
- Cape Verde'nin
kültürel elçisi seçil-
diniz, neler yapı-
yorsunuz?
' EVORA -
insanlar be-
ni hep böyle
nitelıyorlar,
ama yararlı
bir şeyler yapa-
biliyor muyum bil-
miyorum. Ancak şunu fark ettim ki
müziğim sayesinde insanlar Cape Ver-
de'nın nerede olduğunu öğrendi, ada-
daki tunst sayısı arttı.
- Yeni hedefler neler?
EVORA - Sürekli yeni albüm yap-
mak hoşuma gidiyor, birçok parça bi-
rikti; yakın zamanda yeni projelerle kar-
şınızda olacağım.
Cafe Adantis'in
kapağında da
gülüyordu.
Ama bu kez
daha rahat bir
dönemden
geçiyor ve
sorunlan
dahaaz.
Birbiri ardınafilmler çeviren TuncelKurtiz, sürekli enerji üreten bir işçi olarak umudunu yiûrmiyor
Oynamaktan yorgun bir savaşçıÖZLEMALTUNOK
Tükenmeyen bir oyuncu
Tuncel Kurtiz. Büyük. küçük
demeden birçok karaktere ya-
şam vermiş usta bir sanatçı.
Dünya kazan Kurtiz kepçe; Is-
rail, Almanya. Isveç, Belçika
ve Türkiye'nın dört biryanın-
da oyunlarda ve filmlerde rol
almış. Her zaman ayakta. hep
'yol'cu, davudi sesiyle her da-
im çağlar gördüğümüz sanat-
çı "artıkyoruldunr dıyor. Son
dönemde 'TabuttaRövaşata',
'Usta Beni Öldürsene' gibi
filmlerde rol alan Kurtiz. şu sı-
ralar Banş Pirhasan'ın 'Oda
Beni Seviyor' ve Semir Aslan-
yûrek'in 'ŞeUale' adlı filmle-
rinde oynasa da Istanbul'dan,
sinema ve tiyatrodan uzaklaş-
maktan söz ediyor. Bundan
sonra Edremıt'ın Camhbel'in-
de yaşamayı düşünen sanat-
çı. kalbınden rahatsızlandıktan son-
ra içkiyi de bırakmış. Artık sakin
bir yaşam sürerek yazmak istiyor.
- Son filminiz "ŞeUale'de de oldu-
ğu gibi rolünüzün niceliğini önemse-
meden o karakterle filmin bütûnû-
nesinen bir oyunculuksunuyorsunuz.
TUNCEL KURTİZ - Ben de bu
filmdeki Kel Selim gibi yaşadım bi-
raz. Cok akıllı olduğu için deli de-
dikleri biradamı oynuyorum 'Şella-
le'de. Başka bir şey kalmadığı ıçm
en iyısınin deliîik olduğunu kavra-
mış, gerçekleri söylediği için deli
damgası yemış biri. Ben de en son
Banş Pirhasana 'Smokinli adamı
ne zaman oynayacağun? Hep köylü,
hep deli roDeriveriyorsunuzbana' de-
dım. Bılmiyonım. Kendi kurduğum
bir oyun sistemim var tabü, ona uy-
gun olanı yapıyorum. Ama giderek
bir rolü hazırlamak benim için da-
ha da zorlaşıyor. Her gün işin ne ka-
dar zor olduğu daha çok çıkıyor or-
taya. Bir sanatçının "Harikalar ya-
rattım" demesi garibime gidiyor o
yüzden. Hıçbir iş, mükemmel ve bit-
mış değıldir. Ama bitiren sanatçılar
\ar tabü. Her gün, her saniye han-
kalaryaratırlar, sonra da kaybolup gi-
derler tevazu sahibi insanlar...
Çamlıberde belgesel yapacak
- Oynamakgiderek gündelikyaşa-
nunızm parçası haline gelen bir sü-
rekliliğe ya da sıradanhğa dönüşme-
dimi?
KURTİZ - Oynamak artık dünya-
nın en zor işi haline geldi benim için.
Daha zor bir şey düşünemıyorum. Tit-
y
dünyanın en zor işi
haline geldi benim için.
Daha zor bir şey
düşünemiyorum,
titriyorum her rolü elime
aldığımda, onun için
kolay kolay da oynamak
istemiyorum artık.
Bundan sonra Edremit'in
Çamlıbel köyüne
yerleşip yazacağım.'
riyorum her rolü elime aldığımda,
onun için kolay kolay da oynamak is-
temiyorum artık. Bundan sonra Ed-
remit'in Çamlıbel köyüne yerleşip ti-
yatromu da sinemamı da orada ya-
pacağım. 24 Ağustos'ta sanınm ora-
da bir belgesel yapacağım, ondan
sonra da yazmak istiyorum artık.
- Pekitiyatro,tiyatroyubırakmak
daha zor değil mi?
KURTİZ - Ferhan Şensoy'la 4 yıl
keyifli bir çalışma yaptık. Bu sıra-
da bir by-pass geçirdim, sahne ha-
yatı çok zor gelmeye başladı. Ben
enerji üreten, enerji toplayan bir iş-
çiydim. Sahnede yorulduğum kadar
hiçbir yerde yorulmadım. O olgun-
luk büyük bir keyiftir ama artık genç-
lere bırakmak istiyorum.
Gençler beni çağınp nasıl oynadık-
lanm soruyorlar, bana hâlâ "Yıhtıaz
Güney'i anlat" diyorlar. Ben de di-
yorum ki şu kadar çok kitap yazıl-
dı. hele Mustafa Irgat 'Umut'u eleş-
tiren harika bir kitap yazdı. Okuma-
dan her şeyi hazır istiyorlar, tembel-
lik yapıyorlar.
Diziler midesine dokunuyor
- Bu karan vermenizde bugünkü
sanat piyasasının da etkisi var mı?
KURTİZ-Ferhan Şensoy, Levent
Kırca, Nejat Uygur gibi sevdiğim
isimler çırpına çırpına gidiyor, son-
ra gençler var Istanbul Sanat Mer-
kezi'nde çalışan. Ama aslına bakar-
sanız, iş gittikçe kötüye gidiyor. Tı-
yatroya, sinemaya gelemiyor artık ın-
sanlar. "Sizitelevizyondagörmekis-
tiyoruz" diyorlar. O dizilerde oyna-
mak istemiyorum. mideme dokunu-
yor.
Amerikan sinemasımn bürün dö-
küntü filmleri giriyor vizyona. Bir
arkadaşım. "Türksejircisininhisle-
ri çok güçlüdür, iyi fllnıi hemen his-
seder ve ona gitmez" diyor. Yine de
Yeşilçam Sıneması hâlâ yaşıyor ol-
saydı onlann içinden her yıl en az on
filmçıkardı AOfYıbnaz.LütfiAkad,
Duygu Sağıroğlu. Halit Refığ... Üs-
telik birbirlennden farklı görüşlere
sahıpti bu yönetmenler.
Şimdi o bütün döküntü filmlerin
arasına bir Türk filminın gırmesi
neredeyse imkânsız. ZekiDemirku-
buz'un filmi kaç seyirci aldı? Üste-
lik 'ÜçüncüSayfa' filmiydi, yani se-
yırci gitse beğenecektı. Artık iş va-
satın altında olmaya başladı, bu da
benim hiç hoşlanmadığım bir şey. Bu
bir ticaretse eğer. tıcaretin de bir ah-
lakı olmah.
- Sinemamızdaki son dönem film-
leri nasıl buluyorsunuz?
KURTİZ-Yeni Türk Sineması de-
diğiniz nedir ki? Gençler geliyorlar,
e\et. Hepsinde bir umut var, daha ye-
nileri gelecek, uzlaşanlar çıkacak,
ama umut her zaman olacak. En
umutsuz olduğum günde bile saate
bakar, "Umudunuyitirme'' denm. Si-
nemada umut kaybolur mu? En umut-
suz anlann içinden çıkabılmiştır in-
sanoğlu. Türkiye bugün büyük sıkın-
tılar yaşamaktadır her konuda ama
bu umutsuzluğa değıl umuda sevk et-
meli insanı.
fayada hikâyesi yazacak
- Artık daha bağınısız çahşmalar,
daha cesur fümler yapılmasını neye
bağhyorsunuz?
KURTİZ-Bizim zamanımızda da
vardı bu. Yeşilçam'ın en güçlü oldu-
ğu dönemde birileri çıkıp iyi şeyler
yaptı. Bugünün şartlan içinde öne çık-
mak daha kolay. Öteki taraftan Ame-
rikan sinemasımn piyasadaki konu-
mu, zevkimizi sınırlaması... Zeki De-
mirkubuz şu anda özünü k
Üçüncü
Sayfa'da, k
Masumiyet'te buldu, Der-
viş Zaim yine ikinci fîlminde araba
soyguncusu yalnız bir insanın öykü-
sünden yola çıktı. 'Kasaba'da Nuri
Ceylan kendini ve ailesini anlafmak
isteyen bir yöntem içindeydi. Ser-
dar Akar 'Gemide' ve 'LaleB'deBir
Azize'de zor şartlar altında yaşayan
insanlann öyküsünü anlattı.
Anadolu aynı Anadolu değil artık
ve unutuldu. Anadolu yerine büyük
şehır var. Bu tezatlann arasından sa-
nat daha sağlam, daha yürekli çıka-
caktır. öyle olmaya da başladı gibi
geliyor bana.
- Peki o zaman neden bırakma dü-
şüncesi?
KURTİZ - Yine umudun içinde
olmak istiyorum, evet. Ama artık 65
yaşına geldim, kalbimden rahatsız-
landım. yaptığım işler de belli. Bun-
dan sonra hâlâ tiyatro yapmaya ça-
lışmak zor iş. Şimdi orada sonuna ka-
dar giden bir Ilyada hikâyesi yaza-
cağım. Başlangıç Achilleus, Aga-
memnon ile olacak ama ondan son-
ra ben başka bir yere doğru gidece-
ğim. Truva'yı unutmadan yağmala-
nan başka kaleleri anlatacağım.
1950'den itibaren gittiğim Ida Da-
ğı'nı, romanlanyla, şiirleriyle tanı-
dığım Sabahattin Ah"'yi, uzaktan
gördüğüm, yanından korkarak geç-
tiğim Mustafa Se>iç Göven'i. an-
nem. babam vasıtasıyla tanıdığım
Mehmet Başaran'ı, babamın ve tüm
Türkiye'nın üzerinde etkisini gör-
düğüm Tevfik Üeri'yi, komünizmle
mücadele derneklerini...
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BİRKİYE
Şaşırtıcı ve Özgiin... *
Çok "ekonomik" biryazar, Emmanuele Bernhe-
im. "Minimalist" karşılığı olarak acaba hangi sözcü-
ğü kullanmalıyız? Yazar hakkında, fazla bir bilgi yok.
Romanlannın kapağında, "Fransa'nın genç kadın
yazaıiar kuşağtndan" olduğu yazılı yalnızca.
Sevgili, şair dostumuz Metin Celâl, bizim "bilgi
merkezi"m\zd\r; başımız sıkıştığında ona sorarız;
gündemi izleyemedığımızde, ne çıktı, ne okuyalım,
diye hep ona danışırız. Metin de sabırla bizi yanıtlar.
Daha önce olduğu gibi, "senin kalemin biryazar" di-
ye okumamı salık vermişti; tıpkı Patrick Modiano
gibi...
Emmanuele Bernheim romanlannı da Can Yayın-
lan yayımlıyor. Üç kitabı Türkçe'ye çevrildi. Hepsi-
nin merkezinde genç bir kadın yer almakta: Sustalı
(Çev: Aykut Derman), Cuma Akşamı (çev: Aslı Yü-
ce Loof) ve -1933'te Medicis Ödülü alan- Onun Ka-
nsı (çev: Inci Gül).
Sustalı'da "kendi olayı "nın peşine düşen genç bir
kadın kahramanla karşı karşıyayız. Bu, çantasında
her zaman sustalı taşıyan bir kadın. Yorucu bir iş gü-
nünün ardından, bir akşamüstü evine döndüğünde,
elinin üzerinde kan lekeleri olduğunu fark eder.
Her zaman taşıdığı sustalısında da kan leke-
leri vardır... Lekelerin nedenıni bilmiyordur. Bi-
rini mi bıçaklamıştır? Örneğin birerkeği, met-
roda mı bıçaklamıştır yoksa? Bıçakladığı bir
erkek midir? Ölmüş müdür, yaralı mıdır?
Olup biteni anımsamayan genç ka-
dın "kendi neden olduğu olayın"
peşine düşer; okur olarak bız de
onunla birlikte sürüklenıriz.
Anlatının kahramanı, kendi
kendine sorar: Yoksa, ruhu-
nun derinliklerinde yatan bir
erkeği bıçaklama arzusu
mu, dışavurmuştur? Ro-
man, şaşırtmacalarta, me-
rak uyandırarak ilerler...
Cuma Akşamı'nda da rast-
lantı ve onun yarattığı beklen-
medik bir ortamın getırdiği anlık bir seçim ile karşı
karşıya kalan genç bir kadın merkezdedir.
Yaşamında köklü bir değişiklik yapmak üzere olan,
ertesi gün sevgilisiyle birlikte aynı evde yaşamaya
başlayacak olan Laure, bir cuma akşamı, bir dave-
te gitmek için arabasıyla yola çıkar; ancak trafik sı-
kışıktır, araçlar santım santım ileriemekte, dışarıda
dondurucu bir soğuk vardır.
Otostop yapan bir erkeği arabasına alır ve ilerie-
meyen yolda adamın büyüsüne kapılır. Birden ken-
dini güç bir seçimin ortasında bulur. Ya bedeninin
isteklerine boyun eğecektir ya da davete gidip, ta-
sarladığı yaşama başlayacaktır...
Onun Kansı ise ilk bakışta klasik gibi görünen bir
üçgeni önümüze serer. Otuz yaşlarında doktor Cla-
ire, sevgılisi Thomas ve onun kansı. Claire ile Tho-
mas'ın ilişkisi tutkulu ve cinselliğin merkezde oldu-
ğu birilişkidir. Öte yandan, Claire sevgilisinin hiç ta-
nımadığı, hiç görmediğı karısına hayran, çocuklan-
na düşkündür.
Markette, alışverişte, sokakta çocuklu kadınlan
hep Thomas'ın ailesi olarak betimler. Görüntünün üze-
rine kendi düş dünyasının sınırtan içinde bir anlatı ku-
rar. Böylece yazar, öteki metınlerinde olduğu gibi, bu-
rada da romanın "kahramanı"nın yaşadığı merak
duygusunu bize geçırir...
Yine öteki romanlannda olduğu gibi, burada da ro-
man beklenmeyen, şaşırtıcı bir olay örgüsüyle geli-
şir...
Emmanuele Bernheim, günümüz genç kadınının
erkeklere bakışını, cinselliğe bakışını, kadın-erkek ara-
sındaki cinselliğin gizemini, cinsellik merkezli aşkı -
belki de buna "tensel aşk" demelı- irdeliyor, ışliyor.
Yalın bir anlatımı var. Daha çok eylemlerin betim-
lenişi var, aynntı betimlemelen de bunu destekliyor;
genellikle "cümleleri tek bir eylemi taşıyor." Anlatı
içinde yer alan eylemin akışında, zamanın ayıklanı-
şı var! Böylelikle özgün bir söyleme ulaşan yazar, uzak
da olsa "Yeni-Romanı" çağrıştırıyor...
Emmanuele Bernheim, biçimde olduğu gibi tema-
tik olarak da özgür ve şaşırtıcı bir yazar. Yukarıda sö-
zünü ettiğim Modiano, adı Nobel listelerinde geçen
Michei Rio ile birlikte son yıllarda etkilendiğim üçün-
cü Fransız yazar.
Bu üç yazar da minimalist ve derinlikli yazariar.
Hele de Rio. Önceki yıllarda, Aykut Derman birkaç
yapıtını (Özgür Yay.) çevirmişti. Can Yayınlan'na bir
soru: acaba, Michei Rio'nun kitaplannı da yayım-
lamaz mı?
Yahudi Kültüpü Avrupa Günii
• Kültür Servisi - Türkiye Hahambaşlığı.
Galata'da 2 Eylül Pazar günü. Avrupa'nın
21 ülkesi ile aynı anda Yahudi Kültürü Avrupa
Günü'nü kutlayacak. Etkinlik Almanya.
Avusturya, Belçika, Bosna-Hersek. Bulgaristan,
Çek Cumhuriyeti. Danimarka. Fransa.
Hırvatistan, Hollanda. Ingiltere. Ispanya,
Isviçre, Italya, Lüksemburg. Portekiz, Romanya,
Slovakya. Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan'da
gerçekleşecek. Yahudi Kültürü Avrupa
Günü'nün tüm ülkelen bağlayan tek ortak
yönü, ortak tanıtım posteri. 2 Eylül'de 10.30-
17.30 saatleri arasında Neve Şalom Kültür
Merkezi, Aşkenaz Sinagogu. Italyan Sinagogu,
Schneidertempel Sanat Merkezi'nin yanı sıra
Eski Zülfaris Sinagogu'nda oluşturulan '500.
Yıl Türk Musevileri Müzesi de ilk kez o gün
gezilebilecek. Aynı gün bu mekânlarda
Mafhrim Korosu, seferad ve aşkenaz ezgilerini
seslendırecek.
tzmir'de sanat müzesi
• İZ3VIİR (AA) - Kültürpark'ta yapımı süren
Izmir Tarih ve Sanat Müzesi'nde tarihi eserler,
toplam 13 bin 320 metrekarelik alanda
sergilenecek. Müzede, tamamlanması halinde
Izmir Arkeoloji Müzesi ile Ege ve Tanm
Müzesi'nin eserleri de yer alacak. Bınnci kısım
çalışmalara dahil olan kapalı mekân
tadilatlannın başladıgı müzenın açık alanlardaki
çalışmalan tzmir Enternasyonal Fuan (IEF)
öncesine kadar tamamlanacak. Toplam 13 bin
320 metrekarelik alan üzerine kurulacak
müzenin 3 bin 820 metrekarelik bölümü kapalı,
9 bin 500 metrekarelik alanı ise açık olarak
kullanılacak. ikinci aşama çalışmalannın ihalesi
de yapıldı. Her iki aşamanın bitim tarihi olarak
2002 yılının Haziran ayı olarak öngörülüyor.