18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1:3 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ ROBOTEK TURHAN SELÇUK D1JRUST ÎABİAIL1 İSÎANŞUL EFEHDİSİ ABDÜLCANBAZ IN HARİKULÂBE MACERALARI KIS1M 1EKMİLİ BİRLEN ozanı Aşıklhsani öyaşında 3 okka ekmeğe köyünün ağasına satıldı SazlagelenHÜSEYİNKTVANÇ Âşık İhsani, 1960'ların burcu burcu devrim kokan ortammda; sos- yalistlerin, devrimci sendikalann, üniversite gençliğinin yıldızıydı. Toplantılarda sahneye çıktığı zaman ortam elektriklenir, alkıştan yer gök inler, kıyamet kopardı. Omuzlanna dökülen saçlan, göğsünü döven sa- kah, köy işi giysileriyle; sazı, sesi, türküleri, şiirleriyle ortalığı birbiri- ne katıyor, girdiği her yerde coşku yaratıyordu. Âşık İhsani. bundan 6 yıl önce Diyarbakır'a yerleşmiş. On yedinci resmi eşi Berivan Hamm'la birlik- te. ihsani ile Diyarbakır'daki evinde söyleştik: - Âşık İhsani, nasıl Âşık İhsani oMu? Babamı hiç tanımadun. 4-5 yaşı- na geldiğimde, annem asker çama- şın yıkardı. Biz, 2 erkek 1 kız, üç kardeştik. Çıplak dolaşırdık. Giysi- lerimiz yırtık pırtıktı, etlerimiz gö- rünürdü. Ama annem çamaşır yıka- madan kazandığı parayı, şeyhe gö- türür verirdi. Çünkü Diyarbakır âdeti öyleydi. Hâlâ da öyle. Daha sonra annem, çamaşır yıkayamaz duruma geldi. Genç ve duldu. Özel- likle ben, annemin boynuna, bir hü- kümlüye takılan zincir gibi takıldım kaldım. Evimiz, Melik Ahmet Çarşısı'na yakın bir yerdeydi. Çocukluğumda zaman zaman çarşıya çıkar, çocuk dünyamı tanımak isterdim. Çünkü 2. Dünya Savaşı haberi gelmiş ve Diyarbarkır'da da kıtlık başgöster- mişti. Biz yoksullar ekmek bula- maz, aç yatardık. Ancak devlet me- murlarının bir okka ekmek alma hakkı vardı. Dönem, tsmet tnönü dönemiydi. Uzun boylu, kara yağız adamlar, o günlerde kedi-köpeklerin ciğerci dükkânlannm etrafını sardı- ğı gibi finnlann çevTesini sararlardı. Çünkü açlık vardı. Ekmek alan me- murlann ekmeğini, bu kara yağız insanlar, kaptıklan gibi kaçarlardı. Bu ekmeği kaçıranlar, doğruca şey- he götürürlerdi. Şeyh, kendine para getirenlere yemek verirdi. Şeyh, bu aç insanlardan kurtulmak için yığın yığın, başka köylerin ağalarına gön- derirdi. • • • 18 yaşına kadar köletik 6 yaşıma geldiğimde, annem beni besleyemeyecek duruma gelmişti. Ve köy ağasına 3 okka ekmeğe sattı beni. 6 yaşımda ağalarm kölesi ol- dum. 18 yaşıma kadar ağalara çalış- tım. Hiç karaım doymadı, uykuya da doyamıyordum... 18 yaşıma var- ÂŞlk İhS3nİ'deil: Askerlik dönüşü elime bir bağlama geçirdim. Ve o ara kafamda bir Güllüşah adı oluşmuştu. Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun gibi ben de âşık oldum, Güllüşah adını türküleştirip başladım söylemeye... Ben de önceki masal kahramanlannın uzantısı oldum. mıştım. Bir arkadaşımla birlikte ka- çak olarak trene bindik, Erzurum'a gittik. Oradan da yine kaçak olarak trene bindik ve Adana'ya gittik. Pa- ramız olmadığı için bir şey yiyeme- miştik. Ve Mersin üzerinden vapur- la, kaçak olarak Izmir'e gittik. Ora- dan da îstanbul'a geldik. Ilk buldu- ğumuz iş, kömür madeninde çalış- maktı. Hava alınmadığı için kömür ocağında karnımız şişiyordu. Daha sonra Topkapı lastik fabrikalarında çalıştım. Birçok işe girdim çıktım. Ve askere gittim, geldim. Askerlik dönüşü elime bir bağlama geçirdim. Ve o ara kafamda bir Güllüşah adı oluşmuştu. Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Ley- la ile Mecnun gibi ben de âşık ol- dum, Güllüşah adını türküleştirip başladım söylemeye... Ben de önce- ki masal kahramanlannın uzantısı oldum. Bir hanımla evlendim. Gül- lüşah adını ona verdim. Ona biraz da saz çalmasını öğrettim ve olduk Âşık İhsani ile Güllüşah. Halk bizi çok tuttu. Çünkü halk masalla doyu- rulmuş, masalla büyütülmüştü. Bir masal da biz halkın beynine soktuk. 1968 yılında, Ankara radyosunda Âşık ihsani ve Güllüşah programla- n yaptık. çok tuttu... 1962 yılında Fransızlar ve îngiliz- ler ortaklaşa, çoğunluk, Peri Bacala- n'nda benim yaşantımı filme aldı- lar. Film, hem Fransa'da hem de di- ğer Avrupa ülkelerinde birçok ödül aldı. Bir kopyasmı bana göndermek istediklerinde hiç sesimi çıkarma- dım. Tanıtma Bakanlığı Genel Mü- dürlüğü "Senin bu gâvurlarla ne işin var" diyerek beni azarladı. Italya'nın La Stampa dergisi bizi kapak yaptı. 7-8 sayfalık konuşma yapmışlardı benimle. Bu dergi, Dı- şişleri'ne geldiğinde beni çağırdılar. "Senin ne işin var bu İtalyanlar- la" diyerek bana casus gözüyle baktılar. Bir keresinde de 1962 yı- lında Belçika Kültür Bakanı, Türki- ye'ye gelmiş ve benimle görüş- müştü. Ben de tercüman aracı- lığıyla bakanı bizim eve davet ettim. Bu duru- mu o zamanm ünlü gazetecisi Ni- met Arzık 'a da bildirdim. Nimet Arzık, beni tersledi: "Bakan kim, sen kim" dedi. Daha sonra Nimet Arzık, bakanın bize geleceğini bil- dirdı. 24 kişilik konuklan ağırladık. Oturacak yerimiz olmadığı için her- kes yemeğini ayakta yedi. 1965 yılında ilk plağım çıktı: Korkuyorlar, korkacaklar, kork- sunlar Geliyoruz, geleceğiz yakındır Kim nerede ne istiyor hepsini Biliyoruz, bileceğiz yakındır. Bu plak çıktığında Süleyman De- mirel başbakandı. Başbakan, bu tür- küyü dinlediğinde yüreği hopladı. 1965 yılında. halk ozanlannı ya- 1 I • JİL ^ § S/fc3S OLAYLARI :£f Bak ne etti Sivas bize ^M Yetiş Îmam Alim yetiş ^m Kan gö'l oldu çıktı dize ^f Yetiş Îmam Alim yetiş Mm Yüreğime doldu ateş. wf ***K Hain Yetiz yıktı yaktı -v? Hükümet uzaktan baktı j Yeter insan kam aktı Yetiş Îmam Ali yetiş Yüreğime doldu ateş. *** i Edibe Suları çöktü Akarsu boynunu büktü Pir Sultan gözyaşı döktü Yetiş Îmam Ali yetiş Yüreğime doldu ateş. *** El gitti yıldıza aya Biz düştük îanet belaya Sivas döndü Kerbela 'ya k Yetiş Îmam Ali yetiş H Yüreğime doldu ateş... ÂŞIK İHSANİ TÎP'i 'güleryüzlüsosyalizm'yıkâ - Âşık thsani şimdilerde nejapıyor? Aşık ihsani Istanbul'da il- gisizlikten küstü ve 6 yıldır Diyarbakır'a yerleşti. Bir şi- irimde dediğim gibi: Yazacağım bu can tende Durana dek yazacağım Eşitsizlik zincirini Kırana dek yazacağım... Şu anda 71 yaşındayım. Halkı uyarıyorum ve polisi kızdınyorum. Yurtdışından benimle çok ilgilendiler. Türkiye solunun dünü ve bugünü hakkındaki dü- şünceniz? Türkiye Işçi Partisi (TlP) 19601ı yıllarda işçiler tara- fmdan kuruldu ve Mehmet Ali Aybar'ı genel başkan yaptılar. Hepimiz, Aleviler dahil TtP'i sevdik ve üye olduk. TlP, çok güzel gidi- yordu. Ilk katıldıklan se- çimde 15 milletvekili ve 1 senatör seçildi. Bir toplantı- da M. Ali Aybar şunları söyledi: "Arkadaşlar, önce güleryüzlü bir sosyalizm oluşturalım" Güleryüzlü sözcüğü halka hoş gelmişti. Ancak Behice Boran ve ar- kadaşları, M. Ali Aybar'a karşı çıktılar. Güleryüzlü sosyalizm olmaz diye. Bu sözcük yüzünden TlP'te bö- lünmeler oldu. Bu sözcük, TlP'i yıkmıştır. - Gençliği nasıl görüyor- dun? Gençlik, ara sıra benim türkülerimle yürüyor, benim türkülerimle eğleniyordu. Daha sonra Deniz Gezmiş gibi gençlik önderleri. beni çok çok aştılar. Che Gueva- ra'cılık o yıllarda bir mo- daydı. Ve gençler kendileri- ni Che Guevera sanarak dağlara çıktılar, üçer beşer avlandılar. nıma aldım, TBMM'nin göbeğine kadar yürüdük. O günlerde mebus efendilere zam gündemdeydi. Biz, söylediğimiz türkülerle zam- mı geri aldırdık. Devrimci türküler 1960'tan sonra sola meylettim. Devrimci türküler söylemeye başla- dım. Bıçak Kemikte, Biz Vanz, Bal- ta ve diğer türküler ağzımdan dökü- lüyordu. Çünkü yazmasını bilmi- yordum. Ve bu türküler çıkınca, edebiyat piyasası allak bullak oldu. Avrupa'dan bana sürekli mektup- lar geliyordu. "Biz de emekçiyiz, ge- Kn, bize de saz çahn, türkü söyleyin" diyorlardı. Ancak polis pasaport vermiyordu. Ecevit'le konuşuyor- dum. Meclis'e gittim. Polisin bana pasaportumu vermediğini bildirdim. u Git, hemen Îstanbul'a, pasaporru- nu al, emir veriyorum" dedi. Ve o kahraman Ecevit, çok istemesine rağmen, polisin elinden pasaportu- mu alıp, bana veremedi. Çetin Altan ve Ilhan Selçuk, bu konuda yazılar yazdılar. Ama polis bana pasaportu- mu yine vermedi. Hele şimdi hiç veremez... - Yıllarca politik mücadelenin içindeydiniz? 1965 yılmda annemi ziyarete gel- miştim Diyarbakır'a. Burada tutuk- landım. Sonra kurtuldum. Ergani'ye gittim, orada turuklandım. Kurtul- dum, Elazığ'a gittim, orada tutuk- landım. Türkiye'nin birçok ceza- evinde yattım. Türkülerimden, yaz- dıklanmdan korkuyorlardı. 1959 yılında bir türkü söylemiş- tim: Düzenbazlar ellediler devleti Talan var ha talan var ha talan var. Demokrasi türküleri söylenir Yalan var ha yalan var ha yalan var. Bana susacaksın diyen deyyuslar, Sanmasmlar beni ki ben susanm. Ben zulumu nerde görsem orada Ağzının ta ortasına kusanm. - Halk şiirinin dünkü ve bugünkü durumu nedir? îlk zamanlarda, Alevi halk ozan- lannın üzerine çivili sopalarla yü- rünmektedir. Bu durumun günümü- ze kadar devam ettiği görülmekte- dir. Alevi halk ozanlan, çivili sopa- ralara karşı ne yapmıştır? Sazıyla, sözüyle, karşı tarafin inancını taşla- mışlardır. Bu da hâlâ sürmekte... Ilk. sazı alıp Anadolu'ya çıktığım zaman, eskilerde görülenler, yeni- lerde görülmedi. Ben çıktım, dev- rimci temayı işledim. Diğer halk ozanlanyla diyalog kurdum ve çağ- daş türküler söyleyenler oldu arala- nnda. Ancak ben aradan çıkınca, es- ki hallerine döndüler. Oysa ki ben onlar için Ozan Dolu Anadolu anto- lojisini yaptım. Şiirlerinden ve ya- şantılanndan ömekler verdim. On- ları onore ettim. Biraz geliştiler, ama ben çekilince eskiye döndüler. GÖRÜŞ GÜNEY DÎNÇ Sonun Başlangıcı Türkiye, kendi önceliklerini belirlemekten yok- sun bir ülke oldu. Avrupa Konseyi'nden, Avrupa Biıiiği'nden, hele hele IMF ve Dünya Bankası'ndan bıktık usandık. Haberlerde, yorumlarda bu kuru- luşlann yönlendirmelerinden söz edilince, tüylerim diken diken oluyor. Aymaz ve bilgisiz politikacıla- nn, yüreksiz uygulayıcıların elinde kendisi için ye- nilenme yetenegi köreltilen toplum, tüm değişim umutlannı dış baskılara bağlamış. Oysa gösterme- lik yasalarla, gönülsüz uygulamalarla bir yerlere varHamıyor. 25 Temmuz günlü gazetelerde "Avrupa Konse- yi'nden Türkiye'ye ifade özgüriüğü uyansı" baş- lığını taşıyan kısa bir haber yayımlandı. İnsan hak-. ları alanında alışageldiğimiz ve çok kanıksadığımız dış kaynaklı kınamalardan biri düzeyinde algılanan yazı, kamuoyunda yeterince yankı bulmadı. Tür- kiye'nin yasalannı Avrupa İnsan Haklan Sözleşme- si'nin düşünceyi açıklama özgürlüğünü düzenle- yen 10. maddesine uyarlaması gerektiğine karar veren Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, daha önce Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nde dava- lan sonuçlanan 17 kişinin kamusal haklanna ge- tirilen kısıtlamaların kaldırılmasını istiyordu. Böy- lece, karar içeriğinin yerine getirilmemesi duru- munda Türkiye'nin, kurulduğu 1949 yılından beri üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nden dışlanma sü- reci resmen başlatılmış oluyordu. AlHS'nin 46. maddesine göre üye ülkeler, taraf olduklan davalarda AlHM'nin kararlannı uygula- makla yükümlü bulunuyorlar. Devletlerin bu yü- kümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini de- netleme yetkisi ise siyasal bir organ olan AK Ba- kanlar Komitesi'nin görevine giriyor. AK Bakanlar Komitesi'nin kararında adları da belirtilen 17 davacı, çeşitli zamanlarda, yayımla- dıklan bildiriler, yazdıklan kitap ve makaleler, yap- tıklan kamuya dönük sözlü açıklamalar nedeniy- le ulusal mahkemelerce TCK'nin 312/2. madde- sine, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesine göre yargılanıp cezalandınlan kişiler. Mahkemelerce kararlaştınlan hapis ve para ceza- lan çoktan yerine getirilmiş olmalı. Çoğunluğun paylaşmadığı varsayılan düşünceleri nedeniyle in- sanlan toplum dışına itmeyi amaçlayan ikincil yap- tırımlar, kimi yaşam boyu sürecek olan siyasal ve kamusal yasaklar, günümüzde de etkinliğini ko- ruyor. Bir de bizimkilerin neler yaptıklarına bakalım. Refah Partisi'nin kodamanları TCK'nin 312/2. maddesine göre cezalandırılıp siyasal yasaklı du- ruma düşünceye kadar, ülkemiz aydınlannın ne tür hukuksal baskılarla karşılaştıklannı hiç bilmediler, öğrenemediler! Daha önce dört siyasal partinin Anayasa Mahkemesi'nce kapatılmalanna ilişkin kararların AİHM'ce sözleşmenin 11. maddesinin ihlali olarak nitelendirilmesi karşısında geleneksel suskunluklarını sürdüren saygın önderierimiz, ay- nı yazgı Fazilet Partisi'nin başına gelince, söz bir- liği etmişçesine "ûzüntülerini" dile getirdiler. Iktidarın büyük ortağı oldukları dönemde AİHM kararlannı "fasa fiso"olarak niteleyen, insan hak- lan savunuculannı "gulu gulu" yapmakla suçla- yanlann, partileri kapatılıp kendileri siyasal yasak- lı olunca Strasbourg kapılarında sıralanıp hak ara- ma beklentileri içine girmelerini elbette yadırgamı- yoruz. Ancak en azından ulusal ve uluslararası kamuoyundan özür dilemelerini bekliyoruz. İnsan hakları herkes için geçerlidir. T.C. ÇUMAYERİİCRA MÜDLiRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTlRiMAtLANI DosyaNo: 2001-21 Esas Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıy- meti, adedi. evsafı. Tapu kaydı: Gümüşova ilçesı. Açmalar mevkii, pafta 19, parsel 2299.420 m2 arsa ve üzeri 3 katlı mesken ve 24 m2 depo. lmar durumu: Bu parselin doğusu, batısı, kuzeyi şa- hıslara ait tapulu yer olduğu, güneyinın ise yola cephe- li olup, belediye ımar planı içinde kaldığı, Evsafi hazu durumu. Satışa konu taşınmazın üzerin- de 3 katlı betonarme bina olup, 110 m2, 3 daırenin bu- lunduğu, bitişiğine 24 m2 tek katlı depo yapıldığı, bi- nanın içi dışı sı\alı, badanalı her katta 3 oda, 1 salon, mutfak, banyo \e tuvaletlerinin bulunduğu, soba ile ısı- tıldığı, depremden orta hasârlı olduğu, Değeri: Arsa toplam fıyatı: 4.200.000.000-TL. Deponun fiyatı: 1.920.000 000.TL. 3 adet meskenın toplamı 21.450.000.000.-TL. (Tek daire 7.150.0OO.0O0.TL) Yekûn: 27.570.O0O.O0O.TL. Saöş şardan: 1- Satış, 28,09/2001 günü saat 14.00'ten 14.15'e ka- dar icra dairesinde açık arttırma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetın yüzde 75'ini ve riiçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflanm geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir be- delle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranm taahhüdü baki kalmak şartıyla 08,10'2001 günü saat 14.00-14.15'te ikinci artttrmaya çıkanlaeaktır. Bu arttırmada da yüzde 40 ve satış masratlarını geçmesi ile en çok arttırana iha- le olunacaktır. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıy- metin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veyabu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu \ermeleri lazımdır. Satış, peşın para iledir. alıcı istediğinde 20 gü- nü geçmemek üzere mehıl venlebılır. Tellaliye resmi, ihale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıya aittır. Birik- miş vergiler satış bedelinden ödenir. KDV si abcıya ait- tir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarmı hususiyle faiz ve masrafa dair olan ıddıalannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bıldırmelerı lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabıt olmadıkça paylaş- madan hariç bırakılacaklardır. 4- Satış bedeli hemen \eya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve Iflas Kanunu'nun 133. maddesi ge- reğince ihale feshedilir. Iki ihale arasındaki farktan ve temerrüt faizinden alıcı ve kefillen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edi- lecektir. 5- Şartname. ilan tarihinden itibaren herkesin göre- bilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdir- de isteyen alıcıya bir örneği gönderilebılir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlenn 2001/21 sayılı dosya numarasıyla memurluğumuza başvurmaları ilan olunur. 09.08.2001 (*) tlgılıler tabinne ırtıfak hakkı sahıplerı de dahıldir. Basm-47190
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle