Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1:3 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ROPORTAJ
ROBOTEK TURHAN SELÇUK
D1JRUST
ÎABİAIL1
İSÎANŞUL
EFEHDİSİ
ABDÜLCANBAZ
IN
HARİKULÂBE
MACERALARI
KIS1M
1EKMİLİ
BİRLEN
ozanı Aşıklhsani öyaşında 3 okka ekmeğe köyünün ağasına satıldı
SazlagelenHÜSEYİNKTVANÇ
Âşık İhsani, 1960'ların burcu
burcu devrim kokan ortammda; sos-
yalistlerin, devrimci sendikalann,
üniversite gençliğinin yıldızıydı.
Toplantılarda sahneye çıktığı zaman
ortam elektriklenir, alkıştan yer gök
inler, kıyamet kopardı. Omuzlanna
dökülen saçlan, göğsünü döven sa-
kah, köy işi giysileriyle; sazı, sesi,
türküleri, şiirleriyle ortalığı birbiri-
ne katıyor, girdiği her yerde coşku
yaratıyordu.
Âşık İhsani. bundan 6 yıl önce
Diyarbakır'a yerleşmiş. On yedinci
resmi eşi Berivan Hamm'la birlik-
te. ihsani ile Diyarbakır'daki evinde
söyleştik:
- Âşık İhsani, nasıl Âşık İhsani
oMu?
Babamı hiç tanımadun. 4-5 yaşı-
na geldiğimde, annem asker çama-
şın yıkardı. Biz, 2 erkek 1 kız, üç
kardeştik. Çıplak dolaşırdık. Giysi-
lerimiz yırtık pırtıktı, etlerimiz gö-
rünürdü. Ama annem çamaşır yıka-
madan kazandığı parayı, şeyhe gö-
türür verirdi. Çünkü Diyarbakır
âdeti öyleydi. Hâlâ da öyle. Daha
sonra annem, çamaşır yıkayamaz
duruma geldi. Genç ve duldu. Özel-
likle ben, annemin boynuna, bir hü-
kümlüye takılan zincir gibi takıldım
kaldım.
Evimiz, Melik Ahmet Çarşısı'na
yakın bir yerdeydi. Çocukluğumda
zaman zaman çarşıya çıkar, çocuk
dünyamı tanımak isterdim. Çünkü
2. Dünya Savaşı haberi gelmiş ve
Diyarbarkır'da da kıtlık başgöster-
mişti. Biz yoksullar ekmek bula-
maz, aç yatardık. Ancak devlet me-
murlarının bir okka ekmek alma
hakkı vardı. Dönem, tsmet tnönü
dönemiydi. Uzun boylu, kara yağız
adamlar, o günlerde kedi-köpeklerin
ciğerci dükkânlannm etrafını sardı-
ğı gibi finnlann çevTesini sararlardı.
Çünkü açlık vardı. Ekmek alan me-
murlann ekmeğini, bu kara yağız
insanlar, kaptıklan gibi kaçarlardı.
Bu ekmeği kaçıranlar, doğruca şey-
he götürürlerdi. Şeyh, kendine para
getirenlere yemek verirdi. Şeyh, bu
aç insanlardan kurtulmak için yığın
yığın, başka köylerin ağalarına gön-
derirdi. • • •
18 yaşına kadar köletik
6 yaşıma geldiğimde, annem beni
besleyemeyecek duruma gelmişti.
Ve köy ağasına 3 okka ekmeğe sattı
beni. 6 yaşımda ağalarm kölesi ol-
dum. 18 yaşıma kadar ağalara çalış-
tım. Hiç karaım doymadı, uykuya
da doyamıyordum... 18 yaşıma var-
ÂŞlk İhS3nİ'deil: Askerlik dönüşü elime bir bağlama geçirdim.
Ve o ara kafamda bir Güllüşah adı oluşmuştu. Kerem ile Aslı,
Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun gibi ben de
âşık oldum, Güllüşah adını türküleştirip başladım söylemeye... Ben
de önceki masal kahramanlannın uzantısı oldum.
mıştım. Bir arkadaşımla birlikte ka-
çak olarak trene bindik, Erzurum'a
gittik. Oradan da yine kaçak olarak
trene bindik ve Adana'ya gittik. Pa-
ramız olmadığı için bir şey yiyeme-
miştik. Ve Mersin üzerinden vapur-
la, kaçak olarak Izmir'e gittik. Ora-
dan da îstanbul'a geldik. Ilk buldu-
ğumuz iş, kömür madeninde çalış-
maktı. Hava alınmadığı için kömür
ocağında karnımız şişiyordu. Daha
sonra Topkapı lastik fabrikalarında
çalıştım. Birçok işe girdim çıktım.
Ve askere gittim, geldim. Askerlik
dönüşü elime bir bağlama geçirdim.
Ve o ara kafamda bir Güllüşah adı
oluşmuştu. Kerem ile Aslı, Tahir
ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Ley-
la ile Mecnun gibi ben de âşık ol-
dum, Güllüşah adını türküleştirip
başladım söylemeye... Ben de önce-
ki masal kahramanlannın uzantısı
oldum. Bir hanımla evlendim. Gül-
lüşah adını ona verdim. Ona biraz
da saz çalmasını öğrettim ve olduk
Âşık İhsani ile Güllüşah. Halk bizi
çok tuttu. Çünkü halk masalla doyu-
rulmuş, masalla büyütülmüştü. Bir
masal da biz halkın beynine soktuk.
1968 yılında, Ankara radyosunda
Âşık ihsani ve Güllüşah programla-
n yaptık. çok tuttu...
1962 yılında Fransızlar ve îngiliz-
ler ortaklaşa, çoğunluk, Peri Bacala-
n'nda benim yaşantımı filme aldı-
lar. Film, hem Fransa'da hem de di-
ğer Avrupa ülkelerinde birçok ödül
aldı. Bir kopyasmı bana göndermek
istediklerinde hiç sesimi çıkarma-
dım. Tanıtma Bakanlığı Genel Mü-
dürlüğü "Senin bu gâvurlarla ne
işin var" diyerek beni azarladı.
Italya'nın La Stampa dergisi bizi
kapak yaptı. 7-8 sayfalık konuşma
yapmışlardı benimle. Bu dergi, Dı-
şişleri'ne geldiğinde beni çağırdılar.
"Senin ne işin var bu İtalyanlar-
la" diyerek bana casus gözüyle
baktılar. Bir keresinde de 1962 yı-
lında Belçika Kültür Bakanı, Türki-
ye'ye gelmiş ve
benimle görüş-
müştü. Ben de
tercüman aracı-
lığıyla bakanı
bizim eve davet
ettim. Bu duru-
mu o zamanm ünlü gazetecisi Ni-
met Arzık 'a da bildirdim. Nimet
Arzık, beni tersledi: "Bakan kim,
sen kim" dedi. Daha sonra Nimet
Arzık, bakanın bize geleceğini bil-
dirdı. 24 kişilik konuklan ağırladık.
Oturacak yerimiz olmadığı için her-
kes yemeğini ayakta yedi.
1965 yılında ilk plağım çıktı:
Korkuyorlar, korkacaklar, kork-
sunlar
Geliyoruz, geleceğiz yakındır
Kim nerede ne istiyor hepsini
Biliyoruz, bileceğiz yakındır.
Bu plak çıktığında Süleyman De-
mirel başbakandı. Başbakan, bu tür-
küyü dinlediğinde yüreği hopladı.
1965 yılında. halk ozanlannı ya-
1
I
•
JİL
^ § S/fc3S OLAYLARI
:£f Bak ne etti Sivas bize
^M Yetiş Îmam Alim yetiş
^m Kan gö'l oldu çıktı dize
^f Yetiş Îmam Alim yetiş
Mm Yüreğime doldu ateş.
wf ***K Hain Yetiz yıktı yaktı
-v? Hükümet uzaktan baktı
j Yeter insan kam aktı
Yetiş Îmam Ali yetiş
Yüreğime doldu ateş.
***
i Edibe Suları çöktü
Akarsu boynunu büktü
Pir Sultan gözyaşı döktü
Yetiş Îmam Ali yetiş
Yüreğime doldu ateş.
***
El gitti yıldıza aya
Biz düştük îanet belaya
Sivas döndü Kerbela 'ya
k Yetiş Îmam Ali yetiş
H Yüreğime doldu ateş...
ÂŞIK İHSANİ
TÎP'i 'güleryüzlüsosyalizm'yıkâ
- Âşık thsani şimdilerde
nejapıyor?
Aşık ihsani Istanbul'da il-
gisizlikten küstü ve 6 yıldır
Diyarbakır'a yerleşti. Bir şi-
irimde dediğim gibi:
Yazacağım bu can tende
Durana dek yazacağım
Eşitsizlik zincirini
Kırana dek yazacağım...
Şu anda 71 yaşındayım.
Halkı uyarıyorum ve polisi
kızdınyorum. Yurtdışından
benimle çok ilgilendiler.
Türkiye solunun dünü ve
bugünü hakkındaki dü-
şünceniz?
Türkiye Işçi Partisi (TlP)
19601ı yıllarda işçiler tara-
fmdan kuruldu ve Mehmet
Ali Aybar'ı genel başkan
yaptılar. Hepimiz, Aleviler
dahil TtP'i sevdik ve üye
olduk. TlP, çok güzel gidi-
yordu. Ilk katıldıklan se-
çimde 15 milletvekili ve 1
senatör seçildi. Bir toplantı-
da M. Ali Aybar şunları
söyledi: "Arkadaşlar, önce
güleryüzlü bir sosyalizm
oluşturalım" Güleryüzlü
sözcüğü halka hoş gelmişti.
Ancak Behice Boran ve ar-
kadaşları, M. Ali Aybar'a
karşı çıktılar. Güleryüzlü
sosyalizm olmaz diye. Bu
sözcük yüzünden TlP'te bö-
lünmeler oldu. Bu sözcük,
TlP'i yıkmıştır.
- Gençliği nasıl görüyor-
dun?
Gençlik, ara sıra benim
türkülerimle yürüyor, benim
türkülerimle eğleniyordu.
Daha sonra Deniz Gezmiş
gibi gençlik önderleri. beni
çok çok aştılar. Che Gueva-
ra'cılık o yıllarda bir mo-
daydı. Ve gençler kendileri-
ni Che Guevera sanarak
dağlara çıktılar, üçer beşer
avlandılar.
nıma aldım, TBMM'nin göbeğine
kadar yürüdük. O günlerde mebus
efendilere zam gündemdeydi.
Biz, söylediğimiz türkülerle zam-
mı geri aldırdık.
Devrimci türküler
1960'tan sonra sola meylettim.
Devrimci türküler söylemeye başla-
dım. Bıçak Kemikte, Biz Vanz, Bal-
ta ve diğer türküler ağzımdan dökü-
lüyordu. Çünkü yazmasını bilmi-
yordum. Ve bu türküler çıkınca,
edebiyat piyasası allak bullak oldu.
Avrupa'dan bana sürekli mektup-
lar geliyordu. "Biz de emekçiyiz, ge-
Kn, bize de saz çahn, türkü söyleyin"
diyorlardı. Ancak polis pasaport
vermiyordu. Ecevit'le konuşuyor-
dum. Meclis'e gittim. Polisin bana
pasaportumu vermediğini bildirdim.
u
Git, hemen Îstanbul'a, pasaporru-
nu al, emir veriyorum" dedi. Ve o
kahraman Ecevit, çok istemesine
rağmen, polisin elinden pasaportu-
mu alıp, bana veremedi. Çetin Altan
ve Ilhan Selçuk, bu konuda yazılar
yazdılar. Ama polis bana pasaportu-
mu yine vermedi. Hele şimdi hiç
veremez...
- Yıllarca politik mücadelenin
içindeydiniz?
1965 yılmda annemi ziyarete gel-
miştim Diyarbakır'a. Burada tutuk-
landım. Sonra kurtuldum. Ergani'ye
gittim, orada turuklandım. Kurtul-
dum, Elazığ'a gittim, orada tutuk-
landım. Türkiye'nin birçok ceza-
evinde yattım. Türkülerimden, yaz-
dıklanmdan korkuyorlardı.
1959 yılında bir türkü söylemiş-
tim:
Düzenbazlar ellediler devleti
Talan var ha talan var ha talan var.
Demokrasi türküleri söylenir
Yalan var ha yalan var ha yalan
var.
Bana susacaksın diyen deyyuslar,
Sanmasmlar beni ki ben susanm.
Ben zulumu nerde görsem orada
Ağzının ta ortasına kusanm.
- Halk şiirinin dünkü ve bugünkü
durumu nedir?
îlk zamanlarda, Alevi halk ozan-
lannın üzerine çivili sopalarla yü-
rünmektedir. Bu durumun günümü-
ze kadar devam ettiği görülmekte-
dir. Alevi halk ozanlan, çivili sopa-
ralara karşı ne yapmıştır? Sazıyla,
sözüyle, karşı tarafin inancını taşla-
mışlardır. Bu da hâlâ sürmekte...
Ilk. sazı alıp Anadolu'ya çıktığım
zaman, eskilerde görülenler, yeni-
lerde görülmedi. Ben çıktım, dev-
rimci temayı işledim. Diğer halk
ozanlanyla diyalog kurdum ve çağ-
daş türküler söyleyenler oldu arala-
nnda. Ancak ben aradan çıkınca, es-
ki hallerine döndüler. Oysa ki ben
onlar için Ozan Dolu Anadolu anto-
lojisini yaptım. Şiirlerinden ve ya-
şantılanndan ömekler verdim. On-
ları onore ettim. Biraz geliştiler,
ama ben çekilince eskiye döndüler.
GÖRÜŞ
GÜNEY DÎNÇ
Sonun Başlangıcı
Türkiye, kendi önceliklerini belirlemekten yok-
sun bir ülke oldu. Avrupa Konseyi'nden, Avrupa
Biıiiği'nden, hele hele IMF ve Dünya Bankası'ndan
bıktık usandık. Haberlerde, yorumlarda bu kuru-
luşlann yönlendirmelerinden söz edilince, tüylerim
diken diken oluyor. Aymaz ve bilgisiz politikacıla-
nn, yüreksiz uygulayıcıların elinde kendisi için ye-
nilenme yetenegi köreltilen toplum, tüm değişim
umutlannı dış baskılara bağlamış. Oysa gösterme-
lik yasalarla, gönülsüz uygulamalarla bir yerlere
varHamıyor.
25 Temmuz günlü gazetelerde "Avrupa Konse-
yi'nden Türkiye'ye ifade özgüriüğü uyansı" baş-
lığını taşıyan kısa bir haber yayımlandı. İnsan hak-.
ları alanında alışageldiğimiz ve çok kanıksadığımız
dış kaynaklı kınamalardan biri düzeyinde algılanan
yazı, kamuoyunda yeterince yankı bulmadı. Tür-
kiye'nin yasalannı Avrupa İnsan Haklan Sözleşme-
si'nin düşünceyi açıklama özgürlüğünü düzenle-
yen 10. maddesine uyarlaması gerektiğine karar
veren Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, daha
önce Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nde dava-
lan sonuçlanan 17 kişinin kamusal haklanna ge-
tirilen kısıtlamaların kaldırılmasını istiyordu. Böy-
lece, karar içeriğinin yerine getirilmemesi duru-
munda Türkiye'nin, kurulduğu 1949 yılından beri
üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nden dışlanma sü-
reci resmen başlatılmış oluyordu.
AlHS'nin 46. maddesine göre üye ülkeler, taraf
olduklan davalarda AlHM'nin kararlannı uygula-
makla yükümlü bulunuyorlar. Devletlerin bu yü-
kümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini de-
netleme yetkisi ise siyasal bir organ olan AK Ba-
kanlar Komitesi'nin görevine giriyor.
AK Bakanlar Komitesi'nin kararında adları da
belirtilen 17 davacı, çeşitli zamanlarda, yayımla-
dıklan bildiriler, yazdıklan kitap ve makaleler, yap-
tıklan kamuya dönük sözlü açıklamalar nedeniy-
le ulusal mahkemelerce TCK'nin 312/2. madde-
sine, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 8.
maddesine göre yargılanıp cezalandınlan kişiler.
Mahkemelerce kararlaştınlan hapis ve para ceza-
lan çoktan yerine getirilmiş olmalı. Çoğunluğun
paylaşmadığı varsayılan düşünceleri nedeniyle in-
sanlan toplum dışına itmeyi amaçlayan ikincil yap-
tırımlar, kimi yaşam boyu sürecek olan siyasal ve
kamusal yasaklar, günümüzde de etkinliğini ko-
ruyor.
Bir de bizimkilerin neler yaptıklarına bakalım.
Refah Partisi'nin kodamanları TCK'nin 312/2.
maddesine göre cezalandırılıp siyasal yasaklı du-
ruma düşünceye kadar, ülkemiz aydınlannın ne tür
hukuksal baskılarla karşılaştıklannı hiç bilmediler,
öğrenemediler! Daha önce dört siyasal partinin
Anayasa Mahkemesi'nce kapatılmalanna ilişkin
kararların AİHM'ce sözleşmenin 11. maddesinin
ihlali olarak nitelendirilmesi karşısında geleneksel
suskunluklarını sürdüren saygın önderierimiz, ay-
nı yazgı Fazilet Partisi'nin başına gelince, söz bir-
liği etmişçesine "ûzüntülerini" dile getirdiler.
Iktidarın büyük ortağı oldukları dönemde AİHM
kararlannı "fasa fiso"olarak niteleyen, insan hak-
lan savunuculannı "gulu gulu" yapmakla suçla-
yanlann, partileri kapatılıp kendileri siyasal yasak-
lı olunca Strasbourg kapılarında sıralanıp hak ara-
ma beklentileri içine girmelerini elbette yadırgamı-
yoruz. Ancak en azından ulusal ve uluslararası
kamuoyundan özür dilemelerini bekliyoruz.
İnsan hakları herkes için geçerlidir.
T.C.
ÇUMAYERİİCRA
MÜDLiRLÜĞÜ'NDEN
GAYRİMENKULÜN AÇIK
ARTTlRiMAtLANI
DosyaNo: 2001-21 Esas
Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıy-
meti, adedi. evsafı.
Tapu kaydı: Gümüşova ilçesı. Açmalar mevkii, pafta
19, parsel 2299.420 m2 arsa ve üzeri 3 katlı mesken ve
24 m2 depo.
lmar durumu: Bu parselin doğusu, batısı, kuzeyi şa-
hıslara ait tapulu yer olduğu, güneyinın ise yola cephe-
li olup, belediye ımar planı içinde kaldığı,
Evsafi hazu durumu. Satışa konu taşınmazın üzerin-
de 3 katlı betonarme bina olup, 110 m2, 3 daırenin bu-
lunduğu, bitişiğine 24 m2 tek katlı depo yapıldığı, bi-
nanın içi dışı sı\alı, badanalı her katta 3 oda, 1 salon,
mutfak, banyo \e tuvaletlerinin bulunduğu, soba ile ısı-
tıldığı, depremden orta hasârlı olduğu,
Değeri: Arsa toplam fıyatı: 4.200.000.000-TL.
Deponun fiyatı: 1.920.000 000.TL.
3 adet meskenın toplamı 21.450.000.000.-TL.
(Tek daire 7.150.0OO.0O0.TL) Yekûn:
27.570.O0O.O0O.TL.
Saöş şardan:
1- Satış, 28,09/2001 günü saat 14.00'ten 14.15'e ka-
dar icra dairesinde açık arttırma suretıyle yapılacaktır.
Bu arttırmada tahmin edilen kıymetın yüzde 75'ini ve
riiçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış
masraflanm geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir be-
delle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranm taahhüdü baki
kalmak şartıyla 08,10'2001 günü saat 14.00-14.15'te
ikinci artttrmaya çıkanlaeaktır. Bu arttırmada da yüzde
40 ve satış masratlarını geçmesi ile en çok arttırana iha-
le olunacaktır.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıy-
metin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veyabu miktar
kadar milli bir bankanın teminat mektubunu \ermeleri
lazımdır. Satış, peşın para iledir. alıcı istediğinde 20 gü-
nü geçmemek üzere mehıl venlebılır. Tellaliye resmi,
ihale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıya aittır. Birik-
miş vergiler satış bedelinden ödenir. KDV si abcıya ait-
tir.
3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu
gayrimenkul üzerindeki haklarmı hususiyle faiz ve
masrafa dair olan ıddıalannı dayanağı belgeleri ile on
beş gün içinde dairemize bıldırmelerı lazımdır. Aksi
takdirde haklan tapu sicili ile sabıt olmadıkça paylaş-
madan hariç bırakılacaklardır.
4- Satış bedeli hemen \eya verilen mühlet içinde
ödenmezse İcra ve Iflas Kanunu'nun 133. maddesi ge-
reğince ihale feshedilir. Iki ihale arasındaki farktan ve
temerrüt faizinden alıcı ve kefillen mesul tutulacak ve
hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edi-
lecektir.
5- Şartname. ilan tarihinden itibaren herkesin göre-
bilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdir-
de isteyen alıcıya bir örneği gönderilebılir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyı görmüş ve
münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi
almak isteyenlenn 2001/21 sayılı dosya numarasıyla
memurluğumuza başvurmaları ilan olunur. 09.08.2001
(*) tlgılıler tabinne ırtıfak hakkı sahıplerı de dahıldir.
Basm-47190