25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ HABERLER partiyi kuruyor • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde yeni parti kurma çalışmalannı sürdûren yenilikçilerin, yann partinin kuruluş dilekçesini Içişleri Bakanhğı'na verecekleri belirtildi. 75-80 kişiden oluşması düşünülen kurucular kurulunda yer alması beklenen Recep Tayyip Erdoğan, Bilkent Oteî'de düzenleyeceği basm toplantısıyla partinin program ve tüzüğü hakkında kamuoyuna açıklamalarda bulunacak. Aralarında milletvekillerinin de bulunacağı bir grup ise toplantının yapılacağı saatlerde partinin kuruluş dilekçesini Içişleri Bakanlığı'na verecek. Mimaplann Ege toplantısı • MANİSA(AA)- Mimarlar Odası Ege Bölgesi Birimler Ortak Toplantısı, Manisa, rzmir, Muğla, Aydın ve Uşak illerinin şube başkanlannın katılımıyla Manisa'da yapıldı. Toplantıda konuşan Tûrkiye Mimar ve Mühendis Odalan Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Izmir Şube Başkanı Hasan Küçükkara, bugün yürürlüğe gırecek Yapı Denetim Kanunu'nun içeriğinin, geçen yıl uygulanan 595 sayıh Kanun Hükmünde Kararname'nin aynısı olduğunu savundu. Küçükkara, Yapı Denetim Yasası'nı işletecek yönetmeliklerin çıkarılmamış olmasını da büyük eksiklik olarak değerlendirdi. ATO'dansu önerisi • ANKARA (AA)- Ankara Ticaret Odası Başkanı (ATO) Sinan Aygün, "Türkiye su ihraç ederek yılda 4-5 milyar dolar kazanabilir" dedi. Aygün, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin Akdeniz'e dökülen sulannın yılda 16 milyar metreküpü bulduğunu, buna karşılık Akdeniz ülkelerinin su açığınm yaklaşık 25 milyar metreküp olduğunu bildirdi. GüzinÖzipek anıltt • İSTANBUL(AA)- 'Bizimkiler' adlı televizyon dizisindeki 'babaanne' rolüyle tanınan sinema ve tiyatro oyuncusu Güzin Özipek (Tezel), ölümünün 1. yılında törenle anıldı. Özipek'in Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başmda düzenlenen törende saygı dunışunda bulunuldu. Basın mensuplanna açıklama yapan Özipek'in eşi Aydın Tezel, sanatçıyı büyük bir özlemle andığını belirterek yalnızlığını arkadaşlanyla gidermeye çalıştığını söyledi. Tezel, yaşamını Bodrum'da sürdürdüğünü ve sanat camiasından uzak durmaya çalıştığını anlatarak 'Bizimkiler' dizisini de, eşini kaybettikten sonra 1-2 kere seyrettiğini belirtti. Kültür Bakanlığı'nın çeşitli koleksiyonlanndaki ünlü ressamlara ait tablolar bulunamıyor Vlilyarhk tablolar kayıp BAHAR TANR1SEVER ANKARA-Kültür Bakanlı- ğı'nın çeşitli koleksiyonlann- dan kaybolan ünlü ressamlara ait 76 tabloya 863 milyar 350 milyon lira değer biçildi. Tab- lolann bedelinin, Teftiş Kuru- lu raporuyla kayıp olaylann- dan sorumlu olduğu saptanan eski Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Ozd ve dö- nemin bürokratlanndan tahsil edilmesi gerekiyor. Ankara Devlet Resim Hey- kel Müzesi ve Kültür Bakan- lığı Güzel Sanatlar Genel Mü- dürlüğü'nden kaybolmuş tab- • 863 milyar 350 milyon lira değer biçilen 76 tablonun bedelinin. Teftiş Kurulu raporuyla kayıp olaylanndan sorumlu olduğu saptanan eski Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel ve dönemin bürokratlanndan tahsil lolann değer tespitlerinin ya- pılması amacıyla kurulan ko- misyon çalışmalannı tamam- layarak nisan ayında raporunu bakanlığa teslün etti. Rapor- da, tablolarla ilgili görsel hiç- bir belge olmadığı ve eserlerin bilimsel envanterinin yapılma- dığı belirtilerek gerekli bilgi olmadan kaybolmuş bir tablo- nun ciddi olarak değerlendi- rilmesinin mümkün olmadığı vurgulandı. "Eski Türkçe im- edilmesi gerekiyor. zalı" eserlerin kimliğinın de- şifre edılmeyişinin de büyük hata olduğu bildirılen raporda. "MüzeciUk adına, sanat adına kusurdur, suçtur. lmza oku- namadı' ifadeli tablolann da yine uzmanlarca üslubundan kimliğinin deşifre edilmesi bü- yük hatadır. Müzecilik adına, kültürve sanatdeğerierine say- gı adına devlet kurumlaruıda bu işlemin yapümaınış olması suç sayılnıalıdır" denildi. Raporda, bakanlıklar, dev- let daireleri ve müzelerin der- hal sayıma ve belgelemeye git- mesi gerektiği vurgulanırken Resim Heykel Müzesi'nde sahte eser bulunduğu yönün- deki iddia için de uzman bir heyetin yerinde inceleme yap- ması istendi. Müzayede kataloglan ve sa- natçı listelerine başvurularak yapılan deger tespitinde 76 tabloya 200 milyon ile 90 mil- yar lira arasında değişen fiyat- İar biçildi. Bazı tablolann fi- yatlan şöyle: "Hoca Ali Rıza (Çamlı- ca'dan-70 milyar,KariıPeyzaj- 55 mih ar, Çamlıca? dan-50 mil- yar, Pe\ zaj-90 mihar), Hikmet Önat (Kurbağab Dere-50 mil- yar), Halil Paşa (Mısırdan Manzara-80 mih ar), Feyeman Duran (YemişJer-45 milyar), Nazlı Ecevit (IstanbuTda Lo- dos-30 milyar), Şeref Akdik (Yağlıboya taUo-30 milyar), Hasan Vecih (Natürmort-30 mih/ar), Şevket Dağ (Cami İçi- 30 mihar), Avni Çetebi (Natür- mort-25 milyar)." OCM'ye gönderilecekler Fuhuş da çete kapsamında • Emniyet Genel Müdürlüğü'nce yayımlanan genelgede, fuhuş sektöründe organize suç gruplarının yer aldığına, bu gruplann cürüm işlemek amacıyla çete oluşturduğuna dikkat çekildi. ANKARA (Cumhu- kaydedildi. riyet Bürosu) - Emni- yet Genel Müdürlüğü, fuhuş sektöründe orga- nize suç gruplannın yer aldığına, bu grup- ların cürüm işlemek amacıyla çete oluştur- duğuna dikkat çekerek fuhuşa aracılık ve teş- vik edenleri DGM'ye sevk edecek. Polis bu kişilerin telefonlannı dinleyebilecek, yurtdı- şına çıkışlanna tahdit koyabilecek ve bu olaylann aydınlahlma- sını sağlayan tanıklar ve görevliler koruma- ya alınabilecek. Emniyet Genel Mü- dür Yardımcısı Emin Arslan, genel müdür adına il emniyet mü- dürlüklerine bir genel- ge gönderdi. Genelge- de, yasalann fuhuş ya- panları değil, fuhuşa teşvik, aracılık, tahrik ve ticaretini yapanlan cezalandırdığı anımsa- tıldı. Arüş görüldû 2000 yılında hayat kadını sayısı 2 bin 252 iken 2001 yılında bu sayının 2 bin 170'e düştüğü belirtilerek gizli fuhuşun arttığı vurgulandı. Geçen yıl 2 bin 59, bu yılın ilk 5 ayında 1280 gizli fu- huş olayırun meydana geldiği, 17 ayda 10 bin 369 hayat kadınına iş- lem yapıldığı belirtil- di. Aynı artışın adli suç teşkil eden fuhuşa teş- vik ve aracılık, kaduı ticaretine de yansıdığı Geçen yıl 1834, bu yılın ilk 6 ayında ise 1370 kişi hakkında fu- huşa teşvik iddiasıyla soruşturma yapıldığı vurgulandı. Yasadışı faaliyetin görüldüğü her alanda çıkar amaçlı suç örgüt- lerinin bulunduğu kay- dedilen genelgede, "Organizesuç örgüfJe- rinin kuruluşlanndald temel ilke, kolay ka- zanç elde ermektir. Bu- na uygun olarakda or- ganizesuç örgüüerinin, kazancın çok yüksek olduğu bu alanda faaB- yet göstermemesi dü- şünüJemez" denildi. Çıkar Amaçlı Suç Orgütleriyle Mücade- le Yasası'mn anımsa- tıldığı genelgede, bu suçlann izlenmesinde iletişimin dinlenmesi, gizli izleme ve kayıt, verilerin incelenmesi ve gizli görevli kulla- nılabileceği belirtildi. Bu kişiler hakkında yurtdışma çıkış yasa- ğı, tamklann ve görev- lilerin korunması uy- gulamasınm yerine ge- tirilebileceği belirtile- rek organize fuhuş olaylanna kanşanlann DGM'lere sevk edile- bileceği vurgulandı. Fuhuşa aracılık e- den, teşvik, tahrik ve kadın ticareti yapanla- nn fiillerinin cürüm niteliğinde olması ne- deniyleTCY'nin313. maddesine göre de iş- lem yapılabileceği bil- dirildi. Yılmaz Antalyada Ulusal güvenlik tartışmasryla eleştiri toplayan ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, önceki akşam Antalya'da Koayaalü sahil projesinin açılışma katıkb. Açıüşta Yılmaz'ı eşi Berna Yılmaz ile Maliye Bakanı Sûmer Oraive ANAP Genel BaşkanvekiH Erkan Mumcu da yalnız bırakmadı. (Fotoğraf: AA) Birçok ülke ikinci işi kısıtlıyor, Türkiye'de ise serbest PaHamenterlerin işitartışıhyor ANKARA (AA) - Çeşitli ülke- lerin yasalannda. parlamenterle- rin ikinci bir iş yapması ve bun- dan gelir sağlamalanna kısıtlama getirilirken en sıkı düzenleme ABD'de bulunuyor. ABD Kongre üyelerinin. üye- likleri sırasında mesleklerini ıcra etmeleri tümüyle yasaklanırken Ingiltere, Fransa, Al- manya'da, bu alanda yaşanabilecek sorunlar için aynntılı düzenle- meler bulunuyor. Ingiltere'de. herhangi bir üyenin, bir dış kuru- luşla sözleşmeye daya- lı, parlamentodaki tam bağımsız- lığını ve davranış serbestliğıni de- netleyen, sınırlayan ya da parla- mentoda görüşülen meselelerde dış bir makamın temsilcisi gibi da\ranmasını öngören anlaşma- lar içine girmesi Avam Kamara- sı'nın onuruyla bağdaştınlmıyor. Üyelik dışı işlerden gelir sağlama konusunda herhangi bir kısıtlama olmazken bu tür ilişkilerin açık- lanması yoluyla şeffaflığın sağ- lanması amaçlanıyor. Italya'da, parlamento üyeleri- nin, devletin doğrudan veya do- laylı çıkannın olduğu kamu ve- • ABD Kongre üyelerinin, üyelikleri sırasında mesleklerini icra etmeleri tümüyle yasaklanırken Ingiltere. Fransa, Almanya'da, bu alanda yaşanabilecek sorunlar için aynntılı düzenlemeler bulunuyor. ya özel sektör kuruluşlannda ulusal veya yerel düzeyde görev almalan anayasa tarafından ya- sak. Eski bakanlar, görevlerin- den ayrılmalannın üzerinden 1 yıl geçmeden bu kuruluşlarda görev alamıyorlar. Türkiye'de konuyla ilgili olarak 1984 yılında çıkanlan 'TBMM Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Yasa', milletvekillen- nin mesleklerini sürdürmelerini ve ikinci bir iş yapmalannı, bazı kısıtlamalarla serbest bırakıyor. Yasa, milletvekillerinin devlet ve kamu tüzelkişiliği ile bunlara bağlı teşebbüs ve or- taklıklarda, kamu ya- ranna çalışan dernek ve vakıflann yönetim ve denetim kurullann- da görev almasmı ya- saklıyor. Aynca mil- letvekilleri, devletin maddi çıkarlanyla ilgili davalar- da devlet aleyhine vekil olamı- yorlar, yabancı bir devlet ve mil- letlerarası bir kuruluş tarafından verilen idari ve siyasi görevi, TBMM kararı olmadan kabul edemiyorlar. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Konya Akkise'de jandarmala- nn bir kişinin ölümüne yol açtığı olaylar, birçok açıdan tartışılabi- lir ve yorumlanabilir. Birinci ola- rak bu olayın münferit olup ol- madığını tartışabiliriz. Olayın ak- törlerine baktığımız zaman, jan- darma üstçavuşlardan bırisi olan Ali Çalışkan'ın daha önce Gü- neydoğu'da görev yaptığını gö- rüyoruz. Güneydoğu dediğimiz za- man, birden Beytüşşebap'tan yeni gelen haberleri anımsıyo- ruz. Kısa bir süre önce Beytüş- şebap yakınlannda birkaç köy boşaltılmıştı. Birgrup insan hak- lan savunucusu bu köylere bir inceleme gezisi yaptı. Çevrede patlayan ve askerierin ölümüne neden olan mayınlar yüzünden köylerin boşaltıldığı söylenmişti. Heyetin anlattıklan şöyle: Jan- darma gözetiminde yaptığımız görüşmede, köylülerin ve muh- tarm korku içinde olduğunu göz- ledik. Muhtar, kendi istekleriyle köyü terk ettiklerini söyledi. Bu sırada orada bulunan Rasim Acar isımli bir genç, köylülerin korktuğunu ve bu korku yüzün- den gerçekleri söyleyemediğini belirtti. Bunlan söyteyen genç Rasim Acar, jandarmalar tarafından Konya Akkise'deki 'Münferit' Olay tehdit edildiğini belirtince, Acar'ın can güvenliği açısından onu da yanımıza alarak dönmek istedik. Yolda, heyetin aracı dur- duruldu. Jandarma, Rasim Acar'ın nufus cüzdanının sahte olabileceği gerekçesiyle onu araçtan indirip gözaltına aldı. Heyette bulanan avukatlar, Rasim Acar'ın can güvenliğin- den endişe ettikleri için onun du- rumunu izlediler. Avukatlar, Acar'ın hayalannın sıkıldığını ve elektrik işkencesi gördüğünü söylediler. Suç duyurusunda bu- lundular. Acar, daha sonra mah- kemeye çıkanldı ve "halkı infiale sevk ettiği" gerekçesiyle tutuk- landı. • • • Sizce Konya Akkise'deki olay münferit midir? Beytüşşebap'ta gerçeği söyleme cesaretinı gös- teren Rasim Acar'ın başına ge- lenler münferft midir? Şunu ka- bul edelim; Akkise'deki de, Bey- tüşşebap'taki de Türkiye gerçe- ğidir. Bu gerçek ayıplı, acı verici ve yüz kızartıcı bir gerçektir. Tür- kiye bu "münferit" baskılardan, ölümlerden, işkencelerden kur- tulmak zorundadır. Sorun, birkaç güvenlik görev- lisinin çizmeyi aşıp kendini bil- mez hareketler yapması değil- dir. Olaylann başı olarak halk ta- rafından suçlanan Jandarma Üstçavuş Ali Çalışkan'ın, gaze- telere yansıdığına göre, bu ilk "vukuaü" değildir. Güneydo- ğu'da ise neleryaptığını bilmıyo- ruz. Manisa Jandarma Kornuta- nı, "münferit" olayın kahramanı da bu sistemin içinde bir anlam kazanıyor. ••• "Ulusal güvenlik" tartışması- nı da bu "münferit olay"lann ışı- ğında ele alırsak gerçeği daha iyi anlayabiliriz. Türkiye, bir "gü- venlik devleti" anlayışı içinde örgütlenip şekillendiği için bazı güvenlik güçleri kendilerini bu ülkenin tek sahibi ve tek koru- yucusu görüyor. Yaptıklarının hesabının sorulmayacağına da bu sistem içinde inanıyor. Bu- güne kadaryaşanmış gerçekle- re bakarak kendisine güveniyor. Beytüşşebap olaylannın son suçlusu, düşündüğünü jandar- ma önünde söylemeye cesaret eden Rasim Acar, Akkise'de olaylann mağduru da anlamsız kimlik kontrolüne itiraz ettiği için yaşamını yitiren Hasan Gütte- kin. Daha açıkçası, Beytüşşe- bap'ta, Şırnak'ta hâlâ en temel insan haklan savunulamıyorsa, orada yurttaşın can güvenliği tehdit altındaysa, "münferit" öl- dürmeJer, işkenceler sürecek demektir. Bunun için ulusal gü- venlik anlayışını enine boyuna tartışmalıyız. Belgelere ve gün- delik hayatımıza sinmiş bu anla- yışın değişmesi için "yasaksız" bir tartışmayı derinleştirmeliyiz. ••• Bugün Cemal Çakmak'ın durumunu yazmak istiyordum. Bu köşede Cemal Çakmak hak- kında çeşitli yazılar yazdım. Ce- mal, Ulucanlar katliamında ağır yaralanmış ve daha sonra Bur- dur'a gönderilmişti. 1993-1996 yıllan arasında birçok süreli ve süresiz açlık grevine katılmıştı. 15,27,33 ve 45 günlük bu açlık grevleri vücudunun çeşitli yerle- rinde ciddi tahribatlara yol aç- mıştı. Cemal'in kardeşi Binali Çakmak'tan mektup aldım. Ce- mal'in sık sık kriz geçirdiğini ve cezaevi koşullannda yaşaması- nın olanaksız hale geldiğini be- lirtiyor. "Kriz, heran havalandırmada otumrken, yürürken, tuvalette veya yataktayken aniden geli- yor. Vücudunun büyük bir b&ü- mü kaskatı kesiliyor... Tekkişilik hücrede kriz geçirdiğinde kim- senin haberi olmayacağı için ölüm tehlikesiyle yüz yüze geli- yor... Bu krizlerin başlamasının üzerinden 2yılayakın bir zaman geçmesine rağmen henüz se- bebinin dahi araştınlıp bulun- mamış olması, ailesi olarak bizi endişelendiriyor. Son iki aydır ciddi derecede yürümezoriuğu çekiyor. Kalp ve göğüs kafesinde bazen günler- ce süren çok şiddetli ağnlar ve sancılaryoğunlaşmaya başladı. Cezaevine girdiği ilkgünlerde bir gözünü kaybetti. Ölüm oru- cu ve operasyonlarda aldığı darplar sonucu kemikleri kınldı. Diğergözünde de görme zorlu- ğu oluştu. Ailesi olarakEdirne Cumhuri- yet Savcılığı'na cezasının erte- lenmesi talebinde bulunduk. Adli Tıp ve bakanlık tarafından kendisinin kontrol edilmesini ta- lep ediyoruz." Bunu da cezaevindeki "mün- ferit" olaylardan sayabllirsiniz. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Kimlik Bunalımım Aşamamak... 'Sürekli sorundan söz ediyor ve çözüm bulamı- yorsan, sen de sorunun birparçasısın'. Bu aforiz- mayı Aliağa Belediye binasının iç duvannda oku- muştum. Kimin olduğunu bilmediğim bu sözler çok önemli bir gerçeği ortaya koyuyor. Ülkemize dikkatle baktığımız zaman, yaşanan sorunlann bü- yük çoğnulukla yakınanların ya bir parçası olduğu ya da doğrudan kaynağını oluşturduklan sorunlar olduğunu görürsünüz. - Toplumun pek çok kesimi sıkıntı çekmektedir. Ama sıkıntılannın çözümünde sorumluluk almak- tan kaçınmakta, sorumluluğu başkalarının üstlen- mesini beklemektedir. Sadece yakınmakta, ağlaş- makta, başkalarını suçlamakta ama kendilerinin yapması gerekenleri düşünmemekte ve yapma- maktadır. - Üretmeden tüketmenin felaket olduğunu söy- leyenler kendi ölçeklerinde ürettiklerinden çok tü- ketmekte, ama başkalarını suçlamakta hiçbir sa- kınca görmemektedir. - Bir trafik kazasında kazayı geçirenler, kendile- rinden başka herkesi suçlamakta, öteki sürücüyü, yolun durumunu, hava koşullannı vb. herşeyi suç- lamakta, ama kendisinde hiçbiryanlış bulmamak- tadır. - Use öğrencilerinin anneleri babalan sınıfta ka- lan çocuklann affedilmesi için yoğun bir çaba har- camakta, ama asıl neden olan başarısızlığın ön- cesini ve sonrasını düşünmekten kaçınmaktadır- lar. - Çocuğu bir trafik kazasına neden olan aileler, çocuğunun kötü arkadaşlannı suçlamakta, çevre- nin yanlışlannı dile getirmekte, ama kendilerinin nerelerde yanlış yaptığını sormaktan ve yanlışı ka- bul etmekten kaçınmaktadırlar. - Toplumda politikacılara güvenmemek, onlan sürekli beğenmemek ve eleştirme eğilimi yaygın- dır. Ama hiç kimse o politikacılan kendilerinin seç- tiğini dile getirmemekte, yardım istemeleri gerek- tiğinde o politikacının önünde ceketini ilikleyerek iki büklüm olmaktan sıkılmamaktadır. - Kazandığını haklı ve doğru bulan çok az kişi vardır, ama kazandığının karşılığında kendisinin ne yaptığını soran kişi sayısı daha da azdır. - Bir olayda özveri gösterilmesi gerektiğinde her- kes hemen çevresine bakmakta ve kendinden başka herkesin önce girişmesıni beklemekte, ken- dini en son sıraya koymaktadır. Kolaycılık, hazırcılık, ıstediğini yapıvermek, ara- dığını buluvermek, çalışmadan kazanmak, baş- kalanndan geçinmek, sorumluluk almamak, ken- di çıkarından başka bir şey düşünmeden yaşa- mak... Kimlik bunalımım aşmak kimi zaman sanıldığın- dan daha zordur. Ben kimim? Hayattaki yerim nedir? Toplumda- ki işlevim nedir? Kimler için yararlıyım? Değerim nereden geliyor? Kimler için değerliyim? Ben na- sıl biriyim? Beni nasıl görüyorlar? Benim için ne di- yorlar? Şeni nasıl tanıyorlar? Tanınmak istediğim yerde miyim? Bu sorulann yanıtını hayat boyu aranz, kimi za- man da hayat boyunca bulamayız. Çünkü, bu sorulann yanıtı, bizim kendimizle ve çevremizle yaptığımz hesaplaşmanın ucunda bu- lunmaktadır. Bu hesaplaşmadan kaçındığımız sü- rece bu sorulann yanıtını da bulamayız. Toplumdaki pek çok itiş kakış, gereksiz gibi gö- rünen tartışmalar, sürtüşmeler temelde bu sorun- dan kaynaklanmaktadır. Kimlik bunalımım asma- mak. Kimlik bunalımı aşılamayınca toplumsal işlevler de yerine oturmamaktadır. Böylece de etki ve yet- ki alanları belirlenememekte, ilişkiler belirsizliğe sürüklenmekte, sonuçta harcanan enerji boşa git- mektedir. Kurumlann kimlik bunalımı da kişilerin kimlik bu- nalımı kadar önemlidir. Kimlik bunalımı yaşayan siyasal partiler çelişki- lerden kurtulamamaktadır. Kimliğini bulan kurumlar ise -beğenin ya da be- ğenmeyin- daha az çelişkiyle etkilerini sürdürebil- mektedir. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na girmesi de ken- di içindeki kimlik bunalımını aşıp aşmamasıyla il- gili birsorundur. Öncelikletartışılması gereken ko- nu budur. llişkileri, karşılıkJı sınırlan, ortak sorumluluk alan- lannın belirlenmesini, 'ortak olan-ortak olmayan' çizgisini belirleyecek olan da 'kimlik sorununun çözümü'dür. Öncelikle bu konuyu düşünmek çok mu zor? E-mail: erdalatakfn superonline.com Devrek İlce Tarım Müdürü 9'uncu sürgüne karşı davayı yine kazandı İBRAHİMTIĞ DEVREK - Siyasi görüşleri nedeniyle 11 yılda 9 kez sürgün edi- len Devrek llçe Tanm Müdürü Adil Örenli, Zonguldak Bölge 1da- re Mahkemesi'ne açtı- ğı davayı kazanarak bir kez daha Dev- rek'teki görevine yeni- den dönüyor. Atatürkçü, laik, de- mokrat kişiliğiyle ta- nınan Devrek llçe Ta- nm Müdürü Adil Örenli, en son MHP Zonguldak Milletve- kili I. Hakkı Cerra- hoğlu'nun girişimle- riyle Diyarbakır'ın Hani ilçesi Tanm Mü- dürlüğü'ne sürgün edildi.llçedeözellikle tanm, hayvancılık, se- ra ve meyvacılık konu- lanndaki başarılı ça- lışmalanyla tanınan Örenli, iki vali ve üç kaymakam tarafından da takdirname ile ödüllendirildi. Ancak ANAP döneminde 4, DYP2veMHPiktida- nnda ise 3 kez tayin edildi. Örenli, son olarak da Hani llçe Tanm Müdürlüğü görevin- deyken yürütmeyi durdurma istemiyle Zonguldak Bölge lda- re Mahkemesi'ne da- va açtı. Mahkeme he- yeti tayinin "poütik ve keyfi" olduğunu belir- terek yürütmeyi dur- durdu. Daha önce 9 kez Akçakoca, Ordu, Afyon, Ankara, Da- day. Bartm, Çaycuma, Ergani ve Hani'ye ata- nan Örenli, yine mah- keme karanyla görevi- ne döndü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle