Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ
HABERLER
partiyi kuruyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bûrosu) -
Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde yeni parti
kurma çalışmalannı
sürdûren yenilikçilerin,
yann partinin kuruluş
dilekçesini Içişleri
Bakanhğı'na verecekleri
belirtildi. 75-80 kişiden
oluşması düşünülen
kurucular kurulunda yer
alması beklenen Recep
Tayyip Erdoğan, Bilkent
Oteî'de düzenleyeceği
basm toplantısıyla
partinin program ve
tüzüğü hakkında
kamuoyuna
açıklamalarda
bulunacak. Aralarında
milletvekillerinin de
bulunacağı bir grup ise
toplantının yapılacağı
saatlerde partinin
kuruluş dilekçesini
Içişleri Bakanlığı'na
verecek.
Mimaplann Ege
toplantısı
• MANİSA(AA)-
Mimarlar Odası Ege
Bölgesi Birimler Ortak
Toplantısı, Manisa,
rzmir, Muğla, Aydın ve
Uşak illerinin şube
başkanlannın katılımıyla
Manisa'da yapıldı.
Toplantıda konuşan
Tûrkiye Mimar ve
Mühendis Odalan Birliği
(TMMOB) Mimarlar
Odası Izmir Şube
Başkanı Hasan
Küçükkara, bugün
yürürlüğe gırecek Yapı
Denetim Kanunu'nun
içeriğinin, geçen yıl
uygulanan 595 sayıh
Kanun Hükmünde
Kararname'nin aynısı
olduğunu savundu.
Küçükkara, Yapı
Denetim Yasası'nı
işletecek yönetmeliklerin
çıkarılmamış olmasını da
büyük eksiklik olarak
değerlendirdi.
ATO'dansu
önerisi
• ANKARA (AA)-
Ankara Ticaret Odası
Başkanı (ATO) Sinan
Aygün, "Türkiye su
ihraç ederek yılda 4-5
milyar dolar kazanabilir"
dedi. Aygün, konuyla
ilgili yaptığı yazılı
açıklamada, Türkiye'nin
Akdeniz'e dökülen
sulannın yılda 16 milyar
metreküpü bulduğunu,
buna karşılık Akdeniz
ülkelerinin su açığınm
yaklaşık 25 milyar
metreküp olduğunu
bildirdi.
GüzinÖzipek
anıltt
• İSTANBUL(AA)-
'Bizimkiler' adlı
televizyon dizisindeki
'babaanne' rolüyle
tanınan sinema ve tiyatro
oyuncusu Güzin Özipek
(Tezel), ölümünün 1.
yılında törenle anıldı.
Özipek'in Zincirlikuyu
Mezarlığı'ndaki kabri
başmda düzenlenen
törende saygı dunışunda
bulunuldu. Basın
mensuplanna açıklama
yapan Özipek'in eşi
Aydın Tezel, sanatçıyı
büyük bir özlemle
andığını belirterek
yalnızlığını
arkadaşlanyla gidermeye
çalıştığını söyledi. Tezel,
yaşamını Bodrum'da
sürdürdüğünü ve sanat
camiasından uzak
durmaya çalıştığını
anlatarak 'Bizimkiler'
dizisini de, eşini
kaybettikten sonra 1-2
kere seyrettiğini belirtti.
Kültür Bakanlığı'nın çeşitli koleksiyonlanndaki ünlü ressamlara ait tablolar bulunamıyor
Vlilyarhk tablolar kayıp
BAHAR TANR1SEVER
ANKARA-Kültür Bakanlı-
ğı'nın çeşitli koleksiyonlann-
dan kaybolan ünlü ressamlara
ait 76 tabloya 863 milyar 350
milyon lira değer biçildi. Tab-
lolann bedelinin, Teftiş Kuru-
lu raporuyla kayıp olaylann-
dan sorumlu olduğu saptanan
eski Güzel Sanatlar Genel
Müdürü Mehmet Ozd ve dö-
nemin bürokratlanndan tahsil
edilmesi gerekiyor.
Ankara Devlet Resim Hey-
kel Müzesi ve Kültür Bakan-
lığı Güzel Sanatlar Genel Mü-
dürlüğü'nden kaybolmuş tab-
• 863 milyar 350 milyon lira değer biçilen 76 tablonun bedelinin. Teftiş Kurulu
raporuyla kayıp olaylanndan sorumlu olduğu saptanan eski
Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel ve dönemin bürokratlanndan tahsil
lolann değer tespitlerinin ya-
pılması amacıyla kurulan ko-
misyon çalışmalannı tamam-
layarak nisan ayında raporunu
bakanlığa teslün etti. Rapor-
da, tablolarla ilgili görsel hiç-
bir belge olmadığı ve eserlerin
bilimsel envanterinin yapılma-
dığı belirtilerek gerekli bilgi
olmadan kaybolmuş bir tablo-
nun ciddi olarak değerlendi-
rilmesinin mümkün olmadığı
vurgulandı. "Eski Türkçe im-
edilmesi gerekiyor.
zalı" eserlerin kimliğinın de-
şifre edılmeyişinin de büyük
hata olduğu bildirılen raporda.
"MüzeciUk adına, sanat adına
kusurdur, suçtur. lmza oku-
namadı' ifadeli tablolann da
yine uzmanlarca üslubundan
kimliğinin deşifre edilmesi bü-
yük hatadır. Müzecilik adına,
kültürve sanatdeğerierine say-
gı adına devlet kurumlaruıda
bu işlemin yapümaınış olması
suç sayılnıalıdır" denildi.
Raporda, bakanlıklar, dev-
let daireleri ve müzelerin der-
hal sayıma ve belgelemeye git-
mesi gerektiği vurgulanırken
Resim Heykel Müzesi'nde
sahte eser bulunduğu yönün-
deki iddia için de uzman bir
heyetin yerinde inceleme yap-
ması istendi.
Müzayede kataloglan ve sa-
natçı listelerine başvurularak
yapılan deger tespitinde 76
tabloya 200 milyon ile 90 mil-
yar lira arasında değişen fiyat-
İar biçildi. Bazı tablolann fi-
yatlan şöyle:
"Hoca Ali Rıza (Çamlı-
ca'dan-70 milyar,KariıPeyzaj-
55 mih ar, Çamlıca?
dan-50 mil-
yar, Pe\ zaj-90 mihar), Hikmet
Önat (Kurbağab Dere-50 mil-
yar), Halil Paşa (Mısırdan
Manzara-80 mih ar), Feyeman
Duran (YemişJer-45 milyar),
Nazlı Ecevit (IstanbuTda Lo-
dos-30 milyar), Şeref Akdik
(Yağlıboya taUo-30 milyar),
Hasan Vecih (Natürmort-30
mih/ar), Şevket Dağ (Cami İçi-
30 mihar), Avni Çetebi (Natür-
mort-25 milyar)."
OCM'ye gönderilecekler
Fuhuş da çete
kapsamında
• Emniyet Genel Müdürlüğü'nce
yayımlanan genelgede, fuhuş sektöründe
organize suç gruplarının yer aldığına, bu
gruplann cürüm işlemek amacıyla çete
oluşturduğuna dikkat çekildi.
ANKARA (Cumhu- kaydedildi.
riyet Bürosu) - Emni-
yet Genel Müdürlüğü,
fuhuş sektöründe orga-
nize suç gruplannın
yer aldığına, bu grup-
ların cürüm işlemek
amacıyla çete oluştur-
duğuna dikkat çekerek
fuhuşa aracılık ve teş-
vik edenleri DGM'ye
sevk edecek. Polis bu
kişilerin telefonlannı
dinleyebilecek, yurtdı-
şına çıkışlanna tahdit
koyabilecek ve bu
olaylann aydınlahlma-
sını sağlayan tanıklar
ve görevliler koruma-
ya alınabilecek.
Emniyet Genel Mü-
dür Yardımcısı Emin
Arslan, genel müdür
adına il emniyet mü-
dürlüklerine bir genel-
ge gönderdi. Genelge-
de, yasalann fuhuş ya-
panları değil, fuhuşa
teşvik, aracılık, tahrik
ve ticaretini yapanlan
cezalandırdığı anımsa-
tıldı.
Arüş görüldû
2000 yılında hayat
kadını sayısı 2 bin 252
iken 2001 yılında bu
sayının 2 bin 170'e
düştüğü belirtilerek
gizli fuhuşun arttığı
vurgulandı. Geçen yıl
2 bin 59, bu yılın ilk 5
ayında 1280 gizli fu-
huş olayırun meydana
geldiği, 17 ayda 10 bin
369 hayat kadınına iş-
lem yapıldığı belirtil-
di. Aynı artışın adli suç
teşkil eden fuhuşa teş-
vik ve aracılık, kaduı
ticaretine de yansıdığı
Geçen yıl 1834, bu
yılın ilk 6 ayında ise
1370 kişi hakkında fu-
huşa teşvik iddiasıyla
soruşturma yapıldığı
vurgulandı.
Yasadışı faaliyetin
görüldüğü her alanda
çıkar amaçlı suç örgüt-
lerinin bulunduğu kay-
dedilen genelgede,
"Organizesuç örgüfJe-
rinin kuruluşlanndald
temel ilke, kolay ka-
zanç elde ermektir. Bu-
na uygun olarakda or-
ganizesuç örgüüerinin,
kazancın çok yüksek
olduğu bu alanda faaB-
yet göstermemesi dü-
şünüJemez" denildi.
Çıkar Amaçlı Suç
Orgütleriyle Mücade-
le Yasası'mn anımsa-
tıldığı genelgede, bu
suçlann izlenmesinde
iletişimin dinlenmesi,
gizli izleme ve kayıt,
verilerin incelenmesi
ve gizli görevli kulla-
nılabileceği belirtildi.
Bu kişiler hakkında
yurtdışma çıkış yasa-
ğı, tamklann ve görev-
lilerin korunması uy-
gulamasınm yerine ge-
tirilebileceği belirtile-
rek organize fuhuş
olaylanna kanşanlann
DGM'lere sevk edile-
bileceği vurgulandı.
Fuhuşa aracılık e-
den, teşvik, tahrik ve
kadın ticareti yapanla-
nn fiillerinin cürüm
niteliğinde olması ne-
deniyleTCY'nin313.
maddesine göre de iş-
lem yapılabileceği bil-
dirildi.
Yılmaz
Antalyada
Ulusal güvenlik
tartışmasryla eleştiri
toplayan ANAP Genel
Başkanı, Devlet
Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mesut
Yılmaz, önceki akşam
Antalya'da Koayaalü
sahil projesinin
açılışma katıkb.
Açıüşta Yılmaz'ı eşi
Berna Yılmaz ile
Maliye Bakanı Sûmer
Oraive ANAP Genel
BaşkanvekiH Erkan
Mumcu da yalnız
bırakmadı.
(Fotoğraf: AA)
Birçok ülke ikinci işi kısıtlıyor, Türkiye'de ise serbest
PaHamenterlerin işitartışıhyor
ANKARA (AA) - Çeşitli ülke-
lerin yasalannda. parlamenterle-
rin ikinci bir iş yapması ve bun-
dan gelir sağlamalanna kısıtlama
getirilirken en sıkı düzenleme
ABD'de bulunuyor.
ABD Kongre üyelerinin. üye-
likleri sırasında mesleklerini ıcra
etmeleri tümüyle yasaklanırken
Ingiltere, Fransa, Al-
manya'da, bu alanda
yaşanabilecek sorunlar
için aynntılı düzenle-
meler bulunuyor.
Ingiltere'de. herhangi
bir üyenin, bir dış kuru-
luşla sözleşmeye daya-
lı, parlamentodaki tam bağımsız-
lığını ve davranış serbestliğıni de-
netleyen, sınırlayan ya da parla-
mentoda görüşülen meselelerde
dış bir makamın temsilcisi gibi
da\ranmasını öngören anlaşma-
lar içine girmesi Avam Kamara-
sı'nın onuruyla bağdaştınlmıyor.
Üyelik dışı işlerden gelir sağlama
konusunda herhangi bir kısıtlama
olmazken bu tür ilişkilerin açık-
lanması yoluyla şeffaflığın sağ-
lanması amaçlanıyor.
Italya'da, parlamento üyeleri-
nin, devletin doğrudan veya do-
laylı çıkannın olduğu kamu ve-
• ABD Kongre üyelerinin, üyelikleri
sırasında mesleklerini icra etmeleri tümüyle
yasaklanırken Ingiltere. Fransa, Almanya'da,
bu alanda yaşanabilecek sorunlar için aynntılı
düzenlemeler bulunuyor.
ya özel sektör kuruluşlannda
ulusal veya yerel düzeyde görev
almalan anayasa tarafından ya-
sak. Eski bakanlar, görevlerin-
den ayrılmalannın üzerinden 1
yıl geçmeden bu kuruluşlarda
görev alamıyorlar.
Türkiye'de konuyla ilgili olarak
1984 yılında çıkanlan 'TBMM
Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler
Hakkında Yasa', milletvekillen-
nin mesleklerini sürdürmelerini
ve ikinci bir iş yapmalannı, bazı
kısıtlamalarla serbest bırakıyor.
Yasa, milletvekillerinin devlet
ve kamu tüzelkişiliği ile bunlara
bağlı teşebbüs ve or-
taklıklarda, kamu ya-
ranna çalışan dernek
ve vakıflann yönetim
ve denetim kurullann-
da görev almasmı ya-
saklıyor. Aynca mil-
letvekilleri, devletin
maddi çıkarlanyla ilgili davalar-
da devlet aleyhine vekil olamı-
yorlar, yabancı bir devlet ve mil-
letlerarası bir kuruluş tarafından
verilen idari ve siyasi görevi,
TBMM kararı olmadan kabul
edemiyorlar.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Konya Akkise'de jandarmala-
nn bir kişinin ölümüne yol açtığı
olaylar, birçok açıdan tartışılabi-
lir ve yorumlanabilir. Birinci ola-
rak bu olayın münferit olup ol-
madığını tartışabiliriz. Olayın ak-
törlerine baktığımız zaman, jan-
darma üstçavuşlardan bırisi olan
Ali Çalışkan'ın daha önce Gü-
neydoğu'da görev yaptığını gö-
rüyoruz.
Güneydoğu dediğimiz za-
man, birden Beytüşşebap'tan
yeni gelen haberleri anımsıyo-
ruz. Kısa bir süre önce Beytüş-
şebap yakınlannda birkaç köy
boşaltılmıştı. Birgrup insan hak-
lan savunucusu bu köylere bir
inceleme gezisi yaptı. Çevrede
patlayan ve askerierin ölümüne
neden olan mayınlar yüzünden
köylerin boşaltıldığı söylenmişti.
Heyetin anlattıklan şöyle: Jan-
darma gözetiminde yaptığımız
görüşmede, köylülerin ve muh-
tarm korku içinde olduğunu göz-
ledik. Muhtar, kendi istekleriyle
köyü terk ettiklerini söyledi. Bu
sırada orada bulunan Rasim
Acar isımli bir genç, köylülerin
korktuğunu ve bu korku yüzün-
den gerçekleri söyleyemediğini
belirtti.
Bunlan söyteyen genç Rasim
Acar, jandarmalar tarafından
Konya Akkise'deki 'Münferit' Olay
tehdit edildiğini belirtince,
Acar'ın can güvenliği açısından
onu da yanımıza alarak dönmek
istedik. Yolda, heyetin aracı dur-
duruldu. Jandarma, Rasim
Acar'ın nufus cüzdanının sahte
olabileceği gerekçesiyle onu
araçtan indirip gözaltına aldı.
Heyette bulanan avukatlar,
Rasim Acar'ın can güvenliğin-
den endişe ettikleri için onun du-
rumunu izlediler. Avukatlar,
Acar'ın hayalannın sıkıldığını ve
elektrik işkencesi gördüğünü
söylediler. Suç duyurusunda bu-
lundular. Acar, daha sonra mah-
kemeye çıkanldı ve "halkı infiale
sevk ettiği" gerekçesiyle tutuk-
landı.
• • •
Sizce Konya Akkise'deki olay
münferit midir? Beytüşşebap'ta
gerçeği söyleme cesaretinı gös-
teren Rasim Acar'ın başına ge-
lenler münferft midir? Şunu ka-
bul edelim; Akkise'deki de, Bey-
tüşşebap'taki de Türkiye gerçe-
ğidir. Bu gerçek ayıplı, acı verici
ve yüz kızartıcı bir gerçektir. Tür-
kiye bu "münferit" baskılardan,
ölümlerden, işkencelerden kur-
tulmak zorundadır.
Sorun, birkaç güvenlik görev-
lisinin çizmeyi aşıp kendini bil-
mez hareketler yapması değil-
dir. Olaylann başı olarak halk ta-
rafından suçlanan Jandarma
Üstçavuş Ali Çalışkan'ın, gaze-
telere yansıdığına göre, bu ilk
"vukuaü" değildir. Güneydo-
ğu'da ise neleryaptığını bilmıyo-
ruz. Manisa Jandarma Kornuta-
nı, "münferit" olayın kahramanı
da bu sistemin içinde bir anlam
kazanıyor.
•••
"Ulusal güvenlik" tartışması-
nı da bu "münferit olay"lann ışı-
ğında ele alırsak gerçeği daha
iyi anlayabiliriz. Türkiye, bir "gü-
venlik devleti" anlayışı içinde
örgütlenip şekillendiği için bazı
güvenlik güçleri kendilerini bu
ülkenin tek sahibi ve tek koru-
yucusu görüyor. Yaptıklarının
hesabının sorulmayacağına da
bu sistem içinde inanıyor. Bu-
güne kadaryaşanmış gerçekle-
re bakarak kendisine güveniyor.
Beytüşşebap olaylannın son
suçlusu, düşündüğünü jandar-
ma önünde söylemeye cesaret
eden Rasim Acar, Akkise'de
olaylann mağduru da anlamsız
kimlik kontrolüne itiraz ettiği için
yaşamını yitiren Hasan Gütte-
kin.
Daha açıkçası, Beytüşşe-
bap'ta, Şırnak'ta hâlâ en temel
insan haklan savunulamıyorsa,
orada yurttaşın can güvenliği
tehdit altındaysa, "münferit" öl-
dürmeJer, işkenceler sürecek
demektir. Bunun için ulusal gü-
venlik anlayışını enine boyuna
tartışmalıyız. Belgelere ve gün-
delik hayatımıza sinmiş bu anla-
yışın değişmesi için "yasaksız"
bir tartışmayı derinleştirmeliyiz.
•••
Bugün Cemal Çakmak'ın
durumunu yazmak istiyordum.
Bu köşede Cemal Çakmak hak-
kında çeşitli yazılar yazdım. Ce-
mal, Ulucanlar katliamında ağır
yaralanmış ve daha sonra Bur-
dur'a gönderilmişti. 1993-1996
yıllan arasında birçok süreli ve
süresiz açlık grevine katılmıştı.
15,27,33 ve 45 günlük bu açlık
grevleri vücudunun çeşitli yerle-
rinde ciddi tahribatlara yol aç-
mıştı. Cemal'in kardeşi Binali
Çakmak'tan mektup aldım. Ce-
mal'in sık sık kriz geçirdiğini ve
cezaevi koşullannda yaşaması-
nın olanaksız hale geldiğini be-
lirtiyor.
"Kriz, heran havalandırmada
otumrken, yürürken, tuvalette
veya yataktayken aniden geli-
yor. Vücudunun büyük bir b&ü-
mü kaskatı kesiliyor... Tekkişilik
hücrede kriz geçirdiğinde kim-
senin haberi olmayacağı için
ölüm tehlikesiyle yüz yüze geli-
yor... Bu krizlerin başlamasının
üzerinden 2yılayakın bir zaman
geçmesine rağmen henüz se-
bebinin dahi araştınlıp bulun-
mamış olması, ailesi olarak bizi
endişelendiriyor.
Son iki aydır ciddi derecede
yürümezoriuğu çekiyor. Kalp ve
göğüs kafesinde bazen günler-
ce süren çok şiddetli ağnlar ve
sancılaryoğunlaşmaya başladı.
Cezaevine girdiği ilkgünlerde
bir gözünü kaybetti. Ölüm oru-
cu ve operasyonlarda aldığı
darplar sonucu kemikleri kınldı.
Diğergözünde de görme zorlu-
ğu oluştu.
Ailesi olarakEdirne Cumhuri-
yet Savcılığı'na cezasının erte-
lenmesi talebinde bulunduk.
Adli Tıp ve bakanlık tarafından
kendisinin kontrol edilmesini ta-
lep ediyoruz."
Bunu da cezaevindeki "mün-
ferit" olaylardan sayabllirsiniz.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Kimlik Bunalımım
Aşamamak...
'Sürekli sorundan söz ediyor ve çözüm bulamı-
yorsan, sen de sorunun birparçasısın'. Bu aforiz-
mayı Aliağa Belediye binasının iç duvannda oku-
muştum. Kimin olduğunu bilmediğim bu sözler
çok önemli bir gerçeği ortaya koyuyor. Ülkemize
dikkatle baktığımız zaman, yaşanan sorunlann bü-
yük çoğnulukla yakınanların ya bir parçası olduğu
ya da doğrudan kaynağını oluşturduklan sorunlar
olduğunu görürsünüz.
- Toplumun pek çok kesimi sıkıntı çekmektedir.
Ama sıkıntılannın çözümünde sorumluluk almak-
tan kaçınmakta, sorumluluğu başkalarının üstlen-
mesini beklemektedir. Sadece yakınmakta, ağlaş-
makta, başkalarını suçlamakta ama kendilerinin
yapması gerekenleri düşünmemekte ve yapma-
maktadır.
- Üretmeden tüketmenin felaket olduğunu söy-
leyenler kendi ölçeklerinde ürettiklerinden çok tü-
ketmekte, ama başkalarını suçlamakta hiçbir sa-
kınca görmemektedir.
- Bir trafik kazasında kazayı geçirenler, kendile-
rinden başka herkesi suçlamakta, öteki sürücüyü,
yolun durumunu, hava koşullannı vb. herşeyi suç-
lamakta, ama kendisinde hiçbiryanlış bulmamak-
tadır.
- Use öğrencilerinin anneleri babalan sınıfta ka-
lan çocuklann affedilmesi için yoğun bir çaba har-
camakta, ama asıl neden olan başarısızlığın ön-
cesini ve sonrasını düşünmekten kaçınmaktadır-
lar.
- Çocuğu bir trafik kazasına neden olan aileler,
çocuğunun kötü arkadaşlannı suçlamakta, çevre-
nin yanlışlannı dile getirmekte, ama kendilerinin
nerelerde yanlış yaptığını sormaktan ve yanlışı ka-
bul etmekten kaçınmaktadırlar.
- Toplumda politikacılara güvenmemek, onlan
sürekli beğenmemek ve eleştirme eğilimi yaygın-
dır. Ama hiç kimse o politikacılan kendilerinin seç-
tiğini dile getirmemekte, yardım istemeleri gerek-
tiğinde o politikacının önünde ceketini ilikleyerek
iki büklüm olmaktan sıkılmamaktadır.
- Kazandığını haklı ve doğru bulan çok az kişi
vardır, ama kazandığının karşılığında kendisinin ne
yaptığını soran kişi sayısı daha da azdır.
- Bir olayda özveri gösterilmesi gerektiğinde her-
kes hemen çevresine bakmakta ve kendinden
başka herkesin önce girişmesıni beklemekte, ken-
dini en son sıraya koymaktadır.
Kolaycılık, hazırcılık, ıstediğini yapıvermek, ara-
dığını buluvermek, çalışmadan kazanmak, baş-
kalanndan geçinmek, sorumluluk almamak, ken-
di çıkarından başka bir şey düşünmeden yaşa-
mak...
Kimlik bunalımım aşmak kimi zaman sanıldığın-
dan daha zordur.
Ben kimim? Hayattaki yerim nedir? Toplumda-
ki işlevim nedir? Kimler için yararlıyım? Değerim
nereden geliyor? Kimler için değerliyim? Ben na-
sıl biriyim? Beni nasıl görüyorlar? Benim için ne di-
yorlar? Şeni nasıl tanıyorlar? Tanınmak istediğim
yerde miyim?
Bu sorulann yanıtını hayat boyu aranz, kimi za-
man da hayat boyunca bulamayız.
Çünkü, bu sorulann yanıtı, bizim kendimizle ve
çevremizle yaptığımz hesaplaşmanın ucunda bu-
lunmaktadır. Bu hesaplaşmadan kaçındığımız sü-
rece bu sorulann yanıtını da bulamayız.
Toplumdaki pek çok itiş kakış, gereksiz gibi gö-
rünen tartışmalar, sürtüşmeler temelde bu sorun-
dan kaynaklanmaktadır. Kimlik bunalımım asma-
mak.
Kimlik bunalımı aşılamayınca toplumsal işlevler
de yerine oturmamaktadır. Böylece de etki ve yet-
ki alanları belirlenememekte, ilişkiler belirsizliğe
sürüklenmekte, sonuçta harcanan enerji boşa git-
mektedir.
Kurumlann kimlik bunalımı da kişilerin kimlik bu-
nalımı kadar önemlidir.
Kimlik bunalımı yaşayan siyasal partiler çelişki-
lerden kurtulamamaktadır.
Kimliğini bulan kurumlar ise -beğenin ya da be-
ğenmeyin- daha az çelişkiyle etkilerini sürdürebil-
mektedir.
Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na girmesi de ken-
di içindeki kimlik bunalımını aşıp aşmamasıyla il-
gili birsorundur. Öncelikletartışılması gereken ko-
nu budur.
llişkileri, karşılıkJı sınırlan, ortak sorumluluk alan-
lannın belirlenmesini, 'ortak olan-ortak olmayan'
çizgisini belirleyecek olan da 'kimlik sorununun
çözümü'dür.
Öncelikle bu konuyu düşünmek çok mu zor?
E-mail: erdalatakfn superonline.com
Devrek İlce Tarım Müdürü
9'uncu sürgüne karşı
davayı yine kazandı
İBRAHİMTIĞ
DEVREK - Siyasi
görüşleri nedeniyle 11
yılda 9 kez sürgün edi-
len Devrek llçe Tanm
Müdürü Adil Örenli,
Zonguldak Bölge 1da-
re Mahkemesi'ne açtı-
ğı davayı kazanarak
bir kez daha Dev-
rek'teki görevine yeni-
den dönüyor.
Atatürkçü, laik, de-
mokrat kişiliğiyle ta-
nınan Devrek llçe Ta-
nm Müdürü Adil
Örenli, en son MHP
Zonguldak Milletve-
kili I. Hakkı Cerra-
hoğlu'nun girişimle-
riyle Diyarbakır'ın
Hani ilçesi Tanm Mü-
dürlüğü'ne sürgün
edildi.llçedeözellikle
tanm, hayvancılık, se-
ra ve meyvacılık konu-
lanndaki başarılı ça-
lışmalanyla tanınan
Örenli, iki vali ve üç
kaymakam tarafından
da takdirname ile
ödüllendirildi. Ancak
ANAP döneminde 4,
DYP2veMHPiktida-
nnda ise 3 kez tayin
edildi.
Örenli, son olarak
da Hani llçe Tanm
Müdürlüğü görevin-
deyken yürütmeyi
durdurma istemiyle
Zonguldak Bölge lda-
re Mahkemesi'ne da-
va açtı. Mahkeme he-
yeti tayinin "poütik ve
keyfi" olduğunu belir-
terek yürütmeyi dur-
durdu. Daha önce 9
kez Akçakoca, Ordu,
Afyon, Ankara, Da-
day. Bartm, Çaycuma,
Ergani ve Hani'ye ata-
nan Örenli, yine mah-
keme karanyla görevi-
ne döndü.