Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 3 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFAi
17
Çöl sinderellası Jojoba
Kimi "çöl sinderellası",
kimi "uyuyan dev", kimisi
de "keçi fındığı" der, ona.
Asıl adı "jojoba"d\r.
Jojoba, her ne kadar
1769'da Kaliforniya kıyıla-
nndabirmisyonertarafın-
dan keşfedilmişse de bun-
dan 30 yıl önce "Deniz Me-
rıelilerini Konıma Anlaş-
mast" ile balinalann yağla-
n için avlanmalarının ya-
saklanmasına değin üze-
nnde hiç durulmamış bir
bitki. O zaman değeri an-
laşılmış jojobanın balina-
nınkinden daha kaliteli ya-
ğı...
Altı da üstü de "jojoba"
deyip geçmeyin sakın.
Kanser, böbrek bozukluk-
ları, saç dökülmesi, yara-
ların sağaltımı, cildin ko-
runmasından tutun da
unundan ekmek yapılma-
sından matbaa mürekke-
bine, araba ve füze mo-
torlennın yağlanmasına de-
ğin birçok alanda kullanı-
labiliyor.
Jojoba üzerine bütün bu
bilgileri bize Çukurova Üni-
versitesi Ziraat Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fu-
at Ergenoğlu verdi. Erge-
noğlu, yıllarını diğer birçok
bahçe bitkisi gibi jojoba
üzerine araştırmalara ver-
miş desek yeridir. Jojoba-
nın yetişme ve kullanım
alanlarını tez konusu yap-
mış, yetinmemiş tezini ya-
şama da geçirmiş:
"Ekonomik değeri böy-
lesine yüksek olan bir bit-
ki neden ülkemizde de ye-
tiştirilmesin diyerek yola
çıktık. Jojoba ekimini Ak-
deniz Bölgesi'nde dene-
dim ve başardım."
Başarısı ile haklı olarak
övünen Prof. Ergenoğîu,
Akdeniz Bölgesi'ndeki bin-
lerce hektarlık makilik ve
boş alanın jojoba ekilerek
değerlendirilebileceği ka-
nısında.
Prof. Ergenoğlu kanıtla-
mış işte: Düşgücü, bilim
ve emek üçüzü, başan ve
üretimi getiriyor. Yeter ki,
üretmek istensin.
Küreselleşme
Ernest Hemingvvay, bir
öyküsünde istasyonda bek-
leyen genç kız ile adamı
konuşturur:
"- Tüm dünya bizim olabilir.
- Hayır olamaz.
- Heryere gidebilihz.
- Gidemeyiz. O, bizim değil
artık.
- Evet, bizim.
- Hayır, değil. Birkere onu
alırlarsa, bir daha geri
alamayız.
- Ama, daha onu almadılar
ki.
- Bekleyip göreceğiz."
Milyonlarca insan, istas-
yondayız. Makası değiştir-
sek, "bizim" dünyamıza
gideceğiz.
IŞIK KANSU
Sendikal bürokrasi
Hava-lş Sendikası Genel Başkanı Ati-
lay Ayçin, Türkiye'deki işçi hareketinin
"yeni bir sendikal yapılanmaya" yönelik
ciddi bir tartışma içinde olmadığı inancın-
da. Sendikal hareketin zayıflamasının asıl
nedenini de sendikaların bürokratik yapı-
sına bağlıyor. Bu yapıyı kırmanın çaresini
de bulmuş:
"Tabanın denetimi ve işçi demokrasi-
si..."
Ayçin, sık sık üyeleri ve sendika temsil-
cilerini uyarırmış: "Bizi kendi halimize bı-
rakmayın. Aksi halde ya davulcuya gide-
rizya da zurnacıya..."
Hava-lş'te "işçi demokrasisi" şöyle iş-
liyormuş: "Toplusözleşme görüşmeleri ön-
cesi üyelerimize kapsamlı bir anket formu
dağıtınz. Anketleh toplar, verileri bilgisayar
ortamında sınıflandınrız. Birönceki döne-
me ait anket sonuçlanyla, son anketin so-
nuçlarını karşılaştınr, dinamik bir analiz
yapmaya çalışınz. Sonuçları, işyerlerine
giderek üyelerimizle birkaç hafta tartışınz.
Ardından genişletilmiş temsilciler kurulu-
nu toplar, anket sonuçlarını bir kez daha
tartışınz. Bir ön taslak bütün üyelerimize
yetecek sayıda basılır. Ön taslağın tartışıl-
masını bekleriz. Ortaya çıkan yeni görüş ve
eğilimlerte taslağımız son şeklini alır. Bu kez
taslağımızı bütün üyelere yetecek kadar ba-
sar ve bir kopyasını da işverene yazılı ola-
rak iletiriz."
Ayçin, sendikaların son yıllardaki "kan
kaybı"r\ın, uluslararası sermayenin sözde
"yapısal reformlar" adı altında gerçekleş-
tirdiği saldırıdan kaynaklandığını kabul-
lendikten sonra, çuvaldızı sendikalara ba-
tırmaktan da geri durmuyor: "Asıl suçlu-
nun, kendi çıkarian için işçi sınıfına karşı
taanuza geçen sermaye olduğunu söyle-
mek sendikalar açısından ancak bir aczin
ifadesi olabilir. Evet, sermaye dünyada ve
Türkiye'de 25yıla yakın birsüredirkarşı ata-
ğa geçmiş durumdadır, ancak sendikalar
bu taanuza karşı esas olarak bürokrat'ık-
leşmiş ve düzenle bütünleşmiş yapıları ne-
deniyle sessiz kaldılar."
Sahi, şubat krizinden sonra uluslarara-
sı sermayenin çıkarianna uygun yasalar peş
peşe çıkarılırken sendikaların yeterince
ses verdiklerine tanık oldunuz mu hiç?
Akşamın alacasında, yaz
güneşi sandıktan son düşen '
bir yalnız portakal gibiyken
kitap okumanın tadına
varmalı. Hele hele iki yaşama
tanıklık ediyor, hatta adeta o
yaşamlann içine
yuvarlanmanın şaşırtıcılığına
kapılıyorsanız eğer.
Erhan Bener'in "Işığın
Gölgesi" adlı romanında
ressam Cemi! Eren'in
özyaşamöyküsü dile geliyor.
Eren'in omuz başında
dolaşan belki bir melek, belki
de bir iç ses rolünü üstlenen
Erhan Bener, Merzifonlu
örkek çocuğun elinden tutup
okurla tanıştınyor. Bir yanda
İki kitap, iki insan
hüzün, diğer yanda duygu
varsıilığı, bir yanda
acımasızlığa direnme, diğer
yanda yeteneği geliştirme
tutkusu, bir yanda aşkiarla
buluşma, diğer yanda sanatta
doruğu yakalama çabası.
Bener'in romanı, sarkaç
benzeri, beyazın ışığına gönül
vermiş Cemil Eren'in saatini
dünden bugüne kuruyor, tik
tak. tiktak...
Adnan Binyazar'ın "Masalını
Yitiren Dev" adlı kitabı ise bir
otobiyografik roman. Yalnızca
küçük bir özeti bife, yıllar
önce Ahmet Muhip
Dıranas'a "Gerçekten
yazdıklannızı yaşadıntz mı"
dedirten bir yaşamöyküsü bu.
Küçücük bir çocuğun; açlığı,
uçsuz bucakstz tek başınalığı,
ağulu sürgit içinde sevgi ya
da sevinci yalnızca bir aynntı
olarak algılayışı, direnci, kini,
şiddeti, intikamı, affı, kapkara
kötülügün hırpaiayıcılığı
yanında çok, ama çok içli bir
ezgi gibi gelen iyilikle karşı
karşıya gelişi...
Hepsi, hepsi...
Bir gerçeküstü öykü gibi, ama
değil. Gerçeğin ta kendisi.
Binyazar'ın Türkçeyi bülbül
gibi şakıtan biçemiyle
gözünüz sayfalan yutarken
kimi kez ağlıyor, kimi kez
öfkeleniyor, kimi kez de katılıp
kalıyorsunuz.
Her iki kitabı okuyup bitirince,
akıp geçen güncel
tartışmalan, pohpohlanan
yıldızcıkları, bugünün
gençlerine "ömek insan"
diye gösterilen cafcaflı
kimlikleri düşünüp
hayıflanıyorsunuz.
Sonra bir kez daha
düşünüyorsunuz. "iyi ki Cemil
Eren'i, iyi ki Adnan Binyazar'ı
tarudım"diyorsunuz, "iyiki..."
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Kıdem tazminatı tavanı;
TÜFE'ye göre mi?
SORU: Sosyal Güvenlik Reformu Yasası, emekli aylıkla-
rınıTÜFE'ye bağladı. Ben halen SSK'li bir işye-
rinde çalışıyorum. Gelecek güvencem olan kıdem
tazminatı benim için çok önemli. Sorum: Kıdem
tazminatı tavanı ne idi, ne oldu ve TÜFE'ye göre
mi hesaplamyor?
(A.Ö.)
YANIT: 1475 sayılı Iş Yasası'nın "Kıdem Tazminatı" ile
ilgili 14. maddesinde:
"Ancak, toplusözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirle-
nen kıdem tazminatlannın yıllık miktarı, Deviet Memur-
lan Kanunu'na tabi en yüksek deviet memuruna 5434 sa-
yılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'na göre bir hizmet yılı için
ödenecek azami (en çok) emeklilik ikramiyesini geçemez"
denilerek kıdem tazminatma tavan sınır getirilmiştir.
Emekli ikramiyesi Emekli Sandığı Yasası'mn Ek 20. mad-
desine göre hesaplanıp ödenmektedir.
"Emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı bağlanan
veyahut toptan ödeme yapılan asker. sivil tüm iştirakçilere
her tam fiili hizmet yılı için" emekli aylığı bağlamaya "esas
tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir".
Kamuoyuna "Sosyal Güvenlik Reformu Yasası" olarak ta-
nıtılan, 4447 sayılı yasa, sosyal güvenlik kurumlannca bağla-
nan aylıklarda yapılan artışlan "katsayı ve gösterge" sistemin-
den çıkarmıştır. Ocak 2000'den geçerli olarak, aylıklardaki ar-
tışlar. "her ay için bir önceki aya ilişkin Deviet ıstatistik Ens-
titüsü tarafından açıkianan en son temel yıllı kentsel yer-
ler tüketici fivatları endeksi değişim oranına göre" belirlen-
mesi öngörülmüştür.
Bu yeni uygulamaya, Ocak 2000'de Sosyal Sigortalar Kuru-
mu ile Bağ-Kur'da geçilmiş, T.C. Emekli Sandığı'ndan emek-
li, adi malullük. vazife malullüğü ile dul ve yetim aylığı alan-
lann aylıklannın da "tüketici fiyatları endeksi değişim ora-
nına göre" belirlenmesi benimsenmiş, ancak uygulamaya ge-
çilmesi için koşul getirilmiştir. Bu koşul, 4447 sayılı yasanın
yürürlük maddesi olan 63. maddede açıklanmıştır.
Bu maddeye göre, emekli. malul. dul ve yetim aylıklannda-
ki artışlar. "Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı iştirakçi-
leri ile ilgili personel kanunlarında gerekli değişiklikleri ta-
kip eden yü başında" tüketici fiyatlan endeksi değişim ora-
nında yapılacaktır.
2000 yılında Emekli Sandığf nca ödenen emekli ikramiye-
leri ve aylıklann artışı. yine gösterge ve katsayılarda yapılacak
değişiklikle sağlanmıştır.
2001 yılında da emekli ikramiyesi, "personel kanunların-
da değişiklik" yapılamadığı için, yine göstergeler ile katsayı-
lara göre belirlenmektedir. Bu nedenle, 31 Aralık 1999 ile 1 Tem-
muz 2001 dönemi için. kıdem tazminatı tavanı TÜFE'ye gö-
re değil, katsayılar ile göstergelere göre hesaplanmıştır.
57 ARALIK 1999 -1 TEMML'Z 2001 KIDEM TAZMİ\ATI TAVANI
Aylar
31Aıalıkl999
1 Ocak 2000
1 Şubat 2000
lMart2000
1 N'isan 2000
1 Mayıs 2000
15Haziran2OOO
1 Temmuz 2000
1 AJustos 2000
1 Eylül 2000
lEkim2000
lKasım2000
15 .^ralık 2000
1 Ocak 2001
1Şubat2001
1 Mart 2001
15Nısan2OOl
1 Mayıs 2001
1 Hazıran2001
1 Teamuz2001
(*) TUFE Artişı
Avlık
%0.00
% 5.90
%4.90
% 3.70
% 2.90
% 2 30
% 2.20
% 0.70
% 2.20
% 2.20
% 3.10
% 3.10
% 3.70
% 2.50
% 2.50
% 1.80
% 6 10
% 10.30
%5.10
%3.10
Kümûlatif
%0.00
% 5.90
% 11.09
% 15.20
% 18 54
% 21.27
%23 93
% 24 80
% 27 55
% 30 35
% 34.39
% 38.56
% 43.69
% 47.28
% 50.96
% 53.68
% 63 05
% 79 85
% 89.02
% 94 88
Kıdem
Taz. Tavaıu
345.200000
488.990 000
488 990.000
488.990 000
488.990.000
488.990 000
506.740.000
558.440.000
558.440.000
558.440.000
558 440.000
558.440.000
587.720.000
646 560.000
646 560.000
646.560.000
663 000 000
663.000000
768.100.000
807 500.000
K. Tazminatı Artısı
Avlık
»İ000
% 41.65
% 0.00
% 0.00
% 0.00
% 0.00
% 3 63
% 10.20
%0.00
% 0.00
% 0.00
% 0.00
% 5.24
% 10.01
% 0.00
%0.00
% 2.54
% 0.00
% 15.85
% 5 13
Kümûlatif
%0.00
% 41.65
% 41.65
% 41.65
% 41.65
% 41.65
% 46.80
% 61 77
% 61.77
% 61.77
% 61.77
% 61.77
% 70.25
% 87.30
% 87.30
% 87 30
% 92.06
% 92.06
% 122.51
% 133.92
(*) TVFE oranları bir önceki aya aittir.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCa turk.net
HARBİ SEMİH POROY semihporoyfa yahoo.com
- * V " ' • , "
KEDİ LEVO APTÜLİKİ e-posta aptulikaelcioğlucj hot.mail.com.
TARİHTE BUGÜN MIMTAZARIKAN 13 Ağustos
KUBA 'N/N "/ DUNY4YA GELİYOR..
1927'pe 8U6ÜM, KÜBALI ÜNLU UDER FİOBL CASTRO OOĞDU. i/Agtt/CLf
SfR TOPIB/tK S-AUİBJNÎM OĞLU OLAN CAS7TSO, HUHUK ÖĞHENİMİN
SONRA, DİK-TATDIZ PUL&ENCtO BATTICTA 'A///V ÇıZAGCl
ASKt ya/vET/Mî/ve #A/ep MûcADSLeye 6f/&şec£/tr>. fSS3
YIUNDA, MONCAbA KJŞlASl'AJA SALOIRMAKTAM 7U71JK-
" LANACAK, H4PISTBN ÇIIOfJG* MEK^İKA 'VA 6İDB-
C£#T'/?. OKA&A, AG&WIŞLAg/ycA Sif? GERİU-A
SAI/AŞI İÇİN H/)Z//ZUJ£ YAPAN F(OEL CASTRO,İJ
BA'YA ÇJ/C4/SAK gl£JC%. YtL SAl/AŞACAfCTI. İSS9
y
Ü APAS/HPA SOSYAÜST 8>R
KUR.ULACA/C , guuu İZJJEYEN y/LLAKPA
BİRLEŞifC. DEVLETLER.I 'YLE SOGUNLAR. ÇftCA-
CAKTt. AMA,Ü
TfK LİDER C/ISTK.O,
Yt SÜftp
• . ALANYAl.ASLİYEHUKUKMAHKEMESt'NDEN
Dosya No: 1998/290
Davacı Skorpion Tur. Sey. Tic. Ith. Ihr. Müş. A.Ş. vekili Av. Ümit Yavuz tarafından davalılar Şeref Dalkıran ve Mehmet
Uzuner aleyhine mahkememizde açılan menfi tespit, çek iptali, tedbir davasının yapılan yargılaması sırasında;
Davah Mehmet Uzuner'e dava konusu 15.5.1999 keşide larihli 4.500.000.000.-TL bedelli Vakıfbank Alanya Şubesi'nin
02012483 No'lu Skorpion Tur. Sey. Tic. Ith. ve thr. A.Ş. hesabından verilme çekin teminat çeki olduğunu bife bile alıp al-
madığınız konusunda yemin etmek üzere mahkememizce yapılacak olan 2.10.2001 günü saat 10.35'te mahkememizde ha-
zır bulunmanız, gelmediğiniz takdirde yeminden kaçınmış sayılacağınız ve çeki, teminat çeki olarak bile bile aldığınız hu-
susunu kabul etmiş sayılacağınızm Ihtan; llan olunur.
Basm: 35523 - • * -" * •
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
GerHim Stratejisi ve SıcakYaz
Deviet içinde değişime direnç gösteren,
şim karşrtı güçlerin devreye soktuğu bir strateji kas-
tediliyor "gerilim stratejisi" ile. Italya'da "gerilirri
stratejisi" ile ifade edilen kavram, bizdeki "derir\
deviet" anlayışına tekabül ediyor bir biçimde.
Çizme'nin siyaset ja'rgonuna 70'li yıllarda giren,
ve ülkenin kritik dönemeçlerine damga vuran "ge-
rilim stratejisi" ile "demokratik güçlerin önünü kes-
mek" amacıyla kurgulanan bir büyük dizayn kas-
tediliyor. Ülkedeki hâkim güçlerin çıkar dengesi-
ni korumak ve ayakta tutmayı hedefleyen bu di-
zayn, gerilim yoluyla halka korku salmayı hedef-'
liyor ve böylece kamuoyunu pusturmayı, sindir-
meyi amaçlıyor. "Karanlıkgüçlerin"demokratikev-\,
rime set çekmek amacıyla -terör dahil her türlü'
gerilim ve provokasyona başvurduğu- bir "anti-,
demokrasi satrancı" anlamına geliyor. ;
Berlusconi hükümeti için 7.4 şiddetinde bin
depreme dönüşen G-8 olaylarının ardından ge->
çen hafta Venedik Adalet Sarayı'nda patlayan-
bomba, Italya'da işte yeniden bu "gen'lim strate-
jisi" tartışmalarını gündeme getirdi.
"Birileri gene gerilim stratejisi düğmesine mi
bastı" diye soruyor siyasi gözlemciler: "70'li yıl-
ların terör olaylarına mı dönüyoruz?" "Çizme'de]
yeni bir kutuplaşma mı yaratılıyor?.."
Kamuoyu yoklamalarına bakılacak olursa carf
kaybına yol açmayan bu tek "bomba" bile ama*
cına ulaşmış sayılıyor. "Repubblica"üa yayımla-'
nan bir kamuoyu yoklamasına göre halk karpuzt
gibi şimdiden ikiye bölünmüş durumda. "7O'lerin;
terör spirali öncesindeki siyasi gerilim atmosferiy-
le pünümüz Italyası karşılaştınlabilir mi" sorusu-
naltalyanların yüzde 43'ü "evef", yüzde 4O'ı "ha-
yır" yanıtını veriyor.
Yalnız sokaktaki adamın değil, bombaiı saldın-;
yı araştıran savcılann da kafası karışık. "Kızıl Tu-
gaylar"\n yeni versiyonu olarak tanımlanan ve)
"Antiemperyalist Ulusal Çekirdekler" (AUÇ) adı
altında tanımlanan esrarengiz bir yeni grubun sa-!
hiplendiği bomba, adli makamları da bölüyor.'
Geçmişte "Demokratik Sol" parti merkezine ya-]
pılan bir dizi bombaiı saldırıyı üstlenmiş olan AUÇ';
grupları üzerinde çalışmış olan Verona savcısı!
Guido Papalia, faturayı Kızıl Tugayların bu alt|
grubuna keserken doğrudan doğruya Venedik,
olayını araştıran savcı Felica Casson, bu masa7
la inanmadığını söylüyor.
Bombaiı saldırıyı üstlenen terör grubunun yap-
tığı basın bildirisindeki maddi hatalara dikkat çe-
ken Savcı Casson, "Kızıl Tugaylarmarkasıyla"yarç
yana gelecek hiçbir örgütün bu kavram hataları-
nı yapmayacağına işaret ederek olayın arkasında,
istikrarsızlık yaratmak isteyen farklı güçlerin ola-
bileceğini ima ediyor. 70'li yılların "gerilim strate-)
jisine" vurgu yapan siyasi gözlemcilerin çoğu, Ve-^
nedik Adalet Sarayı'nda patlayan "bomba"nın
"aşın sol terörgruplan" tarafından değil "aşın sağ\
istihbarat birimleri" tarafından konmuş olmasıniı
büyük olasılık olarak değerlendiriyoriar. ,
Tatile çıkan Italyanların zihnini bulandıran bır
"tuhaf bomba" olayı üzerindeki esrar perdesinin
birçırpıdaaydınlanmasını beklemiyor kimse. Kay-
gılarasıl olayın siyasi düzeydeki yansımalarındarv
doğuyor. "Derin deviet" ya da "aşın sol" -her kirrr-
tarafından konmuş olursa olsun- Italyan siyaset)
yaşamının ortasına düşen bombanın siyasi düzey-x
deki "kullanılış biçimi"; kaygıların temel nedeni. )
"Cenova'daki polis faşizmi" nedeniyle ağır sal^
dırı ve eleştiri altında kalan Berlusconi hükümeti,,
şimdi -"Terörkapımızda!" korkutmacasıyla- "bom-l
ba" sayesinde hizaya sokmaya çalışıyor herkesi.;
Yalnız ülke çapinda değil, uluslararası düzeyde de;
ağır eleştirilere maruz kalan sağ iktidar, sol mu-
halefeti "terör karşısında iktidarla işbiriiği yapma-
ya" çağırıyor. Güz aylarında meydanlara inmeye
1
hazırlanan muhalif güçlerin sesini ve önünü kes-)
meyi hesaplıyor böylece Berlusconi iktidarı.
Muhalif sola aba altından sopa gösteren iktidar
1
mensupları, her fırsatta ayrıca "şiddetyanlısı sol
!
eylemcileri" bir yandan da siyasi muhalefetin az-'^
dırdığını söylüyor. Muhalefetle teröristler arasın^'
da organik bağ olduğunu iddia ederek muhalefe-j
tin inandırıcılığına darbe vurmak istiyorlar.
Italya için sıcak, bunaltıcı bir ağustos bu. Tatil!
dönüşü meclis kapılarını açtığında Çizme'yi bek-
leyen siyasi tablo üzerine kimse tahmin yürüte-
miyor. Bilinen tek şey, Berlusconi Italyası'nın bun-.ı
dan böyle her yönüyle farklı olacağı. ^
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2SOLDANSAĞA:
1/ Halk ede-
biyatında na-
karata verilen 2
ad. 2/ Tavana 3
asılan aydın-
latma aracı...
Göğüs. 3/
Çemberin
merkezinden
geçen doğru
parçası... Bir
yapınınkonut 9
olarak kullanılan bö-
lûmlerinden her bi-
ri. 4/ Şarkı, türkü...
Bir tarikat ya da sa- ~
natın ilk kurucusu...
Ilaç. 5/ Tek bir sanat-
çının tek bir çalgıy- fi
la verdiği konser. 6/
llkel bir silah... Kü-
çük örs. II Kanca,
kopça... Alanya ya-
kınlanndabirçay. 8/Dudakboyası... Antalya'nınf
Manavgat ilçesine bağlı, ünlü arkeolojik ve tu-
ristik belde. 9/ Mezar... En tiz erkek sesi. v
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Işe yaramaz, yaşlı hayvan. 2/ 1950'li yıllarda
ülkemizde büyük seyirci toplayan Hint filmi... Bir-
renk. 3/ "Çok önemli kişi" anlamında uluslaraj:>
rası kısaltma... Mesele. 4/Eli işe yatkın, becerik-*
li... Ofset ve tifdruk baskı tekniğinde dizili me-"
tinleri bir karton üzerine yerleştirme. 5/ Şiddet-Î
li. 6/ Doğu Anadolu'da bir ırmak... Tavlada "üç"r
sayısı II Bayağı. sıradan... Kerestesi ve reçinesi
beğenilen bir orman ağacı. 8/ Kannca yuvası..."
Bezik, tavla gibi oyunlarda ortaya konan parayı^
iki misline çıkarma. 9/ Halk dilinde ayçiçeğine?
verilefı ad.