25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 3 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFAi 17 Çöl sinderellası Jojoba Kimi "çöl sinderellası", kimi "uyuyan dev", kimisi de "keçi fındığı" der, ona. Asıl adı "jojoba"d\r. Jojoba, her ne kadar 1769'da Kaliforniya kıyıla- nndabirmisyonertarafın- dan keşfedilmişse de bun- dan 30 yıl önce "Deniz Me- rıelilerini Konıma Anlaş- mast" ile balinalann yağla- n için avlanmalarının ya- saklanmasına değin üze- nnde hiç durulmamış bir bitki. O zaman değeri an- laşılmış jojobanın balina- nınkinden daha kaliteli ya- ğı... Altı da üstü de "jojoba" deyip geçmeyin sakın. Kanser, böbrek bozukluk- ları, saç dökülmesi, yara- ların sağaltımı, cildin ko- runmasından tutun da unundan ekmek yapılma- sından matbaa mürekke- bine, araba ve füze mo- torlennın yağlanmasına de- ğin birçok alanda kullanı- labiliyor. Jojoba üzerine bütün bu bilgileri bize Çukurova Üni- versitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fu- at Ergenoğlu verdi. Erge- noğlu, yıllarını diğer birçok bahçe bitkisi gibi jojoba üzerine araştırmalara ver- miş desek yeridir. Jojoba- nın yetişme ve kullanım alanlarını tez konusu yap- mış, yetinmemiş tezini ya- şama da geçirmiş: "Ekonomik değeri böy- lesine yüksek olan bir bit- ki neden ülkemizde de ye- tiştirilmesin diyerek yola çıktık. Jojoba ekimini Ak- deniz Bölgesi'nde dene- dim ve başardım." Başarısı ile haklı olarak övünen Prof. Ergenoğîu, Akdeniz Bölgesi'ndeki bin- lerce hektarlık makilik ve boş alanın jojoba ekilerek değerlendirilebileceği ka- nısında. Prof. Ergenoğlu kanıtla- mış işte: Düşgücü, bilim ve emek üçüzü, başan ve üretimi getiriyor. Yeter ki, üretmek istensin. Küreselleşme Ernest Hemingvvay, bir öyküsünde istasyonda bek- leyen genç kız ile adamı konuşturur: "- Tüm dünya bizim olabilir. - Hayır olamaz. - Heryere gidebilihz. - Gidemeyiz. O, bizim değil artık. - Evet, bizim. - Hayır, değil. Birkere onu alırlarsa, bir daha geri alamayız. - Ama, daha onu almadılar ki. - Bekleyip göreceğiz." Milyonlarca insan, istas- yondayız. Makası değiştir- sek, "bizim" dünyamıza gideceğiz. IŞIK KANSU Sendikal bürokrasi Hava-lş Sendikası Genel Başkanı Ati- lay Ayçin, Türkiye'deki işçi hareketinin "yeni bir sendikal yapılanmaya" yönelik ciddi bir tartışma içinde olmadığı inancın- da. Sendikal hareketin zayıflamasının asıl nedenini de sendikaların bürokratik yapı- sına bağlıyor. Bu yapıyı kırmanın çaresini de bulmuş: "Tabanın denetimi ve işçi demokrasi- si..." Ayçin, sık sık üyeleri ve sendika temsil- cilerini uyarırmış: "Bizi kendi halimize bı- rakmayın. Aksi halde ya davulcuya gide- rizya da zurnacıya..." Hava-lş'te "işçi demokrasisi" şöyle iş- liyormuş: "Toplusözleşme görüşmeleri ön- cesi üyelerimize kapsamlı bir anket formu dağıtınz. Anketleh toplar, verileri bilgisayar ortamında sınıflandınrız. Birönceki döne- me ait anket sonuçlanyla, son anketin so- nuçlarını karşılaştınr, dinamik bir analiz yapmaya çalışınz. Sonuçları, işyerlerine giderek üyelerimizle birkaç hafta tartışınz. Ardından genişletilmiş temsilciler kurulu- nu toplar, anket sonuçlarını bir kez daha tartışınz. Bir ön taslak bütün üyelerimize yetecek sayıda basılır. Ön taslağın tartışıl- masını bekleriz. Ortaya çıkan yeni görüş ve eğilimlerte taslağımız son şeklini alır. Bu kez taslağımızı bütün üyelere yetecek kadar ba- sar ve bir kopyasını da işverene yazılı ola- rak iletiriz." Ayçin, sendikaların son yıllardaki "kan kaybı"r\ın, uluslararası sermayenin sözde "yapısal reformlar" adı altında gerçekleş- tirdiği saldırıdan kaynaklandığını kabul- lendikten sonra, çuvaldızı sendikalara ba- tırmaktan da geri durmuyor: "Asıl suçlu- nun, kendi çıkarian için işçi sınıfına karşı taanuza geçen sermaye olduğunu söyle- mek sendikalar açısından ancak bir aczin ifadesi olabilir. Evet, sermaye dünyada ve Türkiye'de 25yıla yakın birsüredirkarşı ata- ğa geçmiş durumdadır, ancak sendikalar bu taanuza karşı esas olarak bürokrat'ık- leşmiş ve düzenle bütünleşmiş yapıları ne- deniyle sessiz kaldılar." Sahi, şubat krizinden sonra uluslarara- sı sermayenin çıkarianna uygun yasalar peş peşe çıkarılırken sendikaların yeterince ses verdiklerine tanık oldunuz mu hiç? Akşamın alacasında, yaz güneşi sandıktan son düşen ' bir yalnız portakal gibiyken kitap okumanın tadına varmalı. Hele hele iki yaşama tanıklık ediyor, hatta adeta o yaşamlann içine yuvarlanmanın şaşırtıcılığına kapılıyorsanız eğer. Erhan Bener'in "Işığın Gölgesi" adlı romanında ressam Cemi! Eren'in özyaşamöyküsü dile geliyor. Eren'in omuz başında dolaşan belki bir melek, belki de bir iç ses rolünü üstlenen Erhan Bener, Merzifonlu örkek çocuğun elinden tutup okurla tanıştınyor. Bir yanda İki kitap, iki insan hüzün, diğer yanda duygu varsıilığı, bir yanda acımasızlığa direnme, diğer yanda yeteneği geliştirme tutkusu, bir yanda aşkiarla buluşma, diğer yanda sanatta doruğu yakalama çabası. Bener'in romanı, sarkaç benzeri, beyazın ışığına gönül vermiş Cemil Eren'in saatini dünden bugüne kuruyor, tik tak. tiktak... Adnan Binyazar'ın "Masalını Yitiren Dev" adlı kitabı ise bir otobiyografik roman. Yalnızca küçük bir özeti bife, yıllar önce Ahmet Muhip Dıranas'a "Gerçekten yazdıklannızı yaşadıntz mı" dedirten bir yaşamöyküsü bu. Küçücük bir çocuğun; açlığı, uçsuz bucakstz tek başınalığı, ağulu sürgit içinde sevgi ya da sevinci yalnızca bir aynntı olarak algılayışı, direnci, kini, şiddeti, intikamı, affı, kapkara kötülügün hırpaiayıcılığı yanında çok, ama çok içli bir ezgi gibi gelen iyilikle karşı karşıya gelişi... Hepsi, hepsi... Bir gerçeküstü öykü gibi, ama değil. Gerçeğin ta kendisi. Binyazar'ın Türkçeyi bülbül gibi şakıtan biçemiyle gözünüz sayfalan yutarken kimi kez ağlıyor, kimi kez öfkeleniyor, kimi kez de katılıp kalıyorsunuz. Her iki kitabı okuyup bitirince, akıp geçen güncel tartışmalan, pohpohlanan yıldızcıkları, bugünün gençlerine "ömek insan" diye gösterilen cafcaflı kimlikleri düşünüp hayıflanıyorsunuz. Sonra bir kez daha düşünüyorsunuz. "iyi ki Cemil Eren'i, iyi ki Adnan Binyazar'ı tarudım"diyorsunuz, "iyiki..." ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Kıdem tazminatı tavanı; TÜFE'ye göre mi? SORU: Sosyal Güvenlik Reformu Yasası, emekli aylıkla- rınıTÜFE'ye bağladı. Ben halen SSK'li bir işye- rinde çalışıyorum. Gelecek güvencem olan kıdem tazminatı benim için çok önemli. Sorum: Kıdem tazminatı tavanı ne idi, ne oldu ve TÜFE'ye göre mi hesaplamyor? (A.Ö.) YANIT: 1475 sayılı Iş Yasası'nın "Kıdem Tazminatı" ile ilgili 14. maddesinde: "Ancak, toplusözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirle- nen kıdem tazminatlannın yıllık miktarı, Deviet Memur- lan Kanunu'na tabi en yüksek deviet memuruna 5434 sa- yılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'na göre bir hizmet yılı için ödenecek azami (en çok) emeklilik ikramiyesini geçemez" denilerek kıdem tazminatma tavan sınır getirilmiştir. Emekli ikramiyesi Emekli Sandığı Yasası'mn Ek 20. mad- desine göre hesaplanıp ödenmektedir. "Emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker. sivil tüm iştirakçilere her tam fiili hizmet yılı için" emekli aylığı bağlamaya "esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir". Kamuoyuna "Sosyal Güvenlik Reformu Yasası" olarak ta- nıtılan, 4447 sayılı yasa, sosyal güvenlik kurumlannca bağla- nan aylıklarda yapılan artışlan "katsayı ve gösterge" sistemin- den çıkarmıştır. Ocak 2000'den geçerli olarak, aylıklardaki ar- tışlar. "her ay için bir önceki aya ilişkin Deviet ıstatistik Ens- titüsü tarafından açıkianan en son temel yıllı kentsel yer- ler tüketici fivatları endeksi değişim oranına göre" belirlen- mesi öngörülmüştür. Bu yeni uygulamaya, Ocak 2000'de Sosyal Sigortalar Kuru- mu ile Bağ-Kur'da geçilmiş, T.C. Emekli Sandığı'ndan emek- li, adi malullük. vazife malullüğü ile dul ve yetim aylığı alan- lann aylıklannın da "tüketici fiyatları endeksi değişim ora- nına göre" belirlenmesi benimsenmiş, ancak uygulamaya ge- çilmesi için koşul getirilmiştir. Bu koşul, 4447 sayılı yasanın yürürlük maddesi olan 63. maddede açıklanmıştır. Bu maddeye göre, emekli. malul. dul ve yetim aylıklannda- ki artışlar. "Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı iştirakçi- leri ile ilgili personel kanunlarında gerekli değişiklikleri ta- kip eden yü başında" tüketici fiyatlan endeksi değişim ora- nında yapılacaktır. 2000 yılında Emekli Sandığf nca ödenen emekli ikramiye- leri ve aylıklann artışı. yine gösterge ve katsayılarda yapılacak değişiklikle sağlanmıştır. 2001 yılında da emekli ikramiyesi, "personel kanunların- da değişiklik" yapılamadığı için, yine göstergeler ile katsayı- lara göre belirlenmektedir. Bu nedenle, 31 Aralık 1999 ile 1 Tem- muz 2001 dönemi için. kıdem tazminatı tavanı TÜFE'ye gö- re değil, katsayılar ile göstergelere göre hesaplanmıştır. 57 ARALIK 1999 -1 TEMML'Z 2001 KIDEM TAZMİ\ATI TAVANI Aylar 31Aıalıkl999 1 Ocak 2000 1 Şubat 2000 lMart2000 1 N'isan 2000 1 Mayıs 2000 15Haziran2OOO 1 Temmuz 2000 1 AJustos 2000 1 Eylül 2000 lEkim2000 lKasım2000 15 .^ralık 2000 1 Ocak 2001 1Şubat2001 1 Mart 2001 15Nısan2OOl 1 Mayıs 2001 1 Hazıran2001 1 Teamuz2001 (*) TUFE Artişı Avlık %0.00 % 5.90 %4.90 % 3.70 % 2.90 % 2 30 % 2.20 % 0.70 % 2.20 % 2.20 % 3.10 % 3.10 % 3.70 % 2.50 % 2.50 % 1.80 % 6 10 % 10.30 %5.10 %3.10 Kümûlatif %0.00 % 5.90 % 11.09 % 15.20 % 18 54 % 21.27 %23 93 % 24 80 % 27 55 % 30 35 % 34.39 % 38.56 % 43.69 % 47.28 % 50.96 % 53.68 % 63 05 % 79 85 % 89.02 % 94 88 Kıdem Taz. Tavaıu 345.200000 488.990 000 488 990.000 488.990 000 488.990.000 488.990 000 506.740.000 558.440.000 558.440.000 558.440.000 558 440.000 558.440.000 587.720.000 646 560.000 646 560.000 646.560.000 663 000 000 663.000000 768.100.000 807 500.000 K. Tazminatı Artısı Avlık »İ000 % 41.65 % 0.00 % 0.00 % 0.00 % 0.00 % 3 63 % 10.20 %0.00 % 0.00 % 0.00 % 0.00 % 5.24 % 10.01 % 0.00 %0.00 % 2.54 % 0.00 % 15.85 % 5 13 Kümûlatif %0.00 % 41.65 % 41.65 % 41.65 % 41.65 % 41.65 % 46.80 % 61 77 % 61.77 % 61.77 % 61.77 % 61.77 % 70.25 % 87.30 % 87.30 % 87 30 % 92.06 % 92.06 % 122.51 % 133.92 (*) TVFE oranları bir önceki aya aittir. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCa turk.net HARBİ SEMİH POROY semihporoyfa yahoo.com - * V " ' • , " KEDİ LEVO APTÜLİKİ e-posta aptulikaelcioğlucj hot.mail.com. TARİHTE BUGÜN MIMTAZARIKAN 13 Ağustos KUBA 'N/N "/ DUNY4YA GELİYOR.. 1927'pe 8U6ÜM, KÜBALI ÜNLU UDER FİOBL CASTRO OOĞDU. i/Agtt/CLf SfR TOPIB/tK S-AUİBJNÎM OĞLU OLAN CAS7TSO, HUHUK ÖĞHENİMİN SONRA, DİK-TATDIZ PUL&ENCtO BATTICTA 'A///V ÇıZAGCl ASKt ya/vET/Mî/ve #A/ep MûcADSLeye 6f/&şec£/tr>. fSS3 YIUNDA, MONCAbA KJŞlASl'AJA SALOIRMAKTAM 7U71JK- " LANACAK, H4PISTBN ÇIIOfJG* MEK^İKA 'VA 6İDB- C£#T'/?. OKA&A, AG&WIŞLAg/ycA Sif? GERİU-A SAI/AŞI İÇİN H/)Z//ZUJ£ YAPAN F(OEL CASTRO,İJ BA'YA ÇJ/C4/SAK gl£JC%. YtL SAl/AŞACAfCTI. İSS9 y Ü APAS/HPA SOSYAÜST 8>R KUR.ULACA/C , guuu İZJJEYEN y/LLAKPA BİRLEŞifC. DEVLETLER.I 'YLE SOGUNLAR. ÇftCA- CAKTt. AMA,Ü TfK LİDER C/ISTK.O, Yt SÜftp • . ALANYAl.ASLİYEHUKUKMAHKEMESt'NDEN Dosya No: 1998/290 Davacı Skorpion Tur. Sey. Tic. Ith. Ihr. Müş. A.Ş. vekili Av. Ümit Yavuz tarafından davalılar Şeref Dalkıran ve Mehmet Uzuner aleyhine mahkememizde açılan menfi tespit, çek iptali, tedbir davasının yapılan yargılaması sırasında; Davah Mehmet Uzuner'e dava konusu 15.5.1999 keşide larihli 4.500.000.000.-TL bedelli Vakıfbank Alanya Şubesi'nin 02012483 No'lu Skorpion Tur. Sey. Tic. Ith. ve thr. A.Ş. hesabından verilme çekin teminat çeki olduğunu bife bile alıp al- madığınız konusunda yemin etmek üzere mahkememizce yapılacak olan 2.10.2001 günü saat 10.35'te mahkememizde ha- zır bulunmanız, gelmediğiniz takdirde yeminden kaçınmış sayılacağınız ve çeki, teminat çeki olarak bile bile aldığınız hu- susunu kabul etmiş sayılacağınızm Ihtan; llan olunur. Basm: 35523 - • * -" * • SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU GerHim Stratejisi ve SıcakYaz Deviet içinde değişime direnç gösteren, şim karşrtı güçlerin devreye soktuğu bir strateji kas- tediliyor "gerilim stratejisi" ile. Italya'da "gerilirri stratejisi" ile ifade edilen kavram, bizdeki "derir\ deviet" anlayışına tekabül ediyor bir biçimde. Çizme'nin siyaset ja'rgonuna 70'li yıllarda giren, ve ülkenin kritik dönemeçlerine damga vuran "ge- rilim stratejisi" ile "demokratik güçlerin önünü kes- mek" amacıyla kurgulanan bir büyük dizayn kas- tediliyor. Ülkedeki hâkim güçlerin çıkar dengesi- ni korumak ve ayakta tutmayı hedefleyen bu di- zayn, gerilim yoluyla halka korku salmayı hedef-' liyor ve böylece kamuoyunu pusturmayı, sindir- meyi amaçlıyor. "Karanlıkgüçlerin"demokratikev-\, rime set çekmek amacıyla -terör dahil her türlü' gerilim ve provokasyona başvurduğu- bir "anti-, demokrasi satrancı" anlamına geliyor. ; Berlusconi hükümeti için 7.4 şiddetinde bin depreme dönüşen G-8 olaylarının ardından ge-> çen hafta Venedik Adalet Sarayı'nda patlayan- bomba, Italya'da işte yeniden bu "gen'lim strate- jisi" tartışmalarını gündeme getirdi. "Birileri gene gerilim stratejisi düğmesine mi bastı" diye soruyor siyasi gözlemciler: "70'li yıl- ların terör olaylarına mı dönüyoruz?" "Çizme'de] yeni bir kutuplaşma mı yaratılıyor?.." Kamuoyu yoklamalarına bakılacak olursa carf kaybına yol açmayan bu tek "bomba" bile ama* cına ulaşmış sayılıyor. "Repubblica"üa yayımla-' nan bir kamuoyu yoklamasına göre halk karpuzt gibi şimdiden ikiye bölünmüş durumda. "7O'lerin; terör spirali öncesindeki siyasi gerilim atmosferiy- le pünümüz Italyası karşılaştınlabilir mi" sorusu- naltalyanların yüzde 43'ü "evef", yüzde 4O'ı "ha- yır" yanıtını veriyor. Yalnız sokaktaki adamın değil, bombaiı saldın-; yı araştıran savcılann da kafası karışık. "Kızıl Tu- gaylar"\n yeni versiyonu olarak tanımlanan ve) "Antiemperyalist Ulusal Çekirdekler" (AUÇ) adı altında tanımlanan esrarengiz bir yeni grubun sa-! hiplendiği bomba, adli makamları da bölüyor.' Geçmişte "Demokratik Sol" parti merkezine ya-] pılan bir dizi bombaiı saldırıyı üstlenmiş olan AUÇ'; grupları üzerinde çalışmış olan Verona savcısı! Guido Papalia, faturayı Kızıl Tugayların bu alt| grubuna keserken doğrudan doğruya Venedik, olayını araştıran savcı Felica Casson, bu masa7 la inanmadığını söylüyor. Bombaiı saldırıyı üstlenen terör grubunun yap- tığı basın bildirisindeki maddi hatalara dikkat çe- ken Savcı Casson, "Kızıl Tugaylarmarkasıyla"yarç yana gelecek hiçbir örgütün bu kavram hataları- nı yapmayacağına işaret ederek olayın arkasında, istikrarsızlık yaratmak isteyen farklı güçlerin ola- bileceğini ima ediyor. 70'li yılların "gerilim strate-) jisine" vurgu yapan siyasi gözlemcilerin çoğu, Ve-^ nedik Adalet Sarayı'nda patlayan "bomba"nın "aşın sol terörgruplan" tarafından değil "aşın sağ\ istihbarat birimleri" tarafından konmuş olmasıniı büyük olasılık olarak değerlendiriyoriar. , Tatile çıkan Italyanların zihnini bulandıran bır "tuhaf bomba" olayı üzerindeki esrar perdesinin birçırpıdaaydınlanmasını beklemiyor kimse. Kay- gılarasıl olayın siyasi düzeydeki yansımalarındarv doğuyor. "Derin deviet" ya da "aşın sol" -her kirrr- tarafından konmuş olursa olsun- Italyan siyaset) yaşamının ortasına düşen bombanın siyasi düzey-x deki "kullanılış biçimi"; kaygıların temel nedeni. ) "Cenova'daki polis faşizmi" nedeniyle ağır sal^ dırı ve eleştiri altında kalan Berlusconi hükümeti,, şimdi -"Terörkapımızda!" korkutmacasıyla- "bom-l ba" sayesinde hizaya sokmaya çalışıyor herkesi.; Yalnız ülke çapinda değil, uluslararası düzeyde de; ağır eleştirilere maruz kalan sağ iktidar, sol mu- halefeti "terör karşısında iktidarla işbiriiği yapma- ya" çağırıyor. Güz aylarında meydanlara inmeye 1 hazırlanan muhalif güçlerin sesini ve önünü kes-) meyi hesaplıyor böylece Berlusconi iktidarı. Muhalif sola aba altından sopa gösteren iktidar 1 mensupları, her fırsatta ayrıca "şiddetyanlısı sol ! eylemcileri" bir yandan da siyasi muhalefetin az-'^ dırdığını söylüyor. Muhalefetle teröristler arasın^' da organik bağ olduğunu iddia ederek muhalefe-j tin inandırıcılığına darbe vurmak istiyorlar. Italya için sıcak, bunaltıcı bir ağustos bu. Tatil! dönüşü meclis kapılarını açtığında Çizme'yi bek- leyen siyasi tablo üzerine kimse tahmin yürüte- miyor. Bilinen tek şey, Berlusconi Italyası'nın bun-.ı dan böyle her yönüyle farklı olacağı. ^ BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDANSAĞA: 1/ Halk ede- biyatında na- karata verilen 2 ad. 2/ Tavana 3 asılan aydın- latma aracı... Göğüs. 3/ Çemberin merkezinden geçen doğru parçası... Bir yapınınkonut 9 olarak kullanılan bö- lûmlerinden her bi- ri. 4/ Şarkı, türkü... Bir tarikat ya da sa- ~ natın ilk kurucusu... Ilaç. 5/ Tek bir sanat- çının tek bir çalgıy- fi la verdiği konser. 6/ llkel bir silah... Kü- çük örs. II Kanca, kopça... Alanya ya- kınlanndabirçay. 8/Dudakboyası... Antalya'nınf Manavgat ilçesine bağlı, ünlü arkeolojik ve tu- ristik belde. 9/ Mezar... En tiz erkek sesi. v YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Işe yaramaz, yaşlı hayvan. 2/ 1950'li yıllarda ülkemizde büyük seyirci toplayan Hint filmi... Bir- renk. 3/ "Çok önemli kişi" anlamında uluslaraj:> rası kısaltma... Mesele. 4/Eli işe yatkın, becerik-* li... Ofset ve tifdruk baskı tekniğinde dizili me-" tinleri bir karton üzerine yerleştirme. 5/ Şiddet-Î li. 6/ Doğu Anadolu'da bir ırmak... Tavlada "üç"r sayısı II Bayağı. sıradan... Kerestesi ve reçinesi beğenilen bir orman ağacı. 8/ Kannca yuvası..." Bezik, tavla gibi oyunlarda ortaya konan parayı^ iki misline çıkarma. 9/ Halk dilinde ayçiçeğine? verilefı ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle