Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEJV1MUZ 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA>
17
D E N İ Z S O M
Bektronik posta: denizsom©cumhuıiyet.com.tr Tel: O212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- Kamu çalışanlan sendika
yasası ILO'ya uygun
değilmiş...
'IMF've uvsun veter!'
Planlı
Izmir ve Balıkesir'i
Çanakkale'ye
bağlamak üzere
özellikle Assostan
geçirilmesi planlanan
karayolu, tarihi ve
doğayı yok ederek
sinsice ilerfiyor... Kış
ayiannda yapılan
çevre ve tarih
katliamına, yaz
aytannda
hareketJenen iç
turtem nedeniyle tepki
çekmemek için ara
veriliyor... Böylece
protestolann önü
kesJlmiş oluyor...
Görenlerin anlattığına
göre bölgede el ayak
çekiliyken çam
ormanlan ve
zeytinliklerin yanı sıra
asıriık ağaçlar
kesiliyor, güya
korumaya alınmış
antik kent kalıntılan
dozerierin önüne
katılıyor... Açılmakta
olan karayolunun
önüne çıkan her şey
'medeniyet' adına
acımasızca vandallığa
kurban etliliyor. Yaz
gelince Edremrt,
Akçay, Altınoluk,
Assos, Çandarlı,
Dikili'de suç kanıtlan
ortada bırakılıp kışa
kadar bekleniyor...
Katliam, planlı
yapılıyor...
ğitimde fırsat eşitliği giderek ortadan kal-
dırıldı... Zorunlu ilköğretimin devlet okulla-
rında parasız olmasına karşın eğitime kat-
kı paylan ile eğitimin her kademesi paralı
haJe getirildi... Parası olana, ilköğretimden yükse-
köğretime kadar bütün okulların kapısı açıldı...
Parası olmayan, ama eğitimini sürdürmek iste-
yen zeki ve yetenekli çocukların çok küçük bir kıs-
mına da, Anayasa'ya nasıl girmişse girmiş olan bir
kural gereği açık bir kapı bırakıldı.
Anayasa'nın 42. maddesi "Devlet, maddi imkân-
lardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini
sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla
gerekli yardımları yapar" diyor...
Bu madde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın açtığı devlet
parasız yatılı ve bursluluk sınavının adresini veriyor.
Ekonomik durumu yeterli olmayan ailelerin ço-
cukları sınavda başarılı olursa devlet ya eğitimleri-
ni yatılı olarak karşılıyor ya da burs vererek destek-
Parasız yatılı
liyor. Öğrencilerin bu sınava girebilmeleri için, aile-
lerinin yeterli maddi olanağa sahip olmadıklarını bir
belgeyle kanıtlamaları gerekiyor...
Giresun'dan bir emekli öğretmenin anlattığına gö-
re devlet parasız yatılı sınavlan da yozlaştırılmış ve
maddi olanaklardan yoksun başarılı öğrencilerin
önündeki tek kapı da kapatılmaya çalışılıyori
Hem de tarikatçılann yeni bir taktiği olarak!
Giresun'daki Özel Çağrı llköğretim Okulu'nun,
Amerika'da tedavisi devam eden bir tarikatçının
müritlerine ait olduğu biliniyor...
Milli Eğitim Bakanlığı, okulun kimlere ait olduğu-
nu kayıtlarından çıkartabilir...
En doğru bilgiler Bakanlıkta olmalı... Ancak sonuç-
ta bu okul, bir özel okul... Her özel okulda olduğu
gibi sınırlı sayıdaki burslu öğrencilerdışındakilerpa-
rayla eğitim alıyor... Ve bir bakıyorsunuz, Özel Çağ-
rı llköğretim Okulu'nun son sınıf öğrencilerinin bü-
yük bölümü devlet parasız yatılı sınavına giriyor... Sı-
navın yapıldığı Giresun Ticaret Meslek üsesi'ndeki
1 numaralı salonun tamamını özel okulun öğrenci-
leri dolduruyor.
Yıllardır paralı eğitim alan öğrencilerin ellerine bi-
rileri, 'fakir ilmuhaberi' tutuşturup devletin kısıtlı ola-
naklarını kapmak için sınava sokuyor.
özel okullarda özel olarak yetiştirilen çocuklar kö-
yündeki, kasabasındaki okullarda zor koşullarda
eğitim almış ve kendisine birolanak tanındığında ba-
şarılı olabilecek çocukların önüne geçiriliyor.
Giresun tek olmayabilir... Tarikatçılar özel okulla-
nyla bütün Türkiye'yi sardı... Milli Eğitim'den, Gire-
sun'dan başlayıp devlet olanaklarından yararlan-
mak isteyen 'fakir öğrenciler' konusunda açıklama
bekliyoruz...
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİ KURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku(o yahoo.com
Clkemiz hoIDİNGOnun ahın mı?
Halkm değıl, hep TÜSlADın dedığı dıkkate almıyor!
Vatandaş, jandarmaya sığındı ama...
Eşiyle Ankara'dan Bodrum'a giden,
doktor, tatilinin son günü Göltürkbü-
kü'nde küçük bir pansiyonda kalma-
ya karar vermişti... Pansiyondan uzak-
ta bir yerde akşam yemeğini yerken
duyduğu müziğin bir kâbusa dönüşe-
ceğini bilmiyordu... Lokantadan çıkıp
pansiyona yaklaştığında müzik gide-
rek bir gürültüye dönüşüyordu... Kal-
dığı yerin yanı başında, Istanbul sos-
yetesinin gözde mekânlarından oldu-
ğu söylenen 'Clup Havana' vardı...
Doktor, kulak-burun-boğaz uzmanı
değildi, ama müzik şekline sokulmuş
gürültünün, kalkışa hazır bir uçağın
motor sesine eşdeğer olduğunu his-
sediyordu...
Saat 02.00 sulannda yataktan kal-
kıp kulüp işletmecisiyle görüşmek is-
tedi ama başanlı olamadı... Saat 03.00
sularında telefonla Yalıkavak Jandar-
ma Karakolu'na durumu iletti, ama
sonuç alamadı... Saat 03.30 suların-
da Bodrum ilçe Jandarma Komutan-
lığı'natelefon etti, ama yine değişen bir
şey olmadı... Saat 04.00 sulannda An-
kara'yi, Jandarma Genel Komutanlığı'nı
aradı, ama aradığıyla kaldı...
Saat 05.00 sularında, güneşin ilk
ışıklanyla birlikte 'Clup Havana'nın gü-
rültü mesaisi bittiğinde, doktor, önün-
deki 12 saatlik Ankara yolunu nasıl ala-
cağını düşünüyordu...
Soru: Doktor bir kazaya neden olsay-
dı, uykusuz yola çıktığı için sorumlu tu-
tulabilir miydi, yoksa vatandaşın huzu-
runu sağlama görevini yapmayan jan-
darmayı sorumlu tutabilir miydi?
Kaçaklarımızın Geleceğî
Prof. Dr. FATMA ESİN
Yaklaşık bir ay önce Ingilte-
re'ye Brezilya'dan bir konuk gel-
di. 35 yıl önce ülkesinde bir tren
soygunu gerçekleştirip yaklaşık
30 yıla mahkûm olmuş, fakat
kaçmayı başarmış ve 35 yıldır
soygun paralan ile Brezilya'da
gül gibi yaşarken kendi isteği He
ülkesine, daha doğrusu ülkesi-
nin cezaevine dönen Ronnie
Blggs adtı bir Ingiliz.
Oldukça düşündürücü bir olay,
değil mi?.. Önce psikolojik ve
sosyolojik olarak ilginç. Bir in-
sanın bir ülkede özgürce yaşar-
ken, cezaevine girecegini bile bi-
le vatanına dönmeyı göze alma-
sı. Başka bir deyişle, ülkesinde-
ki hapis yaşamını yabancı bir ül-
kedeki özgür yaşama yeğleme-
si... Sıla hasreti denilen, vatan
özlemi denilen bu olmalı. "Kuşu
altınkafesekoymuşlar, ille de va-
tanım demiş" sözleriyle özetle-
mişler eskiler bu duygulan.
Sonra, bu olay bazı çağnşım-
lar yaptınyor insana, aklına baş-
ka ülkelerdekı bizim kaçaklan-
mızı getirtiyor. Hani ülkelerinde
yaptıklan soygun paralan ile yurt-
dışına kaçıp, orada prensler, pren-
sesler gibi yaşayan Türkleri.' Ger-
çi onlar tren soymak, duvar de-
lip bankalara girmek, araç kulla-
nıp kasa açrnak için gerekli olan
bedensel güçlerini harcayarak
ve yakalanma riski içinde kor-
kulu saatler geçirmek zorunda
kalarak yapmadılar soygunlannı.
Rahatlannı bozmadan, saygınlık-
larını yıtirmeden, purolarını içe-
rek, güüp eğlenerek zevkli zevk-
li yaptıar ve rahat rahat yolladı-
lar servetlerini yabancı ülkelere.
Sonra ia havaalanlanndan, sınır
kapılanndan ellerini kollannı sal-
laya sailaya, rtibarlı yolcular ola-
rak kendilerine, "hayıriıyolculuk-
lar" dilenerek çıkıp gittiler. Fakat
şimdi Dİrer kaçak onlar. Gülay
ve Ortan Aslrtürk çifti gibi, En-
gin Cvan gıbı, Ayşegül hanı-
meferdi gibi, Fettıullah beye-
fendi ve diğerleri gibi.
Mörak işte! Bu kişilerin R.
Biggs'n ülkesine dönüş haberi-
ni okuyup okumadıklannı merak
ettim. Diğerlerini bilemem ama,
Irtgiltere'de yaşayan Aslrtürk çif-
ti mutlaka okumuştur. Acaba ne
düşünmüş, ne duyumsamışlar-
dır?..
Acaba günün birinde kendile-
rinin de böyle bir sıla hasreti du-
yabileceklerini düşünüyoriarmı?
Günün birinde o bitmez tüken-
mez servetlerinin bile yeterli ola-
mayacağını, burunlannda buram
buram vatan kokacağını duyum-
suyorlar mı???
İHiç sanmıyorum! Çünkü Tür-
kiye ilginç bir ülke; gün gelir ko-
şullar değişir, ilginç yoaımlarla
bu kişiler suçsuz ye masum ka-
bul ediliverir ve gittikleri gibi el-
lerini kollannı sallaya sallaya dö-
nerler vatanlarına. İşte onlar bu-
nun bilincindedirler ve o günü
bekliyorlardır oradaki günlerinin
keyfini çıkara çıkara.
Ustelik ülkelerine döndükten
sonra, hortumladıkları servetin
çok, ama çok küçük bir yüzde-
si ile bir okul, bir yurt, bir spor sa-
lonu vb. gibi bir şey yaptırıp, ba-
ğışladılar mı, hayırsever unvanı-
nı da kazanır, saygın ve aranılır
kişiler oluverirler!..
Hem zenginlik, hem saygın-
lık...
Daha ne isteyebilirler ki?..
Bunun bir örneği çok yakın bir
tarihte, 10-15 gün önce yaşan-
dı. Yasadışı işlere girişmiş, adı
türlü türlü yolsuzluklara kanşmış,
çeşitli cezalar almış biri Güney-
doğu illerimizden birinde ayak-
ları altına kırmızı halılar serilerek
"Şehrimizin gururu" sözleri ile
karşılandı. llin yetkilileri tarafın-
dan onuruna yemekler verilip
toplantılar düzenlendi. Yapılan
konuşmalarda, o ilin onun omuz-
lannda, onun gayreti ve hayırse-
verliği ile kalkınacağı vurgulandı!
Evet, bu sözlerle aldı yetkililerin
elinden onur plaketini. Çünkü o
ildeki spor tesisleri için bir bina
yaptınp bağışlamış galiba!..
Türkiye'de şaibeli geçmişin
unutturulması ve unutulması, üs-
telik hayırsever unvanı ve say-
gınlık kazanılması böylesıne ko-
lay işte...
HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ igulgec (yaboo.com
KİM KİME DUM DLMA BEHİÇAK behicakin turk.net
KEDİ LEVO APTÜLİK.4
BLLMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7SOLD/flSAĞA:
1/ Gaiantep'in Yavuzeli ilçe-
sinde.ünlü bir kale ve kent ka-
lıntısı II Oylumlu... Tropikal
bölgesrde yetişen ve yaprakla-
nndaıdeğerli bir tekstiİ elyafi el-
deedenbitki.3/Boruiçmdeki
biı akşkanın akışını durdurma- 5
ya yaJa serbest bırakmaya ya-
rayaoıygıt... Bez parçalanndan
dolcvıan basit kilim. 47 Süzgeç,
kevg; 5/ Yanardağ ağzı. 6/ Bir
nota. Köpek... Bir kadeh içki.
7/Fai Hüsırii Dağlarca'nın bir
şiir kabı... Yıyecek bulamayan, yoksul
kins.. Birbağlaç. 8/Iştahı açmak için
yerncten önce içilen içki. 9/ Mardin 2
ilia<iyaşayan Hıristiyan Nasturilere 3
verilt ad.
YUHRIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ztinyağımn üç türünden biri. 2/
Aiyde Avrupa'yı ayıran dağ sırası...
Br şınözünüoluşturananaöğe.3/Kü-
çük: <sevimlı... Dünya PostaBirliği'nin
sunjîi. 4/ Çağdaş... Rütbesiz asker. 5/ 9
I
"ICam" da denilen kürk hayvanı... Az pişmiş et. 6/ Her tür organik
ysgsrilen ad... "Dağtavuğu" da denilen bir kuş. II Tutsaklık... Bir
cetrvtürü. 8/ " — Pacino": ABD'li aktör.. Okul, kışla gibi yerlerde
k ^ t r için aynlmış bölüm. 9/ Haberci... Yumurtadan yeni çıkmış crv-
cir~iğzınııı kıyısında bulunan ve zamanla kaybolan san renk.
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN
İLK KUOUZ A$fS/..
BUGÜN, ÜHLÜ FRAMSIZ 8İÜM ADAMf LJDUIS
PASTSUR CUJİ frKTVfi), KUDUZ MİKfiOBU ALMtŞ
8İH ÇOCU6UM AŞILANAAAStUt SAĞLADI. KUDUZ
HASTHUĞl ÜzefiiNDeiü ÇALIŞMAIAIZINOAN SON-
/& 8ULOUĞU AŞtyf UAYVANLAgA UYGULAMlŞ,
OLUMUJ SOUUÇ ACM/fTI. A$<YI İNSAULAZDA P£-
NEMEMİŞV f f DOĞAL OLARAK. ÇEH.iUiYOgpü.
ANCAIC, BİRGÜU, KUPUZ. 8/£ tÖPeĞİN ıSt/ZblĞf
JOSBPH MetSTER APLI ÇOCUĞU ONA GETiet><-
LEG.. AŞI YAPILMAZSA ÇOOJK ÖteC££r/. 8U
PURUMDA, PASTEUR. tCA&lG/Mf V&SPt VE
BİR POkrORA AŞIYI YAPT7RP/9* OOKUZ 6ÜN
SÜREYL£ AŞI T&U&VZLAMAC/*:, ÇOOJK XUR-
TA(S.ILACA£Ct!. 0 9 A/of • Pttsteur- dokfor olma-
dğd Cf'(f< doktor Sronchtr /fH
ANKARA 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1994/558
Davacı Tedaş vekili tarafindan davalılar Mustafa Kocabaş ve arkadaşlan aleyhine açrlan kamulaştınna sebebiyle fapu iptaJi ve tescil
davasının yapılan duruşmasında: Davalılar Muharrem Kocaman. Seyit Mehmet Uzun, Hatice UIusu adına çıkartılan teblıgatlar tebliğ edi-
lememiş, adresleri de saptanamamış olduğundan bu kişiler hakkında ilanen tebligat yapılmasına karar verilmıştir. Bu nedenle duruşma
günü olan 11.10.2001 günü saat: 10.35'de duruşmada hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekil ile temsıl ettirmenız gerekmektedır. .\k-
si takdırde HUMK'nun 213-337. maddeleri gereğınce yokluğunuzda yargılamaya devam olunacağı ve hüküm verileceği tebligat yerine
kaim olmak üzere ilan olunur. 12.06.2001 llan olunacak davalılar:
1- Muharrem Kocaman - Mustafa oğlu- 2- Seyit Mehmet Uzun - îzzet oğlu- 3- Hatice Ulusu - Ahmet kızı Basın: 38696
GÖRÜŞ
TANJU E R D E M Amiral (E)
Değişim Ozerine l
Türkiye'de bugünlerde bir değişim ihtiyacı gö-7
rülmektedir. Aslında yaşam diyalektiğinin doğal bir'
gerçeğidir değişim. Anlaşılan bugün istenen kök-
lü ve hızlı bir değişimdir.
Türkiye Ulusal Kurtuluş sonrası üç büyük değK
şime sahne oldu. \
• Ulusal iradeye dayalı, tam bağımsız Türkiye'
Cumhuriyeti kuruldu. Teokratik, monarşik sömür-'
geleşen imparatorluk tarihe karıştı.
• 1946-50 döneminde çok partili düzene geçil-'
di. Serbest seçimlerle iktidar el değiştirdi.
• 27 Mayıs 1960 devrimiyle çok partili demok-
ratik düzenin çağdaş, hukuki, idari ve sosyal ya-
pısı kurumlaştı. ',
24 Ocak 1980 kararları ve sonrasında liberal
ekonomik düzene geçilmek istendi. Hukuki altya-
pısı oluşturulamayan bu sistemin halen krizlerini ya-
şamaktayız. »
Bugün değişime, son 50 yıldır Türkiye'yi yöne-y
ten kadroların ülke sorunlarını çözmede yeterince<
başarılı olamayışlarından ihtiyaç duyulmaktadır. •
özetle; ,'
• İç ve dış borçlar büyük boyutlara ulaşmış, ÜI--
kenin bağımsız olması gereken stratejik karar mer-,
kezlerinin üzerine bir çığ gibi düşmüştür.
• Finansal rant ön plana çıkmıştır. \
• Dış politikada genelde komşulanmızla denge-'
li dostluklar kurulamamıştır.
• ABD ve AB ülkelerinin ülkemizin bağımsızlığı-'
nı ve saygınlığını inciten talepleri gündeme gel-
mektedir.
• Laiklik ilkesi, Islamın siyasallaşması, giderek
örgütlenmesi ve zorlamasıyla, ulusun yaşamında.
göz ardı edilmek istenmiş, Türk aydınlanmasının'
önü kesilmiştir.
• Etnik ayrımcılık ülke gelişimini baltalamış, ül- -
ke bütünlüğüne tehdit oluşturmuştur.
• Sosyal devlette, eğitim, sağlık, gelir dağılımın-'
da zaaflar vardır.
• Türkiye, ulusal teknoloji üretim politikalann-
dan uzaktır.
• Küreselleşmeyi teslimiyet anlamında algılayan
ve özelleştirmeyionuntürevi olarakgörenler, özel-}
leştirme yasa ve uygulamalarıyla ulusal ekonomi-
nin üretim kalelerini yıkmaktadırlar. '
• Liberalizmin ekonomik düzeninin yasaları ge-'
liştirilmediğinden politika-bürokrat-işadamı-zor-
ba-dörtgeninde yolsuzlukların, örgütlü soygunla--
rın yaygınlık kazandığı görüşü topluma yerfeşmiş-'
tir. '
• Rant hevesiyle doğal çevre giderek tahrip ol-
maktadır.
Bu oluşan sorunları, bugünkü iletişim ve bilişim'
olanaklarının daralttığı dünyamızda dış faktörler;
de etkilemektedir.
Durumun ortaya koyduğu sonuç bir değişim ih-;
tiyacıdır. Bu değişimin iki platformda odaklaştığı-
nı görmekteyiz. Bunlar; '
• Küreselleşme gerçeğini teknolojik gelişimlere
paralel olarak finans kapitalin güdümünde tüm
dünyaya yayan çokuluslu şirketlerin, ABD önder--'
liğinde gelişmiş ülke yönetimlerinin, uluslararası
finans ve ticaret kuruluşlarının hâkimiyeti olarak
kabul eden gruplar, bu düzenin gereklerinin eksik-
siz yerine getirilmesini istemektedirler. Genelde
TBMM'deki iktidar-muhalefet tüm parti liderlikle-
ri, üst bürokrasinin önemli kesimi, büyük sermaye
ve kontrolündeki medya organları, bir kısım ente-
lektüeller siyasal Islam kadroları, etnik ayrımı gün-
demde tutmak isteyenler, şu ya da bu yönleriyle
bu ideale destek olmaktadıriar. Sınırsız bir özelleş-'
tirme çabası, AB'ye üye olmak için verilen taahhüt-
ler, ticari işlemlerde uluslararası hukuk kurumlan-
nın esas kabulü, IMF ve Dünya Bankası talepleri-*
nin sorgulanmadan yerine getirilmesi, bu grupla-
rın görüşlerinin politik üst yapıya yansımasıdır.
• Bu gruplann bilinçli önderleri, Türkiye yeni em-
peryalizmin kontrolüne girerken bugünkü yönetim
kadrolarının o düzenin gereklerini kararlı ve bilinç-
li olarak yerine getirmede yeterli olmadığını düşü-
nüyorlar. Değişim istekleri bundan dolayıdır. Onlar
Sayın Derviş'ten gelecek için umutlu olabilirler.
• Ikinci platform Atatürkçü düşünce sistemini
savunan çekirdek önder kadrodur. Bu düşünce
sahiplerine göre bugün yaşanılan krizden selamet-
le çıkmamız ve çağdaş gelişmiş bir ülke olmamız
için ihtiyaç duyulan atılım Atatürkçü düşüncenin her
alanda hâkim uygulamalarıyla gerçekleşecektir.
Atatürkçü düşünce küreselleşmeye karşı değildir.
llim ve fennin son mertebesine ulaşılmasını iste-
yen, halkçı görüşüyle demokrasiyi, eşitliği savunan;
uluslararası ilişkilerde işbirliğini, dayanışmayı, ba-
nşı destekleyen Atatürkçü düşünce, Batı'nın ge-
lişmiş ülkeleri gibi aklın, bilimin, hukukun, etiğin hiz-
metinde, ulus devleti, ulusal çıkarlan, ulusal eko-
nomiyi, ulusal onuru ve bağımsız karar mekaniz-
malarının varlığını da savunur. Ülkenin bugün ge-
tirildiği borç sarmalında ona göre çözüm ulusun ken-
disindedir, yönetenlerin, varlıklılann halkla beraber
özverisindedir. Atatürkçü düşünce ekonomide hür
girişimciliğı esas almakla beraber, azgelişmiş bir ül-
ke olmasından dolayı, gelişmiş ülkelerie rekabet için
devletin tanzim edici, girişimci rolünü de kabul
eder. Stratejik nitelik ve boyutta verimli koşullarda
çalışan kamu kuruluşlarını destekler. Özelleştirme-
nin ulusal ekonomiyi tahrip edici şekilde uygulan-
masına karşıdır. Asıl olan, kaynakların ulusun re-
fahı için kullanımıdır. Gelir dağılımında adaletin,
ulusal birliğin temel öğelerinden olduğuna inanır.
Devletin sosyal sorumluluğuna önem verir. Ata-
türkçü düşüncede tüm ulusu ve tüm insanlığı ku-
caklayan ulusçuluk duygulan vardır. Türkler bu dü-
şünce sistemiyle çağdaş, uygar, gönenç sahibi,
saygın bir ulus olacaklardır.
Atatürkçü düşünce önder kadrolannın değişim
programı aslında bugün orta sınıfı fakirleşen Tür-
kiyemizde insanımızın büyük kısmının desteğini
alabilecek niteliktedir. Bu hareket henüz örgütlü
değildir. Yurt sathına ve medyaya sesini duyura-
bilmiş değildir. Bu hareketin mutlak başarısı, öz-
veriyle safları birleştirerek örgütlenmekten, çok ça-
lışarak halka ulaşıp halkımızı bilinçlendirmekten
geçmektedir. Umut buradadır.
EYÜP 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2001 132 Esas 2001 468 Karar
Mahkememıze ait 20.6.2001 gün 2001 132 Esas
2001'468 Karar sayılı ilamı ile Elazığ, Elazığ merkez,
Koçharman Mah. köy, c: 180, hane no. 9'da nüfusa kayıt-
lı bulunan Ilah Bayrak'ın nüfus kaydında tlah olarak ya-
zılı bulunan ısmının Yasemın olarak düzeltilmesine karar
verilmiştir. 2- Davacının çocuklan olan Halil Anıl ve Ay-
ça'nm nüfus kaydında tlah olarak yazılı bulunan anne
isimlennin Yasemın olarak düzeltilmesine de karar veril-
mıştir. tlan olunur 29 6 2001 Basın- 39277