17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TEJV1MUZ 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA> 17 D E N İ Z S O M Bektronik posta: denizsom©cumhuıiyet.com.tr Tel: O212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9? - Kamu çalışanlan sendika yasası ILO'ya uygun değilmiş... 'IMF've uvsun veter!' Planlı Izmir ve Balıkesir'i Çanakkale'ye bağlamak üzere özellikle Assostan geçirilmesi planlanan karayolu, tarihi ve doğayı yok ederek sinsice ilerfiyor... Kış ayiannda yapılan çevre ve tarih katliamına, yaz aytannda hareketJenen iç turtem nedeniyle tepki çekmemek için ara veriliyor... Böylece protestolann önü kesJlmiş oluyor... Görenlerin anlattığına göre bölgede el ayak çekiliyken çam ormanlan ve zeytinliklerin yanı sıra asıriık ağaçlar kesiliyor, güya korumaya alınmış antik kent kalıntılan dozerierin önüne katılıyor... Açılmakta olan karayolunun önüne çıkan her şey 'medeniyet' adına acımasızca vandallığa kurban etliliyor. Yaz gelince Edremrt, Akçay, Altınoluk, Assos, Çandarlı, Dikili'de suç kanıtlan ortada bırakılıp kışa kadar bekleniyor... Katliam, planlı yapılıyor... ğitimde fırsat eşitliği giderek ortadan kal- dırıldı... Zorunlu ilköğretimin devlet okulla- rında parasız olmasına karşın eğitime kat- kı paylan ile eğitimin her kademesi paralı haJe getirildi... Parası olana, ilköğretimden yükse- köğretime kadar bütün okulların kapısı açıldı... Parası olmayan, ama eğitimini sürdürmek iste- yen zeki ve yetenekli çocukların çok küçük bir kıs- mına da, Anayasa'ya nasıl girmişse girmiş olan bir kural gereği açık bir kapı bırakıldı. Anayasa'nın 42. maddesi "Devlet, maddi imkân- lardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar" diyor... Bu madde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın açtığı devlet parasız yatılı ve bursluluk sınavının adresini veriyor. Ekonomik durumu yeterli olmayan ailelerin ço- cukları sınavda başarılı olursa devlet ya eğitimleri- ni yatılı olarak karşılıyor ya da burs vererek destek- Parasız yatılı liyor. Öğrencilerin bu sınava girebilmeleri için, aile- lerinin yeterli maddi olanağa sahip olmadıklarını bir belgeyle kanıtlamaları gerekiyor... Giresun'dan bir emekli öğretmenin anlattığına gö- re devlet parasız yatılı sınavlan da yozlaştırılmış ve maddi olanaklardan yoksun başarılı öğrencilerin önündeki tek kapı da kapatılmaya çalışılıyori Hem de tarikatçılann yeni bir taktiği olarak! Giresun'daki Özel Çağrı llköğretim Okulu'nun, Amerika'da tedavisi devam eden bir tarikatçının müritlerine ait olduğu biliniyor... Milli Eğitim Bakanlığı, okulun kimlere ait olduğu- nu kayıtlarından çıkartabilir... En doğru bilgiler Bakanlıkta olmalı... Ancak sonuç- ta bu okul, bir özel okul... Her özel okulda olduğu gibi sınırlı sayıdaki burslu öğrencilerdışındakilerpa- rayla eğitim alıyor... Ve bir bakıyorsunuz, Özel Çağ- rı llköğretim Okulu'nun son sınıf öğrencilerinin bü- yük bölümü devlet parasız yatılı sınavına giriyor... Sı- navın yapıldığı Giresun Ticaret Meslek üsesi'ndeki 1 numaralı salonun tamamını özel okulun öğrenci- leri dolduruyor. Yıllardır paralı eğitim alan öğrencilerin ellerine bi- rileri, 'fakir ilmuhaberi' tutuşturup devletin kısıtlı ola- naklarını kapmak için sınava sokuyor. özel okullarda özel olarak yetiştirilen çocuklar kö- yündeki, kasabasındaki okullarda zor koşullarda eğitim almış ve kendisine birolanak tanındığında ba- şarılı olabilecek çocukların önüne geçiriliyor. Giresun tek olmayabilir... Tarikatçılar özel okulla- nyla bütün Türkiye'yi sardı... Milli Eğitim'den, Gire- sun'dan başlayıp devlet olanaklarından yararlan- mak isteyen 'fakir öğrenciler' konusunda açıklama bekliyoruz... SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİ KURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(o yahoo.com Clkemiz hoIDİNGOnun ahın mı? Halkm değıl, hep TÜSlADın dedığı dıkkate almıyor! Vatandaş, jandarmaya sığındı ama... Eşiyle Ankara'dan Bodrum'a giden, doktor, tatilinin son günü Göltürkbü- kü'nde küçük bir pansiyonda kalma- ya karar vermişti... Pansiyondan uzak- ta bir yerde akşam yemeğini yerken duyduğu müziğin bir kâbusa dönüşe- ceğini bilmiyordu... Lokantadan çıkıp pansiyona yaklaştığında müzik gide- rek bir gürültüye dönüşüyordu... Kal- dığı yerin yanı başında, Istanbul sos- yetesinin gözde mekânlarından oldu- ğu söylenen 'Clup Havana' vardı... Doktor, kulak-burun-boğaz uzmanı değildi, ama müzik şekline sokulmuş gürültünün, kalkışa hazır bir uçağın motor sesine eşdeğer olduğunu his- sediyordu... Saat 02.00 sulannda yataktan kal- kıp kulüp işletmecisiyle görüşmek is- tedi ama başanlı olamadı... Saat 03.00 sularında telefonla Yalıkavak Jandar- ma Karakolu'na durumu iletti, ama sonuç alamadı... Saat 03.30 suların- da Bodrum ilçe Jandarma Komutan- lığı'natelefon etti, ama yine değişen bir şey olmadı... Saat 04.00 sulannda An- kara'yi, Jandarma Genel Komutanlığı'nı aradı, ama aradığıyla kaldı... Saat 05.00 sularında, güneşin ilk ışıklanyla birlikte 'Clup Havana'nın gü- rültü mesaisi bittiğinde, doktor, önün- deki 12 saatlik Ankara yolunu nasıl ala- cağını düşünüyordu... Soru: Doktor bir kazaya neden olsay- dı, uykusuz yola çıktığı için sorumlu tu- tulabilir miydi, yoksa vatandaşın huzu- runu sağlama görevini yapmayan jan- darmayı sorumlu tutabilir miydi? Kaçaklarımızın Geleceğî Prof. Dr. FATMA ESİN Yaklaşık bir ay önce Ingilte- re'ye Brezilya'dan bir konuk gel- di. 35 yıl önce ülkesinde bir tren soygunu gerçekleştirip yaklaşık 30 yıla mahkûm olmuş, fakat kaçmayı başarmış ve 35 yıldır soygun paralan ile Brezilya'da gül gibi yaşarken kendi isteği He ülkesine, daha doğrusu ülkesi- nin cezaevine dönen Ronnie Blggs adtı bir Ingiliz. Oldukça düşündürücü bir olay, değil mi?.. Önce psikolojik ve sosyolojik olarak ilginç. Bir in- sanın bir ülkede özgürce yaşar- ken, cezaevine girecegini bile bi- le vatanına dönmeyı göze alma- sı. Başka bir deyişle, ülkesinde- ki hapis yaşamını yabancı bir ül- kedeki özgür yaşama yeğleme- si... Sıla hasreti denilen, vatan özlemi denilen bu olmalı. "Kuşu altınkafesekoymuşlar, ille de va- tanım demiş" sözleriyle özetle- mişler eskiler bu duygulan. Sonra, bu olay bazı çağnşım- lar yaptınyor insana, aklına baş- ka ülkelerdekı bizim kaçaklan- mızı getirtiyor. Hani ülkelerinde yaptıklan soygun paralan ile yurt- dışına kaçıp, orada prensler, pren- sesler gibi yaşayan Türkleri.' Ger- çi onlar tren soymak, duvar de- lip bankalara girmek, araç kulla- nıp kasa açrnak için gerekli olan bedensel güçlerini harcayarak ve yakalanma riski içinde kor- kulu saatler geçirmek zorunda kalarak yapmadılar soygunlannı. Rahatlannı bozmadan, saygınlık- larını yıtirmeden, purolarını içe- rek, güüp eğlenerek zevkli zevk- li yaptıar ve rahat rahat yolladı- lar servetlerini yabancı ülkelere. Sonra ia havaalanlanndan, sınır kapılanndan ellerini kollannı sal- laya sailaya, rtibarlı yolcular ola- rak kendilerine, "hayıriıyolculuk- lar" dilenerek çıkıp gittiler. Fakat şimdi Dİrer kaçak onlar. Gülay ve Ortan Aslrtürk çifti gibi, En- gin Cvan gıbı, Ayşegül hanı- meferdi gibi, Fettıullah beye- fendi ve diğerleri gibi. Mörak işte! Bu kişilerin R. Biggs'n ülkesine dönüş haberi- ni okuyup okumadıklannı merak ettim. Diğerlerini bilemem ama, Irtgiltere'de yaşayan Aslrtürk çif- ti mutlaka okumuştur. Acaba ne düşünmüş, ne duyumsamışlar- dır?.. Acaba günün birinde kendile- rinin de böyle bir sıla hasreti du- yabileceklerini düşünüyoriarmı? Günün birinde o bitmez tüken- mez servetlerinin bile yeterli ola- mayacağını, burunlannda buram buram vatan kokacağını duyum- suyorlar mı??? İHiç sanmıyorum! Çünkü Tür- kiye ilginç bir ülke; gün gelir ko- şullar değişir, ilginç yoaımlarla bu kişiler suçsuz ye masum ka- bul ediliverir ve gittikleri gibi el- lerini kollannı sallaya sallaya dö- nerler vatanlarına. İşte onlar bu- nun bilincindedirler ve o günü bekliyorlardır oradaki günlerinin keyfini çıkara çıkara. Ustelik ülkelerine döndükten sonra, hortumladıkları servetin çok, ama çok küçük bir yüzde- si ile bir okul, bir yurt, bir spor sa- lonu vb. gibi bir şey yaptırıp, ba- ğışladılar mı, hayırsever unvanı- nı da kazanır, saygın ve aranılır kişiler oluverirler!.. Hem zenginlik, hem saygın- lık... Daha ne isteyebilirler ki?.. Bunun bir örneği çok yakın bir tarihte, 10-15 gün önce yaşan- dı. Yasadışı işlere girişmiş, adı türlü türlü yolsuzluklara kanşmış, çeşitli cezalar almış biri Güney- doğu illerimizden birinde ayak- ları altına kırmızı halılar serilerek "Şehrimizin gururu" sözleri ile karşılandı. llin yetkilileri tarafın- dan onuruna yemekler verilip toplantılar düzenlendi. Yapılan konuşmalarda, o ilin onun omuz- lannda, onun gayreti ve hayırse- verliği ile kalkınacağı vurgulandı! Evet, bu sözlerle aldı yetkililerin elinden onur plaketini. Çünkü o ildeki spor tesisleri için bir bina yaptınp bağışlamış galiba!.. Türkiye'de şaibeli geçmişin unutturulması ve unutulması, üs- telik hayırsever unvanı ve say- gınlık kazanılması böylesıne ko- lay işte... HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ igulgec (yaboo.com KİM KİME DUM DLMA BEHİÇAK behicakin turk.net KEDİ LEVO APTÜLİK.4 BLLMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7SOLD/flSAĞA: 1/ Gaiantep'in Yavuzeli ilçe- sinde.ünlü bir kale ve kent ka- lıntısı II Oylumlu... Tropikal bölgesrde yetişen ve yaprakla- nndaıdeğerli bir tekstiİ elyafi el- deedenbitki.3/Boruiçmdeki biı akşkanın akışını durdurma- 5 ya yaJa serbest bırakmaya ya- rayaoıygıt... Bez parçalanndan dolcvıan basit kilim. 47 Süzgeç, kevg; 5/ Yanardağ ağzı. 6/ Bir nota. Köpek... Bir kadeh içki. 7/Fai Hüsırii Dağlarca'nın bir şiir kabı... Yıyecek bulamayan, yoksul kins.. Birbağlaç. 8/Iştahı açmak için yerncten önce içilen içki. 9/ Mardin 2 ilia<iyaşayan Hıristiyan Nasturilere 3 verilt ad. YUHRIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ztinyağımn üç türünden biri. 2/ Aiyde Avrupa'yı ayıran dağ sırası... Br şınözünüoluşturananaöğe.3/Kü- çük: <sevimlı... Dünya PostaBirliği'nin sunjîi. 4/ Çağdaş... Rütbesiz asker. 5/ 9 I "ICam" da denilen kürk hayvanı... Az pişmiş et. 6/ Her tür organik ysgsrilen ad... "Dağtavuğu" da denilen bir kuş. II Tutsaklık... Bir cetrvtürü. 8/ " — Pacino": ABD'li aktör.. Okul, kışla gibi yerlerde k ^ t r için aynlmış bölüm. 9/ Haberci... Yumurtadan yeni çıkmış crv- cir~iğzınııı kıyısında bulunan ve zamanla kaybolan san renk. TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN İLK KUOUZ A$fS/.. BUGÜN, ÜHLÜ FRAMSIZ 8İÜM ADAMf LJDUIS PASTSUR CUJİ frKTVfi), KUDUZ MİKfiOBU ALMtŞ 8İH ÇOCU6UM AŞILANAAAStUt SAĞLADI. KUDUZ HASTHUĞl ÜzefiiNDeiü ÇALIŞMAIAIZINOAN SON- /& 8ULOUĞU AŞtyf UAYVANLAgA UYGULAMlŞ, OLUMUJ SOUUÇ ACM/fTI. A$<YI İNSAULAZDA P£- NEMEMİŞV f f DOĞAL OLARAK. ÇEH.iUiYOgpü. ANCAIC, BİRGÜU, KUPUZ. 8/£ tÖPeĞİN ıSt/ZblĞf JOSBPH MetSTER APLI ÇOCUĞU ONA GETiet><- LEG.. AŞI YAPILMAZSA ÇOOJK ÖteC££r/. 8U PURUMDA, PASTEUR. tCA&lG/Mf V&SPt VE BİR POkrORA AŞIYI YAPT7RP/9* OOKUZ 6ÜN SÜREYL£ AŞI T&U&VZLAMAC/*:, ÇOOJK XUR- TA(S.ILACA£Ct!. 0 9 A/of • Pttsteur- dokfor olma- dğd Cf'(f< doktor Sronchtr /fH ANKARA 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1994/558 Davacı Tedaş vekili tarafindan davalılar Mustafa Kocabaş ve arkadaşlan aleyhine açrlan kamulaştınna sebebiyle fapu iptaJi ve tescil davasının yapılan duruşmasında: Davalılar Muharrem Kocaman. Seyit Mehmet Uzun, Hatice UIusu adına çıkartılan teblıgatlar tebliğ edi- lememiş, adresleri de saptanamamış olduğundan bu kişiler hakkında ilanen tebligat yapılmasına karar verilmıştir. Bu nedenle duruşma günü olan 11.10.2001 günü saat: 10.35'de duruşmada hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekil ile temsıl ettirmenız gerekmektedır. .\k- si takdırde HUMK'nun 213-337. maddeleri gereğınce yokluğunuzda yargılamaya devam olunacağı ve hüküm verileceği tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 12.06.2001 llan olunacak davalılar: 1- Muharrem Kocaman - Mustafa oğlu- 2- Seyit Mehmet Uzun - îzzet oğlu- 3- Hatice Ulusu - Ahmet kızı Basın: 38696 GÖRÜŞ TANJU E R D E M Amiral (E) Değişim Ozerine l Türkiye'de bugünlerde bir değişim ihtiyacı gö-7 rülmektedir. Aslında yaşam diyalektiğinin doğal bir' gerçeğidir değişim. Anlaşılan bugün istenen kök- lü ve hızlı bir değişimdir. Türkiye Ulusal Kurtuluş sonrası üç büyük değK şime sahne oldu. \ • Ulusal iradeye dayalı, tam bağımsız Türkiye' Cumhuriyeti kuruldu. Teokratik, monarşik sömür-' geleşen imparatorluk tarihe karıştı. • 1946-50 döneminde çok partili düzene geçil-' di. Serbest seçimlerle iktidar el değiştirdi. • 27 Mayıs 1960 devrimiyle çok partili demok- ratik düzenin çağdaş, hukuki, idari ve sosyal ya- pısı kurumlaştı. ', 24 Ocak 1980 kararları ve sonrasında liberal ekonomik düzene geçilmek istendi. Hukuki altya- pısı oluşturulamayan bu sistemin halen krizlerini ya- şamaktayız. » Bugün değişime, son 50 yıldır Türkiye'yi yöne-y ten kadroların ülke sorunlarını çözmede yeterince< başarılı olamayışlarından ihtiyaç duyulmaktadır. • özetle; ,' • İç ve dış borçlar büyük boyutlara ulaşmış, ÜI-- kenin bağımsız olması gereken stratejik karar mer-, kezlerinin üzerine bir çığ gibi düşmüştür. • Finansal rant ön plana çıkmıştır. \ • Dış politikada genelde komşulanmızla denge-' li dostluklar kurulamamıştır. • ABD ve AB ülkelerinin ülkemizin bağımsızlığı-' nı ve saygınlığını inciten talepleri gündeme gel- mektedir. • Laiklik ilkesi, Islamın siyasallaşması, giderek örgütlenmesi ve zorlamasıyla, ulusun yaşamında. göz ardı edilmek istenmiş, Türk aydınlanmasının' önü kesilmiştir. • Etnik ayrımcılık ülke gelişimini baltalamış, ül- - ke bütünlüğüne tehdit oluşturmuştur. • Sosyal devlette, eğitim, sağlık, gelir dağılımın-' da zaaflar vardır. • Türkiye, ulusal teknoloji üretim politikalann- dan uzaktır. • Küreselleşmeyi teslimiyet anlamında algılayan ve özelleştirmeyionuntürevi olarakgörenler, özel-} leştirme yasa ve uygulamalarıyla ulusal ekonomi- nin üretim kalelerini yıkmaktadırlar. ' • Liberalizmin ekonomik düzeninin yasaları ge-' liştirilmediğinden politika-bürokrat-işadamı-zor- ba-dörtgeninde yolsuzlukların, örgütlü soygunla-- rın yaygınlık kazandığı görüşü topluma yerfeşmiş-' tir. ' • Rant hevesiyle doğal çevre giderek tahrip ol- maktadır. Bu oluşan sorunları, bugünkü iletişim ve bilişim' olanaklarının daralttığı dünyamızda dış faktörler; de etkilemektedir. Durumun ortaya koyduğu sonuç bir değişim ih-; tiyacıdır. Bu değişimin iki platformda odaklaştığı- nı görmekteyiz. Bunlar; ' • Küreselleşme gerçeğini teknolojik gelişimlere paralel olarak finans kapitalin güdümünde tüm dünyaya yayan çokuluslu şirketlerin, ABD önder--' liğinde gelişmiş ülke yönetimlerinin, uluslararası finans ve ticaret kuruluşlarının hâkimiyeti olarak kabul eden gruplar, bu düzenin gereklerinin eksik- siz yerine getirilmesini istemektedirler. Genelde TBMM'deki iktidar-muhalefet tüm parti liderlikle- ri, üst bürokrasinin önemli kesimi, büyük sermaye ve kontrolündeki medya organları, bir kısım ente- lektüeller siyasal Islam kadroları, etnik ayrımı gün- demde tutmak isteyenler, şu ya da bu yönleriyle bu ideale destek olmaktadıriar. Sınırsız bir özelleş-' tirme çabası, AB'ye üye olmak için verilen taahhüt- ler, ticari işlemlerde uluslararası hukuk kurumlan- nın esas kabulü, IMF ve Dünya Bankası talepleri-* nin sorgulanmadan yerine getirilmesi, bu grupla- rın görüşlerinin politik üst yapıya yansımasıdır. • Bu gruplann bilinçli önderleri, Türkiye yeni em- peryalizmin kontrolüne girerken bugünkü yönetim kadrolarının o düzenin gereklerini kararlı ve bilinç- li olarak yerine getirmede yeterli olmadığını düşü- nüyorlar. Değişim istekleri bundan dolayıdır. Onlar Sayın Derviş'ten gelecek için umutlu olabilirler. • Ikinci platform Atatürkçü düşünce sistemini savunan çekirdek önder kadrodur. Bu düşünce sahiplerine göre bugün yaşanılan krizden selamet- le çıkmamız ve çağdaş gelişmiş bir ülke olmamız için ihtiyaç duyulan atılım Atatürkçü düşüncenin her alanda hâkim uygulamalarıyla gerçekleşecektir. Atatürkçü düşünce küreselleşmeye karşı değildir. llim ve fennin son mertebesine ulaşılmasını iste- yen, halkçı görüşüyle demokrasiyi, eşitliği savunan; uluslararası ilişkilerde işbirliğini, dayanışmayı, ba- nşı destekleyen Atatürkçü düşünce, Batı'nın ge- lişmiş ülkeleri gibi aklın, bilimin, hukukun, etiğin hiz- metinde, ulus devleti, ulusal çıkarlan, ulusal eko- nomiyi, ulusal onuru ve bağımsız karar mekaniz- malarının varlığını da savunur. Ülkenin bugün ge- tirildiği borç sarmalında ona göre çözüm ulusun ken- disindedir, yönetenlerin, varlıklılann halkla beraber özverisindedir. Atatürkçü düşünce ekonomide hür girişimciliğı esas almakla beraber, azgelişmiş bir ül- ke olmasından dolayı, gelişmiş ülkelerie rekabet için devletin tanzim edici, girişimci rolünü de kabul eder. Stratejik nitelik ve boyutta verimli koşullarda çalışan kamu kuruluşlarını destekler. Özelleştirme- nin ulusal ekonomiyi tahrip edici şekilde uygulan- masına karşıdır. Asıl olan, kaynakların ulusun re- fahı için kullanımıdır. Gelir dağılımında adaletin, ulusal birliğin temel öğelerinden olduğuna inanır. Devletin sosyal sorumluluğuna önem verir. Ata- türkçü düşüncede tüm ulusu ve tüm insanlığı ku- caklayan ulusçuluk duygulan vardır. Türkler bu dü- şünce sistemiyle çağdaş, uygar, gönenç sahibi, saygın bir ulus olacaklardır. Atatürkçü düşünce önder kadrolannın değişim programı aslında bugün orta sınıfı fakirleşen Tür- kiyemizde insanımızın büyük kısmının desteğini alabilecek niteliktedir. Bu hareket henüz örgütlü değildir. Yurt sathına ve medyaya sesini duyura- bilmiş değildir. Bu hareketin mutlak başarısı, öz- veriyle safları birleştirerek örgütlenmekten, çok ça- lışarak halka ulaşıp halkımızı bilinçlendirmekten geçmektedir. Umut buradadır. EYÜP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2001 132 Esas 2001 468 Karar Mahkememıze ait 20.6.2001 gün 2001 132 Esas 2001'468 Karar sayılı ilamı ile Elazığ, Elazığ merkez, Koçharman Mah. köy, c: 180, hane no. 9'da nüfusa kayıt- lı bulunan Ilah Bayrak'ın nüfus kaydında tlah olarak ya- zılı bulunan ısmının Yasemın olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. 2- Davacının çocuklan olan Halil Anıl ve Ay- ça'nm nüfus kaydında tlah olarak yazılı bulunan anne isimlennin Yasemın olarak düzeltilmesine de karar veril- mıştir. tlan olunur 29 6 2001 Basın- 39277
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle