Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• TEMMUZ2001CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(ö cumhuriyet.com.tr 15
Tipikbir 'rüya fabrikası' ürünü; hareketli, şamatalı, renkli bir seyirlik: Meksikalı
GnselliğL ve yolcıduğu sevmekAxnerikan sinemasının günümüzdeki en po-
püleriki yıldızını, 'Erin Brockovich'le kazan-
dığı en iyi kadm oyuncu Oscar'ıyla taçlandı-
nlan kariyennin en parlak günlerini yaşayan
Julia Roberts'la, son dönemde 'Yedi', 'Dövüş
Kıdübü' gibı ilginç filmlerinde yakışıkhlığı-
aın yanı sıra oyun gücünü, yeteneklerini de
sergile>r
en Brad Pitt'i bir araya getiren 'Mek-
sikalı' bugün gösterime giriyor.
Hollyvvood'un bu iki ünlüsünü aynı filmde
oynatmak becerisiyle gişeyi baştan sağlama
alan DrearrAVorks Pictures'ın tarzına uygun
kotanlmış, büyük stüdyo ve ekıp yapımı, par-
lak bir eğlencelik niteliğindeki fılmin yönet-
meni. 'Mouse Hunt' adlı ilk filminı görmedi-
ğimiz, yenilerden Gore Verbinski. Yol filmiy-
le modern western, romantik komediyle ma-
cera fılmi türleri (ve Las Vegas'la Meksika)
arasmda gidip gelen bir aksiyon-güldürü de-
nemesi olarak tam doyurmasa da. müstehzi
müstehzi, ilgiyle izlenen 'Meksikah', şimdi-
ye dek yığınla benzerini gördüğümüz cinsten,
tipik bir 'rüya fabrikası' ürünü; hareketli, şa-
matalı, gırgır, renkli bir seyirlik. Zaten filmin
yapımcısı da 'UcuzRoman', 'Gunbaamından
Şafağa' gibi Tarantino filmlennın yapımcısı,
vizyonu geniş, yeni kuşaktan Lawrence Ben-
der.
Serûven ve duygusal gttldûrû kokteyli
Beş yıllık sorunlu beraberliklerini sürdü-
ren, hatta birlikte grup terapıye de giden Jer-
ry-Samantha çiftinin, tatlı sözlerin havada
uçuştuğu bir aşk gecesinin ardından birlikte
uyanılan, mutlu bir sabahıyla açılan 'Meksi-
kalı', sürekli sürprizler ıçeren, beklenmedik
gelişmelere gebe, inişli-çıkışlı bir çizgide iler-
liyor.
5 yıldır çalıştığı mafya çetesınde ufak tefek
ayakişleri yaptınlan, ama genelde her şeyi yü-
züne gözüne bulaştıran, sevgilisine 5 yıldır
çeteden aynlacağına dair söz vermış, hayatta
hep kaybetmeye mahkûm tıplerden Jerry
(Brad Pitt), patronunca (Bob Balaban), Mek-
sika'yayollanıp 'Meksikah' denen, çokdeğer-
li, el yapımı antika bir tabancayı alıp getirmek-
le görevlendirilen Jerry'yi. tek başına Las Ve-
gas'a gitmeye kararlı Sam (Julia Roberts) terk
ediyor ve silahın getırilmesini garantilemek is-
teyen, eşcinsel birkiralık katil (JamesGandol-
fini) tarafından kaçınlıp rehine ahnıyor. So-
The Mexican / Yönetmen: Gore
Verbinski / Senaryo: J.H. VVyman
/ Kamera: Dariusz Wolkski /
Müzik: Alan Silvestri / Oyuncular:
Brad Pitt, Julia Roberts, James
Gandolfini, Gene Hackman, Bob
Balaban, J.K. Simmons / ABD
2001 (UIP).
runlannı aşmaya çalışıp sınırlannı zorlayan ı-
ki sevgilınin serüvenlerini ayn ayn yaşadık-
tan, nice badire atlattıktan sonra finalde bir-
birlerine kavuşup hırçm beraberliklerini sür-
dürmeleriyle sona eriyor hikâye. Bildik kili-
şelerin devreye girdiği, malum karakterlerin
öne çıktığı, egzotik Meksika atmosferinde ge-
çen bu yüzeysel, hafif aksıyon-serüven-duy-
gusal güldürü kokteyline, gayet beylik geriye
dönüşlerle verilen. hüsranlı bir aşk mkâyesi-
nin ana motifi olmuş. eski bir el yapısı taban-
ca efsanesi de yamanmış.
Filmin her şeyi var ama ruhuyok
Mekân seçımlerinden araba çekimlerine,
görüntüsünden müziğine kadar, bir açık hava
westeminin, temposu düşmeyen bir aksiyo-
nun albenisine sahıp filmin her şeyi var da ru-
hu yok. Oyunculuk, hikâye, anlatım, müzik
vs. her şey binncı sınıf. Tipik bir geniş kıtle-
ye yönelık tıcari sinema örneği niteliğindeki
film, son dönemın modasım, yani türleri bir-
binne kanştınp ortaya 'türlü' sürmenin geçer-
li olduğunu da örnekliyor.
Jerry-Sam'in egzotik Meksikayolculuğuna
ve ilişkilerine odaklandığımız bu Hollyvvood
eğlenceliği, popüler kültür düzeyinde ironi-
espriler de içeriyor. Jerry hem aşk hem
iş hayatında barmak üzere (Pitt bu kez
komik jönü oynuyor), Sam ise duygu-
sal, gözükara, çenebaz, 'verid' bir 'se-
ven kadm'. Filmin en ilginç karakteriy-
se, fena halde bozuşmuş, iki sevgiliyi bir-
birine iten, dostunun onun yerine öldü-
rülmesıne üzülüp bir çeşit intihan se-
çerek finalde Jerry"yi kahraman
yapan 'gay' tetikçı VVinston (J.
Gandolfini ötekılerden resmen
rol çalıyor, eşcinsel tabusunu yı-
kan bu rolde). Onun kaçınp re-
hine aldığı, hep 'bencil
Jerry'ninhayatmıyaşamaktan' .
yakınan Sam'le, "Gerçeksev-
gi(ti) ilişkisinde arük yeter de-
nen nokta hiçbir zaman ol-
maz!" gibisinden geyik mu-
habbetleri yaparak yakmlaş-
tığı sahneler hoş da, filmin
Meksikah'ya bakışı genelde
pek hoş değil, yıllardır mis-
kin 'Speedy Gonzalez'den
öteye geçemeyen, aynı 'tepe-
den bakan' yaklaşım.
Silahın yapıldığı ve ait ol-
duğu topraklarda kalmasını
sağlayan, vaktiyle kaderleri-
nin kesiştiği Jerry yüzünden
hapse girmiş, feleğin çemberin-
den geçrruş, büyük reis 'kaderci'
Margolese rolünde Gene Hack-
man' ın da kısacık göründüğü
'Meksikah', sonuçta renkli, de-
rinliksız, oynak, hareketli Ame-
rikan fıhnlerine meraklı sıradan
seyirciyi oltaya getirecek cins-
ten, oyalayıcı, gelip geçıcı bir
'gösteri'.
Olanca üstünkörü yaklaşımı-
na, basmakalıplığına, sırnaşık
edalı mizahına ve romantizmi-
ne, şaşırtmacaya ve aksiyona bel
bağlamış beylik anlatımına kar-
şın bu 'Meksikah' herhalde gişe-
de iyi çalışacaktır sanınz. Brad
Pitt'le Julia Roberts gibi iki
ağır topuyla. Eh, bu ikisini
aynı filmde buluşturmak da
her babayiğidin harcı değil.
Brad Pitt ile Julia
Roberts'ı bir
araya getiren
film, bugün
gösterime
giriyor.
li/İSHV lfl'İMlJ> »ıjJİ>I.HÜ
Î
Y 'The Hole-Delik', yapay ve önemsiz bir korku çeşitlemesi olmaktan sıynlamıyor
eratbnda ürkünç bir gizli oturatnSon yıllarda Hollyvvood'un daha
çok yeniyetme-genç seyirci kesımi
için tezgahladığı "Scream" seri-
sinden (ve "I Kno>v What You Did
Last Summer" gibisinden benze-
ri) korku hikâyeleri ya da "Blair
Cadısı" gibı umulmadık bir gişe
başansına erişen, havada kalmış.
bağımsız denemelerle ilgi görüp
yenıden el üstünde tutulan gözde
bir türe dönüştü korku-gerilim- he-
yecan filmleri.
Buhafta seyrettiğimiz "TheHo-
k-Defik", işte bu türe yapılmış bir
îngiliz katkısı. Tiyatrodan yetişme
yönetmen Nick Hamm'ın ilk kez
kamera arkasına geçtiği, Guy Burt
adlı yazann 'After The Hole' adlı
romanından uyarlanan "Delik",
yeraltındaki eskı bir sığınakta, giz-
li oturumu andıran bir partı düzen-
leyen ikisi kız, ikisi erkek, 4 öğren-
ci gencin, 'deükte' kilitlı kalmala-
nyla, masumca başlayıp kanlı,
dehşet verici, cinai bir oyun halini
alan, 18 günlük. mecburi beraber-
The Hole / Yönetmen:
Nicholas Hamm /
Senaryo: Ben Court,
Caroline Ip / Kamera:
Denis Crossan / Müzik:
Clint Mansell / Oyuncular:
Thora Birch, Keira
Knightley, Desmond
Harrington, Daniel
Brocklebank, Embeth
Davidtz, Laurence Fox /
Ingiltere 2001 (Özen Film).
liklerini hikâye ediyor.
18 günün sonunda delikten sade-
ce birinin, ashnda bütün olanın-bi-
tenin sorumlusu sayılacak, aşkı ba-
şma vurmuş Liz'in (Thora Birch)
canlı çıktığı film, iki haftayı aşkın
bir sürede, aşağıdaki sığınak par-
tisinde neler olup bittiğini ele alı-
yor, yer yer flash back'lere, türün
beylik motiflerine ve klişelerine
başvuran, sinirlerle oynayıp seyir-
cinin asabını kesinkes bozmaya
kararlı, alışılmış bir anlatımla.
Genç oyuncuları, görüntüleri,
müziğiyle nispeten parlak sayılabi-
lecek ilk yarısının ardından gitgi-
de irtifa kaybederek, sonunda so-
rumlunun suçsuz çıktığı. değişik
bir finale bağlanan "Delik", son
tahlılde yapay ve önemsiz bir kor-
ku-genlim çeşitlemesi olmaktan
sıynlamıyor.
"Amerikan Güzeh'"yle yıldızı
parlayan, dolgun Thora Birch'in,
ergenlik çağının gel-gitlerine ka-
pılmış, üstelik âşık olduğu, Ame-
rikalı bir rock gitaristinin yakışık-
lı oğlundan da yüz bulamadıkça
kafası kanşan. melekle şeytan ara-
sı bir genç kızı oynadığı film, ma-
lum 'aşk, tutku, kıskançhk, inti-
kam' temalan çevresinde dolanıp
duran, karakterlerin gittikçe kari-
katürleştiği, türün klişelerine hap-
solmuş, sevimsiz ve acemi işi bir
film.
Geriye dönüşlerle kurulmuş, In-
giliz yapımı bu sözüm ona gotik
gerilim oyunu serüveni, sonuçta
ancak türün iflah olmaz meraklıla-
rını 'kesebilir'.
İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK
İnsanı sarsan bir filmParamparça Aşklar / Köpekler, insanı sarsan
bir Meksika filmi. Bir araba kazasında bırbiriy-
le buluşan insanlann hayatına ilişkin üç öykü.
Bınnci öykü, kentın varoşlannda bir gecekon-
duda \aşayan iki kardeşle bır yengenın yaşadık-
larını anlatıyor. Serseri ağabey Ramiro hem bir
markette çalışıyor hem de yasadışı işler yaparak
para kazanıyor. Kansına sert davranan, korku-
lanbirmaço. Kardeşi Octavio köpek dövüştü-
rerek para kazanıyor; yengesi Susana'ya tutkun,
bunubelli ediyor, birlikte kaçmayı öneriyor. An-
nelen her şeyin farkında, korkuyor ve çaresiz.
Octavıo ve arkadaşı bir kavgadan sonra kaçar-
lartenbir arabayla çarpışıyorlar. Bu arabada da,
Meksıka'mn ünlü top modeli Valeria yaralanı-
yoı.
IICİDCİ öykü. Valeria ile âşığı Daniel'e ilişkin.
DanieLtop model Valeria'ya âşık, onun uğruna
karısmı ve iki kızuıı terk ediyor. Ancak bu aşk
da bu araba kazasıyla parçalanıyor mu? Vale-
na'nm salon köpeğı de bu arada döşeme altına
diişerek bir kaza geçinyor. Araba kazasını gö-
rea lw baş-kası da, El Chivo (keçı) lakaplı eski
genJla Birberduş hayatı yaşayan El Chıvo. ünı-
d genç bir öğretim üyesi ıken her şeyi
terk ederek gerillalara katılıyor. Kansına da, tek
kızlan olan Maru'ya kendisinin öldüğünü söy-
lemesini istiyor. Kazayı görünce de yaralı köpe-
ği alarak yanmdaki sokak köpekleriyle birlikte
uzaklaşıyor. El Chivo, kiralık katil olarak çalı-
şıyor. öldürülmesi istenen bir patronsa hem öl-
dürüyor hem de para alıyor. Köpeklerine karşı
çok merhameth.
Filmde köpekler çok önemli bir yer tutuyor ve
sahiplerinin simgelenni taşıyorlar. Octavio'nun
köpeği sert ve dövüşçü, Valeria'nın köpeğı süs-
lü, mızmız ve şımank, El Chivo'nun köpekleri
ise sokak köpeği. Film, insan hayatının nasıl pa-
muk ipliğine bağlı olduğunu; yoksulluk, hırs,
yaşamatutkusu. şehvet, inanç, öfke, dalavere, in-
tikam duygulannın iniş çıkışlannı sert bir üslup-
la anlatıyor Hayat, büyük bir hareketlilikle akıp
giderken insanlardan da büyük bir dayanıklılık
bekliyor. Başlangıçlar ve sonuçlar beklenmedik
iniş çıkışlarla dolu. Fılmi izlerken dikkatinizi
azaltamıyorsunuz, sarsılıyorsunuz, düşünüyor-
sunuz. Belkı de teknoloji numaralarından yok-
sun olmak az gelişmiş ülke sıneması ıçin bir
a\ antaj oluştunıyor. Elbette kullanabilene. Mut-
laka görühnesi gereken bir film. Dört yıldız. Filmi izlerken dikkatinizi azaltamıyorsunuz, sarsüıyorsunuz. düşünüyorsunuz.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Düş Yorgunu
Nicedir, iyimser bir cuma yazısı yazmak isteği
ile oturuyorum bilgisayarın başına, ama ne müm-
kün... Sorunlar hep ağır basıyor. Içinde bulundu-
ğumuz karanlık tünelin çıkışı bir türlü görünmüyor
ufukta. Inanılmaz çelişkiler içinde yaşıyoruz.
Ölümlerin ve şenliklerin orta yerinde. Düşlerimize
sıkı sıkıya sanlmış, ayakta kalmaya çalışıyoruz.
Yaşamımızı anlamlı kılmak için üretmekten, ya-
şamı ve sanatı savunmaktan başka seçeneğimiz
yok. Koşullar ne denli ağır olursa olsun, doğrulş-
rı söylemeye, düşüncelerimizi ifade etme özgür-
lüğümüzü savunmaya devam edeceğiz. Başka
bir seçeneğimiz yok. Tıpkı Sisiphos gibi, her gün
yeniden başlamak pahasına...
Biryanda, her gün biryenisi gelen ölüm haber-
leri, öte yanda birbirinden önemli sanat etkinlik-
leri. Temmuz, festivaller mevsimi, biliyorsunuz. Bu
yıl ölümlerle at başı gidiyor festivaller. Nasıl yaşa-
yacağız, kişiliklerimiz parçalanmadan? Biryanda
çaresizlik, bir şey yapamama duygusu; öte yan-
da, duyarsız kalınamayacak güzellikler... Çığlıkla-
rını duyarabilmek için yaşamlarını ortaya koyan
gençleri unutarak nasıl izleyebiliriz Paul Taylor'u
ya da Ispanyol Ulusal Balesi'ni?.. Nasıl tat alaca-
ğız Garbarek'ın o eşsiz saksofonundan?.. İşte
bu müthiş muammayı yaşıyoruz şimdilerde.
'Knepp'l anımsıyoruz. Bize unutturulmak istenen
gerçekleri hiç aklımızdan çıkartmadan yaşama
sarılıyoruz...
Temmuz ayı, yitirdiğimiz dostları anımsatarak
başladı. 2 Temmuz'da Sıvas'ta yakılarak öldürü-
len 37 aydını andık yurdun dört bir köşesinde.
Aradan sekiz yıl geçmişti ve 'Hayata Dönüş' ope-
rasyonunda gençlerin nasıl 'yakıldığını' yazıyor-
du gazeteler. Bugün ise Aziz Nesin ustamızın al-
tıncı ölüm yıldönümü. Ve, ölüm oruçları 250. gü-
nüne ulaşırken, devletin yüce katlannda oturan-
lar ınatlarından vazgeçmiyor. Cezaevlerindeki
'tecrit'i kaldıracağız deseler ne olur sanki (Nasıl-
sa tüm toplumu 'tecrit' altına aldınız)... Ama on-
lar, medyada varlığını sürdürebilen namuslu ka-
lemlerte uğraşıyorlar. Doğruları anlatmakta dire-
nen yayın organlarını kapatarak, reklamlarını ke-
serek tüm toplumu yalanlara mahkûm etmeye
çalışıyoriar. 'Azizname' hâlâ yasak yayınlar liste-
sinde ve yurtdışına gönderilmesine izin verilmi-
yor. Ve bu arada biz, dünyanın en ünlü topluluk-
lannı izlemeye devam ediyoruz. Aziz Nesin yaşa-
saydı ne derdi bu yaman çelışkiye? Eminim, ik-
na etmeye çalışırdı işadamlarını, banka patronla-
rını. Ne olur, biraz da doğuya, birkaç resmi etkin-
liğin dışında kimselerin gitmediği, gidemediği böl-
gelere götürün sanatı, derdi. Bir de, oralara hal-
ka tümüyle yabancı sanat olayları götürmek,
"Türk asıllı devlet memurlanna şölen vermek"
yerine, "oranın kendi kültürûnü geliştirmek" için
bir şeyler yapın derdi. 1989 yılında Yüksel Se-
lek'le yaptığı bir konuşmada, kültürel kalkınma ol-
madan ekonomik kalkınma olamayacağını anla-
tıyordu Nesin usta (1). Aradan on yıldan fazla za-
man geçti, hâlâ böyle bir anlayış değişikliğinin
işaretleri görülmüyor ufukta.
• • •
Bu yazıyı, Diyarbakır'ın yetiştirdiği en önemli
ozanlardan Hicri Izgören'in 'Düş Yorgunu'adlı şi-
irinden biralıntı ile bitirmek istiyorum (2). Tüm 'düş
yorgunlan'run anısına...
Yeni kimlikler ediniyoruz kirterimizden
Sıfın bol sayılardan tapınaklar \
Bono borsa tahvil taksit arz-taiep '
'Yükselen değerler' alçalan ınsanlığımız t
Çoğalan tikler, günde beş vakit cinnet ]
Umudun maliyeti durmadan yükseliyor
Mevsim normallerine uymuyor nabzım
Stoklan hızla eriyorken hayatın
Tüm dinamiklerimi gözden geçirdim
Belki özelleştirir dedim aşk ve acıyı
Bu şiiri hamiline yazdım
Yol uzundu yorgundum
Ben yine düşlere uğurladım kendimi
(1) 'Sora Sora Cennet Bulunur' Aziz Nesin
Adam
(2) 'Suç Duyurusu' A. Hicri Izgören / Avesta
vecdisayarfö yahoo.com
EPic Clapton'a 21. Alün Plak
• LOS ANGELES (AFP) - Enc Clapton ve
Paul McCartney, 21. kez 'Altın Plak' ödülünü
aldılar. Amerikan Plak Endüstrisi'nin başkanı
Hillary Rosen yaptığı konuşmada. "Bu kadar
çok yeni grup ve müzik tarzı varken, böyle
efsane sanatçılann ödül alması çok güzel"
dedi. Clapton, 21. plak ödülünü 'Reptile',
McCartney ise 'Wingspan: Hits and History'
isimli eseriyle kazandı. Clapton, 20. ödülünü
ise geçen yıl blues müziğinin ustası B.B.
King'le yaptığı 'Ridin' Wıth the King'le
kazanmıştı.
Altm Portakal'a başvurular
• ANTALYA (AA) - Antalya Altın Portakal
Film Festivali kapsamında düzenlenen
'Uluslararası Kısa Film ve Video Yanşmasf na
başvoıru tarihi uzatıldı. Daha önce 2 Temmuz
olarak belirtilen son başvuru tarihi, 13 Temmuz
olarak değiştirildi. Tarih değişikliğine gerekçe
olarak tamamlanma aşamasındaki yapıtlann da
yanşmaya katılmasının sağlanması gösterildi.
18-21 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek olan
yanşma 'Dramatik Video', 'Dramatik Film',
'BelgeseF, 'Deneysel ve Canlandırma'
dallannda yapılacak.
BUGÜN
• AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30"da Mark
Morris Dans Grubu'nun sahneleyeceği
Purcell'in 'Dido ve Aeneas' bale-operası
DVD'den gösterilecek. (252 35 00-01)
tSTHNBUL CAZ FESTİVAÜ'NDE BUGÜN
• BABYLON'da saat 23.00'te Big Bad Voodoo
Daddy'nin konseri izlenebilir. (292 73 68)