17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• TEMMUZ2001CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(ö cumhuriyet.com.tr 15 Tipikbir 'rüya fabrikası' ürünü; hareketli, şamatalı, renkli bir seyirlik: Meksikalı GnselliğL ve yolcıduğu sevmekAxnerikan sinemasının günümüzdeki en po- püleriki yıldızını, 'Erin Brockovich'le kazan- dığı en iyi kadm oyuncu Oscar'ıyla taçlandı- nlan kariyennin en parlak günlerini yaşayan Julia Roberts'la, son dönemde 'Yedi', 'Dövüş Kıdübü' gibı ilginç filmlerinde yakışıkhlığı- aın yanı sıra oyun gücünü, yeteneklerini de sergile>r en Brad Pitt'i bir araya getiren 'Mek- sikalı' bugün gösterime giriyor. Hollyvvood'un bu iki ünlüsünü aynı filmde oynatmak becerisiyle gişeyi baştan sağlama alan DrearrAVorks Pictures'ın tarzına uygun kotanlmış, büyük stüdyo ve ekıp yapımı, par- lak bir eğlencelik niteliğindeki fılmin yönet- meni. 'Mouse Hunt' adlı ilk filminı görmedi- ğimiz, yenilerden Gore Verbinski. Yol filmiy- le modern western, romantik komediyle ma- cera fılmi türleri (ve Las Vegas'la Meksika) arasmda gidip gelen bir aksiyon-güldürü de- nemesi olarak tam doyurmasa da. müstehzi müstehzi, ilgiyle izlenen 'Meksikah', şimdi- ye dek yığınla benzerini gördüğümüz cinsten, tipik bir 'rüya fabrikası' ürünü; hareketli, şa- matalı, gırgır, renkli bir seyirlik. Zaten filmin yapımcısı da 'UcuzRoman', 'Gunbaamından Şafağa' gibi Tarantino filmlennın yapımcısı, vizyonu geniş, yeni kuşaktan Lawrence Ben- der. Serûven ve duygusal gttldûrû kokteyli Beş yıllık sorunlu beraberliklerini sürdü- ren, hatta birlikte grup terapıye de giden Jer- ry-Samantha çiftinin, tatlı sözlerin havada uçuştuğu bir aşk gecesinin ardından birlikte uyanılan, mutlu bir sabahıyla açılan 'Meksi- kalı', sürekli sürprizler ıçeren, beklenmedik gelişmelere gebe, inişli-çıkışlı bir çizgide iler- liyor. 5 yıldır çalıştığı mafya çetesınde ufak tefek ayakişleri yaptınlan, ama genelde her şeyi yü- züne gözüne bulaştıran, sevgilisine 5 yıldır çeteden aynlacağına dair söz vermış, hayatta hep kaybetmeye mahkûm tıplerden Jerry (Brad Pitt), patronunca (Bob Balaban), Mek- sika'yayollanıp 'Meksikah' denen, çokdeğer- li, el yapımı antika bir tabancayı alıp getirmek- le görevlendirilen Jerry'yi. tek başına Las Ve- gas'a gitmeye kararlı Sam (Julia Roberts) terk ediyor ve silahın getırilmesini garantilemek is- teyen, eşcinsel birkiralık katil (JamesGandol- fini) tarafından kaçınlıp rehine ahnıyor. So- The Mexican / Yönetmen: Gore Verbinski / Senaryo: J.H. VVyman / Kamera: Dariusz Wolkski / Müzik: Alan Silvestri / Oyuncular: Brad Pitt, Julia Roberts, James Gandolfini, Gene Hackman, Bob Balaban, J.K. Simmons / ABD 2001 (UIP). runlannı aşmaya çalışıp sınırlannı zorlayan ı- ki sevgilınin serüvenlerini ayn ayn yaşadık- tan, nice badire atlattıktan sonra finalde bir- birlerine kavuşup hırçm beraberliklerini sür- dürmeleriyle sona eriyor hikâye. Bildik kili- şelerin devreye girdiği, malum karakterlerin öne çıktığı, egzotik Meksika atmosferinde ge- çen bu yüzeysel, hafif aksıyon-serüven-duy- gusal güldürü kokteyline, gayet beylik geriye dönüşlerle verilen. hüsranlı bir aşk mkâyesi- nin ana motifi olmuş. eski bir el yapısı taban- ca efsanesi de yamanmış. Filmin her şeyi var ama ruhuyok Mekân seçımlerinden araba çekimlerine, görüntüsünden müziğine kadar, bir açık hava westeminin, temposu düşmeyen bir aksiyo- nun albenisine sahıp filmin her şeyi var da ru- hu yok. Oyunculuk, hikâye, anlatım, müzik vs. her şey binncı sınıf. Tipik bir geniş kıtle- ye yönelık tıcari sinema örneği niteliğindeki film, son dönemın modasım, yani türleri bir- binne kanştınp ortaya 'türlü' sürmenin geçer- li olduğunu da örnekliyor. Jerry-Sam'in egzotik Meksikayolculuğuna ve ilişkilerine odaklandığımız bu Hollyvvood eğlenceliği, popüler kültür düzeyinde ironi- espriler de içeriyor. Jerry hem aşk hem iş hayatında barmak üzere (Pitt bu kez komik jönü oynuyor), Sam ise duygu- sal, gözükara, çenebaz, 'verid' bir 'se- ven kadm'. Filmin en ilginç karakteriy- se, fena halde bozuşmuş, iki sevgiliyi bir- birine iten, dostunun onun yerine öldü- rülmesıne üzülüp bir çeşit intihan se- çerek finalde Jerry"yi kahraman yapan 'gay' tetikçı VVinston (J. Gandolfini ötekılerden resmen rol çalıyor, eşcinsel tabusunu yı- kan bu rolde). Onun kaçınp re- hine aldığı, hep 'bencil Jerry'ninhayatmıyaşamaktan' . yakınan Sam'le, "Gerçeksev- gi(ti) ilişkisinde arük yeter de- nen nokta hiçbir zaman ol- maz!" gibisinden geyik mu- habbetleri yaparak yakmlaş- tığı sahneler hoş da, filmin Meksikah'ya bakışı genelde pek hoş değil, yıllardır mis- kin 'Speedy Gonzalez'den öteye geçemeyen, aynı 'tepe- den bakan' yaklaşım. Silahın yapıldığı ve ait ol- duğu topraklarda kalmasını sağlayan, vaktiyle kaderleri- nin kesiştiği Jerry yüzünden hapse girmiş, feleğin çemberin- den geçrruş, büyük reis 'kaderci' Margolese rolünde Gene Hack- man' ın da kısacık göründüğü 'Meksikah', sonuçta renkli, de- rinliksız, oynak, hareketli Ame- rikan fıhnlerine meraklı sıradan seyirciyi oltaya getirecek cins- ten, oyalayıcı, gelip geçıcı bir 'gösteri'. Olanca üstünkörü yaklaşımı- na, basmakalıplığına, sırnaşık edalı mizahına ve romantizmi- ne, şaşırtmacaya ve aksiyona bel bağlamış beylik anlatımına kar- şın bu 'Meksikah' herhalde gişe- de iyi çalışacaktır sanınz. Brad Pitt'le Julia Roberts gibi iki ağır topuyla. Eh, bu ikisini aynı filmde buluşturmak da her babayiğidin harcı değil. Brad Pitt ile Julia Roberts'ı bir araya getiren film, bugün gösterime giriyor. li/İSHV lfl'İMlJ> »ıjJİ>I.HÜ Î Y 'The Hole-Delik', yapay ve önemsiz bir korku çeşitlemesi olmaktan sıynlamıyor eratbnda ürkünç bir gizli oturatnSon yıllarda Hollyvvood'un daha çok yeniyetme-genç seyirci kesımi için tezgahladığı "Scream" seri- sinden (ve "I Kno>v What You Did Last Summer" gibisinden benze- ri) korku hikâyeleri ya da "Blair Cadısı" gibı umulmadık bir gişe başansına erişen, havada kalmış. bağımsız denemelerle ilgi görüp yenıden el üstünde tutulan gözde bir türe dönüştü korku-gerilim- he- yecan filmleri. Buhafta seyrettiğimiz "TheHo- k-Defik", işte bu türe yapılmış bir îngiliz katkısı. Tiyatrodan yetişme yönetmen Nick Hamm'ın ilk kez kamera arkasına geçtiği, Guy Burt adlı yazann 'After The Hole' adlı romanından uyarlanan "Delik", yeraltındaki eskı bir sığınakta, giz- li oturumu andıran bir partı düzen- leyen ikisi kız, ikisi erkek, 4 öğren- ci gencin, 'deükte' kilitlı kalmala- nyla, masumca başlayıp kanlı, dehşet verici, cinai bir oyun halini alan, 18 günlük. mecburi beraber- The Hole / Yönetmen: Nicholas Hamm / Senaryo: Ben Court, Caroline Ip / Kamera: Denis Crossan / Müzik: Clint Mansell / Oyuncular: Thora Birch, Keira Knightley, Desmond Harrington, Daniel Brocklebank, Embeth Davidtz, Laurence Fox / Ingiltere 2001 (Özen Film). liklerini hikâye ediyor. 18 günün sonunda delikten sade- ce birinin, ashnda bütün olanın-bi- tenin sorumlusu sayılacak, aşkı ba- şma vurmuş Liz'in (Thora Birch) canlı çıktığı film, iki haftayı aşkın bir sürede, aşağıdaki sığınak par- tisinde neler olup bittiğini ele alı- yor, yer yer flash back'lere, türün beylik motiflerine ve klişelerine başvuran, sinirlerle oynayıp seyir- cinin asabını kesinkes bozmaya kararlı, alışılmış bir anlatımla. Genç oyuncuları, görüntüleri, müziğiyle nispeten parlak sayılabi- lecek ilk yarısının ardından gitgi- de irtifa kaybederek, sonunda so- rumlunun suçsuz çıktığı. değişik bir finale bağlanan "Delik", son tahlılde yapay ve önemsiz bir kor- ku-genlim çeşitlemesi olmaktan sıynlamıyor. "Amerikan Güzeh'"yle yıldızı parlayan, dolgun Thora Birch'in, ergenlik çağının gel-gitlerine ka- pılmış, üstelik âşık olduğu, Ame- rikalı bir rock gitaristinin yakışık- lı oğlundan da yüz bulamadıkça kafası kanşan. melekle şeytan ara- sı bir genç kızı oynadığı film, ma- lum 'aşk, tutku, kıskançhk, inti- kam' temalan çevresinde dolanıp duran, karakterlerin gittikçe kari- katürleştiği, türün klişelerine hap- solmuş, sevimsiz ve acemi işi bir film. Geriye dönüşlerle kurulmuş, In- giliz yapımı bu sözüm ona gotik gerilim oyunu serüveni, sonuçta ancak türün iflah olmaz meraklıla- rını 'kesebilir'. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK İnsanı sarsan bir filmParamparça Aşklar / Köpekler, insanı sarsan bir Meksika filmi. Bir araba kazasında bırbiriy- le buluşan insanlann hayatına ilişkin üç öykü. Bınnci öykü, kentın varoşlannda bir gecekon- duda \aşayan iki kardeşle bır yengenın yaşadık- larını anlatıyor. Serseri ağabey Ramiro hem bir markette çalışıyor hem de yasadışı işler yaparak para kazanıyor. Kansına sert davranan, korku- lanbirmaço. Kardeşi Octavio köpek dövüştü- rerek para kazanıyor; yengesi Susana'ya tutkun, bunubelli ediyor, birlikte kaçmayı öneriyor. An- nelen her şeyin farkında, korkuyor ve çaresiz. Octavıo ve arkadaşı bir kavgadan sonra kaçar- lartenbir arabayla çarpışıyorlar. Bu arabada da, Meksıka'mn ünlü top modeli Valeria yaralanı- yoı. IICİDCİ öykü. Valeria ile âşığı Daniel'e ilişkin. DanieLtop model Valeria'ya âşık, onun uğruna karısmı ve iki kızuıı terk ediyor. Ancak bu aşk da bu araba kazasıyla parçalanıyor mu? Vale- na'nm salon köpeğı de bu arada döşeme altına diişerek bir kaza geçinyor. Araba kazasını gö- rea lw baş-kası da, El Chivo (keçı) lakaplı eski genJla Birberduş hayatı yaşayan El Chıvo. ünı- d genç bir öğretim üyesi ıken her şeyi terk ederek gerillalara katılıyor. Kansına da, tek kızlan olan Maru'ya kendisinin öldüğünü söy- lemesini istiyor. Kazayı görünce de yaralı köpe- ği alarak yanmdaki sokak köpekleriyle birlikte uzaklaşıyor. El Chivo, kiralık katil olarak çalı- şıyor. öldürülmesi istenen bir patronsa hem öl- dürüyor hem de para alıyor. Köpeklerine karşı çok merhameth. Filmde köpekler çok önemli bir yer tutuyor ve sahiplerinin simgelenni taşıyorlar. Octavio'nun köpeği sert ve dövüşçü, Valeria'nın köpeğı süs- lü, mızmız ve şımank, El Chivo'nun köpekleri ise sokak köpeği. Film, insan hayatının nasıl pa- muk ipliğine bağlı olduğunu; yoksulluk, hırs, yaşamatutkusu. şehvet, inanç, öfke, dalavere, in- tikam duygulannın iniş çıkışlannı sert bir üslup- la anlatıyor Hayat, büyük bir hareketlilikle akıp giderken insanlardan da büyük bir dayanıklılık bekliyor. Başlangıçlar ve sonuçlar beklenmedik iniş çıkışlarla dolu. Fılmi izlerken dikkatinizi azaltamıyorsunuz, sarsılıyorsunuz, düşünüyor- sunuz. Belkı de teknoloji numaralarından yok- sun olmak az gelişmiş ülke sıneması ıçin bir a\ antaj oluştunıyor. Elbette kullanabilene. Mut- laka görühnesi gereken bir film. Dört yıldız. Filmi izlerken dikkatinizi azaltamıyorsunuz, sarsüıyorsunuz. düşünüyorsunuz. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Düş Yorgunu Nicedir, iyimser bir cuma yazısı yazmak isteği ile oturuyorum bilgisayarın başına, ama ne müm- kün... Sorunlar hep ağır basıyor. Içinde bulundu- ğumuz karanlık tünelin çıkışı bir türlü görünmüyor ufukta. Inanılmaz çelişkiler içinde yaşıyoruz. Ölümlerin ve şenliklerin orta yerinde. Düşlerimize sıkı sıkıya sanlmış, ayakta kalmaya çalışıyoruz. Yaşamımızı anlamlı kılmak için üretmekten, ya- şamı ve sanatı savunmaktan başka seçeneğimiz yok. Koşullar ne denli ağır olursa olsun, doğrulş- rı söylemeye, düşüncelerimizi ifade etme özgür- lüğümüzü savunmaya devam edeceğiz. Başka bir seçeneğimiz yok. Tıpkı Sisiphos gibi, her gün yeniden başlamak pahasına... Biryanda, her gün biryenisi gelen ölüm haber- leri, öte yanda birbirinden önemli sanat etkinlik- leri. Temmuz, festivaller mevsimi, biliyorsunuz. Bu yıl ölümlerle at başı gidiyor festivaller. Nasıl yaşa- yacağız, kişiliklerimiz parçalanmadan? Biryanda çaresizlik, bir şey yapamama duygusu; öte yan- da, duyarsız kalınamayacak güzellikler... Çığlıkla- rını duyarabilmek için yaşamlarını ortaya koyan gençleri unutarak nasıl izleyebiliriz Paul Taylor'u ya da Ispanyol Ulusal Balesi'ni?.. Nasıl tat alaca- ğız Garbarek'ın o eşsiz saksofonundan?.. İşte bu müthiş muammayı yaşıyoruz şimdilerde. 'Knepp'l anımsıyoruz. Bize unutturulmak istenen gerçekleri hiç aklımızdan çıkartmadan yaşama sarılıyoruz... Temmuz ayı, yitirdiğimiz dostları anımsatarak başladı. 2 Temmuz'da Sıvas'ta yakılarak öldürü- len 37 aydını andık yurdun dört bir köşesinde. Aradan sekiz yıl geçmişti ve 'Hayata Dönüş' ope- rasyonunda gençlerin nasıl 'yakıldığını' yazıyor- du gazeteler. Bugün ise Aziz Nesin ustamızın al- tıncı ölüm yıldönümü. Ve, ölüm oruçları 250. gü- nüne ulaşırken, devletin yüce katlannda oturan- lar ınatlarından vazgeçmiyor. Cezaevlerindeki 'tecrit'i kaldıracağız deseler ne olur sanki (Nasıl- sa tüm toplumu 'tecrit' altına aldınız)... Ama on- lar, medyada varlığını sürdürebilen namuslu ka- lemlerte uğraşıyorlar. Doğruları anlatmakta dire- nen yayın organlarını kapatarak, reklamlarını ke- serek tüm toplumu yalanlara mahkûm etmeye çalışıyoriar. 'Azizname' hâlâ yasak yayınlar liste- sinde ve yurtdışına gönderilmesine izin verilmi- yor. Ve bu arada biz, dünyanın en ünlü topluluk- lannı izlemeye devam ediyoruz. Aziz Nesin yaşa- saydı ne derdi bu yaman çelışkiye? Eminim, ik- na etmeye çalışırdı işadamlarını, banka patronla- rını. Ne olur, biraz da doğuya, birkaç resmi etkin- liğin dışında kimselerin gitmediği, gidemediği böl- gelere götürün sanatı, derdi. Bir de, oralara hal- ka tümüyle yabancı sanat olayları götürmek, "Türk asıllı devlet memurlanna şölen vermek" yerine, "oranın kendi kültürûnü geliştirmek" için bir şeyler yapın derdi. 1989 yılında Yüksel Se- lek'le yaptığı bir konuşmada, kültürel kalkınma ol- madan ekonomik kalkınma olamayacağını anla- tıyordu Nesin usta (1). Aradan on yıldan fazla za- man geçti, hâlâ böyle bir anlayış değişikliğinin işaretleri görülmüyor ufukta. • • • Bu yazıyı, Diyarbakır'ın yetiştirdiği en önemli ozanlardan Hicri Izgören'in 'Düş Yorgunu'adlı şi- irinden biralıntı ile bitirmek istiyorum (2). Tüm 'düş yorgunlan'run anısına... Yeni kimlikler ediniyoruz kirterimizden Sıfın bol sayılardan tapınaklar \ Bono borsa tahvil taksit arz-taiep ' 'Yükselen değerler' alçalan ınsanlığımız t Çoğalan tikler, günde beş vakit cinnet ] Umudun maliyeti durmadan yükseliyor Mevsim normallerine uymuyor nabzım Stoklan hızla eriyorken hayatın Tüm dinamiklerimi gözden geçirdim Belki özelleştirir dedim aşk ve acıyı Bu şiiri hamiline yazdım Yol uzundu yorgundum Ben yine düşlere uğurladım kendimi (1) 'Sora Sora Cennet Bulunur' Aziz Nesin Adam (2) 'Suç Duyurusu' A. Hicri Izgören / Avesta vecdisayarfö yahoo.com EPic Clapton'a 21. Alün Plak • LOS ANGELES (AFP) - Enc Clapton ve Paul McCartney, 21. kez 'Altın Plak' ödülünü aldılar. Amerikan Plak Endüstrisi'nin başkanı Hillary Rosen yaptığı konuşmada. "Bu kadar çok yeni grup ve müzik tarzı varken, böyle efsane sanatçılann ödül alması çok güzel" dedi. Clapton, 21. plak ödülünü 'Reptile', McCartney ise 'Wingspan: Hits and History' isimli eseriyle kazandı. Clapton, 20. ödülünü ise geçen yıl blues müziğinin ustası B.B. King'le yaptığı 'Ridin' Wıth the King'le kazanmıştı. Altm Portakal'a başvurular • ANTALYA (AA) - Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında düzenlenen 'Uluslararası Kısa Film ve Video Yanşmasf na başvoıru tarihi uzatıldı. Daha önce 2 Temmuz olarak belirtilen son başvuru tarihi, 13 Temmuz olarak değiştirildi. Tarih değişikliğine gerekçe olarak tamamlanma aşamasındaki yapıtlann da yanşmaya katılmasının sağlanması gösterildi. 18-21 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek olan yanşma 'Dramatik Video', 'Dramatik Film', 'BelgeseF, 'Deneysel ve Canlandırma' dallannda yapılacak. BUGÜN • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30"da Mark Morris Dans Grubu'nun sahneleyeceği Purcell'in 'Dido ve Aeneas' bale-operası DVD'den gösterilecek. (252 35 00-01) tSTHNBUL CAZ FESTİVAÜ'NDE BUGÜN • BABYLON'da saat 23.00'te Big Bad Voodoo Daddy'nin konseri izlenebilir. (292 73 68)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle