16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 TEMMUZ 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ROBOTEK TURHAN SELÇUK DURUST TA3İAI11 İSTAîBUL EFENDÎSİ ABDÜLCAKBAZ 1» HARİKUÛDE IİACÎRALAEI KISIM TEKMİLİ BİRDEN TJENİ Î3ÖYLE YM.ZWSTM OlMALl. VE ö-l^EMLt AOAM... <5rlTT"î. BuMUN ÖÎR NEDENÎ ör/rrî ^ Mimarlar ve mühendisler sadeceyürümediler, 'varlıklarını' da kanıtladılar... Umutlanmız tazalendi TARİHSEL UYARIDAN SATIRBAŞLARI Neler söyledüer; neden yürüdiiler? Türkıye'nin "'bu ülkeye hizmet jçm" yetiştirdiği mımarlar, plancılar ve mühendisler, yıne bu ülke için ögrendılden ve savunduklan mimarhk. şehircilık ve mühendislik polıtıkalanna "kulak asmavan" ıktıdarlardan artık "ulusal bir hesap sorma" sûrecinin de başlamasını istiyorlar.. TMMOB nin bu nedenle düzenledığı yürüvüş ve mitingde atıian sloganlar ve yapılan konuşmalar, bu nedenle bir bakıma "mimarlannı ve mühendiskrini dintemeyen* ydneîımlenn Türkıye'yi ne duruma getırdıklennin de özeti gibiydi... İşte, TMMOB catısı altuıda "meslekJerinin gereğmi" savunan kûltür, sanat ve bılım insanlanmızın tarihsel uyanlanndan bazılan: IVltMARLÂR: Kentlerin yüzde 50'sı, metropollerin yüzde 7O'ı "mimarsız"' yapılaşıyor... SürekJı göz yumulan ve affedılen "yasadışı kentfcşme" sadece mımarlıgı değıl "toplumsal ve siyasal ahlakı* da hızla çürütüyor... PLANCILAR: Kent planlamasına • ve arazi kııllanimına şehırcilik bihmi değıl, sıyasaf ve ekonomik güç ortaklığının "rant beklentâeri" yön veriyor... îmar yetkileri de bu yağmayı "organize* etme yönünde kullarulıyor.. İIVŞAAT MÜHENDİSLER!: Yapı üretıminde mûhendislığin gerekleri yenne "piyasa ve pazar ilişkileri'* etkin kılınıyor... Kamu yapılan denetimden kaçınlırken ıdusal kaynakian çıkar çevrelerine pjşkeş çeken "kavOTnacT ihaie düzenı ensellenmıyor... ElEKTRtK MÜHENDİSLERİ: Enerjı ûretımınde. dağıtımında ve kullanımında uiusal çıkarlar g&eühnıyor, "enerji pazanndan JHV kapma" hedeflerine hizmet edıliyor... Enerjı kaynaklan koıusunda da ülkenın ve gelecek kuşaklann esenJıgi göz ardı edilerek "kısa vadefi pkar gMÎtikaianyla" hareket edilıyor... VİAKtNA MÜHENDİSLERİ: Lalkınmada çağdaş ve bilımsel teknolojıyi özendırme yenne, yalancı yatmmcılan teşvik adma "dşa bağımlı ve verimliliğinj >TtHTOİş" teknolojilere ödün erıhyor... Ulusal sanayinin ve ekonominin temel ve tarihsel kaynaklan da "özetleştinne" »jgunuyia hızla yok edilıyor... HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ: Ülkenin Ldastrosu ve mülkiyet kanavası rıâlıçıkartılmadığı gibi. arazilenn üleşüni, kullanımı ve değerlendirilmesı konusunda ulusal çıkarlan ve geleceği güvenceye alacak bir toprak politikası da siyasilerin gündemine giremiyor... ORMAN MÜHENDİSLERİ: Ormanlanmıza bir "yaşam kıaysağT. orman ürünlenne de bir "kaflanma kaynağr" olarak bakmayan sıyasai iktidarlar, yıllardır hemen tüm yasal düzenlemelen hep ""orman vağnıasını gerüşJetnıe ve meşrulaşürma" yönünde yapıyorlar... YER BtLtMİ MÜHENDİSLERt: Jeofizik ve jeoloji alanlanndaki bunca uzmanlık birikıminı adeta yok sayan Türkiye, 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 "şoklanna" rağmen aynı bilimsel gücünü hâlâ devreye sokmayan bir ülke olarak tanhe geçiyor... YERALTIKAYNAKLARI MÜHENDİSLERİ: Türkiye'nın en önemh ve zengin kalkınma kaynaklanm "kişflikJi" politikalarla ve "ulusal çıkariar" içın kullanmaktan artık "vazgeçen* yöneticiler, bu konuda "maden". "metahırji" ve "petrol" mühendıslerini de "dışa bağımiı sömürgeci üretime" tutsak kılmak istivorlar.. ZİRAAT MÜHENDİSLERİ: Üretimi değıl "tüketimr körükleyen yatınm polıtıkalanyla sanayileşmeyi de körelten siyasal iktidarlar. bu "rantçı ve talano yaonmlan" uğruna w tanm alanlannT bıle gözden çıkartıyorlar . "Patates yerine otomobil vetişsm" mantığının egemen olduğu bu duyarsız politıkayla Türkıye'nin "sântörülebiBr yaşam* ka>Tiaklan da yok edilıyor... ÇEVRENN ve PEYZAJBV UZMANLARI: Aynı pohtıkalarla dışlanan "çevre mühendisüği'* ıle yine aynı rantçı kültürle ihmai edılen "peyzaj mimarhğr'' da sürdürülebiiir ve nitelikli bir yaşam ortamı için etküi olamıyorlar, sürekh' engellenıvorlar. DENİZChJĞtV UZMANLARI: Dünyadakı en uzun kryı şeridine sahip, her tarafi denizlerle çevrili olan Türkiye. bu eşsiz ayncalığını kalkınmada ve gelışmede değerlendirmeyı "büen" ve savunan "gemi mühendislerT ıle "gemi maküıa mühendisierinr de diniemeyen siyasederin açmazını yaşıyor... ... Ve, bütün bu uzmanhk dallarmın yanı sıra, yıne TMMOB çaösı altında ayn meslek odalan şeklınde örgütlenen "fizik mühendjsleri". "gjda mühendisteri", "Idınya mühendisJeri", "meteoroloji miihendisleri'', -tekstil mühendislerr ve "iç mimarlar" da kendi bilimsel ve teknik alanlannda öğrendikleriyle, üDcede uygulanan politikalann "çaüşan ve çefişen" yanlarmı bıkmadan, usanmadan düe getıriyorlar... Ne var ki bütün bu uyanlar, yıllardır sanki "duvara" söylendiğı için de ülke krizden krîze sürüklenirken aynı duvan inşa edenler arasında yerini alan a medyamız''(!) mimar ve mühendıslenn ''neden vürüdükierinr ve TMMOB mitingimn "ne anlam taşıdığuu", merak etmek bir yana, topluma duyurma görevini büe yapmıyor... Mimar ve mühendisler yıUardır uyanvor, sivasüer yıllardır aJdırmi} or... Bu süreç de\ aınlı böyie sürüp gidiyoı... OKTAYEKİNCİ Uygarlığın ve gelışmenm teknik ve sa- natsal ınsan gücünü oluşturan *^nühen- disler" ve "mimariar" geçen cumartesı günü (28 Temmuz 2001) meslek örgütle- ri birlığı TMMOB'nin (Türk Mühendis ve Mimar Odalan Bırlığı) Ankara'dakı mıtınginde "EMP> ı eHa> r ır* 1 sloganıyla da vürüdüler. Aynı gün Türkıye'de bulunan IMF Başkan Yardımcısı Fîscher de ken- disuıe hâlâ "umut" bağlayanlara şunlan söylüyordu:" Merak etme\in,sabırlıohın, ekonomik krid yakında aüatacaksınız..." (29.07.2001 - Tüm gazeteler) Ertesı gün de (tıpkı cumartesı akşamı TV'lerin haber bültenlen gibi) hemen tüm "medya" ılk haberlerini ve bırtncı sayfa manşetlennı Fischer'ın zıyaretine ve "EVIFkredisr sözlenne ayırdılar.. Bınler- ce TMMOB üyesmın Başkent'tekı ey- lemlerine ve "protesto gerekçeJerine" ise ya hiç yer vermedıler ya da ıç sayfalarda "kısa haber" şeklinde geçiştırdiler... Oysa bu ülkenin mımarlannın ve mü- hendislennın katıldığı mıtıngin başlıca nedeni de a ekonomikkriz"dı \e bu ülke- yi böylesı bunahmlara sürükleyen ne ka- dar "gerçek" varsa, hemen tümü dile ge- tınlmıştı... Mımarlan ve mühendıslen, mıting yap- maya zorunlu kılan ıse bu gerçeklerin ve TMMOB ıle üyesı meslek odaJannın tüm uyan ve görüşlennin ıktidarlarca "dikka- teaBiunrTOr" olmasıydı...Aynı iktidarlar. bızzat, u mimariığı ve mühendisliğT bıle öylesıne dışlıyorlardı kı, hanı kendılenne "teknikemir kulluğu" yapacak mimar ve mühendıslere gereksınımlen olmasa, bel- kı de bu mesleklere aıt okullan bile kapa- tabilırlerdı... Şımdı, ıktidarlann ışte bu "büim ve kültür karşra" tutumlanna açık bir şeklıde "mecha" da ortak oldu; "Fisc- her'in temaslanna" sayfalar aynhrken Fıscher'lerin çözüm olmadığını savunan bınlerce mımanmızm ve mühendisimı- zin "haykınşlanııa" hükümetlerden daha beter bir "sansür" uygulandı... Ankara'da yapılan eylemde mimar ve mühendisler isteklerini dile getirdiler. Pekı, ülkeyı yönetenler TMMOB'yı ve meslek odalannı neden hıç dinlemiyor- lar? Medya da bu sıyası tavn sorgulaya- cağı yerde neden aynı "dışlayıcı" politi- kayı ızliyor?.. Çünldi TMMOB. sadece anayasanın 135. maddesindekı "kamu ya- rannı gözeten" bir kuruJus olması "so- rumluluğu" yüzünden değil, aynı zaman- da mımarlığın ve mühendisliğin "evren- sel meskk vükümlüJüJderi" ve bununla ıç ıçe olan ınsana \ e topluma yurt ve dünya sevgısıyle bağımlı etık ve aydın değerle- n nedenıyle, hükümetlenn bu ılkelerin tam tersı olan "91101x3" ve "tesHmiyetçi" polıtıkalan karşısında en bilinçli ve "bi- fimsel karşı duruşun" teknik örgütlenme- sınısımgelıyor... Bu tanhsel direnişi, yıllardır her türlü siyasal, yasal ve ekonomik baskıyla "et- kisiz" kılmaya çalışan iktidarlar ıse şim- dı de yanlanna "yandaşlan medyayT da ahnışlar, bıryandan TMMOB'nin uyan- lannın topluma ulaşmasmı engellerken öbür yandan da knze neden olan politi- kalann "sorgulanmasuidan" kurtularak aynı politikalarla yeni "kriz rantianna" kavuşmanın hesabını yapıyorlar... Özellegtirme ve yoksulluk O gün, TMMOB Başkanı Kaya Gü- \'enç, mıting alanını dolduran ve yürekle- n oradaki meslektaşlanyla bırlikte atan yüz bınlerce mimar ve mühendısımızin "demokratik temsücisi" olarak dedi kı: "Devleti küçühnıe adma, yağmayı büyü- ten bir süreç yaşamaktayız~ Oysa, devle- tin ekonomideki payı ABD'de yüzde 32 2, Almanya'da yüzde 53.6, İsveç'te jüzde 5&5 iken Türkrje'de >üzde23.9'dur_ IMF veDümaBankasrnın istediği özeUeştir- meler. bizleri daha da yoksullaşönvor^. Yine o gün. IMF Başkan Yardımcısı Fischer de kendısınden bir an önce "kre- di sözü" bekJeyen sıyaset ve iş dünyası temsilcılenne, Türkıye'yi knze sürükle- yen politikalann •'uluslararası tenısücisi" olarak dedı kı: "Türkiye, geçeıü bir eko- nomik strateji iztemektedir(._)Her sabah 06.00'da kalkı>orum ve Merkez Bankası ne kadar dolar satn dije bakıyorum (...) Mecüs (TBMM) olağanüstü voğunlukta- ki yasal gündemjni başanyia tamamladı (~) Bu geüşimde içim rahatladL.." Meclıs'ın bu "başanlT çalışmasıyla çı- kardığı yasalann çoğu mımarlıkla, şehir- cılikle, mühendıslikle de doğrudan ilgi- liydı.. Hiçbırisınde de TMMOB'nin ve mimar, mühendis odalannın görüşü alın- madığı gibi, "rtirazlan" da fayda verme- mıştı... Bu nedenle "içi rahaüayan" Fisc- her manşetlere çıkarken "yürekleri dağ- lanan" mımarlanmız ve mühendislenmız de çareyi meydanlara çıkmakta buldular. Hıç değılse "inançh varhklannı" kanıtla- yıp "umutlanınızr tazeledıler... DUZYAZI ORHAN BİRGİT Kaş Yaparken Gözü Çıkarmak... 80 yıllık geçmişine karşın devlet kendi personel düzenini bile henüz tam olarak yerine oturtamadı. Bu yargının nereden çıktığını soranlara, dünkü "Milliyet'te, bu konulardaki heryeni düzenlemeyi ilk elden öğrenebildiği bilinen Fikret Bila'nın "Yön" sütunundaki yazısını okumalarını salık veririm. Sev- gili Bila, Başbakanlık'ta, "kamuda ücret reformunu amaçlayan çalışmalar" üzerinde sadece geniş bil- giler vermekle yetinmıyor; bu bilgiler arasında, el- bette politik tercihten vize alması koşuluyla devle- tin doruğundakı bürokratlann "Amerikan Modeli" \\e belirleneceklerini de söylüyor. Nedır Amerikan modeli? Söz konusu yazıdan da bir kez daha oğreniyoruz kı, Başbakanlık'ta çalışan uzmanlar, genel müdür, müsteşar yardımcısı ve müsteşarlann bakanla birlıkte göreve gelerek ba- kanla birlikte aynlmalannı yasal zorunluluğa bağla- mayı öngören bir değışiklik öngöruyorlarmış. Ârkadaşımız, "...bu memuriyetlerbiranlamda si- yasi tercihe bağlı olacak ve bakanın ekibini oluştu- racaklar. Bu düzeydekı memurlarbakanın tercihiile belirlenecek, bakan görevden aynldığı zaman on- lar da görevden ayrılacaklar" diyor. Devlet memurlan ile ilgili yasal düzenlemeler, bil- diğim kadanyla 1960'a kadar salt ücret düzenini amaçlayan, basit bir prosedüre dayanıyordu. O sis- tem içerisinde özellikle bir 39. madde vardı ki kamu görevlısinin işinden ayrılmasını "görülen lüzum"a endekslediği için görevlinin hemen hiçbir güvence- si yoktu. Rahmetli babam, öğrenci oğlu 1950 se- çimlerinde CHP adına devlet radyosunda propa- ganda konuşması yaptığı için hem de aile dostumuz merhum Refik Koraltan'ın istemi ile tçel Defterdar- lığı'ndan emekliye bu madde gereğı sevk edilmiş, ama o dönemdeki adı ile Şûray-ı Devlet'e açtığı ip- tal davasında, "Oğluma tek miras olarak böyle bir emeklilik belgesi bırakmam için hangi gerekçelere dayanılıyor" sorusuna da teftiş raporlannı, bakan- lık övgülerini eklediği için Maliye Bakanlığı'nı mah- kûm ettirdikten sonra bu kez kendisi emekliliğini is- temişti. 1961 Anayasası, bu tip partizanlıkları, olursa or- tadan kaldırmak, yoksa en aza ındırmek için bir re-' form projesi hazırlayacak Devlet Personel Muste- şariığı'nı oluşturdu. Süleyman Demirel'ın de ara- lanndabulunduğu uzmanlar, "Mehtap"olarak kısal- tılan bir proje ile kamu görevlisine hem ücret hem de çalışma koşullannda güvence sağlayacak hazır- lıklan yaptılar. 1973'te göreve gelen CHP-MSP ko- alisyonunda Devlet Personel Kanunu hazırtandı. Ya- sa ile, genel hizmet yapanlaria teknik ve uzmanlık daJlannda çalışanlar arasındaki ücret çarpıklıgının da giderilmesi amaçlanıyordu. • • • O uygulamanın üzerinden otuz yıla yakın bir sü- re geçti ve gelen giden iktidarlar, özellikle 1980 yı- lına doğru, açık açık politik tercihlerini levhalanna özel çağnşımlarla yazmakta belırli bir çıkar gören ka- mu görevlileri, dernek ve sendikalannın destek ol- duğu kadrolara omuz verdiler. Yeni bir devlet personel rejimine gereksinme ol- duğu tartışılamaz gerçekler arasında belirginleşti. A- ma bu gereksinme uygulama aianına sokulurken ABD sistemininin özellikle en üst bürokraside mo- del olarak alındığında devletin sistem yapısı ile baş- tan aşağı ters olacağı kımsenin aklına gelmedi mi ki müsteşar-genel müdür arasındaki kadronun ba- kanla birlikte göreve gelıp gitmesi gibi bir çarpıklık öne çıkıyor. ABD sisteminde, öncelikle bakanların temsilciler meclisi ya da senato üyesı olmadığı unutulmamalı. Ondan sonra kabinenin beş yıllık bir süre için biz- zat cumhurbaşkanı tarafından, ona karşı sorumlu olarak kurulduğu da gözden uzak tutulmamalı. Yani ABD'de adı üstünde bir "Başkanlık Sistemi" var. Bizde ise öyle anlaşılıyor kı çok uzun yıllar gün- demde kalacak, en az iki, belki de bugünkü gibi üç partili koalisyonlardan oluşan ve elbette parlamen- terler arasından başbakan tarafından belırlenerek atanan, bu atama cumhurbaşkanınca onaylanarak yürürlüğe giren bir başka düzen. Bizim düzenimizde, parlamento istediği anda ba- kanı bir gensoru ile alaşağı edebiliyor. Dahası.yakın yıllarda gördüğümüz gibi, "DYP-SHP koalisyonla- nnda", filanca bakanlığı elinde tutan parti içinde, sı- ra bana ne zaman gelecek dıye baş kaldırabilen milletvekiline, uyumsuzluk yapmaması için bakan- lık verilmesi yoluna gidilebilıyor. Sadece bu kadar mı? Bu hafta sonu toplanacak ANAP kongresinde, yeni oluşacak yönetim kadro- lan için genel başkana tam bir özgürlük tanıma ama- cı kılıfı altında bugünkü cumhuriyet hükümetinin tüm ANAP'lı bakanlan, Mesut Yılmaz'adilediği an- da dilediğini yürürlüğe koyması için boş istifa mek- tuplannı teslim etmediler mi? Görülüyor ki, neresinden alırsanız alınız... Yenilik adı ile yapıldığı bildirilen bu değışiklik hazırlığı. salt bir özentinin zorlaması olarak algılanmalıdır. Ve bu tür zortamalarla kaş yapayım derken gö- zün çoğu kez çıkanldığı da unutulmamalıdır. Faks:0212-6770762 E-mail:obirgit<« e-kolay net Adını Gölier Bölgesi Köy Öğretmenleri Demeği yayın organı olan Demet'ten aldın. Tüm insancıl değerlerin 'piyasaya' endekslendiği günümüzde kendi değerlerinden ödün vermeden yaşadın. Bornova Belediyesi Fen îşleri mimarlanndan çok sevgili kızımız, canımız, mimar DEMET KIYAK'ı (ÖZEN) kaybettik. Acımız sonsuzdur. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle