17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMU2 2001 ÇARŞAMB HABERLER hD rtalya'yı kınadı • ANKARA (ANKA) - ÎHD, Italya'nın Cenova kentinde gerçekleştirilen G-8 zirvesi sırasında Italyan polisinin göstericilere karşı takındığı tutumu kınadı. IHD Genel Sekreter Yardımcısı Ismail Boyraz, yaptığı yazılı açıklamada, "Demokrasiyle yönetildiğini söyleyen İtalya, en demokratik haklara bile neden bu kadar tahammülsûz davranmaktadır? Neden adeta sıkıyönetim ilan edilip şehrin birçok yerine fuze yerleştirilmiştir" diye sordu. Emniyette görev dağılıım • A N K A R A / İ S I Â N B U L (Cumhuriyet) - Emniyet Genel Müdürü Kemal Önal. genel müdür yardımcılan Ertuğrul Çakır, Ramazan Er, Emin Aslan. Feyzullah Aslan ve Abdullah Bolcu arasında görev dağılımı yaptı. Istanbul Ümraniye Jlçe Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Hasan Kaynar ile Şükrü Balcı Polis Eğitim Merkezi'nde görev yapan Orhan Yaman. Istanbul Emniyet Müdör Yardımcılığı görevine getirildiler. Aslıtürk davası ertelendi • LONDRA(AA)- Türkiye'nin iade istemiyle Ingiltere'nin başkenti Londra'da yargılanan eski Şişli Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk'ün davası, tanık olarak dinlenilen avukatının Türkiye'deki hukuk sistemine yönelik değerlendirmelerinin, Türk makamlannca incelenmesi ve tanığa yeni sorular sorulması gerekebileceği göz önünde bulundurularak kasım ayına ertelendi. Ashtürk'ün Türkiye'deki avukatı Yağız Dağh, mahkemede müvekkilinin herhangi bir hukuksuzluk ve yolsuzluk içinde bulunmadığını savunarak suçlamalann savcının varsayımlanna dayalı olduğunu öne sûrdü. Başkanların maaşıartü • ANKAKA (Cumhuriyet Bûrosu) - Içişleri Bakanlığı, belediye gruplanna göre belediye başkanlannın maaşlannı arttırdı. Buna göre, anakent belediye başkanlannın maaşı en az 1 milyar 450 milyon. en çok 1 milyar 800 milyon liraya yükseltildi. Yeni maaşlar I Temmuz'dan itibaren geçerli. âçıklama • Istanbul Haber Senisi - YÖK Üyesi Prof. Dr. Burhan Şenatalar. önceki gün gazetemizde yer alan bir haberde, Prof. Dr. Erdal Inönü öncülüğünde kurulması beklenen partide, kendisinin de kurucular kurulunda yer almayı kabul ettiği yönünde bir ifadenin yer aldığını, fakat bu bilginin yanlış olduğunu açtkladı. Şenatalar, bir partinin kuruculan arasında yer almanın, tam zamanlı bir çahşma gerektirdiğine inandığını vurgulayarak "Benim bugünkü görev ve sommluluklanm ise buna olanak vermemektedir." dedi. İfadeözgürlüğu uyarısı Haber Merkezi - Avrupa Konseyi (AK). Türkiye'den yasalannı Avrupa Insan HakJarı Sözleşmesf nin ifade özgürlûğûyle ilgili maddesine uyumlu haJe getirroesirli isteyen bir karar aldı. NTVNf SNBC'de yer alan habere göre karann, AlHM'de 1998 yıhndan bu yana ifade özgürîüğüyle ijgiü sözleşme maddesinin ihlali hükmüyle sonuçianan davalara ilişkin olduğu belirtildi. Bakanlar Komitesi karannda, aralannda Özgür Gündem ve Hahık Gerger davalannm da bulunduğu söz konusu Î8davada, AÎHM'ye başvuran davactlann hepsinin yazdıkian makaie, kitap, broşür veya kamuya yönelik sözlü mesajîardan ötürü hüküm giydikleri belirtilerek bu durumun Avrupa fnsan Haklan Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10'uncu maddesine aykın olduğu vurgulandı. Kararda. AİHM üyesi ülkelerin, yasalannı Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'yle uyumlu hale getirme yükümlülükleri bulunduğu da hatırlatıldı. Kanadoğlu izin istediANKARA (Cumlıuriyet Bûrosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsaveısı Sabih Kanadoğlu, Enerji Bakanlığı Müsteşan Yurdakul Yiğitgüden hakkında, Çayırhan Termik Santralı ve buna bağü iddialann açıkhğa kavuşturulması için soruşrurma isteminde bulundu. Yargıtay Cumhuriyet Başsaveısı Kanadoğlu, Enerji Bakanlığı Müsteşan Yiğitgüden hakkında ikinci bir soruşturma izni istemli yazıyı bakanhğa gönderdi. Yargıtay Başsaveısı Kanadoğlu'nun izin istemli yazısımn Enerji Bakanlığı'na ulaşmasınm ardmdan Zeki Çakan'm, iddialan araştırmak için üç bakanJık müfettişini görevlendirdiği öğrenildi. Kanadoğlu, Beyaz Enerji soruşturmasında da adı geçen Yiğitgüden için soruşturma izni istemiş, ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan buna "gerek olmadığmı" belirtmişti. Dicle Universitesi, uçaksavar mermisiyle eli parçalanan çocuğu kapıdan çevirdi Kesik kofla hastane ahnadı MAHMITORAL DİYARBAKIR - Diyarba- kır'ın Orak köyünde bulduk- lan uçaksavar mermisine ben- zer nesneyle oynayan Özel aı- lesinin 9. 5 ve 2 yaşındakı 3 çocuğu patlama sonucu yara- landı. Patlamada 9 yaşındaki R'ninsoleliparçalandı. Dev- let Hastanesi yetkililerinin teknik olanaksızlıklar nede- niyle R.'yi gönderdiği Dicle Universitesi ise Özel ailesinı kapıdan çevirdi. Hiçbir sağlık güvencesi olmayan Özel aile- sı yenıden Devlet Hastane- si'ne dönmek zorunda kaldı. Baba Sait Özel. sorumlular hakkında dav a açacağını açık- ladı. Özel aılesi bir süre önce yoksulluk nedeniyle Dicle il- çesinden kent merkezine göç- tü. Geçen günlerde yakınlan- nı ziyarete gıttıkleri Orak kö- yünde uçaksavar mermisine benzer bir nesnenin patlaması sonucu Sait ve Zülfiye Özel çifhnin 9 yaşındaki R. 5 ya- şındaki L. \e 2 yaşındaki M. adındaki çocuklan vücutlan- nuı çeşitli yerlerinden yaralan- dı. Patlama sırasında sol eli parçalanan R. Dicle Sağlık Ocağı'nda ilk müdahalenin yapılmasının ardından Diyar- bakır Devlet Hastanesi'ne kal- dınldı. Ancak hastane yetkili- leri, hastanın ailesine teknik olanaklann daha gelişmiş ol- duğu Dicle Universitesi Has- Beyoğlu Protesto gösterisine 10 gözaltı İstanbul Haber Servi- si-Beyoğlu'nda. izinsiz gösteri yapmak isteyen Genç Ekim Sanat Mer- kezi (GESAM) üyesi bir gruptan 10 kişi gözaltı- na alındı. tstiklal Caddesi'nde- ki Rumeli Işhanfnın önünde toplanan bir grup, GESAM'ın polis tarafından mühürlen- mesini protesto etmek amacıyla pankart açtı. Çevrede geniş çaplı gü- venlik önlemi alan gü- venlik güçleri gitar ve davul eşliğinde şarkı söyleyen ve basın açık- laması yapmak isteyen grubu dağılmaları yö- nünde uyardı. Grubun dağılmaması üzerine müdahale eden polis 10 kişiyi gözaltına aldı. Bu sırada gösterici- lerin bindirildikJeri polis minibüsünün camlarını kırmaya çalıştıkları gö- rüldü. Göstericiler, daha sonra karakola götürül- düler. ÎĞIVELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN tanesi'ne gitmelerini önerdi. Hiçbirsosyal güvencesi olma- yan Özel ailesi, bir umutla R.'yi Dicle Universitesi Acil Servisi'ne götürdü. Yeşil kart Ancak burada da paralan olmadığı gerekçesiyle kapı- dan çevrildiler. Bunun üzeri- ne yeniden Devlet Hastane- si 'ne kaldınlan R., tedavi altı- na alındı. Özel ailesi, halen te- davisi süren R.'nin mas- raflannın karşılanması için yeşil kart çıkarma girişimlerine başladı. Hukuki yardım için iHD'ye başvuran Sait Özel, dava açacağını açıkladı. Sorumluların ortaya çıkanlmasını iste- yen Özel, "Parlamanın operasyondan dönen as- kerler tarafindan unuru- lan ya da bırakılan bir uçaksavar mermisinden kaynaklandığuu sanıyo- ruz. Oiaydan sonra pat- lama yerine gelen bir ast- subay da patiayan uçak- savar mermisiiiin asker- lere ait olabfleceğini söy- ledi" dedı. Verkaya için bütçe talinıatı delindiİstanbul Haber Senisi - MHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve İstanbul Millet- vekili Mustafa Verkaya'nın kardeşi Meb- met Verkaya'nın yasaİ olmayan yollarla ll- ler Bankası İstanbul Bölge Müdürlüğü'ne atandığı iddiaedildi. "2000 Mali Yın Bütçe Uygulama Talimaü"nın Mehmet Verkaya için "deUndiğJ" belirtildi. MHP'li Mustafa Verkaya'nın kardeşi Mehmet Verkaya, Eminönü Belediyesi'nde çalışırken önce lller Bankası Istanbul Böl- ge Müdür Yardımcılığı'na. daha sonra da ll- ler Bankası Istanbul Bölge Müdürlüğü'ne atandı. Mehmet Verkaya. "2000 Mali Yıh Bütçe Uygulama TalimatT'nda yer alan "Kamu kurum ve kuruluşlaruun belediye- lerden personel nakli yapmamasına" ilişkin hükmüne karşın bu göreve atandı. Birçok belediyenin lller Bankasf na yatay geçiş için basvurulan. söz konusu hüküm nede- niyle geri çevrilirken bu talimat yalnızca Mehmet Verkaya için delindi. Mehmet Verkaya'nın atama işleminin "Devlet Memuriannın Yer Değjştirme Su- reti ile Atanmalanna İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılnıasına Dair Yönetmelik"e de aykın olduğuna dikkat çekildi.. Protez Uygulama Merkezi İHD Diyarbakır Şube Başkanı Osman Bayde- mir de patlayan nesnenin askeri birliklere ait uçak- savarmermisi olduğu id- dialannı ammsatarak olayda ihmal ve kamu kusuru olduğunu belirtti. Öte yandan patlama sonucu kolunu yitiren R.'nin yoksul olduğu ge- rekçesiyle DÜ'ye kabul edilmemesi bir süre ön- ce üniversite bünyesinde mayın patlaması sonucu meydana gelen sakatlık- lan tedavi etmeye yöne- lik açılan protez merke- zini gündeme getirdi. Geçen ay merkezi ABD'de olan uluslarara- sı insani yardun kurulu- şu olan "Physkians For Peace (PEP) (Banş İçin Doktorluk Vakfi) ve DÜ işbirliği ile üstün tekno- loji donanımlı "Protez Uygulama ve RehabiK- tasyon Merkea" hizme- te açılmıştı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Batılılar Türkiye'yi anlamakta zorluk çektiklerinde onlara bir örnekveririm: "Türkiye'nin yüz- de 25'i Avrupa'da, yüzde 75'i ise Asya'da. Bu ülkenin coğra- fi dağılımı, siyasi ve sosyal ya- pısını da açıklamaya yetebilir. Türkiye, ne Asyalı ne de Avru- pa'lı bir ülke. Aynı zamanda hem Avrupalı hem de Asyalı. Fakat daha çok Asyalı, çünkü topraklannın yüzde 75'i As- ya'da. Bu nedenle despotik ge- lenekleri daha güçlü." • • • Belki herkes kendi mesleğin- de, bu Asyatik geleneğin, daha dogrusu hafif Batı'ya yönelmiş Doğululuğunun acısını çekiyor. Bu konuda biz gazeteciler de yaşadığımız acılarda, sıkıntılar- da, bu geleneğin açmazlannı yaşıyoruz. Bu geleneğin önem- li özelliklerinden birisi kuralsızlık- tır. Diğer bir özeJliği ise kuvvetli karşısında boyun eğmektir. Üçüncüsü ise yalanlar içinde yaşamayı tercih etmektir. • • • Gazetede bir haberokuduğu- muzda ya da bir yoruma baktı- ğımızda ya da yeni dönemde TV'leri seyrettiğimizde, "Acaba m • Bu Ulkede Gazeteci Olmakbunun arkasında ne var" diye düşünürüz. Hangi çıkarlar, han- gi önyafgılarya da hangi yönlen- dirmeler bu haberin oluşmasın- da roi oynamış, onu anlamaya çalışınz. Türkiye'de gazetecilik yap- mak zor iştir. Ne Batı'ya benzer ne de Doğu'ya. Doğu despotiz- minde işter kolaydır. iktidann de- diklerini yaparsınız, olur biter. Zaten başka şansınız ve olana- ğınız da yoktur. Batı'da ise gö- receli olarak haberciliğin kural- lan oturmuştur. Meslek kurum- lan, gazetecileri koruyacak güç- tedirler. Bu nedenle, iktidara muhalif, kurulu düzene muhalıf haberleryazabilirsiniz. Gerçeğin topfuma ulaştınlmasında bir yol bulabilirsiniz. Batı'da her şey güllük gülistanlıktır demiyorum; sermayenin gücü, medyayı yön- lendirecek kadar büyük ve ege- mendir. Yine de Doğu despotiz- mine göre şansınız daha fazla- dır. • • • Türkiye'ye gelince. Türkiye, i- ki arada bir derededır. Bazı şey- leri, iktidara ve güç odaklanna karşı yazabilirsiniz. Bazı gerçek- lenn ortaya çıkması için bir ne- fes alma deliği açabilirsiniz. Ancak kurulu düzene, tabu- lara, resmi söyleme karşı çıkan, bunlara rağmen gerçekleri orta- ya çıkarmaya çalışan bir çaba- ya girerseniz bunun bir bedeli olacağını da unutmamanız ge- rekir. • • • Türkiye'de kurulu düzenin ta- bulan vardır. Kürt sorunu, Erme- ni sorunu, Kıbrıs sorunu, insan haklan sorunu.. bu konulardan bazılandır. Bu konularda "milli çıkarlan gözetmek zorundası- nız. "Milli çıkar"\n ne olduğunu ise iktidar sahipleri, size zaman zaman hatırlatırlar. Eğer anla- mazsanız, bir kez daha ve daha etkili yollarla hatırlatırlar. Siz on- ların söylediklerini ve onlann gerçekmiş gibi gösterdiklerini yazmalısınız. Tersini yaparsanız, bazı tehlikeleri göze almanız ge- rekir. • • • Celal Başlangıç ın "Korku Tapınağı" kitabını okuyorum. Resmi yalanlarla, gerçekler ara- sında gidip gelen gazeteciliğin hazin öyküsünü bir kez dahaya- şıyorum. Örneğin "Güçlükonak katliamı. * Bu katliam, devlet yet- kilileri ve yöredeki asken güçler tarafından bir PKK eytemi olarak tanımlandı. Gazetelerimiz, TV kanallanmız, bu türden her olay- da olduğu gibi devlet yetkilileri- nin açıklamalannı, gerçekmiş gi- bi yansıtmayı tercih ettiler. Celal Başlangıç, Türkiye'nin farklı gazetecilerinden. Güçlü- konak katliamındaki soru işaret- lerinin üzerine gitti. Bu bölgenin acı gerçeğine çok yakından ta- nıklık etmiş bir gazeteci olarak "resmiyalanlar"m sözcülüğünü üstlenmek yerine haberi, yalnız- ca doğru haberi okura iletmeye çalıştı. • • • Başlangıç'ın iletişim Yayınla- n'ndan çıkan kitabında, Güney- doğu'da kritik dönemlerde ya- şanmış, bazı kritik olaylann, bi- rebir birtanıklığı yer alıyor. Örne- ğin Yeşilyurt'ta 12 Eylül'ün en baskıcı döneminde Evren Ana- yasasına 135 oyun tamamıyla hayır diyen bir köyün yok edil- mesinin öyküsünü Celal Başlan- gıç'ın kitabından bir mizah diliy- le okuyabilirsiniz. Tabii bu mi- zah, köylütere bok yedirecek ka- dar dramatik ve vahşi uygula- malan da içeriyordu. • • • Celal, Korku Tapınağı'yla önemli birtanıklığı kalıcı hale ge- tirdi. Bu kitapta, bu ülkenin bir gerçeği yatıyor. Daha da önem- lisi, bazı çok hatııiı gazeteciler, yalanlan yazarken Ceİal gerçek- te yalnızca gerçekte ısrar eden, birgerçek gazeteciliğin direnişi- ni ve onurunu da gözler önüne seriyor. • • • Hepimiz Korku Tapınağı'nda yaşıyoruz. Kimimiz bu tapınak- ta yaşamaktan korkuyor, kimi- miz boyun eğiyor, kimimiz çıka- rını kolluyor, cebini doldurup ününü arttırmaya çalışıyor. Ki- mimiz de Celal Başlangıç gibi gazetecilik yapmaya, tarihe ta- nıklık etmeye çalışıyor. Korku Tapınağı'nı okuyun, orada hepimizden bir iz bulabi- lirsiniz. GLOBALPOLİTİKÜLTÜE ERGİN YILDIZOĞLU Hangi Küreselleşme? Gustave Flaubert'in, eleştirilmeden benimsen mış yargılan içermek üzere tasartanan "Edinilmi\ DûşüncelerLügatrn bilirsiniz. Bugün bu lügatı gün celleştirecek olsak, mutlaka küreselleşme sözcüğü nü eklerdik. Küreselleşme: Kapitalizmin evriminir doğal sonucu, gelişmesinin yeni aşaması. Engelle- nemez, geri çevrilemez. önünde durulamaz. Kim taş kafalılar, bu gerçeği kavrayamadıkJan için sürek- li olay çıkanyortar; devrimcilik adına gericilik yapı- yorlar. Aslında neden söz ediyoruz? Küreselleşme kavramını eleştirerek benimsemek gerekir. Bir çarşamba yazısında, küreselleşme tar- tışmalannda toptancılıktan kurtulmak için ekono- mik, siyasi ve kültürel küreselleşme süreçlerini ayırt etmek gereğini konuşmuştuk. Ancak bu da bir ol- gunun kendine değil çeşitli yanlanna ilişkin birsınıf- landırmaydı. Bu yüzden yeterii değildi. Bir başka kez, "Ne oldu da mali sermaye bu kadar güçlendi" diye sorarak sürecin özgünlüğünü yakalamaya ça- lışmıştık. Belli ki küreselleşme kavramının arkasın- daki teoriyi daha iyi irdelemek gerekiyor. Bu teoriye, asgari bir titizlikle yaklaşınca da bazı gariplikler hemen dikkat çekiyor: Küreselleşme bir durum mudur, yoksa bir süreç mi?. Justin Rosen- berg'in (The Follies of Globalisation Theory- Verso, Haziran 2001) daha giriş bölümünde dikkat çekildi- ği gibi, birsonuç olarak küreselleşme (durumu). Bu sonuca ulaşan sürece küreselleşme süreci diyerek açıklanabilir mi? Küreselleşme denen durumu orta- ya çıkaran sürecin bizzat kendisinin egemen üretim tarzının dinamiklerine atıfla açıklanması gerekmez mi? Küreselleşme kavramı günlük konuşmamıza gir- diği, 1990'lann başından beri dünyanın üzerindeki tüm ekonomik, (üretim, dolaşım), siyasi kültürel nok- talann giderek bir birbirine bağlanması dünyanın "tek bir birim haline" dönüşmesi anlamında kulla- nılryor. Küreselleşmenin en önemli teorisyenlerin- den Antony Giddens de küreselleşmeyi "toplum- sal ilişkilerin dünya çapında yoğunlaşması" olarak tarif ediyor ("Süreç mi, durum mu" sorusu hâlâ ge- çerti)- Işte görünüşte teorik olarak çok daha yetkin bir tarif bulduk derken "Peki, toplumsal ilişkilerin dün- ya çapında yoğunlaşnması ne zaman başladı" gibi masum bir soruyu sorunca işleryine kanşmaya baş- lıyor. Çünkü bu sorusunun cevabı, hem ilk anda ak- la gelmeyecek kadar basit ve şaşırtıcı hem de tüm küreselleşme söylemini gereksiz kılacak kadar "ga- rip". Çünkü, insanlık, dünya üzerinde dolaşmaya başladığından beri toplumsal ilişkiler dünya çapın- da yoğunlaşmaya devam ediyor. Çeşitti küreselleşmeler ~ Küreselleşme kavramını gerçekten, anlamlı bir bi- çimde kullanabilmek için, en azından iki farklı küre- selleşme sürecini kategorik olarak birbirinden ayırt etmek gerekir. Birincisi, gezegenin üzerinde ilk in- san yerteşim birimleri oluşmaya başladığından bu yana hiç kesintiye uğramadan ilerleyen bir süreç varkarşımızda. Bu süreç, gezegenin üzerindeki coğ- rafi noktalan birbirine bağlayarak, kültürieri dilleri birbirine kanştırarak, ulaşım, haberleşme ağlan ku- rarak ilerlemeye devam ediyor. İnsanlık, tüm geze- geni tek bir birim olarak kullanmak üzere kendine mal etmeye devam ediyor. Prof. Andre Gunder Frank'ın "Re-orient" başlıklı tarih çalışmasında, bin- lerce kaynağa dayanarak irdelediği gibi, daha "Ba- tı" kendini ayrı bir "uygarlık" olarak saptamadan yüzlerce yıl önce, Asya'da, Orta Doğu'da ve Avru- pa'da yerel ekonomik sistemler, ulaşım, ticaret ağ- lan vardı. Demek ki, daha batı, "Batı", doğu da "Do- ^ü'olmadan önce küresel çapta, birbirini etkileyen, biçimlendiren bir genel insanlık '"uygarlığı" oluş- muştu, yayılıyordu; üretici güçler sürekli gelişiyor geliştikçe gezegen ölçeğinde yaygınlaşıyor, "küre- selleşiyordu". Tarih boyunca üretim tarzlan birbiri- ni izledi. Bu tarihsel küreselleşme süreci her üretim tarzı altında onun özelliklerine bağlı olarak ilerleme- ye devam etti. Bu süreç, 400 yıldır da kapitalist üre- tim tarzının damgasını taşıyarak ilertemeye devam ediyor. Bu sürece karşı çıkmak, ya da çıkmamak gi- bi bir sorun yok! Ancak, daha önceki üretim tarzlan bir krize girin- ceçökmelerine karşın kapitalizm, kendini krizlerden geçerek yenileyen bir üretim tarzı. Bu onun meta üretimine ve özgür insan emeğinin özgün bir kulla- nılış tarzına dayanmasından kaynaklanıyor. Bu üre- tim tarzının tarihine bakınca da birçok tarihçinin (Braudel, Wallerstein, Arrighi, Amin, Frank) işa- ret ettiği gıbı, genişleme dönemlerini izleyen, geri- leme (kriz) dönemlerinde, dünya pazannda, bir ma- li genişlemeye dayanan açılma, hızlanma ve enteg- rasyon artışı, özellikle de ulaşımhaberleşme alanla- nnda teknolojik sıçrama gözleniyor. Daha yakından bakınca da bu "küreselleşmenin" aslında sermaye- nin krizini aşma refleksi, hegemonik devletin, siya- si ve ekonomik bir tercihi olduğu görülüyor. Bu küreselleşmeye uyum sağlamak, hegemonik devletin iradesini, sermayenin dayattığı değişiklik- leri kabul etmek anlamına geliyor. Bu yüzden de bi- rinci küreselleşme sürecine karşı çıkmak kimsenin aklına bile gelmezken bu ikincisine karşı, hem emek cephesinden hem de diğer bağımsız devletlerden ve kapitalizmin bu süreçle hızlanan yıkıcı etkilerine karşı da çeşitli kültürel siyasi, hatta dini kurumlar- dan şiddetli tepkileryükseliyor, Settale'da, Prag'da, Cenova'da olduğu gibi... Otopark ihalesi usulsüzlügü Serbest bırakılan 4 kişi tutuklandı İstanbul Haber Ser- visi - Eminönü'ndeki bazı otoparklann iha- lesinde usulsüzlük ya- pıldığı iddiasıyla gö- zaltına alınıp serbest bırakılan 6 kişiden 4 'ü, savcılığın itirazıyla tu- tuklandı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hûseyin Gü- naygerçekleştirilen bir operasyonda yakala- nan 10 kişiden 7'sini tutuklanmalan iste- miyle nöbetçi mahke- meye göndermişti. Nö- betçi mahkeme bu ki- şilerden 6'sını serbest bırakmıştı. Bunun üze- rine savcı Günay, bir üst mahkemeye itiraz etti. Savcılığı itirazın- da haklı bulan üst mah- keme sahverilen 6 kişi hakkında gıyabi turuk- lama karan çıkardı. Sa- mklardan 4'ü yeniden gözaltına alınarak tu- tuklandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle