17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EMMUZ 2001 ÇARŞAMBA CUMHURlYET SAYFA 17 It Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik posta: ttenaaomOcunaiwiwet.coin.tr - Karen Fogg'a göre Tayyip sola oynuyormuş... "Kadıncağıza soğan ve saımısak gönderelim!" IzelFatih zmir Üçkuyular'daki Dzel Fatih 0«rshanesi'nde ortaöğretim seçme ve yerleştirme sınavına hazıriıkta, öğrencilere seçmeli din sorusu yerine sosyal bilgiler trölümü içinde zorunlu din sorusu soruluyor fakat sınav sonuç bildirim çizelgesi din sorusu sorulmamış g ibi düzenleniyordu... Dershanenin müdürü Metin Biliş aradı ve eğitimde / takıyye yapan "malum - ^ u çevreler"le rtiçbir ilgileri olmadığını anlattı. Biliş, sorulardaki düzenlemenin kasıttan değil bir hatadan kaynaklandığını belirterek bundan sonraki deneme sınavlannda aynı yanlışın kesinlikle olmayacağını söyledi. Izmir'de 1965 yılında kurulan Özel Fatih Dershanesi'nin isim tiakkı için gerekli başvuruyu yapacağını da bildiren Biliş, eğitimdeki "malum çevreler"in aynı adı kullanmasının önüne geçileceğini belirtti. ürk basınının ilk ve tek "ombudsman"ı Ya- vuz Baydar, gazetesinin Türkiye'deki siya- nürle altın üreticileri lehine yaptığı tek ta- raflı yayınlar konusunda çağrımıza yanıt vermedi... Belki de siyaset ve ticaret ilişkilerini araş- tırmaya devam ediyordur, konuya haftaya deginir... Biz işimize bakalım... Siyanürlü altıncıların raporuna dayanarak Başba- kan Bülent Ecevit'e Türkiye'de 400 milyar dolar değerinde 6 bin 500 ton altın potansiyeli "müjde"si veren iki DSP milletvekili vardı; Erol AJve Hasan Öz- göbek. BergamaOvacık'tasiyanürle altın üretimi- ne karşı çıkan köylülerin bir Alman vakfından des- tek gördüğünü, çünkü Türkiye'ye yılda 800 milyon dolarlık altın satan Almanya'nın Türkiye'nin altın üretmesini istemediğini açıklıyoriardı... Eurogold'un yerine geçen Normandy'nin arkasındaki Alman ser- mayesini yarına bırakıp Bergama'ya dönelim ve sö- zü Kimya Madenciliğine Karşı Sivil Inisiyatif'ten Me- Fiya(n)sko sut Mahmutoğullan'na verelim: "Bergama'da siyanürle altın üretimine karşı geliş- tirilen, insan sağlığı ve çevre temizliği ekseninde yü- rütülen kampanyanın Alman Fiyan Vakfı tarafından desteklendiği söyleniyor... Örgütün ismi Fiyan de- ğil, FIAN'dır. FIAN vakıf değil, Asya, Avrupa ve Amerika'da şu- beleri olan bir dernektir. Almanya bu derneğin mer- kezi değil şubesidir. Demek, merkezi bir yapıya da sahip değildir. Orijinal ismi, 'FoodFirst Information and Action Netvvork'tür. Isminden de anlaşılacağı gi- bi, beslenme hakkının öncelikli ve ternel insan hak- kı olduğu, beslenme kaynaklanna yönelik tehditle- re karşı dünya çapında bir mücadelenin verilmesi gerektigi, örgütün varlık nedeni ve anlayışıdır. FIAN, hiçbir devletin ve organizasyonun uzantısı değildir. Etkinliklerini yerel ilişkileri üzerinden yürütmekte, parasal bir ilişki söz konusu olmamaktadır. FIAN, çalışmalarını son yıllarda, altın madencili- ğine karşı mücadelede yoğunlaştırmıştır. 40'a yakın ülkede bu bağlamda, sosyal-kültürel etkinlikler dü- zenleyerek, düzenli yayınlar-raporlar yayımlayarak, basın açıklamaları yaparak bilgilendirme-deneyim aktarma işlevini yerine getirmektedir. Evet, FIAN uluslararası bir ilişkidir. Bu ilişkilerin kimya maden- ciliğine karşı çeşitîendirilmesi ve geliştirilmesi gerek- mektedir. Çünkü saldırı, ulusötesi altın şirketlerince tüm dünyada eşanlı yapılmaktadır. Bu yüzden, ül- kemizde 11 yıldır sürdürülen kimya madenciliğine karşı mücadeleyi, enternasyonal bir örgütlülük ve et- kinlik düzlemine taşımak, zaferin olmazsa olmaz koşuludur. Bu yüzden bu ilişki, saklanılan bir ilişki değil meşru bir ilişkidir." Siyanürlü altının altındaki Alman ilişkisi yarın! SESSÎZSEDASJZ(!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku ıı yahoo.com Turizm rakamlanndaki patlama IMF heyetlerinin ziyaret sıklığından olmasın? HatayMustafaKemalUniversıtesi'mle Hatay'daki Mustafa Kemal Üni- versitesi'nden gelen haberierden yi- ne "hareketli" günler başlamışa ben- ziyor... Ziraat Fakültesi'nde çağdaş kim- liği ile tanınan bir araştırma görevli- sinin, bugüne dek herhangi bir disip- lin soruşturması geçirmediği halde hakkında verilen "olumsuz sicil" nedeniyle görev süresi uzatılma- yarak üniversiteyle ilişiği kesili- yor... Son haftalarda üç araştırma görev- lisi ve son altı ay içinde sekiz öğre- tim üyesi ya çeşitli nedenlerle -ki aralannda gerekçesiz nedenler de var- üniversiteden uzaklaştırılıyorya da istifa etmek zorunda bırakılıyor. Sonra yeni kadrolar açılıyor... Ömeğin Iktisadi ve idari Bilimler Fa- kültesi'nde alınacak dört yardımcı doçent kadrosu için ilan veriliyor ve sadece dört kişi başvuruyor... Baş- vuranların ikisi Sütçü Imam'dan, iki- si Inönü'den geliyor... Yabancı dil jürisi için Mustafa Ke- mal'de yeterli öğretim üyesi varken Erzurum'dan öğretim üyesi çağrı- ' lıyor... Jüriye alınan üyelerden bi- rinin hakkında, kadrosuna usul- süz olarak atandığı iddiasıyla YÖK'te başlatılan soruşturma bit- mek bilmiyor, soruşturma bittiyse de gereği yapılmıyor... Dekan olabilecek iki profesörün bulunduğu bir fakültede, dekanlık yedi aydır başka bir fakülteden bir öğ- retim üyesine vekâleten yaptınlıyor... ÇEDKOSEŞI OKTAY EKİNCt İtalya'da kentsel koruma ve edebiyat Koruma kurullanmızm "yü- lanmış neferlerinden" Bursa Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mete Tapan, 20.07.2001 günü Cum- hunyet'te yayımlanan makale- sinde özetle şu çağnyı yineledi, "Milli Eğitim'in Uköğretim, li- se ve üniversite programlartn- da korumayla ilgili konulara aciletı yer verilmesi gerekiyor..." Mete Tapan'ın, böylesı bır eğı- tim progranunda hangı konula- nn işlenebıleceğine dair önerile- rinın de yer aldığı makalesine, ben de "ttaİya'dan örneklerte" kat- kıda bulunmak istiyoram... Çünkü îtalya, özellikle "mi- marhk mirasımn" korunma- sında ve "tarihi kent dokulan- nın" yaşatılmasında, gerçekten "örnek" birülke... Hemen tüm kentlerinde, ka- sabalannda ve hatta köylerinde gözlenen "koruma bilincinin" ise sadece "yasal zorlamalar" ve ımar kurallanyla değü, "kent ve insan sevgteini" temel alanbır eğitim ve "edebiyat" zenginh- ğıyle güçlendiğini de sayısızltal- yan şiırlerinde. öykülerinde ve ro- "mimarhk ürünleriyle" kente kazandınlmıştır?.. Amacı "şe- hircilik" olmkyan aynı "dil der- sinin" makalesınde bu merak da şöyle gıderiliyor: "Uzun Arno nehrinin ikiye böldüğü kent, zarif koprüle- riyle aşıhr... Bruneüesco'nun kubbesi, Palazzo \ecchio'nun kules^Giotto^nun ve Badia'nın çan kuleleri, Santa Croce.. ken- tin göğsünden, büyükbir şairin yüreğinden kopan ilahi ilham- lar gibi yükselir... Tüm bu mi- marlık harikaları, beyaz villa- lan çevreleyen tepelerin ûzerin- de kente sevgiyle bakmak için dizilmiş gibi dururlar..." ttalyanca'yı "şürlerle" öğre- nenler ıse Dieogo Valeri'nin söz gelimı"Venedik" şiiriyle tanı- şıyorlar... Böylece yine hembir kültürle buluşurken hem de "ko- rumacüığın tınılarını" daha başlangvçta bile duymuş oluyor- lar. "Bir kent var bu dünyada öyle güzel, öyle şaşırtıcı ki (") Floransa'da Arno ırmağının üzerindeki "Ponte Vecchio" köp- rüsü... Bu koruma kültürü sadece mimarhkla ve şehircilik- le değil, edebiyatla da besleniyor... manlannda görebıliyoruz. O kadar ki ttalyanlar, "yaban- cüar için Italyanca" Öğrenimı içinbıle okuma parçalannı seçer- lerken, "tarihi kentlerinin geç- mişten gelen güzelUklerini be- timleyen" ömeklenyeğlıyorlar... Bunlardan, ttalyan yazar Enri- co Nencioni'nin ünlü kültür ve sanat kenti Floransa'yı anlattı- ğı bır yazısı, Italyanca öğrenci- lenne "koruma büincmi" deba- kın nasıl aktarrnış oluyor: "Çiçekler kenti Floransa, ilkbaharda görülmeli. Çünkü o zaman kenti sihirli bir küre- den bakıhyormuş gibi göste- ren bir ışık demeti ile çevrili- dir. Binalann taş ve mermer- lerinin sertliği yumuşar, biçim değiştirir; kulelerin, kubbele- rin, çan kulelerinin tepeleri saydam gökyüzünde göz kamaştınr..." Peki, böylesibir "göz kamaş- tıncı" güzellik, acaba hangi denizin ve gökyüzünün tur- kuazı arasında asüı kalmış kiliseleri, bahçeleri, sarayla- rıile pembe bir tüle dolanmış..." (Çeviriler. Dr. Betül Parlak) ••• Bugünlerde, mimarlık ve şehiı- cılik konusundaki "uzmanUk- lannı" gelıştırmek üzere Ital- ya'ya gidenlenmvz var... Onlar- dan, gördükleri güzelliklerin ve yaşatılan kültür mırasının ardın- daki "edebiyatı" da inceleme- lerinıdiliyorum... Döndüklerinde ıse proje ve plan raporlanna kendı yazacak- lan şiirlerden ve öykülerden de örnekler eklesinler. Koruma bi- linci ıçvn önce "duygulu yürek- lerle" donatılmamu gerektiğini, 5u "sevgi yoksunu" eğitim dü- zenimizde yeniden gündeme ge- tirsinler... O«[email protected]. KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK behicak'i turk.net ÇİZGİLtK K.İMİL MASARACI TARtHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 25 Temmuz UZAYDA YURUYENİLK KADINL 1384-'TE BUGÜN, SOI/yBr KO2MON0TU SVETtANA , OÜNYAN/M UZAYPA yÜ&ÜYEH İLK OCMOfnU. BİR HAFr* ÖNC£, A&KAPAÇ VLADfM/fi DZHANİSEKOV V* f'GOG ISOLK £/&.//&-£, soyuz r-fz A/eActyo* e/ZAyA KADIN KDZMOtJOrj Ö2.EL 6İY- SİSİYLE UZAYOA yÜ&ÜMÜÇTÜ. SOYUZ T-42, UZAYDAKİ SALYÜT? İ£7M£yONUyLA 8U AGADA 8AZI SİLİMSEL f A yAP/LM/çr/. soz YOLCULUK 13 6ÜN SÜtSMÜfTV iuc uzA ü ü ü YAPAN tcişi OE, yiue SOVYETt£R upeAi Aieref LEONOV APU KOZMOUOTTU. NOVITAS Turizm KARADENIZ 11-19 Ağustos Safranbolıt, Kastamonu, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon (Ayasofya, Sümela, Zigana, Hamsiköy, Torııl, Vzungöl), Rıze (Ikızdere, Fırtına l'adısi, Ayder), Artvin, Hopa, Sarp, Hattıtşaş Tel: (0 212)25128 08-09 c-ınail: no\ itasiVrnovitas.com.tr >\cb: \vww.novitas.com.tr ÇtNE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo. 1998 240 Davacı Muhlıse Gündüz tarafından davalı Fesıh Gündüz aleyhıne açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda venlen karar gereğınce, Van ili, Etciş ılçesı, Y. Işıklı köyü nüfusuna kayıtlı Ahmet kızı 1978 do- ğumlu Muhlıse Gündüz ile Cemıl oğlu 1976 doğumhı Fesıh Gundüz'ün bo- şanmalanna, 2 476,100.-TL harcın davalıdan tahsiVine. 31 64? 900 - TL yar- gılama gidennin davalıdan alınarak davacıya venlmesıne dau 8.5.2001 ta- rihlı karar tum aramalara rağmen adresı tespıt edılemeyen davalı Fesıh Gün- düz'e 7201 TK.. 28 ve 29 maddelen gereğınce ılanen teblığ olunur. kararuı ilanından itibaren 15 gün içinde temy ız edılmedığı takdnde kesinleşeceği ilanenihtar olunur. 2.7.2001 Basın 42693 StNOP ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 2000/378 Davacı Muammer Tarakçı vekilince Sebile Tarakçı aleyhine açılan boşanma davasının yapılan açık yargvlaması sonunda, Davanın kabulü ile Sinop merkez Taşmanlı Köyü. cilt no 23. hane no 22'de nüfiısa kayıtlı bulunan Omer ve Hayriye oğlu Sinop 2.3.1949 d.lu Muammer Tarakçı ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Ismaıl ve Fatma kızı Ventz Bulganstan 30.6.1954 d.lu Sebile Tarakçf nın M.K.'nin 134/1 maddesi gereğince boşanmalanna karar verilmiştır. Davalı Sebile Tarakçı'nın yapılan araştnTnalara rağmen teblıgata yarar açık adresi bulunamadığından ılanen tebhgat yapılmıştıt. îşbu ilanın neşrini müteakîp 7201 sayılı tebligat kanununun 3220 sayılı kanunla değışik 31. mad uyarınca 15 günlük süre ıçerisinde karann temviz edilmediği takdiıde kesinleşeceği hüküm tebliği yerine kaım olmak üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 34404 PANO DENtZ KAVUKÇUOGLU Olimpiyat Tutkusu istanbul'da olimpiyat düzenleme arzusunun bizlerde artık bir ihtirasa dönüştüğünü, bunu "el- bet bir gün" ve "mutlaka" gerçekleştiremezsek yıkılacağımızı, belki mahvolacağımızı Claude van Damme'ı Istanbul'a getirip Reha Muhtar'ın ak- şam haberierine çıkardığımızda anlamıştım. Vur- dulu kırdılı filmlerin bu ünlü yakın dövüş ustası, bizim en az onun kadar ünlü "ankormen "imizin insanı o delip geçen bakışları karşısında hiçbir şe- kilde "irite" olmadan, olmuş olsa bile bunu, ken- disini ekran başında çakılmış vaziyette izleyen milyonlarca olimpiyat tutkunu Türk'e sezdinme- den, nefis bir gösteri sunmuştu. Olimpiyat ada- yı metropolümüzün tanıtımını Claude van Dam- me'ın havada kavisler çizen, insanda "bir yedin mi, oturvrsun" hissi uyandıran o maharetli ayak- larına teslim etmek fikri gerçekten dâhiyaneydi! Van Damme bizi öyle etkilemiş, hele kendisini öyle merak ettirmişti ki manken kızlarımız daya- namamışlar, adamcağızın kaldığı otele gece bas- kınları düzenleyerek meraklarını gidermişlerdi... Adam, Istanbul'dan ayrılırken hayranlığını ve hay- retini gizleyememiş; gazetecilere, "Sizin millet ka- dar olimpiyat meraklısı bir millete şimdiye kadar rastlamadım doğnısu..." demişti. • • • Sonraçeşitli uluslardan kadınlı erkekli "adaykent- leri yerinde ince/eme komisyonu" üyelerini ağır- lamıştık istanbul'da. Komisyonun geleceği gün çok satan renkli gazeteler okurlanna plastik olim- piyat bayrakları dağıtmışlardı. Yaratılan atmosfer gerçekten de çok çarpıcı ve çok etkileyiciydi. Olimpiyat tutkunu yurttaşlar plastik bayrakları pencerelerine, damlanna asmışlar, dükkânları- nın, otomobillerinin camlarına yapıştırmışlardı. Bu arada yapımı süren seksen bin kişilik olimpi- yat stadını gezmeye giden komisyon üyeleri, gü- zergâhları üzerindeki, çatılanndan demir filizlerı uzanan, kırmızı tuğlalan kapanmamış, bitmemiş gibi duran, ama içinde oturulan evlerin hepsinin de camında bir olimpiyat bayrağı görünce derin- den sarsılmışlar, kendilerine refakat eden Türk dostlanna, "Şaşırdık vallahi, siz Türklermüthiş in- sanlarsınız..." demişlerdi... Daha sonra gittikleri lokantalarda tadını ömür- leri boyunca unutamayacakları o nefis yemekle- ri yerken masadaki Türk Ulusal Olimpiyat Komi- tesi üyelerine, "Ne ya/an söyleyeyim, gönlümüz sizden yana..." gibisinden iç gıcıklayıcı iltifatlar- dabulunmuşlardı... Istanbul çoktan layıktı "olimpiyat kenti" olma- ya... Bunu hakettiğimizi yıllar öncesinden biliyor- duk... Dünyada hiçbir ülkede bakkaldan "Olim- piyat Gazozu" almak mümkün değilken biz bu- nu çoktan mümkün kılmıştık. Olimpiyat tutku- muz yalnızca gazoz markasına değil, işkembe salonlannın, sandviç büfelerinin tabelalarına da yansımıştı. Onlarca "Olimpiyat işkembecisi", "Olimpiyat Büfesi" vardı bu kentte. Kadıköy'ün en eski, en kalabalık birahanesinin de adı "Olim- piyat" değil miydi? • • • Bütün bunlara rağmen olimpiyatları Pekin'e kaptırmıştık. Yıne aldatılmış, yine haksızlığa kur- ban gitmiş, yine hüsrana uğramıştık... Peki, yıla- cak mıydık? Tabii ki hayııi Bize yılmak yakışmaz- dı. 2008 olmazsa 2012, o da olmazsa 2016... 2020 niye olmasın? Bir gün mutlaka alacaktık olimpiyatları... Biz madem ki ezelden beri vardık ve ebediyen de var olacaktık, o haide biz göre- mezsek çocuklanmız, onlar da göremediler, to- runlarımız, torunlanmızın çocukları mutlaka gö- receklerdi istanbul Olimpiyatlan'nı... Sekiz daki- kalık metromuz da o zamana kadar on iki daki- kaya çıkardı belki... Sevgili Necati Doğru'ya gelince... Onu anla- makta güçlük çekiyorum doğrusu... Hiç mi "Olim- piyat Gazozu" içmemiş, hiç mi "Olimpiyat Işkem- becıs/"ne gitmemiş? Bu tutkunun, bu milli dava- nın yanında 140 milyon doların lafı mı olur, sözü mü edilir, allahaşkına! Yıyip bitirsin mi bu tutku bi- zi? Kahrımızdan ölelim mi? Yani... e-posta: dkavukcuoglu(atuyap.com Faks:0212-723 84 97 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Dili anlam açısından in- celeyen dilbil- gisi dah. II 3 Halojenler grubunun dördüncü ametali olan 6 yahn cisim... 7 Birmeyve. 3/ g "Gelse o şuh meclise — ü ® tegafü\eylese"(Şar- kı)...Tuzağadüşürü- len şey... Bir bağlaç. 2 4/EskiRoma'dabir- 3 birleriyle ya da vah- 4 şi hayvanlarla dövü- şenkimse. 5/Evlerin önüne oturmak için taş ya da çamurdan yapılan set... Alman faşisti. 6/ Köpek... "Kuzgun — " : Heykelcimiz. II Temel. esas... Es- kiden Türk'e yabancı olan kimse ya da topluluk- lara verilen ad. 8/ Afrika'da bir ülke... Amaç. 9/ Bir nota... Bir evinkapı, pencere, tavan, döşeme gibi bölümleri. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ ABD'de ünlübir cezaevi. 2/ Yönetimbakımın- dan bir tür bağımsızlığı olan büyük il... îskam- bilde bir kâğıt. 3/ Domuz yavrusu... Kars'ın do- ğusundaki ünlü antik kent. 4/ Satrançta bir taş... Roma mitolojisinde avcılar tannçası. 5/ "Eğil bir yol öpeyim / — karanhk görmezler" (Türkü).. Kalsiyumun simgesi. 6/ Dinç, canlı... Çin ve Ja- çonya'da oynanan bir strateji oyunu. II Belirti.. Özellikle atletizmpistlerinin kaplanmasmdakul lanılan plastikten döşeme gereci. 8/ Erken doğ muş ya da zayıf bebeklerin. bulaşıct hastalıklaı dan korunması amacıyla yerleştirildiği aygıt. Avuç içi. 9/ Bitkilerde sürgen doku.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle