Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"TEMMUZ2001 PAZARTHSİ CUMHURİYET SAYFA
kultur(«cumhuriyet.com.tr 15
~~W M" Athena, alternatif olup olmadıklannı dinleyicilerin karanna bırakıyor
^Mfüzflde birlikte büyüyorlar
IELTEMKERRAR
IlJc albümlerinden itıbaren şarkıları marş
aline gelen alternatif popun neşeli dörtlüsü
ktfocna bu akşam saat 21 .OO"de Açıkhava'da.
Oökhan, Hakan. Turgay v e Ozan. Athe-
a ' n ı n dört üyesı. her şeyden önce çok iyi ar-
adaşlar. Şimdi punk yapıyorlar ama müziğin
le onlarla bırlikte değiştiğini düşünüyorlar.
ienüz çocuk yaşta çıkardıklan 'One Last Bre-
ıth" adlı albümüne bakınca bu açıkça görülü-
ror. Dinleyenlerine şimdıden haber verelim,
l. albûm ikincisi gibi bekletmeyecek ve yaz
)itmeden çıkacak. Konser öncesi gruptan
jökhan'la konuştuk.
- Çıkardığuuz ilk Türkçe albümden bu ya-
na geniş kitlelere ulaşmayı başardınız, şarla-
larınız tribünlerde marş halinde geldi ama as-
iında yaptığınız çok bilincn bir mûzik de-
GÖKHAN - Genel olarak çalmış
alduğumuz punk. Punk. Türkiye'de
;ok fazla bilınen bir sound değil
evet, ama insanlar dinledikleri za-
man çok beğendiler ve bu izlek çok
hoşumuza gitti, bu güçle de\ am ettik.
Çünkü. yaptığınız işte karşılığınızı
alamazsanız, devam edemezsiniz.
Arabesk ve pop kültürünün hâ-
kim olduğu bir ülkede böyle bir
müziği kabul etmeleri bizi mut-
lu etti. 3. albümde daha farklı
şeyler olacak ama genelde kafa
aynı. düşünceler aynı.
- Aslında ilk albümünüz 'One
Last Breath'te trash yapıyordunuz.
GÖKHAN - O, bızım yaklaşık 12-
13 yaşlanrruzda yapmış oldugumuz bir
çalışma. Athena olarak bilınçli yaptığı-
mız ilk albüm punk albümdür. 'One Last
Breath' ise bizim tarihimizde bir basajnak-
tır yalnızca.
'Sözlerin protest olması gerekmiyor'
- Farklı bir sounda geçişinizi sağlayan ne
oldu?
GÖKHAN - 'One Last Breath'ı 13 > a-
şında yapmıştık ama daha sonra gelen ve ilk
saydığımız albümümüzü çok sonra çıkardık.
O zaman içerisinde farklı gelişmeler oldu.
Barlarda çıkmaya başladık. tamamen punk ve
ska cover'ları yapıyorduk. Bunlarla beraber
yakJaşık beş yıl geçti. Daha sonra bizi anla-
tacak bir sound'u ortaya çıkarma arayışıyla
oluştu bu albüm. yoksa bir anda attan inip de-
veye binme gibi bir durum olmadı.
- Ska>ı Türkiye\e Athena tanıttı diyebüiriz.
Ska genelde protest bir müzik ama sizin pozi-
tif bir havanız var.
GÖKHAN - Skamn ideolojik tarafını, mü-
ziğinden önce kafa olarak yaşamaya başla-
mıştık uzun yıllarca. Zaten 'One Last Breath'
albümünde de hal ve tavır müzikle çok fazla
uyuşmuyor dikkat ederseniz. Çünkü onlar çok
eski şarİcılardı ama bir albümde toplamıştık.
Şu an yapmış oldugumuz ska, siyahlar ve be-
yazlar arasındaki anlaşmazlığın pozitif yöne
çevrilmesi gibi bir şey. Aslında yapmış oldu-
gumuz müziğin atası yine Bob Mariey. Onlar
genellikle reggae ve doubt üzerine çalıyorlar.
Skanın kökeni aslında reggae ağırhklı. îlla
protest olması gerekmiyor.
Söylemiş olduğu-
nuz sözler ne kadar protest olursa olsun, eğer
amacınız bir yere bir şey söylemekse, bunu
pozitif olarak da söyleyebilirsiniz. Zaten yı-
kıcı bir şekilde protest olmak anlamsız.
'Kafamı/dakini yapıyoruz'
- Son albümünüz Tam Zamanı Şimdi'. soz-
lerin de etldsiyle, olgunlaştığınız şeklinde yo-
rumlandı.
GÖKHAN - Açıkçası biz de büyüyoruz. Dı-
şandan anlaşıldığı gibi, müzik de sözler de ka-
famızdaki mantalite her şey her albümde biraz
daha ıleri gidiyor. Bizim ülkemizde şöyle bir
anlayış var: Ne yapılmışsa öyle devam edilme-
li, ya Türk sanat müziği okumalı. ya arabesk
okumah. Bu hep aynı olduğu için her albüm-
de farklı geçişler oldu-
ğu zaman neden
• "Çocuklar ve teenage kuşağın algıları çok açık. En başta onlann
benimsemesi bizi çok sevindiriyor. Belirli bir yaştan sonra insanlann
olaylara bakışı, müziğe bakışlan, amaçlan değişiyor. Teenage kuşak ise
en fazla dinleyen, en fazla irdeleyen kuşak. Onlar, müzisyenin hayatının
dedikodusuyla, kimle beraber olduğuyla değil de daha çok müziğe ve
hayat biçimine bakıyorlar."
böyle değişiklikler var diye tepki veriliyor.
Bizim hayatımızın yüzde sekseni müzik.
Devamh dinleyerek, müzik yaparak bir yer-
lere ulaştığımızı düşünüyoruz.
- Aslında yola çıkış noktanız alternatif ol-
maktı. Son yıllarda bu isimle çok farklı müzik
yapanlar bûiikte anılıyor ve sürekli karşılaş-
ünlıyor.
GÖKHAN-Çıktığımız günden bu yana in-
sanlann değişık yönlerini aldık galiba. Hep
karşılaştırma var Türkiye'de. Bunlara hiç ge-
rek yok bence. Ortada bir müzik var, bizim
amacımız da o müziği insanlara bir şekilde
aktarmak, eğlenmek ve o sırada bir şeyler
söyleyebilmek. Biz kafamızdakini yapıyoruz
ama bunu değerlendirecek, altematif olup ol-
madığımızı bilecek olan dinleyenler.
New York'ta konser verecekler
-Teenage grubu olarak biliniyorsu-
nuz, ama farklı yaş gruplanndan da
dinleyenleriniz var.
GÖKHAN - Çocuklar ve teena-
ge kuşağın algılan çok açık. Pozi-
tif müzik olarak Türkiye'de ilk de-
fa böyle bir şey çıktığı için, en baş-
ta onlann benimsemesi bizi çok se-
vindiriyor. Belirli bir yaştan sonra
insanlann olaylara bakışı, müziğe
bakışlan, amaçları değişiyor. Te-
enage kuşak ise en fazla dinleyen,
en fazla irdeleyen kuşak. Onlar,
müzisyenin hayatının dedikodusuy-
la, kımle beraber olduğuyla değil de
daha çok müziğe ve hayat biçimine ba-
kıyorlar.
- Üçüncü albüm ne zaman geliyor?
GÖKHAN - tkinci albümde epey
terslikler oldu ve şirketimizi değiştir-
mek zorunda kaldık. Bu durum bizi mo-
ral olarak çok bıtirdi ama aktif olmayı ve
hemen üretip bitırmeyi istiyoruz. ikinci
albüm tam kriz başlar başlamaz çıktı.
Bundan dolayı bir yük hissettik. 'Her
Şey Güzel Olacak' ve 'Macera'ya k-
lip çekeceğiz. Yurtdışı konserleri var.
Almanya'da yaptığımız konserler
yalnızca oradaki Türk vatandaşlanna yönelik
değil. Open festivaller gibi, açık hava yerler-
de konserler yapıp, oradaki insanlann da dik-
katini çektik. bu bizi çok sevindirdi. Şimdi bir
Nevv York konseri var. Üçüncü albüm de yaz
bitmeden çıkacak sanınm.
CemilTopuzta Açık HavaTlvatrosu : (0212
232 16 52)
Leopann dansı ve doğanın ritmiAYŞE EMEL MESCİ
Birçıft sapsan göz. Sırt tüyleri di-
kilmiş, kuyruğunu ise sanki görün-
mez bir güç yukandan aşağı doğru
bastınyor; hafif hafif salınan uzun
otlann arasında bedeni neredeyse
yere yapışmış. ama aynı anda bütün
kaslan ıleri ve yukan yönelmiş. Son-
ra o pınl pınl. ipek gibi postun altın-
da oynaşıp duran kaslann gerginliği
yavaş yavaş devınime dönüşüyor.
Biriktirilmiş enerji uzam içinde ha-
rekete taşınıyor, ama bedenin o an-
latılmaz uyumunda en küçük bir ak-
sakhk, tek bir gereksiz hareket yok.
Bu kas ve sinir orkestrasını yöneten
şef ise leopann avına saplanmış göz-
leri... Gözleriyle beyni arasında ku-
rulan ve oradan bedeninın her nok-
tasına taşman konsantrasyon köprü-
sü, uyumlu ve ekonomik devinimi-
ni neredeyse bir dans düzeyine çıka-
nyor. Bedeninde avcının sabn ile ge-
rilmiş kaslann ıleri fırlamak isteyen
gücü çarpışıyor ve bu zıtlık müthiş
bir "aura" yaratıyor. Öyle ki kusur-
suz postunda menevişlenen benekler
o çekim gücünü dışavuran odaklan-
mış gözbebeklerine ekleniyor. Le-
opar a\ ına yüzlerce gözle birden ba-
kıyor sanki. 0nun yoğunluğu izleye-
ni de sanyor. Bir an o gözlerin sade-
ce avma değil. kendine de odaklan-
dığı izlenimine kapılıyorum. kendi-
ni dışandan izliyormuş gibi geliyor
bana. Sonra devinim giderek hızla-
nıyor ve birden ok yayından boşanı-
yor. Televizyonu kapatıyorum. Le-
opann "dansı" benine denli etkile-
se de, yüreğim kovaladığı ceylandan
yana. elimde değil..
Dansta ve tiyatroda çahşma
Zıt yönlerde enerji kullanımı, da-
ha doğru bir deyişle çizgisel hareke-
ti oylumlandıran farklı yönlerdeki
enerji potansiyelinin gizilgüç olarak
kendini hissettirmesı, doğanın rit-
mi) le uyumu henüz bozulmamış in-
sanın ritüellerine de yansır. Bir yön-
leriyle işlevsel danslar olan ritüeller.
kendilerini belirleyen daha derinde-
ki güdüler açısından bakıldığında ise
soyutlama gücü ve sanatın üzerinde
bittiği verimli "oyun toprağı''mn
parçasıdırlar. Av-avcı. ölüm-dirim.
bitkilerin büyüme süreçleri. geze-
genlerin hareketleri gibi zıtlık ve
. em dansın hem
de tiyatronun temel
ilkelerinden biri
olan çatışma
başlangıç itibanyla,
doğa ritminin insan
tarafından farklı
düzlemlerde
yeniden
üretilmesidir.
2).r
oğayla uyumlu
insan yaşamının
kendiliğinden bir
parçası olan dansı
ve ritim duygusunu,
modern insanın
artık eğitimle
kazanması
gerekiyor.
döngülerin yeniden yorumlanarak.
anlamlar yüklenerek dramatizasyo-
nu hem ritüellerın alt metinlerini
hem de edebiyatın kaynağı olan mi-
toslann kökenini oluşturur \e bu
dramatik çatışma öğelen zıt yönler-
de enerji kullanımma dayanan be-
densel ifade gücünü zenginleştirir.
Hem dansın hem de tiyatronun temel
ilkelerinden biri olan çatışma baş-
langıç itibanyla. doğa ritminin in-
san tarafından farklı düzlemlerde ye-
niden üretilmesidir.
"Cumhuriyet Dergi" için bir söy-
leşi yaptığım Yüdız Alpar. bale oku-
lundaki öncelıkli konulardan birinın
öğrencilere ritim duygusu kazandır-
mak olduğunu ve insanın bebekken
kolayca edindiği bu duyguyu mo-
dern yaşamın farklı sa\ ruluşlan için-
de sonradan yitirdiğini. bale ve dan-
sın çocuğun eğitimindeki bu boşlu-
ğu doldurduğunu vurguluyordu.
Gerçekten de doğayla uyumlu in-
san yaşamının kendiliğinden bir par-
çası olan dansı ve ritim duygusunu.
modern insanın artık eğitimle ka-
zanması gerekiyor. Son yüzyıllann
bılimsel ve teknolojik devrimiyle
"dünyanın fetlu""ni tamamlayıp ya-
vaş yavaş uzaya açılmakla böbürle-
nen insanoğlunun kendi bedeni üze-
rindeki egemenliğini yitirmesi dü-
şündürücü değil mi?
Modern kentler ve dans
İnsanlık tarihinin en azından sa-
natsal bağlamda en önemli iki döne-
mecinden biri tarımın, dolayısıyla
bir iş ve yaşam ortağı olarak topra-
ğın keşfi. diğeri ise insanın toprak-
tan kopuş sürecidir. Doğrudan insan
bedeni kullanımma dayalı dans. ti-
yatro gibi sanatlar açısından bu sü-
reçlerin belirleyici etkileri olmuştur.
Gelişen ticaret ve sanayi ile giderek
topraktan bağımsızlaşan kentlerin
dansı olan balenin hafifliği. zarafe-
ti ve yerçekimine direnir gibi hep
yukanya yönelen devinimleri, kır-
sal yaşam ve toprak karşısında kaza-
nılmış zaferin kutsanması. beden
dengelerini yere daha yakın nokta-
larda kuran ve ifade gücünü yarattı-
ğı zıt hareketlerden alan ritüel kö-
kenli halk danslannın yadsınması
olarak da okunamaz mı?
Ama modern kentler yıktıklan or-
taçağ surlannı kendi toplumsal ve
uzamsal varoluşlanna taşıyıp, du-
varlardan ibaret yaşam alanlan ve
kalabahkta yalnızlaşmış bireyler ya-
rattıkça zafer çığlıklan yerini soru-
lara bırakmaya. yadsımalann içinde
yeni bireşim arayışlan filizlenmeye
başladı.
Vahşi kapitalizmin boz bulanık
fabrika kentlerinde toprak ve yeşil
alanlar yeniden değer buldu, kent in-
sanı (en azından bir bölümü) yüzü-
nü yitirdiği doğaya döndü. Kent cen-
gellerinde yaşayan bireyin özgürlü-
ğü ile yalnızlığı arasında gerili ipler-
de dolanmayı seven modern dans ise
bir yandan klasik balenin kazandır-
dığı armoni ve hafiflik ilkelerini ko-
rurken diğer yandan vücut dengele-
rini değiştırme. hareket zıtlıklannda
ve yere basışta yeni ifade güçleri ara-
ma. yeni bireşimlere ulaşma uğraşı-
na girdi.
Halk danslan
Bu tür arayışlarda başvaırulabile-
cek önemli kaynaklardan birini oluş-
turan ve egemen kent kültürü tara-
fından çizilen sanat sınırlan dışında
bırakılan halk danslan da bu bağ-
lamda yeniden değer kazanmaya, ör-
neğin Maurice Bejard'ın balelerin-
de veya Moiseyev topluluğunun
gösterilerinde yeni estetik yönelişle-
rin çıkış noktasını oluşturmay a baş-
ladı. Bejard "Dionysos" ta sirtakiden
başlayıp doğuya doğru uzanan çeşit-
li halk dansı figürlerini baleyle har-
man ederken Musorgski'nin 'Çıplak
Dağda Bir Geee' adlı bestesini, ye-
raltı dünyasına yapılan bir yolculuk
bağlamında ölüm-dirim izleğinde
yorumlayan Moiseyev, bu tipik Şa-
man ritüeli kanavasını da modern
koreografiye kattı.
Bizim halk danslanmız da bu an-
lamda çok zengin bir kaynak oluştu-
ruyor. "Tek doğru yol budur" gibi
gereksiz ve sanat dışı dayatmalara
yöneltmeden, o danslann leopan,
kartalı, turnası. buğday başağı. ağa-
cı, yıldızlan ve insanıyla uyum için-
de bir dünyanın ürünü olduğunu içi-
ne sindirerek yapılacak arayışlar,
kendini bedeniyle ifade etmenin es-
tetik düzeydeki en yetkin biçimi olan
dansa bizde de yeni bir soluk kata-
bilir.
Şavata'nın filmi, 45 doğal mekânda çekih'yor.
îki aşiret arasında
geçen kan davası
Külrür Servisi -
Yönetmen Gani Şava-
ta, senaryosunu ve yö-
netmenliğini üstlendi-
ği yeni filmi 'Dava'nın
çekimlerini sürdürü-
yor. Yaklaşık 45 doğal
mekân ve 17 kapalı
mekânda geçen film-
de, aynca binlerce fi-
güran ve yüzlerce hay-
van kullanılıyor. "Da-
^"nın başhca ro 1lerin-
de ise Neslihan Acar,
Levent İnanır. Gani
Şavata, Ferhat Gün-
doğdu, Mehmet Emin
Eren, Sermin Karaali
yer alıyor.
Doğu ve Güneydo-
ğu'da yaşanan bir kan
davasını ele alan film-
de. iki aşiret arasında
süregelen kavga, Zi-
ne'nin tecavüze uğra-
masıyla başka bir bo-
yuta taşınır.
Aşiret üyeleri töre-
nin gereği olarak na-
muslarını temizlemek
için üç ağabeyi, Zi-
ne'yi öldürmekle gö-
revlendirirler. Töreyi
insanca bulmayan ağa-
beylerin yaşadığı çeliş-
kiler ve karşı ailenin
oyunlanyla gelişen fil-
min eylül ya da ekim-
de seyirciyle buluşma-
sı düşünülüyor.
imzalı tablo sayısı 10'a çıktı
Resimleri Picasso'nun
oğlu inceleyecek
ANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türkiye
topraklannda ele
geçirilen ve ünlü
ıspanyol ressam
Pablo Picasso'ya
ait olduğu ileri sü-
rülen 10 tablonun
gerçek olup olma-
dığını, sanatçının
oğlu Claude Ruiz
Picasso inceleye-
cek. Kültür Ba-
kanlığı'nın başvu-
rusu üzerine Pi-
casso Idaresi Yö-
neticisi Claude Ruiz
Picasso'nun, inceleme
için tablolarm fotoğ-
raflan ile hangi teknik-
le yapıldığı konusun-
daki bilgilerı istediği
öğrenildi.
Edirne'de jandarma
tarafından gerçekleşti-
rilen son operasyonda
"Ağlayan Adam" adlı
tablonun ele geçiril-
mesiyle birlikte Türki-
ye topraklannda ele
geçirilen Picasso im-
zah tablo sayısı lO'a
çıktı. Kültür Bakanlı-
ğı'nın daha önce tab-
lolar konusunda ince-
leme yapılması için
baş\Tirduğu Ispanya,
Türkiye'ye Fransa'dan
uzman çağnlması öne-
risinde bulunmuştu.
Kültür Bakanlığı da
Dışişleri Bakanlığı
aracılığıyla Fransa'da-
ki Picasso Idare-
si'nden tabloların eks-
pertizi için bir yetkih-
yi Türkiye'ye çağırdı.
Paris Büyükelçili-
ği'nin görüştüğü Pi-
casso Idaresi ise ince-
lemenin idarenin ba-
şında bulunan Picas-
so'nun oğlu tarafından
yapıldığını ancak sık
seyahat etmesi nede-
niyle bu çalışmanın 2-
3 ay gibi bir zaman ala-
bileceğıni bildirdi.
IVIelek' anısına gezici sergî
• BERLİN (AFP) - tkinci Dünya Savaşı
sırasında, Thereshenstadt toplama kampmda
iki yıl kalan ve Yahudi çocukların 'meleği'
olan Avusturya Yahudısi Dicker Brandeis,
gezici bir sergiyle anılacak. Sergide, 1944
yılında ölen çocuklardan kalan ve Brandeis'in
desteğıyle yapılan 200 kadar resimle beraber
Brandeis'in miras bıraktığı resimler.
mobilyalar. fotoğraflar \ e mektuplar da yer
alacak. Avıısturya'da açılan sergi. Brandeis'in
hayatını çocuklara yardım ederek geçirdiği
Çek Cumhuriyeti'nin yanı sıra Fransa.
Isveç. ABD ve önümüzdeki yıl da
Japonya'da sunulacak.
Engelliler Sanat Fesüvali
• Kültür Senisi-Istanbul. 14-19 Ağustos
tarihleri arasmda tkinci Uluslararası Engelliler
Sanat Festivali'ne ev sahipliği yapacak.
Engellilerin dayanışmasına ve engelli olmanın
sanat yapmaya engel olmadığma dikkat çeken
etkinliğe 18 ülkeden yaklaşık 400 sanatçı ve
temsilci katılacak. Engellilere v erdiği destekle
tanınan ünlü caz \ e blues sanatçısı Christine
Jones 18 ve 19 Ağustos'ta iki konser \erecek.
Farklı ülkelerden engelliler ise tiyatro ve dans
gösterileri yapıp bir sergi düzenleyecekler.
Koç Allianz Fotoğraf Yarışması
• Kültür Servisi - Bu yıl sekizıncisı
düzenlenecek olan Koç Allianz Fotoğraf
Yanşmasının konusu 'Çarşı-Pazar' olarak
belirlendi. Yarışma, amatör-profesyonel tüm
fotoğTafçılara açık olacak. Seçici kurulu
fotoğraf sanatçılan Ersin Alok. Şakir
Eczacıbaşı. Kamil Fırat. Ara Güler. Sabit
Kalfagil. Izzet Keribar, Eren Güvener ve M.
Kemal Olgaç'tan oluşan yanşma, her yıl
olduğu gibi bu yıl da 'siyah- beyaz', 'renkli
negatif baskı' ve 'dia' olmak üzere üç ayn
daldayapıhyor. (0216 556 70 00)