23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
"TEMMUZ2001 PAZARTHSİ CUMHURİYET SAYFA kultur(«cumhuriyet.com.tr 15 ~~W M" Athena, alternatif olup olmadıklannı dinleyicilerin karanna bırakıyor ^Mfüzflde birlikte büyüyorlar IELTEMKERRAR IlJc albümlerinden itıbaren şarkıları marş aline gelen alternatif popun neşeli dörtlüsü ktfocna bu akşam saat 21 .OO"de Açıkhava'da. Oökhan, Hakan. Turgay v e Ozan. Athe- a ' n ı n dört üyesı. her şeyden önce çok iyi ar- adaşlar. Şimdi punk yapıyorlar ama müziğin le onlarla bırlikte değiştiğini düşünüyorlar. ienüz çocuk yaşta çıkardıklan 'One Last Bre- ıth" adlı albümüne bakınca bu açıkça görülü- ror. Dinleyenlerine şimdıden haber verelim, l. albûm ikincisi gibi bekletmeyecek ve yaz )itmeden çıkacak. Konser öncesi gruptan jökhan'la konuştuk. - Çıkardığuuz ilk Türkçe albümden bu ya- na geniş kitlelere ulaşmayı başardınız, şarla- larınız tribünlerde marş halinde geldi ama as- iında yaptığınız çok bilincn bir mûzik de- GÖKHAN - Genel olarak çalmış alduğumuz punk. Punk. Türkiye'de ;ok fazla bilınen bir sound değil evet, ama insanlar dinledikleri za- man çok beğendiler ve bu izlek çok hoşumuza gitti, bu güçle de\ am ettik. Çünkü. yaptığınız işte karşılığınızı alamazsanız, devam edemezsiniz. Arabesk ve pop kültürünün hâ- kim olduğu bir ülkede böyle bir müziği kabul etmeleri bizi mut- lu etti. 3. albümde daha farklı şeyler olacak ama genelde kafa aynı. düşünceler aynı. - Aslında ilk albümünüz 'One Last Breath'te trash yapıyordunuz. GÖKHAN - O, bızım yaklaşık 12- 13 yaşlanrruzda yapmış oldugumuz bir çalışma. Athena olarak bilınçli yaptığı- mız ilk albüm punk albümdür. 'One Last Breath' ise bizim tarihimizde bir basajnak- tır yalnızca. 'Sözlerin protest olması gerekmiyor' - Farklı bir sounda geçişinizi sağlayan ne oldu? GÖKHAN - 'One Last Breath'ı 13 > a- şında yapmıştık ama daha sonra gelen ve ilk saydığımız albümümüzü çok sonra çıkardık. O zaman içerisinde farklı gelişmeler oldu. Barlarda çıkmaya başladık. tamamen punk ve ska cover'ları yapıyorduk. Bunlarla beraber yakJaşık beş yıl geçti. Daha sonra bizi anla- tacak bir sound'u ortaya çıkarma arayışıyla oluştu bu albüm. yoksa bir anda attan inip de- veye binme gibi bir durum olmadı. - Ska>ı Türkiye\e Athena tanıttı diyebüiriz. Ska genelde protest bir müzik ama sizin pozi- tif bir havanız var. GÖKHAN - Skamn ideolojik tarafını, mü- ziğinden önce kafa olarak yaşamaya başla- mıştık uzun yıllarca. Zaten 'One Last Breath' albümünde de hal ve tavır müzikle çok fazla uyuşmuyor dikkat ederseniz. Çünkü onlar çok eski şarİcılardı ama bir albümde toplamıştık. Şu an yapmış oldugumuz ska, siyahlar ve be- yazlar arasındaki anlaşmazlığın pozitif yöne çevrilmesi gibi bir şey. Aslında yapmış oldu- gumuz müziğin atası yine Bob Mariey. Onlar genellikle reggae ve doubt üzerine çalıyorlar. Skanın kökeni aslında reggae ağırhklı. îlla protest olması gerekmiyor. Söylemiş olduğu- nuz sözler ne kadar protest olursa olsun, eğer amacınız bir yere bir şey söylemekse, bunu pozitif olarak da söyleyebilirsiniz. Zaten yı- kıcı bir şekilde protest olmak anlamsız. 'Kafamı/dakini yapıyoruz' - Son albümünüz Tam Zamanı Şimdi'. soz- lerin de etldsiyle, olgunlaştığınız şeklinde yo- rumlandı. GÖKHAN - Açıkçası biz de büyüyoruz. Dı- şandan anlaşıldığı gibi, müzik de sözler de ka- famızdaki mantalite her şey her albümde biraz daha ıleri gidiyor. Bizim ülkemizde şöyle bir anlayış var: Ne yapılmışsa öyle devam edilme- li, ya Türk sanat müziği okumalı. ya arabesk okumah. Bu hep aynı olduğu için her albüm- de farklı geçişler oldu- ğu zaman neden • "Çocuklar ve teenage kuşağın algıları çok açık. En başta onlann benimsemesi bizi çok sevindiriyor. Belirli bir yaştan sonra insanlann olaylara bakışı, müziğe bakışlan, amaçlan değişiyor. Teenage kuşak ise en fazla dinleyen, en fazla irdeleyen kuşak. Onlar, müzisyenin hayatının dedikodusuyla, kimle beraber olduğuyla değil de daha çok müziğe ve hayat biçimine bakıyorlar." böyle değişiklikler var diye tepki veriliyor. Bizim hayatımızın yüzde sekseni müzik. Devamh dinleyerek, müzik yaparak bir yer- lere ulaştığımızı düşünüyoruz. - Aslında yola çıkış noktanız alternatif ol- maktı. Son yıllarda bu isimle çok farklı müzik yapanlar bûiikte anılıyor ve sürekli karşılaş- ünlıyor. GÖKHAN-Çıktığımız günden bu yana in- sanlann değişık yönlerini aldık galiba. Hep karşılaştırma var Türkiye'de. Bunlara hiç ge- rek yok bence. Ortada bir müzik var, bizim amacımız da o müziği insanlara bir şekilde aktarmak, eğlenmek ve o sırada bir şeyler söyleyebilmek. Biz kafamızdakini yapıyoruz ama bunu değerlendirecek, altematif olup ol- madığımızı bilecek olan dinleyenler. New York'ta konser verecekler -Teenage grubu olarak biliniyorsu- nuz, ama farklı yaş gruplanndan da dinleyenleriniz var. GÖKHAN - Çocuklar ve teena- ge kuşağın algılan çok açık. Pozi- tif müzik olarak Türkiye'de ilk de- fa böyle bir şey çıktığı için, en baş- ta onlann benimsemesi bizi çok se- vindiriyor. Belirli bir yaştan sonra insanlann olaylara bakışı, müziğe bakışlan, amaçları değişiyor. Te- enage kuşak ise en fazla dinleyen, en fazla irdeleyen kuşak. Onlar, müzisyenin hayatının dedikodusuy- la, kımle beraber olduğuyla değil de daha çok müziğe ve hayat biçimine ba- kıyorlar. - Üçüncü albüm ne zaman geliyor? GÖKHAN - tkinci albümde epey terslikler oldu ve şirketimizi değiştir- mek zorunda kaldık. Bu durum bizi mo- ral olarak çok bıtirdi ama aktif olmayı ve hemen üretip bitırmeyi istiyoruz. ikinci albüm tam kriz başlar başlamaz çıktı. Bundan dolayı bir yük hissettik. 'Her Şey Güzel Olacak' ve 'Macera'ya k- lip çekeceğiz. Yurtdışı konserleri var. Almanya'da yaptığımız konserler yalnızca oradaki Türk vatandaşlanna yönelik değil. Open festivaller gibi, açık hava yerler- de konserler yapıp, oradaki insanlann da dik- katini çektik. bu bizi çok sevindirdi. Şimdi bir Nevv York konseri var. Üçüncü albüm de yaz bitmeden çıkacak sanınm. CemilTopuzta Açık HavaTlvatrosu : (0212 232 16 52) Leopann dansı ve doğanın ritmiAYŞE EMEL MESCİ Birçıft sapsan göz. Sırt tüyleri di- kilmiş, kuyruğunu ise sanki görün- mez bir güç yukandan aşağı doğru bastınyor; hafif hafif salınan uzun otlann arasında bedeni neredeyse yere yapışmış. ama aynı anda bütün kaslan ıleri ve yukan yönelmiş. Son- ra o pınl pınl. ipek gibi postun altın- da oynaşıp duran kaslann gerginliği yavaş yavaş devınime dönüşüyor. Biriktirilmiş enerji uzam içinde ha- rekete taşınıyor, ama bedenin o an- latılmaz uyumunda en küçük bir ak- sakhk, tek bir gereksiz hareket yok. Bu kas ve sinir orkestrasını yöneten şef ise leopann avına saplanmış göz- leri... Gözleriyle beyni arasında ku- rulan ve oradan bedeninın her nok- tasına taşman konsantrasyon köprü- sü, uyumlu ve ekonomik devinimi- ni neredeyse bir dans düzeyine çıka- nyor. Bedeninde avcının sabn ile ge- rilmiş kaslann ıleri fırlamak isteyen gücü çarpışıyor ve bu zıtlık müthiş bir "aura" yaratıyor. Öyle ki kusur- suz postunda menevişlenen benekler o çekim gücünü dışavuran odaklan- mış gözbebeklerine ekleniyor. Le- opar a\ ına yüzlerce gözle birden ba- kıyor sanki. 0nun yoğunluğu izleye- ni de sanyor. Bir an o gözlerin sade- ce avma değil. kendine de odaklan- dığı izlenimine kapılıyorum. kendi- ni dışandan izliyormuş gibi geliyor bana. Sonra devinim giderek hızla- nıyor ve birden ok yayından boşanı- yor. Televizyonu kapatıyorum. Le- opann "dansı" benine denli etkile- se de, yüreğim kovaladığı ceylandan yana. elimde değil.. Dansta ve tiyatroda çahşma Zıt yönlerde enerji kullanımı, da- ha doğru bir deyişle çizgisel hareke- ti oylumlandıran farklı yönlerdeki enerji potansiyelinin gizilgüç olarak kendini hissettirmesı, doğanın rit- mi) le uyumu henüz bozulmamış in- sanın ritüellerine de yansır. Bir yön- leriyle işlevsel danslar olan ritüeller. kendilerini belirleyen daha derinde- ki güdüler açısından bakıldığında ise soyutlama gücü ve sanatın üzerinde bittiği verimli "oyun toprağı''mn parçasıdırlar. Av-avcı. ölüm-dirim. bitkilerin büyüme süreçleri. geze- genlerin hareketleri gibi zıtlık ve . em dansın hem de tiyatronun temel ilkelerinden biri olan çatışma başlangıç itibanyla, doğa ritminin insan tarafından farklı düzlemlerde yeniden üretilmesidir. 2).r oğayla uyumlu insan yaşamının kendiliğinden bir parçası olan dansı ve ritim duygusunu, modern insanın artık eğitimle kazanması gerekiyor. döngülerin yeniden yorumlanarak. anlamlar yüklenerek dramatizasyo- nu hem ritüellerın alt metinlerini hem de edebiyatın kaynağı olan mi- toslann kökenini oluşturur \e bu dramatik çatışma öğelen zıt yönler- de enerji kullanımma dayanan be- densel ifade gücünü zenginleştirir. Hem dansın hem de tiyatronun temel ilkelerinden biri olan çatışma baş- langıç itibanyla. doğa ritminin in- san tarafından farklı düzlemlerde ye- niden üretilmesidir. "Cumhuriyet Dergi" için bir söy- leşi yaptığım Yüdız Alpar. bale oku- lundaki öncelıkli konulardan birinın öğrencilere ritim duygusu kazandır- mak olduğunu ve insanın bebekken kolayca edindiği bu duyguyu mo- dern yaşamın farklı sa\ ruluşlan için- de sonradan yitirdiğini. bale ve dan- sın çocuğun eğitimindeki bu boşlu- ğu doldurduğunu vurguluyordu. Gerçekten de doğayla uyumlu in- san yaşamının kendiliğinden bir par- çası olan dansı ve ritim duygusunu. modern insanın artık eğitimle ka- zanması gerekiyor. Son yüzyıllann bılimsel ve teknolojik devrimiyle "dünyanın fetlu""ni tamamlayıp ya- vaş yavaş uzaya açılmakla böbürle- nen insanoğlunun kendi bedeni üze- rindeki egemenliğini yitirmesi dü- şündürücü değil mi? Modern kentler ve dans İnsanlık tarihinin en azından sa- natsal bağlamda en önemli iki döne- mecinden biri tarımın, dolayısıyla bir iş ve yaşam ortağı olarak topra- ğın keşfi. diğeri ise insanın toprak- tan kopuş sürecidir. Doğrudan insan bedeni kullanımma dayalı dans. ti- yatro gibi sanatlar açısından bu sü- reçlerin belirleyici etkileri olmuştur. Gelişen ticaret ve sanayi ile giderek topraktan bağımsızlaşan kentlerin dansı olan balenin hafifliği. zarafe- ti ve yerçekimine direnir gibi hep yukanya yönelen devinimleri, kır- sal yaşam ve toprak karşısında kaza- nılmış zaferin kutsanması. beden dengelerini yere daha yakın nokta- larda kuran ve ifade gücünü yarattı- ğı zıt hareketlerden alan ritüel kö- kenli halk danslannın yadsınması olarak da okunamaz mı? Ama modern kentler yıktıklan or- taçağ surlannı kendi toplumsal ve uzamsal varoluşlanna taşıyıp, du- varlardan ibaret yaşam alanlan ve kalabahkta yalnızlaşmış bireyler ya- rattıkça zafer çığlıklan yerini soru- lara bırakmaya. yadsımalann içinde yeni bireşim arayışlan filizlenmeye başladı. Vahşi kapitalizmin boz bulanık fabrika kentlerinde toprak ve yeşil alanlar yeniden değer buldu, kent in- sanı (en azından bir bölümü) yüzü- nü yitirdiği doğaya döndü. Kent cen- gellerinde yaşayan bireyin özgürlü- ğü ile yalnızlığı arasında gerili ipler- de dolanmayı seven modern dans ise bir yandan klasik balenin kazandır- dığı armoni ve hafiflik ilkelerini ko- rurken diğer yandan vücut dengele- rini değiştırme. hareket zıtlıklannda ve yere basışta yeni ifade güçleri ara- ma. yeni bireşimlere ulaşma uğraşı- na girdi. Halk danslan Bu tür arayışlarda başvaırulabile- cek önemli kaynaklardan birini oluş- turan ve egemen kent kültürü tara- fından çizilen sanat sınırlan dışında bırakılan halk danslan da bu bağ- lamda yeniden değer kazanmaya, ör- neğin Maurice Bejard'ın balelerin- de veya Moiseyev topluluğunun gösterilerinde yeni estetik yönelişle- rin çıkış noktasını oluşturmay a baş- ladı. Bejard "Dionysos" ta sirtakiden başlayıp doğuya doğru uzanan çeşit- li halk dansı figürlerini baleyle har- man ederken Musorgski'nin 'Çıplak Dağda Bir Geee' adlı bestesini, ye- raltı dünyasına yapılan bir yolculuk bağlamında ölüm-dirim izleğinde yorumlayan Moiseyev, bu tipik Şa- man ritüeli kanavasını da modern koreografiye kattı. Bizim halk danslanmız da bu an- lamda çok zengin bir kaynak oluştu- ruyor. "Tek doğru yol budur" gibi gereksiz ve sanat dışı dayatmalara yöneltmeden, o danslann leopan, kartalı, turnası. buğday başağı. ağa- cı, yıldızlan ve insanıyla uyum için- de bir dünyanın ürünü olduğunu içi- ne sindirerek yapılacak arayışlar, kendini bedeniyle ifade etmenin es- tetik düzeydeki en yetkin biçimi olan dansa bizde de yeni bir soluk kata- bilir. Şavata'nın filmi, 45 doğal mekânda çekih'yor. îki aşiret arasında geçen kan davası Külrür Servisi - Yönetmen Gani Şava- ta, senaryosunu ve yö- netmenliğini üstlendi- ği yeni filmi 'Dava'nın çekimlerini sürdürü- yor. Yaklaşık 45 doğal mekân ve 17 kapalı mekânda geçen film- de, aynca binlerce fi- güran ve yüzlerce hay- van kullanılıyor. "Da- ^"nın başhca ro 1lerin- de ise Neslihan Acar, Levent İnanır. Gani Şavata, Ferhat Gün- doğdu, Mehmet Emin Eren, Sermin Karaali yer alıyor. Doğu ve Güneydo- ğu'da yaşanan bir kan davasını ele alan film- de. iki aşiret arasında süregelen kavga, Zi- ne'nin tecavüze uğra- masıyla başka bir bo- yuta taşınır. Aşiret üyeleri töre- nin gereği olarak na- muslarını temizlemek için üç ağabeyi, Zi- ne'yi öldürmekle gö- revlendirirler. Töreyi insanca bulmayan ağa- beylerin yaşadığı çeliş- kiler ve karşı ailenin oyunlanyla gelişen fil- min eylül ya da ekim- de seyirciyle buluşma- sı düşünülüyor. imzalı tablo sayısı 10'a çıktı Resimleri Picasso'nun oğlu inceleyecek ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türkiye topraklannda ele geçirilen ve ünlü ıspanyol ressam Pablo Picasso'ya ait olduğu ileri sü- rülen 10 tablonun gerçek olup olma- dığını, sanatçının oğlu Claude Ruiz Picasso inceleye- cek. Kültür Ba- kanlığı'nın başvu- rusu üzerine Pi- casso Idaresi Yö- neticisi Claude Ruiz Picasso'nun, inceleme için tablolarm fotoğ- raflan ile hangi teknik- le yapıldığı konusun- daki bilgilerı istediği öğrenildi. Edirne'de jandarma tarafından gerçekleşti- rilen son operasyonda "Ağlayan Adam" adlı tablonun ele geçiril- mesiyle birlikte Türki- ye topraklannda ele geçirilen Picasso im- zah tablo sayısı lO'a çıktı. Kültür Bakanlı- ğı'nın daha önce tab- lolar konusunda ince- leme yapılması için baş\Tirduğu Ispanya, Türkiye'ye Fransa'dan uzman çağnlması öne- risinde bulunmuştu. Kültür Bakanlığı da Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Fransa'da- ki Picasso Idare- si'nden tabloların eks- pertizi için bir yetkih- yi Türkiye'ye çağırdı. Paris Büyükelçili- ği'nin görüştüğü Pi- casso Idaresi ise ince- lemenin idarenin ba- şında bulunan Picas- so'nun oğlu tarafından yapıldığını ancak sık seyahat etmesi nede- niyle bu çalışmanın 2- 3 ay gibi bir zaman ala- bileceğıni bildirdi. IVIelek' anısına gezici sergî • BERLİN (AFP) - tkinci Dünya Savaşı sırasında, Thereshenstadt toplama kampmda iki yıl kalan ve Yahudi çocukların 'meleği' olan Avusturya Yahudısi Dicker Brandeis, gezici bir sergiyle anılacak. Sergide, 1944 yılında ölen çocuklardan kalan ve Brandeis'in desteğıyle yapılan 200 kadar resimle beraber Brandeis'in miras bıraktığı resimler. mobilyalar. fotoğraflar \ e mektuplar da yer alacak. Avıısturya'da açılan sergi. Brandeis'in hayatını çocuklara yardım ederek geçirdiği Çek Cumhuriyeti'nin yanı sıra Fransa. Isveç. ABD ve önümüzdeki yıl da Japonya'da sunulacak. Engelliler Sanat Fesüvali • Kültür Senisi-Istanbul. 14-19 Ağustos tarihleri arasmda tkinci Uluslararası Engelliler Sanat Festivali'ne ev sahipliği yapacak. Engellilerin dayanışmasına ve engelli olmanın sanat yapmaya engel olmadığma dikkat çeken etkinliğe 18 ülkeden yaklaşık 400 sanatçı ve temsilci katılacak. Engellilere v erdiği destekle tanınan ünlü caz \ e blues sanatçısı Christine Jones 18 ve 19 Ağustos'ta iki konser \erecek. Farklı ülkelerden engelliler ise tiyatro ve dans gösterileri yapıp bir sergi düzenleyecekler. Koç Allianz Fotoğraf Yarışması • Kültür Servisi - Bu yıl sekizıncisı düzenlenecek olan Koç Allianz Fotoğraf Yanşmasının konusu 'Çarşı-Pazar' olarak belirlendi. Yarışma, amatör-profesyonel tüm fotoğTafçılara açık olacak. Seçici kurulu fotoğraf sanatçılan Ersin Alok. Şakir Eczacıbaşı. Kamil Fırat. Ara Güler. Sabit Kalfagil. Izzet Keribar, Eren Güvener ve M. Kemal Olgaç'tan oluşan yanşma, her yıl olduğu gibi bu yıl da 'siyah- beyaz', 'renkli negatif baskı' ve 'dia' olmak üzere üç ayn daldayapıhyor. (0216 556 70 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle