17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TEMMUZ2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JljJvl_f IN UIVIJL / ekonomico cumhuriyet.com.tr 13 ÎRKETLERDEN • NETAVORK. Advantage kart ;ataiplerine yüzde 40 indirimle birlikte 4 taksit irakanı sunuyor. Şirket, aynca nakit ve tek ödemelerde yüzde 50 ındirim uyguluyor. • BİLİŞİM'01. sigortacılıktan bankacıhğa venmlılık arttırmaya yönelik. Türkiye'nin koşullanna ve yasalanna uygun çözümlerinı eylülde dözenlenecek Bilışim Haftası'nda sunacak. • CAROUSEL. 20 Eylül'e kadar sürecek kampanyasında 30 milyon liralık ahşveriş karşüığında verilecek kuponlar arasında çekilış yaparak iki Mazda hediye edecek. •DIŞ YATIRIM Menkul Kıymetler'in hazırladığı finansal yaşam rehberi www.yatirimyap.com faaliyete geçti. • GUESS saatlen, yaza uygun renkleri ve farklı çızgileriyle gençlerin ilgisini çekmeye aday olan Jelly serisini piyasaya sürdü. • PHILIPS, çevresınde toplayarak sivri sıneklen azaltan ampulü Buglezzz'ı piyasaya sürdü. • DERİSHOVV. Nişantaşı, Akmerkez. Suadıye. Ankara ve lzmir mağazalannda 2001 Ilkbahar-Yaz tasarımlannı kapsayan indinme başladı. • RENAULT nun düzenledıği para ödüllü "10 Sanıyede Yaratıcılık" yanşmasımn son katılım tarihi 3 Eylül'e kadar uzatıldı. • CARLSBERG biralan, Parkorman-Pıne Club'da düzenlenen bir basm toplantısıyla piyasaya sunuldu. Carlsberg bıralan. Türk Tuborg fabrikalannda üretiliyor. • ORIFLAME, dudaklan dolgun ve hacimli gösteren. nemlendirici özelliğı de olan yeni ruju Liquid Volume Lip Colour'u tanıttı. • EUTELSAT merkezi Pans'te bulunan ve 1 milyar Euro kayıth sermayeye sahip Eutelsat Anonim Şirketi'ne devredildi. • FORDOTOSAN ürünlennın satış ve satış sonrası hızmetlerinı sunan altı şırket bİTİeşerek Otokoç adı altında toplandı. • MERCEDES-BENZ Türk, sürücü hava yastığmda tespit edilen bir anza nedeniyle 1<)95/I996döneminde üıetilen binek oiomobillerini ücretsiz Lontrole çağınyor. Geri ödemedeki tıkanıklık yüzünden kanser tedavisinde kullanılan ithal ilaç dar gelirliye ulaşamıyor Yoksıılailaç yok• İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Önsel, sosyal güvenlik kurumlannın. geri ödeme sistemindeki tıkanıkhklan bir türlü aşamaması nedeniyle yoksul insanların ithal ilaca ulaşamadıklarını söyledi. Yine aynı nedenle lstanbul'daki eczanelerin yüzde 40'ı kapandı Istanbul Haber Servisi - İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı eczacı Erkan Önsel, sosyal güvenlik kurumlannın, geri ödeme sistemindeki tıkanıkhklan bir türlü aşamaması nedeniyle yoksul yurttaşlann "ithal ilaca ulaşmakta büyük sıkınü yaşadığmı" belirtti. Geri ödeme sistemindeki tıkanıklık nedeniyle Istanbulclaki eczanelerin yüzde 40'ının kapandığına. birçoğunun da kapanma aşamasına geldiğine dikkat çeken Önsel. ılgilileri soruna acil çözüm bulmaya çağırdı. Bulunamayan ilaçların listesi llacın Adı Fıyatı Actılyse Rakon lntron «•» Rebetol Mitomycın-C Flakon 42 milyon 582 bın lıra Bleocım Ampul CamptoiOO Taxol 100 Lastet Ampul 30 gun Hepatıt C 30 gun Hepatıc C 15 gun Kanser 1 milyar 410 milyon lıra 97 milyon 531 bın lıra 554 milyon 661 bın lıra 51 milyon 785 bın lıra 224 milyon 787 bın lıra 704 milyon 662 bın lıra 24 milyon 994 bın lıra 297 milyon 194 bın lıra 144 milyon 892 bın lıra Başkan Erkan Önsel, ekonomik krizin ardından özellikle Hepatit B. Hepatit C ve kanser hastalıklarının tedavisinde kullanılan pek çok ithal ilacın bulunamadığını, yurttaşlann bunun sorumlusu olarak eczacılan gördüklerını ıfade etti. Bulunan ılaçlann da bedelinin BAĞ-KUR. SSK ve Emekli Sandığı tarafından ancak 45-50 gün sonra geri ödendiğini anlatan Erkan Önsel. "BAĞ-KUR ithal ilaç ödemesini, 4S-50 günde yaparken eczacı bu tür ilaçlan depolardan düşük vade>le saün almaktadır. Eczacı ithal ilaçtan yüzde 11.6 kazanmaktadır. Bu oranla eczacdar çalışamaz hale gelmektedirler" dedı. Halk sağbğı tehdit altında Son 6 ayda tstanbul'da 40'a yakın eczanenin kapandığını vurgulayan Önsel, geri ödeme sistemindeki sorun çözülmedikçe halk sağlığının tehlike altında olduğunu, yoksul insanların tedavi hakkının engellendiğini vurguladı. Başkan Önsel, Hepuman Berna ısimli Hepatit B tedavisinde kullanılan ilacın yaklaşık 6 aydır çıkmadığını belirterek "Hepatit B"li anne doğum yapüğında 48 saat içinde bebeğe bu iğne yapümazsa bebek Hepatit B taşıyıcısı oluyor* dedi. Önsel, bu ilacın 6-7 ay önce 185 milyon liraya, şimdi ise kaçak yolla 550 DM'a satıldığını ifade etti. îlaç sıkıntısı yeniden gündemdeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ekonomik krizin patlak verdiğı günlerde. Sağ- lık Bakanlığı ve ilaç ithal eden f irmalann dolar kurun- da anlaşamaması nedeniyle bazı yaşamsal ithal ilaçlarda yaşanan sıkıntı yeniden gün- deme geldi. Bu kez ilaç itha- linde sorun olmamasına kar- şın, eczacüar, içinde bulun- dukları mali krizı gerekçe göstererek piyasaya ilaç süre- miyorlar. Türk Eczacüar Birliği (TEB) Genel Başkanı Meh- met Domaç. eczacüann için- de bulunduklan mali kriz so- na ermedığı sürece. yüksek fiyatlı ilaçların piyasaya sü- rülmesinde sorun yaşanabi- • Bu kez ilaç ithalinde sonın yok. Ancak pîyasada ithal ilaç zor bulunuyor. Piyasaya ilacı sürmeyenler eczacılar. îlaç satışlanndaki kârlıhk payının arttınlmasını ve kamu kurumlannın eczanelere olan borçlannı leceğini, mali krizin sona er- mesi ıçin ise eczacüann ilaç satışlanndaki kârlıhk payının arttınlması ve kamu kurum- lannın eczanelere olan borç- lannın ödenmesi gerektığini söyledi. Ekonomik krizin ilk patlak verdigi günlerde bazı kanser ve transplantasyon (doku nakli) ilaçlarının ithalinde yaşanan sıkmtı. Sağhk Ba- kanhğı'nın dolann kurunu serbest bırakmasıyla çözüm- lenmişti. Ancak, yurttaşlann söz konusu ilaçlara ulaşma- ödemelerini istiyorlar. daki sıkıntısı bir türlü aşıla- madı. Bu yöndekı yakınma- larının artması üzerıne konu- yu değerlendiren Mehmet Domaç, piyasada üaç sıkın- tısı olmadığını söyledi. An- cak, eczanelerin ilaç satışla- nnda >üzde 20 olan kârlıhk payının yüzde 16.6'yadüşü- rüldüğünü, kamu kurumları- na aynca indirim yapüdığını anlatan Domaç. kamu ku- rumlarının eczanelere olan borçlannı ödememelen ne- deniyle eczanelerin mali knz ıçine girdiğini söyledi. Do- maç. eczanelerin zarar ettiği- nı ve bu nedenle yüksek fı- >ath bazı ilaçlan veremedik- lerinı kaydetti. Eczanelere yüzde 5 kârlılı- ğın geri verılmesı ve kamu kurumlannın zamanında ödeme >apmalan gerektiği- nı vurgulayan Domaç. piya- saya ilaç sürülmesi konusun- dakı sıkıntının ancak böyle aşılabüeceğini belirtti. Do- maç. bu durumda hastalann nıağdur durumda kaldığının anımsatüması üzerine de. "Ne yapalım? İnsaniyet bir yere kadar oluyor. Ne desin eczacılar? Parasım almadan veretim bu ilaçlan mı desin- ler? Tahammül bir yere ka- dar. Dünyanın hiçbir yerinde eczaneler hayır kurumu de- p d i r " diye konuştu. Kamu kurumlannın eczane- lere olan borcunun 400 trilyon lira olduğunu belirten Domaç, devletin sağhk güvencesine aldığı kişilere, bu güvenceyi sağlaması gerektiğinın altını çızdı. İlaç lşverenler Sendika- sı'ndan ahnan bilgiye göre de. sektörde herhangi bir so- run yaşanmıyor ve ilaç itha- linde şu anda bir sıkıntı bu- lunmuyor. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLII LONDR.4 «» Böyle Gelmiş Olabilir Ama, Böyle Gider mi? -1 "Yeni Dünya Düzeni" ve "Küresel- leşme" (Dünya ekonomisinin, ABD hegemonyası altında, neo-liberal bir düzenleme sıstemiyle, gelişmiş kapi- talist ülkelerin kullanımına sunulması süreci) artık kendi ağırlıkları altında ezilmeye başladılar Bu ezilmenin belirtileri çoğahyor. Daha da önemlisi, ilk anda, aralarında bir ilişki yokmuş gibi görünen çeşitli belirtiler, sık sık bir neden-sonuç ilişkisi zinciriyle birbirle- rine bağlanarak diyalektik bir bütün- lük oluşturuyorlar. Örneğin: ABD'nin Ortadoğu'daki düzenleyici etkinliği zayıflama belirti- leri gösterirken Israil-Filistin çatışma- sı yeni bir aşamaya giriyor. Avrupa ve Japonya'nın bölgedeki etkinliklerini arttırma çabaları yoğunlaşıyor. Bu ar- tan ilginin arka planını oluşturan ener- ji krizi, enerji sektöründeki birçok ana- liste göre geçen 20 yılm neo-libe- ral/serbest piyasacı uygulamaların- dan kaynaklanıyor; aynı anda Ceno- va'da G-8 zirvesi sırasında toplanan yüz binlerce gösterici, dünyada yok- sulluğun artmasından, sıklaşan kriz- lerden, doğal çevrenin tahribatından neo-liberalizmi, ABD hegemonyasını, hatta kapitalizmi sorumlu tutuyor... Tam bu noktada. Seattle'dan sonra giderek gelişen küreselleşme karşıtı muhalefetin, Cenova'da sendikalann ve işçi hareketinin yaygın, aktif katılı- mıyla bir üst aşamaya geçmek üzere dönüşmeye başladığı görülüyor. Böy- lece 20 yıldır böyle gelen "şeyin" ar- tık böyle gitmeyeceğine ilişkin bir bi- linç, "küreselleşmenin" hem taraf- tartarı hem de karşıtlan arasında yayılıyor. Öyleyse. neo-liberalizme ve küreselleşmeye alternatif, yeni bir "düzenleme sisteminin" sentez olma- sının olasılıklan da şekilleniyor. ABD hegemonyası ve Ortadoğu Israil'in Batı Şeria'daki askeri birlik- lerini büyük bir güçle takviye etmesi ve hükümetin Filistinli militanları öl- dürmeye devam edeceğine ilişkin ka- rarını yinelemesiyle hızlanan gelişme- ler birçok gözlemciye göre Israil-Filis- tin çatışmasının yeni ve çok daha kanlı bir aşamaya girdiğini gösteriyor- du. Jarusalem Post'tan Michael Fre- und, "Savaş gelîyor" başlıklı yoru- munda (18/07), tsrail için topyekûn ve giderek bölgede genişleyen bir savaş olasılığının artık neredeyse engelle- nemez bir noktaya geldiğini savundu. Michael Freund çok trajik ve karam- sar dille, Arafat'ın 1967 değil, 1948 smırlanna kadar olan bölgeri ele ge- çirmeyi hedeflediğini ve Israil'in sonu- na kadar savaşacağını anlatıyordu. Daha liberal eğilimli Ha'aretz'den Amos Harel'in yorumu (18/07) ise, üç hafta boyunca, hem Sahron hü- kümetinin hem de Arafat yönetimi- nin, CIA direktörü Tenet'ın yardımıy- la oluşan ortak anlayışı sistematik bir biçimde yıprattıklarını savunuyordu. Jordan Times. Sahron'un uzun erim- li hedeflerini askeri yöntemlerle elde etmeyi planladığını yazarken (19/08), TheGuardian, "Bu, israil'in 'sonoyu- nu' mu?" diye soruyordu. Artık her- kes, Oslo sürecinin olasılıklarından, nihai çözümden umudunu kesmişti, topyekûn bir savaşın çıkmaması için dua ediyordu. Yorumcular, özellikle israil tarafı, oluşan çıkmazdan, Filistin yönetımi kadar Bush hükümetininde de so- rumlu olduğunu düşünüyor. Jarusa- lem Post'un bir baş makalesine göre, "Bush yönetimi, Mitchels raporunun İsrail ve Filistin yönetimi tarafından kabul edilmesi için güçlü bir lobi fa- aliyeti yürütmüş, ancak Colin Powell bölgeden ayrılırken arkasında, taraf- ların ateşkese uyup uymadığını de- netleyecek bir yapı bırakmayı başa- ramamıştı". Daha da kötüsü, "ABD yönetimi artık bölgede kanşık sinyal- ler vermeye başlamıştı", hem çözüm üretemiyordu hem de önce Filistinli- lerin, şimdi de israil tarafının güvenini kaybetmeye başlamıştı. Bunlar, bir hegemonik güç olarak ABD'nin, küresel enerji kaynakları açı- sından en önemli bölgesinde. kendi- sinden beklenen "kamu hizmetini" bir süredirsunamadığının kanıtıydı. Böy- lece Ortadoğu'da ABD hegemonyası önceki döneme göre zayıflıyor, bir ik- tıdar boşluğu oluşmaya başlıyordu. İktidar, boşluğu sevmez! Avrupa'nın Ortadoğu'da daha aktif bir rol üstlenmeye hazırlanması, Rus- ya'nın, ama çok daha önemlisi, Ja- ponya'nın bölge ülkeieriyle. kimi za- man ABD iradesini hiçe sayarak yeni ilişkiler geliştirmeye girışmesinin ar- kasında işte yukanda özetlediğim sü- reç var. ABD hegemonyasının zayıfla- ması olasılığına karşılık diğer ülkeler bölgede kendi çıkarlannı daha yakın- dan izleyebilecek konuma gelmek için gerekli adımları atmaya başlıyorlar. Diğer taraftan. Avrupa'nın Ortado- ğu'da etkinliğinin artması, Israil'in ve ABD'nin uzun dönemli çıkarları açı- sından hiç iyi haber değil. Avrupa'nın etkinliğini arttınnası İsrail için iyi haber değil, çünkü bu. 18 Temmuz günü G-8 ülkeleri dışişlerı bakanları toplan- tısında Almanya. Fransa ve Italya'nın birlikte önerdikleri gibi "bölgede ça- tışmalan engellemek için tarafların arasına tampon olarak yeheştirilebi- lecek, tarafsız, uluslararası gözlemci- lerin gönderilmesini içeriyor". İsrail bu tür önerilere karşı (Ha'aretz 19/07), böyle önerilerin, sorunu uluslararası alana, dolayısıyla ABD-Filistin-lsrail üçgeninin (Filistin'i ikiye bir bırakan denklemin) dışına çtkarmasından en- dışe ediyor. ABD ise, süreç içinde kendi inisiyatif'ıni azaltabilecek bu öneriyi G-8 zirvesinde isteksizce ka- bul ediyor. Ancak Avrupa ülkeleri ka- rarlı: Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrin'in işaret ettiği gibi, "uluslara- rası gözlemciler önerisi giderek dün- yada taraftar buluyor, zira dünya gi- derek İsrail ve Filistin'in (ve tabii AB- D'nin- E.Y) sorunu çözmekten aciz olduklanna inanıyor." (The Mew York Times ve VVashington Post 19/07) Saatli bombanın tiktakları! Bölgede kendine yeni bir yer açma- ya çalışan bir diğer ülke de Japonya. Üstelik Japonya'nın bölgeye dönme çabaları, kısa bir süre önce iran'la, ABD ambargosunu hiçe sayarak im- zaladığı 26 milyar varil kapasiteli bir petrol bölgesini geliştirme anlaşması- nın (Stardfor 16/07) da gösterdiği gi- bi, salt israil- Filistin denklemiyie de sı- nıriı değil. ABD ambargosunu ilkönce Fransa'nın Total şirketi delmişti. Ge- çen sene Malezya Patronas ve Rus Gazprom şirketleri iran'la 2 milyar do- larlık bir kontrat imzaladılar. Temmuz başında da Italyan ENI, 1 milyar do- larlık bir kontratla bu trene atladı. Ancak ABD'nin, Japonya'nın am- bargoyu delmesinden hoşnutsuz ol- masına karşın İsrail, Japonya'nın İs- rail-Filistin sürecine, bir olasılıkla da Avrupa'yı dengelemek için girmesin- den yana olduğunu söylemek müm- kün.. Kudüs İbrani Üniversitesi'nden Prof. Ehud Haran'ın International He- raldTribune'deyayımlanan "Japonya sahneye geri dönmeli" yorumu, "Or- tadoğu'da bir saatli bombanın tiktak- ları duyuluyor, ama 1999'dan beri Tokyo'dan hiç bir üst düzeyyetkili Is- rail'i ziyaret etmedi" paragrafıyla açı- lıyor. Haran, daha sonra "Belki Japon- ya, bölgede Avrupa'nın tarihsel ilişki- lerine sahip değil, ama oluşmakta olan boşluğu, heriki tarafa dayardım ederek kapatabilecek konumda di- yerek" devam ediyor, Japonya ve Is- rail'in ilişkilerini geliştirmeleri gerekti- ğini savunarak bitiyordu. Haftaya, bu olguların arka planındaki enerji krizi... ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Uzlaşan 'Sol' Bu yılm Abant Toplantısı da yapıldı. Kimi "solcu- lar" ve "Islamcılar", "Çoğulculuk ve Toplumsal Uzlaşma" konusunda birleşmişler. Soyut düz- lemde, toplum kesimlerı arasında uzlaşma arayı- şı, olumlu sayılmalıdır. Abant Toplantısf nda. solcuların. solun, genel olarak dine özellikle de islama bakışını ve bunda- ki değişimi irdelediklerine ilişkin hiçbir haber çık- madı. Yalnız, toplantıya katılanlardan bırı, "Sol kö- kenli aydınlann getirdiği bir şey yok" demiş. Bir başka katılımcı "Herhalde bızde aydın sınıfdışlan- dı, ıstırap çekti. Ondan dolayı biraraya geliyorlar" diye gerekçe açıklıyor (Hürriyet. 17 Temmuz). Gerekçede bir dengesizlik var. islamcı aydınla- nn ıstırap yani acı çektiğıni söylemek. olanaksız değilse bile çok güçtür. Oldürülme, hapse atılma, işkence görme, üniversitelerden kovulma, Cumhu- riyetçilere ve solculara özgüdür. Işleyenı bulunma- yan cinayetler bir yana, islamcı kesım kaç Sıvas katliamı yaşamıştır? Öyleyse bu uzlaşmaarayı- şının nedeni nedir? Bu çelişik geçmiş mi? • • • Ancak, Siyasal islam, çok sınırlı da olsa. yasa- lara takılıyor. İnsanların din duygulartnı sömürerek iktidar arayışı kimi zaman Cumhuriyet'in temeli olan laikliğin duvarına çarpıyor: partiler kapatılıyor, liderlere siyaset yasağı getırilıyor. Bu yıl dörduncü- sü yapılan Abant toplantılarının bir amacı da bilim- sel bir elbise giydirerek Islamın siyasallaşması- nı kolaylaştırmaktır. Sonuç Bildirisi bunu kanıtlıyor Örneğin (m.9): "Modernleşme adına homojen bir toplum ya- ratma çabalan kabul edilemez:... Türkiye 'nın te- mel sorunlarından biri devlet yönetimi ile hal- kın talepleri arasındaki uyuşmazlıktır. Devlet... toplumdaki farklılıklan tanıyarak tercıhlenni dikka- tealmalıdır. Türkiye'nin... bütünfarklılıklann ka- musal alanda temsil edilmesini mümkün kılan bir devlet anlayışına ıhtiyacı vardır" diyor. (Vur- gular benim YK). "Kabul edilemez" bulunan türdeş toplum yarat- ma çabalan, gerçekte 1923 sonrasının Cumhuri- yet devrimidir. Bildiriyle, laiklikten uzaklaşılarak her alanda şeriatın önü açılmak isteniyor. Oysa, özellikle eğitimde türdeşlik diye pek bir şey kalma- mıştır. Eğitim, 1946'dan bu yana ilkelleşerek çe- şitlenmiştir. Bu oluşumu sürekli besleyen de ta- rikat destekli sağ siyasettir "Devlet yönetimi ıle haikın talepleh arasındaki uyuşmazlık" sözleri, okullarda türban kullanımı is- teğini anımsatıyor. Bildiri, ilginçtir, haikın, iş, çağ- daş eğitim ve sağlık isteklerini uyuşmazlık ne- deni saymıyor. "Bütün farklılıklann kamusal alanda temsili" ıs- teğine imza atan yerii solcular, bu istekte bulunur- ken Avusturya'da seçim kazanan aşırı sağın Avru- pa Birtiği solcularının büyük çabasıyla nasıl işba- şından uzaklaştınldığını da herhalde değerlendir- mişlerdir. Abant Bildirisi, Marks'ın "Feuerbach Üzerine Tez/er"i gibi, 11 maddedir. Ve yine onun gibi, 11. maddesi, zurnanın zırt dediği noktadır: " ...alınan kararlann hayata geçirilebilmesi için, eğitim ve öğretim, Türkiye 'nın sosyo-kültü- rel gerçekleri doğrultusunda, sivil toplum örgüt- lerinin katkılanyta yeniden düzenlenmelidirf' Daha ne densın? Bıldin, açıkça. eğitim ve öğre- timi şeriatçılara teslim edin diyor. Ancak tarıkat- lar sivil toplum kuruluşu özelliği taşımaz, dtyemi- yor! İslamcı "çoğulculuğun" veeşitlik anlayışının bir gereği mi, bilinmez; ancak, toplantıya, birı "İslam- cı feminist" olmak üzere iki kadın ve çoğu sağcı siyasetçi erkek olan yaklaşık 60 kişi katılmış. Bu tabloya üç gün de olsadayanmak kolay değil; çok dayanıklı solcu olmak gerekır! • • • İslamcı kesimde partileşme çabalan var. Bunlar- dan Yenilikçi sayılanlar, eski soldan esinlendikle- rini, Abant'a çağnlı olan A. Gül'ün ağzından söy- lüyor. Olabilir; kırmızı bir gül, Avrupa sosyalistleri- nin simgesidir. Geçmişte "adil düzen" uydurma- sıyla yapıldığı gibi, günümüzde de, sol söylemden yararlanarak haikın kandırılmasına çalışılacaktır. Bay Gül, bununla da kalmıyor, solun lideri olarak Kemal Derviş'i saptıyor Kimi kendilerinı solcu sayanlar, yıllardır. serma- ye, şeriat ve ticaret üçlüsünün dişlilerini döndüre- rek Islamın siyasallaşması ve buradan Cumhuri- yet'in temellerinin çökertilmesi ıçin didinenlerin de- ğirmenine su taşıyor. Bu amaçla uzlaşıyor. Sömü- rülenler, ezilenler ya da işçi sınrfı için mi? [email protected] Kilo başına 1 milyon 900 bin lira Tütüne son destek ANKARA (ANKA) - Bakanlar Kurulu, 2001yüıtütündestek- leme alım fiyatlarını belirledi. Tekel destek- leme ahmını yapacaği 2000 yılı ürünü ekicı tütünlerine bölgelerine göre kilo başına 1 mil- yon 900 bin lira ile 2 milyon 250 bin lira arasında destekleme fiyatı ödeyecek. Bakanlar Kuru- lu'nun 2001 Yılı Tü- tün Destekleme Kara- n Resmi Gazete'de ya- yımlandı. Buna göre. 2000 yılı ürünü randı- man nispeti yüzde 80 ve daha üzerındeki Ege tütünleri için 2 milyon 200 bin. Kara- denız ve Marmara tü- tünleri için 2 milyon 250bin,Doğu(Bitlis- Mutki - Hizan - Kaya- baş - Yolalan) tütünle- ri için 2 milyon v e Do- ğu (diğerleri) ve Gü- neydoğu illerindeki tü- tünler içm de 1 milyon 900 bin lıra destekle- me fiyatı verilecek. Destekleme fıyatla^ nnın Dünya pıyasa fi- yatları, maliyetler ve uygulanan ekonomik program göz önüne alınarak belirlendiği bildırildi. Bakanlar Kurulunun tütünle ılgılı olarak aldı- ğı destekleme kararı bu yönde alınan son karar^^ olacak. Destekleme uy4 gulaması gelecek yıl-[ dan başlayarak kaldın- lıyor. i Tekel, yaprak tütiin ıhracatının arttınlma- sı. yurtiçınde tütünl mamullennuı kalıtesi- nin yükseltilmesi \e; tütün üretimindeki is- tikrann sağlanması ıçin üretıcilere toplam 7 milyar lira ikramiye ödeyecek. i Tekel bu yıl da stok1 fazlası tütünleri yaka- bilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle