Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 TEMMUZ 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DİZİ
Başka türlübatangüneşIyonya'yı aşıpyeniden Troya'yageldik... Dönüşyolundayız*.. Rüzgârsoğuk
esiyorduyüzüme... İlkyddızlann karanhkbasmadan doğmasını bekliyordum
Troya'dan lyonya'ya doğru yol alırken sevgı-
lilergordüksıksık.
Aşk ülkesınde guneş bır başka türlu batıyor,
sev gılıler gece buluşmalannda yıldızlarla konu-
şuyorlardı.
Ruhu üşu> en kadınlar sevdıklennın yanın-
daydı artık.
Zaman geçıyordu
Izmır'de bır akşamüstü Körfez'ın üzerinden
kaybolurken NecatiCumah'yı anımsadım... Al-
sancak Gan'nda Attilâ İlhan'la karşılaştım...
I>on>a düş kuruyordu tıpkı benım gıbı.
"Sisler bıılvan'ndan geçtim sınlsıklamdı.
ıslak kaldırunlar parhyordu
durup dururken gözterim dalıyordu
bir bardak şarapta kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuvordum
sisler boğazuna sanlmışlardı.*"
Hatay 'da dolaşırken Halikarnas Balıkçısı'ru
anımsadım
Yıllar ne çabuk geçıyordu.
Onuılkkez 1967kışındaBodrum'datanımış-
tım...
Ne güzel anlatmıştı tyonya'yı Balıkçı...
lyon>alı Homeros. llyada'da bıttabı lyonyah
tannv ı getırdı Her ne kadar gelenek, bu tann-
yı Greklenn düşmanı olarak göstenyorsa da -o
zamarun şaırlen gelenege bağlı kalmak zorun-
da ıdıler-, Homeros"ta onu küçültmek eğılımı
>oktur. Apollon, Homeros'un Olymposlu tan-
nlannın en heybetlısı ve en görkemlısıdır. Ken-
dısı Anadolu"nun eskı matnyarkal toplumuna
bağlı bır tann ıdı Belkı de, Hıtıtlenn Annna gü-
neş tannçasının sevgılısı güneş tannsıdır. lyon-
lann baba saydıklan tann. ışte bu Apollon'dur.
Zeytlnin adı
lyon sözünun batıya doğru gezısıne paralel
olarak. Grekçe üzümıin, şarabın. ıncınn ve özel-
lıkle de zeytının adlannın Grekçe aslından ol-
mayıp. bırçok dağ, burun \e korfez adlan gıbı,
bır Anadolulu dılın kökunden olduklan anlaşıl-
mıştır Delıce zeytını. Portekız'den Hındıstan'a
kadar vardır Ama zeytının. bır besm maddesı
olarak kullanılışı, Yunanıstan'a Anadolu'dan
ıgeçmıştir Çünkö Homeros, Anadolu'dazeytın-
"yağının. bir tuvalet yağı olarak, hatta yazılan-
nm başka bır yennde de, ılaç olarak kullaruldı-
ğını anlatır
Bıttabı, bır besın maddesı olarak kullanıldı-
ğını yazmaya gerek gormemıştır. Zeytırı ağacı,
Anadolu'da \e Anadolu'ya aıt adalarda boldur,
Yunanıstan'da ıse seyrektır.
Zaten zeytin. Yunanıstan'a lyonya'dan başka
bır \erden gelemezdı Rodos Adası Italya'nın
egemenhğı altında ıken, Italyanlar Italya'dan,
ltalya delıcelennın üzenne aşılanmış cıns zey-
tin fıdanlan getırdıler ttaly anlar ne ettılerse, bır
türlü o fıdanlan tutturamadılar. Bunun üzenne,
Marmans \e Bodrum'dan. tonlarca Anadolulu
delıcelenn tohumlannı getırmek zorunda kal-
dılar (Delıcelenn köklen. hangı toprağın han-
gısı olduğunu, sınırlarçızen dıplomatlardan da-
ha ıyı bılır).
Atina kentlnln koruyucusu
Tannça Athena'ya aıt bır efsane, zeytının Yu-
nanıstan'a nasıl geldığını ıma etmesı bakımın-
dan onemlıdır Tannça Athena ıle DemzlerTan-
nsı Poseıdon. Atına kentınm koruyuculuğu ıçm
yanşmaya gınşırler. Kente en faydalı şeyı getı-
ren. muzaffer say ılacaktır
Poseıdon atı. Athena ıse zeytin ağacını getı-
nr Athena kazanır ve kentın koruyucusu olur.
O zamanın megaron denılen, ıkı gözlü evlen-
mn alt odalannda pencere yoktu. O karanlıkta
Poseıdon'un atını oynatacak değıl. kandıl yaka-
caklardı. Zaten Yunanıstan'da zeytin, azlığı yıi-
zünden. kutsal bır hal almıştı.
Yanşlarda kazananlann alınlanna zeytin da-
lı çelengı konulurdu lspanya'da zeytıne aceıtu-
na ( \rapça elzeytun'dan) denır lspanya'da de-
lıce. Araplann sözcüklennden önce \ ardı. Ama
zevtının bu adla anılması. zeytının lspanya'da
bu besın maddesı olarak kullamlması geleneğı-
nm Araplar tarafından getınldığını göstenr.
Alfabe ilkönce
Anadolu'da kultanıldı
Anadolu'dan Yunanıstan"a getınlmış olan bır
ık
1
önemlı şey arasında. Fenıke'den alındığı ıd-
dn edılen bır de alfabe vardır Bu fonetık alfa-
be ilkönce Anadolu'da kullanıldı. O zaman Yu-
nanstan, yazı>a şıddeth bır gereksınme duy-
mıvacak kadar gen ıdı. Hatta orası tamamıyla
kutursuz ve vahşı bır yer sayılabıhrdı. Ve böy-
leiır kı, Homeros v e ondan ıkı yüzyıl sonra ba-
baıyla bırlıkte Anadolu'dan Yunanıstan'a gö-
çeien Hesiodos, düşlennı, anılannı v e düşünce-
lemı. ancak t>on lehçesınde yazabıldıler.
yon lehçesı ıse, en eskı Grek Iehçesıdır. Ya-
nıondan önce gelmış ve kullanılmış bır başka
laçe yoktur Attıka (yanı Atına ve dolaylannın)
leçesı, bu lyon lehçesınden gelışmedır. Aıol
leıçesı. ılk olarak Mıdıllı Adası'nda, Sappho ve
Akaıs tarafından kullanılmıştır. Barbar sözcü-
ğı Grekçe konuşulmayıp da başka bır dılde
•'nmr" ya da "carcar" dıye lakırdıyanlara grek-
leoe atfedılen bır ad ıdı (Örneğm Türkçede
•'kar bar bağırdır
denz Burada söz onomato-
petık'tır, yanı anlatmak ıstedığı şeym sesını
taJıt eder mınldanmak, fisıldamak, gıbı.)
Hikmet ÇETİNKAYA yazd,
TROYA'dan
İYONYA'ya
Çizgiler Semih POROY «!
rannça Athena'ya ait bir efsane, zeytinin
Yunanistan'a nasıl geldiğini ima etmesi
bakımından önemlidir. Tannça Athena
ile Denizler Tannsı Poseidon, Atina
kentinin koruyuculuğu için yanşmaya
girişirler. Kente en faydalı şeyi getiren, muzaffer
sayılacaktır. Poseidon atı, Athena ise zeytin ağacını
getirir. Athena kazanır ve kentin koruyucusu olur.
/7TV\
Ne Homeros"ta ne de ondan bır ıkı y uzv ıl son-
ra Anadolu'dan Yunanıstan'a göçetmış olan He-
siodos'ta ne Barbar sözüne ne de Hellen sözcü-
ğüne rastlanz. Ömeğın, İsa'dan önce 4 yüzyıl-
da yaşamış olan Herodotos'un esennde barbar
sözcüğüne rastlanır, ama bu sözcük orada, ya-
bancılara. yanı barbarlara karşı bır küçümse-
meyı göstermez
Barbarlara övgü
Hatta Herotodos, barbar dedığı yabancılan
hor görmek şöyle dursun. onlardan çoğunlukla
övünçle söz eder Barbarlan hor görmek gele-
neğı Yunanıstan'da ortaya çıktı Buraya. şu
önemlı olayı da ka> dedelım: Yunanıstan'da Atı-
nalı Solon, Grek kültürünün Yunanıstan'dakı ılk
temsılcısı sayılır
isa'dan önce 6. yüzyılda yaşamış olan bu
adam. bır tacırdı ve ışlennı görmek uzere Ana-
dolu'ya gıdıp gelırdı Anadolu'da yazı yazma-
sını öğrendı ve gene Anadolu'da gelışmış sos-
yal kurumlan gördü. Anadolu'da öğrendığı 1
yon lehçesınde şıirler yazdı
Ama şıırlennı, kendısınden once gelen Mıdıl-
lılı Sapphoya da Paroslu Arkhilokhosgıbı ozan
olduğu ıçm değıl. o devırde yazı. manzum ola-
rak yazıldığı ıçın yazdı Yoksa Solon yüzyıl son-
ra geleydı, mutlaka nesır olarak yazardı. O de-
vırde toprak zengınlenn elınde ıdı.
Halk zengınlere aıt topraklan -ürünün altıda
bınm alarak- ışlıyordu. Bu pay geçımlenne yet-
medığı ıçın. zengınlere borçlanıyor. borçlannı
ödeyemedıklennden dolayı da haraç mezat kö-
le olarak satılıyorlardı.
Kanun yapıcı
Solon. o sıralarda, okuma yazma bılen, dün-
ya görmüş bır adam olduğu ıçın, arkhon (kanun
yapıcı hâkım) seçıldı. Arkhonlann göreneğı. o
mevkıe seçıhnce, zengınlenn topraklannı -ek-
sıltmeden- muhafaza edeceğım ılan etmektı.
Solon böyle bır söylevde bulunmadı Bütün
borçlan keenlemyekûn (yok) saydı. bundan do-
layı da satılarak kole olmuş olanlara özgürlük-
lennı gen verdı.
Solon'un bu ıslahatına kurtuluş denılerek şen-
lıkler yapıldı. Solon kanunlanna göre, kımse
borçtan dolavı kole olamazdı \unanıstan'dakı
yeygı değerlen yükselmesın dıye de yeygı ıhra-
catı yasak edıldı. Işte bu kanunlar. bır sürü nok-
sanlanna karşm, Yunanıstan'ın demokrasıye
doğru ılk ılerleyışı sayıldı.
Hellen bilinci
Şımdıye kadar Anadolu'da lyonlardan söz et-
tık. Yunanıstan'da Hellen bılıncının Anado-
lu'dan Yunanıstan'a geçmesı, İsa'dan önce 6.
yüzyılda olmaya başladı Ancak İsa'dan önce
560-527 yıllan arasında, yanı Atına'da Peısıst-
ratos zamanındadır kı, Homeros'un eserlen Yu-
nan yanmadasına geçtı ve Atına'mn Panathe-
naıa festıvallennde bellı bır sırayla okunmaya
başlandı
Işte o zaman. bu eserler. Atına'da kutsallaştı-
nldı ve oradan bütün Yunanıstan'a yayılarak
Hellenık bılınç ortaya çıktı Bu arada, Anado-
lu'dan Yunanıstan'a geçen Olymposlu tannlar
ıle Hellenlenn dını de kurulmuş oldu.
Anadolu tanrıları
Yukandan ben yazılanlardan görülüyor kı,
lyonlu bılmç, Anadolu'da gelıştıkten ancak üç
yuz yıl sonra Yunanıstan'a geçebılmıştır Hero-
dotos. "Homeros ile Hesiodos,Grektannlar ha-
nedanını kurdular. onlara adlannı takülar. gö-
revlerini ve sanatlannı tayin ettiler" dıye yazar
ve bu ışın, kendı gününden (M Ö 430) dört yüz-
yıl önce olduğunu ekler(Homeros ıle Hesiodos,
bu tannlan tutup yoktan varetmedıler. Anado-
lu Tannlan admı verdığımız bu kıtap. tannlann
kökenlennı araştırmaya çalışır.)
Ama Anadolu Yunanıstan'a dılını. dınını, kla-
sık bılıncı ıle hellenık denılen uygarlığın esas-
lannı vermekle kalmadı. İsa'dan Önce 490 yı-
lma doğnı Yunanıstan'ın Persler tarafından ıs-
tılası, klasık kültürün ve Yunan uygarhğının ge-
çırdığı en büyük tehlıke sayılırdı
Son zamanlardakı bazı Âvrupa tanhçılen, bu
kanıda değıldırler Çünkü Persler tyonya'yı, o
çağm en ılen kentı olan Mılet'ı, başkentı ıle bır-
lıkte bütün Karya'yı zaptettıklen halde. oralar-
dakı sosyal kurumlara dokunmadılar Bu ku-
rumlarla. bu lyonya ıle Güney Anadolu'dakı
klasık kültür hareketı devam ettı. gelıştı. Asıl,
Pers ıstılasindan oncedır kı. Anadolu dan 'i una-
nıstan'a gelen klasık kültür ve Hellenık denılen
uygarlık varlığının en büyük tehlıkesıyle karşı-
laştı.
Orfık'lenn mıstık tankatı veya dını, isa'dan
önce 7. yüzyılda Yunanıstan'a yayılmaya baş-
ladı. Yakmdoğu'dakı bu yenı dın. şayet Yunanıs-
tan'da bütün hurafelen. gızlen ve sıhırlenyle
kökleşseydı. muhakkak, akılcıhğı. felsefeyı ve
ruh özgurlüğünü boğar. hayatı akla ve gıizellı-
ğe dayanan bır eser yaratmak ısteğını tamamıy -
la söndürürdü
Entelektüel Isyan
Hayat artık geleneklere, hurafelere ve papaz
güruhuna alt olurdu. Solon çağında. dünyanın
yaratılışı üstüne Homeros ve Hesıodos'un tan-
nlar soyuna, teogonı sıne daır yazdıklanna kar-
şı entelektüel bır ısyan baş göstermıştı. Bu ak-
tarma teogonıye Anadolu'da Mıletlı Thafcs ve
gene Mıletlı Anaksimandros ve onlan ızleyen-
ler, tamamıyla akılcı. doğal felsefelerle karşılık
verdıler. Zaten bu adamlara fılozof değıl,
"physiologos'\yanı fızıkçı denırdı
İsa'dan Önce 9. yüzyılda Homeros'un teogo-
nosı. her ne kadar ılen bır adım sayılabılırse de
yüzyıllarca sonra bu teogonı'nın ınsan aklı üze-
nne abanakalması, dünkü gerçeğın bugünkü ya-
lan olarak sürüp gıtmesını sağlayabılırdı Yala-
nm sünip gıtmesının de pek öldürücü etkısı ola-
bılırdı Bısıklet y ürurse durur. durursa duşer.
Sabah oldu, gün ışıdı...
Erkenden yola koy ulduk
Iyonya'yı aşıp yenıden Troya'ya geldik
Dönüş yolundayız
Necatı Cumah'nın dızelenyle avunuyorum
"Daiar gider pencereier önünde şimdi
tlkyaz akşamlanm hatırlar
vapurlar geçer bomboş güverteleri
Bomboş uzanan dcnizin ustünde
Aç bir karabatak dalar çıkar™"
Rüzgâr soğuk esiyordu yüzüme...
Bense ılk yıldızlann karanhk basmadan doğ-
masını beklıvordum
Ya sız?
BITTI
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
İnsan Olmanın
Dayanılmaz Boğuntusu
Milan Kundera'nın ozdeyışını, onunkınden
farklı ve belkı karşıt anlamlarla da olsa, daha bır-
çok kez kullanacağımız anlaşılıyor. Yaşadığımız
gunlerde ve bu ulkede ınsan olmayı dayanılmaz
bır boğuntu olarak duyumsamayanlara en hafıf
deyımıyle şaşırmak gerekır Buna, ınsan olmanın
dayanılmaz utancı da dıyebılırdim.
• • •
Bu sırtunda 21 Nısan 2001 tarıhınde yayımla-
nan yazı "Leyla Alp 'e Mektup" başlığını taşıyor-
du. Leyla Alp bana Çanakkale Cezaevı'nden ın-
cı gıbı duzgun bır el yazısıyla, yazısı gıbı duzgun,
pırıl pırıl bır akıl ve duyarlılıkla mektuplar gonde-
ren genç kızın adı Şımdı bu genç kız, Manısa
Devlet Hastanesı'nın bır bodrumunda, olum oru-
cunun yaklaşık olarak 215 gununde, gencecık
omrunun son gunlerını yaşıyor. Eğer bu korkunç
kâbus, bu ınanılmaz duyarsızlık boylece surup gı-
decekse, kı ne yazık kı oyle de olacağı anlaşılıyor,
"Hayata Donuş" operasyonu sonrasında yaşam-
larını yıtırenlerın lıstesıne Leyla Alp adı da eklene-
cek.
• • •
Geçen hafta perşembe gunu, yaşadığımız gun-
lerın boğuntusunu daha da arttıran cehennem gı-
bı bır sıcakta, ablası Lale Alp ve genç şaır arka-
daşımTuğrul Keskin'le izmır'den Manısa'ya dog-
ru yol alıyoruz. Leyla'yı Çanakkale'de görmek kıs-
met olmadı Ama onu bu kez mutlaka gormelıyım
Yolda Lale'yle konuşuyoruz Sınoplu bır aılenın
kızları. Lale oğretmen Şımdı 26 yaşındakı Leyla
en kuçuk kardeş Beş yıl once 21 yaşında bır unı-
versrte oğrencısıyken orgut uyesı olmak suçla-
masıyla tutuklanmış. Istanbul DGM'dekı duruş-
ması ve tutukluluk durumu beş yıldır suruyor..
Yanlış okumadınız, Leyla hakkında kesınleşmış
bır hukum yok O bır tutuklu ve bu tutukluluk beş
yıldır surmekte Boyle bır şey olabılır mû Bızım-
kı gıbı bır ulkede demek kı olabılıyor. Hakkındakı
suçlama ıse orgüt uyesı olmak. Yanı, herhang* bır
sılahlı eylem, hatta herhangı bır eylem soz konu-
su değıl. Leyla'nın mektuplarını okusanız, onunla
ıkı cumle konuşmuş olsanız, boyle bırşeyın zaten
soz konusu olamayacağını hemen anlarsınız A-
ma bızım ulkemızde orgut uyesı olmak suçlama-
sı da "teronst" sayılmanıza, cezaevıne kapatılma-
nıza, genç omrunuzun yıllarını tutuklu olarak ge-
çırmenıze ve şımdı bır hastanenın bodrumunda,
demır parmaklık arkasında, gardıyanlar ve jan-
darmalar gozetımınde, yaşamla olum arasındakı
kıldan ınce bır koprude bulunmanıza yetebılıyor.
Yolda, bugunun başarılı şaırı ve ışadamı Tuğ-
rul'dan, 18 yaşına. 12 Eylul sonrasında cezaevın-
de gırdığını oğrenıyorum Ben de 40 yaşıma, ay-
nı 12 Eylul sonrasında. ulkenın bırçok aydınıyla bır-
lıkte kapatıldığım Maltepe Askerı Cezaevı'nde gır-
mıştım.. Can Yücel'ın guzelım şıırındekı gıbı, "ne
ılgınç bır tesaduf " ya da, ne garıp bır ulke bu ..
Aydınları doğum gunlerını cezaevlerınde kutluyor.
Elıne sılah almamış gençlerı, "teronst" olduklan
suçlamasıyla. hastane bodrumlarında, tecrıt huc-
relerınde can çekışıyor.
• • •
Mektuplarından tanıdığım. demır parmaklıklar
arkasından ılk kez gorduğum Leyla'yla, Melih
Cevdet'ın Rosenberg'lerle ılgılı unutulmaz şıırın-
dekı gıbı, parmaklarımız tel orgunun delığınde bu-
luştu... Ama daha once. onu hemen brtışıktekı bır
bodrum odasından çıkarıp demır parmaklığın
onune getırmeye gıttıklerınde. bır kıyıya çekılıp
sessızce ağladım. Şımdı. şu anda da. o buluşma
oncesındekı duyguyla ağlıyorum Sonra. demır
parmaklığın ıkı yanında, parmaklık aralığının ızın
verdığı olçude, onun uzatmaya çalıştığı elını sağ
elımletutmayaçalışarakoylecedurduk.. Solelım-
dekı çıçek demetı demır parmaklığın aralığınata-
kılıp kalmıştı. . Yuzunde, tıpkı mektuplarındakı
sozler gıbı akıllı, sımsıcak bır gulumseyışle, otur-
tulduğu sandalyede bır bayan gozetımcının des-
teğıyle dengesını guçlukle bulmaya çalışarak. du-
daklarından guçlukle dokulen sozcuklerle. yut-
kunma guçluğu çekerek, fısıldar gıbı bır sesle, zı-
yaretım ıçın bana teşekkur eden bu genç kıza ne
dıyebılırdim9
Sız olsanız ne derdınız? Sonra. ken-
dımı toplamaya, gerçekçı olmaya çalışarak onun
olmemesını ıstedığım anlamında bır şeyler soyle-
dım Onun çok akıllı. çok seçkın bır genç ınsan ol-
duğunu, hayatta kalarak çok şeyler yapabılece-
ğını anlatmaya çalıştım "Yaşamayı ben de ıste-
nm" dedı. "Hayatı elbette çok sevıyorum Ama
nasıl, başkalan olsun, ben olmeyeyım dıyebılı-
nm?" Sonra "Belkı de oleceğım " dedı. 'Ama
sevdıklenmde, sızde, guzel olan her şeyde yaşa-
maya devam edeceğım. . ölum orucuna kendı
irademle başladım, kendı ırademle surduruyo-
rum. Insanca yaşamak taleplerımız kabul edılın-
ceye kadar da surdureceğım. "
• • •
Aynı gun, ışten çıkarılan basın emekçılerı onu-
runa Izmır Fuarı Açık Hava Tıyatrosu nda duzen-
lenen dayanışma gecesınde, sıram geldığınde,
bınlerce ızleyıcıye bu buluşmayı anlattım .. Sonra
bu bınlerce ızleyıcının onunde devlete seslenerek
şoyle dedınr "Ey devleV Sen elıne sılah almamış,
kımseyı oldurmemış, kımseyı yaralamamış, hıçbır
sllahlı ve belkı silahsız eyleme katılmamış gence-
cık bırınsanı nasılyıllarca cezaevlerınde tutarsın?
Onun bır hastane bodrumunda, demır parmak-
lıklararkasında can çekışmekte oluşuna nasıl boy-
le duyarsız kalabılırsın ? En ağır suçlann sorumlu-
larına afyasası çıkanrken bu ulkenın bu genç ev-
latlarına nasıl boyle katı, gaddar, kıyıcı olabılır-
sın?" Sonra bınlerce ızleyıcıye, "Az once bu sah-
neye çıkarken bem alkışlamıştınız" dedım. "Ama
şıırımı okuyup sahneden ınerken bem değıl o
genç ınsanlan alkışlamanızı ıstıyorum .." Şıırımı
bıtırıp sahneden ayrılırken bınlerce avuçtan çıkan
alkışlar dakıkalarcadınmedı ve hafıflemedı.. Bun-
lar, yaşamım boyunca benı en çok duygulandıran,
şu anda da gozlerımden bır kez daha yaşlar akı-
tan alkışlardır...
•••
Bıze bu ulkede ınsan olmayı dayanılmaz bır bo-
ğuntu ve utanç olarak yaşatanların yureklerınde
bırazcık da olsa bır duygu kırıntısı, azıcık da olsa
ınsan sevgısı, adalet duygusu kaldı mı dersınız?
e-posta: ataolbf' cumhuriyet.com.tr
Faks:0-212-513-85-95 / 513-90-98