17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4TEMMUZ2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ ROBOTEK TURHAN SELÇUK I1JRUST TABİATL1 EFENDISI ABDÜLCANBAZ IN HARİKU1ÂDE MACERALAJR.I .EISIM TEKMİLI BİRDEN ALûYETMEyıHıZ £RK£K İZLEJJÎM/ Besler Şirketi Genel Müdürü Metin YunlagiU, endüstriyel ürünler uzmanı olduklarını söyledi Rrizi reklamla aşacağızMetin Yurdagül'den: Ekonomik krizde ilk uyguladığımız karanmız fiyatlan arttırmamak oldu. Çünkü stoklanmızda hammaddeler vardı. Bu hammaddeler önceki fiyatlarla alınmıştı. Uyanık tüccarsanız ikame fiyatıyla satmanız lazım. Ama biz o günkü şartlan değerlendirerek ara vermeden satışlanmıza devam ettik. Bayilerimize ek imkânlar tanıdık. En önemlisi de hiçbir şekilde azaltmadan reklamlanmıza devam ettik. LEYLA TAVŞANOĞLL Besler, onlarca yıl önce Türkıye'nın ilk bü\ük bisküvı ve çıkolata-şekerle- me şirketıydi. Ama yaklaşık 15 yıl ön- ce kepenklerini indirdi. Bunun üzeri- ne Besler'in isim hakkını Ülker Gıda Grubu'nun kurucusu. yönetım kurulu başkanı Sabri Ülker satın altı. Böyle- ce Besler markası margarin ve sıvı yağlaralanında yeniden hayata geçti. Şırketın genel müdürlüğünü uzun yıl- lar Izmır Turyağ şirketinin yöneticili- ğıni \apan Metin Yurdagiil üstlendi. Metin Yurdagül'le. Pendik'ın üst- lennde. Kurtköy yakınlanndaki Bes- ler fabnkasını dolaşırken konuştuk. Değındığimiz konular grubun faali- yetlen ve ekonomik knzden nasıl et- kilendığı oldu. Konuşmamız sorulu- yanıtlı şöyle gelıştı - Siz Turyağ'da uzun yülar çahştık- tan sonra Besler'in kuruluş aşamasm- da neden buraya geldiniz? YlRDAGÜL - Ben \ ağcı olarak bi- lınınm 34 yıldır yağ ışleriyle uğraşı- yorum. Ama benim ışım mutfaklan- mızda kullandığımız yağlarla ilgili. Bu.$e 1967'de Izmir'de Turyağ'da başladım. 25 yıl kadar orada çalıştım. IÜ Kmya Yüksek iMühendisliği Bö- lümü'nü bitırdim. 1992'de de Besler fabrıkisını kurmak üzere lstanbul'a geldıo O zamandan beri de Besler şirketmn genel müdürlüğünü yürü- tüyorrn. Geçen yıldan beri çağdaş bır &=Em yerleştirildi. Bütün şirket- ler lcn Kurulu tarafından yönetiliyor. Haftaia bır toplanıyor. Gruba bağlı şirkeunn başkanlan ve başkan yar- dunciin ıcra kurulu üylen. Holdin- gin a Yıldız Holding. şirtetter Şnrtlerin birisi geleneksel Ülker biskiy ve şekerleme şirketi. Bütün yurîu: v e yurtdışındaki bu alanda fa- alıvriösteren şirketlerimiz bu gruba bağı >ırketlerin biri Kazakistan, bi- ri Ikıyna, birisi de Suudi Arabis- tan'fe (kinci grup gıda grubu. Bun- lar ii, margann, yanı Besler. Süt, yan «gıda. Nişasta, glikoz, fruktoz, yaa ^ndık Nişasta. Bır de Adana'da Pabıi adında bir fabrikamız var. Metin Yurdagiil, 34 yıldır yağ işlerije uğraşıyor. Turyağ'da 25 yıl çauşbktan sonra 1992 yılından bu yana Besler şirketinin genel müdürlüğü görevini sürdürüyor. Pakyağ'da yağlı tohumdan yağ çıka- nyoruz. - Besler ve Pendik Nişasta'nuı faali- yctlerini anlatır rrusınız? -Besler ve Pendik Nişasta'nm ortak bir yanı var. Biz endüstriyel ürünler- de uzmanız. Besler'in tüketici ürün- len var. Yanı Bizim Yağ, Terem Yağ. Sizın îçın. Sizın Için, az kalorilı bir margarin. Bunu Türkıye'de ilk defa biz ürettık. Başka bır grup şırketımiz tarafindan pazarlanıyorlar. Besler'in bır de endüstriyel grubu var. Bunu da ikiye ayırmak mümkün. Birisi pasta- cılık margannleri. Türkiye'de yakla- şık 12 bın tane pastane var. Bu pasta- nelerde yaklaşık 10 ceşit yağ kullanı- lır. Bu konuda biz önemlı uzmanız. Bır de endüstriyel grubumuz var kı o da bisküvi, çikolata, şekerleme üre- ticilenne de yardımcı oluyor. Yanı bi- ze rakip firmalara da doğrudan ürün veriyoruz. Pazar payı - Türkiye'deki bütün firmalar müş- terinizmi? - Bunu söyleyemeyiz, ama bu tip firmalann yüzde 90' ına biz satıyoruz. Bizım en büyük endüstriyel yağ müş- tenmiz de anlaşılacağı gıbi, Ülker. - Siz Türkiye'deki pazar payının ne kadannı karşılıyorsunuz? - Yüzde 30'una yakınını karşılıyo- ruz. Burada tabii ki margarinlerden söz ediyorum. Bunlar fabnkadan fab- rikaya olan satışlar. Bızim yıllık 220 bin ton kapasite- miz vardı. Geçen yıl Adana'daki Üni- lever fabrikasını satın aldık. Bununla üretim kapasitemız şu anda 320 bın tona çıktı. Yani, Pendik ve Adana'da- ki fabrikalanmızda üretim faaliyetle- rimizi sürdürüyoruz. - Margarinlerde hangi yağlan kul- lanıyorsunuz? - Tabii ki ayçiçeğı. Sonra soya ve tropikal yağlar kullanılır. Pamuk ya- ğı da kuîlanıhr. Adana'daki Pak Yağ fabrikası pamuk tohumu ışlıyor. - Türkiye'de ayçiçeği üretiminin çok ciddi biçimde düştüğü haberleri var. Bunlar ne kadar doğru? - Tamamıyla doğru. Bitkisel Yağ Sanayıcileri Derneğımız var. Bu 26 yıllık bir dernek. O süre içinde ben 18 yıl yönetım kurulu üyeliğı. yedi döne- minde de başkanlığını yaptım. Türkiye'deki yağ üretiminin topla- mı son 25-30 yıldır Türkiye'nin yağ ihtiyacını hiçbir zaman karşılamaz. Türkıye hep yağ ithal eden bir ülke- dir. Son yıllarda bunun miktan arttı. Öyle ki.. şu anda üretılen ham yağ. üretilen bitmiş ürünün ancak üçte bı- rinı karşılıyor. Yanı yağ ıhtıyacınm üçte ikisi ithal edihyor. Ayçiçeği yağı üretlml -Neden? - Ülkemizde ayçiçeği yağının baş- layışı 1950'lere dayanır. Ozamana ka- dar da Türkiye'de neredeyse bitkisel yağ yoktu. Ayçiçeği üretimi için en ıdeal araziler Trakya ve Marmara böl- gelerinde. Ama Ege'de ve İç Anado- lu'nun kuzeyınde bır mıktar ayçiçeği ekımı var. Hükümetlerin yanlış poli- tikalan nedeniyle ayçiçeği üretimi düştü. Destek vermediler. Ithalatı des- tekledıler. Oysa yeterli tanmsal des- tek verilirse Türkiye yağ hammadde- si bakımından kendı kendine yeterli olabilir. Ama bu şansımız kaçtı. gittı. Ayçiçeği ürünü devletin tarım ko- operariflen kanalıyla toplanır. Son yıl- larda yüksek fiyat verildiği için dün- ya fiyatlan bunun çok altında kaldı. Dolayısıyla Türkıye'den yağ talep e- den ülkelerin sayısı da azaldı. - Ülkede ayçiçeği yağı rüketim mik- tannedir? - Şu anda 550 bin ton. Ama tanm- sal ürünün işlenerek elde edildiği ay- çiçeği yağı 300 bin tonu geçmez. Öte yandan lzmir'de kalitesinden çok emin olduğumuz Tariş fabrikası- na fason olarak Bizim Yağ adıyla zey- tinyağı da ürettiriyoruz. Nişasta - Nişasta ürerimine gelirsek™ - Nişasta üreten fabnkamız yanda- kı komşumuz, yanı Pendik Nişasta. Burası, kurulduktan bir ıkı yıl sonra faaliyete geçti. O da grubun genç şir- ketlerinden. Yüzde elli hissesi Avru- pa'nın en büyük şirketi olan Fransız Cerestar'a ait. Pendik Nişasta fabrikası nişasta, glikoz ve fruktoz üretiyor. Bunlan mı- sırdan başlayarak yapıyoruz. Fruktoz ham şekere eşıttır. Yanı şeker yenne kullanılabılır. Glikoz şuruplan ise teknik şeker di- ye yorumlanır. Yanı yüzde yüz şeke- re eşit değildir. Bunlann kullanılaca- ğı formüller bulunur. Bir de çeşitli alanlarda kullanılabılen nişasta var. Fruktozu ise meşrubatla kullanıyor- lar. Bu son ekonomik knzden sonra, "15 kanun 15 gûn içinde çıkacak" den- dı. Ama bınncı olarak en ganbi şeker kanunu çıktı. Bu şeker kanununun çıkmasının en önemlı sebebı, şeker şirketlennın özelleşmesı ıçın bır adım. Fakat ülkemizde pancardan geçınen büyük bır çiftçi kıtlesi var. O nedenle de verimsiz olmasına karşın büyük miktarda şeker üretimi var. Bu da yıl- da yaklaşık 2 milyon ton. Şeker kanunuyla Türkiye'de üreti- len glikoz ve fruktozun oranı, toplam pancarşeken üretiminin yüzde 10'uy- la sınırlandınldı. Bu smırlama Avru- pa ülkelennde de var. Ama biz bu ka- nunu her zaman yaptığımız gibı Türk- çeleştınrken yozlaştırdık. Avrupa ül- kelerinde bu sınırlama sadece şeker muadili olan fruktozla ilgilıdir. Ama bizde bunu hem fruktoz, hem de gli- koz şuruplanna uyguladılar. Bu smır- lama 2002 yılı ortalanndan başlaya- rak geçerlı olacak. Öncellkler - Sizce bunu eden yaptılar? - Bir kere şekerpancan üreticileri derneği var. Bılıyorsunuz. adı Panko- birlik. Pankobirlik'le şeker şırketının sıkı bir işbirliği var. Biz üvey e\ lat ka- bul edıldik. Biz. Nişasta Üretıcılen Derneği aracılığıyla kamuoyu oluşturmaya ça- lıştık. Ama yeterli olmadı. Bence si- yasi bır kuruluş olan Pankobirlik bu- rada etkili oldu. - Peki, sizin gruba dönersek. Önce- likleriniz neler? - Bızım Ülker grubu olarak öncelık- lerimiz, çağdaş üretim ve kalıte. Bun- lar vazgeçilmez unsurlar. Bır süre ön- ce tSO 9001 Sertifikasrnı aldık. Ga- liba yağ sanayiinde ilk kez bu sertifı- ka venldi. Şımdı de 14001 dıye sim- geleşen Çevre Sertıfıkası'nı, onunla birlikte Çalışan Sağlığı ve Iş Güven- cesı Sertifikası'nı da alıyoruz. Bu üçü Entegre Yönetim Sistemleri'ni oluş- turuyor. Entegre Yönetim Sistemle- ri'ni sektörümüzde ilk uygulayan fir- ma biz oluyoruz. Bu birkaç ay içinde tamamlanmış olacak. - Nişasta üretim kapasiteniz ne ka- dar? -Yılda 110 bın ton. 1.5 mllyar dolar cîro ' - Grubun toplam cirosu ne kadar? -1.5 mılyar dolara yakın. Besler'in cirosu da bunun önemli bir parçası. - Grubun başka hangi fabrikalan var? - Ana ürün bisküvi olduğu için şe- ker, un, yağ. ambalaj fabrikalan; nak- liye. pazarlama, dış ticaret, bilgisayar şirketlen var. Grup olarak 80'den faz- la ülkeye ihracat yapıyoruz. Toplam parasal miktan da yılda 150 milyon dolar. Çok dikkat ettiğımız bir nokta üretımunızin yüzde 30'dan fazlasrnı ıhracata ayırmamak. Çünkü bütün üretiminızi ya da büyük bölümünü ih- racat üzenne kurarsanız bir krizde bü- yük kayıplara uğrayabilirsiniz. - Son ekonomik kriz, grubu nasıl et- küedi? - Biz grup olarak çok çabuk karar alınz. İlk uyguladığunız karanmız fi- yatlan arttırmamak oldu. Çünkü stok- lanmızda hammaddeler vardı. Bu hammaddeler önceki fiyatlarla alın- mıştı. Uyanık tüccarsanız ikame fi- yatıyla satmanız lazım. Ama biz o günkü şartlan değerlendirerek ara vermeden satışlanmıza devam ettik. Bayilerimize ek imkânlar tanıdık. En önemlisi de hiçbir şekilde azaltma- dan reklamlanmıza devam ettik. Tür- kiye ilk defa bır knz yaşamıyor. Son defa da olmayacak gibi görünüyor. Kriz yönetlml Bir de kriz yönetimi bizim organi- zasyonun aynlmaz bir parçası. Aslın- da 21 Şubat devalüasyonu pek de bek- lenmedık bir şey değildı. Gehyorum, dıye diye geldi. Akıllı şirketler buna karşı hazırlıklannı yaptılar \ e krizden en az zararla çıktılar. Bunlardan bin- sı de Ülker grubu. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAJN ERtNÇ Evail-i Temmuz Insanlar ve dolayısıyla ulkeler ıçin yerine konu- lamayacak iki değer vardır: Can ve zaman. Türkiye'de, pek çok değer gibi bu ikisine de al- dınş edene pek zor rastlanır. Hele yönetimler, her iki değer bir arada bile ol- sa, mecbur kalıncaya kadar "ne kadar haklı olduk- lannı" anlatmak için aynca zaman harcamaktan neredeyse hoşlanıriar. Bu tutumun en somut örneği, açlık grevi ve ölüm oruçlan sürecinde yaşanan acı olaylarda görül- mektedir. Terörle Mücadele Yasası'nın değiştirilmesi gere- ken maddeleri, ölümlerin artması ve pek çok hü- kümlünün ölüme giden dönülmez yola girmesi aşamasında akla gelmiştir. Aynı yaklaşım, ölüm orucundakilerin tedavi ola- bilmeleri için salıverilmeleri uygulamasında da ge- çeıii olmuştur. Türkiye'de uygulanmak istenen acımasız ser- best piyasa ekonomisine benzer "can pazarlan- nın" oluşturulması, demokrası tarihimızde utanı- lacak bir süreç oluşturacak ve gelecek kuşakları da, hiçbir sorumluluklan olmadığı halde etkileye- cektir. • • • Boş boş oturmaya "vakit geçirmek" ya da "za- man öldürmek" tanımlarını kullanmak da aynlmaz alışkanlıklarımızdan olmuştur. Belki de genlerimize yerleşmiş bir alışkanlık. Insanlann yürüyerek, atla ya da kağnıyla yer de- ğiştirebildiği dönemle bugünün zaman kavramla- n birbirlerine ne kadar terstır. Van'dan lstanbul'a at çatlatacak bır ınatla dokuz gün dokuz gecede ulaşan ulaklann hızları neredey- se efsaneleştirilmiştir. Olayları, hafla, ay, yıl gibi zaman birimleri yerine kendine özgü zaman dilimleri ile değerlendirmek de tarih yazıcısı dedelerimizin en sevdikleri yakla- şım olmuştur. Genellikle 30 gün olan hicri aylan üçe bölüver- mişlerve "evail, evasıt veevar)/r"diyetanımlamış- lardır. Bugünkü dile "başlannda, ortasında, so- nunda" diye çevrilebilen tanımlar 10'ar gunlük sü- releri belirlemektedir. "Evail-i Şabanda" ibaresi "Şaban ayının ilk 10 gününde" demektir, ama han- gi gününde olduğu o dönemdeki zaman kavramı- na göre gereksizdir. • •• Yakın geçmişimizde yaşanan olanaksızlıklar da bugüne oranla tarih olmuştur. Türkiye'nin belirli yerleşim yerlen ile haberleşe- bilmek için PTT'nin 03'üne numarayı yazdırarak 06'dan ikide bir sormanıza karşılık bazen saatler- ce, bazen de günlerce bekleyıp yine de haberle- şememek, pek çok kuşağın anılan arasında kal- mıştır. "09 Yıldınm Servis"\n açılışında, sanki uzaya gı- dilmiş havasıyla sunulan beklemesizhızmet" ola- nağına nasıl sevindiklerini tebessümle anımsaya- caklar da az değildir. • • • Bugün, zaman kavramı artık saniyelerle algıla- nıyor. Belki bir süre sonra "saliseler" geçerli ola- cak. yolcu uçaklannın hızı 1000 kilometrelerde ta- nımlanırken, vanş süreleri de inanılmayacak dere- cede kısalacak. • • • Anlattıklanmı, devletlilerimizin Telekom yüzün- den büsbütün tırmanan ekonomik ve siyasal kri- zin 9 günlük sürecını yaşanmamış sayan yaklaşım- lan nedeniyle anımsadım. Sanki "Evail-ı temmuz- da" yaşıyor gibiydiler... [email protected]. inceleme süresi doluyor Hazine arazilerinin satışma veto sinyali ANKARA(ANKA)- Hükümetin kaynak ya- ratmak amacıyla çıkar- dığı, "Hazineye Ah Ta- şmmaz MaUann Satıl- ması Hakkında Ya- sa"mn, Gumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ta- rafindan incelenme sü- resinin yann dolacak ol- ması ve Anayasa Mah- kemesi'nin benzen ya- salann iptaline ilişkin geçmişte aldığı kararlar göz önünde bulunjduru- larak veto edileceği yo- rumlan yapılıyor. Sezer'in de Anayasa Mahkemesi üyesi ola- rak oylamasına katıla- rak iptal yönünde oy kullandığı kararlar özet- le şöyle: Gecekonduya dikkat • ...Kaçak yapılara yasallık kazandırmaya yönelık olup Boğazi- çi'nin yapılanmasını olumsuz etkileyerek ki- şilerin sağhklı ve den- geli bir çevTede yaşama haklannı zedelediği, devletı de bu konuda yükümlülüklerinı yeri- ne getırmemeye zorla- dığı için anayasanın 56. maddesıne aykındır. • Anayasanın 43. maddesi, (kıyılarla sahıl şeritleri için) yasa koyu- cuya sınırsız bır düzen- leme yetkisı venlmedı- ğıni, verilen yetkinin b - yı ve sahil şeridinden yararlanmada kamu ön- celiğini ortadan kaldıra- cak biçimde kullanıla- mayacağını ortayakoy- maktadır. • Kamuya açık olma- yan özel yapılanmaian yasaklayan anayasanın. sahil şeridinde mevzu- ata aykın eylemli du- rumlara af yasalanyla geçerlık kazandınlma- sına olur venlmesi ola- naksızdtr. • Anayasanın Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması başlıklı 56. maddesinde, sağhklı ve dengelı bir çevrede ya- şama hakkından söz edilmektedır. Bu mad- de bütünüyle ıncelendi- ğinde; sağlıklı ve den- gelı çevre ka\ramına, doğal güzellikJenn ko- runduğu, kentleşme ve sanayileşmenin getırdı- ğı hava ve su kırlenme- sinin önlendiği bir çev- re kadar, bellı bır plan ve programa göre dü- zenlenmış çevrenin de gıreceğı kuşkusuzdur. • Anayasa burada ki- şilerin konut hakkını kullanabilmelennı sağ- lamakla görevlendirdi- ği devletin, bu görev ıni şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlannı göze- ten bır planlama çerçe- vesinde yerine getırme- süıı istemektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle