25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2001 CUMA HABERLER DUTSYADA BUGUN ALİ StRMEN Ağzı Olan Konuşuyor Bu deyim eskiden var mıydı, yoksa zııvanın dozu iyice artınca, son zamanlarda mı çıktı, bil- miyorum; ama ben yeni öğrendim ve çok beğen- dim. Zaten, Türkçemize yeni giren her deyişin kötü olduğu görüşünde de değilim. Degişen zaman, gelişen koşullar dilde de kendisini gösterecek, bu kaçınılmaz. Evet, son zamanlarda özellikle polttika sahne- sinde çoğu kişi "laf kıtlığında asmalarbuduyor". Şu Ulaştımna Bakanı Enis Öksüz'e bakın! Âdam, Telekom'daki direnişiyle, büyük bir bu- nalım yarattı. Onun eninde sonunda çarnaçar geri adım atması, IMF'ye boyun eğmesi de ya- ratılan güven bunalımını ortadan kaldırmadı. Do- lar ile birlikte faizler sürekli yükseliyor. Enis Öksüz direnişini, milliyetçilik görüntüsü- ne büründürdü. Şeker Yasası'nda, Tütün Yasa- sı'nda gıkı çıkmayan Öksüz, Telekom'u arpalık yaparak politika olanağı elinden gider gibi olun- ca milliyetçilik bayrağına sarıldı. Bunu kim yuttu dersiniz? Telekom'un, Öksüz'üntosuncuklannın besten- diği yuva olmasında Türkiye'nin hangi ulusal çı- karı bulunabilir ki? Şimdi Öksüz "Bir ülke ancak bir savaş geçirir- se, savaştan sonra düze çıkabilir..." buyurmuş. Savaşa ne gerek var üstadım! Bizim ülke Enis Öksüz iktidarı geçiriyor, daha doğrusu bir türlü geçiremiyor ve düze de çıkamıyor. Evet Öksüz ve onun gibileri, felaket açısından savaşı bile aratmıyorlar. • • • Bir başkası da kalkmış, "Halk yakışıklıdır diye oy vermez" buyurmuş. Bunu söyleyen, "horoz ölürama gözü çöplük- fe kalır" misali ahir ömründe gözü hâlâ siyaset arenasında kalan Süleyman Demirel. Kastettiği kişiler deTayyip Erdoğan ile Kemal Derviş. Süleyman Bey "Halk adamda ehliyetarar" di- yor. Dikkat, sonra da halimize rikkat buyrunuz! Bun- ları söyleyen adam, bugünkü ekonomik krizin mimarlannın başında gelmektedir. Uyguladığı ta- lan ve avanta ekonomisiyte, "Onlar ne veriyor- larsa ben beş fazlasını veririm" vaatleriyle, yol- suzluklar ortaya çıkınca "Verdiysem ben verdim, ne olmuş?" gibi sözleriyle Türkiye'yi bugüne ge- tirenler arasında birincilik yanşında her zaman en önde koşanlardan Süleyman Demirel, daha "ununu elemediğini" söylüyor. Süleyman Efendi'nin ununu elememesinin ne anlama geldiğini kavrayabilmek için şu ünlü aile resmine bir göz atın! Demirel, sonbaharda seçim istiyor. Hazret ona katılsın ve kazansın da görün bakalım kimlere, a- ma kimlere gün doğacak? • • • "Laf kıtlığında asmalar budayalım" kervanına katılanlardan biri de ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz. Yaşadığımız yapısal krizin en büyük sorumlu- larından olan Mesut Yılmaz, "Sayın Sezer'/n 7940 model ekonomi anlayışı ile bu kriz çözül- mez" buyurmuş. Sanki bugünkü krizi yaratan kendileri değilmiş de Sezer'miş gibi... Bu Mesut Yılmaz, Türkiye'yi yapısal krize sü- rükleyen dönemlerde hep ya tek başına iktidar olan bir partinin bakanı, ya başbakanı veya bir koalisyonun ilk ya da ikinci adamı olarak, sorum- luluk taşımadı mı? Şimdi bütün bunlan görmezden gelip, çıkma- za dönüşen bunalımın sorumluluğunu kendi üs- tünden Sezer'e atma çabasına kim kanar dersi- niz? 1940'lann ekonomik görüşü Türkiye'yi batağa sürüklemedi, ondan sonra gelenler. elli yıllık ya- pısal bozuklukla batırdılar ülkeyi. Bu gerçeği böyle saptamak tabii ki artık 40'la- nn ekonomik reçetelerine sanlmak anlamını ta- şımıyor. Hem varsayalım ki Sezer'in ekonomik görüşü 1940 model, ya Yılmaz'ın demokrasi görüşü kaç model, ekonomik çıkar bağlantıları ne marka? Evet, Türkiye'de ağzı olan konuşuyor, onlar ko- nuştukça, bunalımın ardında duran ve çıkmazın baş nedeni olan zihniyet daha iyi çıkıyor ortaya. Koş, vatandaş koş! Siyaset pazannın mallan bunlar! Seç seç al! Al da gör. ! Soru önergesini yanıtladı Yücelen: İşkence iddiaları doğru değil ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Içişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, işkence ve kö- tü muamele yaptığı ge- rekçesiyle 1995'ten 2001'ekadar 12 bin ki- şi hakkında adli ve ida- ri soruşturma açıldığını bildirdi. Yücelen, Tür- kiye'de işkencenin sis- tematik olrnadığını be- lirterek "Ulkemizde iş- kence yapıldığına dair çokkapsamh bir karala- ma kanıpanyası yürü- tütaıektedir" dedi. Rize Bağımsız Mil- letvekili Mehmet Bekâ- roglu'nun yazılı soru önergesini yamtlayan Yûcelen, 1 Ocak 1995'ten 30 Nisan 2001'ekadar 12bin535 kişi hakkında işkence ve kötü muamele yaptığı gerekçesiyle soruştur- ma açıldığını bildirdi. Yücelen, Türkiye'de işkencenin sistematik olmadığını kaydederek "Böyle bir uygulama ol- saydı,işkenceyaptığı id- dia edilen görevliİer hak- kında hiçbirsoruşturma yapümazdT dedi. Türkiye'de işkence yapıldığına dair ciddi bir karalamakampanya- sı yürütüldüğünü söyle- yen Yücelen "Adli Tıp Kurumu'ndan ahnan rapoıiarda işkence bul- gusuna rasdamlmazken belli kesimlerden alınan doktor raporiarı ile iş- kence iddialan destek- lenmektedir"dedı. Yüzlerce kişi köylerinden zorla çıkanldıklan gerekçesiyle Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne gidiyor Liceifler tazmmalistiyorDİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu)-Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 1993 yıhnda çıkan olaylar nedeniy- le Türkiye aleyhine Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) da- va açarak 2.5 milyon sterlin tazmi- nat kazanan 246 kişi yeni davalar açılması için örnek oldu. Bölgede yüzlerce kişi köylerin zorla boşaltıl- masıyla ilgili olarak AtHM'ye dava açma hazırhğında. 22 Ekim 1993 'te Lice 'de çıkan ça- tışmada ev ve işyerleri zarar gören- lerden 246'sının AİHM'ye açtıkları davada Türkiye'yi 2.5 milyon ster- lin (4 trilyon) tazminat ödemeye 1993 yıhnda bölgede çıkan olaylarda zarar gören 246 kişinin Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde Türkiye aleyhine açtığı davada kazandığı 4 trilyon, yeni davalar açılmasına örnek oldu. mahkûm ettirmesi, bölgede yeni da- valar açılması için örnek oldu. Böl- gede yüzlerce kişinin, köylerinin güvenlik güçlerince zorla boşaltıldı- ğı gerekçesiyle Türkiye aleyhine AİHM'ye dava açmak için hazırlık içerisinde olduklan belirtildi. AtHM'ye dava açma hazırhğında olan köylüler, güvenlik güçleri ve PKK arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle güvenlik güçlerince köy- lerinin boşaltıldığını ve mağdur ol- duklannı savundular. Köyleriniterk etmek zorunda bırakıldıklarını ifa- de eden köylüler AİHM'ye başvu- ru yaptıkları dilekçelerde olayları şöyle anlattılar: "1994 Mayıs ayuıda, köyümüzün 10-15 kilometre uzağında Lice ilçesi yakınlannda PKK üyeleri ve gü\ en- lik güçleri arasında çafjşma çıktL Ça- tışmadan sonra güvenlik güçleri kö- yümüze gelerek o bölgede bulunan 13 mezrayı ve köyü boşaltıp ateşe verdiler. Yakılan köyümüzden biz- ler zorunlu olarak göç etmek zorun- da bırakıkhk. Köylerimizin yaküma- sının ardından Diyarbakır'a göç ederek yerleşmek zorunda kaldık. Daha sonra diğer köylüler ile birlik- te pek çok defa köy lerimize dönmek ve arazüerimLa ekmek için Olağa- nüstü Hal Valiliği, II Valiliği. SüVan Kaymakamlığı ve askeri yetkililere başvuruda bulunduk. Ancak başvu- ru yaptığunız hiçbir makamdan olumluyanrtalamadık. Köyümüz şu anda tamamen sivillore kapanlmış ve fîili bir askeri yasak bölge olmuş- tur. Köyümüze giden tüm insanlan- mıza ateş açılmış. hatta bazı köylü- lerüniz öldürülmüştür. İç hukuksal yollardan sonuç alınamayacağıru ve bu bölgedeki uy gulamalann merke- n hükümet politikası olarak yürü- tüldüğüne olan inançla, mahkeme- nize başvuruda bulunuy orum." 1993'te Lice'de çıkan olaylarda Türkiye'yi 4 trilyon ödemeye mah- kûm eden AİHM, karannda Türki- ye'nin Licelileri "PKK militanı gi- bi''' değerlendirdiği belırtilmişti. Gazi davasında yargının, sanıkların lehine davrandığını söylediler Yargrtay'ın mahkeme karanru sanık polisler lehine bozması üzerine dün yeniden görülmeye başlayan Gazi davasında müdahil avukatlan. dava boyunca çağdaş hukuka uymayan ta\uiar sergilendiğini beürttiler. Yargıtay'ın bozma karannı kabul etmediklerini söyleyen avTikatlar ve aileler, davadan bir şey çıkacağma inanmadıklan ve hukuka aykın işlem yapıldığı için artık duruşmalara katümay acaklannı acıkladılar. (AA) ailekr dmtulan çekihli AHMET ŞEFİK/HATİCE TUNCER TRABZON/İSTANBUL - Gazi Mahallesi'nde 12-13 Mart 1995'te meydana gelen, 21 yurttaşın ölümü ve çok sayıda kişinin yaralanmasıyla sonuç- lanan olaylann görüldüğü davada ceza alan sanık iki polis hakkındaki mahkûmiyeti, sanıklar lehine bozan Yargıtay'ın karannın hukuka uygun olma- dığını savunan müdahil avukatlan, dün yapılan ilk oturumda bundan sonra görülecek duruşmalara katılmayacaklannı acıkladılar. Duruşmanın yapıl- dığı saatlerde Gazi Mahallesi'nde açıklama ya- pan aileler de davadan çekildiklerini bildirdiler. Yargıtay'ın mahkûm edilen sanıklar lehine boz- duğu Gazi davasına, dün Trabzon Ağır Ceza Mah- kemesi'nde yeniden başlandı. Müdahilleri, avukat- lan Sevim Akak, Gülizar Tuncer, Keleş Öztürk ve FarukErtekin temsil etti. Duruşmada sanıklardan sadece Adem Albayrak ile sanıklann avukatı tlha- mi Yelekçi hazır bulundu. Yargıtay'ın bozma ka- rannı kabul etmediklerini belirten müdahil Gün- naz Kopal. mahkeme heyetine, "Sizin de eviadınız var. Benim evladım yanımda vuruldu" dedi. Me- nekşe PoyTaz da "Çocuklanmızı vuran bellidir. Bozmayı kabul etmiyonız" diye konuştu. Daha sonra müdahil a\ ukatlan adına Akak. itiraz dilek- çesini okudu. Müdahil avukatlan, yargılama süre- cinde birçok eksik olduğunu, çok sayıda istemin mahkeme tarafından kabul edilmediğini, polisle- rin yargılandığı davada kanıtlann da polisler tara- ftndan toplandığını sav undular. Avukatlar, dava- dan bir şey çıkacağına inanmadıklan için artık du- ruşmalara katılmayacaklannı acıkladılar. Mahke- me heyeti, duruşmayı 4 Ekim 2001 'e erteledi. Du- ruşma çıkışında müdahiller karan protesto ettiler ve Albayrak'a "Katil" diye bağırdılar. Davanın yeniden görülmesine dün Trabzon'da başlandığı saatlerde Gazi Mahallesi'nde açıkla- ma \apan aileler de davadan çekildiklerini bildirdiler. Gazi Mahallesi Cemevi önünde yap- ılan açıklamada. * Yargıtay daha önce yargısızin- faz dosyalan nedeniylegeüştirmiş olduğu deviet gö- revlilerini koruyan içtihadını Gazi davasında da tekrarlamıştır" dediler. 9 kişinin ölümü ile ilgili 20 polis yargılanmış, sanıklardan 18'i beraat ederken 4 kişinin ölümün- den sorumlu rutulan ve hakkında 96 yıl mahkûmi- yet istenen Albayrak 6 yıl 8 ay, 2 kişinin ölümün- den sorumlu tutulan \e hakkında 48 yıl istenen Mehmet Gündoğan da 3 yıl 4 ay hapis cezasma çarptınlmıştı. Müdahiller cezayı az bulduklan, sa- nık av ukatlan da cezalann hukuka uymadığı ge- rekçesiyle Yargıtay'atemyizbaşvurusundabulun- muş, Yargıtay karan sanıklar lehine bozmuştu. F tipinde dayak davası. Dövmedik, yere düştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Siyasi tutukiu Mehmet Gfineş'i döverek ağır yaraladıklan iddiasıyla haklannda dava açılan Sincan F Tipi Cezaevi 2. Müdürü Fazh Çiftçi'nin de aralannda bulunduğu 7 infaz koruma memurunun yargılanmasına başlandı. Sincan F Tipi Cezaevi 2. Müdürü Fazlı Çiftçi. infaz koruma memurlan Aydın Kıhnç, Şaldr Şengüi Seyfi ütlu ve şikâyetçi Mehmet Güneş ile avukatlann hazır bulunduğu duruşmaya, izleyiciler ve gazeteciler ahnmadı. Mahkeme Başkanı Nazmi Çakar'ın ifadesine başvurduğu infaz koruma memurlan, yasa gereği tutukiu Mehmet Güneş'i aramak istediklerini, kendisini aratmak istememesi üzerirıe çıkan tartışmada yere düştügünü iieri sürdüler. Mahkeme Başkanı Nazmi Çakar, duruşmaya katılmayan diğer görevlilerin de getirilmesi için mahkemeyi ileri bir tarihe ertelediğıni açıkladı. Kılıç sevk edtldl Elbistan E Tipi Cezaevi'nde ölüm orucu eylemini sürdüren Saü Kıbç, durumu ağırlaşınca tstanbul'a sevk edildi. Eski Esenyurt Belediye Başkanı Çapan'la ilgili iddianamede Türkiye'nin borcundan fazla rakam yazıldığı bildirildi Soıiıstıuiııacla lıukıık tarbsması • Eski Esenyurt Belediye Başkanı Çapan'ın avukatı Cinmen, hazırlık soruşturmasında savunma hakkının hiçe sayıldığını söyledi. Cinmen, "îddianamede Doğa Holding'in değeri trilyon dolarla gösteriliyor. Bu hukuk açısından vahim bir durum" dedi. İstanbulHaberServisi- KartalCe- zaevi'nde tutukiu bulunan eski Esen- yurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan'ın avukatı ErginCinmen, mü- vekkiliyle ilgili yürütülen hazırlık so- ruşturmasında savunma hakkının hi- çe sayıldığını öne sürerek müvekkili Çapan'a yönelik uygulamalan "yar- glsız infaz" olarak nitelendirdi. Cin- men. iddianamede yer alan "Ça- panlar'ın triKon dolarlan bulundu- ğuna" ilişkin bazı iddialann da ger- çek dışı olduğunu savundu. Avukat Ergin Cinmen, müvekkili Gürbüz Çapan ile ilgili basında ya- yımlanan haberler üzerine Tak- sim'deki bürosunda basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin îstanbul DGM Cumhuriyet Savcısı Ahmet Kelebek tarafından hazırlanan iddi- anameyle yanlış yönlendirildiğini vurgulayan Cinmen, "Temiz top- lum ve temiz devlet, hepimizin ama- cıdır. Gürbüz Çapan'a yapılan, bir yargısız infazdır" diye konuştu. Cinmen, iddianamede gerçek dışı olduğunu savunduğu iddialan özet- le şöyle sıraladı: - İddianamede Gürbüz Çapan'ın Kentbank Bahçeşehir Şubesi'nde 61409 No'lu hesapta 1 miryon 914 bin adet tŞCTR hisse senedi bulunduğu ve bunlann tahmini değerinin 19 tril- yon 140 mihar üra olduğu belirtüi- yor. Çapan'ın bu bankada 61409 No'lu bir hesabı bulunmamaktadır. Çapan'ın aynı bankada 64094 No'lu hesapta 1 miryon 914 bin İSCTR his- sesenedibulunuyor ve bunlann değe- ri 16 milyar 269 miryon liradır. - İddianamede, Çapan'ın eski eşi Ayfer Çapan'ın Türkiye Iş Bankası Avcılar Şubesi'nde 3 milyon 174 bin adet IŞCTR hisse senedi bulunduğu ve bunlann tahmini değerinin 31 tril- yon 740 milyar üra olduğu ifade edi- liyor. Oysa, bu hisse senetlerinin de- ğeri 21 milyar 583 milyon lira. - İddianamede Çapan kardeşlerin yanı sıra Amerikau ortaklann da bu- lunduğu Doğa Holding'in değeri 'tril- yon dolarlarla' ifade edilmektedir. Trilyon dolarlann ne olduğunu bü- meyen insanlar,önemlida\ alan y ürü- tüyorlar. Bu rakam Türkiye'nin iç ve dış borçlaruun on katıdır. Bu rakam doğruysa Türkiye'nin ne IMF'ye ne de Dünya Bankası'na ihtiyacı vardu1 . - İddianamede Çapan'ın belediye ile ilgili ihaleleri kardeşlerinin şirket- lerine verdiği belirtiliyor. Çapan'ın kardeşleri belediyeden hiç ihale al- mamıştır. Çapan kardeşlerin ihaleye girmek isteyen diğer firmalara baskı yaptık- lan iddia ediliyor. Belediye ihalelen- ni 372 değişik firma almıştır. İddi- anamede 140 müşteki \ar. Bunlann hiçbiri ihalelere ginnek isteyip de gi- remeyen kişiler değil. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Hepimiz ekonomi uzmanı olduk. Bütün ülke, heyecan ve endişe için- de TV'lerin başında yükselen doîan, düşen borsayı, IMF'den gelen ve ge- lecek olan parayı izliyoruz. Herkes bir yorum yapıyor. Her yorumun sonun- da biraz daha yoksullaşıyoruz. Bir kıs- mımız işsiz kalıyor, hepimizi gelecek endişesi sanyor. IMF'nin bu ülkeyi sömürüpyağma- ladığını söyleyenler de var, MHP'nin "milliyetçi direnişi"n\n krizi kışkırtığı- nı söyleyenler de. Kim ne derse de- sin, sonunda dolar yükselmeye, Tür- kiye'nin dış borca olan ihtiyacı artma- ya devam ediyor. • • • Türkiye bir ekonomik krizden mi geçiyor, yoksa bir yapısal krizden mi? Bu soruya dogru cevabı bulamadık- ça bir sonuç da elde edemeyecegiz. Maliye Bakanlığı'nın aytık gidertablo- sunu izliyor musunuz? "www.muha- sebat.gov.tr" sitesinde bir ay boyun- ca paranın nerelere harcandığını gö- rebilirsiniz. Bu tabloya bakın, ekonominin ne- Sorunu Ekonomik Kriz Görürsek den düzelemeyeceğini anlarsınız. Türkiye'nin aylık cari harcamalarının çok yüksek bir kısmı hâlâ güvenlik alanına gidiyor. Milli Savunma Ba- kanlığı, Içişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Komutanlığı, Diyanet Işleri Başkanlığı gibi kurum- lar aylık harcamalardan en yüksek payı alıyorlar. Bunca krize rağmen bu kurumlann harcamalarında bir azalma göze çarpmıyor. Size birkaç örnek verebilirim: Diyanet Işleri Başkanlığı'nın şubat ayı içinde yani krizden önceki aylık gideri 24 trilyon iken bu gider, adım adım yükselerek mayıs aymda 39 tril- yona ulaştı. Milli Savunma Bakanlı- ğı'nın ocak ayı gideri 155 trilyon iken bu gider, krize rağmen her ay arttı ve mayıs ayı giderleri yılbaşına göre iki katından fazla artarak 379 trilyona ulaştı. Emniyet Genel Müdürlüğü krizden önce şubat ayında 93 trilyon harcarken mayıs ayında 119 trilyon harcadı. Jandarma Komutanlığı, krizden önce şubat ayında 47 trilyon olan harcamalarını mayısta 73 trilyo- na çıkardı. • • • Yurttaşın cebindeki para her geçen gün kriz yüzünden azalıyor, yüz bin- lerce insan işsiz kalıyor, ama ne Diya- net'in ne de diğer devlet kurumlannın giderleri azalmıyor, sürekli artıyor. Hatta Milli Savunma Bakanlığı gibi bakanlıklar giderterini yılbaşından bu yana iki mislinden fazlaya çıkarıyortar. Geçen hafta Kıbns'taydım. Kıbrıs, Türkiye'nin bütün uluslararası ilişkile- rini kilitliyor. Bu konuda daha önce fe- derasyon tezini savunan Türkiye şim- di, iki bağımsız devlet tezini ortaya at- tı. Yani kendi tezini daha da ileriye gö- türüp, tam çözümsüzlük formülüyle ortaya çıktı. Türkiye, AB'ye verdiği Katılım Or- taklığı Belgesi'nin (KOB) gereklerini yerine getireceğine ilişkin hiçbir ciddi tavır içinde değil. Zaten, bu belgede- ki taahhütler de hep cek-cak'tan iba- ret, bu nedenle Batılılar Türkiye'nin demokratikleşme konusunda adım atacağına inanmıyoriar. Türkiye'deki gelişmelere kuşkuyla bakıyorlar. • • • Seçim Yasası, Siyasi Partiler Yasa- sı gibi yasalar bile değiştirilmiyor. 12 Eylül döneminin bütün kurumları ayakta. Türkiye, otoriter bir sistem ta- rafından yönetiliyor. Birçok temel ko- nu hâlâ tabu sayılıyor. Türkiye'nin bir "güvenlik devleti" olmaktan çıkanlıp "sosyal ve demokratikbir devlet" ha- line dönüşmesi konusunda en küçük bir çaba göze çarpmıyor. Bu konuyu kimse tartışmak bile istemiyor. • • • Türkiye krizden çıkabilir mi? Tabii ki çıkabilir, Türkiye demokratik, insan haklarına saygılı bir devlet haline dö- nüşürse çıkabilir. Türkiye, Kıbns gibi çok kritik bir konuyu, barış ve eşitlik ilkesi temelinde çözebilir. Bunu , Denktaş gibi çözümsüzlüğün katı sa- vunucularına destek vererek değil, Kıbns'taki Türk halkının çözüm ıstek- lerine kulak vererek yapabilir. Şimdi biz ekonomik krize acil çö- züm arıyoruz. Görüyoruz ki, bunu bi- le yapabilmekmümkün değil. Çünkü, Türkiye'yi bugüne kadar otoriter yön- temlerle yönetenler ve bu yapıdan rant elde edenler, yerlerinden kıpırda- maya niyetli değiller. Böyle olunca, krizin nedeni olan siyasi yapı devam ediyor. Bir çözüm umudu gözükmü- yor. IMF'den kredi gelebilir, Dünya Ban- kası'ndan borçlar gelebilir, ama Tür- kiye'yi yöneten temel tercihler değiş- medikçe, bu paralann da pul olduğu- nu göreceğiz. Kriz ekonomik değil, yapısal. Soru- na bu açıdan bakılırsa uzun vadelıbiı çözüm planı yapılabilir. Enis Ök- süz'lerin mantığıyla bu ülke krizder ömrü billah çıkamaz. Yaşadık, bun- dan sonra da yaşayıp göreceğiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle