Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2001 CUMA
HABERLER
DUTSYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Ağzı Olan Konuşuyor
Bu deyim eskiden var mıydı, yoksa zııvanın
dozu iyice artınca, son zamanlarda mı çıktı, bil-
miyorum; ama ben yeni öğrendim ve çok beğen-
dim.
Zaten, Türkçemize yeni giren her deyişin kötü
olduğu görüşünde de değilim. Degişen zaman,
gelişen koşullar dilde de kendisini gösterecek, bu
kaçınılmaz.
Evet, son zamanlarda özellikle polttika sahne-
sinde çoğu kişi "laf kıtlığında asmalarbuduyor".
Şu Ulaştımna Bakanı Enis Öksüz'e bakın!
Âdam, Telekom'daki direnişiyle, büyük bir bu-
nalım yarattı. Onun eninde sonunda çarnaçar
geri adım atması, IMF'ye boyun eğmesi de ya-
ratılan güven bunalımını ortadan kaldırmadı. Do-
lar ile birlikte faizler sürekli yükseliyor.
Enis Öksüz direnişini, milliyetçilik görüntüsü-
ne büründürdü. Şeker Yasası'nda, Tütün Yasa-
sı'nda gıkı çıkmayan Öksüz, Telekom'u arpalık
yaparak politika olanağı elinden gider gibi olun-
ca milliyetçilik bayrağına sarıldı.
Bunu kim yuttu dersiniz?
Telekom'un, Öksüz'üntosuncuklannın besten-
diği yuva olmasında Türkiye'nin hangi ulusal çı-
karı bulunabilir ki?
Şimdi Öksüz "Bir ülke ancak bir savaş geçirir-
se, savaştan sonra düze çıkabilir..." buyurmuş.
Savaşa ne gerek var üstadım! Bizim ülke Enis
Öksüz iktidarı geçiriyor, daha doğrusu bir türlü
geçiremiyor ve düze de çıkamıyor.
Evet Öksüz ve onun gibileri, felaket açısından
savaşı bile aratmıyorlar.
• • •
Bir başkası da kalkmış, "Halk yakışıklıdır diye
oy vermez" buyurmuş.
Bunu söyleyen, "horoz ölürama gözü çöplük-
fe kalır" misali ahir ömründe gözü hâlâ siyaset
arenasında kalan Süleyman Demirel.
Kastettiği kişiler deTayyip Erdoğan ile Kemal
Derviş.
Süleyman Bey "Halk adamda ehliyetarar" di-
yor.
Dikkat, sonra da halimize rikkat buyrunuz! Bun-
ları söyleyen adam, bugünkü ekonomik krizin
mimarlannın başında gelmektedir. Uyguladığı ta-
lan ve avanta ekonomisiyte, "Onlar ne veriyor-
larsa ben beş fazlasını veririm" vaatleriyle, yol-
suzluklar ortaya çıkınca "Verdiysem ben verdim,
ne olmuş?" gibi sözleriyle Türkiye'yi bugüne ge-
tirenler arasında birincilik yanşında her zaman en
önde koşanlardan Süleyman Demirel, daha
"ununu elemediğini" söylüyor.
Süleyman Efendi'nin ununu elememesinin ne
anlama geldiğini kavrayabilmek için şu ünlü aile
resmine bir göz atın!
Demirel, sonbaharda seçim istiyor. Hazret ona
katılsın ve kazansın da görün bakalım kimlere, a-
ma kimlere gün doğacak?
• • •
"Laf kıtlığında asmalar budayalım" kervanına
katılanlardan biri de ANAP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz.
Yaşadığımız yapısal krizin en büyük sorumlu-
larından olan Mesut Yılmaz, "Sayın Sezer'/n
7940 model ekonomi anlayışı ile bu kriz çözül-
mez" buyurmuş.
Sanki bugünkü krizi yaratan kendileri değilmiş
de Sezer'miş gibi...
Bu Mesut Yılmaz, Türkiye'yi yapısal krize sü-
rükleyen dönemlerde hep ya tek başına iktidar
olan bir partinin bakanı, ya başbakanı veya bir
koalisyonun ilk ya da ikinci adamı olarak, sorum-
luluk taşımadı mı?
Şimdi bütün bunlan görmezden gelip, çıkma-
za dönüşen bunalımın sorumluluğunu kendi üs-
tünden Sezer'e atma çabasına kim kanar dersi-
niz?
1940'lann ekonomik görüşü Türkiye'yi batağa
sürüklemedi, ondan sonra gelenler. elli yıllık ya-
pısal bozuklukla batırdılar ülkeyi.
Bu gerçeği böyle saptamak tabii ki artık 40'la-
nn ekonomik reçetelerine sanlmak anlamını ta-
şımıyor.
Hem varsayalım ki Sezer'in ekonomik görüşü
1940 model, ya Yılmaz'ın demokrasi görüşü kaç
model, ekonomik çıkar bağlantıları ne marka?
Evet, Türkiye'de ağzı olan konuşuyor, onlar ko-
nuştukça, bunalımın ardında duran ve çıkmazın
baş nedeni olan zihniyet daha iyi çıkıyor ortaya.
Koş, vatandaş koş! Siyaset pazannın mallan
bunlar! Seç seç al! Al da gör. !
Soru önergesini yanıtladı
Yücelen: İşkence
iddiaları doğru değil
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Içişleri
Bakanı Rüştü Kâzım
Yücelen, işkence ve kö-
tü muamele yaptığı ge-
rekçesiyle 1995'ten
2001'ekadar 12 bin ki-
şi hakkında adli ve ida-
ri soruşturma açıldığını
bildirdi. Yücelen, Tür-
kiye'de işkencenin sis-
tematik olrnadığını be-
lirterek "Ulkemizde iş-
kence yapıldığına dair
çokkapsamh bir karala-
ma kanıpanyası yürü-
tütaıektedir" dedi.
Rize Bağımsız Mil-
letvekili Mehmet Bekâ-
roglu'nun yazılı soru
önergesini yamtlayan
Yûcelen, 1 Ocak
1995'ten 30 Nisan
2001'ekadar 12bin535
kişi hakkında işkence ve
kötü muamele yaptığı
gerekçesiyle soruştur-
ma açıldığını bildirdi.
Yücelen, Türkiye'de
işkencenin sistematik
olmadığını kaydederek
"Böyle bir uygulama ol-
saydı,işkenceyaptığı id-
dia edilen görevliİer hak-
kında hiçbirsoruşturma
yapümazdT dedi.
Türkiye'de işkence
yapıldığına dair ciddi
bir karalamakampanya-
sı yürütüldüğünü söyle-
yen Yücelen "Adli Tıp
Kurumu'ndan ahnan
rapoıiarda işkence bul-
gusuna rasdamlmazken
belli kesimlerden alınan
doktor raporiarı ile iş-
kence iddialan destek-
lenmektedir"dedı.
Yüzlerce kişi köylerinden zorla çıkanldıklan gerekçesiyle Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne gidiyor
Liceifler tazmmalistiyorDİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Diyarbakır'ın Lice ilçesinde
1993 yıhnda çıkan olaylar nedeniy-
le Türkiye aleyhine Avrupa Insan
Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) da-
va açarak 2.5 milyon sterlin tazmi-
nat kazanan 246 kişi yeni davalar
açılması için örnek oldu. Bölgede
yüzlerce kişi köylerin zorla boşaltıl-
masıyla ilgili olarak AtHM'ye dava
açma hazırhğında.
22 Ekim 1993 'te Lice 'de çıkan ça-
tışmada ev ve işyerleri zarar gören-
lerden 246'sının AİHM'ye açtıkları
davada Türkiye'yi 2.5 milyon ster-
lin (4 trilyon) tazminat ödemeye
1993 yıhnda bölgede çıkan olaylarda zarar gören 246 kişinin Avrupa Insan Haklan
Mahkemesi'nde Türkiye aleyhine açtığı davada kazandığı 4 trilyon, yeni davalar
açılmasına örnek oldu.
mahkûm ettirmesi, bölgede yeni da-
valar açılması için örnek oldu. Böl-
gede yüzlerce kişinin, köylerinin
güvenlik güçlerince zorla boşaltıldı-
ğı gerekçesiyle Türkiye aleyhine
AİHM'ye dava açmak için hazırlık
içerisinde olduklan belirtildi.
AtHM'ye dava açma hazırhğında
olan köylüler, güvenlik güçleri ve
PKK arasında yaşanan çatışmalar
nedeniyle güvenlik güçlerince köy-
lerinin boşaltıldığını ve mağdur ol-
duklannı savundular. Köyleriniterk
etmek zorunda bırakıldıklarını ifa-
de eden köylüler AİHM'ye başvu-
ru yaptıkları dilekçelerde olayları
şöyle anlattılar:
"1994 Mayıs ayuıda, köyümüzün
10-15 kilometre uzağında Lice ilçesi
yakınlannda PKK üyeleri ve gü\ en-
lik güçleri arasında çafjşma çıktL Ça-
tışmadan sonra güvenlik güçleri kö-
yümüze gelerek o bölgede bulunan
13 mezrayı ve köyü boşaltıp ateşe
verdiler. Yakılan köyümüzden biz-
ler zorunlu olarak göç etmek zorun-
da bırakıkhk. Köylerimizin yaküma-
sının ardından Diyarbakır'a göç
ederek yerleşmek zorunda kaldık.
Daha sonra diğer köylüler ile birlik-
te pek çok defa köy lerimize dönmek
ve arazüerimLa ekmek için Olağa-
nüstü Hal Valiliği, II Valiliği. SüVan
Kaymakamlığı ve askeri yetkililere
başvuruda bulunduk. Ancak başvu-
ru yaptığunız hiçbir makamdan
olumluyanrtalamadık. Köyümüz şu
anda tamamen sivillore kapanlmış
ve fîili bir askeri yasak bölge olmuş-
tur. Köyümüze giden tüm insanlan-
mıza ateş açılmış. hatta bazı köylü-
lerüniz öldürülmüştür. İç hukuksal
yollardan sonuç alınamayacağıru ve
bu bölgedeki uy gulamalann merke-
n hükümet politikası olarak yürü-
tüldüğüne olan inançla, mahkeme-
nize başvuruda bulunuy orum."
1993'te Lice'de çıkan olaylarda
Türkiye'yi 4 trilyon ödemeye mah-
kûm eden AİHM, karannda Türki-
ye'nin Licelileri "PKK militanı gi-
bi''' değerlendirdiği belırtilmişti.
Gazi davasında yargının, sanıkların lehine davrandığını söylediler
Yargrtay'ın mahkeme
karanru sanık polisler
lehine bozması üzerine
dün yeniden görülmeye
başlayan Gazi davasında
müdahil avukatlan. dava
boyunca çağdaş hukuka
uymayan ta\uiar
sergilendiğini beürttiler.
Yargıtay'ın bozma
karannı kabul
etmediklerini söyleyen
avTikatlar ve aileler,
davadan bir şey
çıkacağma inanmadıklan
ve hukuka aykın işlem
yapıldığı için artık
duruşmalara
katümay acaklannı
acıkladılar. (AA)
ailekr dmtulan çekihli
AHMET ŞEFİK/HATİCE TUNCER
TRABZON/İSTANBUL - Gazi Mahallesi'nde
12-13 Mart 1995'te meydana gelen, 21 yurttaşın
ölümü ve çok sayıda kişinin yaralanmasıyla sonuç-
lanan olaylann görüldüğü davada ceza alan sanık
iki polis hakkındaki mahkûmiyeti, sanıklar lehine
bozan Yargıtay'ın karannın hukuka uygun olma-
dığını savunan müdahil avukatlan, dün yapılan ilk
oturumda bundan sonra görülecek duruşmalara
katılmayacaklannı acıkladılar. Duruşmanın yapıl-
dığı saatlerde Gazi Mahallesi'nde açıklama ya-
pan aileler de davadan çekildiklerini bildirdiler.
Yargıtay'ın mahkûm edilen sanıklar lehine boz-
duğu Gazi davasına, dün Trabzon Ağır Ceza Mah-
kemesi'nde yeniden başlandı. Müdahilleri, avukat-
lan Sevim Akak, Gülizar Tuncer, Keleş Öztürk ve
FarukErtekin temsil etti. Duruşmada sanıklardan
sadece Adem Albayrak ile sanıklann avukatı tlha-
mi Yelekçi hazır bulundu. Yargıtay'ın bozma ka-
rannı kabul etmediklerini belirten müdahil Gün-
naz Kopal. mahkeme heyetine, "Sizin de eviadınız
var. Benim evladım yanımda vuruldu" dedi. Me-
nekşe PoyTaz da "Çocuklanmızı vuran bellidir.
Bozmayı kabul etmiyonız" diye konuştu. Daha
sonra müdahil a\ ukatlan adına Akak. itiraz dilek-
çesini okudu. Müdahil avukatlan, yargılama süre-
cinde birçok eksik olduğunu, çok sayıda istemin
mahkeme tarafından kabul edilmediğini, polisle-
rin yargılandığı davada kanıtlann da polisler tara-
ftndan toplandığını sav undular. Avukatlar, dava-
dan bir şey çıkacağına inanmadıklan için artık du-
ruşmalara katılmayacaklannı acıkladılar. Mahke-
me heyeti, duruşmayı 4 Ekim 2001 'e erteledi. Du-
ruşma çıkışında müdahiller karan protesto ettiler
ve Albayrak'a "Katil" diye bağırdılar.
Davanın yeniden görülmesine dün Trabzon'da
başlandığı saatlerde Gazi Mahallesi'nde açıkla-
ma \apan aileler de davadan çekildiklerini
bildirdiler. Gazi Mahallesi Cemevi önünde yap-
ılan açıklamada. * Yargıtay daha önce yargısızin-
faz dosyalan nedeniylegeüştirmiş olduğu deviet gö-
revlilerini koruyan içtihadını Gazi davasında da
tekrarlamıştır" dediler.
9 kişinin ölümü ile ilgili 20 polis yargılanmış,
sanıklardan 18'i beraat ederken 4 kişinin ölümün-
den sorumlu rutulan ve hakkında 96 yıl mahkûmi-
yet istenen Albayrak 6 yıl 8 ay, 2 kişinin ölümün-
den sorumlu tutulan \e hakkında 48 yıl istenen
Mehmet Gündoğan da 3 yıl 4 ay hapis cezasma
çarptınlmıştı. Müdahiller cezayı az bulduklan, sa-
nık av ukatlan da cezalann hukuka uymadığı ge-
rekçesiyle Yargıtay'atemyizbaşvurusundabulun-
muş, Yargıtay karan sanıklar lehine bozmuştu.
F tipinde dayak davası.
Dövmedik,
yere düştü
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Siyasi tutukiu
Mehmet Gfineş'i döverek ağır
yaraladıklan iddiasıyla
haklannda dava açılan Sincan
F Tipi Cezaevi 2. Müdürü Fazh
Çiftçi'nin de aralannda
bulunduğu 7 infaz koruma
memurunun yargılanmasına
başlandı.
Sincan F Tipi Cezaevi 2.
Müdürü Fazlı Çiftçi. infaz
koruma memurlan Aydın
Kıhnç, Şaldr Şengüi Seyfi ütlu
ve şikâyetçi Mehmet Güneş ile
avukatlann hazır bulunduğu
duruşmaya, izleyiciler ve
gazeteciler ahnmadı.
Mahkeme Başkanı Nazmi
Çakar'ın ifadesine başvurduğu
infaz koruma memurlan, yasa
gereği tutukiu Mehmet Güneş'i
aramak istediklerini, kendisini
aratmak istememesi üzerirıe
çıkan tartışmada yere
düştügünü iieri sürdüler.
Mahkeme Başkanı Nazmi
Çakar, duruşmaya katılmayan
diğer görevlilerin de getirilmesi
için mahkemeyi ileri bir tarihe
ertelediğıni açıkladı.
Kılıç sevk edtldl
Elbistan E Tipi Cezaevi'nde
ölüm orucu eylemini sürdüren
Saü Kıbç, durumu ağırlaşınca
tstanbul'a sevk edildi.
Eski Esenyurt Belediye Başkanı Çapan'la ilgili iddianamede Türkiye'nin borcundan fazla rakam yazıldığı bildirildi
Soıiıstıuiııacla lıukıık tarbsması
• Eski Esenyurt Belediye Başkanı Çapan'ın avukatı Cinmen,
hazırlık soruşturmasında savunma hakkının hiçe sayıldığını
söyledi. Cinmen, "îddianamede Doğa Holding'in değeri trilyon
dolarla gösteriliyor. Bu hukuk açısından vahim bir durum" dedi.
İstanbulHaberServisi- KartalCe-
zaevi'nde tutukiu bulunan eski Esen-
yurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz
Çapan'ın avukatı ErginCinmen, mü-
vekkiliyle ilgili yürütülen hazırlık so-
ruşturmasında savunma hakkının hi-
çe sayıldığını öne sürerek müvekkili
Çapan'a yönelik uygulamalan "yar-
glsız infaz" olarak nitelendirdi. Cin-
men. iddianamede yer alan "Ça-
panlar'ın triKon dolarlan bulundu-
ğuna" ilişkin bazı iddialann da ger-
çek dışı olduğunu savundu.
Avukat Ergin Cinmen, müvekkili
Gürbüz Çapan ile ilgili basında ya-
yımlanan haberler üzerine Tak-
sim'deki bürosunda basın toplantısı
düzenledi. Gazetecilerin îstanbul
DGM Cumhuriyet Savcısı Ahmet
Kelebek tarafından hazırlanan iddi-
anameyle yanlış yönlendirildiğini
vurgulayan Cinmen, "Temiz top-
lum ve temiz devlet, hepimizin ama-
cıdır. Gürbüz Çapan'a yapılan, bir
yargısız infazdır" diye konuştu.
Cinmen, iddianamede gerçek dışı
olduğunu savunduğu iddialan özet-
le şöyle sıraladı:
- İddianamede Gürbüz Çapan'ın
Kentbank Bahçeşehir Şubesi'nde
61409 No'lu hesapta 1 miryon 914 bin
adet tŞCTR hisse senedi bulunduğu
ve bunlann tahmini değerinin 19 tril-
yon 140 mihar üra olduğu belirtüi-
yor. Çapan'ın bu bankada 61409
No'lu bir hesabı bulunmamaktadır.
Çapan'ın aynı bankada 64094 No'lu
hesapta 1 miryon 914 bin İSCTR his-
sesenedibulunuyor ve bunlann değe-
ri 16 milyar 269 miryon liradır.
- İddianamede, Çapan'ın eski eşi
Ayfer Çapan'ın Türkiye Iş Bankası
Avcılar Şubesi'nde 3 milyon 174 bin
adet IŞCTR hisse senedi bulunduğu
ve bunlann tahmini değerinin 31 tril-
yon 740 milyar üra olduğu ifade edi-
liyor. Oysa, bu hisse senetlerinin de-
ğeri 21 milyar 583 milyon lira.
- İddianamede Çapan kardeşlerin
yanı sıra Amerikau ortaklann da bu-
lunduğu Doğa Holding'in değeri 'tril-
yon dolarlarla' ifade edilmektedir.
Trilyon dolarlann ne olduğunu bü-
meyen insanlar,önemlida\ alan y ürü-
tüyorlar. Bu rakam Türkiye'nin iç ve
dış borçlaruun on katıdır. Bu rakam
doğruysa Türkiye'nin ne IMF'ye ne
de Dünya Bankası'na ihtiyacı vardu1
.
- İddianamede Çapan'ın belediye
ile ilgili ihaleleri kardeşlerinin şirket-
lerine verdiği belirtiliyor. Çapan'ın
kardeşleri belediyeden hiç ihale al-
mamıştır.
Çapan kardeşlerin ihaleye girmek
isteyen diğer firmalara baskı yaptık-
lan iddia ediliyor. Belediye ihalelen-
ni 372 değişik firma almıştır. İddi-
anamede 140 müşteki \ar. Bunlann
hiçbiri ihalelere ginnek isteyip de gi-
remeyen kişiler değil.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Hepimiz ekonomi uzmanı olduk.
Bütün ülke, heyecan ve endişe için-
de TV'lerin başında yükselen doîan,
düşen borsayı, IMF'den gelen ve ge-
lecek olan parayı izliyoruz. Herkes bir
yorum yapıyor. Her yorumun sonun-
da biraz daha yoksullaşıyoruz. Bir kıs-
mımız işsiz kalıyor, hepimizi gelecek
endişesi sanyor.
IMF'nin bu ülkeyi sömürüpyağma-
ladığını söyleyenler de var, MHP'nin
"milliyetçi direnişi"n\n krizi kışkırtığı-
nı söyleyenler de. Kim ne derse de-
sin, sonunda dolar yükselmeye, Tür-
kiye'nin dış borca olan ihtiyacı artma-
ya devam ediyor.
• • •
Türkiye bir ekonomik krizden mi
geçiyor, yoksa bir yapısal krizden mi?
Bu soruya dogru cevabı bulamadık-
ça bir sonuç da elde edemeyecegiz.
Maliye Bakanlığı'nın aytık gidertablo-
sunu izliyor musunuz? "www.muha-
sebat.gov.tr" sitesinde bir ay boyun-
ca paranın nerelere harcandığını gö-
rebilirsiniz.
Bu tabloya bakın, ekonominin ne-
Sorunu Ekonomik Kriz Görürsek
den düzelemeyeceğini anlarsınız.
Türkiye'nin aylık cari harcamalarının
çok yüksek bir kısmı hâlâ güvenlik
alanına gidiyor. Milli Savunma Ba-
kanlığı, Içişleri Bakanlığı, Emniyet
Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik
Komutanlığı, Jandarma Komutanlığı,
Diyanet Işleri Başkanlığı gibi kurum-
lar aylık harcamalardan en yüksek
payı alıyorlar. Bunca krize rağmen
bu kurumlann harcamalarında bir
azalma göze çarpmıyor. Size birkaç
örnek verebilirim:
Diyanet Işleri Başkanlığı'nın şubat
ayı içinde yani krizden önceki aylık
gideri 24 trilyon iken bu gider, adım
adım yükselerek mayıs aymda 39 tril-
yona ulaştı. Milli Savunma Bakanlı-
ğı'nın ocak ayı gideri 155 trilyon iken
bu gider, krize rağmen her ay arttı ve
mayıs ayı giderleri yılbaşına göre iki
katından fazla artarak 379 trilyona
ulaştı. Emniyet Genel Müdürlüğü
krizden önce şubat ayında 93 trilyon
harcarken mayıs ayında 119 trilyon
harcadı. Jandarma Komutanlığı,
krizden önce şubat ayında 47 trilyon
olan harcamalarını mayısta 73 trilyo-
na çıkardı.
• • •
Yurttaşın cebindeki para her geçen
gün kriz yüzünden azalıyor, yüz bin-
lerce insan işsiz kalıyor, ama ne Diya-
net'in ne de diğer devlet kurumlannın
giderleri azalmıyor, sürekli artıyor.
Hatta Milli Savunma Bakanlığı gibi
bakanlıklar giderterini yılbaşından bu
yana iki mislinden fazlaya çıkarıyortar.
Geçen hafta Kıbns'taydım. Kıbrıs,
Türkiye'nin bütün uluslararası ilişkile-
rini kilitliyor. Bu konuda daha önce fe-
derasyon tezini savunan Türkiye şim-
di, iki bağımsız devlet tezini ortaya at-
tı. Yani kendi tezini daha da ileriye gö-
türüp, tam çözümsüzlük formülüyle
ortaya çıktı.
Türkiye, AB'ye verdiği Katılım Or-
taklığı Belgesi'nin (KOB) gereklerini
yerine getireceğine ilişkin hiçbir ciddi
tavır içinde değil. Zaten, bu belgede-
ki taahhütler de hep cek-cak'tan iba-
ret, bu nedenle Batılılar Türkiye'nin
demokratikleşme konusunda adım
atacağına inanmıyoriar. Türkiye'deki
gelişmelere kuşkuyla bakıyorlar.
• • •
Seçim Yasası, Siyasi Partiler Yasa-
sı gibi yasalar bile değiştirilmiyor. 12
Eylül döneminin bütün kurumları
ayakta. Türkiye, otoriter bir sistem ta-
rafından yönetiliyor. Birçok temel ko-
nu hâlâ tabu sayılıyor. Türkiye'nin bir
"güvenlik devleti" olmaktan çıkanlıp
"sosyal ve demokratikbir devlet" ha-
line dönüşmesi konusunda en küçük
bir çaba göze çarpmıyor. Bu konuyu
kimse tartışmak bile istemiyor.
• • •
Türkiye krizden çıkabilir mi? Tabii ki
çıkabilir, Türkiye demokratik, insan
haklarına saygılı bir devlet haline dö-
nüşürse çıkabilir. Türkiye, Kıbns gibi
çok kritik bir konuyu, barış ve eşitlik
ilkesi temelinde çözebilir. Bunu ,
Denktaş gibi çözümsüzlüğün katı sa-
vunucularına destek vererek değil,
Kıbns'taki Türk halkının çözüm ıstek-
lerine kulak vererek yapabilir.
Şimdi biz ekonomik krize acil çö-
züm arıyoruz. Görüyoruz ki, bunu bi-
le yapabilmekmümkün değil. Çünkü,
Türkiye'yi bugüne kadar otoriter yön-
temlerle yönetenler ve bu yapıdan
rant elde edenler, yerlerinden kıpırda-
maya niyetli değiller. Böyle olunca,
krizin nedeni olan siyasi yapı devam
ediyor. Bir çözüm umudu gözükmü-
yor.
IMF'den kredi gelebilir, Dünya Ban-
kası'ndan borçlar gelebilir, ama Tür-
kiye'yi yöneten temel tercihler değiş-
medikçe, bu paralann da pul olduğu-
nu göreceğiz.
Kriz ekonomik değil, yapısal. Soru-
na bu açıdan bakılırsa uzun vadelıbiı
çözüm planı yapılabilir. Enis Ök-
süz'lerin mantığıyla bu ülke krizder
ömrü billah çıkamaz. Yaşadık, bun-
dan sonra da yaşayıp göreceğiz.