Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA »•< CUMHURİYET 13TEMMUZ2001CUM)
.„. OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(â cumhuriyet.com.tr
L
• nsan. aklıyla görüyor. Aklın,
I
düşünme, seçme, ölçme. karşı-
laştırma, suuflandırma, çözüm-
leme, sentez yapma yetenekle-
ri, olgulann çıplak gözle ayırt
edilemeyen özünü ve ilışkilen-
ni görmemizi sağlıyor. Insan. kavram-
larla düşünüyor. Elma, armut. üzüm ve
benzerlerini, hiçbin olmadan tümünü an-
iatan bir başlık altında soyutlamak ıçin
'meyve' ka\Tamını bulmak gerekıyor.
Bunun gibı. gözle görülmeyen. elle tu-
tulmayan şeylerin ne olduğu ve ne ol-
madığı düşüncesıne, kavramlar yorda-
rruyla ulaşıyoruz. Sınıflı.eşitsiz bir dün-
yada kavramlarda yansız ve amaçsız de-
ğıl. Bu yüzden, kimin konumundan.
hangı amaç için üretildiklerine, nasıl
kullanıldıklanna bağlı olarak kavram-
lar da hem görmeye, anlamaya hem de
yanlış göstermeye, körleştırmeye hiz-
met edebıliyorlar. Emperyalist merkez-
lerde iiretilen ve yaygın biçimde kulla-
nılan 'globalkşme' kavramı, insan ak-
lına yöneltilmiş pervasız bır saldın, bir
fetiş tır Fetiş, Skei toplumun ideolojisi-
dir, puttur. Globalleşme, gücünü ilkelli-
ğinden alan bir kavramlaşürmadır.
En başta, 'globalleşme'nin öznesi
yok... Emperyalizm dediğimiz zaman
emperyalisti, sömürgecilik dediğimiz za-
man sömürgeciyi düşünüyonız. Glo-
balızm ise. herkesin dışında ve her şe-
ye egemen bir şey. Geçenlerde, bır te-
İevizyon progranunda savunucuJanndan
birı, globalleşmeyi "yerçekimi gibi bir
yasaUık" ekonomik. nesnel bir süreç
olarak tanımladı.
•Globalleşme' insansrz bir kavTam. 1
mılyardan çok insanın yoksulluk sını-
nnda yaşaması. toplumsal eşitsizliğın
dünya çapında gıderek ve dramatik bo-
yutlarda büyümesi türünden sorunlar
globalleşmenın gündeminde değil. 'Gto-
balkşme' söylemine göre dünya artık,
seçeneklerin olmadığı. tarihin ve ideolo-
jilerin sona erdiği, insanlıgın tek bir
ekonomik düzene, tek bir yaşam tarzı-
lobal Fetişler
na yazgılı olduğu bir dünyadır.
Söylemin etkisi ve gücii, birer dog-
ma gibi sunduğu önerrneleriyle zihin-
lerde kurduğu egemenlikten, aşıladığı
çaresizlik duygusundan geliyor. Bu ya-
zının sınırlan ıçinde üç global fetişi sa-
tırbaşlanyla sıralamaya çalışalım:
Bir: "Sermaye, meta, bflgi, teknoloji
serbestçe dünyayı doiaşıyor. Serbest pt-
yasa işfiyor: herkese eşit fırsarJar sunu-
yor." Bu sayılanlardan yalnızca serma-
ye ve türevleriyle ilgili olanlar doğru-
dur. Sermaye, gerçekten de tüm zaman
ve uzam sırurlanndan özgür biçimde
hareket ediyor. Mali fonlarda bıriken bü-
yük miktarlarda sermaye, bilgisayar tuş-
lanna dokunmak için gerekli en az za-
manda en çok kâr edeceği yere gidebi-
lıyor. Emek ise ulusal sınırlara hapse-
dilmiştir.
Teknolojik buluşlar daha araştırma
aşamasında patent hakkıyla özel mül-
kiyet konusu oluyorlar. 20 yü, 50 yıl bun-
lara sahiplerinden başka kimse dokuna-
mıyor. Yeni teknolojiler bir yana, ûre-
tilen ve yaygın biçimde tüketilen mad-
deler bile, patent hakkının dokunul-
mazlığı nedeniyle, aynı teknolojiyle
üretilemiyor. Geçen yıl, Airika'da 2.5
milyondan fazla insanın öldüğü AIDS
sağaltımında kullanılan. hasta başına
ücreti 10.000-15.000 dolar olan paha-
lı ilaçlar, Dünya Ticaret Orgütü'nün pa-
tent kurallan nedeniyle 350 dolara sa-
tılan Hindistan'dan ya da ulusal sağlık
hizmetlerinin bir parçası olarak ücret-
siz verilen Brezilya'dan ithal edilemi-
yordu. Uzun ve zorlu savaşımlardan
sonra geri adım atmak zorunda kalan
ilaç firmalan, şimdi ayru ilaçlan 600 do-
Haluk YUKTSEVER Hukukçu
lardan satmayı kabul ederek aslında pa-
tent haklannı korumaya çalışıyoriar. (1)
'Bilgi' tekeü, emperyalist egemenli-
ğin en önemli yönetme araçlanndan bi-
ridir. Seçilmiş, sınıflandınlmış, yeni-
den düzenlenmiş 'enformasyon'un med-
ya tekelleri tarafindan tüm dünyaya ya-
yılmasıyla, gerçek işlevli bilgilere ulaş-
ma ve bilgiyi kamuya ulaştırma olana-
ğı çok ayn şeylerdir.
'Serbest piyasa' tam bir aldatmaca-
dır. Emperyalist merkezler, kendi sa-
nayi ve tanmlannı gümrük duvarlany-
la, kota sınırlamalanyla korurken az ve
orta gelişmiş ülkelere koruma duvarla-
nnın kaldınlması için baskı yapıyorlar.
Çarpıcıbırörnek: "1993başmdaÜçün-
cü Dünya'nın toplam borcu 1 triİyon
444 miryar dolardı. Metropol ülkelerin
korumacıhkpotitikalan viizünden İ çün-
cü Dünya ülkelerinin kâybettiği tniktar
ise yılda 500 miKar dolardı... Bu du-
runıda metropol ülkeler, Üçüncii Dün-
ya'dan gelen mamul ürünkre koyduk-
lan gümrüksnurlamalannı sadecew sa-
dece üç yıl kadar bir süre için kaldırsa-
lar, l'çüncü Dünva'run bütün borcu sı-
fiıianacak(tı)" (2). Böyle bir şey olma-
dL 'Serbest piyasa', tek yaniı ve güçlü-
den yana işleyen bir düzenektir.
tki: "Ulusaldevletbhmekte,onunye-
rini çokulushj şirketler. EVEF,Dünya Ban-
kası türünden uluslararası organizas-
yonlarahnaktadır. Ulusal bağonsziıkdi-
ye bir şey yoktur, bütün ülkeierin birbi-
rine karşdddı bağunlıhklan vanhr."
Marksizm adına konuşan kimileri de,
ulusal devletin bitmekte olduğu tezini,
emperyalizm altında devletsizleşme,
'devletin sönmesT saçmalığma taşıya-
rak kuramlandınyorlar (teorileştiriyor-
lar). Emperyalist kapitalizm yalnız eko-
nomik değil, siyasal bir düzendir, dev-
let bu düzenin en etkili aygıtıdır. Aslın-
da, ulusal devlet yok edilmiyor; rersi-
ne, yeni gereksinmelere, 'gtobaBeşme'ye
göre yeniden yapılandınlıyor. Metropol-
lerde devletin sosyal ve kâmusal hizmet
yönü budanırken baskı aygıtı, silahiı
kuvvetleri güçlendiriliyor. Az ve ortage-
lişmiş ülkelerde ise devletin devlet ol-
ma özelliği değil, 'uhısal' devlet olma
özelliği yok edilmek isteniyor.
Bugünkü dünya sistemi eşit devlet-
lerden oluşan bir konfederasyon değil,
birdevletlerhiyerarşisidir. Hiyerarşikiliş-
ki, 'karşıhkh bağunlıhk' türünden söz-
lerle ne kadar yumuşatılmaya çahşılır-
sa çalışılsın çok sert, bir yanın egemen,
ötekinin bağımlı olduğu bir ilişkidir.
"Uhısal devlet bitti, bıtiyor" söylem ve
eylemi, yoksul ve zayıfülkeleri tümüy-
le silahsızlandırmayı amaçlıyor.
Bireyrilik-parçacılık
Üç: "Globalleşme,ulusaldevletiyok
ederek bimi vereilikleri. daha küçük
insan topiuluklaruu. böylecededemok-
rasrvi çoğukuhığu ve çokkültürlüiüğü
öne çıkanyor.*'
Gerçek durum tam tersidir. Emper-
yalizmin 'demokrasi' ihraçettiğigörül-
memiştir. Bireyi değil, bireyciliği, bü-
tünselliği değil parçacıhğı öne çıkan-
yor. Yerellikleri, ulusal, etnik topluluk-
lan 'böl ve yönet' mantığı içinde kışkır-
tıyor. Globalleşmenın bu kadar çok sö-
zünün edıldiği bir dünyada ve dönem-
de, çokuluslu devletlerin etnik temelde
bölünmesi, dünyanın birçok yerinde et-
nik parçalanma ve 'kabüekşmenin' ya-
şanması rastlantı olmasa gerek.
Tekelci kapitalizm, yüksek düzeyde
standartlaştırma (tektipleştirme) de-
mektır. Her şeyi metalaştınyor ve tek-
tipleştiriyor. Eğitim. sağlık gibi amacı
insan olan temel hizmetlerden aile iliş-
kilerine, beslenmeden tatıl yapmaya,
giyim kuşamdan boş zaman etkinlikle-
rine kadar neredeyse her şey tektipleş-
tiriliyor. Bugünkü dünya düzeni, evre-
nin en yaratıcı, en renkli, en zengüı ve
kendi içinde çeşitlilik gösteren varlığı
olan insanı tornadan çıkmış standart
ürün haline getirmeye çalışıyor.
Toplumun McDonaldlaştınlması baş-
lıklı kitabında Amerikalı sosyolog Ge-
orge Rhzer, McDonald'slaştırma kav-
ramını yaygın bir sürecin temel direği
olarak değerlendiriyor ve sürecı fast-fo-
od kültürünün temelindeki ilkelerin
dünyaya egemen olması olarak tanım-
lıyor. McDonaldlaştırmanın yalnızca
lokanta sanayiini değil, eğitimi. ışi, sağ-
lığı, seyahati. zevki. rejimi, siyaseti, ai-
leyi, ölümü. doğumu, tüm yaşamı içi-
ne aldığını söylüyor (3).
Emperyalist kapitalizmin insanhğa
sunduğu, McDonald kültüründen baş-
ka bir şey değil.
Sonuç: Global fetişler saymakla bit-
mez. Fetişleri bırakıp gerçek duruma
baktığımızda görünen şudur: Tekelci-
emperyalist aşamaya gelmiş bir eko-
nomik toplumsal biçim olan kapita-
lizm, 'dünya tarinseT doğasının gereği
olarak, büyük bir hızla dünyalaşmakü,
eşitsız ve insanlık dışı bir dünyayı ken-
di modelinde, kendi egemenliğinde ye-
niden biçimlendirmekte. insanhğa da-
yatmaktadır.
llerici insanlık. bu dayatmaya testhn
ohnayacak.
(1) Ergin Yıldızoglu, Afrika'danIki
Haber, Cumhuriyet. 12 Mart2001.
(2) Dr. Coşkun Adalı, Günümüz Ka-
pitalizmi veDevleti Üzerine, Sarmal Y.,
tstanbıd 1997, s.55-56.
(3) GeorgeRitzer, Toplumun McDo-
naldlaştırılması, Avrıntı Y., Istanbul
1998.
ARADABİR
Av. ATTtLA GÖKTÜRK
Dil Derneği Sayman Üyesi
Atatürk'ün İş
Bankası'ndaki Payları...
13 Hazıran 2001 günlü Cumhuriyet'te yer alan,
Sayın Çetin Hacaloğlu'nun 'İş Bankası CHPHis-
seleriile llgilı Öneri' başlıklı yazısı, Atatürk'ün va-
siyetini ortadan kaldıran 12 Eylül düzpnlernelerin-
den sonra, aynı yolda, vasiyeti hiçe sayan bir öne-
ri getirmektedır.
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, Ata-
türk'ün, siyasal erkin elinde oyuncak olmalarını ön-
lemek öngörüsüyle, özel hukuktüzelkişileri biçimin-
de yaşama geçirdiği, vasiyetnamesınde kendi mal-
varfığından gelir bağlayarak gereksinim duyacak-
ları parasal desteği de sağladığı iki bilimsel kuru-
luşumuzdu. 12 Eylül yönetiminin kendine özgü Ata-
türk ve hukuk anlayışı, bu iki kurumumuzun orta-
dan kaldırılması, Atatürk'ün vasiyetnamesinin çar-
prtılrnası ve İş Bankası'ndaki Atatürk paylarının ge-
lirterine el konulması, bu gelirlerden ancak bir bö-
lümününse 2876 sayılı yasa ile kurulan Atatürk
Araştırma, Kültür, Dil ve Tarih Kurumu içinde yer alan
resmi Dil ve Tarih kurumlanna bırakılması sonucu-
nu getirmiştir.
1982 Anayasası'nın 134. maddesi ve ardından,
buna dayanılarak, ancak kendi yaptıkları anayasa-
ya da aykın olarak çıkardıkiarı 2876 sayılı yasa ile
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun özel hu-
kuk tüzelkişiliğine son veren ve bu kurumları dev-
let dairesine dönüştüren 12 Eylül yönetimi, bütün
bunlan yaparken ne Atatürk'ün vasiyetini yok et-
tiklerini düşünmüş ne de bu kurumlann özel hukuk
tüzelkişisi olarak düzenlenmiş olmasındaki inceli-
ğı anlamıştır. Kendi hukuk anlayışlan içinde, Ata-
türk'e de, kurumlarına da hainlik etmişlerdir.
Aydınlanmızadüşen, Atatürk'ün vasiyetnamesi-
ni işlerliğine kavuşturmak, kurumlannı, içine düşü-
rüldükleri hukuksuz durumdan ve resmi daire ko-
numundan kurtarmak üzere kamusal bilinç yarat-
ma yolunda çaba göstermektir. Türk Dil Kuru-
mu'nun 1982'ye kadar sürdürdüğü, Atatürk'ün dil
devrimini yaşatmak, Türkçeyi bilim ve yazın dili
olarak geliştirmek ve yabancı diller boyunduru-
ğundan kurtarmak görevini, kurumlar resmi daire-
ye dönüştürüldükten sonra, Türk Dil Kurumu'nun
eski üyelerince 1987'de kurulan Dil Derneği üst-
lenmiştir. O zamanki içişleri Bakanlığı'nın yönlen-
dirmesiyle Ankara Valiliği'nce yasak dernek sayı-
larak kapatılan, kuruculan hakkında suç duyurusun-
da bulunulan Dil Derneği, önce yaşamı için bir hu-
kuk savaşımı vermış, engellemeler aşıldıktan son-
ra, bir yandan amacı doğrultusunda çalışmalarını
sürdürmüş, diğer yandan Atatürk'ün vasiyetname-
sinin yok edilmesi hukuksuzluğu konusunda kamu-
oyunu aydınlatıcı, bilinçlendirici çalışmalar yapmış
ve bu konuda hukuksal çözümler aramayı sürdür-
müştür.
Sayın Çetin Hocaloğlu'nun anılan yazısında yer
alan, İş Bankası'ndaki, vasiyetname ile kuru mül-
kiyeti CHP'ye, geliri Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih
Kurumu'na bırakılmış olan paylarla eğitim amaçlı
bir vakıf oluşturmak önerisi, Atatürk'ün vasiyetini
yok saymak konusunda 12 Eylül yöneticilerinin
yaptığına benzer bir başka yöntem dıle getirmek-
ten başka bir şey değildir.
Atatürk'ün iş Bankası'ndaki paylarının hukuksal
durumu bellidir. Eğer bir insanın son isteklerini oluş-
turan ve hukukça korunmuş olan vasiyetnameye
gereken saygı gösterilmiş olsaydı, bugün de bu pay-
ların geliri özel hukuk tüzelkişiliği ile yaşamakta ve
amaçlan doğruttusunda çalışmakta olan Atatürk ku-
rumlarının olacak, kimse de Atatürk paylannın Ata-
türk kurumlarına özgülenen gelirleriyle barlar, kah-
vehaneler açmaya cesaret edemeyecekti. Çaba-
mız, Atatürk'ün vasiyetnamesine işleriik kazandı-
racak hukuksal düzenlemeleri yapmak, Atatürk'ün
kurumlannı yeniden özel hukuk tüzelkişiliğine ka-
vuşturmak, amaçlan doğrultusundaki çalışmaları-
na kaldığı yerden devam etmelerini sağlamak yo-
lunda olmalıdır. Atatürk'ün vasiyetnamesini yok et-
mek yolunda yeni seçenekler önermek değil.
Bir Sanatçıya Saygı...
AhmetOZER
Bedri Rahmi ne dıyordu bir şiirinde: "Yaşa-
dım / Erik ağaçlan şahidimdir".
MehmetAydın'ın yaşamını incelerken bu di-
zeyı anımsadım. O da dolu dolu yaşadı, bizler
tanığıyız. Mehmet Aydın'ın yaşadığı alanlann
-Istanbul, Kayseri, Kars, Erzurum, Çanakkale,
Bursa, Ankara, Konya...- çoğunu gördüm. Gör-
memle uzun uzun düşündüğüm yerlerden biri,
doğduğu Bayat toprağı oldu. O sık sık "Ben
toprak çocuğuyunT diyerek bu toprağı ve ora-
daki kıraç yaşamını anlatmıştır hep. İnsan Ba-
yat'] görünce, o bozkırdan doğan ışığın, bunca
yıldır varhğım nasıl koruduğuna içten içe şaşı-
yor. Bayat'ta gördüklerim ilginçti: Yurt topra-
ğına salınan bir değerli eğitimcinin çevresinde-
ki sevgi halesi tanımlanamaz boyuttaydı. Meh-
met Aydın vardığı noktada, yöresinin insanla-
nna bir umar, bir elçi, biröncü olmuştu. Bayat'ta
yaşlı kadınlann bir 'a>'dm'ın boynuna sanlıp
sevgilerini sergilemeleri dikkate değerdi. Ora-
da yaşayanlar, bütün Bayat'a yetecek güç kay-
nağını büyük kentlere göndermenin güvence-
sini duyuyorlardı; çünkü Mehmet Aydın, o in-
sanlann tarihini yazıp kimliklerini bir top ışık
gibi bırakıvermişti yazm tarihimize. Mehmet Ay-
dın'ın yaşamı, çeliğe su verilmiş bir yaşamdı.
Mehmet Aydın bir cumhuriyet çocuğu. Cum-
huriyetin varlığı bu kuşağın çeliğine su verdi.
Bu su, o gün bugündür bitip tükenmez bir ener-
jiyle onlan dimdik ayakta tutmaya yetiyor.
Yaşamı acılar, açlıklar, yokluklar ve yoksun-
luklarla harmanlanarak geçmiş Mehmet Ay-
dın'ın. Kurtuluş Savaşı'nın beyni olan Aryon'dân
Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne bir
uzun yolculuğa çıkıvermiş 40'h yıllarda. Amaç,
bu yurda boylu boyunca hizmet etmekti. Öğret-
men ohnak, Cumhuriyet yönetiminin kişiye ka-
zandırdığı erdemin hakkını vermekle eşdeğer-
di. Vasfi Mahir Kocatürk'e, Vedat Günyol'a,
CevdetKudrefe... Bakın bunlardan ilki Siya-
sal Bilgiler, öbürleri hukuk mezunudur. Birleş-
tikleri alan 'ögretmenlik' olmuştur: Bu toprağı
güzelleştirmek; yurdumuzu, dünya toplumlan
arasında sayguı bir yere ulaştırmaktır amaç.
Mehmet Aydın da bu işe baştan gönüllüdür.
Kayseri'de, Kars ve Erzurum'da eğitim tarihi-
miz için son derece özgün bir kurum olan Köy
Enstitüleri'nde Öğretmendir. Çanakkale'de, öğ-
retmen okulunda yarının çocuklannı yetiştire-
cek öğretmenlerin öğretmenidir. Bursa Eğitim,
Gazi Eğitim ve Selçuk Eğitim enstitüsülerinde
anadilimizi, Türkçemizi öğretmeye soyunmuş
bir şovalyedir... O bir yandan öğretmenliğin zor,
özveri isteyen, sabır gerektiren yıllannı katlar-
ken bir yandan da dilimizin geniş çevrenine (uf-
kuna) a\aıç avuç ekin eker. Bu ekinler şiir olur,
deneme olur, eleştiri olur, sözlük olur, incele-
me-araşürma olur, derleme olur, gezi-gözlem olur,
izlenim olur. Mehmet Aydın Sözlüğü'nün "E"
maddesinde "Emekf" sözcüğüne yeryoktur, "Y"
maddesinde "Yorulmak" sözcüğü bulunmaz,
"K" maddesinde "KüTerastlayamazsınız.An-
cak "S" maddesinde "SevgTden, "Ö" mad-
desinde "Özveri"den oluşan nice çelenkler
bulursunuz. Mehmet Aydın, 31 Mart gecesi
Milli Kürüphane salonunda sevenleriyle baş
başaydı. Eğitim, kültür ve sanata emek vermış:
dostluğu yaşamının aynlmaz parçası yapmış
kişiler, böyle birgecede bulunmanın yanşınday-
dı. Türkiye Yazarlar Sendikası Ankara Temsil-
ciliği ile Edebiyatçılar Derneği, sanatının, 60.
yılında Mehmet Aydın'ı kucaklamakla önemli
birgörevi yerine getirmiştir. 60. yılın kutlu ol-
sun ey sevgi adamı!
DÜŞLEDİĞÎNİZ TATİL
GERÇEK OLUYOR!
Ağahan Mımariık Ödüllü Akyaka yöresinde... Tûrk ınımansı ile
Batı konforunun benzersiz bırleşimi...
GÖK.OVA. dünya güzelı bır belde.
Bir yanda çam ağaçlan, bır yanda masmavi bır denız. Buz gibi
kaynak sulan arasında doğa ile baş başa bır dinlence
Bu dinlence yerinın adı YÜCELEN HOTEL
• Denıze sıfir • Denız ve ornıan manzaralı • Özel plajlı
Yatak sayısı 220 Odalannda klima, merkezı ısıtma, minibar,
dırekt çıkjşlı telefon, Balkon, saç kunıtma makınesi ve özel
banyo mevcut.
• Genış yiızme havuzu • Çocuk havuzu
• Çocuk parkı
Spor aktıvıteleri
• Wındsurf • Tenıs • Masatenisi • Mini fiıtbol • Bilardo
• Joggıng • Bısıklet • Kano
Genış mekân içinde havuz bar, sahil bar, loby bar.
ÖNEMLİ NOT. Oksijen ve ıyot zengını YÜCELEN OTEL
astım ve guatr hastalan ıçuı de önenlen bır sağlık merkezidir.
RezervasyOD ve daha fazla bilgi için:
Tel: 0252-243 5434 - 243 5108
Fax: 0252 - 243 5435
e-mail:gokova(Ş yncelen.com.tr
. <. http://www.yucelen.com.tr *
Dileğiniz, unutulmaz bir tatilse
doğru yerdesiniz...
Club Resort
Atlantis
Izmir Menderes Hava Limani'ndan bir saat uzaklıkta doğa ûe kucak
kucağa bir tatil beldesi olan Sığacık'ta tenis, voleybol, basketbol
alanlan, iki yüzme havuzu, amfitiyatrosu, 2 restaurantı ve barları var.
En büyük özelliği su ve deniz sporian olanağı olan Atlantis'te
evinizdeki rahatlığı bulacaksınız.
Yeşil ve mavinin kucaklaştığı bu doğa köşesinde
düşlerinizdeki tatil gerçek olacak.
Tatilinizi düş gücünüz belirleyecek...
Club Resort Atlantis
Büyük Akkum No: 5 Sığacık-Seferihisar/lzmir
Tel : 0232 745 74 55 (4 Hat)
Fax : 0232 745 70 38
tnternet : http:www.resortatlantis.com
e-mail : atlantis(« ispro.net.tr
KUŞADASI
Denize sıfir, özel plaj,
havuz, su sporian, Ty
klima, hamam, sauna,
fıtness, animasyon
42.500.000.- Y.P.
Rezervasyon
Tel: 0.256.622 05 05
Fax: 0.256.622 07 27
info@onura.com
Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar...
ov\e*\f bir tavsiyedir"
--\
~3e
Restmznt & Havuz Ağaçlam sMğınüm denz göfüntusumi çekemedık Gelın gorun
todfcCaim
C
lub Onent. Antık Çağın adalet, sağlık ve banş ıçin buluşma merkezı
olan Ören'de denize "sıfir binbir yıldızlı bir tatıl koyudur Homeros'un
doğum yen "Işıklar Sahıli"nde, Dünyanın atmosfennde oksıjen oranı
en yüksek ıkı noktasından bıri olan Edremit Körtezi'nde, Zeytın Rıvierası'ndadır.
Club Onentie, Ege sıtılinde yapılmış 62 dubleks yapmın her dairesı 2-4 veya
4-6 kişilik aıleler için tasarlanmış, içlerinde duş/WC ve telefon olan odalardan
oluşur Tum kapılar dev bir botanik bafıçesine açılır Bahçe biter, ıncecik kumlu
plaı başlar
Özüriuler ve engelliler ıçin tümüyle duzayak. vejetaryenler ve dıabetıkler ıçin
sorunsuz tatıl Günluk doktor vıziti.
TemmıaAjustas2001 iOnfiHIÛZJeM
Gfibap YP32.000.000 TL 0-12pqüCHHsiz, (3)-4-S-6 tifiler, 16.000.000 TL fttİB$HH MerlHZMte
Club Orient Holiday Resort, Ören-Burhaniye
Tel: 0.266.416 53 S4- 416 34 45 • Fax: 0.266.416 40 26 »»«club-onent com
Club Orient
ulnslararası
sanatcılanı,
artealBtlann n
PENCERE
AhıYaznnzGlıiUçGüç...
Türkler Anadolu'ya adım attıkları zaman Hazre-
ti Isa doğalı bin yıl olmuştu; Amerika beş yüz, Avust-
ralya yaklaşık sekiz yüz yıl sonra keşfedilecekti; Kı-
zılderililer ve Aborjinler başlarına geleceklerder
habersiz, doğanın bağrında yaşıyoriardı.
Avustralya yerlileri "Aborjin"\er 1789'da Fransi/
devriminin patladığından habersizdiler, Avnjpa'da
"Aydınlanma" başlamıştı, İnsan Hakları Bildiri-
si'nden söz ediliyordu; "Magna Carta"nın yazar
Ingiliz, Aborjin'in canına okumaya hazırlanıyordu
Kaptan Cook bu hırsla Avustralya'ya çıktı.
Anadolu'dayaşayan Hıristiyanlar, Istanbul'u Müs-
lümanlann ele geçireceklerinden 1071'de haber-
sizdiler; Ispanya'daki Yahudiler beş yüz yıl sonre
Türkiye'ye geleceklerini nereden bilebilirdiler?.
Türkler, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler benim ço-
cukluğumun Istanbulu'nda bir arada yaşarlarken
geçmişi de geleceği de düşünmüyorlardı; tasasız-
dılar.
Geçmiş bugün bastınyor; Türkler tarihin ağırtığı
altında ne yapacaklannı bilemiyoriar.
•
Batı merkezli dünyada bugün üç önemli toplum
var:
Yahudiler.
Yunanlılar (Rumlar)..
Ermeniler...
Üçü de Türklerie sıkı fıkı, iç içe, al takke ver kü-
lah, Osmanlı mizahında yerierini almış, ortaoyunu
ve Karagöz'le haşır neşir, Türkiye'nin havralarında
ve kiliselerinde dualan okunan toplumlar...
Anadolu, Yunanistan ile Ermenistan parantezi-
nin arasında; buna bir de Kıbns Rumu'nun çenge-
lini taktınız mı, harita zenginleşiyor.
Ermeniler, Amerika ve Avrupa'da güçlü bir ulus,
soykjnm iddialannı Hıristiyan parlamentolanndan
şakır şakır geçiriyorlar; bunun son örneği Fran-
sa'da sergilendi... Erivan Tünkiye'ye düşmanca ba-
kıyor, Amerika'daki Ermeni lobisinin işi gücü Tür-
kiye...
Yunanlı, Avrupalının gözünde Sokrat ile Aristo'nun
torunudun Ingilizle Fransız, seksen yıl önce Atina
ile birlikte Anadolu'yu işgale kalkmış, Istanbul ve
Izmir üç buçuk yıl ellerinde kalmıştı; bizim gazete-
nin bahçesindeki ahşap konak, o dönemde Ingi-
liz işgal kumandanlığıdır. Rum'un Kıbns davasını
ise artık Avrupa Biriiği benimsedi...
Ya Yahudiler?..
Türklerie Yahudiler padişahlıkta ve cumhuriyet-
te kavgasız gürültüsüz bir arada kardeşçe yaşadı-
\ar, ancak bugün Israil'in kutsal kent Kudüs üzeri-
ne Araplaria savaşı, Islam dünyasının altını üstü-
ne getiriyor. Yahudilerin tarih boyunca Hıristiyan-
laria itiş kakışı Hitler'le doruğuna tırmanmıştı; bu-
gün Müslümanlaria çatışma sürüyor.
Yahudiler, Amerika ve Avrupa'da, paraya egemen-
likleriyle ağıriıklannı duyuruyoriar.
•
Batı merkezli dünyada sözü geçen üç güç, Ya-
hudiler, Yunanlılar, Ermeniler Türklerin yaşamında
alın yazısı gibidirier...
Türklerie alıp veremediği olmayan bir Israil'dir.
Tarih üstümüze üstümüze geliyor, günümüze
bastınyor; Türkler Osmanlı'ya döndüler; gırtlağa dek
borçla Batı karşısında perişan, rezil ve sefil...
En kötüsü de bilinçsiz mi bilinçsiz...
Loryma Resort Hotel
"Bir Yasam Biçimi"
Turunç, Güney Ege'nın adacıklar ve fiyortlarla be-
zenmiş nefes kesicı coğrafyasırun en güzel koylanfıdan
bin.. Marmarıs'e çok yakın olmasına karşın. turizm mer-
kezlerinın her türden çevTe kırlilığıne yeten denlı uzak-
ta, doğaya saygılı, Mavi Bayrak'lı bır belde Loryma Re-
sort Hotel yamacın mevcut topografyası ve vejetasyon
dokusuna gizlenmiş, koyun büyüleyici, mıstik panorama-
sına tümüyle hükmeder konumda sıra dışı bır tesis. Or-
manlardan ınen serinletıci esıntıler, düşük nem oranı ve
bol oksijenlı, sağlıklı havasıyla ıdeai iklım koşullanna sa-
hip. Eko-çiftlığınden kendi sütünü, peyninnı, kremasını,
yumurtasını temın eden. kendi ürettiği -yörenin en kali-
teli- zeytinyağını kullanan, damak ze\ kı kadar sağlıklı bes-
lenme ılkelenne de duyarlı bır mutfak.
Konforlu apart daıreler, açık büfe restoran, a la carte
restoran, pool-bar, OxyGen-Bar, açık ve kapah yüzme ha-
vuzlan, jet stream, jakuzi, fitness-center, sauna, beauty-
center, bilardo, dart, iskambıl salonu, masatenisi, tenis.
süper disko, çocuk kulübü. doktor servısı, eko-çiftlik vb.
hizmet birimleri.
Doğa gezileri, trekkıng. dağcılık, tekne turlan, su spor-
ian, dalgıçlık, rafting, jeep-safari gibi doğa sporian, T"ai-
Chı ve yoga seanslan...
"Özel anımasyonlar", "sürpnz showlar"dan anndı-
nlmış, arabesk müziğı uzaktan bile duyamayacağınız.
kent yaşamının yıprattığı insanın dingin. sağlıklı bır or-
tamda doğa ile bütünleşip kendısını yenılemesını, pozı-
tif yaşam enen isıyle dolu günluk yaşamına dönmesini he-
defleyen, kültür ve çevre dostu. çağdaş bır işletme anla-
yışı.
Geniş bilgi:
www.loryma.com
Tel: 0 252 476 72 20-24 Faks: 0 252 476 72 25
MAVt DENİZ TATİL EVLERt
Türkiye'nin cennet köşesi, mavi bayrak ödülü,
Marmaris Turunç Koyu'nda denize sıfir, yüzme
havuzu, havuz bar, sabah ve akşam zengin açık büfe,
her cumartesi havuzbaşı barbekü parti,
tüm pide ve pizza çeşideri, odalarda müstakil
elektrikli şofben, klima, müzik. telefon
0-2 yaş ücretsiz, ayru odada üçüncü kişi %50 indirimli
İki Kişilik O d a d a
1 Kişi 7 cece 8 Cün
150.000.000.-TL
Rezerv*s>on
Tel. 0.252 476 71 90-91
Fax: 0 252 476 70 07
www hotelmavıdenız com