17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA »•< CUMHURİYET 13TEMMUZ2001CUM) .„. OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(â cumhuriyet.com.tr L • nsan. aklıyla görüyor. Aklın, I düşünme, seçme, ölçme. karşı- laştırma, suuflandırma, çözüm- leme, sentez yapma yetenekle- ri, olgulann çıplak gözle ayırt edilemeyen özünü ve ilışkilen- ni görmemizi sağlıyor. Insan. kavram- larla düşünüyor. Elma, armut. üzüm ve benzerlerini, hiçbin olmadan tümünü an- iatan bir başlık altında soyutlamak ıçin 'meyve' ka\Tamını bulmak gerekıyor. Bunun gibı. gözle görülmeyen. elle tu- tulmayan şeylerin ne olduğu ve ne ol- madığı düşüncesıne, kavramlar yorda- rruyla ulaşıyoruz. Sınıflı.eşitsiz bir dün- yada kavramlarda yansız ve amaçsız de- ğıl. Bu yüzden, kimin konumundan. hangı amaç için üretildiklerine, nasıl kullanıldıklanna bağlı olarak kavram- lar da hem görmeye, anlamaya hem de yanlış göstermeye, körleştırmeye hiz- met edebıliyorlar. Emperyalist merkez- lerde iiretilen ve yaygın biçimde kulla- nılan 'globalkşme' kavramı, insan ak- lına yöneltilmiş pervasız bır saldın, bir fetiş tır Fetiş, Skei toplumun ideolojisi- dir, puttur. Globalleşme, gücünü ilkelli- ğinden alan bir kavramlaşürmadır. En başta, 'globalleşme'nin öznesi yok... Emperyalizm dediğimiz zaman emperyalisti, sömürgecilik dediğimiz za- man sömürgeciyi düşünüyonız. Glo- balızm ise. herkesin dışında ve her şe- ye egemen bir şey. Geçenlerde, bır te- İevizyon progranunda savunucuJanndan birı, globalleşmeyi "yerçekimi gibi bir yasaUık" ekonomik. nesnel bir süreç olarak tanımladı. •Globalleşme' insansrz bir kavTam. 1 mılyardan çok insanın yoksulluk sını- nnda yaşaması. toplumsal eşitsizliğın dünya çapında gıderek ve dramatik bo- yutlarda büyümesi türünden sorunlar globalleşmenın gündeminde değil. 'Gto- balkşme' söylemine göre dünya artık, seçeneklerin olmadığı. tarihin ve ideolo- jilerin sona erdiği, insanlıgın tek bir ekonomik düzene, tek bir yaşam tarzı- lobal Fetişler na yazgılı olduğu bir dünyadır. Söylemin etkisi ve gücii, birer dog- ma gibi sunduğu önerrneleriyle zihin- lerde kurduğu egemenlikten, aşıladığı çaresizlik duygusundan geliyor. Bu ya- zının sınırlan ıçinde üç global fetişi sa- tırbaşlanyla sıralamaya çalışalım: Bir: "Sermaye, meta, bflgi, teknoloji serbestçe dünyayı doiaşıyor. Serbest pt- yasa işfiyor: herkese eşit fırsarJar sunu- yor." Bu sayılanlardan yalnızca serma- ye ve türevleriyle ilgili olanlar doğru- dur. Sermaye, gerçekten de tüm zaman ve uzam sırurlanndan özgür biçimde hareket ediyor. Mali fonlarda bıriken bü- yük miktarlarda sermaye, bilgisayar tuş- lanna dokunmak için gerekli en az za- manda en çok kâr edeceği yere gidebi- lıyor. Emek ise ulusal sınırlara hapse- dilmiştir. Teknolojik buluşlar daha araştırma aşamasında patent hakkıyla özel mül- kiyet konusu oluyorlar. 20 yü, 50 yıl bun- lara sahiplerinden başka kimse dokuna- mıyor. Yeni teknolojiler bir yana, ûre- tilen ve yaygın biçimde tüketilen mad- deler bile, patent hakkının dokunul- mazlığı nedeniyle, aynı teknolojiyle üretilemiyor. Geçen yıl, Airika'da 2.5 milyondan fazla insanın öldüğü AIDS sağaltımında kullanılan. hasta başına ücreti 10.000-15.000 dolar olan paha- lı ilaçlar, Dünya Ticaret Orgütü'nün pa- tent kurallan nedeniyle 350 dolara sa- tılan Hindistan'dan ya da ulusal sağlık hizmetlerinin bir parçası olarak ücret- siz verilen Brezilya'dan ithal edilemi- yordu. Uzun ve zorlu savaşımlardan sonra geri adım atmak zorunda kalan ilaç firmalan, şimdi ayru ilaçlan 600 do- Haluk YUKTSEVER Hukukçu lardan satmayı kabul ederek aslında pa- tent haklannı korumaya çalışıyoriar. (1) 'Bilgi' tekeü, emperyalist egemenli- ğin en önemli yönetme araçlanndan bi- ridir. Seçilmiş, sınıflandınlmış, yeni- den düzenlenmiş 'enformasyon'un med- ya tekelleri tarafindan tüm dünyaya ya- yılmasıyla, gerçek işlevli bilgilere ulaş- ma ve bilgiyi kamuya ulaştırma olana- ğı çok ayn şeylerdir. 'Serbest piyasa' tam bir aldatmaca- dır. Emperyalist merkezler, kendi sa- nayi ve tanmlannı gümrük duvarlany- la, kota sınırlamalanyla korurken az ve orta gelişmiş ülkelere koruma duvarla- nnın kaldınlması için baskı yapıyorlar. Çarpıcıbırörnek: "1993başmdaÜçün- cü Dünya'nın toplam borcu 1 triİyon 444 miryar dolardı. Metropol ülkelerin korumacıhkpotitikalan viizünden İ çün- cü Dünya ülkelerinin kâybettiği tniktar ise yılda 500 miKar dolardı... Bu du- runıda metropol ülkeler, Üçüncii Dün- ya'dan gelen mamul ürünkre koyduk- lan gümrüksnurlamalannı sadecew sa- dece üç yıl kadar bir süre için kaldırsa- lar, l'çüncü Dünva'run bütün borcu sı- fiıianacak(tı)" (2). Böyle bir şey olma- dL 'Serbest piyasa', tek yaniı ve güçlü- den yana işleyen bir düzenektir. tki: "Ulusaldevletbhmekte,onunye- rini çokulushj şirketler. EVEF,Dünya Ban- kası türünden uluslararası organizas- yonlarahnaktadır. Ulusal bağonsziıkdi- ye bir şey yoktur, bütün ülkeierin birbi- rine karşdddı bağunlıhklan vanhr." Marksizm adına konuşan kimileri de, ulusal devletin bitmekte olduğu tezini, emperyalizm altında devletsizleşme, 'devletin sönmesT saçmalığma taşıya- rak kuramlandınyorlar (teorileştiriyor- lar). Emperyalist kapitalizm yalnız eko- nomik değil, siyasal bir düzendir, dev- let bu düzenin en etkili aygıtıdır. Aslın- da, ulusal devlet yok edilmiyor; rersi- ne, yeni gereksinmelere, 'gtobaBeşme'ye göre yeniden yapılandınlıyor. Metropol- lerde devletin sosyal ve kâmusal hizmet yönü budanırken baskı aygıtı, silahiı kuvvetleri güçlendiriliyor. Az ve ortage- lişmiş ülkelerde ise devletin devlet ol- ma özelliği değil, 'uhısal' devlet olma özelliği yok edilmek isteniyor. Bugünkü dünya sistemi eşit devlet- lerden oluşan bir konfederasyon değil, birdevletlerhiyerarşisidir. Hiyerarşikiliş- ki, 'karşıhkh bağunlıhk' türünden söz- lerle ne kadar yumuşatılmaya çahşılır- sa çalışılsın çok sert, bir yanın egemen, ötekinin bağımlı olduğu bir ilişkidir. "Uhısal devlet bitti, bıtiyor" söylem ve eylemi, yoksul ve zayıfülkeleri tümüy- le silahsızlandırmayı amaçlıyor. Bireyrilik-parçacılık Üç: "Globalleşme,ulusaldevletiyok ederek bimi vereilikleri. daha küçük insan topiuluklaruu. böylecededemok- rasrvi çoğukuhığu ve çokkültürlüiüğü öne çıkanyor.*' Gerçek durum tam tersidir. Emper- yalizmin 'demokrasi' ihraçettiğigörül- memiştir. Bireyi değil, bireyciliği, bü- tünselliği değil parçacıhğı öne çıkan- yor. Yerellikleri, ulusal, etnik topluluk- lan 'böl ve yönet' mantığı içinde kışkır- tıyor. Globalleşmenın bu kadar çok sö- zünün edıldiği bir dünyada ve dönem- de, çokuluslu devletlerin etnik temelde bölünmesi, dünyanın birçok yerinde et- nik parçalanma ve 'kabüekşmenin' ya- şanması rastlantı olmasa gerek. Tekelci kapitalizm, yüksek düzeyde standartlaştırma (tektipleştirme) de- mektır. Her şeyi metalaştınyor ve tek- tipleştiriyor. Eğitim. sağlık gibi amacı insan olan temel hizmetlerden aile iliş- kilerine, beslenmeden tatıl yapmaya, giyim kuşamdan boş zaman etkinlikle- rine kadar neredeyse her şey tektipleş- tiriliyor. Bugünkü dünya düzeni, evre- nin en yaratıcı, en renkli, en zengüı ve kendi içinde çeşitlilik gösteren varlığı olan insanı tornadan çıkmış standart ürün haline getirmeye çalışıyor. Toplumun McDonaldlaştınlması baş- lıklı kitabında Amerikalı sosyolog Ge- orge Rhzer, McDonald'slaştırma kav- ramını yaygın bir sürecin temel direği olarak değerlendiriyor ve sürecı fast-fo- od kültürünün temelindeki ilkelerin dünyaya egemen olması olarak tanım- lıyor. McDonaldlaştırmanın yalnızca lokanta sanayiini değil, eğitimi. ışi, sağ- lığı, seyahati. zevki. rejimi, siyaseti, ai- leyi, ölümü. doğumu, tüm yaşamı içi- ne aldığını söylüyor (3). Emperyalist kapitalizmin insanhğa sunduğu, McDonald kültüründen baş- ka bir şey değil. Sonuç: Global fetişler saymakla bit- mez. Fetişleri bırakıp gerçek duruma baktığımızda görünen şudur: Tekelci- emperyalist aşamaya gelmiş bir eko- nomik toplumsal biçim olan kapita- lizm, 'dünya tarinseT doğasının gereği olarak, büyük bir hızla dünyalaşmakü, eşitsız ve insanlık dışı bir dünyayı ken- di modelinde, kendi egemenliğinde ye- niden biçimlendirmekte. insanhğa da- yatmaktadır. llerici insanlık. bu dayatmaya testhn ohnayacak. (1) Ergin Yıldızoglu, Afrika'danIki Haber, Cumhuriyet. 12 Mart2001. (2) Dr. Coşkun Adalı, Günümüz Ka- pitalizmi veDevleti Üzerine, Sarmal Y., tstanbıd 1997, s.55-56. (3) GeorgeRitzer, Toplumun McDo- naldlaştırılması, Avrıntı Y., Istanbul 1998. ARADABİR Av. ATTtLA GÖKTÜRK Dil Derneği Sayman Üyesi Atatürk'ün İş Bankası'ndaki Payları... 13 Hazıran 2001 günlü Cumhuriyet'te yer alan, Sayın Çetin Hacaloğlu'nun 'İş Bankası CHPHis- seleriile llgilı Öneri' başlıklı yazısı, Atatürk'ün va- siyetini ortadan kaldıran 12 Eylül düzpnlernelerin- den sonra, aynı yolda, vasiyeti hiçe sayan bir öne- ri getirmektedır. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, Ata- türk'ün, siyasal erkin elinde oyuncak olmalarını ön- lemek öngörüsüyle, özel hukuktüzelkişileri biçimin- de yaşama geçirdiği, vasiyetnamesınde kendi mal- varfığından gelir bağlayarak gereksinim duyacak- ları parasal desteği de sağladığı iki bilimsel kuru- luşumuzdu. 12 Eylül yönetiminin kendine özgü Ata- türk ve hukuk anlayışı, bu iki kurumumuzun orta- dan kaldırılması, Atatürk'ün vasiyetnamesinin çar- prtılrnası ve İş Bankası'ndaki Atatürk paylarının ge- lirterine el konulması, bu gelirlerden ancak bir bö- lümününse 2876 sayılı yasa ile kurulan Atatürk Araştırma, Kültür, Dil ve Tarih Kurumu içinde yer alan resmi Dil ve Tarih kurumlanna bırakılması sonucu- nu getirmiştir. 1982 Anayasası'nın 134. maddesi ve ardından, buna dayanılarak, ancak kendi yaptıkları anayasa- ya da aykın olarak çıkardıkiarı 2876 sayılı yasa ile Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun özel hu- kuk tüzelkişiliğine son veren ve bu kurumları dev- let dairesine dönüştüren 12 Eylül yönetimi, bütün bunlan yaparken ne Atatürk'ün vasiyetini yok et- tiklerini düşünmüş ne de bu kurumlann özel hukuk tüzelkişisi olarak düzenlenmiş olmasındaki inceli- ğı anlamıştır. Kendi hukuk anlayışlan içinde, Ata- türk'e de, kurumlarına da hainlik etmişlerdir. Aydınlanmızadüşen, Atatürk'ün vasiyetnamesi- ni işlerliğine kavuşturmak, kurumlannı, içine düşü- rüldükleri hukuksuz durumdan ve resmi daire ko- numundan kurtarmak üzere kamusal bilinç yarat- ma yolunda çaba göstermektir. Türk Dil Kuru- mu'nun 1982'ye kadar sürdürdüğü, Atatürk'ün dil devrimini yaşatmak, Türkçeyi bilim ve yazın dili olarak geliştirmek ve yabancı diller boyunduru- ğundan kurtarmak görevini, kurumlar resmi daire- ye dönüştürüldükten sonra, Türk Dil Kurumu'nun eski üyelerince 1987'de kurulan Dil Derneği üst- lenmiştir. O zamanki içişleri Bakanlığı'nın yönlen- dirmesiyle Ankara Valiliği'nce yasak dernek sayı- larak kapatılan, kuruculan hakkında suç duyurusun- da bulunulan Dil Derneği, önce yaşamı için bir hu- kuk savaşımı vermış, engellemeler aşıldıktan son- ra, bir yandan amacı doğrultusunda çalışmalarını sürdürmüş, diğer yandan Atatürk'ün vasiyetname- sinin yok edilmesi hukuksuzluğu konusunda kamu- oyunu aydınlatıcı, bilinçlendirici çalışmalar yapmış ve bu konuda hukuksal çözümler aramayı sürdür- müştür. Sayın Çetin Hocaloğlu'nun anılan yazısında yer alan, İş Bankası'ndaki, vasiyetname ile kuru mül- kiyeti CHP'ye, geliri Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na bırakılmış olan paylarla eğitim amaçlı bir vakıf oluşturmak önerisi, Atatürk'ün vasiyetini yok saymak konusunda 12 Eylül yöneticilerinin yaptığına benzer bir başka yöntem dıle getirmek- ten başka bir şey değildir. Atatürk'ün iş Bankası'ndaki paylarının hukuksal durumu bellidir. Eğer bir insanın son isteklerini oluş- turan ve hukukça korunmuş olan vasiyetnameye gereken saygı gösterilmiş olsaydı, bugün de bu pay- ların geliri özel hukuk tüzelkişiliği ile yaşamakta ve amaçlan doğruttusunda çalışmakta olan Atatürk ku- rumlarının olacak, kimse de Atatürk paylannın Ata- türk kurumlarına özgülenen gelirleriyle barlar, kah- vehaneler açmaya cesaret edemeyecekti. Çaba- mız, Atatürk'ün vasiyetnamesine işleriik kazandı- racak hukuksal düzenlemeleri yapmak, Atatürk'ün kurumlannı yeniden özel hukuk tüzelkişiliğine ka- vuşturmak, amaçlan doğrultusundaki çalışmaları- na kaldığı yerden devam etmelerini sağlamak yo- lunda olmalıdır. Atatürk'ün vasiyetnamesini yok et- mek yolunda yeni seçenekler önermek değil. Bir Sanatçıya Saygı... AhmetOZER Bedri Rahmi ne dıyordu bir şiirinde: "Yaşa- dım / Erik ağaçlan şahidimdir". MehmetAydın'ın yaşamını incelerken bu di- zeyı anımsadım. O da dolu dolu yaşadı, bizler tanığıyız. Mehmet Aydın'ın yaşadığı alanlann -Istanbul, Kayseri, Kars, Erzurum, Çanakkale, Bursa, Ankara, Konya...- çoğunu gördüm. Gör- memle uzun uzun düşündüğüm yerlerden biri, doğduğu Bayat toprağı oldu. O sık sık "Ben toprak çocuğuyunT diyerek bu toprağı ve ora- daki kıraç yaşamını anlatmıştır hep. İnsan Ba- yat'] görünce, o bozkırdan doğan ışığın, bunca yıldır varhğım nasıl koruduğuna içten içe şaşı- yor. Bayat'ta gördüklerim ilginçti: Yurt topra- ğına salınan bir değerli eğitimcinin çevresinde- ki sevgi halesi tanımlanamaz boyuttaydı. Meh- met Aydın vardığı noktada, yöresinin insanla- nna bir umar, bir elçi, biröncü olmuştu. Bayat'ta yaşlı kadınlann bir 'a>'dm'ın boynuna sanlıp sevgilerini sergilemeleri dikkate değerdi. Ora- da yaşayanlar, bütün Bayat'a yetecek güç kay- nağını büyük kentlere göndermenin güvence- sini duyuyorlardı; çünkü Mehmet Aydın, o in- sanlann tarihini yazıp kimliklerini bir top ışık gibi bırakıvermişti yazm tarihimize. Mehmet Ay- dın'ın yaşamı, çeliğe su verilmiş bir yaşamdı. Mehmet Aydın bir cumhuriyet çocuğu. Cum- huriyetin varlığı bu kuşağın çeliğine su verdi. Bu su, o gün bugündür bitip tükenmez bir ener- jiyle onlan dimdik ayakta tutmaya yetiyor. Yaşamı acılar, açlıklar, yokluklar ve yoksun- luklarla harmanlanarak geçmiş Mehmet Ay- dın'ın. Kurtuluş Savaşı'nın beyni olan Aryon'dân Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne bir uzun yolculuğa çıkıvermiş 40'h yıllarda. Amaç, bu yurda boylu boyunca hizmet etmekti. Öğret- men ohnak, Cumhuriyet yönetiminin kişiye ka- zandırdığı erdemin hakkını vermekle eşdeğer- di. Vasfi Mahir Kocatürk'e, Vedat Günyol'a, CevdetKudrefe... Bakın bunlardan ilki Siya- sal Bilgiler, öbürleri hukuk mezunudur. Birleş- tikleri alan 'ögretmenlik' olmuştur: Bu toprağı güzelleştirmek; yurdumuzu, dünya toplumlan arasında sayguı bir yere ulaştırmaktır amaç. Mehmet Aydın da bu işe baştan gönüllüdür. Kayseri'de, Kars ve Erzurum'da eğitim tarihi- miz için son derece özgün bir kurum olan Köy Enstitüleri'nde Öğretmendir. Çanakkale'de, öğ- retmen okulunda yarının çocuklannı yetiştire- cek öğretmenlerin öğretmenidir. Bursa Eğitim, Gazi Eğitim ve Selçuk Eğitim enstitüsülerinde anadilimizi, Türkçemizi öğretmeye soyunmuş bir şovalyedir... O bir yandan öğretmenliğin zor, özveri isteyen, sabır gerektiren yıllannı katlar- ken bir yandan da dilimizin geniş çevrenine (uf- kuna) a\aıç avuç ekin eker. Bu ekinler şiir olur, deneme olur, eleştiri olur, sözlük olur, incele- me-araşürma olur, derleme olur, gezi-gözlem olur, izlenim olur. Mehmet Aydın Sözlüğü'nün "E" maddesinde "Emekf" sözcüğüne yeryoktur, "Y" maddesinde "Yorulmak" sözcüğü bulunmaz, "K" maddesinde "KüTerastlayamazsınız.An- cak "S" maddesinde "SevgTden, "Ö" mad- desinde "Özveri"den oluşan nice çelenkler bulursunuz. Mehmet Aydın, 31 Mart gecesi Milli Kürüphane salonunda sevenleriyle baş başaydı. Eğitim, kültür ve sanata emek vermış: dostluğu yaşamının aynlmaz parçası yapmış kişiler, böyle birgecede bulunmanın yanşınday- dı. Türkiye Yazarlar Sendikası Ankara Temsil- ciliği ile Edebiyatçılar Derneği, sanatının, 60. yılında Mehmet Aydın'ı kucaklamakla önemli birgörevi yerine getirmiştir. 60. yılın kutlu ol- sun ey sevgi adamı! DÜŞLEDİĞÎNİZ TATİL GERÇEK OLUYOR! Ağahan Mımariık Ödüllü Akyaka yöresinde... Tûrk ınımansı ile Batı konforunun benzersiz bırleşimi... GÖK.OVA. dünya güzelı bır belde. Bir yanda çam ağaçlan, bır yanda masmavi bır denız. Buz gibi kaynak sulan arasında doğa ile baş başa bır dinlence Bu dinlence yerinın adı YÜCELEN HOTEL • Denıze sıfir • Denız ve ornıan manzaralı • Özel plajlı Yatak sayısı 220 Odalannda klima, merkezı ısıtma, minibar, dırekt çıkjşlı telefon, Balkon, saç kunıtma makınesi ve özel banyo mevcut. • Genış yiızme havuzu • Çocuk havuzu • Çocuk parkı Spor aktıvıteleri • Wındsurf • Tenıs • Masatenisi • Mini fiıtbol • Bilardo • Joggıng • Bısıklet • Kano Genış mekân içinde havuz bar, sahil bar, loby bar. ÖNEMLİ NOT. Oksijen ve ıyot zengını YÜCELEN OTEL astım ve guatr hastalan ıçuı de önenlen bır sağlık merkezidir. RezervasyOD ve daha fazla bilgi için: Tel: 0252-243 5434 - 243 5108 Fax: 0252 - 243 5435 e-mail:gokova(Ş yncelen.com.tr . <. http://www.yucelen.com.tr * Dileğiniz, unutulmaz bir tatilse doğru yerdesiniz... Club Resort Atlantis Izmir Menderes Hava Limani'ndan bir saat uzaklıkta doğa ûe kucak kucağa bir tatil beldesi olan Sığacık'ta tenis, voleybol, basketbol alanlan, iki yüzme havuzu, amfitiyatrosu, 2 restaurantı ve barları var. En büyük özelliği su ve deniz sporian olanağı olan Atlantis'te evinizdeki rahatlığı bulacaksınız. Yeşil ve mavinin kucaklaştığı bu doğa köşesinde düşlerinizdeki tatil gerçek olacak. Tatilinizi düş gücünüz belirleyecek... Club Resort Atlantis Büyük Akkum No: 5 Sığacık-Seferihisar/lzmir Tel : 0232 745 74 55 (4 Hat) Fax : 0232 745 70 38 tnternet : http:www.resortatlantis.com e-mail : atlantis(« ispro.net.tr KUŞADASI Denize sıfir, özel plaj, havuz, su sporian, Ty klima, hamam, sauna, fıtness, animasyon 42.500.000.- Y.P. Rezervasyon Tel: 0.256.622 05 05 Fax: 0.256.622 07 27 [email protected] Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar... ov\e*\f bir tavsiyedir" --\ ~3e Restmznt & Havuz Ağaçlam sMğınüm denz göfüntusumi çekemedık Gelın gorun todfcCaim C lub Onent. Antık Çağın adalet, sağlık ve banş ıçin buluşma merkezı olan Ören'de denize "sıfir binbir yıldızlı bir tatıl koyudur Homeros'un doğum yen "Işıklar Sahıli"nde, Dünyanın atmosfennde oksıjen oranı en yüksek ıkı noktasından bıri olan Edremit Körtezi'nde, Zeytın Rıvierası'ndadır. Club Onentie, Ege sıtılinde yapılmış 62 dubleks yapmın her dairesı 2-4 veya 4-6 kişilik aıleler için tasarlanmış, içlerinde duş/WC ve telefon olan odalardan oluşur Tum kapılar dev bir botanik bafıçesine açılır Bahçe biter, ıncecik kumlu plaı başlar Özüriuler ve engelliler ıçin tümüyle duzayak. vejetaryenler ve dıabetıkler ıçin sorunsuz tatıl Günluk doktor vıziti. TemmıaAjustas2001 iOnfiHIÛZJeM Gfibap YP32.000.000 TL 0-12pqüCHHsiz, (3)-4-S-6 tifiler, 16.000.000 TL fttİB$HH MerlHZMte Club Orient Holiday Resort, Ören-Burhaniye Tel: 0.266.416 53 S4- 416 34 45 • Fax: 0.266.416 40 26 »»«club-onent com Club Orient ulnslararası sanatcılanı, artealBtlann n PENCERE AhıYaznnzGlıiUçGüç... Türkler Anadolu'ya adım attıkları zaman Hazre- ti Isa doğalı bin yıl olmuştu; Amerika beş yüz, Avust- ralya yaklaşık sekiz yüz yıl sonra keşfedilecekti; Kı- zılderililer ve Aborjinler başlarına geleceklerder habersiz, doğanın bağrında yaşıyoriardı. Avustralya yerlileri "Aborjin"\er 1789'da Fransi/ devriminin patladığından habersizdiler, Avnjpa'da "Aydınlanma" başlamıştı, İnsan Hakları Bildiri- si'nden söz ediliyordu; "Magna Carta"nın yazar Ingiliz, Aborjin'in canına okumaya hazırlanıyordu Kaptan Cook bu hırsla Avustralya'ya çıktı. Anadolu'dayaşayan Hıristiyanlar, Istanbul'u Müs- lümanlann ele geçireceklerinden 1071'de haber- sizdiler; Ispanya'daki Yahudiler beş yüz yıl sonre Türkiye'ye geleceklerini nereden bilebilirdiler?. Türkler, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler benim ço- cukluğumun Istanbulu'nda bir arada yaşarlarken geçmişi de geleceği de düşünmüyorlardı; tasasız- dılar. Geçmiş bugün bastınyor; Türkler tarihin ağırtığı altında ne yapacaklannı bilemiyoriar. • Batı merkezli dünyada bugün üç önemli toplum var: Yahudiler. Yunanlılar (Rumlar).. Ermeniler... Üçü de Türklerie sıkı fıkı, iç içe, al takke ver kü- lah, Osmanlı mizahında yerierini almış, ortaoyunu ve Karagöz'le haşır neşir, Türkiye'nin havralarında ve kiliselerinde dualan okunan toplumlar... Anadolu, Yunanistan ile Ermenistan parantezi- nin arasında; buna bir de Kıbns Rumu'nun çenge- lini taktınız mı, harita zenginleşiyor. Ermeniler, Amerika ve Avrupa'da güçlü bir ulus, soykjnm iddialannı Hıristiyan parlamentolanndan şakır şakır geçiriyorlar; bunun son örneği Fran- sa'da sergilendi... Erivan Tünkiye'ye düşmanca ba- kıyor, Amerika'daki Ermeni lobisinin işi gücü Tür- kiye... Yunanlı, Avrupalının gözünde Sokrat ile Aristo'nun torunudun Ingilizle Fransız, seksen yıl önce Atina ile birlikte Anadolu'yu işgale kalkmış, Istanbul ve Izmir üç buçuk yıl ellerinde kalmıştı; bizim gazete- nin bahçesindeki ahşap konak, o dönemde Ingi- liz işgal kumandanlığıdır. Rum'un Kıbns davasını ise artık Avrupa Biriiği benimsedi... Ya Yahudiler?.. Türklerie Yahudiler padişahlıkta ve cumhuriyet- te kavgasız gürültüsüz bir arada kardeşçe yaşadı- \ar, ancak bugün Israil'in kutsal kent Kudüs üzeri- ne Araplaria savaşı, Islam dünyasının altını üstü- ne getiriyor. Yahudilerin tarih boyunca Hıristiyan- laria itiş kakışı Hitler'le doruğuna tırmanmıştı; bu- gün Müslümanlaria çatışma sürüyor. Yahudiler, Amerika ve Avrupa'da, paraya egemen- likleriyle ağıriıklannı duyuruyoriar. • Batı merkezli dünyada sözü geçen üç güç, Ya- hudiler, Yunanlılar, Ermeniler Türklerin yaşamında alın yazısı gibidirier... Türklerie alıp veremediği olmayan bir Israil'dir. Tarih üstümüze üstümüze geliyor, günümüze bastınyor; Türkler Osmanlı'ya döndüler; gırtlağa dek borçla Batı karşısında perişan, rezil ve sefil... En kötüsü de bilinçsiz mi bilinçsiz... Loryma Resort Hotel "Bir Yasam Biçimi" Turunç, Güney Ege'nın adacıklar ve fiyortlarla be- zenmiş nefes kesicı coğrafyasırun en güzel koylanfıdan bin.. Marmarıs'e çok yakın olmasına karşın. turizm mer- kezlerinın her türden çevTe kırlilığıne yeten denlı uzak- ta, doğaya saygılı, Mavi Bayrak'lı bır belde Loryma Re- sort Hotel yamacın mevcut topografyası ve vejetasyon dokusuna gizlenmiş, koyun büyüleyici, mıstik panorama- sına tümüyle hükmeder konumda sıra dışı bır tesis. Or- manlardan ınen serinletıci esıntıler, düşük nem oranı ve bol oksijenlı, sağlıklı havasıyla ıdeai iklım koşullanna sa- hip. Eko-çiftlığınden kendi sütünü, peyninnı, kremasını, yumurtasını temın eden. kendi ürettiği -yörenin en kali- teli- zeytinyağını kullanan, damak ze\ kı kadar sağlıklı bes- lenme ılkelenne de duyarlı bır mutfak. Konforlu apart daıreler, açık büfe restoran, a la carte restoran, pool-bar, OxyGen-Bar, açık ve kapah yüzme ha- vuzlan, jet stream, jakuzi, fitness-center, sauna, beauty- center, bilardo, dart, iskambıl salonu, masatenisi, tenis. süper disko, çocuk kulübü. doktor servısı, eko-çiftlik vb. hizmet birimleri. Doğa gezileri, trekkıng. dağcılık, tekne turlan, su spor- ian, dalgıçlık, rafting, jeep-safari gibi doğa sporian, T"ai- Chı ve yoga seanslan... "Özel anımasyonlar", "sürpnz showlar"dan anndı- nlmış, arabesk müziğı uzaktan bile duyamayacağınız. kent yaşamının yıprattığı insanın dingin. sağlıklı bır or- tamda doğa ile bütünleşip kendısını yenılemesını, pozı- tif yaşam enen isıyle dolu günluk yaşamına dönmesini he- defleyen, kültür ve çevre dostu. çağdaş bır işletme anla- yışı. Geniş bilgi: www.loryma.com Tel: 0 252 476 72 20-24 Faks: 0 252 476 72 25 MAVt DENİZ TATİL EVLERt Türkiye'nin cennet köşesi, mavi bayrak ödülü, Marmaris Turunç Koyu'nda denize sıfir, yüzme havuzu, havuz bar, sabah ve akşam zengin açık büfe, her cumartesi havuzbaşı barbekü parti, tüm pide ve pizza çeşideri, odalarda müstakil elektrikli şofben, klima, müzik. telefon 0-2 yaş ücretsiz, ayru odada üçüncü kişi %50 indirimli İki Kişilik O d a d a 1 Kişi 7 cece 8 Cün 150.000.000.-TL Rezerv*s>on Tel. 0.252 476 71 90-91 Fax: 0 252 476 70 07 www hotelmavıdenız com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle