11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6HAZİRAN2OO1 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Balctronac posta: denksom0cumhuriyet.coin.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Uşak'ta köylüler uzaylılan raş atarak kovalamış... "Yıldız Savaşlan'nda destan vazdık!" Turnikeler Turizmdeki patlama bu yıl sadece Akdeniz ve Ege kıyılannda değil Istanbul'dada kendini gösteriyor... Patlamanın e n somut örneği de Ayasofya Müzesi'nin önünde yaşanıyor... Turistler müzeye gîrebilmek için uzun kuyruklar oluşturuyor, bazen rehberler sıra beklemekten müzeye gîrilemeyeceğini anlayıp gruplan geri bile çekiyor... Çünkii... Hacim Kamoy'un genel müdürlüğü sırasında ASELSAN adına Topkapı Sarayı Müzesi'nin elektronik koruma sistemiyte birlikte Ayasofya Müzesi'ne turnike kurma işini de alan Pronet fîrmasının tumikeleri anza yapıyor... Optik okuyuculu biletler zaman zaman tumikeleri açmıyor, turnikeler, biletleri algılamıyor... 2000 yılı sonunda çalışır durumda teslim edilmesi gereken turnikeler 20O1 yılı turizm sezonunun en canlı ayı Haziran'da turistlere geçit vermiyor... Y argı kararını yok sayan Başbakanlığın ya- zıtı talimatıyla Bergama'da siyanürlü altın iş- letmeciliğine "ruhsat" veren bilim insanla- rını tanıdık: Naci Görür, Derin Orhon, Ol- cay Tünay, Işık Kabdaşlı, Mehmet Canbazoğlu, Hasan Yazıcıgil, Mahir Vardar, Haluk Eyidoğan, Aykut Barka, Fehim Üçışık, Süleyman Ovez... Diyeceksiniz ki bunlar "ruhsat" vermedi... Doğru- dur... Bu kişiler, Eurogold kimliği yerine Normandy maskesi takan çok uluslu sermayenin, topraklanmı- zı kirletmesi ve insanlarımızın yaşamını tehd'rt etme- si için siyasi iktidann verdiği ruhsata rapor hazırla- dı... Kılıf da diyebiliriz! Minareyi çaldılar ama mızrak çuvala sığmadı... Çevre Mühendisleri, Jeolojı Mühendisleri, Kimya Mühendisleri, Metalürji Mühendisleri Odası da, ya- zılı talimatla görevlendirilen raporculann sırgibi sak- lanan raporunu bulup inceledi: "Raporda sayfa 18 paragraf 2'de, 'atık havuzun- Raporcular dan yer altı suyuna sızma ancak atık havuzundaki pH'ın çeşitli nedenlerle düşmesi durumunda (fazla yağış ile seyrelme gibi) metallerin çözmesiyle önem kazanabilir. Bu durum atık havuzunun etrafında ku- rulu kostik hattı ve içine yerteştirilen pH probu ile kont- rol edilmektedir' denmektedir. Izmir ll Sağlık Müdür- lüğü'nde oluşturulan genişlettlmiş ll Inceleme Ku- rulu'nun, 21.7.2000 tarihinde işletmeye yaptığı ge- zıye katılan kurul üyesi Yrd. Doç. Dr. Enver Y. Kü- çükoğlu ıse 'ınceleme kurulunun böyle bir yapı gör- mediğıni' Başbakanlığa verdiği 7.8.2000 ve 21.9.2000 tarihli raporlarında belırtmektedir." Bu, bir skandal- dır... Bu, bilim insanı kimliği taşıyanlar için büyük bir ayıptır... Bu, Türkıye'de bilimin siyasi ve ticari çıkar- lara alet edildiğinin kanıtıdır... Kanıt çok: "Cevher özellikleriyle ilgili olarak verilen bilgiler (rezerv, tönür vb.) şirketin yapmış olduğu araştırma- lar baz alınarak verilmtş olup, bunun dışında hiçbir kamu kuruluşunun ya da TÜBİTAK uzmanlarının cevherin yapısı ve bileşimini incelemediği bilinmek- tedir." Parayı verenin düdüğünü çaldırdığı bir rapor: "Raporun sonuç bölümünde, 'inceleme konusu te- sisin ve aynı koşullardaki benzerlerinin çevreye uyumlu ve duyarlı birer iktisadi faaliyet olarak işlet- meye geçirilmelerinin sürdürülebilir kalkınma kav- ramı içerisinde ülkemiz menfaatleri açısından uygun ve yararlı olacağı' belirtilmiştir. Ekonomik ve sosyal degeriendirmenin yapılmadığı bu raporda bilimset(!) tarzın gereği olarak bir yargıda bulunulmaktadır." Ve bir anımsatma: "Unutulmamalıdır ki Einstein'ı aydın kılan, atom bombasına yaptığı katkı değil, atom bombasının in- sanlar üzerinde kullanılmasına karşı aldığı tavırdır." Bilim insanı olmak kolay değıl! * SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE ODTÜlüler McDonald's'ı tanıyor ODTÜ'lu gençlerin ODTÜ'de s- dükkan açan Amerikan köfte- cisi McDonald's'a karşı protes- toeylemisürüyor... Gençler, bir yandan da McDonald's'ı tanıma- ya ve tanıtmaya çalışıyor... Mac ve Dick McDonald kardeşle- rin Amerika'da 1940 yılında açtığı köf- teci dükkânlan zincırini 1954 yılında bu- gunkü patron Ray Korc 70 milyon dolara satın alıp 1967'de dünyaya yaymaya başlıyor. McDonald's'ın bugün 115 ülkede 27 bın restoranı bulunuyor ve günde ortalama 40 milyon kişıye satış yapı- yor. Müşterilerinin yüzde 42'sini 7 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor ve pa- zarlama stratejisinde çocuk istisma- n yapıyor... Işçılerıne düşük ücret politikası uy- gulayan şirket, çalışanlannın yüzde 6O'\nı bir yılda değiştiriyor. Işçilerinin yüzde 75'ini 21 yaşın altındakilerden seçiyor ve çoğunlukla yarım gün iş verıyor. Köftede kullanılacak et için, Orta Amerika ülkelerindeki yağmur orman- lannda çeşitli yollardan açılan otlak- larda sığır yetiştirilıyor. Dunyada mılyonlarca insan açlık- tan kırılırken yılda 145 milyon ton ta- hıl, sığır yemi olarak kullanılıyor ve karşılığında 21 milyon ton et ve yan ürün elde ediliyor. McDonald's köftesindeki standart ta- dın tutturulmasında ve öteki yiyecek- lerin hazırlanmasında en az 12 farklı kimyasal katkı maddesi kullanılıyor. Muşteriye 30 saniyede hizmet ver- me ilkesı nedeniyle iyi pişmemiş etler yüzünden dünyanın bırçok ülkesinde ölüm ve toplu zehirienme vakaları gö- rülüyor. ÇED KÖŞESt OKTAY EKtNCt Artık 'TAU' ile yürüyelim... Bu yazılarda kimbılir kaç kez yınelemişimdir... "Yapı denetimi", bir yapı- nın sadece "kendisi" ya da sa- dece "taşıyıcı sistemi"yle sı- nırh bir kavram değildir... Bulunduğu yere "uygunlu- ğundan" tutun, yüksekliğin- den büyüklüğüne; hatta yine bulunduğu konumda üstlenme- si gereken "işlevinden", mi- marhk-mühendislik \e şehir- cilik açısından her türlii özel- liklerine kadar, o yapının "imar ve planlamayla" ilgili hemen tüm nıtehklerini "gözetmesi" gereken bir "organize disipli- ni" içerir... Yine, tüm bu "temel verile- rin" adeta iç içe geçmiş ilişki- lerini teknik ve hukuksal kural- lara bağlayan; "büimselliği, kamu > ararını ve mesleki so- rumluluklan"" 1 ödünsüz hedef- lemiş bir yasal güvence ortamı da Türkiye'mi- zin "öncelikli imar özlemi" olarak 1999 dep- remlerinden son- raki güncelliği- ni ve önemini koruyor... Ne var ki Ba- yındıruk ve Is- kân Bakanlığı. depremin bu "açıkveanlaşı- ür dersine" rağ- men, yapı dene- timini yukanda özetlenen ve "birbirini ta- mamlayan" bu temel öğelerin- den "koparta- rak" düzenle- Yıkılmasa bile "kıyıdakT konumu yanuş değil miydi? kuruluş" gibi değil, gerçek- ten bir "uzman kamu kuru- mu" gibi davranabilseydi, ya- pı denetimi konusunda şimdi Yüce Yargrnın da geçersiz say- dığı "595" gibi bir "kaos" ya- şanmayabüirdi. Bu yazının gi- rişindeki "bilimsel gerçekleri gözeten bir yeni yasal yapılan- ma" içm belkı de çok daha ile- ri aşamalara ulaşılmış olurdu... Bunu "engelleyen" ise Ko- ray Aydın'ın deprem sonrasın- daki bu yeni yasa hazırlıklan- nı "Teknik Araştırma ve Uy- gulama Genel Müdürlüğü" (TAU) ile değıl, " Yüksek Fen Kurulu" (YFK) ile yapması \ e aynı konuda yine TAU ye- rine YFK'yı neredeyse "tek yetkili" kılması oldu... Oysa TAU. özellikle "imar, planlama, yapılaşma, mimar- uk ve şehircilik^gibi, bu konu- nun tüm temel alanlannda, Tür- kiye'ninenkök- lü ve zengin "kamusalbiri- kimlerinr içe- ren bir genel müdürlük ola- rak, bakanlığın bu konulardaki "en yetkin" or- ganı... Eski "İmar ve İskân Ba- kanhğı"na ait çok değerli de- neyimlerin de "mirasçısı" olan ve sadece 15 mühendisten oluşmuş YFK'ye karşvn, her meslekten çok sayıda tek- mekte ısrarlı görünüyor. Mi- marlığı ve şehirciliği birkena- ra itip sadece ve sadece "taşı- yıcı sistem mühendisliğini" önemseyen ve bu önemlı tek- nik alanı da tutup ancak "kâr edebilirse hizmet verebilecek şirketlere" devredenbırsiste- mi ülkemize dayatıyor... "Dayatıyor" diyorum;çün- kü bunu düzenleyen 595 sayı- lı KHK'ye yönelik eleştiriler hiç dıkkate alınmadığı gibi Ana- yasa Mahkemesi'nin iptal ka- ranna karşın Bakan Koray Ay- dın \ e arkadaşlan hâlâ şu söy- lemı "inatla"sürdürüyorlar: "Aynı KHK'yi, bu kez yasa şeklinde düzenliyoruz..." ••• Bu tavnn, "hukuk devleti" açısından irdelenmesini artık "barolara" bırakarak, asıl söy- lemiek istediğime geliyorum... Yine daha önce de birçok ya- zı<ü vurgulamıştım. Aslında Bayındırlık v e İskân B-aianlığı, eğer bir "siyasal nik eleman kadrosuyla adeta bir "mimar-mühendis-şehlr- ci örgütü" gibi çahşanTAU, iş- te bu gücü ve birikimiyle so- rumlu kılınsaydı, yüzde yüz eminim ki ortaya 595 gibi bir "kâbus" çıkmazdı ve şimdi çok daha "uygar" bir noktada olurduk... Evet... Bence Yüce Yargı'nın iptal karanyla artık bu yanhş- tan da dönülmelidir... YFK'yi bıraksınlar, yine "es- ki işlerine" baksm... Yapı de- netiminde yeni yasal düzeni oluşturmak için ise artık konu- sunda uzman birim olan TAU yetkili kıhnsın... Böylece bizler de bakanhğa görüşlerimizi iletirken karşı- mızdahiç değilse "bu işi bilen" ve "dilimizden anlayan" bir kamu idaresinin yaratacağı "umutlu ortam" içinde, kat- kılanmızı gerilimle değil coş- kuyla sunmaya çalışahm... Oekincifo cumhuriyetcom.tr. HAYVANLAR İSMAH GÜLCEÇ igulgec(âyahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak(âturk.net ÇtZGtLİK KÂMtL MASARACl H A R B İ SEMİH POROY semihporoy((iyahoo.com TARtHTE BUGÜN MIJMTAZ ARIKAN 6 Haziran İSYfÇ BAĞJMSIZLIĞtNI ONA BORÇLU. \*«SA'Yt1SZ3TE 8USÜU, ISffÇ P/tKL4M£HrZ>St/, KKAL İLAN £7Af/ŞTI. fSI/£Ç,fiJOevEÇ.YE MA&KA teeAcuĞ/NpAyot. •fS'iff'oe, /sveçLi SOYLM &USTAV VASA, OANİKMGKA KÜAU JT. , £>AHA SONRA teAÇMArt BAŞARARAlC B'fS PANıUtARkCAU İÇ£ALCİLERİ İSVEÇ- \ , *(SV£Ç 'i, TeAtei. İNPEN ÇArrStfiJA l'NŞA MUCİZE iADAM"' OLAKAtC SEÇE~fJ /Ç/ATPE Ğİ/ÇLEA/&IIZM£Yt PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Muhteşem Üçlü Silivri'de, evimizin bulunduğu siteyi E-5 kara- yoluna paralel olarak kuzeyden çeviren toprak yol- da yaz kış gece gündüz devriye gezen polis ara- balarını ne zamandır göremeyince meraklanmış- tık... llkyazın bu en olmaları, en görülmeleri ge- reken günlerinde ortadan kaybolmuşlardı... Hır- sızlara da gün doğmuştu tabii.. Bizim gibi bir iki "kent kaçağı"nınkilerin dışın- da çevredeki tüm evler kış aylarında yalnız ve sa- hipsizdi... Mayıs ayı ile birlikte, henüz yazlıkçılar gelmeden, sitelere bir "usta akını" başlıyordu. Boyacılar, tesisatçılar, bahçıvanlar, marangozlar, camcılar... Sonra temizlikçiler... Ne var ki hırsız- lar da yıl boyunca bugünleri bekliyorlardı. Evler- den, bahçelerden gelen çekiç, kazma seslerinin birbirine karıştığı, yabancı birtakım bağırış çağı- rışların yükseldiği o karmaşa sırasında kimin "us- ta", kimin "temizlikçi", kimin "hırsız" olduğunu nasıl bilecektiniz? Adamlar kamyonetlerie geliyor- lar, televizyon, radyo, teyp.. ne varsa götürüyor- lardı... Ancak iş işten geçtikten sonra anlıyordu- nuz, bunların "tamirci" değil de hırsız olduklan- nı... Her zaman yorgun, uykusuz ve bıkkın bekçiler bir yana bırakılacak olursa, polis devriyeleri, uzun yalnızlık aylarında olduğu gibi bu karmaşa gün- lerinde de en büyük güvencemizdi bizim. Ama şim- di yoktular... Büyükçekmece'den Silivri'ye, ora- dan da daha ötelere uzanıp giden yerleşim site- lerinde on binlerce konut hırsızların cirit attığı av- lağa dönüşüvermişti birden... • • • Nedenini öğrendiğimde ise merakım şaşkınlı- ğa dönüşmüş, küçük dilimi yutacak gibi olmuş- tum. "Tasarruf önlemleri çerçevesinde" polisle- rin günlük yakrt tüketimleri de kısıtlanmıştı! Her gün "yedi milyon" liralık yakıt alabiliyorlar, bu da bir iki turda bitiveriyordu!.. Inanılacak gibi değil- di, amagerçekti... Sonra25 bin polisin "ödenek- sizlik" nedeniyle atandıklan görev yerlerine gide- medikleri haberini vermişti televizyonlar!.. Durum çok daha vahimdi yani... Siyaset hırsı mesleğine baskın çıkmış bir "sansk- ritçe uzmant", hiç gülmeyen bir "milliyetçi", bir de jandarma muhalifi "muhafazakâr-liberal"öer\ olu- şan o "muhteşem üç/ü"nün sayesinde malımız, canımız hırsızlara, uğursuzlara, canilere teslim edilmişti sonunda... Hortumlanmış özel bankaların kasalannı doldur- mak için para bulan, sülüklenmiş kamu banka- larının görev zararlarını kapatmak için katrilyon- larca lira para basmayı göze alan "muhteşem üç- lü", sıra malımızın, canımızın güvencesi olan po- üslerin görev araçlarının yakıtına, yol ödenekleri- ne geldiğinde, "Buraya kadar!" diyordu... Ülkenin kolluk kuvvetlerini kapı kapı dolaşma- ya, yakıt parası, yol parası yardımı istemeye zor- layan bir siyasal yönetime ilk kez tanık oluyorduk. • • • "Muhteşem üç/ü"nün izledıği ekonomi politika- larıyla saygınlığımız iki paralık olmuştu dünya- da... Şimdi ise birbirimize karşı olanı yitirmeye baş- lamıştık... Ne zamandır devlet hastanelerinde tü- kenen ilaçların yerine yenileri konulamıyor, öde- neksizlikten sanıklar mahkemelerdeki duruşma- lannagetirilemiyordu... Doktorlar, hemşireler, yar- gıçlar, savcılar, cezaevi müdürleri çaresizlıkten kıvranıyorlar; hastalann, avukatlann, sanıklann, kar- şısında ezilip büzülüyorlardı... Bugün de polisleraynı durumdaydı... Yann kim- bilir kimlere gelecekti sıra?.. Kimbilir daha ne eziklikler, nehüzünler, ne utançlar yaşayacaktık? Basiretsizliğin, beceriksizliğin, dirayetsızliğin so- nu yoktu... O "üç/ü"nün muhteşemliği de bura- dan gelmiyor muydu zaten?.. Faks:0212-72384 97 (e-posta: dkavukcuoglu»tuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/Birçeşitpa- 1 muk ipligi. 2/ Avustralya'da 2 yaşayan bir 3 cins deveku- şu... Bir yapı- nın damında çevresi ve üstü 6 açık yer. 3/ Sarkaç... Tav- lada "iki" sa- yısı. 4/ Bir za- 9 manbirimi. 5/ Zihin ve bedence or- taya konançaba... Af- rika'da bir ülke. 6/ în- ce yapılı... Büyükbaş hayvanlara verilen or- tak ad. II Sözcük tü- retmek ya da sözcü- ğün görevini belirt- mekiçinkullarulanbi- 8 | çım verici ses... Pos- 9 | tu, kaplan postu gibi çizgili bir tür Afrıka zebrası... Sodyumun simgesi. 8/ Kokusu hardala benzeyen ze- hirli bir savaş gazı. 9/ Kır koşusu... Yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Türlü nakışlarla işlemeli, önü kavuşmayan, ye- leğe benzer eski bir giysi. 2/ Üstü kapalı olarak an- latma..."— Baykurt": Yazarrmız. 3/ Mısır'da bir- çok kalmtınm bulunduğu ünlü arkeolojik alan. ttal- ya'nın en uzun ırmağı. 4/ Eti yenen bir deniz ka- buklusu. 5/ Doğalgazın önemli bir bileşeni olan gaz..."—taneleri gibi gülemedim" (B. R. Eyuboğ- lu). 6/ Bir şeyi inceleyebilmek için, enlemesine ya da boylamasına kesildiğinde ortaya çıkan yüzey... "Çok önemli kişi" anlamında uluslararası kısaltma. II Müstahkem yer... Uğur, iyi talih... Uzaklık işa- reti. 8/ Soylular srnıfi. 9/ Asker... Görünüşe göre ola- cağı sanılan. Muayene, Te$hls, Tedavl TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/lstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Internet http://www.tkv.org.tr e-mail: gen.sekreter > tkv.org.tr koordinator " tkv.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle